tayyip erdoğan tıp bayramı / Emine Erdoğan'dan Tıp Bayramı mesajı - Son Dakika Haberler

Tayyip Erdoğan Tıp Bayramı

tayyip erdoğan tıp bayramı

14 Mart Tıp Bayramı Etkinliğinde Yaptıkları Konuşma

Değerli Hekimlerimiz,

Kıymetli Sağlık Çalışanlarımız,

Sağlık Sektörümüzün ve Üniversitelerimizin Kıymetli Temsilcileri, Değerli Misafirler,

Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Hekimlerimizin ve tüm sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramı’nı şahsım, milletim adına tebrik ediyorum. Salgın döneminde sağlık sistemimizin ayakta tutulması için gece gündüz gayret gösteren hekimlerimiz ile sağlık çalışanlarımızın tamamına şükranlarımı sunuyorum. Aynı şekilde yerli aşımız TÜRKOVAC’ın geliştirilmesi başta olmak üzere ülkemizi uluslararası alanda öne çıkartan pek çok başarıya imza atan hekimlerimizi, araştırmacılarımızı tebrik ediyorum.

Bizim kültürümüzde her işin başı sağlıktır. Öyle ki ülkemizde hekim, doktor, tabip temalı herhalde binlerce türkü, binlerce deyim vardır. Devrinin en büyük fatihi, en kudretli hükümdarı olan Kanuni Sultan Süleyman’ın dünyadaki en büyük mutluluğu “bir nefes sıhhat” olarak tarif etmesi boşuna değildir. Yani “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.” Yani Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye’yi sağlıklı bir nefese, evet değişen bir sultan.

Dünya Sağlık Örgütü ise sağlık kavramını fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan tam bir iyilik hali olarak tanımlıyor. Tabii bu yaklaşım aynı zamanda sağlık hizmetlerini dünyanın en büyük sektörlerinden biri haline de getirmiştir. Bilginin ve verinin en önemli değer haline geldiği bir dönemde sağlık sektörü bu yönüyle de giderek güçlenmektedir. Ülkemizi küresel sağlık sistemi içinde mümkün olan en iyi yere getirmek istiyoruz.

Elbette sağlık denilince akla ilk gelen hekimdir. Bilindiği gibi hekim ve hakim kavramları aynı kökten geliyor. Bu iki kavramın ortak özelliği ilmi hikmette mütehassıs, bu tür kişileri ifade etmesidir. Hakimliğin ve hekimliğin binlerce yıldır en muteber meslekler olmasının gerisinde bu meslekleri icra edenlere atfedilen hikmet kavramı yatıyor. Nitekim bugünkü tıp ve eczacılık alanlarını kapsayan hekimlik mesleği, insanların sağlığını muhafaza yanında, onları yanlış bilginin ve cehaletin yol açtığı hastalıklardan da korumak anlamında kullanılmıştır. Milletimizin Kur’an-ı Kerim’deki Lokman kıssasını ölümden gayri her derde deva bulan hekimlikle irtibatlandırması, bu mesleği icra edenlerin ne derece muteber bir konuma yerleştirdiklerini göstermektedir. Hazreti İdris’in de insanların hastalıklarına bulduğu çareler ve kullandığı yöntemlerle mesleği hekimlik olan tıp ilmiyle mücehhez bir peygamber olduğu kabul edilmektedir. Yine doktorla eş anlamlı kullanılan tabip kelimesi ise, işinin ehli olma, hakiki bilgi ve beceriyle donanma halini tanımlamaktadır. Buna karşılık Batı dillerindeki doktor kavramı, insanın fiziksel unsurlara dayalı hastalıklarıyla ilgilenen kişilerin uzmanlığıyla sınırlıdır. Görüldüğü gibi bizim medeniyetimizde ve kültürümüzde hekimlik mesleği, hikmet dediğimiz en üst seviye bilginin içinde değerlendiriliyor. Buradan hareketle özellikle çok çok kıymetlidir. Böyle olduğu için de Batı toplumlarında hekimler ile dini değerlerin temsilcileri genellikle çatışma halindeyken, bizim medeniyetimizde hizmetlerini beraberce yürütmüşlerdir. Tıp alanında eser veren büyük alimlerimizin hemen hepsinin dini konularda da söz sahibi olmalarının temelinde işte bu hakikat yatıyor. Hekimlik mesleğini ve ilmini beraberce ifade eden tıp kelimesinin günümüzde bu işin eğitimini veren okullarımızda yaşıyor olması da ayrıca önemlidir.

Hekim, tabip, doktor kavramlarıyla ilgili bu kısa hatırlatmaları şunun için yaptım: Sizler herhangi bir uğraşın değil insanoğlunun sahip olduğu ve olabileceği bilginin en üst derecesi içinde görülen ulvi bir mesleğin mensuplarısınız. Herhangi bir meslekte hata genellikle maddi kayıp anlamına gelirken, hekimlikteki hatanın bedeli doğrudan insan hayatı olabilmektedir. Bu da hekimlik mesleğinin eğitiminden icrasına her aşamasında bilginin, becerinin, ahlakın ve insan merkezli bakışın en üst seviyede tutulmasını mecburi kılmaktadır. Osmanlı’nın en ünlü hekimbaşılar ailesinden gelen, bu alanda çok sayıda eser veren Hayrullah Efendi, “Hekim, kendi fiillerinde yalan ve dolan kabul etmeyeceği gibi, böyle kimselerle de düşüp kalkmamalıdır” diyor. Ülkemizin dört bir yanında işte bu şekilde tarif edilen erdemli hekimlerimizin insanı ve insana hizmet etmeyi her şeyin üzerinde tutan hikâyelerine rastlamak mümkündür.

Salgın döneminde faaliyete geçirdiğimiz hastanelere isimlerini verdiğimiz Feriha Öz’den Murat Dilmener’e, Niyazi Kurtulmuş’tan Cemil Taşçıoğlu’na kadar tüm hekimlerimiz bu ortak özellikleriyle ön plana çıkmışlardır. Ve ben bu vesileyle ebediyete uğurladığımız tüm hekimlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, mekanları Cennet olsun inşallah.

Esasen ülkemizdeki hemen her bireyin hafızasında bilgisi ve davranışıyla üzerine unutulmaz etkiler bırakmış, daima şükranla yâd ettiğimiz bir hekim mutlaka vardır. Rabbim tüm hekimlerimizden ve sağlık çalışanlarımızdan razı olsun, yokluklarını göstermesin. Zihinlerini açık, kalplerini mutmain, yüreklerini pak eylesin diyorum. Çünkü bu ülkenin hekimlerine hem vefa borcu, hem ihtiyacı vardır. Bu milletin en kalburüstü evlatları ülkenin dişinden tırnağından artırdığı kaynaklarla kurduğu tıp fakültelerinde, araştırma ve eğitim hastanelerinde yetişmekte, çoğunlukla da kamuda görev almaktadır. İşte az önce Bakanımızın da ifade ettiği gibi 19 şehir hastanesiyle biz dünya ile rekabet eder durumdayız ve bunun daha devamı gelecek, 19’da kalmayacağız. Derdimiz şu: İstiyoruz ki adeta dünya hastalarını ülkemize göndersin, gelsinler burada inşallah şifa bulsunlar. Türkiye’nin potansiyeli ve imkânları hamdolsun ihtiyacı olan hekim gücünü yetiştirmeye yettiği gibi, ülkemiz cazibesi giderek artan küresel bir sağlık merkezi olma yolunda da ilerlemektedir. Salgın döneminde gelişmiş ülkelerin sağlık hizmetleri konusunda ne kadar köhne, ne kadar yetersiz, ne kadar kırılgan bir altyapıya sahip olduklarını hep birlikte gördük. Biz ise aynı dönemde hastanelerimizle, hekimlerimizle, diğer sağlık personelimizle, araç gerecimizle insanlarımıza en iyi hizmeti verebilecek seviyede olduğumuzu ispatladık. Hiç şüphesiz bu başarının gerisinde sağlık sisteminde yaptığımız reformların ve kurduğumuz güçlü altyapının çok büyük payı vardır. Seferberlik ruhuyla yaptığımız çalışmalar sayesinde dağınık, verimsiz, yetersiz, niteliksiz sağlık faaliyetleri yerine insanlarımıza layık oldukları hizmetleri verecek bir sistem inşa etmeyi başardık. Binasından cihazına kadar altyapısını büyük ölçüde iyileştirdiğimiz, artık 1 milyon 300 bine yaklaşan personel sayısıyla insan kaynağını da fevkalade güçlendirdiğimiz sağlık hizmetleri, ülkemizin en önemli iftihar alanlarından biridir. Diğer pek çok alan gibi sağlıkta da artık kaliteye odaklanmamız gereken bir seviyeye ulaştık.

Değerli Dostlar,

Elbette her alanda olduğu gibi sağlıkta da hâlâ sıkıntılarımız vardır, eksiklerimiz mevcuttur, çözüm bekleyen sorunlar bulunmaktadır. Ülke olarak bir süredir kesintisiz şekilde yaşadığımız saldırılar, verdiğimiz kritik mücadeleler ister istemez önceliklerimizi değiştirdi. Buna rağmen milletimize sunduğumuz hizmetlerin çıtasını sürekli yükseltecek çalışmaları asla ihmal etmedik, etmiyoruz. Hekimlerimizin de işlerini çalışma ortamlarının altyapısını geliştirerek, yardımcı personel sayısını artırarak hep kolaylaştırmanın gayreti içinde olduk. Ülkemiz hastanelerindeki araç-gereçler hem sayı, hem nitelik bakımından dünyada eşine az rastlanır seviyededir. Neredeyse her üç kamu çalışanından birinin sağlık alanında görev yaptığı bir personel dağılımına sahibiz.

Biz ülkemizin büyük fedakârlıklar ve sabırla yetiştirdiği her bir hekiminden azami derecede istifade etmesi gerektiğine inanıyoruz. Tıpkı siyasette, tıpkı iş dünyasında, tıpkı diğer pek çok alanda olduğu gibi sağlık sektöründe de gözü ve gönlü kendi ülkesinde kalmak yerine dışarıya kayan kişiler olabilir. Bu anlayışla hareket edenlerin de çok uzak olmayan bir gelecekte istikametlerini yeniden kendi ülkelerine çevireceklerinden şüphe duymuyorum. Çünkü dünyada bizim kadar büyük potansiyeli olan, dolayısıyla her meslekten insana bizim kadar parlak gelecek vadeden pek az ülke vardır. Önüne serilen imkânlar ne olursa olsun tercihini kamuda veya özel sektörde kendi halkına hizmet etme yönünde kullanan tüm hekimlerimize şahsım, milletim adına özellikle şükranlarımı sunuyorum.

Bugüne kadar gösterdiğimiz çabalara rağmen halen çözüme kavuşturulamamış hususlarda hekimlerimizin beklentilerini biliyoruz. Bir süredir beklentileri mümkün olan en üst düzeyde karşılayacak bir paketin hazırlıklarını yürütüyoruz. Bugün burada sizlerle bu paketin ana hatlarını paylaşmak istiyorum.

İlk müjdemiz, sağlık çalışanlarına yapılan saldırılarla ilgili sıkıntıları kati olarak çözecek bir düzenlemeyle ilgilidir. Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu CMK kapsamında kataloğa dahil ediliyor. Böylece bu tür suçlar konusunda izlenecek yol uygulayıcı hâkim ve savcılar bakımından görünür hale getiriliyor. Bu düzenlemeyle, kamu hizmetlerinden yararlanması hakkının engellenmesi suçuna verilen ceza sağlık hizmetleri söz konusu olduğunda artırılıyor.

İkinci müjde olarak, sağlık çalışanları ilgili bir mesleki sorumluluk kurulu oluşturuyoruz. Tüm sağlık mensuplarının mesleklerinin icrası kapsamında yaptıkları muayene, teşhis ve tedaviye ilişkin tıbbı işlem ve uygulamalar nedeniyle ceza soruşturması açılabilmesi bu kurulun iznine bağlı olacaktır. Kamu kurum ve kuruluşular ile devlet üniversitelerinde görev yapan sağlık personeline bu kapsamdaki uygulamaları nedeniyle idare tarafından ödenen tazminatın rücu ettirilip, ettirilemeyeceğine de kurul karar verecek, rücu da ancak kasıt durumunda yapılabilecek. Mesleki sorumluluk kurulu kararından dolayı idari ve mali açıdan mesul tutulamayacak. Böylece sağlık çalışanlarımızın bu iki önemli sorununu kökten çözüyoruz.

Üçüncü müjdemiz, sağlık çalışanlarımızın ücret düzenlemesiyle ilgidir. Sağlık çalışanlarımızın maaş ödeme sistemlerinde ve mali haklarında önemli iyileştirmeler sağlıyoruz. Bu kapsamda öncelikle sağlık personelinin sabit ek ödemeleri merkezi yönetim bütçesine alınarak, aylıklarının tek bir bordroyla ödenmesi temin edilecektir. Bu uygulama üniversite hastaneleri için de hayata geçirilecektir. Sağlık Bakanlığı döner sermaye dağıtım sistemi, döner sermayeden ödeme yapılmayan hastane kalmayacak şekilde etkinleştirilecektir. Merkezi yönetim bütçesinden performans ödemleri için ilave kaynak aktarılarak sağlık personelinin döner sermayeden alacakları ek ödemelerde artış yapılacaktır.

Dördüncü müjdemiz, sağlık çalışanlarının ücretlerinde yaptığımız bu iyileştirmenin emeklilerine de yansıyacak olmasıdır. Hekimlerimizin bordroya tabi ücretleri emekli olduktan sonraki maaş kayıplarını da telafi edilecek şekilde düzenlenecektir. Hemşireler başta olmak üzere lisans mezunu sağlık çalışanlarının 3600 ek gösterge kapsamına alınacağını da tekrar hatırlatmak istiyorum. Bu çalışma yapılırken hekim emeklilerinin maaşları da yeniden ele alınacaktır.

Beşinci müjdemiz de aile hekimlerimizdir, aile hekimlerimizin temel ücretlerinde de artış yapılacaktır. Bu düzenlemelerimizin hekimlerimiz ile tüm sağlık çalışanlarımıza hayırlı olmasını diliyorum.

Değerli Dostlar,

Bundan yaklaşık 20 yıl önce hükümete geldiğimizde ülkemizi eğitim, sağlık, güvenlik ve adalet üzerinde yükselteceğimizi biliyorsunuz söylemiştik. Geriye dönüp baktığımızda, eser ve hizmet siyasetiyle bu başlıklar başta olmak üzere her konuda tarihi reformlara imza attığımızı görüyoruz.

Şimdi Cuma günü bakınız Çanakkale Köprüsü’nün inşallah açılışını yapacağız ve bu köprüyle yıllar yılı feribotların çalışmadığı Çanakkale’de şimdi artık bu bir efsane oluyor, 6 dakikada bu köprüden inşallah Asya’dan Avrupa’ya geçme fırsatını bulacağız. Ve 2,5 milyar avroya mal olan bu köprüyle biz geleceğe inşallah bir miras bırakıyoruz. Zaten bizler de öldüğümüzde inanıyorum ki bu köprülerle, bu denizden, deniz altından geçen Marmaray’la, Avrasya tünelleriyle, bunlarla anılacağız. Derdimiz ne biliyor musunuz? Derdimiz, Türkiye dünyaya çok farklı bir miras bıraksın. Türkiye, modernizmin, medeniyetin en güzel örneklerini işte bu eserlerle, eğitimiyle, sağlığıyla, ulaşımıyla, adaletiyle, emniyetiyle, tarımıyla, uluslararası diplomasideki başarısıyla göstersin. Böylece Türkiye kurduğumuz bu güçlü altyapının sağladığı avantajları da kullanarak sahip olduğu büyük medeniyet ve devlet birikiminin üzerinde yeni bir yükseliş sürecine girmiştir. Dünyanın, özellikle de gelişmiş ülkelerin küresel sağlık, finans, yönetim, güvenlik krizleriyle kıvrandığı dönemde biz üretimimizle, istihdamımızla, ihracatımızla, büyümemizle hedeflerimize doğru ilerliyoruz.

Son olarak Ukrayna’da yaşanan trajedi demokrasi ve altyapı yanında güvenlikten ekonomiye tüm alanlarda kendi ayakları üzerinde duramayan bir ülkenin her an felaketle yüzleşebileceğini hepimize tekrar hatırlatmıştır. Ülkemizi nice siyasi ve ekonomik tuzaklardan, terör tehditlerinden, gizli-açık ambargolardan, uluslararası kumpaslardan ve kaos denemelerinden kurtarırken, aynı zamanda içeride de ciddi bir mücadele verdik. Bu süreçte çoğu da kendi irademiz ve kontrolümüz dışındaki gelişmeler üzerinden yürütülen kampanyalarla enerjimiz heba edilmek istendi.

Bir dönem laiklik tartışmalarıyla, bir dönem köken üzerinden fitne çıkartmak gayretiyle toplumumuz bölünmek istendi. Ama biz bu ülkede Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Gürcü’süyle, Arap’ıyla, velhasıl 85 milyonuyla tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet dedik ve bu yola böyle yürüdük. İnşallah bizi bölemeyecekler, çünkü biz bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olarak yolumuza devam edeceğiz.

Bir dönem PKK ve DEAŞ terör örgütlerinin kanlı saldırılarıyla, bir dönem FETÖ’nün darbe girişimleriyle ülkemize diz çöktürülmek istendi, bir dönem de bölgemizdeki renkli devrimleri ülkemize taşıma gayretleriyle Türkiye’ye istikamet verilmek istendi. Son 3-4 yıldır da ekonomimizin önünü kesme heveslerini boşa çıkarmakla uğraşıyoruz. Hamdolsun, milletimizle birlikte siyasi ve ekonomik bağımsızlığımızı hedef alan bu senaryoların hepsini de yıktık attık.

Bununla kalmadık, ülkemizin tüm imkânlarını asırlara sâri demokrasi ve kalkınma eksiklerimizin tamamlanmasına hasrederek Türkiye’yi bölgesel ve küresel bir güç haline getirdik. Her ne kadar bazıları bu hakikatleri görmek istemiyorsa da ülkemiz artık dünyanın en üst ligine yükselmiştir, şimdi bu ligin de zirvesinde yer almanın mücadelesini veriyoruz. Ve sizler beyaz gömlekliler olarak bunun en önde giden temsilcilerisiniz.

Türkiye’nin elde ettiği kazanımların da, savuşturdu saldırıların da, bölgesel ve küresel bir güç haline gelme yolunda kat ettiği mesafenin de sırrı, milletimizin birliğidir, beraberliğidir, kardeşliğidir. Biz birbirimizi para, pul, şu-bu, makam, mevki için değil, sadece ve sadece Allah için sevdiğimiz sürece güçlüyüz.

Ülke ve millet olarak son 2 asırdır cumhuriyetimizin kuruluşundan sonra yakaladığımız bu en büyük fırsatı mutlaka değerlendirmek mecburiyetindeyiz. Çocuklarımıza bırakacağımız en büyük miras olarak gördüğümüz büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasını tamamlayana kadar hiçbirimize durmak, duraksamak, tereddüt etmez, küsmek, hele hele pes etmek yoktur, aksi takdirde bizi tarih de affetmez, millet de affetmez, evlatlarımız da affetmez, evet, geçmiş şu toprağın altındaki büyüklerimiz de affetmez.

Hikmet sırrının yolcusu hekimlerimizden kendi alanlarındaki gayretleri ve başarıları yanında işte bu büyük davanın da öncesi, sancaktarı, lokomotifi olmalarını bekliyoruz. Bu öyle büyük bir misyon, öyle büyük bir dava, öyle büyük bir sorumluluktur ki, yükünü de, kazancını da, şan ve şerefini de hiçbir maddi unsurlarla tarif etmek mümkün değildir.

Bir kez daha 14 Mart Tıp Bayramınızı tebrik ediyorum. İlminizle, amelinizle, gayretinizle, insanlığa yaptığınız hizmetler için sizlere şükranlarımı sunuyorum, kalın sağlıcakla.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan 'Tıp Bayramı' mesajı

Değerli Haberturk.com okurları.

Haberturk.com ekibi olarak Türkiye’de ve dünyada yaşanan ve haber değeri taşıyan her türlü gelişmeyi sizlere en hızlı, en objektif ve en doyurucu şekilde ulaştırmak için çalışıyoruz. Yoğun gündem içerisinde sunduğumuz haberlerimizle ve olaylarla ilgili eleştiri, görüş, yorumlarınız bizler için çok önemli. Fakat karşılıklı saygı ve yasalara uygunluk çerçevesinde oluşturduğumuz yorum platformlarında daha sağlıklı bir tartışma ortamını temin etmek amacıyla ortaya koyduğumuz bazı yorum ve moderasyon kurallarımıza dikkatinizi çekmek istiyoruz.

Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (yorum yapan diğer okurlarımıza yönelik yorumlar da dahil olmak üzere) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık unsurları taşıması durumunda yorum editörlerimiz yorumları onaylamayacaktır ve yorumlar silinecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisinde aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemi içeren yorumlar da yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur. Bu nedenle bu tarz okur yorumları da doğal olarak Haberturk.com yorum sayfalarında yer almayacaktır.

Ayrıca Haberturk.com yorum sayfalarında Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu ispat edilemeyecek iddia, itham ve karalama içeren, halkın tamamını veya bir bölümünü kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.

Yorumlarda markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve herhangi bir şekilde ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmayacak ve silinecektir. Aynı şekilde bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Başka hiçbir siteden alınan linkler Haberturk.com yorum sayfalarında paylaşılamaz.

Haberturk.com yorum sayfalarında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan okura aittir ve Haberturk.com bunlardan sorumlu tutulamaz.

Haberturk.com yorum sayfalarında yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yayınlanan Kullanım Koşulları’nı ve Gizlilik Sözleşmesi’ni peşinen okumuş ve kabul etmiş sayılır.

Bizlerle ve diğer okurlarımızla yorum kurallarına uygun yorumlarınızı, görüşlerinizi yasalar, saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun şekilde paylaştığınız için teşekkür ederiz.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır