tek başına kılınan namazlar / Teravih namazını cemaatle veya tek başına kılmanın hükmü nedir?

Tek Başına Kılınan Namazlar

tek başına kılınan namazlar

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • 11
  • 12
  • 13
  • 14
  • 15
  • 16
  • 17
  • 18
  • 19
  • 20
  • 21
  • 22
  • 23
  • 24
  • 25
  • 26
  • 27
  • 28
  • 29

Teravih namazını cemaatle veya tek başına kılmanın hükmü nedir?

Nafile namazların tek başına kılınması daha faziletli olduğu halde, teravih namazının cemaatle kılınması Hz. Peygamber (s.a.s.)'in uygulaması ile sabittir. Nitekim Hz. Peygamber teravih namazını birkaç defa cemaatle kıldırmış, ancak daha sonra farz olur düşüncesiyle cemaate kıldırmaktan vazgeçmiştir (Buhari, “Salatü't-Teravih”, 1; Müslim, “Müsafirin”, ). Hz. Ömer halife olunca, halkın dağınık bir şekilde Teravih namazı kıldıklarını görüp, tekrar cemaatle kılınmasının daha hoş olacağını düşünmüş ve ashapla istişare ederek bu namazın yeniden cemaatle kılınmasını başlatmıştır. Halkın vecd içinde bu namazı kıldıklarını görünce, “ne güzel bir adet oldu” diyerek memnuniyetini belirtmiştir (Buhari, “Salatü't-Teravih”, 1). Hz. Ali de, bu uygulama sebebiyle “Ömer mescitlerimizi Teravihin feyziyle nurlandırdığı gibi, Allah da Ömer'in kabrini öyle nurlandırsın” diye dua etmiştir (el-Mutteki el-Hindi, Kenzu'l-Ummal, XII, ).

Teravih namazı kaç rekattir?

Hz. Peygamber (s.a.s.)'in kıldırmış olduğu Teravih namazlarının kaç rekat olduğu konusunda bir rivayet bulunmamaktadır. Bu konuda Hz. Ömer'in Teravihi cemaatle kılınmasını başlatmasıyla ilgili haberlerden ve Hz. Aişe'nin, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in Ramazan ayındaki gece namazlarıyla ilgili hadisinden hareketle bir sonuca ulaşılmaya çalışılmaktadır. Bu konudaki haberler şöyle değerlendirilebilir:

Rasulullah'ın (s.a.s.) Ramazandaki gece namazları sorulduğunda, Hz. Aişe, “Rasulullah, Ramazan ve Ramazan dışındaki gecelerde on bir rekattan fazla (nafile namaz) kılmamıştır.” (Buhari, “Teheccüd”, 16) karşılığını vermiştir. Başka bir rivayette bu sayı on üç olarak zikredilmektedir (Müslim, “Salatü'l-Müsafirin”, 17). Öncelikle bu hadisin Teravih namazı hakkında olduğu konusunda bir açıklık bulunmamaktadır. Diğer taraftan Hz. Aişe'nin, Allah'ın elçisinin Ramazan ayında ve Ramazan dışındaki gecelerde on bir veya on üç rekat namaz kıldığını belirtmesi, onun devamlı olarak kıldığı bir gece namazının bulunduğunu göstermektedir. Zaten Kur'an-ı Kerim'de de, “Gecenin bir kısmında uyanarak, sana mahsus bir nafile olmak üzere namaz kıl. Umulur ki Rabbin, seni övgüye değer bir makama gönderir.” (İsra, 17/79) buyurulmaktadır. Bundan da anlaşılmaktadır ki, bu soru, Ramazan ayında Hz. Peygamber (s.a.s.)'in diğer ibadetlerinde olduğu gibi, gece namazlarında da bir artış olup olmadığını öğrenmek amacıyla sorulmuştur; teravih namazı ile ilişkisi yoktur.

Hz. Aişe'den rivayet edilen, “Rasulullah (s.a.s.) Ramazan ayında, diğer aylarda görülmeyen bir gayrete girerdi. Ramazanın son on gününde ise çok daha şiddetli bir gayret gösterirdi. Son on günde, geceyi ihya eder, ailesini de uyandırırdı.” (Buhari, “Fazlu Leyleti'l-Kadr”, 5; Müslim, “İtikaf”, 8) hadisi bu görüşü desteklemektedir. Diğer yandan, bu hadisin teravihin meşru kılınmasından önce mi, yoksa sonra mı olduğu da belli değildir. Hz. Ömer zamanındaki cemaatle kılınan Teravih namazlarının rekatları konusunda iki rivayet vardır; yirmi rekat, on bir rekat (İbn Ebi Şeybe, Musannef, II, , ). Hz. Ömer'in dönemiyle ilgili farklı rivayetler; Nevevi ve Ayni tarafından, on bir rekatla ilgili rivayetin Hz. Ömer'in halifeliğinin ilk döneminde kılınan Teravih namazlarıyla ilgili olduğu, sonra Teravihin yirmi rekat olarak yerleştiği ve günümüze kadar da böyle devam ettiği şeklinde açıklanmıştır (İbnü'l-Hümam, Fethu'l-Kadir, I, ; Ayni, Umdetü'l-Kari, V, ; Şevkani, Neylü'l-evtar, III, 61).

Teravih namazı, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali dönemlerinden başlayarak günümüze kadar cemaatle yirmi rekat olarak kılınmıştır. Sahabeden kimse buna itiraz etmemiş ve alimler tarafından da bu şekilde kabul edilmiştir.

Günümüzde de, başta ülkemiz olmak üzere pek çok İslam ülkesinde Teravih namazı cemaatle 20 rekat olarak kılınmaktadır. Bununla birlikte şunu da ifade etmek gerekir ki, Teravih namazı nafile bir ibadet olduğundan, farz gibi telakki edilmesi de doğru değildir. Bu nedenle, yorgunluk, meşguliyet ve benzeri sebeplerle, Teravih namazının evde 8, 10, 12, 14, 16 veya 18 rekat kılınması halinde de sünnet yerine getirilmiş olur. Ancak cemaate iştirak etmeye çalışmak daha iyidir.

Teravih namazı tek niyetle kılınabilir mi? Yoksa her selam verdikten sonra tekrar niyet etmemiz gerekir mi?

Teravih namazına başlarken niyet ettikten sonra her selam verişte yeniden niyet etmenin şart olup olmadığı konusunda Hanefi alimleri farklı görüşler belirtmişlerdir. Bir kısım alimler kılınan rekatların tümü temelde tek bir namaz olduğu düşüncesinden hareketle her iki veya dört rekatta selam verdikten sonra yeniden niyet etme zorunluluğunun bulunmadığını söylemişlerdir (İbn Nüceym, Bahru'r-raik, I, ; Fetavay-ı Hindiyye, I, ). Bir kısmına göre ise her dört rekatta niyet etmek şarttır Çünkü her dört rekat başlı başına bir namazdır. Zira selam vermekle fiilen namazdan çıkılmış olur. Bu sebeple yeniden namaza girmek için mutlaka niyet lazımdır. Tercih edilen görüş de budur (İbn Abidin, Reddu'l-muhtar, II, ).

Kalp hastalarının dilaltı hapı kullanması orucu bozar mı?

Bazı kalp rahatsızlıklarında dilaltına konulan ilaç, doğrudan ağız dokusu tarafından emilip kana karışarak kalp krizini önlemektedir. Söz konusu ilaç, ağız içinde emilip yok olduğundan mideye bir şey ulaşmamaktadır. Bu itibarla, dilaltı hapı kullanmak orucu bozmaz.

Her gün hap kullanmak zorunda olan hastaların oruç tutmaları gerekir mi?

Hastalık, Ramazan'da oruç tutmamayı mubah kılan özürlerdendir. Bir kimsenin oruç tuttuğu takdirde hastalanacağı, hasta ise hastalığının artacağı tıbben veya tecrübe ile sabit olursa oruç tutmayabilir. İyi olunca da yalnız yediği günler sayısınca kaza etmesi gerekir. Âyet-i Kerime' de ”Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde oruç tutar” buyrulmuştur (Bakara, 2/). Ömrü boyunca bu durumda hasta olan kişiler ise, her gün için bir fidye verirler. Yoksul ve muhtaç kişilerin fidye vermeleri de gerekmez. Zira dinimizde hiç kimse, gücünün üstünde bir sorumlulukla yükümlü tutulmamıştır.

sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunundaki amaçlar ile sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerezler kullanılmaktadır. Detaylı bilgi için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.

Cemaatle Kılınan Namaz

Cemaatle kılınan namazın hükmü

Din; gücü yeten erkeklere cemaatle namaz kılmayı emretti. Terk edeni de uyardı. Nitekim Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) cemaate iştirak etmeyenleri yakmaya kalkıştı. Hatta kör adama bile terkine müsaade vermedi. Bunun delili de şunlardır:

1. Allah şöyle buyurmaktadır: «(Ey Muhammed!) Cephede sen de onların (mü’minlerin) arasında bulunup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun.»(Nisa)

Allah, savaş ve seferde cemaatle emr ettiğine göre, emniyet ve evde cemaat daha evladır.

2. Ebu Hureyre (radıyellahu anh) rivayet ediyor. Resülullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Şüphesiz ki münafıklara en ağır gelen namaz, yatsı namazı ile sabah namazıdır. Eğer bu iki namazda olanları bilecek olsalardı, sürünerek olsa dahi mutlaka bu namazlara gelirlerdi. İçimden şu kararı vermek istedim: Emredeyim de namaz için kamet getirilsin, sonra bir adama emredeyim de cemaate o namaz kıldırsın. Sonra da beraberimde, beraberlerinde odun demetleri bulunan bir takım adamları alarak namaza katılmayan toplulukların yanına gideyim de, içlerinde oldukları halde evlerini ateşe vermek istedim.” [Buhari ve Müslim rivayet ettiler]

Cemaatle namaz kılmak vacip olmasaydı peygamerimiz (sallallahu aleyhi vesellem) kılmayan için ateşe vermek istemezdi. Münafıkların bu şekilde vasfedilmeleri de vacip oluşundandır.

3. Peygamber Efendimizde bir kör adamın namazı evinde kılmak için izin istemesi ve peygamber (sallallahu aleyhi vesellem): “Ezanı duyuyor musun? Sorusuna kör adam da: Evet, ya resülullah!”cevabına karşılık Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem): “O zaman icabet et” [Müslim rivayet etti]

4. İbn Mes’ûd (radıyellahu anh) şöyle dedi: “Yarın Allah’a müslüman olarak kavuşmak isteyen kimse, şu namazlara ezan okunan yerde devam etsin. Şüphesiz ki Allah Teâlâ sizin peygamberinize hidayet yollarını açıklamıştır. Bu namazlar da hidayet yollarındandır. Şayet siz de cemaati terkedip namazı evinde kılan şu adam gibi namazları evinizde kılacak olursanız, peygamberinizin sünnetini terketmiş olursunuz. Peygamberinizin sünnetini terkederseniz sapıklığa düşmüş olursunuz. Vallahi ben, nifakı bilinen bir münafıktan başka namazdan geri kalanımız olmadığını görmüşümdür. Allah’a yemin ederim ki, bir adam iki kişi arasında sallanarak namaza getirilir ve safa durdurulurdu.” [Müslim rivayet etti]

Cemaatle namaz kılmanın hikmeti ve fazileti

1. Cemaatin birbiriyle tanışması, saygı ve sevgi bağlarını güçlendirilmesidir. İman ancak bunlarla gerçekleşir. İmanın, cennetin yolu ancak muhabbetle meydan gelir.

2. Kırk gün iftitah tekbirine ulaşan kimsenin nifak ve ateşten beri olmasıdır. Nitekim bu konuda Enes (radıyellahu anh) rivayet ettiğine göre;

peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Her kim, Allah rızâsı için, iftitah tekbirini idrak etmek sûretiyle kırk gün cemaatle (farz) namazı kılarsa, onun için iki şeyden beraat yazılır: Cehennemden kurtulmak ve nifaktan emîn olmak.” [Tirmizi rivayet etti]

3. Müslümanların birlikteliği, gönülleri iyilik ve güzelliklere ulaştırır.

4. Müslümanları karşılıklı anlayışa, hoşgörü ve yardımlaşmaya sevk eder.

5. Dini gücünü ve kurallarını açığa çıkarır.

6. Müslüman gönülleri birleştirir. Nitekim namazda saf tutarken beyaz –siyah, arap-acem, küçük-büyük, zengi-fakiri yanyana omuz omuza getirir. Tek bir imamın arkasında, aynı vakitte ve tek bir kıbleye yöneltir.

7. Allah’ın düşmanlarını kıskandırmak. Çünkü müslümanlar mescitlerde cemaatle namaza devam ettikleri sürece güçlü olduklarını gösterir.

8. Günahlardan arındırır, dereceleri yükseltir.

Nitekim Ebu Hureyre (radıyellahu anh) rivayetine göre, Resülullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Size, Allah’ın kendisiyle günahları yok edip, dereceleri yükselteceği hayırları haber vereyim mi?” buyurdular. Ashâb: Evet, yâ Resûlallah! dediler. Resûl-i Ekrem: “Güçlükler de olsa abdesti güzelce almak, mescidlere doğru çok adım atmak, bir namazı kıldıktan sonra öteki namazı beklemek. İşte ribâtınız, işte bağlanmanız gereken budur” [Müslim rivayet etti]

9. Cemaatle kılınan namaz tek başına kılınan namazda yirmi yedi derece daha faziletlidir. Abdullah bin ömer (radıyellahu anh) rivayet ediyor.

Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmaktadır: “Cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha faziletlidir.” [Buhari rivayet etti]

Evde cemaatle kılınan namaz
Mescit yakın ise evde cemaatle kılmak uygun değildir. Fakat cami uzak ve ezanı duymuyorlarsa evde cemaatle namaz kılmalarında herhangi bir sakınca yoktur.

jpg

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır