techiz ne demek / Teçhiz Ne Demek? Teçhiz Kelimesinin TDK Sözlük Anlamı Nedir? - NTV Haber

Techiz Ne Demek

techiz ne demek

Teçhiz Ne Demek?

Teçhiz kelimesi Türkçe'de "hazırlama, donatma, tedarik etme" anlamına gelir.

Arapça chz kökünden gelen tachīz تجهيز z "hazırlama, donatma, tedarik etme" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça cihāz جهاز z "donanım, gereç" sözcüğünün tefˁîl vezni (II) masdarıdır. Daha fazla bilgi için cihaz maddesine bakınız.

Teçhiz kelimesi tarihte bilinen ilk kez techīzlemek Tezkiret-ül Evliya () : sefer eylemek yakındur, beni techīzleyesin eserinde yer almıştır.

Bu kelimenin kökeni ve ayrıntılı kaynak için kelimeyi etimoloji sözlüğünde inceleyebilirsiniz: Teçhiz kelime kökenini göstermek için tıklayın.

Dip Notlar

Ceza fiilinin tefˁīl türevi Arapçada mevcut değildir, cumhuriyet dönemi öncesi Osmanlıca sözlük ve metinlerde de bulunamamıştır.

Benzer Aramalar

Bu kelimeye benzer bazı kelimelere göz atın; teçhiz, mücehhez, amenajman, enstrüman

Veya Teçhiz kelimesi hakkında ayrıntılı bir arama başlatmak için buraya tıklayın.

Rastgele kelime göster

Techiz, Tekfin ve Teşyi Ne Demek?

Techiz nedir? Tekfin ne demek? Teşyi nedir? Ölünün ardından yapılan techiz, tekfin ve teşyi ne demek?

Ölen kişinin ardından yapılacak işler.

TECHİZ, TEKFİN VE TEŞYİ NEDİR?[1]

Vefât eden din kardeşimizin cenâze namazını kılmak ve onu kabre defnetmek farz-ı kifâye,[2] diğer hizmetler ise sünnet ve müstehab[3] kılınmıştır. Şayet bu vazifeler ihmâl edilirse, bütün bölge halkı farzı terk etmiş sayılarak günahkâr olur.

Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, cenâzenin techîzine dâimâ ihtimam göstermişler, bu vazifeyi yapan kimselerden de ölüyü güzelce yıkayıp kokulayarak kefenlemelerini istemişlerdir. Bu vazifenin ehemmiyetini ifâde sadedinde şöyle buyurmuşlardır:

“Ölüyü yıkayıp da onda gördüğü hoş olmayan hâlleri gizleyen kimseyi Allah Teâlâ kırk kere bağışlar. Ölüyü kefenleyene ipekten yapılmış Cennet elbiseleri giydirir. Kabir kazıp ölüyü defnedene, bir fakiri kıyâmete kadar kalacağı bir eve yerleştirmiş gibi ecir verir.” (Hâkim, I, /)

Bir kimsenin tekfîni esnâsında dikkat edilmesi gereken bir husus da, insanın hayatta iken rahatsızlık duyacağı şeyleri vefât etmiş kişiye de edeben yapmamaktır. Meselâ meyyit çok sıcak veya çok soğuk suyla yıkanmamalıdır.

Bunun yanında cenâzenin techîz ve tekfîni, israf ve cimriliğe kaçmadan, vasat bir şekilde yapılmalıdır.

Câbir -radıyallâhu anh- şöyle anlatıyor:

“Bir gün Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir hutbe îrâd ettiler. Hutbede, ashâbından vefât etmiş ve kifâyetsiz bir kefene sarılıp geceleyin defnedilmiş bir zâttan bahsettiler. Sonra üzerine namaz kılınabilmesi için, mecbur kalınmadıkça cenâzenin geceleyin gömülmesini yasakladılar. Daha sonra da şöyle buyurdular:

«Biriniz kardeşini kefenlediği zaman, kefenini güzel yapsın!» (Müslim, Cenâiz, 49; Ebû Dâvûd, Cenâiz, /; Nesâî, Cenâiz, 37)

Yine Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır:

“Beyaz renk elbise giyiniz. Çünkü beyaz elbise, temiz ve daha hoş görünümlüdür. Ölülerinizi de beyaz kefene sarınız!” (Tirmizî, Edeb, 46/)

  • Cenazeyi Bekletmek Caiz Mi?

Ayrıca Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, cenâzenin fazla bekletilmeyip bir an evvel defnedilmesi hususunda şu tavsiyede bulunmuşlardır:

“Cenâzeyi süratli taşıyın. Eğer o iyi biriyse, bu onun için bir hayırdır; onu bir an evvel kabirdeki hayır ve sevâbına kavuşturmuş olursunuz. İyi biri değilse, bu da bir şerdir; onu çabucak omuzlarınızdan atmış olursunuz.” (Buhârî, Cenâiz, 51; Müslim, Cenâiz, 50, 51)

Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in bu husustaki tâlimâtına rağmen, bazı yerlerde cenâze namazına yetişebilmek adına mevtânın bekletildiği görülmektedir. Hâlbuki aslolan, mevtâyı kesinlikle bekletmeyip hemen defnetmektir. Zira cenâze namazı, daha evvel ifâde ettiğimiz gibi, farz-ı kifâyedir. Hazır bulunan cemaat namazı kılar, yetişemeyenler de geldiklerinde, isterlerse kendileri yeniden kılabilirler.[4] Ayrıca gelemeyenlerin, bulundukları yerde gıyâbî cenâze namazı kılmaları da mümkündür.

Ancak cenâzenin otopsi vb. zaruret sebebiyle bekletilmesi gerekiyorsa, o zaman morga konulabilir. Lâkin zaruret olmadan morga veya soğuk depolara koymak, cenâzeye eziyet hükmüne girer.

  • Kabrin Başına Taş Koymak Caiz Mi?

Kabrin başına taş koymak, yerini belli etmek câizdir. Muttalib bin Ebî Vedâa şöyle anlatır:

Osman bin Maz’ûn -radıyallâhu anh- vefât ettiği zaman, cenâzesi Medîne’den dışarı çıkarıldı ve gömüldü. Osman -radıyallâhu anh-, muhâcirlerden ilk vefât eden kimse idi. Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, bir adama Osman -radıyallâhu anh- için bir kaya (getirerek mezar yerini belli etmesini) emrettiler. Adam (bir taş aldı, fakat) taşımaya güç yetiremedi. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bizzat gidip kollarını sıvadılar (taşı kendileri aldılar).”

Râvî der ki:

“Sanki ben, kollarını sıvadığı sırada Resûlullâh’ın o mübârek kollarının beyazlığını görür gibiyim.

Sonra kayayı getirip Osman’ın baş tarafına koydular ve:

«–Bununla, kardeşimin kabrini tanır ve bulurum. Ailemden ölenleri de bunun yanına gömerim.» buyurdular.” (Ebû Dâvûd, Cenâiz, / Bkz. İbn-i Mâce, Cenâiz, 42)

  • Kabirde Ağlamak Günah Mı?

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Hudeybiye Umresi için Mekke’ye giderken Ebvâ’ya uğramışlardı:

“‒Şüphesiz Allah Teâlâ Muhammed’e annesinin kabrini ziyaret etmesi için izin verdi!”buyurdular.

 Sonra yanına varıp kabri güzelce düzelttiler ve yanında ağladılar. Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ağladığı için Müslümanlar da ağladılar. Daha sonra niçin böyle yaptığı sorulduğunda ise şöyle buyurdular:

“‒Annemin bana olan şefkat ve merhametini hatırladım da onun için ağladım.” (İbn-i Sa‘d, I, Ayrıca bkz. Müslim, Cenâiz, )

  • Peygamberimizin Düzelttiği Kabir

Kabri düzgün yapmak; İslâm’ın emrettiği, işini sağlam ve nezâketle yapma esâsının bir gereğidir.

Nitekim oğlu İbrahim’in kabri örtüldüğü zaman Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- kabrin yanında bir taş kadar yerin düzgün olmadığını gördüler. Bir taraftan orayı mübârek elleriyle düzeltirken bir yandan da şöyle buyuruyorlardı:

“Sizden biriniz, bir iş yaptığı zaman, onu sağlam yapsın! Çünkü böyle yapmak, acıya uğrayan kişilerin gönlünü tesellî eden hususlardan biridir!”(İbn-i Sa‘d, Tabakāt, I, )

Diğer rivâyete göre Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, oğlu İbrahim’in kabrinin kenarındaydılar. Lâhitte bir açıklık gördüler. Mezar kazan kişiye orayı düzlemesi için biraz çamur verdiler ve şöyle buyurdular:

“‒Bunun ölüye ne zararı ne de faydası olur; lâkin (kabrin düz olması) dirinin gözünü aydın eder, onu mesrur ve memnun eder!” (İbn-i Sa‘d, Tabakāt, I, , ; Belâzurî, Ensâbu’l-Eşrâf, I, )

Toprağı sağlamlaştırmak için kabrin üzerine su serpmekte bir beis yoktur. Oğlu İbrahim gömüldüğü zaman, Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“‒Bir kırba su getirecek kimse var mı?” diye sordular.

Ensârdan bir zât hemen bir kırba su getirdi.

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- o zâta:

“‒Onu İbrahim’in kabrinin üzerine serp!”buyurdular. (İbn-i Sa‘d, Tabakāt, I, )

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, bir taş getirilmesini emrettiler. Taş, Hazret-i İbrahim’in kabrinin başına dikildi.[5] Kabrinin üzerine ilk defa su serpilen de, o oldu.[6]

  • Kabre Ağaç Dikmenin Ölüye Faydası Var Mıdır?

Kabrin uygun bir yerine ağaç dikmek ve etrafını yeşillendirmek de güzel görülmüştür. Nitekim bir hadîs-i şerîfte bildirildiği üzere Re­sûl-i Ek­rem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efen­di­miz, iki kab­rin ya­nın­dan ge­çer­ken o kabirlerde bulunanların azap gördüğünü haber vermişlerdi. Sonra da yaş bir hur­ma da­lı is­temiş, o dalı iki­ye ayır­ıp bun­la­rı ka­bir­le­rin ba­şı­na bi­rer bi­rer dik­mişler ve:

“Ku­ru­ma­dık­la­rı müd­det­çe on­la­rın azâ­bı­nı ha­fif­let­me­le­ri umu­lur.” buyurmuşlardı. (Müs­lim, Ta­hâ­ret, )[7]

Mü­fes­sir, muhaddis ve fıkıh âlimi olan İmâm Kur­tu­bî, bu ha­dîs-i şe­rî­fin îzâhında şöyle demektedir:

“Hadîste geçen, «ku­ru­ma­dık­la­rı müd­det­çe» ifâdesi, o dal­la­rın yaş kal­dık­la­rı müd­det­çe tes­bih et­tik­le­ri­ne işa­ret et­mek­te­dir. Ni­te­kim âlim­le­ri­miz şöy­le de­miş­ler­dir:

«Ka­bir­le­re ağaç dik­mek­ten ve ora­da Kur’ân-ı Ke­rîm oku­mak­tan ora­da­ki mevtâ isti­fâ­de eder. Bir ağaç dik­mek bi­le ölü­le­rin azâ­bı­nı ha­fif­le­tir­se, bir mü’mi­nin Kur’ân oku­ma­sın­dan kim bi­lir ne ka­dar is­ti­fâ­de eder­ler? Ölü­ye he­di­ye edi­len şe­yin se­vâ­bı da ken­di­si­ne ula­şır.»” (Kur­tu­bî, X, )

  • Kabrin Üstüne Basmak Caiz Midir?

Kabirlerin üzerine basmak ve oturmak mekruhtur. Bu hususta Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Birinizin kor üzerine oturup elbisesini yakması, oradan da ateşin bedenine ulaşması, kendisi için bir kabrin üzerine oturmasından daha hayırlıdır.” (Müslim, Cenâiz, 96; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 77; Nesâî, Cenâiz, )

Yine bu mevzuyla ilgili olarak Hazret-i Câbir -radıyallâhu anh- da, Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in kabirlerin kireçlenmesini, üzerine oturulmasını ve üzerine bina yapılmasını yasakladığını nakletmiştir.[8]

Ayrıca ölüyü kabre defnettikten sonra “telkin”de bulunma hususunda ihtilâf edilmiş, bunu yapmanın güzel olacağını söyleyenler olmuştur. Nitekim “Ölülerinize Yâsîn okuyunuz.”[9] hadîs-i şerîfi de hem ölümden önce hem de ölümden sonra Yâsîn Sûresi’ni sık sık okuma tavsiyesi olarak anlaşılmaktadır.

Dipnotlar:

[1]Techîz: Vefât eden kimse için genel olarak yapılması gereken hazırlıklar.

Tekfîn: Vefât eden kimsenin kefenlenmesi.

Teşyî: Vefât etmiş kimsenin tabuta konulup musallâya, yani cenâze namazının kılınacağı yere ve namazdan sonra da kabristana taşınması.

[2]Farz-ı kifâye: Bir veya yeterli sayıda kişi tarafından yerine getirilmesi ile başkaları üzerinden sorumluluğu kalkan farz.

[3]Müstehab: Yapılması dînen emredilmediği hâlde makbul sayılan şeyler. İşleyen sevap kazanır, işlemeyen günaha girmez.

[4] Cenâze namazını ikinci defa kılmak, Hanefîlere ve Mâlikîlere göre mekruhtur. Şâfiîlere ve Hanbelîlere göre ise cenâzeye yetişemeyenin, definden sonra bile olsa, ayrıca cenâze namazı kılması câizdir; hattâ Şâfiîlere göre bu, sünnettir.

[5] İbn-i Sa‘d, Tabakāt, I, ; Belâzurî, Ensâb, I,

[6] İbn-i Abdilberr, İstiâb, I, 59; İbn-i Esîr, Üsdü’l-Gâbe, I, 51; Kastalânî, Mevâhibü’l-Ledünniyye, I,

[7] Hadîs-i şerîfin tam metni için bkz. sf.

[8] Bkz. Müslim, Cenâiz 94; Ebû Dâvûd, Cenâiz 76; Tirmizî, Cenâiz

[9] Ebû Dâvûd, Cenâiz ; Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned V, 26, 27; İbn-i Hibbân, Sahih, V, 3.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

Ölünün Ardından Yapılacak Ameller

Kabir Hayatı

Ölüye En Güzel Hediye

PAYLAŞ:                
kaynağı değiştir]

Bir gerekçe veya ihtiyaç olmaksızın ölünün mezarı üzerine abartılı yükseklikte mezar taşı inşa edilmesi, üzerine kubbe gibi ekstra yapılar eklenmesi mekruhtur. Mezar taşlarına kimlik bilgileri ötesinde övgü sözleri veya yazgıdan şikayetçi sözlerin yazılması da haramdır.[11][12]

Kabirler, halkın, başka türlü karşılanması mümkün olmayacak bir şekilde, yol ihtiyacını temin etmek için başka bir yere taşınabilir. Mecburi olmayan bir durumda ölülerin başka yere taşınması yasaktır.

Müslüman biri intihar ettiğinde, cenáze namazı kılınır ve Müslüman kabristanına defnedilir. Geride bıraktığı mallarına aynı İslâmi miras hükümleri uygulanır. İntihar etmemiş olarak ölen bir Müslüman için yapılan her işlem intihar eden Müslümanlar için de yapılır.[2][13][14]

Türbelerde veya başka yerde ölüler için adakta bulunmak haramdır.[15] Bir türbede Allah rızası için kurban kesmeyi adayan kişinin, türbede kesmemek kaydıyla, o adağını ifa etmesi üzerine farzdır. Başka bir yerde keserek adak yükümlülüğünü ifa etmiş olur.[16]

Mezarlıktaki kuru ot ve ağaçların kesilmesi veyá bir şekilde toplanması helâldir. Buna gerekçe olarak, Allah'ın bitkileri insanların hayrı için yarattığı kuralı ileri sürülür. Eğer bitkiler toplanmazsa, hiç uğruna telef olacaklardır, halbuki onlardan bir kısmı yararlı olabilir. Mezarlıklardaki meyveli ağaçların meyvelerinin yenmesi de helâldir.[17][18]

Kaynakça[değiştir

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır