tarımsal nüfus yoğunluğu nedir / Nüfus Yoğunluğu Nedir, Nasıl Hesaplanır Ve Bulunur? Nüfus Yoğunluğuna Göre 10 Ülke

Tarımsal Nüfus Yoğunluğu Nedir

tarımsal nüfus yoğunluğu nedir

1. Aşağıdakilerden hangisinin Türkiye'deki hızlı nüfus artışından en az etkilenmesi beklenir?

A) Kalkınma hızı

B) İşsizlik oranı

C) Doğal kaynakların tüketimi

D) İç ve dış göçler

E) Kadın ve erkek nüfus oranı

 

2.Aşağıdakilerden hangisi çevre kirliliğinin göstergelerinden biri değildir?

A) Toprakta tarım ilâçlarının birikmesi

B) Havadaki CO2 oranının artması

C) Havadaki nem oranının artması

D) Sularda petrol atıklarının görülmesi

E) Yağışlardaki asit oranının artması

 

3.1990 nüfus sayımına göre, nüfus yoğunlukları Türkiye ortalamasının altında olan aşağıdaki illerin hangisinde, nüfus yoğunluğunun azlığı yüzey şekillerinin engebeli olmasına bağlı değildir?

A) Eskişehir    B) Kastamonu    C) Muğla    

D) Artvin      E) Sivas

 

4. Bir ülkenin birbirini izleyen yıllardaki kırsal ve kentsel nüfusunu gösteren bir grafiğe bakılarak, bu ülkenin nüfusuyla ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisine ulaşılamaz?

A) Kırsal nüfusun kentsel nüfusa oranı

B) Verilen yıllarda, kentsel nüfusun artıp artmadığı

C) Verilen yıllarda, kırsal nüfustaki değişme hızı

D) Verilen yıllarda, kırsal nüfusta dalgalanma olup olmadığı

E) Kentsel nüfusta, kırsal kesimden gelen göçün payı

 

 

5. Herhangi bir bölgede tarım ve hayvancılıkla geçinen nüfusun o bölgedeki tarım alanlarının yüz ölçümüne bölünmesiyle elde edilen nüfus yoğunluğuna tarımsal nüfus yoğunluğu denir.

 Buna göre, yukarıdaki haritada numaralanmış yerlerin hangisinde tarım alanları dar; ancak tarımsal nüfus yoğunluğu fazladır?

    A) I   B) II   C) III  D) IV   E) V

 

6. Gelişmekte olan bir ülkede meydana gelecek aşağıdaki değişikliklerden hangisi, bu ülkenin gelişmiş ülke durumuna geçmekte olduğunun bir göstergesi olamaz?

A) Ham madde dış alımının artması

B) Nitelikli iş gücü gereksiniminin artması

C) Enerji tüketiminin artması

D) Doğum oranının artması

E) Yaşam düzeyinin yükselmesi

 

7.Haritadaki numaralanmış yerlerin hangisinde, tarım işlerinde çalışmak üzere mevsimlik göç alışı diğerlerinden daha fazladır?

    A) I   B) II   C) III   D) IV   E) V

 

8. Belirli bir bölgede yaşayan toplam kişi sayısının, o bölgenin yüz ölçümüne bölünmesiyle aritmetik nüfus yoğunluğu elde edilir.

Aşağıdaki tabloda, beş bölgenin nüfusları ve aritmetik nüfus yoğunlukları verilmiştir.

 

Tablodaki bilgilere göre, hangi bölgenin yüz ölçümü en küçüktür?

    A) I   B) II   C) III   D) IV   E) V

 

 

 9.İmar ve yapı işlerini düzenleyen kanun ve yönetmeliklere bağlı kalınmadan ve genellikle devlet arazisi üzerine,izinsiz olarak yapılan konutlardır.

    Yukarıda belirtilen konutlara aşağıdakilerden hangisinin adı verilir?

    A) Apartman        B) Mesken     C) Gecekondu

    D) Ev                    E) Yasal yapı

 

10.Doğal afetlere bağlı olarak (deprem, çökme, göl seviyesinin yükselmesi,heyelan,sel, vbg.) bazı kentlerin yerlerini değiştirmek mecburiyetinde kalınılmıştır.

    Aşağıdakilerden hangisi bu kentlerimizden değildir?

    A) Erzincan       B) Gediz       C) Samsun

    D)Bingöl            E) Erbaa

 

11.Yurdumuzda il ve il merkezi olan kentlerin adları genellikle aynıdır. Ancak bazı iller ile il merkezleri farklı adları taşır.

    Aşağıdaki illerden hangisinin merkezi ile adı aynıdır?

A)     Hatay

B)      Sakarya

C)      Kocaeli

D)      İçel 

E)       Erzurum

 

12.Kerestenin tahta,direk,mertek,kalas ve hartama gibi değişik biçimlerde yapı malzemesi olarak kullanıldığı yapılara ahşap mesken denir.

    Aşağıdaki bölgelerimizden hangisinde ahşap meskenler yer almaz?

A)     Karadeniz

B)      Güneydoğu Anadolu

C)      Ege

D)      Akdeniz

E)       Marmara

 

13.Killi topraklara bir miktar saman ve su karıştırılarak elde edilen çamurun kalıplar halinde güneşte kurutulmasıyla elde edilen inşaat malzemesidir.

    Yukarıda özelliği belirtilen bu inşaat malzemesine ne ad verilir?

    A) Kerpiç         B) Tuğla        C) Ytong

    D) Kiremit        E) Briket

 

14.Deniz kıyılarında oluşturulmuş balık üretme yerleridir. Körfezlerin karaya iyice sokulmuş girintileri, balıkların açık denizlere kaçmaması için önlerinin ağlarla kesilmesi ile yapılan balıkçılıktır.

    Yukarıda belirtilen işi yapan insanların oluşturduğu geçici yerleşme birimi aşağıdakilerden hangisidir?

    A) Kom       B) Mezra     C) Divan

    D) Dalyan      E) Oba

 

15.Ekonomisi büyük ölçüde ticari faaliyetlere dayalı olan yerlere ticaret şehirleri denir.

    Aşağıdakilerden hangisi ticaret şehirlerinin özelliklerinden olamaz?

A)     Nüfusa dayalı olan yerlerdir

B)      Ulaşımın kolay olduğu yerlerdir

C)      Sanayi merkezleridir

D)      Göç veren yerlerdir

E)       Turizm merkezleridir

 

16.Çeşitli madenlerin çıkarıldığı ve işlenmesi faaliyetleriyle geçinenlerin çoğunluğu oluşturduğu yerlere maden şehirleri denir.

    Aşağıdakilerden hangisi bu şehirlere örnek verilemez?

    A) Batman     B) Soma         C) Murgul

    D) Tavşanlı    E) Kırıkkale

 

17.Ekonomisi büyük ölçüde sanayi etkinliklerine dayalı yerlere imalat şehirleri denir.

    Aşağıdakilerden hangisi bu şehirlerin ortaya çıkmasında etkili olan faktörlerden değildir?

    A) Ulaşım     

    B) Bitki örtüsü    

    C) Hammadde

    D) Enerji ve su kaynakları  

    E) Yer altı kaynakları

  

18.Şehirlerin sınıflandırılmasında kullanılan bir çok kıstas bulunmaktadır. Tarihsel özellikleri, morfolojik,biyolojik,nüfus ve fonksiyonlarına göre tespitler yapılmaktadır.

    Aşağıdaki şehirlerden hangisi fonksiyonuna göre belirlenen şehirlerdendir?

    A) Roma şehirleri     B) Dairevi şehirler

    C) Büyükşehir           D) Metropol

E)Başkentler

 

19.Çöl ve steplerde hakim olan göçebe hayvancılık şekli çadır evleri zorunlu kılmaktadır.

    Aşağıdakilerden hangisi bu tip evlerin yaygın olduğu yerlerdendir?

    A) Orta Asya      B) Orta Avrupa     C) Kanada

    D) Güney Amerika      E) Batı Avrupa

 

20.Aşağıdaki kentlerden hangisi liman kentlerimizden değildir?

    A) İstanbul      B) Trabzon       C) Zonguldak

    D) Adana          E) Antalya

 

21.Esas geçim kaynağı hayvancılık olmak üzere tarımda yapılan, bir ve ya birkaç aile tarafından kurulmuş birkaç haneli küçük yerleşme birimleridir.

   Yukarıda özellikleri belirtilen köy altı yerleşme tipi ve en çok bulunduğu bölge eşleşmesinde doğru olanı aşağıdakilerden hangisidir?

A)     Mezra-Doğu Anadolu

B)      Kom-Güneydoğu Anadolu

C)      Divan-Karadeniz

D)      Kom-Doğu Anadolu

E)       Mezra-Güneydoğu Anadolu

 

22.Evlerin hepsinin bir arada bulunduğu köylere toplu köy denilmektedir. Bu tür köylerin bir çok avantajları yanında bazı sakıncaları da vardır.

    Aşağıdakilerden hangisi toplu köylerin sakıncalı yönlerindendir?

A)     Toplumsal ilişkilerin gelişmişliği

B)      Güvenlik açısından uygunluğu

C)      Yatırımların kolaylığı

D)      Salgın hastalıklardan korunma

E)       Alt yapı hizmetlerinin gelişmişliği

 

23.

    Yukarıda kesiti verilen düz damlı toprak evler, ülkemizde yaygın ev tiplerindendir.

    Bu tip bir evin aşağıda belirtilen bölgelerimizin hangisinde görülmesi beklenemez?

A)     Karadeniz

B)      İç Anadolu

C)      Güneydoğu Anadolu

D)      Akdeniz

E)       Ege

 

24.Evler yapılırken coğrafi çevreye uyan, coğrafi şartların ürünü olan bir çok ev örnekleri bulunmaktadır.

    Aaşağıda bazı yerler ile barınılan yerlerin eşleştirilmesinde yanlış olanı hangisidir?

A)     Eskimolar-Kar kulübeleri

B)      Göçebeler-Çadır

C)      Ormanlık alanlar-Ahşap evler

D)      Yüksek enlemler-Dik çatılı evler

E)       Bataklıklar-Kerpiç evler

 

25.Kentlerimizin hızla büyümesi beraberinde bir çok sorunu da getirmiştir. Bunlardan biriside hava kirliliğidir.

   Aşağıdakilerden hangisi hava kirliliğini önlemeye yönelik tedbirlerden birisi değildir?

A)     Doğalgaz kullanımı

B)      Kömürlerin bilinçli yakımı

C)      Sobaların yaktırılmaması

D)      Araçların egzos kontrolleri

E)       Elektrik enerjisi ile ısınma

Ülkemizdeki nüfusun sayısı ve nüfusla ilgili veriler yapılan nüfus sayımları ile elde edilir. Bu sayımlar sonucunda, toplam nüfus, nüfusun yaş gruplarına ve cinsiyete göre dağılımı, okur yazar oranı, eğitilmiş nüfus durumu, işsiz sayısı, çalışan nüfusun iş kollarına göre dağılımı, köy ve kent nüfus sayıları belirlenir. Türkiye’de ilk düzenli nüfus sayımı 1927’de, ikinci nüfus sayımı ise 1935’te yapılmıştır. Daha sonra 5 ve 0 ile biten yıllarda nüfus sayımı yinelenmiştir. En son nüfus sayımı 1990’da yapılmış ve daha sonraki sayımların 10 yılda bir yapılması kararlaştırılmıştır. Türkiye’de Nüfus Sayımları ve Sonuçları Nüfusla ilgili bilgiler, genellikle nüfus sayımı sonuçlarından elde edilir. Bu sayımlarla nüfusun sayısı, meslek grupları, yaş durumu, eğitim, ailedeki nüfus sayısı, kadın - erkek nüfusu, nüfus artış hızı gibi bilgiler elde edilebilir. Türkiye’de ilk nüfus sayımı 1927 yılında, en son nüfus sayımı ise, 1997 yılında yapılmıştır. Yukarıdaki tablo ve grafiklerden çıkarabileceğimiz sonuçlar şunlardır: • 1927 - 1997 yılları arasında nüfus miktarı ve nüfus yoğunluğu devamlı artmıştır. Bu artış yaklaşık 5 kat olmuştur. • Nüfus artış hızı 1940 lı yıllarda oldukça azalmıştır. Bu azalmada, İkinci Dünya Savaşı tehlikesi, asker nüfusunun artması, sağlık sorunlarının artması gibi sebepler etkili olmuştur. 1997 yılındaki son sayımda ikinci önemli düşüş görülmüştür. Bu azalmada da, halkın eğitim seviyesinin yükselmesi, kent nüfusunun artması ve halkın bilinçlenmesi gibi faktörlerin etkili olduğu söylenebilir. • En fazla nüfus artış hızı 1955 - 1960 yılları arasında olmuştur. Türkiye’de Nüfus Yoğunluğu 1997 yılı nüfus verilerine göre, toplam nüfusun bölgelere dağılımı 1. Marmara 15.936.000 2. iç Anadolu 10.525.000 3. Ege 8.325.000 * 4. Karadeniz 8.284.000 5. Akdeniz 8.109.000 , 6. D.Anadolu 5.945.000 yoğunluğunun bölgelere dağılımı 1. Marmara 236 2. G. Doğu Anadolu 96 3. Ege 89 4. Akdeniz 66 5. iç Anadolu 64 6. Karadeniz 58 7. D.Anadolu 36 2. Tarımsal Nüfus Yoğunluğu Bir ülkede veya herhangi bir sahada, tarım ve hayvancılıkla geçinen nüfusun, tarımsal alana bölünmesiyle elde edilen nüfus yoğunluğuna tarımsal nüfus yoğunluğu denir. Bu yöntem, aritmetik nüfus yoğunluğuna göre, daha gerçekçidir. ... 1950’den 1990 yılına gelinceye kadar tarımsal nüfus yoğunluğunda 18 kişilik bir azalma gerçekleşmiştir. Bunda, tarım alanlarının 15.9 milyon nektardan, 28.7 milyon hektara çıkmasının ve kırsal kesimden kentlere göçün artmasının etkisi olmuştur. 1950’de 5.2 milyon olan kent nüfusu, 1990’da 31.5 milyona çıkarken, kırsal kesimde bu kadar büyük artış olmamıştır. Türkiye’de tarımsal nüfus yoğunluğu bölge ve iller arasında farklılık gösterir. Bunda yerşekillerinin dağlık ve ovalık olmasıyla, tarımda çalışan nüfusun miktarı etkili olmaktadır. Genel olarak, tarımsal nüfus yoğunluğu, dağlık alanlarımızda fazla, geniş tarımsal ovalarımızda ise düşüktür. Bazı ülkelerin ise aritmetik yoğunlukları şu şekildedir: Çin’in nüfusu Japonya’dan fazla olduğu halde, yüzölçümü de geniş olduğundan nüfus yoğunluğu daha az olmuştur. Rize, Artvin ve Hakkari gibi kır nüfusunun fazla, buna karşılık tarım topraklarının az olduğu sahalarda, tarımsal nüfus yoğunluğu artmaktadır. Konya, Şanlıurfa ve Edirne gibi geniş tarım alanlarının bulunduğu illerde ise tarımsal nüfus yoğunluğu azalmaktadır. Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgeleri dağlık olduğundan tarımsal nüfus yoğunluğu artarken, İç Anadolu’da ovalık alanlar fazla olduğundan tarımsal nüfus yoğunluğu azalmaktadır. 3. Fizyolojik Nüfus Yoğunluğu Toplam nüfusun, ekili - dikili alanlara bölünmesiyle ortaya çıkan yoğunluğa fizyolojik nüfus yoğunluğu denilmektedir, • Nüfusun cinsiyet durumu 1945 yılındaki sayıma kadar, ülkemizde kadın nüfusunun erkek nüfustan daha fazla olduğunu görüyoruz. Bu durumda, Kurtuluş Savaşı ve Birinci Dünya Savaşı tehlikesi etkili olmuştur. Fakat, 1945’ten sonra erkek nüfusu kadın nüfusunu geçmiştir. Şu anda erkek nüfus % 1,2 oranında fazlalık gösterir. Türkiye’de dışarıdan göç alan İstanbul, Ankara, İzmir gibi merkezlerde erkek nüfus fazla iken, dışarıya göç veren Trabzon, Tokat, Yozgat gibi merkezlerde kadın nüfusu daha fazladır. 2. Aktif Nüfus Aktif nüfus, çalışan nüfus veya faal nüfus olarak da adlandırılır. 15-64 yaş arasındaki nüfusa çalışma çağındaki nüfus denilmektedir. Bu nüfusun hepsi bir işte çalışmaktadır. Çalışabilecek yaştaki nüfus içinde, çalışan nüfus oranı ne kadar çoksa, işsizlik oranı o kadar azdır. Genellikle, sanayileşmiş ve buna bağlı olarak gelişmiş ülkelerde işsizlik az iken, az gelişmiş ülkelerde işsizlik fazladır. Türkiye’de nüfusun % 40’ını çocuk, genç ve yaşlı nüfusu oluşturduğundan, aktif nüfus oranı gelişmiş ülkelere göre daha az ve işsizlik oranı daha fazladır. 3. Çalışan nüfusun ekonomik faaliyet kollarına göre dağılımı Ekonomik faaliyetler üç büyük gruba ayrılır. Bunlar • Tarım (Tarım, hayvancılık, ormancılık, vs.) • Sanayi (Endüstri, madencilik, vs.) • Hizmet (İnşaat, ticaret, turizm, vs.) sektörleridir. Az gelişmiş ülkelerde, toplam çalışan nüfusun % 90’a yakını tarımsal nüfus özelliği taşır. Gelişmiş ülkelerde ise tarımsal nüfus % 10 civarındadır. Diğer nüfus, hizmet ve sanayi sektöründe çalışmaktadır. Tabloya göre, gelişmiş ülkelerde, hizmet ve sanayi söktöründe çalışanların oranı, tarımdan oldukça fazladır. Gelişmekte olan ülkelerde, sanayi ve hizmet sektöründe çalışan nüfus, gelişmiş ülkelere göre daha azdır. Aşağıdaki tabloya baktığımızda, Türkiye’de 1927 yılında nüfusun %90’ı tarım, %10’u sanayi ve hizmet sektöründe çalışmıştır. 1950 - 1960 lı yıllarda tarım sektöründeki nüfus azalmaya başlamıştır. Özellikle 1980 li yıllardan sonra, sanayileşme hızının artmasıyla tarım sektöründeki nüfus % 50’nin altına düşmüştür. Çalışan nüfusun içindeki tarımsal nüfus oranı azalırken, nüfusun miktarı artmıştır. Çünkü, 1927 de 13 milyon olan nüfus, 1997 de 62 milyonu geçmiştir. Bu durum gözardı edilmektedir. Türkiye’de çalışan nüfusun yaş ortalaması düşüktür. Çalışan nüfusun bölgelere göre dağılımı incelendiğinde dengesizlik görülür. Sanayi ve hizmet sektöründeki nüfusun büyük bölümü, Marmara Bölgesi’ndeki Çatalca - Kocaeli ve Güney Marmara bölümlerinde yoğunlaşmıştır. İzmir, Ankara, Eskişehir, Adana, Mersin, Zonguldak, Ereğli, Karabük, Gaziantep, Kayseri, Denizli, Konya gibi illerde sanayi nüfusu yoğundur. 4. Nüfusun Eğitim Durumu 6 yaşını bitiren nüfusa, tüm Dünya’da eğitim verilmeye çalışılır. Eğitim okur - yazarlık, ilköğretim, lise ve üniversite olmak üzere sınıflandırılabilir. Türkiye’de yıllara göre okur - yazarlık oranı şu şekildedir: Türkiye’de ilköğretimde okuyanların sayısı 10 milyon civarında iken, liselerde ise yaklaşık 2 milyon öğrenci eğitim görmektedir. 1990 yılına göre, faal nüfusun % 55’e yakını ilkokul mezunları, % 7,4’e yakınını okur - yazar, % 5’e yakınını ortaokul ve lise mezunları, % 4’ünü de üniversite mezunları oluşturmaktadır. 5. Nüfusun Kırsal - Kentsel Durumu Türkiye’de nüfusu 10.000’den az olan yerleşmelere kır nüfusu, fazla olan yerleşmelere de kent nüfusu denilmektedir. Ülkemizde, 1927 -1997 yılları arasında kır ve kent nüfusunda büyük değişmeler olmuştur. ülkemizde ulaşım yollarının ve sanayi faaliyetlerinin gelişmeye başlaması bunun yanında kırsal nüfusun artmasıyla birlikte kente doğru bir göç olayı başlamıştır. Kırsal kesimden kente göç olayı, en fazla, 1980 -1985 yılları arasında meydana gelmiş ve 1985 li yıllarda kır ve kent nüfusu az çok dengelenmiştir. En son yapılan 1997 yılındaki sayımda kent nüfusu % 65’e ulaşmıştır. Bu sonuç, ülkemizde sanayi ve hizmet sektöründe çalışan nüfusun arttığını göstermektedir. Aşağıdaki grafikler, Türkiye’nin kentsel ve kırsal nüfus değişimlerini daha iyi ifade etmektedir. Dikkatle inceleyiniz. Az gelişmiş ülkelerle, gelişmiş ülkelerin nüfus özelliklerinin karşılaştırılması Az gelişmiş ülkelerde; • Doğum oranı ve nüfus artış hızı yüksektir. • Genç nüfusun oranı fazla, yaşlı nüfus oranı • Nüfus grafiği geniş tabanlı üçgene benzer. Ortalama yaşam süresi azdır. • Çalışan nüfusun yaş ortalaması düşük, bağımlı nüfus oranı fazladır. • Tarım sektöründe çalışan nüfus fazla, hizmet ve sanayi sektöründe çalışan nüfus azdır. • Nüfusun eğitim seviyesi düşüktür. • Nüfusun yarısından çoğu, kırsal kesimde yaşamaktadır. • Gelişmiş ülkelerde; • Doğum oranı ve nüfus artış hızı düşüktür. • Ortalama yaşam süresi fazladır. • Genç nüfus oranı az, orta ve yaşlı nüfus fazladır. • Nüfus grafiği, tabanı dar, orta kesimi şişkin bir üçgene benzer. • Çalışan nüfusun yaş ortalaması yüksek ve bağımlı nüfus oranı azdır. • Hizmet ve sanayi sektöründeki çalışan nüfus, tarım sektöründe çalışan nüfustan daha fazladır. • Nüfusun eğitim seviyesi yüksektir. • Nüfusun yarısından çoğu, kentte yaşamaktadır. Türkiye’de Nüfusun Dağılışı Türkiye’de, 1997 nüfus sayımına göre, km2 ye düşen ortalama nüfus yoğunluğu 81 kişidir. Ancak, ülkemizdeki coğrafi bölgeler, bölümler ve yöreler arasında nüfus miktarı ve yoğunluğu yönünden önemli farklar bulunmaktadır. Türkiye’de nüfusun farklı dağılışında etkili olan faktörler şunlardır: 1. Fiziki Faktörler a. İklim özellikleri: Ülkemizde nüfusun yoğun olduğu yerlerin, genelde kıyı bölgeler olmasında ılıman iklimin büyük etkisi vardır. Kurak ve kışları aşırı soğuk geçen yerlerde nüfus fazla yoğun değildir. b. Yerşekilleri: Ülkemizde yüksek ve engebeli yerlerde nüfus azdır. Doğu Anadolu Bölgesi, Taşeli platosu, Menteşe yöresi gibi yerler bunlara örnek verilebilir. c. Toprak özellikleri: Verimli toprakların bulunduğu alanlar (Çukurova, Gediz, B. Menderes) nüfusça kalabalık iken, Tuz Gölü çevresi gibi yerlerde verimsiz topraklar bulunduğundan nüfus çok azdır. 2. Beşeri Faktörler a. Sanayileşme: Bütün Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de, sanayileşmenin arttığı yerlerde nüfus yoğunluğu artmıştır. İstanbul, İzmit, Adapazarı, Bursa, Adana ve İzmir buna örnektir. b. Tarım: Tarımın geliştiği yerler yoğun nüfusludur. Çukurova, Gediz, Bafra ve Çarşamba ovaları çevresi gibi. c. Yeraltı kaynakları: Madenlerin veya enerji kaynaklarının işletilmesinde yoğun nüfusa ihtiyaç olduğundan, bu alanlarda da nüfus fazladır. Zonguldak, Soma, Elbistan buna örnektir. d. Turizm: Ülkemizde, Ege ve Akdeniz kıyılarındaki merkezlerde turizmden dolayı nüfus yoğunlaşmıştır. e. Ulaşım: Ulaşım yolları kavşağında bulunan illerimizin nüfusu artmıştır. Eskişehir, Ankara, Kayseri, İstanbul gibi illerin gelişmesinde, ulaşım yolları üzerinde bulunmaları da etkili olmuştur. Bir ülkenin nüfus dağılımında fiziki faktörler daha etkiliyse, o ülke sanayileşmemiştir ve daha çok ta-nm ve hayvancılıkla geçimini temin etmektedir. Nüfus dağılımında beşeri ve ekonomik faktörler daha çok etkiliyse, o ülke sanayileşmiş ve gelişmiş ülke demektir. Türkiye Nüfus Dağılım Haritası da; En kalabalık yerlerin; Trabzon, Samsun, Zonguldak, istanbul, İzmit, Adapazarı, Bursa, İzmir, Aydın, Adana, İçel, Hatay, Ankara ve Gaziantep olduğu görülür. En seyrek nüfuslu yerlerin; Sinop, Kastamonu, Artvin, Gümüşhane, Kırklareli, Çanakkale, Muğla, Kütahya, Burdur, Sivas, ve Doğu Anadolu’da Elazığ, Malatya dışındaki iller olduğu görülür. Türkiye’de İç Göçler İnsanların, doğdukları yerden başka yerlere geçici ya da sürekli olmak üzere taşınmasına göç denir. Göçler ikiye ayrılır A. İÇGÖÇLER Ülke içerisinde, nüfusun yer değiştirmesine iç göç denir. İç göçlerle bir ülkenin toplam nüfusunda değişme olmaz. Sadece, bölgelerin ve illerin nüfusunda artma ya da azalma meydana gelir. İç göçler, sürekli ve mevsimlik göçler olmak üzere ikiye ayrılır. 1. Sürekli İç Göçler Ülke içerisinde yer değiştiren insanların, göç ettikleri yerlere yerleşmesiyle gerçekleşir. Türkiye’de, Cumhuriyetin başlangıcından günümüze kadar, özellikle kırsal alanlardan kentlere doğru hızlı bir göç olayı görülmektedir. 1927’de kent nüfusu % 24, kır nüfusu % 76 iken 1997’de bu oran kentte % 65, kırda % 35 olarak gerçekleşmiştir. Yani, 70 yılda kent nüfusu % 40 oranında artarken, kır nüfusu aynı oranda azalmıştır. Kır nüfusunun doğurganlık oranı kent nüfusundan daha fazla olduğu halde, oran olarak azalması kırdan kentlere doğru göç olgusunun varlığını gösterir. Türkiye’de iç göçler 1950 yılma kadar fazla etkili olmamış ve kır - kent nüfus oranlarında önemli bir değişiklik olmamıştır. İç göçler 1950’den itibaren, ulaşım ağının gelişmesi ve kırsal alanlara kadar ulaşmasına, sanayileşmenin artmasına bağlı olarak artış göstermiştir. Bunun sonucunda, kırsal nüfus oran olarak devamlı azalma, kent nüfusu da devamlı artma göstermiştir. İç göçün nedenleri • Kırsal alanlardaki hızlı nüfus artışı • Miras yoluyla tarım alanlarının daralması ve ailelerin geçimini karşılamaması • Tarım alanlarının yetersiz gelmesi ve erozyonun artmasıyla toprağın verimsiz hale gelmesi • Tarımda makineleşmenin artması ve buna bağlı olarak tarımsal işgücünün azalması • Kırsal kesimde iş imkanlarının sınırlı olması • Ekonomik istikrarsızlık ve sosyal problemler • Eğitim ve sağlık hizmetlerinin yetersizliği • iklim ve yerşekıllerının olumsuz etkileri • Kentlerde sanayinin gelişmiş olmasından dolayı iş imkanlarının fazlalığı • Kentlerde eğitim ve sağlık hizmetlerinin yaygınlığı Türkiye’de iç göç, kırsal kesimde nüfusun artması ve kentlerde sanayileşmeye bağlı olarak, iş bulma imkanlarının gelişmesiyle artış göstermistir. Dolayısıyla iç göçteki en büyük etken ekonomik sıkıntılardır. Ülkemizde yüksek oranda göç veren filerin baş-lıcaları şunlardır: • D. Anadolu’da, Kars, Tunceli, Bitlis, Ağrı, Muş, Bingöl, Sımak • G. D. Anadolu’da, Adıyaman, Mardin • Karadeniz’de, Zonguldak, Ereğli, Samsun çevresi dışındaki iller • İç Anadolu’da, Sivas, Yozgat, Çankırı, Kırşehir, Niğde, Nevşehir • Ege’de, Afyon, Uşak, Kütahya • Akdeniz’de, Burdur, İsparta, K. Maraş • Marmara’da, Çanakkale, Kırklareli, Edime, Bilecik İç göç, özellikle Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerindeki illerde daha fazla olmaktadır. Yüksek oranda göç alan şehirlerin başlıcaları şunlardır: İstanbul, Ankara, izmir, Adana, Bursa, Ş. Urfa, Antalya, Mersin, Konya, Samsun, Gaziantep, Diyarbakır gibi illerdir. İç göç, ülkemizde özellikle sanayileşmiş merkezlere daha fazla olmaktadır. İç göçlerin sonuçları • Ülke genelinde nüfusun dağılışında dengesizlik görülür. • Yatırımlar dengesiz dağılır. • Kırsal kesim yatırımlarında verimsizlik meydana gelir. • Düzensiz kentleşme görülür. ‘ • Sanayi tesisleri kent içinde kalır. Kentlerde konut sıkıntısı çekilir. Kent nüfusunda aşırı artış meydana gelir. • Alt yapı hizmetlerinde (yol, su, elektrik) yetersizlik görülür. • Kentlerde işsiz insanların oranı artar. İç göçü önlemek için, • Tarımda sulama imkânlarını arttırmak, • Intansif tarım metodunu geliştirmek, • Besi ve ahır hayvancılığını geliştirmek ve yaygınlaştırmak, • Kırsal kesimde eğitim ve sağlık hizmetlerini yaygınlaştırmak, • Tarım ve hayvancılığa bağlı sanayi kollarını kırsal alanlara yönlendirmek, • Kırsal kesimde küçük sanayi kollarını geliştirmek, vb. gereklidir. 2. Mevsimlik İç Göçler Kırsal kesimdeki bazı ailelerin büyük şehirlere, tarımın yoğun olarak yapıldığı yerlere, yaz turizminin geliştiği yerlere bir müddet çalışmak üzere göç etmeleri ile gerçekleşir. Yaylaya çıkma olayı da mevsimlik göçler içerisinde yer alır. Mevsimlik göçlerle Adana, Mersin, Hatay, Aydın, Muğla, Antalya gibi merkezlerde, yaz ile kış mevsimleri arasındaki nüfus miktarlarında önemli değişmeler olmaktadır. • Kırsal kesimden göç edenlerin özellikleri • Genellikle genç nüfus göç etmektedir. • Erkek nüfus, kadından daha fazla göç etmektedir. •

Nüfus yoğunluğu

Ülkelere göre nüfus yoğunluğu (km2 başına kişi), 2006

Nüfus yoğunluğu, birim alanda yaşayan organizma sayısı olarak ifade edilir.

İnsanoğlu için nüfus yoğunluğu birim alanda yaşayan kişi sayısı olarak ifade edilir, hesaplama yapılırken alandaki su bazen hesaba katılır. Bazen bu hesaplama tüm alan için yapılırken, bazen de yalnızca yerleşim yerleri için, yerleşilebilir alanlar için, tarım yapılan ya da tarım yapılabilecek alanlar için hesaplanır.

Genellikle kilometre karede, mil karede ya da hektarda kişi sayısı olarak hesaplanır. Bu rakam basitçe alanda yaşayan birey sayısı alanın yüzölçümüne bölünerek yapılır.

Bu sayı bir ülke için, bir kent için ya da tüm dünya için hesaplanabilir. Mali değerler yüksektir.

Nüfus yoğunluğu türleri[1][değiştir

Türkiye'de Nüfus Yoğunluğu

1997 yılı nüfus verilerine göre, toplam nüfusun bölgelere dağılımı
1. Marmara 15.936.000
2. iç Anadolu 10.525.000
3. Ege 8.325.000 *
4. Karadeniz 8.284.000
5. Akdeniz 8.109.000 ,
6. D.Anadolu 5.945.000

Nüfus Yoğunluğunun Bölgelere Dağılımı

1. Marmara 236
2. G. Doğu Anadolu 96
3. Ege 89
4. Akdeniz 66
5. iç Anadolu 64
6. Karadeniz 58
7. D.Anadolu 36

Tarımsal Nüfus Yoğunluğu

Bir ülkede veya herhangi bir sahada, tarım ve hayvancılıkla geçinen nüfusun, tarımsal alana bölünmesiyle elde edilen nüfus yoğunluğuna tarımsal nüfus yoğunluğu denir. Bu yöntem, aritmetik nüfus yoğunluğuna göre, daha gerçekçidir. ...

1950'den 1990 yılına gelinceye kadar tarımsal nüfus yoğunluğunda 18 kişilik bir azalma gerçekleşmiştir. Bunda, tarım alanlarının 15.9 milyon nektardan, 28.7 milyon hektara çıkmasının ve kırsal kesimden kentlere göçün artmasının etkisi olmuştur. 1950'de 5.2 milyon olan kent nüfusu, 1990'da 31.5 milyona çıkarken, kırsal kesimde bu kadar büyük artış olmamıştır.

Türkiye'de tarımsal nüfus yoğunluğu bölge ve iller arasında farklılık gösterir. Bunda yerşekillerinin dağlık ve ovalık olmasıyla, tarımda çalışan nüfusun miktarı etkili olmaktadır.

Genel olarak, tarımsal nüfus yoğunluğu, dağlık alanlarımızda fazla, geniş tarımsal ovalarımızda ise düşüktür.

Bazı ülkelerin ise aritmetik yoğunlukları şu şekildedir:

Çin'in nüfusu Japonya'dan fazla olduğu halde, yüzölçümü de geniş olduğundan nüfus yoğunluğu daha az olmuştur.

Rize, Artvin ve Hakkari gibi kır nüfusunun fazla, buna karşılık tarım topraklarının az olduğu sahalarda, tarımsal nüfus yoğunluğu artmaktadır. Konya, Şanlıurfa ve Edirne gibi geniş tarım alanlarının bulunduğu illerde ise tarımsal nüfus yoğunluğu azalmaktadır.

Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgeleri dağlık olduğundan tarımsal nüfus yoğunluğu artarken, İç Anadolu'da ovalık alanlar fazla olduğundan tarımsal nüfus yoğunluğu azalmaktadır.

Fizyolojik Nüfus Yoğunluğu

Toplam nüfusun, ekili - dikili alanlara bölünmesiyle ortaya çıkan yoğunluğa fizyolojik nüfus yoğunluğu denilmektedir,

Nüfusun Cinsiyet Durumu

1945 yılındaki sayıma kadar, ülkemizde kadın nüfusunun erkek nüfustan daha fazla olduğunu görüyoruz. Bu durumda, Kurtuluş Savaşı ve Birinci Dünya Savaşı tehlikesi etkili olmuştur. Fakat, 1945'ten sonra erkek nüfusu kadın nüfusunu geçmiştir. Şu anda erkek nüfus % 1,2 oranında fazlalık gösterir.

Türkiye'de dışarıdan göç alan İstanbul, Ankara, İzmir gibi merkezlerde erkek nüfus fazla iken, dışarıya göç veren Trabzon, Tokat, Yozgat gibi merkezlerde kadın nüfusu daha fazladır.

Aktif Nüfus

Aktif nüfus, çalışan nüfus veya faal nüfus olarak da adlandırılır.

15-64 yaş arasındaki nüfusa çalışma çağındaki nüfus denilmektedir. Bu nüfusun hepsi bir işte çalışmaktadır. Çalışabilecek yaştaki nüfus içinde, çalışan nüfus oranı ne kadar çoksa, işsizlik oranı o kadar azdır. Genellikle, sanayileşmiş ve buna bağlı olarak gelişmiş ülkelerde işsizlik az iken, az gelişmiş ülkelerde işsizlik fazladır.

Türkiye'de nüfusun % 40'ını çocuk, genç ve yaşlı nüfusu oluşturduğundan, aktif nüfus oranı gelişmiş ülkelere göre daha az ve işsizlik oranı daha fazladır.

Çalışan nüfusun ekonomik faaliyet kollarına göre dağılımı

Ekonomik faaliyetler üç büyük gruba ayrılır. Bunlar:
• Tarım (Tarım, hayvancılık, ormancılık, vs.)
• Sanayi (Endüstri, madencilik, vs.)
• Hizmet (İnşaat, ticaret, turizm, vs.) sektörleridir.

Az gelişmiş ülkelerde, toplam çalışan nüfusun % 90'a yakını tarımsal nüfus özelliği taşır. Gelişmiş ülkelerde ise tarımsal nüfus % 10 civarındadır. Diğer nüfus, hizmet ve sanayi sektöründe çalışmaktadır.

Tabloya göre, gelişmiş ülkelerde, hizmet ve sanayi söktöründe çalışanların oranı, tarımdan oldukça fazladır. Gelişmekte olan ülkelerde, sanayi ve hizmet sektöründe çalışan nüfus, gelişmiş ülkelere göre daha azdır.

Aşağıdaki tabloya baktığımızda, Türkiye'de 1927 yılında nüfusun %90'ı tarım, %10'u sanayi ve hizmet sektöründe çalışmıştır. 1950 - 1960 lı yıllarda tarım sektöründeki nüfus azalmaya başlamıştır. Özellikle 1980 li yıllardan sonra, sanayileşme hızının artmasıyla tarım sektöründeki nüfus % 50'nin altına düşmüştür.

Çalışan nüfusun içindeki tarımsal nüfus oranı azalırken, nüfusun miktarı artmıştır. Çünkü, 1927 de 13 milyon olan nüfus, 1997 de 62 milyonu geçmiştir. Bu durum gözardı edilmektedir.

Türkiye'de çalışan nüfusun yaş ortalaması düşüktür. Çalışan nüfusun bölgelere göre dağılımı incelendiğinde dengesizlik görülür.

Sanayi ve hizmet sektöründeki nüfusun büyük bölümü, Marmara Bölgesi'ndeki Çatalca - Kocaeli ve Güney Marmara bölümlerinde yoğunlaşmıştır.

İzmir, Ankara, Eskişehir, Adana, Mersin, Zonguldak, Ereğli, Karabük, Gaziantep, Kayseri, Denizli, Konya gibi illerde sanayi nüfusu yoğundur.

Nüfusun Eğitim Durumu

6 yaşını bitiren nüfusa, tüm Dünya'da eğitim verilmeye çalışılır. Eğitim okur - yazarlık, ilköğretim, lise ve üniversite olmak üzere sınıflandırılabilir.

Türkiye'de yıllara göre okur - yazarlık oranı şu şekildedir:

Türkiye'de ilköğretimde okuyanların sayısı 10 milyon civarında iken, liselerde ise yaklaşık 2 milyon öğrenci eğitim görmektedir.

1990 yılına göre, faal nüfusun % 55'e yakını ilkokul mezunları, % 7,4'e yakınını okur - yazar, % 5'e yakınını ortaokul ve lise mezunları, % 4'ünü de üniversite mezunları oluşturmaktadır.

Nüfusun Kırsal - Kentsel Durumu

Türkiye'de nüfusu 10.000'den az olan yerleşmelere kır nüfusu, fazla olan yerleşmelere de kent nüfusu denilmektedir.

Ülkemizde, 1927 -1997 yılları arasında kır ve kent nüfusunda büyük değişmeler olmuştur.

ülkemizde ulaşım yollarının ve sanayi faaliyetlerinin gelişmeye başlaması bunun yanında kırsal nüfusun artmasıyla birlikte kente doğru bir göç olayı başlamıştır.

Kırsal kesimden kente göç olayı, en fazla, 1980 -1985 yılları arasında meydana gelmiş ve 1985 li yıllarda kır ve kent nüfusu az çok dengelenmiştir. En son yapılan 1997 yılındaki sayımda kent nüfusu % 65'e ulaşmıştır. Bu sonuç, ülkemizde sanayi ve hizmet sektöründe çalışan nüfusun arttığını göstermektedir. Aşağıdaki grafikler, Türkiye'nin kentsel ve kırsal nüfus değişimlerini daha iyi ifade etmektedir. Dikkatle inceleyiniz.

Az gelişmiş ülkelerle, gelişmiş ülkelerin nüfus özelliklerinin karşılaştırılması

Az gelişmiş ülkelerde;

• Doğum oranı ve nüfus artış hızı yüksektir.
• Genç nüfusun oranı fazla, yaşlı nüfus oranı
• Nüfus grafiği geniş tabanlı üçgene benzer. Ortalama yaşam süresi azdır.
• Çalışan nüfusun yaş ortalaması düşük, bağımlı nüfus oranı fazladır.
• Tarım sektöründe çalışan nüfus fazla, hizmet ve sanayi sektöründe çalışan nüfus azdır.
• Nüfusun eğitim seviyesi düşüktür.
• Nüfusun yarısından çoğu, kırsal kesimde yaşamaktadır.

Gelişmiş ülkelerde;

• Doğum oranı ve nüfus artış hızı düşüktür.
• Ortalama yaşam süresi fazladır.
• Genç nüfus oranı az, orta ve yaşlı nüfus fazladır.
• Nüfus grafiği, tabanı dar, orta kesimi şişkin bir üçgene benzer.
• Çalışan nüfusun yaş ortalaması yüksek ve bağımlı nüfus oranı azdır.
• Hizmet ve sanayi sektöründeki çalışan nüfus, tarım sektöründe çalışan nüfustan daha fazladır.
• Nüfusun eğitim seviyesi yüksektir.
• Nüfusun yarısından çoğu, kentte yaşamaktadır.

nest...

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.