taha peygamberimizin ismi mi / Muhammed Taha İsminin Anlamı Nedir?

Taha Peygamberimizin Ismi Mi

taha peygamberimizin ismi mi

kaynağı değiştir]

  1. ^(Malik, Muvatta, c. 2, s. 1004, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 105, Buhârî, Sahih, c. 4, s. 162, Müslim, Sahih, c. 4, s. 1828, Tirmizî, Sünen, c. 4, s. 135, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 225)
  2. ^(Şifa-i Şerif Tercümesi)
  3. ^(Müslim)
  4. ^(Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 236, 239)
  5. ^"Peygamber Efendimiz'in Kurân-ı Kerim'deki lakab ve sıfatları:". 4 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Haziran 2016. 
  6. ^"Ümmetinin Peygamber Efendimiz'e verdiği isimler:". 4 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Haziran 2016. 
  7. ^"Peygamberimiz'in adlarından olup da Anadolu'da kullanılan isimlerin bir kısmı şunlardır:". 4 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Haziran 2016. 

Çocuklara isim verirken nelere dikkat etmek gerekir? Taha ismi uygun mu; ne anlama gelmektedir?..

Değerli kardeşimiz,

Taha ismini çocuklara vermekte bir sakınca yoktur.

TAHA : (Ar.) Er. - Kur´an-ı Kerim´in 20. suresi. Hz. Ömer (ra)´e Müslüman olmadan önce okunan ilk sure. Hz. Ömer (ra) bu sureden etkilenmiş ve Müslüman olmuştur.

"Tâ-Hâ" buyruğunun anlamı hususunda ilim adamlarının farklı görüşleri vardır. Ebu Bekr es-Sıddîk (ra): Bu "sırlardan bir sırdır" demiştir. Bunu el-Gaznevî nakletmektedir. İbn Abbas: "Ey adam" demektir der. Bunu da el-Beyhakî zikretmektedir.

Bu lafız her ne kadar başka bir dilde de bulunmakta ise de Arapça'dır. Ve bu Akk, Tay' ve Ukllüler ara­sında bir Yemen bölgesi şivesidir.

Bunun yüce Allah'ın isimlerinden bir İsim ve O'nun adına yaptığı bir ye­min olduğu da söylenmiştir. Bu da aynı şekilde İbn Abbas rivayet edil­miştir.

Tâ-Hâ
'nın, yüce Allah'ın Peygamber (asm)'e -ona Muhammed adını verme­si gibi- verdiği bir isim olduğu da söylenmiştir. Peygamber (asm)'ın şöyle bu­yurduğu rivayet edilmektedir:

"Benim, Rabbimin nezdinde on tane ismim vardır..." diye buyurmuş ve bunlar arasında Tâ-Hâ ile Yâsîn'i saymıştır. (Suyûtî, ed-Durru't-Mensûr, V, 551)

Şöyle de denilmiştir. Bu lafız, bu sûrenin adıdır ve bu sûrenin anahtarı du­rumundadır. Yüce Allah'ın, bilgisini özel olarak Rasûlüne verdiği Allah'ın ke­lâmının kısaltılmışı olduğu da söylenmiştir.

Bir başka görüşe göre Tâ-Hâ, mukatta' harflerden olup bu harflerin her biri bir anlama delâlet etmektedir. Bu harflerin hangi anlamda oldukları hu­susunda da görüş ayrılığı vardır. Bir görüşe göre "Tâ" Tûbâ ağacıdır, "Hâ" ise ateşin bir adı olan "Hâviye" demektir, Araplar bazen bir şeyin bir bölümü­nü zikrederek onun tümünü kastederler. Sanki bunlarla yüce Allah, cennet ve cehenneme yemin etmiş gibidir.

Said b. Cübeyr dedi ki: "Tâ" Peygamber Efendimizin (asm) Tâhir ve Tayyib isim­lerinin başlangıcıdır, da onun Hadi isminin başlangıcıdır.

Bir diğer görüşe göre "Tâ" ey ümmetine şefaati tama' eden, "Hâ" ise ey yüce Allah'ın kullarını hidayete ileten demektir.

"Tâ"nın taharetten, "Hâ"nın hidayetten kısaltma olduğu da söylenmiştir. Sanki yüce Allah Peygamberi (sav)ne: Ey günahlardan tahir (temiz) ve insan­ları gaybları en iyi bilene hidayet eyleyen kişi, diyor gibidir.

Bir diğer görüşe göre "Tâ" gazilerin davullannı (tubûl) "Hâ" ise onlann kâ­firlerin kalplerindeki heybetini ifade eder. Bunu da yüce Allah'ın şu buyruk­ları açıklamaktadır:

"O kâfirlerin kalplerine korku salacağız..." (Âl-i İmran, 3/151);

"Kalplerine de korku saldı..." (Ahzâb, 33/26)

"Tâ"nın cennet ehlinin cennetteki Urab'ı (sevinci), "Hâ"nın da cehennem ehlinin cehennem ateşi içerisindeki hevânı (aşağılıkları) demek olduğu da söy­lenmiştir.

Altıncı bir görüşe göre "Tâ-Hâ", hidayet bulan kimseye ne mutlu demek­tir. Bu görüş Mücahid ile Muhammed b, el-Haneftyye'ye aittir.

Yedinci bir görüşe göre "Tâ-Hâ" sen yeryüzüne bas, demektir. Çünkü Pey­gamber (asm) ayakları şişinceye kadar namazın sıkıntılarına tahammül edi­yor ve ayaklarını sırayla dinlendirmek gereğini duyuyordu. O bakımdan ken­disine yere bas denildi, yani sen bu şekilde dinlenme ihtiyacını görecek ka­dar kendini yorma! Bunu da İbnu'l- Enbarî nakletmektedir.

Kadı Iyad'ın "eş-Şifa" adlı eserinde naklettiğine göre er-Rabi' b. Enes şöy­le demiş: Peygamber (asm) namaz kıldığında ağırlığını bir ayağına verir, di­ğerini rahat tutardı. Bunun üzerine yüce Allah ona: "Tâ-Hâ" yani ey Muham­med yere bas, "Biz, sana Kur'ân'ı güçlük çekmen için indirmedik." buyruk­larını indirdi.

ez-Zemahşerî dedi ki: el-Hasen'den bunu "Tahh" şeklînde okuduğu ve bu­nun da yere basmak emri diye açıklandığı nakledilmektedir. Bu rivayete gö­re, Peygamber (asm) teheccüd namazı kıldığında ağırlığını bir ayağına veri­yordu. Ona her iki ayağını da yere basması emri verildi. Bu okuyuşun aslı sakin hemze olup onun hemzesi "he"ye kaib edilmiştir. Nitekim; deki hemze "elife kalb edilmiştir. Şu mısraın bir bölümünde de ("la"dan sonra­ki kelime) hemze "elif"e kalb edilmiştir:

"Bu nimetleri afiyetle içinize sindiremiyesin..."

Sonra buna binaen bu emri yapmıştır; sonundaki "he" ise sekt (susarken telaffuz edilen) "he"sidir.

(İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami'l-Kur'an, Buruc Yayınları: 11/294-297.)

İlave bilgi için tıklayınız:

Çocuklara isim verirken nelere dikkat etmek gerekir?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Peygamber Efendimizin 99 ismi ve anlamı nedir? İslam Peygamber Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in isimleri nelerdir? Kuran’da ve hadislerde geçen rivayetlerden derlediğimiz mübarek isimleri ve Arapça yazılışı ve anlamları

Peygamber Efendimizin tam adı nedir? Hazreti Peygamberin kaç ismi var, her birinin anlamı nedir? Peki Peygamberimizin 99 isimlerinin manası nelerdir? Peygamber Efendimizin isimleri kaç tane, adları nelerdir? Son Peygamber Hz. Muhammed (sav)’in 99 isim listesi…

Peygamber Efendimizin 99 ismi

İslami ve tarihi kaynaklarda Hz. Peygamber’in isimleriyle ilgili birçok rivayet yer alır. Bu rivayetler arasında Hz. Peygamber’in isimlerinin iki bin veya üç bin civarında olduğunu ifade edenler vardır. Hz. Peygamber’in en meşhur ismi Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) olup Kur’ân-ı Kerim’de dört yerde geçmektedir.

Hz. Îsâ’nın haber verdiği Ahmed ismi ise Kur’ân-ı Kerim’de Saff sûresinde geçer. Diğer isimleri ise hadis-i şeriflerde ve başka kaynaklarda yer almaktadır.

  1. Muhammed (مُحَمَّدٌ) : Çok övülmüş, övmeye, takdire layık olan anlamına gelir.
  2. Ahmed (اَحمَدٌ) : Herkesten daha çok öven ve herkesten daha çok övülen, övgüye değer olan
  3. Hâmid (حَامِدٌ) ; Hamdeden, şükreden
  4. Mahmûd (مَحمُودٌ) : Çok övülmüş, övmeye, takdire layık olan
  5. Âkıb (عَاقِبٌ) : En son gelen, kavmin liderine halife olan, selefinin hayır ve faziletlerini devam ettiren
  6. Fâtih (فَاتَحٌ) : Fetheden, kazanan, açan, başlayan
  7. Hâtem-Ül Enbiya: (خَاتِمُ الانَبِيآء) : Yüzük, mühür, her şeyin sonu, Peygamber mührü (sadece son peygamber, efendimiz Hz. Muhammed (sav) için kullanılır.)
  8. Hâşir (حَاشِرٌ) : Çok sayıda insanı toplayan, uyandıran, toplayıcı anlamındadır. Geleneksel inanca göre Peygamberimizin ümmetiyle beraber bütün peygamberlerden önce haşredileceği için kendisine “Hâşir” ismi verilmiştir.
  9. Mâhî (مَاحٍ) : Arapça maah kökünden gelen Mâhi, mahveden, mahvedici, yok edici, yok eden, Sadakatsizliğin yok edicisi anlamına gelir.
  10. Dâ῾î (داعى) : Seslenen, çağıran ve davet eden
  11. Sirâc (سِرَاجٌ) : Lamba, kandil, aydınlatan, aydınlatıcı
  12. Münîr (مُنِيرٌ) : Işık saçan, ışıltılı, açık, vazıh
  13. Beşîr (بَشِیرٌ) : Müjdeleyen, iyi haber getiren, güler yüzlü ve sevecen olan, iyi haber elçisi
  14. Nezîr (نَزِیرٌ) : Korkulu bir şeyi haber vererek sakındıran
  15. Resûl (رَسُولٌ) : Peygamber, elçi, gönderilen mesajcı
  16. Nebî (نَبِىٌ) : Peygamber anlamına gelir. Kur’ân-ı Kerîm’de peygamber karşılığında Nebî kelimesi kullanılır.
  17. Hâdî (هادى) : Yol gösteren, hayır ve mutluluk veren bir hedefe rehberlik ve kılavuzluk eden
  18. Mühdî (مھدی) : Doğru yola ulaştırıcı, hediye ve ihsan anlamına gelir. Hz. Peygamber, Yüce Allah’ın âlemlere ihsan ettiği hediyelerden biridir.
  19. Halîl (خَلِيلٌ) : İyi arkadaş, Birlik, beraberlik; dostluk, arkadaşlık, halis dost anlamına gelir.
  20. Velî (وَلِىٌ) : Allah dostu anlamında bir tasavvuf terimi, yardım eden, koruyan; yardım edilen, korunan, arkadaş anlamına gelir.
  21. Nasîr () (Sözlükte, yardım etmek, desteklemek, sıkıntıdan kurtarmak anlamındadır. (Aynı zamanda Kur’an’da geçen Allah’ın isimlerinden biridir.
  22. Yasin (يٰسٓ) : Kuran-ı Kerim’in 36. Suresi Hurufu mukatta harfleriyle başlar ve bazı alimlere göre يٰسٓ Ey insan anlamında kullanılmıştır. Burada kastedilen Hz. Muhammed (sav) olduğudur.
  23. Müzzemmil (مُزَّمِلٌ) : Sarılmış, elbiseye sarılıp bürünmek, örtünmek anlamına gelir.
  24. Müddessir (مُدَّثِّرٌ) : Bürünüp örtünen
  25. Kelîm (كَلِيمُ اللّٰ) : Sohbet arkadaşı, Allah’ın Kendisiyle Konuştuğu
  26. Mustafa (مُصطَفىٰ) : Seçilmiş, seçkin, seçilmiş kişi
  27. Murtazâ (مُرتَظٰى) : Takdir edilmiş, beğenilmiş, seçilmiş, hoşnut olmuş anlamına gelir.
  28. Muhtâr (مختار) : Seçilmiş, atanmış kişi, idareci
  29. Mûsâddık (مٌصَدِّقٌ) : Doğrulayan, tasdik eden, doğruyu beyan eden anlamına gelir.
  30. Kâsım (ابوالقاسم) : Hz. Peygamber, ölen oğlu Kâsım’dan dolayı “Ebü’l-Kâsım; Kasım’ın babası” künyesini taşır.
  31. Hüccet (حجت) : Kastetmek, yönelmek, ziyaret etmek, üstün gelmek anlamına gelen bu isim Hz. Peygamber için “isabetli yönelişi kanıtlayan delil” anlamına gelir.
  32. Beyân (بيان) : Ortaya çıkan, açık seçik olan; açıklayan, bariz açık sözlü ve anlaşılır hâle getiren
  33. Hâfız (حافظ) : “Korumak, ezberlemek” anlamındaki hıfz kökünden türemiş bir sıfat olan hâfız (çoğulu huffâz) sözlükte “koruyan, ezberleyen” anlamına gelir.
  34. Şehîd (شهيد) : Kesin olarak bilen, şahitlik eden, bildiğini haber verme konusunda güvenilen kimse
  35. Âdil (عادل) : Adil olan, adaletle davranan düzen, denge, denklik, eşitlik, gerçeğe uygun hükmeden, doğru yolu izleyen, takvâya yönelen, dürüstlük ve tarafsızlık içeriside olan
  36. Nûr (النور) : Aydınlık, ışık anlamına gelen Nur kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadislerde “insanların önünü aydınlatıp doğru ve gerçek olanı görmelerini, hak ile bâtılı, hayır ile şerri ayırt etmelerini sağlayan mânevî ve ilâhî ışık” anlamındadır. Allah’ın isimlerinden esmâ-i hüsnâ’dan biridir.
  37. Mübîn (مٌبِينٌ) : Açık, net ve kesin olan
  38. Burhân (برهان) : Kanıtlayan, ispatlayan ve gösteren kanıt, delil, “Hak ile bâtılı birbirinden ayıran kesin delil”
  39. Mutî (مُطِيعٌ) : İtaatkâr, itaat eden, baş eğen anlamlarına gelir ki, Peygamber Efendimiz, Allah’ın bütün emirlerine uymuş, yasaklarından da kaçınmıştır.
  40. Müzekkir (مٌزَكِّرٌ) : Hatırlatan, anımsatan, unutmayan anlamına gelir.
  41. Emîn (امين) : Kendisine her şartta güvenilen, hıyanet etmeyen, sözünde duran, vefalı olan, başkalarına karşı zararı olmayan ve başkalarından korkmayan kimse anlamına gelir. İslâmiyet’ten önce Hz. Peygamber’e Muhammedü’l-Emîn sıfatı verilmiştir.
  42. Vâ῾iz (واعظ) : Öğüt veren, nasihat eden, dînî öğütlerde bulunan, ikaz eden, vaaz eden.
  43. Sâhib (صاحب) : Koruyan, arkadaş, dost, taraftar anlamına gelir.
  44. Nâtık (ناطق) : Konuşan, söyleyen, güzel konuşan, beliğatlı olan, açık net anlaşılır, akla uygun, hatip ve konuşma yetisine sahip olan
  45. Sâdık (صَادِقٌ) : Doğru, gerçek, hakiki, içten, samimi, güvenilir, emin, muteber
  46. Mekkî () : Mekkeli, Mekke’ye ait anlamına gelen bu terim, Hz. Peygamber’in Medine’ye hicretinden önceki dönemde Mekke’de nâzil olan sûre ve âyetlerde kullanılmaktadır.
  47. Medenî (مدنی) : Medine sakini, Medineli, Medine ile ilgili, şehirli anlamına gelir. Hz. Peygamber’in Medine’ye hicretinden sonraki dönemde veya Medine’de nâzil olan sûre ve âyetler için kullanılan bir tabirdir.
  48. Bathâ (اٌبطَحِىٌ) : Ebtah’ın diğer adı olan Bathâ aynı zamanda Mekke’nin isimlerinden biridir. Hz. Peygamber’in dedesi Abdülmuttalib “Ebü’l-Bathâ” (el-Batha’ya ait) künyesiyle de anılmaktadır.
  49. Arabî (عربى) : Peygamber Efendimiz’in Arap kökenli ve Arap kavmine mensup olduğu anlamında kullanılır.
  50. Kureyşî (قَرَشِىٌ) : “Kureyş ailesinden” anlamına gelen kelime Peygamberimizin Kureyş kabilesine mensup olduğu için kendisine “Kureyşî” adı verilmiştir.
  51. Hâşimî (هَاشَمِىٌ) : “Haşim Ailesi” anlamına gelen kelime, Hz. Peygamber Hâşimî soyuna mensup olduğu için kendisine “Hâşimî” adı verilmiştir.
  52. Azîz (عَزِيزٌ) : Muhterem, sevgili, şerefli, saygıdeğer, az bulunan, değerli aziz anlamına gelir.
  53. Harîs (حَرِيصٌ عَلَيكُم) : “Harîs” ismi sözlükte, hırslı, meraklı, bir şeye çok düşkün anlamına gelir. Hz. Peygamber’in müminlere karşı çok merhametli olduğunu ifade etmek amacıyla Harisun aleyküm; müminlere karşı endişeli ve hırslı olan, üzerine titreyen manasında kullanılır.
  54. Raûf (رءُوفٌ) : Acıyan, merhamet eden, şefkatli ve şefkat gösteren, kalbi dayanamayacak derecede merhametli olan
  55. Rahîm (رَحِيمٌ) : Merhamet sahibi, acıyan, şefkatli, merhametli anlamına gelir.
  56. Cevvâd (جَوَّادٌ) : Peygamberimizin isimlerinden birisi olan “Cevâd veya Cevvâd” kelimesi, sahavetli, eli açık, cömert anlamına gelir.
  57. Kerîm (كَرِيمٌ) : Cömert olan, keremi bol, çok ikram eden, yaratılıştan cömert, insanın şerefiyle bağdaşmayan her türlü şeyden arınmış bulunan kimse demektir.
  58. Alî (على) : Yükselmek, şerefte yüksek ve âli olan anlamına gelir. Esmaül Hüsna isimlerinden Âli ismi Allah’a nispet edilmiştir.
  59. Tayyib (طَيِّبٌ) : Güzel söz, verimli temiz toprak, güvenli şehir, güzel koku, lezzetli yemek, temiz su, asil aile, meşrû kazanç, iyi ve temiz anlamına gelir.
  60. Mutayyeb (مُطَيّب) : Gönlü hoş edilmiş, taltif olunmuş, sevindirilmiş kimse anlamında kullanılır. nlamında kullanılmaktadır. El-Mutayyibûn (اَلْمُطَيّبُون)
  61. Hatîb (خطيب) : Vaaz veren Hutbe irad eden, hatip ve konuşmacı anlamına gelir.
  62. Fasîh (فصيح) : Sözün iyisini kötüsünden ayıran, halis Arapça konuşan kimse anlamına gelir. Peygamber Efendimiz fasîhü’l-lisan (فصیح اللسان), tane tane konuşan, sözü açık ve son derece güzeldir.
  63. Reşîd (رشيد) : Doğru yolu bulup onda sebat eden, doğru yolda bulunan, doğru ile yanlışı ayırt edebilecek çağa giren anlamına gelir. Er-Reşîd Allah’ın isimlerinden (Esmaül Hüsna) birisidir.
  64. Tâhir (طاهر) : Temiz, iffetli, namuslu, dürüst, maddi ve manevi kirlerden uzak, içi-dışı, hissi, gönlü temiz anlamında Hz. Peygamberimize tâhir ismi verilmiştir.
