tekke ve zaviyelerin nedir / Tekke - Vikipedi

Tekke Ve Zaviyelerin Nedir

tekke ve zaviyelerin nedir

Osmanlı döneminde tekkeler, gitgide, çalışmaksızın tevekkül* felsefesini işleyen yerler haline dönüşmüştü; halbuki insanları daha yaşarken dünyadan uzaklaştırıp onları uhrevî âleme çekmek, çağdaş yaşam ile bağdaşamazdı.

Toplum yeni bir enerjiye, yeni bir atılıma gereksinim gösteriyor; çağdaş yaşam, insanları çalışmaya, bu çalışmanın yaşarken ödülünü almaya çağırıyordu. Türbeler ise türbedarlar eliyle ölmüş kişilerin manevî varlığından çıkar sağlamaya çalışılan, çalışmaksızın onlardan medet umulan odaklar haline getirilmişti. Ayrıca tekke ve zaviyelerin başında bulunanlar siyasal amaçlarla ve çoğu kez dini siyasete âlet ederek masum vatandaşları suça yöneltiyorlardı.

Türkiye Cumhuriyeti artık, şeyhler, dervişler ve müritler memleketi olamazdı. İşte 30 Kasım 1925’te kabul edilen bir yasayla tekke, zaviye ve türbeler kapatıldı; türbedarlıklar ile şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik vb. birtakım unvanlar kaldırıldı.

kaynağı değiştir]

Tekke Ve Zaviye Nedir? Tekke Ve Zaviyeler Neden Kapatıldı?

Son Dakika Haberler

EğitimTekke Ve Zaviye Nedir? Tekke Ve Zaviyeler Neden Kapatıldı?

Atatürk neden Tekke, zaviye ve türbeleri kapattı? Yeni Osmanlıcılık nedir?

Osmanlı zamanında, tasavvuf dersleri ile din dersleri öğrenme mekanları olan Tekke ve Zaviyeler, devlet tarafından destekleniyordu. Fakat dini ilim adamı yetiştiren Tekke ve Zaviyeler, Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı döneminde kapatıldı. Dini öğreten bu yerler neden yasaklandı? Atatürk neden Tekke, zaviye ve türbeleri kapattı? Atatürk din düşmanı mıydı? Tekke ve Zaviyeler Osmanlının çöküşünü nasıl hazırladı? Yazımızda bu soruların cevabını Osmanlı ve Türkiye tarih dosyalarına bakarak açıklayacağız.

Geçmişini bilmeyen geleceği göremez. 1299 yılında kurulan ve dünyaya meydan okuyan büyük devletlerden biri olan Osmanlı Devleti, ülkemizde yaşayan herkes için bir ata, şaşalı bir geçmişimizdir. Osmanlı Devletinin büyüyüp tüm dünyaya meydan okuyacak seviyede iken neden bu kadar gerilediğini ve sonrasında küllerinden tekrar doğan Türkiye devletinin nasıl doğduğunu her vatanseverin bilmesi gerekmektedir. Yapılan hataların tekrar yapılmaması ve onlardan ders çıkarmalıyız. Osmanlının çöküşünü neler hazırladı? Nasıl bu kadar bilimden uzak kaldı? Yeni Osmanlıcılık neden günümüzde tekrar sunulmaya çalışılıyor? Atatürk’e neden kötü söylemler içinde bulunuluyor? Şimdi biraz tarihi kurcalayalım ve acaba neler çıkacak bir görelim.

Tekke ve Zaviye nedir? dilerseniz bu soruya kısaca bir cevap verelim.

Tekke, tarikat etkinliklerin düzenlendiği, tarikat lideri Şeyhin ve ailesinin barındığı ve onların talebelerinin yani Müridlerin kaldıkları, ibadet ve törenlerin düzenlendiği yapılardır. Bu yapılar tarikat mensuplarının fazlalığı ile daha çok geniş alanlara yayılabilir. Osmanlı devleti zamanında bu yerler destek görmüş, dergâh, âsitane gibi isimlerde kullanılmıştır. Bazı tarikatlarda ise Ana tekke olarak hankâh ve âsitane isimleri de kullanılmış. Bazı tekkeler tek bir yapı olarak görülürken, bazıları da külliye şeklinde görünüme sahiptir. Anadolu’da kapatılmış ama sonradan ziyaret amaçlı açılan bir çok Tekke irili ufaklı bulunmaktadır.

Zaviye ise, daha çok köylerde bulunan Tekke ile aynı işlevi gören tarikat tipi yapılardır. Zaviyeler de özelliklerine göre tarikat zaviyeleri, Ahi zaviyeleri ve zaviyeli camiler olarak üçe ayrılır.

“Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması”, 30 Kasım 1925 tarihinde kabul edilip 13 Aralık 1925 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 677 sayılı kanun ile uygulamaya konmuş bir Atatürk Devrimi’dir.


Tekke ve Zaviyeler neden kapatıldı?

30 Ağustos 1925 tarihinde Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Kastamonu’da bir konuşma yaptı. Yaptığı konuşmanın değişmemiş hali şöyledir;

“Ölülerden medet ummak, medeni bir cemiyet için, şindir (lekedir). Efendiler ve ey millet, biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar memleketi olamaz. En doğru en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.”

Aslında Atatürk Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılacağının sinyalini vermişti. Konya milletvekili Refik Bey (Koraltan) önderliğinde ve beş  milletvekili ile beraber Tekke ve Zaviyeler ile Türbelerin kapatılmasına ve bunların etrafında genişleyen ünvanlar topluluğu şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük, gaipten haber vermek ve murada kavuşturmak amacıyla muskacılık gibi, eylem, unvan ve sıfatların kullanılmasını, bunlara ait hizmetlerin yapılmasını ve bu unvanlarla ilgili elbise giyilmesini de yasaklamıştır.

Ayrıca çıkan yasa ile Türkiye Cumhuriyeti içinde padişahlara ait ya da bir tarikata çıkar sağlayan tüm türbeler kapatılmış, türbedarlıklar kaldırılmıştır. Yasaya aykırı davrananlara para ve hapis cezası getirilmiştir. 30 Kasım 1925 tarihinde de yürürlüğü girmiştir.

1950 Sonrasında bazı önemli Osmanlı paşaları ve sultanlarının türbeleri bakım ve onarıma açılıp, sonrasında ziyarete açılmıştır.  İlk olarak İstanbul’da Koca Mustafa Reşit Paşa ve Gazi Osman Paşa’nın türbeleri açılmıştır. Arkasından Kanuni Sultan Süleyman ve Yavuz Sultan Selim takip etmiştir. Osman Gazi ve Orhan Gazi türbeleri ile Yeşil türbe Bursa’da açılmasına izin verilmiştir. Arkasından Fatih Sultan Mehmet türbesi, 2. Abdülhamit ve Abdülaziz’in bulundukları 2. Mahmut türbesi, Mimar Sinan türbesine de izin verilmiştir. Arkasından Selçuklu Sultanları ve Nasrettin Hoca türbesine de izin verilmiştir.

Türbelerde yapılan İslam dışı örnekler günümüzde aleni olarak görülmekte ki birde Türkiye’nin o zaman ki günlerini düşünmek bile gerçekten ürkütücü.

1990 yılında çıkartılan yasa Türbelerin açılma yetkilerini Kültür Bakanlıklarına vermiştir. Türbelerin açılışı, tarikatların da tekrar yayılmasını aleni kılmıştır. Günümüzde ise siyasetin artık tarikatlarla iç içe olması sebebiyle, itibar kazanmaya başlamışlar, Türkiye Cumhuriyeti anayasasına göre yasaklı olan bu tip faaliyetler sanki meşruymuş gibi devam etmektedir. Bu gibi faaliyetlerin Türkiye Cumhuriyetine verdiği zararı hepimiz yakın zamanlarda gördük ve halen bir yenisi olmasına zemin hazırlanıyor olması da ilginç bir tezattır.

Osmanlı’da 1603 yılında çıkan bir kanun ile Ehl-i Beyt olan Türk tekkeleri yasaklanmış onların yerine Nakşibendi Tarikatının Halidi kollarına ait Halidi Nakşi tekkeler kurulmasına izin verilmiştir. Aynı zamanda Padişahlarla ilişki kuran bu tekkelerin kolları saraya kadar uzanmıştır. Tarikatların doğasında olan dünya işlerinden el çekmek ve ahiret işlerine yönelmek, Şeyhe bağımlı olup, o ne derse onu yapmak Osmanlı hanedanını da vurdu. Batıda Rönesans yaşanırken, Osmanlı’da yenilik artık neredeyse engellenmeye başlanmıştı. Bunun en bariz örneklerinden biri ise matbaa makinesinin Avrupa’dan 240 yıl sonra Osmanlıya gelişidir. Osmanlının bilimsel anlamda gerilemesinin, eğitim olarak geri kalmasının, savaşta bile kullanılacak silah üretiminden bile geri kalmasının sebebi bu tarikatların etkinliğinin artmasından kaynaklıydı.

Bunun en iyi örneklerinden biri ise Harf devrimi yapılmadan önce, Osmanlıcayı okuyan ve yazan erkeklerin oranı yüzde 7, kadınlardaki oran binde 4’tü. Türkiye ilk kurulduğunda 13 milyon bir nüfusu vardı. Bunun 11 milyonu köylerde yaşıyordu. 40 bin köy vardı ve 38 bininde okul yoktu. Traktör yok onun yerine karasabanlar vardı. Toplam 337 doktor, 8’i Türk toplamda 60 eczacı vardı. Her iki doğan bebekten biri ölüyordu. Diş doktoru yok, Ortalama ömür 40’ı geçmiyordu. 4 bin 894 ilkokul olup, 72 ortaokul vardı. Sadece 23 lise vardı. Okul yaşına gelen her 4 çocuktan 3’ü okula gitmiyordu.

Atatürk neden Tekke, zaviye ve türbeleri kapattı? Yeni Osmanlıcılık nedir?

nest...

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.