subuti sıfat / SIFAT - TDV İslâm Ansiklopedisi

Subuti Sıfat

subuti sıfat

Sekine duası faziletleri ve sırları

Allah'ın Zati Sıfatları

Allah'ın zati sıfatları, dünya üzerinde hiçbir varlık üzerinde bulunmayan sıfatlardır. Bu sıfatlar Allah'ta başka hiçbir kimsede bulunmaz. Allah (c.c) toplamda 6 tane zati sıfatı vardır bu sıfatlar anlamlarıyla birlikte şöyledir:

Allah'&#x;n Zati S&#x;fatlar&#x;

  1. Vücud: Allah'ın varlığının sonsuz olduğunu ifade eder. Allah, ezeli ve ebedidir. O, sonsuz var olandır. 

  2. Kıdem: Allah, doğmamış ve doğurulmamıştır. Allah'tan öncesi yoktur. Allah'ın varlığının bir başlangıcı ya da sonu yoktur. 

  3. Beka: Allah'ın ölümsüz olduğunu ifade eden sıfattır. Allah, ezelden ebede sonsuz var olandır. 

  4. Vahdaniyet: Allah'ın tek ve eşsiz olduğunu anlatan sıfattır. Allah'ın kainatta eşinin olmadığına, Allah'a denk hiçbir varlığın olmadığını belirtir. 

  5. Muhalefet'ün-lil Havadis: Allah, evrende hiçbir varlığa benzemeyendir. Ne gelecekte ne de geçmişte Allah'a benzeyen hiçbir varlık olmamıştır, olmayacaktır. 

  6. Kıyam bi-Nefsihi: Allah'ın sonsuz var olduğu ve yine evrenin yaratılış esnasında Allah'ın tek başına olduğunu ifade eden sıfattır. Allah (c.c) evreni tek başına yaratmıştır ve Allah'ın kimseye muhtaciyeti de yoktur.

Allah'&#x;n S&#x;fatlar&#x; ve Anlamlar&#x;

Tahmidiye Duas&#x; fazileti nelerdir? Tahmidiye Duas&#x; günde kaç defa okunur? Tahmidiye Duası fazileti nelerdir? Tahmidiye Duası günde kaç defa okunur?

Allah'&#x;n Zati ve Subuti S&#x;fatlar&#x; Anlamalar&#x;

Allah'ın Subuti Sıfatları

Subuti sıfatlar ise evrende var olan özelliklerin Allah'tan nasıl alındığını ifade eder. Evrende var olan varlıkların sahip olduğu sıfatların ve özellikleri Allah'ta zaten nasıl da kusursuz olduğuna vurgu yapan sıfatlardır. Allah'ın toplamda 8 adet subuti sıfatı vardır ve bu sıfatlar anlamlarıyla birlikte şöyledir:

Allah'&#x;n Subuti S&#x;fatlar&#x;

  1. Hayat: Allah'ın diri bir şekilde vardır ancak bu varlığı insanlar göremez. Allah'ın yaşayışının bir sınırı yoktur. O sonsuz ve sınırsız var olandır. 

  2. İlim: Allah, her şeyi bilen ve görendir. Sonsuz ilim sahibidir. Allah'ın kainattaki her şeyi bilmesine, O'nun bilgisinin insanlarınki gibi sınırlı olmadığına vurgu yapan sıfattır

  3. Semi: Allah'ın her şeyi işitmesini ifade eden sıfattır. Allah, her şeyi sınırsızca işitendir. Allah'ın işitme duygusu insanlarınkiyle mukayese edilemeyecek şekilde güçlüdür. 

  4. Basar: Allah her şeyi görendir. İnsanların gördüğü gibi değil O her şeyi görür. Allah, kainattaki her şeyi, her varlığı görendir. 

  5. Kudret: Allah'ın gücü sonsuzdur. Allah, evreni yoktan var eder ve ne isterse o an gerçekleştirebilir. Allah, kimsenin yardımına ve desteğine ihtiyaç duymayacak güce ve kudrete sahiptir. 

  6. İrade: Allah'ın izni olmadan hiçbir şey gerçekleşmez. Allah, isterse her şey mümkündür. O, her şeyi yapma gücüne sahiptir. Allah'ın iradesi hiçbir varlığın iradesi ile karşılaştırılamaz.

  7. Kelam: Allah, istediklerini söylemek için dile ihtiyaç duymaz, O istediği her şeyi iletmek için sözcüklere ihtiyaç duymaz. 

  8. Tekvin: Allah, ezelden ebede var olandır. Allah, tek başına var olandır. Allah hiçbir varlığa ihtiyaç duymadan tek başına var olan yaratıcıdır. 

Allah'&#x;n Zati ve Subuti S&#x;fatlar&#x;

Sual: Allah’ın sıfatları hangileridir?
CEVAP
Allahü teâlânın Sıfat-ı zatiyye’si altıdır:
1-Vücûd: Allahü teâlâ vardır. Varlığı ezelidir. Vacib-ül vücûddür, yani varlığı lazımdır.

2-Kıdem: Allahü teâlânın varlığının evveli, başlangıcı yoktur.

3-Bekâ: Allahü teâlânın varlığının âhiri, sonu yoktur. Hiç yok olmaz. Ortağı olmak muhal olduğu gibi, zat ve sıfatları için de yokluk muhaldir.

4- Vahdaniyyet: Allahü teâlânın zatında, sıfatlarında ve işlerinde ortağı, benzeri yoktur.

5-Muhalefetün-lilhavadis: Allahü teâlâ, zatında ve sıfatlarında hiçbir mahlûkun zat ve sıfatlarına benzemez.

6-Kıyâm bi-nefsihi: Allahü teâlâ zatı ile kâimdir. Mekana muhtaç değildir. Madde ve mekan yok iken O var idi. Zira her ihtiyaçtan münezzehtir. Bu kâinatı yokluktan varlığa getirmeden önce, zatı nasıl idi ise, sonsuz olarak, hep öyledir.

Allahü teâlânın Sıfat-ı sübûtiyye’si sekizdir.
1-Hayat: Allahü teâlâ diridir. Hayatı, mahlûkların hayatına benzemeyip, zatına layık ve mahsus olan hayat, ezeli ve ebedidir.

2-İlm: Allahü teâlâ her şeyi bilir. Bilmesi mahlûkatın bilmesi gibi değildir. Karanlık gecede, karıncanın, kara taş üzerinde yürüdüğünü görür ve bilir. İnsanların kalbinden geçen düşüncelerini, niyetlerini bilir. Bilmesinde değişiklik olmaz. Ezeli ve ebedidir.

3-Sem’: Allahü teâlâ işitir. Vasıtasız, cihetsiz işitir. İşitmesi, kulların işitmesine benzemez. Bu sıfatı da, her sıfatı gibi ezeli ve ebedidir.

4-Basar: Allahü teâlâ görür. Âletsiz ve şartsız görür. Görmesi göz ile değildir.

5-İrade: Allahü teâlânın dilemesi vardır. Dilediğini yaratır. Her şey Onun dilemesi ile var olur. İradesine engel olacak hiçbir kuvvet yoktur.

6-Kudret: Allahü teâlâ, her şeye gücü yeticidir. Hiçbir şey Ona güç gelmez.

7-Kelam: Allahü teâlâ söyleyicidir. Söylemesi alet, harfler, sesler ve dil ile değildir.

8-Tekvîn: Allahü teâlâ yaratıcıdır. Ondan başka yaratıcı yoktur. Her şeyi O yaratır. Allahü teâlâdan başkası için yaratıcı dememelidir.

Allahü teâlânın sıfat-ı sübûtiyyesi de, sıfat-ı zatiyyesi gibi kadimdir. Bu sıfatları da, zatından ayrılmazlar. Yani sıfatları zatının, kendinin aynı da değildirler, gayrı da değildirler.

Allahü teâlânın sıfatlarının hakikatlerini anlamak da muhaldir. Hiçbir kimse ve hiçbir şey Allahü teâlânın sıfatlarına ortak ve benzer olamaz.

Sual: Allah’ın zati ve sübuti sıfatları arasındaki fark nedir?
CEVAP
Zati sıfatları
, Allahü teâlânın zatına mahsus olan sıfatlardır. Bu sıfatlar, mahlûkların hiçbirinde yoktur. Bunların mahlûklara, hiçbir şekilde bağlantıları da yoktur.