  65. Mutahhar (مُطَهَّرٌ) : Arınmış, saflaştırılmış, maddi ve manevi olarak temizlenmiş anlamındadır.
  66. İmam (امام) : Öne geçmek, sevk ve idare etmek, imamlık etmek, dindarların lideri, cemaatle kılınan namaza önderlik eden kimse ve ve “devlet başkanı” anlamlarını taşır.
  67. Takî (تقى) : Takvâ, “korumak, korunmak, sakınmak, saygı göstermek, dindar olmak, itaat etmek, korkmak, çekinmek” anlamlarına gelir. Takvâ kelimesi Arapça kökenli ittikâ, takî, etkâ, muttaki kelimelerinden türemiştir.
  68. Ümmî (اُمِّىٌ) : Okuma yazma bilmeyen anlamında Hz. Peygamber’in sıfatlarından olup, bağlı bulunduğu topluluğa mensup, onların özelliklerini taşıyan, bilgi ve becerilerini bu çerçevede kazanmış kimseyi anlatır.
  69. Bâr (بار) : Dindar olan, itaatkâr, sadakatli, vefakâr ve iyiliksever anlamlarına gelir.
  70. Şifâ (شفا) : Şafi ya da şifa dinî, ahlâkî ve bedenî hastalıkların tedavisi ve ilâcı anlamında bir Kur’an terimidir. Bir hastalığı tedavi etmek, hastayı iyileştirmek anlamında hastalıktan kurtulma, iyileşme; ilâç mânasında isim şeklinde kullanılır.
  71. Mutavassıt () : Aracılık eden, vasıta olan, tavassut eden, merkezde bulunan anlamındadır.
  72. Sâbık (سابق) : Önce olan, öne geçen, önde giden, daha ileri olan anlamına gelir.
  73. Muktasıd (مُقتَصِدٌ) : İtidal üzere hareket eden, idare ve tasarrufla geçinen, orta yolu benimseyen, orta yolu tutan anlamını taşır.
  74. Hak (حَقٌ) : Gerçek, doğru ve sabit olmak, gerekli ve lâyık olmak, hakikatlı ve bir şeyi sabit ve gerekli kılmak anlamındadır.
  75. Mübeyyin () : Bildiren, açıklayan, açıklık getiren, meydana koyan manalarına gelir.
  76. Evvel (اَوَّلٌ) : İlk ve birinci olan, başlangıç manasına gelir. “Evvel” ismi hem doksan dokuz esmâ-i hüsnâ’da yer almakta hem de Hz. Peygamber’in bizzat okuduğu ve kızı Fâtıma’ya öğrettiği dua ve niyaz metninde de geçtiği bilinmektedir.
  77. Âhir (اٰخِرٌ) : Sonuncu, son, sonuç, netice, nihaî anlamlarına gelir. Enbiyanın sonuncusu olarak gönderildiği için Peygamberimize Âhır ismi verilmiştir.
  78. Zâhir (ظَاهِرٌ) : Âşikar, görünen, apaçık anlamına gelir.
  79. Bâtın (بَاطِنٌ) : Bir şeyin iç yüzüne ve bir kimsenin sırlarına vâkıf olmak, gizli olanı bilmek anlamındadır.
  80. Rahmet (رَسُولُ الرَّحمَةِ) : Merhamet eden, acınacak durumda bulunan kimseye yönelik yufka yürekli ve şefkatli olan anlamına gelir. Hz. Peygambere isim olan Rasul-ü Rahmet kelimesi Rahmet elçisi anlamında kullanılır.
  81. Şâfi (شَافٍ) : Suçunun bağışlanması veya dileğinin yerine getirilmesi için birine aracılık eden mânasına gelir. Terim olarak “kıyamet gününde peygamberlerin ve kendilerine izin verilen sâlih kulların müminlerin bağışlanması için Allah katında niyazda bulunan” anlamında kullanılır. Şâfi veya şefî’ “aracılık eden, şefaatte bulunan” demektir.
  82. Müşfi () : Şefaat eden, aracı olan, pek müşfik, çok merhametli anlamlarına gelir.
  83. Muhalled () : Gelip geçici olmayan, sürekli, kalıcı, ebedî daimi sûrette mukim kılınmış anlamına gelir.
  84. Muharrem (مُحَرَّمٌ) : Hürmet gösterilen, haram kılınan, yasak manasına gelir.
  85. Alîm (عالم) : Hakkıyla bilen, bilgin, bilgi sahibi, çok bilen anlamına gelir. El Âlim ismi aynı zamanda Allah’ın 99 ismi Esmaül Hüsna isimlerindendir.
  86. Taha (طه) : Kur’ân-ı Kerîm’in 20. suresi hurufu mukatta harfleri Ta Ha ile başlar. İslam âlimlerinden bazıları Ta Ha ismullahtır demişlerdir ve Peygamber’in isimlerinden olduğunu ifade ederler. Hurufu Mukatta harfleri olan Ta Ha; “yâ tâhir, yâ hâdî” manasına geldiğini ve bundan maksadın Resulullah (sav) hazretlerinin olduğunu söylerler.
  87. Hakîm (حَكِيمٌ) : Bilge, sağduyulu, hakîm olan, kendisini gerçek dışı bilgilerden ve nefsanî arzulardan alıkoyan, düşünce istikametine ve davranış selâmetine sahip bulunan kimse demektir.
  88. Karîb (قَريِبٌ) : Yakın olan, yakın, insanın rahim ve nesep (aile, soy) cihetiyle yakını, hısımı manasına gelir.
  89. Şekûr (شكور) : Teşekkür eden, şükreden, çokça teşekkür eden, “yapılan bir iyiliğin sahibini övgü ile anmak” anlamındadır.
  90. Rakîb (رقيب) : Gözetleyip kontrol eden, kontrol altında bulunduran, varlıkların gizli ve açık her halini bilen, gözcü anlamına gelir. Er Rakip ismi aynı zamanda Allah’ın 99 ismi Esmaül Hüsna isimlerinden birisidir.
  91. Müctebâ (مجتبى) : Seçilmiş, seçilen, Yüce Allah’ın, bütün mahlûkattan ayrı bir şekilde seçip ayırdığı zat anlamına gelir.
  92. Münîb (منيب) : Tövbe eden, tevbekâr, günahı ve azgınlığı bırakarak Allah’a yönelen, kendisini Allah’a teslim eden anlamlarını taşır.
  93. Ümmi Nisa () : Arap örf ve geleneğinde yardım ve güç sahibi insanlar için kullanılan bi terimdir. Aynı zamanda umut veren, uğur getiren manasına da gelir.
  94. Masîr (مصير) : İşin akıbeti, sonu, varılacak yer, karargâh, rücu etmek, dönüp gitmek, dönüp varılacak yer demektir.
  95. Kâim (قائم) : Bir işte sebat eden, ayakta duran, kaim, var olan manalarına gelir.
  96. Şâhid (شاهد) : Şahit, şahitlik, şahitlik eden, bir kimsenin hazır bulunup görmek veya duymak sûretiyle bildiği bir şeyi haber vermesi anlamındadır.
  97. Mübeşşir () : Arapça “Beşir” (بشير) kökünden kelime mübeşşir kelimesi Hz. Peygamber için kullanılan isim veya sıfatlardan biridir. Kelime anlamı olarak müjdelemek; müjdeleyici, güler yüzlü olmak, güler yüzle karşılamak anlamlarına gelir.
  98. Abdullah (عَبدُاللّٰه) : Arapça kökenli olan Abdullah; Allah’ın kulu, veya Allah’ın has kulu anlamına gelir. Aynı zamanda tevazu anlamında fakir, aciz, anlamlarına gelmektedir.
  99. Münzir (منذر) : Uyarıcı, haberci, haber verici anlamlarına gelir.

Hz. Peygamberin bir çok ismi ve sıfatı vardır. Burada sadece Peygamberin 99 ismi sıralanmış, kısa anlamları ve Arapça okunuşları eklenmiştir. Bu isimlerin bir kısmı hadis-i şeriflerde, bir kısmı Kuran-ı Kerim’de geçmektedir. İslam tarihçileri, ulema ve alimler, bir çok eserde, kitapta bu isimlerden ve daha fazlasından bahsetmişlerdir.

Peygamber efendimiz, ahir zaman peygamberi ve ondan sonra peygamber gelmeyeceği için son peygamberdir.

Hz. Peygamberin İsmi

Peygamber Efendimiz’in tam adı; Ebû’l-Kâsım Muhammed ibn-i ʿAbd Allâh ibn-i ʿAbd’ûl-Muttâlib ibn-i Hâşim ibn-i ʿAbd Menâf El Kureyşî’dir.

Hz. Peygamber’e (sav), övmeye, takdire layık anlamına gelen “Muhammed” ismini dedesi Abdülmuttalib koymuştur. Muhammed ismi o günkü Arap toplumunda kullanılan bir isim olmadığından Abdulmuttalib’e bu ismi neden koyduğu sorulduğunda şöyle cevap vermiştir:

“İstedim ki onu Yüce Allah göklerde, insanlar da yeryüzünde övsün!”

Hz. Resulullah Efendimizin esas ismi “Muhammed” olmakla birlikte Allah Resulü zaman zaman kendi isim ve sıfatlarından da söz etmiştir.

Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bir keresinde kendi isimlerini şöyle saymıştır: “Ben Muhammed’im, Ahmed’im, (peygamberlerin ardından gelen) el-Mukaffî’yim, (insanların arkamda toplandığı) el-Hâşir’im, Tevbe Peygamberiyim, Rahmet Peygamberiyim.” (Müslim, Fezâil, 126)

Peygamberimizin isimlerini derleyen çeşitli çalışmalarda âyetlerde geçen “Beşîr”, “Nezîr”, “Sirâc” ve “Münîr” sıfatları da Peygamberimize isim olarak verilmiştir. Bu güzide isimlerin sahibi olan Peygamberimize olan saygımızın ve sevgimizin bir nişanesi olarak onun mübarek isimleri yeni doğan çocuklara ad olarak konulmakta, hat levhalarını süslemekte ve onun ismi anıldığında salat (salavat) getirilmektedir.

Bununla birlikte Ahmet ismi beğenilmiş, övülmüş anlamında Peygamber Efendimizin isimlerinden biri olarak Kur’an’da geçmektedir.

Bu yazılar da ilginizi çekebilir:

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır