Erkeklerde kısırlık, üç ana nedenden biri veya birkaçının meydana gelmesiyle oluşmaktadır. İlk problem, düşük sperm sayısının (ya da sperm üretiminin hiç olmaması-azospermi) gebelik için olumsuz etkilerde bulunmasıdır. İkincisi, anormal sperm üretimi nedeniyle spermlerin yumurta hücresini dölleyememesidir. Üçüncüsü ise, testislerde üretilen spermlerin vajinaya taşınması esnasında gerçekleşen problemlerdir. Bu sorunun temel sebebi ise spermin taşındığı kanallarda meydana gelen tıkanıklardır. Tıkanıklığa bağlı sperm yokluğu, kısırlık vakalarının yaklaşık olarak %10-20’sini oluşturmaktadır.
Azospermi problemi yaşayan erkeklerin çoğu, bu durumu partnerinin gebe kalmakta zorluk yaşamasıyla birlikte öğrenmektedir. Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, yaralanma, cinsel haz sonrası semen sıvısının gelmemesi tıkanıklığı işaret edebilir. Çocukluk çağında idrar yolu, mesaneden geçirilmiş operasyonlar veya çift taraflı geçirilen fıtık operasyonları tıkanıklığa yol açabilir. Spermlerin gözle görülebilir hücreler olmaması nedeniyle, spermlerde oluşan problemlerin erkek ya da kadının anlayabilmesi mümkün değildir. Ancak meninin az gelmesi durumu tıkanıklığı işaret eden durumlardan biridir. Sperm kanalı yokluğunda, prostat bölgesindeki tıkanıklarda, hormon azlığında veya mesane boynu kapanmasındaki bozukluklarda (geriye kaçma) meni miktarı azalır.
Spermi testislerden üretraya taşıyan kanallardaki tıkanmalar, spermin dışarı çıkmasında sorunlara yol açabilir. Spermlerin taşınmasında ortaya çıkan tıkanıklar, oluşum yerlerine ve nedenlerine göre üç farklı grupta incelenebilir:
Konjenital bozukluklar, erkeklerde doğumdan itibaren var olan azospermi nedenleridir. Sperm kanallarının eksik gelişimi, kanal yokluğu (atrezisi) ve spermi depolayacak seminal vezikülün bulunmadığını durumlardır (bknz: https://emrebakircioglu.com/vaz-deferens-agenezisi).
Üreme sisteminde sonradan var olmuş hastalıklar, operasyonlar veya enfeksiyonların neden olduğu tıkanıklıklar, edinilmiş bozukluklar olarak bilinir. Özellikle iltihaplanma veya yaralanmalar, sperm taşıma kanallarında deformasyonlar oluşturur ve spermin penise ulaşmasını engeller. Genital organları etkileyen fıtık vb. diğer ameliyatlar da kanalları bloke edebilir. Prostat, mesane boynu operasyonları ejakülasyonda meninin mesaneye kaçmasına neden olarak dışarı meni çıkışının olmamasına neden olabilir. Sperm taşıma kanallarının tıkanması veya vazektomi operasyonu ile kanalların bağlanması üretilen spermlerin dışarı çıkmasını engeller.
Kas ve sinirlerde oluşan deformasyonlar sonucunda sperm hareketini durdurabilen; böylece erkek kısırlığına neden olan bozukluklardır. Kazalar esnasında ortaya çıkan sinir hasarı ve omurilik yaralanmaları gibi durumlarda gerçekleşir. Sinir sistemi; sakinleştiriciler, depresyon önleyici ilaçlar ve tansiyon ilaçlarından da olumsuz olarak etkilenebilir. Şeker hastalığı olan erkeklerde zamanla mesane boynunda veya vezikülo seminalislerden boşalmayı etkileyerek meni çıkışında azalma veya retrograt ejakülasyona neden olabilir.
Sperm kanalı tıkanıklıklarının teşhisi için sperm analizinde azospermi görülen bir erkeğin mutlaka üreme sağlığı konusunda uzman olan Ürolog tarafından değerlendirilmesi ve muayenesi gerekir. Hastanın geçmiş sağlık sorunları, operasyon geçirip geçirmediği dikkatli bir şekilde sorgulanmalıdır. Tıkanmanın bir enfeksiyondan kaynaklanması durumunda, önceden geçirilmiş akıntılı cinsel yolla bulaşan hastalıklar (gonore-belsoğukluğu) neden olabilir.
Bazı durumlarda idrar yolu (üretra) iltihaplanması halinde, boşalma sırasındaki yanma, ağrı gibi rahatsızlık hissi de görülebilir. Bir tıkanma olduğunda vücut dışına çıkarılan semen hacmi de daha az olabilir. Sperm taşıyan kanallarda tıkanma olup olmadığını kontrol etmek için, tecrübeli bir ürolog tarafından muayene, semen analizi ve gerektiği durumlarda transrektal ultrason yapılabilir.
Başarılı bir tedavi sürecinin en önemli aşaması problemin teşhisidir. Sperm yokluğunun tıkanıklık nedeniyle olup olmadığını belirlemek veya kanalların gelişmediğini belirlemek tedavinin yönlendirilmesi için çok önemlidir. Fiziksel inceleme, hormonal değerlendirme, semen analizi, genetik test, transrektal ultrason, idrar tahlili gibi birçok tetkik tıkanıklığa bağlı olarak gelişen sperm yokluğunun teşhisini sağlayabilir.
Eğer doğuştan sperm taşıyan kanallar yok ise (vas deferens agenezisi) bu durumun tüp bebek uygulaması öncesi teşhisi çok önemlidir. Çünkü bu erkeklerin kistik fibrozis adı verilen genetik doğumsal hastalığın taşıyıcısı olma ihtimali çok yüksektir. Bu nedenle önceden tecrübeli bir üroloğun muayenesi ve teşhisi ile genetik olarak gerekli araştırmaların yapılması tüp bebek yoluyla oluşabilecek gebelik sonrası doğan çocukta oluşabilecek kistik fibrozis hastalığının önüne geçilmesini sağlar (bknz: https://emrebakircioglu.com/vaz-deferens-agenezisi).
Tıkanıklığın nedeni tespit edildikten sonra mikrocerrahi ile kanalların açılması amaçlanır. Ancak, bu yöntemin başarısız olması halinde cerrahi prosedürlerle spermler toplanmalı, tüp bebek tedavisi veya diğer doğurganlık tedavileri için planlamalar yapılmalıdır.
İlginizi çekebilir: Tıkanıklığa Bağlı Azospermide Cerrahi Sperm Elde Etme Yöntemleri
Azospermi, bir erkeğin menisinde ölçülebilir derecede sperm bulunmaması şeklinde ifade edilebilir. Erkeklerin yaklaşık %1’i bu durum ile karşılaşırken, kısırlık problemi yaşayan erkeklerde ise bu oran %10 ile %15 civarındadır. Semen analizi yapıldığında canlı sperm hücrelerinin elde edilemediği görülür. Bu bölgede yalnızca prostat sıvıları yer alır. Bu durum, baba olmak isteyen erkeklerin önündeki en büyük engellerden bir tanesidir. Azospermi tedavileri, bu engelleri aşmak amacı ile sıkça tercih edilir. Teknolojinin hızla gelişmesi, yenilikçi tedavi yöntemlerini de beraberinde getirir. Azospermi nedir? sorusunun cevabı ise bu şekilde özetlenebilir.
Azospermi, farklı gruplarda incelenir. Alanından uzman hekimlerden destek alındığında tanı ve tedavi süreci hemen başlar. Bu konuda atılan her adım, hastalığı kolay bir şekilde yenmenize yardımcı olur. Böylece yaşam kalitenizi artırabilir, çocuk sahibi olma hayali kurabilirsiniz.
Azospermi hastaları genel olarak iki farklı türde yer alır. Bu türler; tıkanıklığa bağlı olan (Obstrüktif) ve tıkanıklığa bağlı olmayan (Nonobstrüktif) azospermi olarak adlandırılır. Yapılan pek çok araştırmaya göre azospermilerin %40’ı tıkanıklığa bağlı iken %60’ı ise tıkanıklığa bağlı değildir. Hastanın hangi kategoride yer aldığı tespit edildikten sonra doğru tedavi yöntemi uygulanmaya başlar.
Obstrüktif azospermi, tıkanıklığa bağlı olan tür olarak bilinir. Bu türde, spermin çıkmasını engelleyen bir fiziksel sorun mevcuttur. Tedaviye yanıt oranı genel olarak çok yüksektir. Bu duruma olanak veren sebep, tıkanıklığın neden olduğu durumların belli olmasıdır. Bu türün cerrahi müdahalesi hassas bir şekilde yapılır. Dar ve tıkanık olan bölge açılarak düzeltme işlemleri tamamlanır. Böylece sperm çıkışı ideal seviyeye getirilir. Bunun dışında sperm miktarı gebelik için yeterli olmayabilir. Bu tür durumlarda tüp bebek tedavisine başvurmak en iyi seçeneklerden bir tanesidir.
Spermlerin geçtiği kanallar son derece ince ve hassas olduğundan tekrar daralma ve tıkanma durumu gerçekleşebilir. Tıkanıklığa bağlı olan azospermi tedavisi öncesinde testis muayenesi, ultrason, genetik ve hormon testleri istenir. Doğru tanı ve tedavi için bu testlerin önemi son derece büyüktür.
Nonobstrüktif azospermi, tıkanıklığa bağlı olmayan tür olarak ifade edilir. Bu türde temelde yatan neden tam olarak belli değildir. Bu sebeple kişi, uygulanan yöntemlerin bazılarına cevap verirken bazılarına vermeyebilir.
Tıkanıklığa bağlı olmayan bu durumun pek çok sebebi olabilir. Bu tip hastaların çocuk sahibi olması, cerrahi işlemlerden geçer. Öncelikle testise iğne ile girilir ve sperm arama işlemi başlar. Bulunmadığı takdirde biyopsi ile testisin pek çok bölgesinden tübül alınır. Sperm bulunduğunda mikroenjeksiyon uygulaması yapılır. Tıkanıklığa bağlı olmayan azospermi hastalarının genetik test yaptırması tavsiye edilir. Bu tip hastalarda genetik rahatsızlıklar oldukça yaygındır.
Azospermi belirtileri arasında genellikle gözle görülür bir durum mevcut değildir. Yine de bu durumdan şüphelenen kişiler, sperm testi yaptırarak üreme sağlığı hakkında bilgi alabilir. Bu konuda sizlere yardımcı olan Geminilab, sperm testlerinde kolay ve pratik çözümler sunar. Hastane odalarında test vermek yerine evinizin konforunda sperm testi yapabilirsiniz. Aynı zamanda oturduğunuz yerden sonuçlara ulaşabilir, alanında uzman doktorlarımızla online olarak görüşebilirsiniz.
Sıkça karşılaşılmasa da azospermi belirtileri aşağıdaki gibi sıralanabilir;
Bu tip belirtiler mevcut değilse; ancak yine de bu durumdan şüpheleniyorsanız meni analizi yaptırabilirsiniz. Fiziksel muayenenin yanı sıra doktorunuzun konu ile ilgili öğrenmek istediği bilgiler aşağıdaki gibi sıralanır;
Azospermi tanısında fiziksel muayene her zaman yeterli olmayabilir. Aşağıdaki araçlar, azospermi tanısının konulmasında büyük bir rol oynar;
Yukarıdaki işlemler sayesinde tedavi süreci kısa sürede başlayabilir. Bu işlemlere ve detaylarına göz atabilirsiniz;
Spermiyogram, halk arasında sperm testi olarak bilinir. Sperm sayısı ve şeklini belirleyen yöntemlerden bir tanesidir. Aynı zamanda spermin kanallarda ilerleyip ilerlemediğini de tespit eder. Sperm testi sonucunda normal şekle ve miktara sahip spermler mevcut ise, üreme kabiliyetinin yüksek olduğunu gösterir. Bunun yanı sıra düşük sperm sayısına sahip kişilerde de üreme yeteneği mevcuttur. Test sonucunda sperm mevcut değilse, bu durum kanalların tıkalı olduğuna işaret eder. Azospermi adı verilen hastalık, sperm testi ile kolayca belirlenebilir.
Kan ya da idrar tahlili ile hormon analizi yaptırmak mümkündür. Testislerin sperm üretebilmesi için gonadotropin adı verilen ve hipofiz bezinin ön lobundan salgılanan hormona ihtiyaç vardır. Bu hormonun az salgılandığı ya da hiç salgılanmadığı durumlarda sperm üretimi etkilenir. Bu tip durumların kontrolü için hekiminizin tavsiye ettiği hormon analizlerini yaptırmanız gerekir. Böylece azospermiye sebep olan hormonal bozuklukların tetkik ve tedavisine başlanır.
Erkeklerde azospermi genetik faktörlere de bağlı olarak gelişebilir. Özellikle tıkanıklığa bağlı olmayan (nonobstrüktif) azospermiye sahip kişilerde bu durum sıkça görülür. Genetik faktörleri incelemek amacı ile test yaptırabilir, bu sorunun kaynağını kolayca öğrenebilirsiniz.
Fiziksel muayenenin ardından tanı kesinliği için testis ultrasonuna ihtiyaç duyulur. Kısa ve acısız olan bu işlemde ekran üzerinden tüm üreme sistemi görülür. Bu yöntem sayesinde testisteki kan akışı, enfeksiyon, tümör ve içi sıvı dolu kistler başta olmak üzere pek çok durum gözlenir. Azospermi hastalığını bu adımları takip ederek belirlemek mümkündür. Özellikle erken tanı aşamasında pek çok rahatsızlık kolayca giderilebilir.
Azospermi nedenleri pek çok faktöre bağlı olarak değişebilir. Üreme ile ilgili tüm fonksiyonlar sperm üzerinde toplanır. Spermin de üretim merkezi testislerdir. Testisler tek başına azospermiye sebep olmaz. Bununla birlikte pek çok faktör, hastalığın gelişmesinde büyük bir rol oynar. Azospermi sebepleri 3 farklı grupta incelenir ve aşağıdaki gibi sıralanır;
Testislerden önce üreme ile ilgili oluşan bozuklukları ifade eder. Endokrin bozuklukları pre-testiküler sebeplere verilen en iyi örnekler arasındadır. Beyindeki hipofiz bezleri, üremeyi tetikleyen hormonlar salgılayarak testislerdeki hücreleri uyarır. Bu bölgede yaşanan bozukluklar, hücrelerin uyarılmasını azaltarak sperm oluşumunu etkiler. Böylece azospermi durumu ortaya çıkar.
Testis, üreme faaliyetlerinde büyük bir rol oynar. Spermleri çevreleyerek onları dış etkenlere karşı korur. Testislerde doğuştan ya da sonradan oluşan durumlar, spermi de doğrudan etkiler. Böylece azospermi kendini göstermeye başlar. Bu duruma örnek olarak inmemiş testis hastalığı verilebilir. Çocukluk çağında görülen bu durum, testislerin gelişimini engelleyerek sperm üretimini durdurur. Bunun yanı sıra sonradan oluşan durumlar da azospermiyi tetikler.
Testiküler azosperminin sebepleri aşağıdaki gibi sıralanabilir;
Testiküler azospermiye sebep olan diğer nedenler aşağıdaki gibi sıralanır;
Bu tür, testisten sonraki faktörleri ifade eder. Daha anlaşılır bir anlatımla, spermin taşınmasını ve kanallardan dışarı çıkmasını sağlayan kısımlardaki bozukluğu ele alır. Tıkanma olarak bilinen bu durum enfeksiyon, kist ya da yaralanma gibi sebepler sonucu ortaya çıkabilir. Doğuştan gelen sorunlar da tıkanma faktörünü destekleyen durumlar arasındadır.
Azosperminin sebepleri öğrenildiğinde tedavi süreci son derece basittir. Hastalık damar tıkanıklığı nedeniyle oluşuyorsa, cerrahi müdahale ile bu işlem kolayca tamamlanır. Sebep düşük hormon üretimi ise çeşitli hormon tedavilerine başlanır. Teknolojinin hızla gelişmesi ile birlikte tedavi süreçlerinde yenilikçi adımlar uygulanır. Bun
adımlar arasında Mikro TESE ve Rosi gibi pek çok işlem yer alır.
Mikro TESE işlemi, semende hiç sperm hücresi bulunmayan hastaların tedavisinde kullanılır. Genel anestezi altında yapılan işlemde ilk olarak testis açılır. Sperm kanalları görüntülenir ve uygun spermler aranır. Bu yöntem ile hastaların çoğundan sperm elde edilir. Sperm bulana kadar devam edilen ameliyat genellikle 2 saat sürer.
İşlem mikroskoplar aracılığı ile devam eder. Bu süreçte testis kanalları 20- 25 kat civarında büyüterek her detayı görüntülenir. Böylece sperm arayışında büyük bir kolaylık sağlanır. Sperm bulunduğu takdirde laboratuvara gönderilerek kullanıma uygun hâle getirilir. Tüp bebek tedavisi düşünen çiftlerde herhangi bir sorun olmadan kullanılır. Cerrahi işlem öncesinde kanama ve enfeksiyon riski ile ilgili hekiminizden bilgi alabilirsiniz.
Her cerrahi işlemde olduğu gibi mikro TESE ameliyatlarında da enfeksiyon, ağrı ve kanama riskleri mevcuttur. Bu tür durumların önüne geçmek için aşağıdaki maddelere dikkat etmek gerekir. Aynı zamanda tüm kriterlerin doktor kontrolünde yapılması tavsiye edilir.
Teknolojinin hızla gelişmesi ile birlikte azospermi sebebi ile çocuk sahibi olamayan çiftlere pek çok kolaylık sağlanır. Yenilikçi yöntemlerden biri olan Rosi, pek çok tedaviye yanıt vermeyen kişilerin tercihi hâline gelir. Bu yöntem, Round Spermatid Enjeksiyonu olarak bilinir. Azospermi teşhisi konulan erkeklerin sıkça tercih ettiği tedavidir.
Azospermiye sahip kişilerde olgun sperm hücresi yer almaz. Bu sebeple mikro TESE yöntemi ile sperm dokuları aranır. Bu yöntem sonucunda henüz olgunlaşmayan yuvarlak spermatid sperm hücreleri kolayca elde edilir. Normal şartlarda döllenme imkânı bulunmayan bu hücreler, çeşitli testlerden geçerek ideal formunu alır. Döllenme işlemlerine başlayarak elde edilen embriyolar yumurtaya transfer edilir.
Bu yöntemin klasik tüp bebek tekniği ile farkı da oldukça basittir. Tüp bebek tedavisi, erkekten meni örneği alınarak başlar. Bu örnek içerisinde olgun ve sağlıklı sperm hücreleri toplanarak yumurta içerisine verilir. Rosi tedavisinde ise meni içerisinde hiçbir sperm izine rastlanmaz. Böyle bir durumda tüp bebek tekniğinin uygulanmaması gerekir. TESE ile elde edilen dokulardan, Rosi yöntemi sayesinde yuvarlak hücreler ayıklanır. Bu hücreler, laboratuvar ortamında yapılan işlemler tamamlanarak yumurta içerisine verilir. Toplanan sperm hücrelerinin olgunlaştırılması şeklinde özetlenen tedavi yöntemi, çiftlerin bebek sahibi olma hayallerinin gerçeğe dönüşmesini mümkün kılabilir.