Sübuti sıfatları ise, mahlûklarla bağlantılı olan sıfatlardır. Bunlardan, yaratmak sıfatı hariç, diğerlerinden kullarına da sınırlı olarak ihsan etmiştir. Bu sıfatlarında da, hiç değişiklik olmaz. Bunlar da, zati sıfatlar gibi kadim yani ezelidirler. Mahlûklar sonradan yaratıldığı için, mahlûklara olan bağlantıları ise hâdistir, yani ezeli değildir. Onun diri olması, bilmesi, işitmesi, görmesi, kudreti, dilemesi ve söylemesi kullarınkine hiç benzemez, bunların sadece isimleri benzer. Onun zatını ve sıfatlarının hakikatini anlamak mümkün değildir.

Hiç bir mahlûk, asla yaratıcısını anlayamaz, kavrayamaz. Peygamber efendimiz, (Allahü teâlânın yarattıklarını düşününüz, Onun zatını düşünmeyiniz. Çünkü siz Onun kadrini takdir edemez, Onu anlamaya güç yetiremezsiniz) buyuruyor. Bir başka hadis-i şerifte de buyuruldu ki, (Allahü teâlâ, hatıra gelen her şeyden uzaktır.) [monash.pwdi]

Aynı da, gayrı da değildir
Sual:
Sıfatları Allah’ın aynı da, gayrı da değildir ne demektir?
CEVAP
Allahü teâlânın sıfatları, kendisi gibi ezeli ve ebedidir, yani zatından ayrılmazlar. Eğer sıfatlar, Allahü teâlânın gayrıdır, yani kendisinden ayrıdır, başkadır denirse; sonradan oldukları söylenmiş yani ezeli oldukları inkâr edilmiş olur. Allahü teâlânın aynıdır, yani kendisidir denirse de, sıfatların varlığı inkâr edilmiş olur.

Sıfatları saymak
Sual:
Allah’ın sıfatlarını teker teker saymasını bilmeyene kâfir denir mi?
CEVAP
Sıfatları sayamayıp ama anlamlarını bilirse kâfir olmaz. Mesela Allahü teâlânın her şeyi yarattığını, her şeyi bildiğini, işittiğini, gördüğünü v.s. bilen kimse Allah’ın sıfatlarını biliyor demektir.

Tekvin sıfatı
Sual:
"Basar, sem' " gibi insanlarda da sınırlı olarak bulunan sıfatları insanlar için kullanmak elbette caizdir. İnsanın görmesi, Allah’ın ki gibi sınırsız değildir diye, hiç kimse "insanlar görebilir, demek caiz değildir" diyemez. "Tekvin" de bu tür sıfatlardan biridir. Tekvin, yaratmak demektir. Görmek sıfatını insanlar için kullanabildiğimiz gibi, yaratmak kelimesini de "yeni bir şey, fikir oluşturmak, keşfetmek, ortaya çıkarmak" manalarında insanlar için kullanmak caiz midir?
CEVAP
Caiz değildir. Benzetme yanlıştır. Allahü teâlâ diridir, bilir, işitir, görür, diler, güçlüdür, konuşur. Bu sıfatlarda insan sınırlı da olsa ortaktır. Yani sınırlı da olsa, insan da diridir, bilir, işitir, görür, diler, gücü vardır, konuşur. Fakat yaratma sıfatında ortaklık yoktur. Allah her şeyi yaratır, fakat insan bir karıncayı, bir hücreyi bile yaratamaz. Yaratmak, yoktan var etmektir. Maddeyi, elemanı yok iken var etmektir. Yaratıcı, yalnız Allahü teâlâdır. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Yaratmak Allah’a mahsustur.) [Araf 54]

(Her şeyi yaratan ancak Allah’tır.) [Rad 16]

Beka sıfatı
Sual:
Öldükten sonra dirileceğimiz, imanımız var ise Cennete gireceğimiz ve ebedi hayata geçeceğimiz Kur'anda bildirilmiştir. Bu durumda Allah’ın Beka sıfatını taşıyor olmayacağız mı?
CEVAP
Ezeli ve ebedi olan yalnız Allah’tır. Diğer her şey fanidir, yani ölümlüdür yani yok olucudur. Yok olucu olan bir şey, ezeli ve ebedi olan Allah ile mukayese olur mu? O sıfatı insanlar nasıl taşır? Ama Allah’ın kudretiyle bu iş devam edecektir. Ahiret beka yurdudur. Yoksa Allah’ın sıfatını kazanmış olmuyoruz. Bizi ayakta tutacak olan Odur. Yine kendiliğimizden durmayacağız. Devamlı sonsuza kadar yaşamamız da yine Allahü teâlâya bağlıdır.

Kıyas edilemez
Sual:
Hâlık mahlûk ile kıyas edilir mi? Mesela, (Allah, insanlardan daha kuvvetli) denir mi?
CEVAP
Allahü teâlânın sıfat-ı zatiyyesi altı olup biri de, muhalefetün lil havadistir. Yani hiç bir şeyde, hiç bir bakımdan, hiç bir mahlûka benzemez demektir. Allahü teâlânın insanlardan daha şefkatli, daha kudretli olduğunu bildirmekte mahzur yoktur. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah’ın eli, onların ellerinin fevkindedir.) [Fetih 10]

Yani, (Allahü teâlâ, hepinizden daha çok kudret ve kuvvet sahibidir) demektir. Halbuki bütün insanların kuvveti, Cenab-ı Hakkın kudreti yanında nedir ki? Allahü teâlâ, hiç bir mahlûkla kıyas edilemeyen, sonsuz kudret sahibidir.

Buna benzer âyet-i kerimeler çoktur. Hazret-i Ömer’in rivayet ettiği hadis-i şerif şöyle:
Esirler içinde, çocuğunu arayan bir kadın, onu bulunca, hemen bağrına basıp emzirmeye başladı. Resulullah efendimiz bize buyurdu ki:
- Şu kadın, çocuğunu hiç ateşe atar mı?
Eshab-ı kiram asla atmayacağını söyleyince, Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Allahü teâlâ da, kullarına, bu kadının çocuğuna olan şefkatinden elbette daha şefkatli, daha merhametlidir.) [Buhari]

Allahü teâlânın zâti sıfatları
Sual: Allahü teâlânın zatına ait, sadece Ona mahsus olan sıfatları var mıdır, varsa nelerdir?
Cevap:
Allahü teâlânın Sıfât-ı zâtiyyesi, zâti sıfatları altıdır. Bunlar: Vücud, Kıdem, Bekâ, Vahdâniyyet, Muhâlefet-ün lil-havâdis ve Kıyâm-ü bi-nefsihîdir. Vücûd, kendiliğinden var olmak demektir. Kıdem, varlığının öncesi, başlangıcı olmamaktır. Bekâ, varlığı sonsuz olmaktır, hiç yok olmamaktır. Vahdâniyyet, hiçbir bakımdan şeriki, ortağı, nazîri, benzeri olmamaktır. Muhâlefet-ün lil-havâdis, hiçbir şeyinde, hiçbir mahluka, hiçbir bakımdan benzemez demektir. Kıyâm-ü bi-nefsihî, varlığı kendindendir, hep var olması için, hiçbir şeye muhtaç değildir, demektir.

Bu altı sıfatın hiçbiri, yaratılanların hiçbirinde yoktur. Bunların, mahluklara hiçbir surette bağlantıları da yoktur. Bazı âlimler, Vahdâniyyet ve Muhâlefet-ün lil-havâdisin aynı olduklarını söyleyerek, sıfât-ı zâtiyye beştir demişlerdir.

Sual: Allahü teâlânın zati sıfatlarından olan Kıyâm bi-nefsihi ne demektir, ne anlama gelmektedir?
Cevap: Zati sıfatlarından olan Kıyâm bi-nefsihi, Allahü teâlânın, zatında, sıfatlarında ve fillerinde yani işlerinde, hiç kimseye, hiçbir şekilde muhtaç olmaması demektir.

Sual: Din kitaplarında geçen Muhâlefetün lil-havâdis ne demektir, anlamı nedir?
Cevap:
Muhâlefetün lil-havâdis, Allahü teâlânın zati sıfatlarındandır ve Allahü teâlânın zatında ve sıfatlarında, yaratılanlardan hiçbir şeye ve hiçbir kimseye benzememesi demektir.

SIFÂT-I SÜBUTİYYE

Yüce Allah'ın zatının gereği olan ve bu zattan ayrılmayan, ezelî ve ebedî olan vâcib sıfatlar. Bu sıfatların hepsi Kur'an ayetleriyle sabit oldukları ve bu ayetlerden çıkarıldıkları için ve varlıkları Yüce Allah'ın zatında isbat edilmiş olduğu için, "sübutî sıfatlar" diye isimlendirilmişlerdir. Yüce Allah bu sıfatlarla ta ezelde vasıflanmış idi. Bu sıfatların hiç biri sonradan kazanılmış (hâdis) sıfatlardan değildir. Bunların da her biri Yüce Allah'ın zatıyla kaimdir. O'nun Yüce zatı ve varlığı düşünülmeden bu sıfatlardan bahsetmek de mümkün olmaz. Bu sıfat-ı sübutiyye şunlardır:

1. Hayat Sıfatı: Yüce Allah'ın diri, canlı ve ezelî bir hayat ile hayat sahibi olması demektir. Bunun zıddı olan ölü ve cansız olmak, Allah hakkında düşünülemez, mümteni'dir. Allahu Teâlâ'nın bu sıfatına işaret eden pek çok ayet vardır. Meselâ: "Ölümsüz, diri olan Allah'a güven ve O'nu tesbih et!" diye buyurulmaktadır (Furkân, 25/58).

Her şeye can veren, ölü gibi görünen toprağa, kuru sanılan ağaçlara can, hayat ve tazelik veren Allahu Teâlâ'dır. Bütün canlıların hayatı sonradandır ve Yüce Allah'ın yaratmasıyladır. Halbuki Yüce. Allah'ın "Hayat" sıfatı da; zâtı gibi kadimdir, ezelî ve ebedîdir; zatından ayrılmayan, zatı ile var olân vacib bir sıfattır. Zira hayat olmadan diğer sıfatları düşünmek, onlarla Allah'ı vasıflandırmak abes olur. Bu bakımdan sübutî sıfatların ilki "hayat" sıfatıdır.

2. İlim Sıfatı: Allah Teâlâ'nın ezelî ilmiyle her şeyi bilmesi demektir. O'nun ilmi, kâinattaki her şeyi kuşatmıştır. Evrendeki hiçbir şey O'nun ilminin dışında meydana gelemez. Olmuşu, olmakta olanı ve olacağı gerek küll halinde (genel kurallarıyla); gerekse ayrı ayrı, hepsini bilir. O'nun ezelî olan ilim sıfatıyla muttasıf olduğunu gösteren pek çok ayet-i kerime vardır:

"İçinizde (sinelerinizde) olanı gizleseniz de açıklasanız da Allah onu bilir. Göklerde olanları da yerde olanları da bilir" (Al-i İmran, 3/29).

Şu halde Allah'ın ilmi gizli açık her şeyi kuşatmıştır. Kalblerimizden geçenler de O'na malumdur. Bütün gayb alemi, bizim sınırlı ve sonradan kazanılma bilgimizin ulaşamadığı o âlem, Allah'ın bilgisi dâhilindedir. O'nun ilmi, zatı ile kâim olan, ezelî ve ebedî, bilinenlerle değişmeyen bir ilimdir. Kulların ilmi gibi kazanılmış, sonradan elde edilmiş bir ilim değildir.

3. İrade Sıfatı: Yüce Allah'ın istediğini dileyip tercih etmesi demektir. Yani O'nun, bir işin şöyle olmasını değil de, böyle olmasını veya böyle olmasını değil de, şöyle olmasını dilemesi, dilediği gibi tâyin ve tahsis etmesidir. Evrende olmuş ne varsa, hepsi O'nun dilemesi, iradesi ile olmuştur. O'nun iradesi ve isteği dışında hiç bir şey var veya yok olamaz. Cenâb-ı Hakk'ın "irade" sıfatı, mümkün veya câiz olan şeylere tealluk eder. O'nun iradesi o şeyin olması veya olmaması şıklarından birini tercih eder. Tercih ettiği cihete iradesini tealluk ettirince, o şey de ya hemen oluverir veya olmamasını tercih etmiş ise, o şey olmaz, yok olur.

Bu anlamda Yüce Allah'ın iradesini iki şekilde anlamak kabildir:

a) Tekvinî (kevnî) irade: Bu iradeye "meşiyyet" de denir ki; bütün yaratılmışlara şâmildir. Bir şeye tealluk edince, o şey olmamazlık edemez, her halde vuku bulur. Bu anlamda Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: "Bizi birşeyin olmasını istediğimiz zamanona, sözümüz ona sadece "Ol!.." demektir ve o hemen oluverir" (en-Nahl, 16/40).

b) Teşriî (dinî) irade: Bu irade Cenab-ı Hakk'ın muhabbet ve rızası demektir ki; bu mânâda irade ettiği şeyin herhalde meydana gelmesi vâcib değildir. Çünkü kulların işleriyle ilgilidir. Bu mânâda Yüce Allah; "Allah size kolaylık murat eder, zorluk istemez." buyuruyor (el-Bakara, 2/). Bunun anlamı "şayet siz kullar, Allah'ın rıza ve mühabbetinin hilafına zorluk, kötülük, isterseniz; kendisi bunları istemediği dilemediği halde, siz istediğiniz için yaratır; zorluğa ve kötülüğe rızası yoktur" demektir.

4. Kudret Sıfatı: Allah Teâlâ'nın bütün mümkünâta gücünün yetmesi, her türlü tasarrufta bulunması demektir. İradesiyle bütün mümkünâtı kuşattığı gibi, kudretiyle irade ettiklerini bir fiil meydana getirerek, yaratarak bunlara kadir olur. Allah Teâlâ'nın nihayetsiz, bitmek tükenmek bilmeyen kudreti vardır. Bu sıfat da diğerleri gibi ezelî ve ebedîdir. Ezelî olan bu kudret sıfatıyla, her hangi bir şeyi dilediği gibi yapmaya kadirdir. O'nun kudretinin erişemeyeceği, bu kudretin dışında kalan hiçbir şey yoktur. Nitekim Yüce Allah; "Muhakkak ki, Allah her şeye kâdirdir, gücü yetendir." buyurmaktadır (el-Bakara, 2/20).

5. Basar Sıfatı: Cenâb-ı Hakk'ın görmesi demektir. O her türlü vasıta, organ ve bağıntılar olmaksızın her şeyi görür. O'nun görmesi, göz gibi bir organa, ışığa, uzaklığa ve yakınlığa bağlı değildir. Yüce Allah'ın görme sıfatı da ezelîdir, sonradan olma değildir. Bu sıfat da bütün mevcudâta, görmek şanından olan her şeye tealluk eder. O'nun görmesinin dışında kalan hiç bir mahlûk yoktur. İnsanın görmesi sınırlıdır, görme organından mahrum olanlar göremezler: Ayrıca aydınlık, karanlık, uzaklık, yakınlık ve daha dünyadaki nice olay, görmeye veya görmemeye etki etmektedir. Allah Teâlâ'nın görmesi hiç bir şeyden etkilenmez. Bu sıfatla ilgili Kur'ân-ı Kerim'de yüzlerce ayet yer almaktadır. Meselâ; Bakara süresi âyet meâlen şöyle son bulmaktadır: " Biliniz ki, Allah, şüphesiz yaptıklarınızı görür ."

6. Semi' Sıfatı: Yüce Allah'ın işitmesi, duyması demektir. O bu sıfatla ezelde muttasıftır. O, her çeşit, her kuvvette ve zayıflıktaki sesleri işitir, duyar. İşitilmek şanından olan her şeyi işitir. Allahu Teâlâ'nın işitip duyması, kulların işitmesi gibi, bir takım kayıt ve şartlara, vasıtalara ve organlara bağlı değildir. O, işitilmek şanından olan her şeyi, en gizli ve pek hafif sesleri, fısıltıları bile duyar. Özellikle kullarının duâlarını, zikirlerini, gizli ve aşikar niyazlarıyla yalvarışlarını işitir, kabul eder ve mükâfatlandırır. Bu sıfatla ilgili pek çok âyet vardır, ekserisi görmek sıfatıyla beraber yer almaktadır. Meselâ; Nisâ suresi âyet meâlen şöyle nihayet bulur: "Allah işitir ve görür".

7. Kelâm Sıfatı: Yüce Allah'ın söylemesi ve konuşması demektir. O, harf ve seslere muhtaç olmadan konuşur ve söyler. Allahın "Kelâm" sıfatı, ezelî ve ebedîdir; yüce zatı için vacib olan sıfattır. O'nun dilsiz olması, konuşamaması düşünülemez. İşte yüce Rabbimiz bu sıfatıyla peygamberlerine söylemiş, emirler vermiştir. Kitablarını ve şeriatini bu kadîm kelâmıyla bildirmiştir. O, kelâmını dilediği zaman, kendi zatına ve şanına layık bir şekilde meleklerine bildirir, işittirir ve anlatır. Bunu yaparken harflere, seslere, hecelere ve kitabete (yazıya) muhtaç değildir. Yüce Allah'ın dilediği şeyleri, emir ve yasaklarını peygamberlerine ya Cebrâil vasıtasıyla veyahut doğrudan doğruya vahy ve ilham etmiş olması da bu "kelâm" sıfatının bir tecellisidir. Cenâb-ı Hakk'ın, peygamberleriyle tekellüm ettiğini (konuştuğunu) gösteren âyetler vardır. Meselâ; Cenab-ı Allah meâlen şöyle buyurmaktadır: "Allah Musa'ya hitabetti" veya "Âllah, Musa'ya da hitab ile konuştu" (en-Nisa, 4/). Ayrıca Bakara suresi âyette de şöyle buyurulmuştur:" Onlardan Allah'ın kendilerine hitab ettiği (konuştuğu), derecelerle yükselttikleri kimseler vardır"

8. Tekvîn Sıfatı: Allah Teâlâ'nın bilfiil yaratması, yoktan var etmesi demektir. Allah'ın bu sıfatı ezelidir. Tekvîn sıfatı da diğer sıfatları gibi, O'nun yüce zatıyla kaim ve O'nun hakkındâ vacib olan sübutî sıfatlarından biridir. Tekvin sıfatı, irade sıfatının muktezasına göre, mümkünâta tesir eder, yaratır ve icad eder. Nitekim Allah Teâlâ meâlen şöyle buyurur: "Bir şeyi dilediği zaman, O'nun buyruğu, sadece o şeye "ol!" demektir ve o hemen oluverir." (Yasin, 36/82). İşte bütün bu kâinatın ve içindeki varlıkların yaratanı, icad edeni, Yüce Allah'tır. Bunları varedip etmemeye muktedir olan (gücü yeten) Allah Teâlâ, "İrade" sıfatıyla ezelî ilmine uygun olarak var olmasını, icad edilmesini irade buyurmuş (dilemiş) ve Tekvîn sıfatıyla yaratıp icad eylemiştir.

Yüce Allah'ın alemleri yaratmak, rızık vermek, nimetler ihsan etmek, yaşatmak, öldürmek, diriltmek, azab etmek, mükafatlandırmak gibi bütün fiilleri Tekvîn sıfatına râcidir, yani Tekvîn sıfatının tealluklarının başka başka olmasıyla bu isimleri alır. İşte Tekvîn sıfatının bütün bu tealluklarına "sıfât-ı fiiliyye" de denir.

Allah Teâlâ'nın yüce zatına mahsustur. O'nun yüce zatı için vacib olan sıfatların hepsi, görüldüğü gibi, ayetlerle sabit olduğundan, bütün İslâm âlimleri arasında bu konuda ittifak vardır. O'nun bu sıfatlarla ezelde muttasıf olduğunda şüphe yoktur.

Yukarıda da ifade edildiği üzere, Yüce Allah, zatında, sıfatlarında, işlerinde, fiillerinde bir tekdir; O'nun eşi, ortağı ve benzeri yoktur. O'nun sıfatları ve işleri de yüce zatına mahsustur. O'nun yüce zatı ve varlığı kabul edilip tasdik edilmeden, yukarıda sayılıp açıklanan sıfatlardan ve O'nun güzel isimlerinden sözetmek de mümkün olamaz. Zira bu sıfatlar ve isimler, O'nun yüce zatının ve varlığının zorunlu bir gereğidir. Ne bu zat, bu sıfatlarsız; ne de bu sıfatlar, bu zatsız olur. Yine dikkat edilecek olursa, bu sıfatların her biri açık ve seçik olarak Kur'ân âyetlerine dayanmaktadır. Yani, bizzat Yüce Allah, kendisini bu sıfatlarla vasıflandırmıştır. Böylece O'na olan inancımız daha da kuvvetlenmektedir. Çünkü bu sıfatlarıyla O'nu daha iyi anlıyabiliyoruz. Yoksa O'nu her hangi bir şeye hâşâ benzetmek gibi bir gaye için asla değildir. Bütün bu sıfatlar O'nun yüce zatına yaraşır bir tarzdadır. Biz bütün bu sıfatların asıllarına imân ederiz; fakat keyfiyetlerine, nasıl ve nice olduklarına dair her hangi bir şekilde söz söylemeyiz. Bu konuda söz etmeye de bilgilerimiz yeterli değildir.

(Cihad TUNÇ)

Allah&#;ın zâti ve subûtî sıfatları arasındaki fark nedir?

Değerli kardeşimiz,

Allah’ın zâtî sıfatları şunlardır:

a. Vücut: Var olmak demektir.    

b. Kıdem: Allah ezelidir.

c. Beka: Allah ebedidir.  

d. Muhalefetü’n-Lil-havadis: Allah yarattığı hiçbir varlığa benzemez.

e. Kıyam Bi-nefsihi: Allah Kendi zatıyla vardır.

f. Vahdaniyet: Allah birdir.

- Allah’ın zati sıfatları anlamlarından da anlaşılacağı üzere, dış dünya ile yaratıklarla bir ilişkisi ve ortak paydası olmayan sıfatlardır. Mesela, Allah’ın bağımsız, kendinden başka vacibu'l-vücud olan varlığı gibi bir varlık yoktur. Keza, kıdem sıfatı (başlangıcı olmayan) Allah’tan başka hiçbir varlık için söz konusu değildir. Diğer zâtî sıfatlar da aynı şekilde Allah’ın zatına mahsus olup, başka varlıklarla ortak paydası olmayan sıfatlardır.

Allah’ın subûtî sıfatları şunlardır:

a. Hayat: Allah’ın diri olmasıdır.

b. İlim: Allah’ın her şeyi ezelde bilmesidir.

c. İrade: Allah’ın yapmak istediği her şeyde özgür ve bağımsız olmasıdır.

d. Kudret: Allah’ın her şeye gücünün yetmesidir.

e. Semi / işitme: Allah her şeyi işitir.

f. Basar / görme: Allah her şeyi görür.

g. Kelam / konuşma: Allah organa, sese ihtiyaç duymaksızın konuşur.

h. Tekvin / yaratma: Allah yoktan yaratır.

- Allah’ın sübûti sıfatları, zati sıfatları gibi diğer bütün varlıklardan tamamen ayrı ve şahadet alemindeki varlıkların tamamen ötesinde değildir. Mesela, hayat sıfatı, mahiyeti ve hakikatı itibariyle çok farklı olmakla beraber, insanlarda da vardır. Diğer bütün subûti sıfatlar da aynı şekilde melek, cin ve insanlarla ortak paydası olan sıfatlardır.

Bu açıklamalardan da anlaşıldığı gibi, Allah’ın zati sıfatları ile sübuti sıfatları arasındaki fark şudur:

a. Zati sıfatlar, Allah’a mahsus olup başka hiçbir varlıkla müşterekliği söz konusu değildir. Halbuki sübuti sıfatlar -mahiyet farkıyla da olsa- insanlarda da bulunuyor. Örneğin: Allah Kadimdir, fakat insan kadim değildir. Buna mukabil Allah irade sahibi olduğu gibi insan da irade sahibidir. Tabii ki iki irade arasında fark vardır. Allah’ın iradesi sonsuz ve mutlakdır, insanın iradesi ise sınırlı ve kayıtlıdır. İnsanların iradesi Allah’ın iradesi sonucu var olmuştur.

b. Zati sıfatların başka varlıklarla bir ilişkileri yoktur. Örneğin: Allah’ın kadim/ezeli olması zat-ı akdesine mahsus bir durumdur. Buna mukabil, subuti sıfatların diğer varlıklarla da ilişkileri vardır. Örneğin: Allah’ın görmesi, kendi zatının dışındaki varlıkların vücuduyla ilişkilidir. Keza Allah’ın yaratması, yaratıkların hepsiyle ilişkilidir. Yani yaratılan varsa yaratmak da var, yaratmak varsa yaratılan da var demektir.

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır