temsil heyeti ne demek / Temsil Heyetinin varlığı, aşağıdaki hangi gelişme ile sona ermiştir?...

Temsil Heyeti Ne Demek

temsil heyeti ne demek

Temsil Heyeti nedir? Temsil Heyeti ne zaman kurulmuştur? Temsil Heyeti hakkında bilgiler

Haberin Devamı

Temsil Heyeti (Hey’et-i Temsiliyye), Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra devletin kurtuluşu için güçlü bir düzen sağlama imkanı vermiştir. İşte Hey’et-i Temsiliyye olarak da bilinen Temsil Heyeti ile ilgili merak edilenler...

Temsil Heyeti nedir?

Anadolu topraklarının itilaf devletleri tarafından işgal edilmesinin ardından ulusal direnişin başlaması ile birlikte, ulusal meclisin yani TBMM'nin kuruluşuna kadar bir yürütme organı gerekiyordu. Temsil Heyeti de bu doğrultuda Milli Mücadele'nin yürütme organı olarak görev yapan kuruldur.

Temsil Heyeti ne zaman kurulmuştur?

Kurtuluş Mücadelesi ile öne çıkan Temsil Heyeti'nin ne zaman kurulduğu da merak edilen diğer konulardan. Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulana kadar görevini sürdüren Temsil Heyeti, İstanbul hükümetine karşı alternatif bir geçici hükümet olarak 27 Aralık 1919 tarihinde kurulmuştur. Millet Meclisi'nin kurulmasında aktif bir rol oynayan kurul, faaliyetlerini Ankara'da sürdürmüştür.

Haberin Devamı

Ülkenin pek çok farklı yerinden vekilin bir araya geldiği Temsil Heyeti, Kurtuluş Mücadele'sinin TBMM kurulana kadar düzenli şekilde devam etmesi konusunda etkili olmuştur ve yerini 23 Nisan 1920'de kurulan TBMM'ye bırakmıştır.

Birinci Millî Mimarlık Dönemi Üslubunun Ankara'daki ilk örneklerinden olan I.TBMM Binası, 1920-1924 yılları arasında Kurucu Meclis olarak da görev yapan Gazi Meclis tarafından kullanılmıştır. TBMM Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Başkanlığı uhdesinde Kurtuluş Savaşı Müzesi (I.TBMM Binası) olarak hizmet vermektedir.

İLETİŞİM

Tel : 0312 420 19 20 (Gişe)
: 0312 420 86 40 (İdare)
Fax : 0312 420 26 49


ZİYARET GÜN VE SAATLERİ

Haftanın her günü müze ziyarete açıktır.

Yaz Dönemi
Gişe saatleri : 09.00-17.30
Ziyaret Saatleri : 09.00-18.00

Kış Dönemi
Gişe saatleri : 09.00-16.30
Ziyaret Saatleri : 09.00-17.00

Giriş Ücreti: 60 TL. (Cumhuriyet Müzesi II. TBMM Binası dahil).


Ücretsiz Giriş:


BİRİNCİ TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BİNASININ TARİHÇESİ

Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi binası olarak kullanılan yapı, döneminde parti binası olarak inşa edilmiştir. 1916 yılında İttihat ve Terakki Fırkası binası olarak yapımına karar verilmiştir. Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın emriyle Mimar Salim Bey tarafından bina projelendirilmiş ve proje yapım işi ise Askerî Mimar Hasip Bey'e verilmiştir. Hasip Bey, binanın büyük bölümünü başarı ile bitirmiş ancak çatı ve diğer bölümler, sürmekte olan savaş, yaşanan malzeme sıkıntısı ve İttihat ve Terakki Fırkasının kapanması gibi nedenlerle tamamlanamamıştır.

Birinci Dünya Savaşı sonrası, Mondros Mütarekesi şartları gereğince bir grup İngiliz ve Fransız askeri Ankara'ya gelmiş, Fransız askerlerinin başındaki komutan ise henüz çatısının bir bölümü örtülmemiş olan bu binanın ilk odasını makam olarak kullanmıştır.

19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıkmasından sonra Havza ve Amasya genelgeleri yayımlanmış; Erzurum ve Sivas kongreleri yapılmış, Mustafa Kemal Paşa, Ankara'yı Millî Mücadele'nin merkezi olarak seçmiş ve Temsil Heyeti ile birlikte 27 Aralık 1919'da Ankara'ya gelmiştir. İstanbul’un işgalinden birkaç gün önce ise yabancı birlikler Ankara’yı terk etmiştir.

16 Mart 1920'de İstanbul İngilizler tarafından resmen işgal edilmiş ve 18 Mart 1920'de Meclis-i Mebusan kendini feshetmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 1920'de açılmasına karar verildiğinde, Ankara'da Meclisin toplanabilmesi için gerekli büyüklük ve donanıma sahip bir binanın bulunmadığı görülmüştür. Bu şartlar altında, inşası yarım kalan İttihat ve Terakki Fırkası binasının Meclis binası olarak kullanılması kararlaştırılmış, Ankara halkı, Ankara’da bulunan 20. Kolordu askerleri ve Ankara Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti büyük destek vermiştir. Böylece Meclis binası, Ankaralıların evlerinden ve Ulucanlar'daki Numune Mektebinden getirilen kiremitlerle, halkın fedakârlıkları ile tamamlanmıştır.

23 Nisan 1920 ile 15 Ekim 1924 tarihleri arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak kullanılan bina, daha sonra Cumhuriyet Halk Fırkası Genel Merkezi olarak kullanılmıştır. Bununla birlikte Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinin temeli olan Hukuk Mektebi burada kurulmuş, bina mektebe kısa bir süreliğine ev sahipliği yapmıştır. 1957 yılında Millî Eğitim Bakanlığı Komisyonunca alınan kararla müzeye dönüştürülmek üzere çalışmalara başlanmış ve 23 Nisan 1961 tarihinde "Türkiye Büyük Millet Meclisi Müzesi" adıyla halkın ziyaretine açılmıştır.

23 Nisan 1981 tarihinde ise "Kurtuluş Savaşı Müzesi" adını alan müze, günümüzde TBMM Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Başkanlığı bünyesinde hizmet vermektedir.




MECLİSİN AÇILIŞI

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Açılışı, 23 Nisan 1920

Türkiye Büyük Millet Meclisi, Temsil Heyeti adına Mustafa Kemal Paşa'nın 21 Nisan 1920'de yayımladığı tamim gereğince; Hacı Bayram-ı Veli Camii'nde kılınan cuma namazını takiben dualar eşliğinde kurbanların kesilmesinin ardından coşkulu bir törenle 23 Nisan 1920'de açılmıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi ilk gün 115 temsilci ile toplanmış ve açış konuşmasını en yaşlı üye sıfatı ile geçici başkanlık görevini üstlenen Sinop Milletvekili Şerif Bey yapmıştır. Meclisin 24 Nisan 1920'de yapılan ikinci toplantısında Mustafa Kemal Paşa oy birliği ile Meclis Başkanlığına seçilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Önünde Dua

Kurtuluş Savaşı, Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın başarılı yönetimi ve Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisinde alınan hayati kararlar sonucunda zaferle sonuçlanmıştır. 20 Ocak 1921'de Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk anayasası olan Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, 05 Ağustos 1921'de Mustafa Kemal Paşa'ya "Başkomutan"; 19 Eylül 1921'de "Gazi" unvanı ile “Mareşal” rütbesinin verilmesi, 12 Mart 1921'de İstiklal Marşı ve 1 Kasım 1922'de Saltanatın Kaldırılması bu Mecliste kabul edilmiştir. Öte yandan 23 Ağustos 1923'te Lozan Barış Antlaşması, 13 Ekim 1923'te Ankara'nın Başkent Oluşu ve 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in İlanı da bu Meclis çatısı altında onaylanmış, Gazi Mustafa Kemal Paşa Cumhurbaşkanı seçilmiştir.

Bina bir süre sonra ihtiyaçları karşılayamaz hâle gelmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında birçok yapıda imzası bulunan mimar Vedat Tek tarafından yapılan ve 18 Ekim 1924’te faaliyete başlayan II. Meclis binasına geçilmiştir.




GEZİ GÜZERGÂHINA GÖRE MÜZENİN BÖLÜMLERİ

Plan Bilgisi

1.Mescit6. Kâtipler Odası
2.Reis (Meclis Başkanı) Odası7. Haberleşme ve Silah Gücü (Encümen Odası)
3. Genel Kurul Salonu8. Kulis
4. İstiklal Marşı Anı Odası9. Şer'iye Encümeni (Anayasa Komisyonu) Odası
5. Yönetim10. Riyaset (Başkanlık) Divanı Odası




Koridorun sağ ve sol duvarlarında; Cumhuriyet Dönemi ressamlarının yağlı boya tabloları ile Genel Kurul Salonun’daki oturumu gösteren fotoğraflar sergilenmektedir.




MESCİT


Döneminde mescit olarak kullanılan ve sade bir görünümü olan bu odada, halı seccadeler ve rahleler sergilenmektedir. Rahlelerin ikisi Şam işi tekniğinde sedef kakmalı, diğer ikisi ise oldukça sadedir. Odanın bir duvarında sancak asılı durmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışından sonra duvara asılan sancak üzerinde sim ile Fetih suresinin birinci ayeti, bir Hadis-i Şerif ve Saff suresinin on üçüncü ayeti işlenmiştir.


Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışından sonra duvara asılan sancak



REİS (MECLİS BAŞKANI) ODASI

Döneminde Meclis Başkanı odası olan bu oda, Mustafa Kemal Paşa’nın çalışma odası ve aynı zamanda yaver odası olarak kullanılmıştır. Odada Mustafa Kemal Paşa tarafından kullanılan şahsi eşyalar sergilenmektedir.




GENEL KURUL SALONU (MECLİS TOPLANTI SALONU)

Dikdörtgen formunda olan bu bölüm binanın en büyük salonudur ve Genel Kurul Toplantı Salonu olarak kullanılmıştır. Tekne tavan ile örtülü olan ve ilk hâli korunarak teşhir edilen salonun ortasında Başkanlık ve Divan Üyeleri ile konuşmacı kürsüsü, kürsünün arkasında Âl-i İmran suresi, 159. ayetinin bir kısmı olan “İş konusunda onlarla müşavere et” anlamına gelen "Ve Şâvirhüm fi'l emr" yazılı hat levhası, levha ve kürsünün hemen önünde de Zabıt Kâtipleri kürsüsü yer almaktadır. Bu kürsünün karşısındaki sıralar Bakanlar Kurulu, yanlardakiler ise milletvekili sıraları olarak kullanılmış; sağdaki balkon kordiplomatik (elçi ve elçilik görevlileri topluluğu), soldaki balkon milletvekillerine, balkon altları ise yerli ve yabancı basın temsilcilerine ayrılmıştır. Sıralar Muallim Mektebi (Ankara Öğretmen Okulu) ile şimdiki Atatürk Lisesinin ilk binası olan Mekteb-i Sultanisinden (Taş Mekteb); sonradan elektrikli hâle getirilen iki petrol lambası ile sac sobalar civar kahvehanelerden, büro malzemeleri ise resmî dairelerden getirilmiştir. Salonda Atatürk büstü, kürsü, hokka takımları, sıralar ve sobalar sergilenmektedir.




İSTİKLAL MARŞI ANI ODASI

1920-1924 yılları arasında Başkâtip (dönemin TBMM Genel Sekreteri) tarafından kullanılan bu oda; İstiklal Marşı'nın kabulünün 100. yılı anısına yeniden düzenlenmiştir. İlk dönemde Burdur milletvekilliği yapan Millî Şairimiz Mehmet Âkif Ersoy’un Tâceddin Dergâhı’nda ikamet ettiği evde kullandığı şahsi eşyalar ile şairin vefatından hemen sonra heykeltıraş Ratip Aşır Acudoğu tarafından alçı ile alınan yüz kalıbı sergilenmektedir.




KÂTİPLER ODASI


Tutanak ve kanunlar kalemleri, evrak ve yazı işleri kalemi, müdür, muavin, kâtip ve memurların bir arada bulunduğu "Kalem" olarak adlandırılan bu odada, zabıt kâtipleri tarafından kullanılan evrak dolapları, okul sıraları, hokka takımları sergilenmektedir.




HABERLEŞME VE SİLAH GÜCÜ ODASI (ENCÜMEN ODASI)

Döneminde Encümen (Komisyonlar) Odası olarak kullanılan bu odada Millî Mücadele’nin silah ve haberleşme gücünü yansıtan su soğutmalı ve şeritli makineli tüfekler, ateşli ve kesici silahlar, manuel telefon santrali, şifre makinesi, manyetolu telefon (sahra telefonu), telgraf alıcı-verici, Mors yazıcı ve arazi dürbünü gibi eserler sergilenmektedir.




KULİS-TOPLANTI SALONU UZANTISI (DİNLENME SALONU)

Milletvekilleri tarafından oturum aralarında kulis olarak kullanılmıştır. Bu salonda milletvekilleri ve Mustafa kemal Paşa tarafından kullanılan şahsi eşyalar ile 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi binası üzerine çekilen ilk bayrak sergilenmektedir.

23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Binası üzerine çekilen ilk bayrak




ŞER'İYE ENCÜMENİ (ANAYASA KOMİSYONU) ODASI

Yasa tekliflerinin Anayasaya uygunluğunun görüşüldüğü toplantı odasıdır. 1921 ve 1924 anayasalarının yazıldığı bu odada; 2008 yılında ülkemize getirilen Lozan Anlaşması'nın imzalandığı masa ve zabıt cerideleri ile hokka takımları sergilenmektedir.




RİYASET (BAŞKANLIK) DİVANI ODASI

Riyaset (Başkanlık) Divanı odası olarak kullanıldığı gibi ilk zamanlar bina yetersizliğinden dolayı İcra Vekilleri Heyeti (Bakanlar Kurulu) olarak da kullanılmıştır. Ayrıca Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın zaman zaman bu odada çalıştığı bilinmektedir. Sol taraftaki panoda ilk Riyaset Divanı üyeleri, sağ taraftaki panoda ise ilk Bakanlar Kurulu üyelerinin fotoğrafları ile hokka takımları sergilenmektedir.






KURTULUŞ SAVAŞI MÜZESİ SOSYAL MEDYA HESAPLARI



ADRES

Hacıbayram Mahallesi Cumhuriyet Caddesi No: 2/1
Ulus/Altındağ


Erzurum’dan Sivas’a Hey’et-i Temsiliye (Temsil Kurulu)

                    Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi ile Türkiye’nin önünde yeni bir dönem açıldı. Savaş yıllarının biriktirdiği ölümler, acılar, felaketler toplum hayatını derinden sarsarken, siyasi, idari, iktisadi alanlarda değişiklikler meydana geldi. Dört yıllık savaşa girişte ve bunun inatla sürdürülmesinde baş sorumlu görülen ittihatçıların, yurt dışına kaçmaları siyasette önemli tesirler yaratırken mütarekenin işgaller biçiminde uygulanması karşısında, Türk Milleti iki alanda faaliyete koyuldu. Birincisi siyasi alanda müdafaa-ı hukuk hareketi, ikincisi de Kuvayımilliye’nin ortaya çıkışı oldu. Bu iki hareketin temellendirdiği Milli Mücadele başlatıldı. Mustafa Kemal Paşa, Anadolu’ya geçerken akıl süzgecinden geçirdiği, zihninde canlı tuttuğu mücadeleyi iki esasa bağlıyor ya da bunlar etrafında topluyordu: Ulusal egemenliğe dayanan, kayıtsız şartsız bağımsız olan yeni Türk Devleti kurmak. Hareketin bir yanı askeridir, diğer yanı anayasaldır. Bunu her anda ve yerde belli etmiş, halkı bunların etrafında toplamaya çalışmıştır. O, Samsun’a geldiği günlerde Türkiye’de anayasal düzen askıya alınmış, kapatılmasının üzerinden dört aydan fazla süre geçtiği halde seçimler yapılıp Mebuslar Meclisi toplanamamış, anayasa defalarca ihlale uğratılmıştı. Parlamento denetiminden uzak İstanbul hükümetleri bir yandan işgal güçlerinin baskılarını daha fazla hissederlerken, diğer yandan meşruiyet sorunu yaşıyorlardı. Sonuncusu o sıralarda fazla da önemsenmiyordu. Hâlbuki parlamento, bir hükümetin en büyük dayanağı, en önemli sığınağı idi. Parlamentosuz hükümetin, dalgalara açık gemiler gibi okyanusta yalpaladığı sonradan anlaşılacaktır. İşgallerin genişlemesi seçimlerin yapılmasındaki zorlukları ortaya çıkardı. Mustafa Kemal Paşa’nın kongreler yoluyla milletin sesini dünyaya duyurmak, millet iradesini egemen kılmak çabaları böyle bir ortamda kuvvet kazandı. Kongreler, tıpkı parlamento gibi toplanıyor, çalışıyor ve böyle bir görevi üstlenmiş görünüyordu. Ancak kongreleri sürekli açık tutmanın, tutabilmenin de olanaksızlığı ortadaydı. Hem kongre açık olmadığı zaman onun adına karar alabilecek hem de kongrelerden çıkacak kararları uygulamaya koyacak ondan farklı bir başka kurula, bir çeşit icra organına ihtiyaç duyuluyordu. İşte Hey’et-i Temsiliye (Temsil Kurulu) böyle bir ihtiyaçtan doğmuştur ya da problemin çözümü olarak görülmüştür.

         

        23 Temmuz 1919’da toplanan Erzurum Kongresi’nin ilk gününde Mebuslar Meclisi’ndeki çalışma yöntemi kabul edilmiş olduğundan yeteri sayıda komisyon kurulmuştu. Bunlardan biri olan Nizamname Encümeni (Tüzük Komisyonu ), yeni kurulacak cemiyetin tüzüğünü hazırlamakla yükümlü idi. Kongre iki ayrı cemiyet tarafından düzenlenmiş bulunduğundan bunların birleştirilmeleri ile önce cemiyetin unvanı belirlendi. Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-ı Hukuk-ı Milliye Cemiyeti ile Trabzon Muhafaza-ı Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin yerini Şarki Anadolu Vilayâtı Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti aldı. Doğu vilayetleri ile Doğu Anadolu vilayetleri arasındaki en önemli fark, ikincinin birinciden daha geniş bir kapsama sahip olması idi. Nitekim Doğu vilayetlerinden maksat altı doğu vilayeti olup Erzurum, Sivas, Van, Bitlis, Elazığ ve Diyarbakır vilayetleri ile Erzincan bağımsız sancağı idi. Doğu Anadolu Vilayetleri ise söz konusu altı vilayetle birlikte Trabzon Vilayeti’ni ve tüzüğün yedinci maddesinin zeylinde[i] açıklandığı üzere bağımsız livalar meyanında Erzincan ve Canik Sancağı’nı da kapsıyordu.

         

                    Tüzüğe göre yeni cemiyetin kuruluşu, merkezi, Temsil Kurulu ile bu kurulun görev ve yetkileri şu şekilde belirleniyordu: a) Temsil Kurulu, Umumi Kongre tarafından, gereken özelliklere sahip kongre içinden veya dışından seçilecek en az dokuz, en çok 16 kişiden oluşacak, içlerinden biri başkan seçilecek, bir de yazı kurulu bulunacak, b) Temsil Kurulu’nun merkezi, duruma ve olayların gelişimine göre en uygun göreceği yer olacak, c) Temsil Kurulu, umumi kongreye karşı sorumlu olup, umumi kongre Temsil Kurulu’nu yerinde tutacak veya yeniden seçecek ve onun hesaplarını inceleyip kabul edecekti. Temsil Kurulu’nun üye sayısı vilayet ve bağımsız sancaklara göre belirlenmiş olup, en az sayı üzerinden dokuz üye vilayet ve sancaklardan birer temsilcinin, en çok sayı üzerinden 16 üye vilayetlerden ikişer, bağımsız sancaklardan birer temsilcinin seçilmesiyle gerçekleştirilmiş olacaktı. Temsil Kurulu’nun ne şekilde seçileceğine dair tüzüğün 7. maddesinin zeylinde açıklama getirilmiş bulunmaktaydı. Buna göre, Temsil Kurulu üyeleri, mensup bulundukları vilayet veya bağımsız sancaktan, kongrede hazır bulunan delegeleri tarafından belirlenen sayının iki katı olarak gösterilecek aday arasından Kongre Genel Kurulu’nca seçilecekti. Bu demektir ki vilayetlerin kongreye katılan delegeleri kendi vilayetleri adına dörder, bağımsız sancakların delegeleri ikişer aday belirleyip genel kurula sunacaklar, Temsil Kurulu üyelerinin seçimini genel kurul yapacaktı. Delegeleri kongreye yetişememiş olan vilayet ve sancaklar adına veyahut kongre toplanmamış olduğu bir zamanda her hangi bir sebepten dolayı boşalan üyeliğe seçilecek kişiler, Temsil Kurulu ile cemiyetin ilgili merkez heyetleri arasında haberleşme yapılarak kararlaştırılacaktı. Bu durumda yine merkez heyetleri, iki kat aday bildirecekler ve bunlar arasından seçimi, genel kurul toplantı halinde bulunmadığından, Temsil Kurulu yapacaktı. Temsil Kurulu da vilayetler adına duruma göre bir veya iki, bağımsız sancaklar adına bir kişiyi seçip Temsil Kurulu’na dâhil edeceklerdi.

         

                    İlk Temsil Kurulu, Erzurum Kongresi Genel Kurulu tarafından 7 Ağustos 1919’da dokuz kişi olarak seçildi ve tüzük gereğince bu seçim, 24 Ağustos 1919’da Erzurum Vilayeti Makamı’na bildirildi. İlk bakışta bundan, seçimin en az sayı üzerinden yapılmış olduğu anlamını çıkarmak kolay, fakat aynı zamanda yanıltıcıdır. Nutuk’ta ya da ona paralel yazılan hatıralarda dokuz kişilik liste verilirken bunların hangi vilayet ya da sancak adına seçilmiş oldukları belirtilmediğinden, sonraki çalışmalarda önemli yanılgıların ortaya çıktığı görülmektedir. Bu itibarla konuyu biraz daha irdeleyerek yanılgı sebeplerinin ortadan kaldırılması gerekmektedir.

         

         

         

        Temsil Kurulu’na Kimler Seçildi?

         

        Erzurum Kongresi Genel Kurulu, yeni bir cemiyetin tüzüğünü hazırlayıp kabul etmiş ve çalışmalarını nihai noktaya ulaştırmış bulunuyordu. Şimdi sırada son esaslı madde olarak Temsil Kurulu üyelerinin seçimi bulunuyordu. Bu arada Mustafa Kemal Paşa, en yakın beş arkadaşıyla, 5 Ağustos 1919’da gizli bir toplantı yaparak Temsil Kurulu’na girip girmemesi meselesini görüştü ve düşüncelerini yazılı olarak bildirmelerini istedi. Temsil Kurulu’na girmemesi yönündeki çoğunluk kararına rağmen o, sebeplerini de açıklayarak aksi doğrultuda hareket etti ve memleketin geleceği ile birinci derecede ilgili böyle bir kurulda bulunmayı gerekli gördü. Bununla birlikte son kararı verecek olan Kongre Genel Kurulu idi. Temsil Kurulu’na kimlerin seçildiği konusu ile ilgili olarak yapılan çalışmalar genellikle Nutuk’taki bilgilere ve 24 Ağustos 1919’da vilayet makamına verilen yeni cemiyetin beyannamesine dayanmaktadır. Söz konusu beyannamede Temsil Kurulu üyelerinin isimleri ve hüviyetleri şu şekilde belirtiliyordu:

         

        Mustafa Kemal Paşa   :Sabık Üçüncü Ordu Müfettişi, askerlikten müstafi.

        Rauf Bey                      :  Bahriye Nazırı Esbakı.

        İzzet Bey                      : Sabık Trabzon Mebusu.

        Raif Efendi                  : Sabık Erzurum Mebusu.

        Servet Bey                   : Sabık Trabzon Mebusu.

        Şeyh Fevzi Efendi       : Erzincan Nakşi Şeyhi.

        Bekir Sami Bey           : Beyrut Valii Esbakı.

        Sadullah Efendi          : Sabık Bitlis Mebusu.

        Hacı Musa Bey           : Mutki Aşireti Reisi.

         

        Bu listede yer alanlardan ilk üçü Erzurum, İzzet ve Servet Beyler Trabzon, Şeyh Fevzi Efendi de Erzincan delegesi olarak kongreye katılmışlardı. Diğer üç üye, yani Bekir Sami Bey, Sadullah Efendi ve Hacı Musa Bey, kongreye katılmamışlar, dolayısıyla Temsil Kurulu’na kongre içinden değil, kongre dışından seçilmişlerdi ki burada tüzüğe aykırılık söz konusu değildir[ii]. Böylece Erzurum’da seçilen ilk Temsil Kurulu’nun dokuz kişiden ibaret bulunduğu anlaşılmış olmaktadır.

         

         

        Temsil Kurulu Üyeleri Nasıl Seçildi?

         

        Temsil Kurulu üyelerinin nasıl ve ne şekilde seçilecekleri, tüzüğün 7. maddesinin zeylinde gösterilmiş bulunuyordu. Bununla birlikte Erzurum Vilayeti Makamı’na sunulan 24 Ağustos 1919 tarihli cemiyetin beyannamesinde, kimin hangi vilayet ve/veya bağımsız sancak adına seçilmiş olduğu belirtilmemiştir. Bu durum bazı hatıralarda ve araştırma eserlerde karışıklığa sebep olmuş görünmektedir. Mustafa Kemal Paşa Nutuk’ta Erzurum’dan Sivas’a gelişlerini anlatırken “Nihayet Hey’et-i Temsiliye azası olarak, Erzurum’dan üç kişi, Erzincan’dan bir kişi ve Sivas’ta bulduğumuz Bekir Sami Bey’le beş kişi olduk” demekte, Kâzım Karabekir Paşa da Temsil Kurulu üyelerini sayarken, Mustafa Kemal Paşa, Rauf Bey, Hoca Raif Efendi’den sonra parantez içinde Erzurum yazmaktadır. İlk bakışta bu ifadelerden Temsil Kurulu’na Erzurum’dan üç kişinin seçilmiş olduğu izlenimi edinilmektedir ki, söz konusu tüzük gereğince mümkün değildir. Çünkü vilayetler adına en çok iki kişinin seçilebileceği hususu kesinlik kazanmış bulunmaktadır. Erzurum Kongresi’nde Gümüşhane delegesi olarak bulunan Zeki (Kadirbeyoğlu) Bey’in hatıra notlarına dayanan Mahmut Goloğlu, Temsil Kurulu için Mustafa Kemal Paşa’nın hazırladığı listeden söz etmekte ve 7 Ağustos’ta oturum açılır açılmaz başkanlığa sunulan bir önerge ile dokuz delegenin aday gösterildiğini yazmaktadır. Esasen dokuz kişilik liste nizamnamenin seçimle ilgili 7. maddesinin zeyline aykırıdır. Her vilayet ayrı ayrı seçilecek üye sayısının iki katı, bağımsız sancaklar yine ayrı ayrı olmak üzere ikişer aday gösterebileceklerdi. Temsil Kurulu’nu seçmek için tek bir liste verilemezdi. Bu, kâğıt üzerinde böyle göründüğü gibi, tatbikatı da böyle olmuştur. Çünkü kongre zabıtları Temsil Kurulu üyelerinin seçiminin söz konusu nizamnameye uygun olarak yapılmış olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

         

        7 Ağustos 1919 Perşembe günü on üçüncü birleşimin birinci oturumunda başkan Mustafa Kemal Paşa Temsil Kurulu seçimine geçilmesini istediği zaman, Gümüşhane delegesi Zeki Bey, öncelikle üç kişilik tasnif kurulunun belirlenmesini önerdi ve bu önerge kabul edilerek Zeki (Gümüşhane), Rıfat (Tokat) ve Cevat (Hasankale) beyler söz konusu kurulun üyeliklerine getirildiler. Bundan sonra Temsil Kurulu’nun seçimine geçildi. Öyle anlaşılıyor ki Temsil Kurulu, her vilayetten ikişer üye hesabıyla en çok sayı üzerinden seçilecekti. Bunun için 7. maddenin zeyline göre hareket edildi ve her vilayetin delegeleri seçilecek üye sayısının iki katı yani dörder, Erzincan bağımsız sancağı iki adayı belirleyip ayrı ayrı mazbatalarla başkanlık divanına bildirdiler. Diyarbakır ve Elazığ vilayetleri ile Canik bağımsız sancağı kongreye delege göndermemiş olduklarından, Van delegeleri de Erzurum’dan seçildikleri ve temsil etmiş oldukları vilayetin durumuna hakkıyla vakıf bulunmadıkları gerekçesiyle kongrenin son günü istifa ettiklerinden dolayı üç vilayet ile bir bağımsız sancak adına Temsil Kurulu’na aday gösterilemedi. Geride kalan dört vilayet ile bir bağımsız sancak adına gösterilen adaylar şunlardı:

         

        Erzurum: 1.Mustafa Kemal Paşa

                         2.Hoca Raif Efendi

                         3. Hınıs Mümessili Celal Bey

                         4. Kiğı Mümessili Said Bey

         

        Trabzon:   1. İzzet Bey (Maçka)

                          2. Servet Bey (Merkez)

                          3. Hasan Efendi (Ordu)

                          4. Necati Efendi (Rize)

         

        Sivas     :   1. Bahriye Nazırı Esbakı Rauf Beyefendi

                          2. Beyrut Vali-i Esbakı Bekir Sami Bey

                          3. Karahisar Mebus-ı Sabıkı Mustafa Efendi

                          4. Suşehri Kazası Mümessili Hakkı Bey

         

        Bitlis    :     1. Mutki Aşireti Reisi Musa Bey

                           2. Bitlis Mebus-ı Sabıkı Sadullah Efendi

                           3. Muş Belediye Reis-i sabıkı Behlül Efendi

                           4. Siirtli Necmeddin Efendi

         

        Erzincan:    1. Erzincan Müftüsü Osman Fevzi Efendi

                           2. Mümessil Şeyh Hacı Ahmet Fevzi Efendi

         

        Oyların sayımı neticesinde,

         

        Erzurum adına Mustafa Kemal Paşa 46 rey ile

        Erzurum adına Hoca Raif Efendi 36 rey ile,

        Trabzon adına Servet Bey 42 rey ile

        Trabzon adına İzzet Bey 38 rey ile,

        Sivas adına Rauf Bey 46 rey ile

        Sivas adına Bekir Sami Bey 34 rey ile,

        Bitlis adına Sadullah Efendi 45 rey ile

        Bitlis adına Hacı Musa Bey 45 rey ile,

         

        Erzincan adına Hacı Fevzi Efendi 40 rey ile kongre genel kurulu tarafından Temsil Kurulu üyeliklerine seçildiler. Kurulun başkanlığına tüzüğün 7. maddesi uyarıca Mustafa Kemal Paşa getirildi. Vilayetlerden en çok sayı üzerinden seçilmiş olmalarına rağmen, en az sayı olan dokuzda kalan Temsil Kurulu üyeleri bir araya gelemediler. Mutki aşireti reisi Musa Bey, Mutki dağlarından çıkamamış, Sadullah Efendi ortalarda görünmemiş, Servet ve İzzet Beyler kongre biter bitmez birer mazeretle Trabzon’a dönmüşlerdi[iii]. Geride kalan beş kişi, - ki bunlardan bir olan Bekir Sami zaten o sırada Sivas’ta bulunuyordu- Şarki Anadolu adına Sivas Kongresi’nde bulunmak üzere Erzurum Kongresi’nce görevlendirildiler ve 29 Ağustos 1919’da Mustafa Kemal Paşa, Rauf Bey, Hoca Raif Efendi, Erzincan Şeyhi Fevzi Efendi kongreye katılmak üzere Sivas’a hareket ettiler. Bununla birlikte Erzurum’da seçilen dokuz kişilik Temsil Kurulu bütün hukuku ile varlığını sürdürdü.

         

        Temsil Kurulu’nun 2 Eylül 1919’da Sivas halkı ile ordu ve mülkiye mensupları tarafından pek gösterişli bir biçimde karşılandıklarını, Mekteb-i Sultani binasının ikametlerine tahsis edildiğini Erzurum’da yayımlanan Albayrak gazetesi okuyucularına duyurmakta idi. Mustafa Kemal Paşa da bu karşılamayı Nutuk’ta memnuniyetini belli edecek tarzda anlatmaktadır. Kurul onuruna verilen ziyafete Amerikalı muhabir Mr. Browne’ın da katıldığını belirten Albayrak, yazısını şöyle sürdürüyordu: “Şarkî Anadolu Hey’et-i Temsiliyesi namına Mustafa Kemal Paşa da kısa, fakat pek ruhlu bir nutuk ile cevap vererek, amal-i mukaddesat-ı milliyenin husûlü için bugün ordu ve taşra hükümetinin yek-vücud olduğunu söylemekte hiçbir beis görmediğini ilâve eyledi.” Erzurum, Sivas’taki kongreye genel bir kongre değil, Batı Anadolu vilayetleri kongresi olarak bakıyor ve Erzurum çevresini sözcülüğünü üstlenmiş görünen Albayrak gazetesi de bunu açıkça dile getiriyordu: ”Garbi Anadolu vilayetleri tarafından Sivas’ta akdi kararlaştırılan kongreye Şarkî Anadolu vilayetleri namına Hey’et-i Temsiliye’den müntehab bir hey’etin iştirak etmesi ve bu hey’etin Erzurum Kongresi mukarreratını teklif ve müdafaa ile mükellef bulunması kongrece takarrür etmişti. Bu kere Hey’et-i Temsiliye namına Sivas’a hareket eylemiş olan Mustafa Kemal Paşa ve Raif beyefendiler büyük bir ihtifal ile karşılanmışlar ve bu istikbal merasimi milli bir bayram mahiyetini iktisab eylemiştir.” Gazetenin haberine göre, Temsil Kurulu ya da bu kuruldan seçilen bazı üyeler, Erzurum Kongresi’nin kararlarını Sivas Kongresi’ne önerecekler ve bu kararların aynen benimsenmesini savunacaklardı. Fakat burada sadece Erzurum’u temsil eden iki isimden söz edilmesi dikkat çekicidir. Bir sonraki nüshasında Albayrak, “Sivas Kongresi’nin Şarkî Anadolu Erzurum Kongresi’nce takarrür eden esasları kabul edeceği şüphesiz görünüyor.” demek suretiyle, Temsil Kurulu’nun kongre üzerinde oluşturacağı etkiyi vurguluyordu[iv].

         

        Temsil Kurulu’nun Erzurum’da seçimini müteakip göreve başladığı, Müdafaa-ı Hukuk Erzurum Merkez Heyeti’ne gönderdiği 18 Ağustos 1919 ve 21 Ağustos 1919 tarihli iki ayrı yazısından anlaşılmaktadır[v]. Her iki yazının altında Şarkı Anadolu Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti Hey’et-i Temsiliyesi unvanının üzeri mühürlenmiş ve Mustafa Kemal Paşa tarafından imzalanmıştır. Daha sonra kurul üyelerinden İzzet ve Servet Beyler Trabzon’a gittiklerinden, Bekir Sami, Sadullah ve Hacı Musa Beyler Erzurum’a hiç gelmemiş olduklarından geride sadece dört kişi kalmış bulunuyordu. Bununla birlikte seçildiği andan itibaren halkın ve resmi idare yetkililerinin başvuru yerinin Temsil Kurulu olduğu bildirilmiş, adı geçen kurulun halk ve yönetimler üzerinde etkisi her geçen gün daha da artmış ve bu olay yeni bir dönemin başlangıcını teşkil etmiştir. Erzurum Hey’et-i Temsiliyesi döneminde kurul başkanı Mustafa Kemal Paşa yazışmalarında, kurul adıyla değil, önceki resmi göreviyle yani Üçüncü Ordu Müfettişliğinden Müstafi M. Kemal ya da sadece M. Kemal imzasını kullanmıştır. Toplantı yapılamaması ve karar alınamamasını çoğunluğun bulunmayışına bağlayan görüş, cemiyetin tüzüğü ve dernekler yasası göz önünde bulundurulduğunda haklı sayılsa da Sivas’ta Bekir Sami Bey’in katılımı ile salt çoğunluk temin edildiği ve Refet Paşa’nın dâhil edilmesiyle sayı arttığı halde toplantı yapılamaması ve karar alınamamasının başka bir açıklaması olması gerekir. Yayımlanmış kararlarının başlangıcı 8 Eylül 1919 tarihini taşımakta olduğundan, Sivas Kongresi çalışmalarının Temsil Kurulu toplantılarını aksatmadığı da ortadadır. Bununla birlikte Hey’et-i Temsiliye Namına M. Kemal imzalı yazışmalar başlangıçta yok denilecek kadar azdır. Muhtemelen ilk toplantı 9 Ağustos 1919 tarihli olup, Kâzım Karabekir Paşa’nın Temsil Kurulu’na istişari üye alınması ile ilgilidir ki burada Mustafa Kemal Paşa “Hey’et-i Temsiliyeden M. Kemal” imzasını kullanmıştır[vi].

         

        Dokuz kişilik Temsil Kurulu’nun üye sayısını on altıya yükseltme çalışmaları Sivas’ta başlatıldı. Canik Sancağı adına bir üyenin seçimi ile ilgili olmak üzere Canik Müdafaa-ı Hukuk-ı Milliye Cemiyeti Hey’et-i Merkeziyesi ile haberleşmek suretiyle Temsil Kurulu’na iki aday gösterilmesi sağlandı. Sivas Kongresi toplantı halinde olmadığından Erzurum Kongresi’nde kabul edilen cemiyet tüzüğü gereğince, adaylardan Refet Bey[vii], Temsil Kurulu’na onuncu üye olarak yine Temsil Kurulu tarafından seçildi[viii]. Kongre toplandıktan sonra Erzurum’da kabul edilen tüzüğün veya yeni tüzük tasarısının Hey’et-i Temsiliye başlığını taşıyan yedinci maddesi, 7 Eylül 1919’da görüşülmeye başlandı. Erzurum Kongresi’nde kabul edilen tüzüğe göre, Temsil Kurulu Doğu Anadolu’nun bütününü temsil ediyordu. Sivas’ta daha işin başında Temsil Kurulu’nun nereleri temsil edeceği ve kaç kişiden ibaret bulunacağı gündeme getirilince, tartışmalar başladı. Bazıları on kişilik Temsil Kurulu’na vilayetlerden ikişer, bağımsız sancaklardan birer üye seçilmesini çok buluyorlar, on altı kişinin yeterli olacağını, dolayısıyla altı üyenin seçilmesiyle en azından bu senelik yetinilmesini savunuyorlardı. Nüfusun çoğunluğunu oluşturması bakımından Batı Anadolu için altı üyenin az olacağını düşünenler olduğu gibi, arada doğu ya da batı temsilciliği şeklinde ikilik bulunmadığı ısrarla dile getirildiğinden oturumu yönetmekte olan Reis Paşa, altı kişinin ilavesiyle Şarki ve Garbi Anadolu ve Rumeli Hey’et-i Temsiliyesi teşkilinin kabulünü oya sundu ve bu cihet ekseriyetle kabul olundu[ix]. Ayrıca söz konusu altı yeni üyenin Kongre heyeti tarafından seçilmesi de kararlaştırıldı. 11 Eylül’de on altı imza ile isimleri belirtilen altı adayın Temsil Kurulu’na üye seçilmesiyle ilgili bir önerge kongre başkanlığına sunuldu. Yapılan açık oylama sonucunda, Miralay Vasıf Bey (Karahisar-ı Sahip), Husrev Sami (Eskişehir), Hakkı Behiç (Bursa), Ömer Mümtaz (Ankara), Mazhar Müfit (Denizli ve Aydın) beylerle, Ratipzade Mustafa Efendi (Niğde) oy çokluğu ile Temsil Kurulu’na seçildiler[x]. Bu seçimde Erzurum Kongresi’ndekinden farklı olan husus, vilayetler ve bağımsız sancaklar adına sayının iki katı aday gösterilmemiş olmasından ibarettir. Bu suretle Temsil Kurulu ideal ya da en yüksek üye sayısına ulaştırılmış oldu.

         

        Temsil Kurulu’nun sayısındaki artışa ve Batı Anadolu’dan seçilen üyelerin katılımına bağlı olarak yedinci maddenin zeylinde kaçınılmaz değişikliğe gidildi. Erzurum’da kabul edilen tüzükte “Hey’et-i Temsiliye Şarki Anadolu’nun hey’et-i umumiyesini temsil eder.” denildiği halde, Sivas’ta “Hey’et-i Temsiliye vatanın hey’et-i umumiyesini temsil eder.” şeklinde düzeltme yapılmıştır[xi]

         

        Temsil Kurulu’nun yeni yapısı ve yetkileri konusunda, Erzurum’da seçilmiş ve Sivas Kongresi’ne iştirak etmemiş bazı üyeleri tarafından tüzük ve hukuk üzerinden yapılan eleştirileri, başka bir makalenin konusunu teşkil edecek mahiyet arz ettiğinden ve özellikle faaliyetlerinin çok kapsamlı olmasından, sadece yapılanma süreci ile yetinilmiş daha doğrusu bu hususta bir başlangıç girişiminde bulunulmuştur. Temsil Kurulu dönemi ve olaylarının yeni Türk Devleti’nin kuruluşunun nasıl gerçekleştirildiğini anlatması bakımından önemi çok büyüktür ve bu gün karşılaşılan bazı problemlerin benzerleriyle aynı günlerde karşılaşıldığı da bir gerçektir. Tarihte determinizm olmadığını unutmadan, o zamanki hatt-ı hareketin günümüzdeki problemin çözümünde üçüncü bir yol olarak denenmesi de düşünülmelidir.

         

         

         


        


        

        [i]Şarki Anadolu Vilayatı Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti (Nizamnamesi) -Türk Basma Evi- Erzurum 1919. Ayrıca bkz. Cevat Dursunoğlu, Milli Mücadelede Erzurum, Ankara 1946. s. 166-167.


        

        [ii] Erzurum Kongresi ve Temsil Kurulu olgularının bir tanığı Kâzım Karabekir Paşa, iki ayrı eserinde farklı listelerden söz etmektedir. 1933-1951’de basılan ilk eserinde (K. Karabekir, İstiklal Harbimizin Esasları, İstanbul 1933-1951, s. 91) Erzurum Kongresi’nin bir Temsil Kurulu yaptığını, üyeleri arasında kendisinin de bulunduğunu söyleyen Kâzım Karabekir Paşa, 10 kişilik bir liste sunmakta ve Mustafa Kemal Paşa’dan sonra kendi adını ilâve etmektedir: Mustafa Kemal Paşa. Kâzım Karabekir Paşa, Rauf Bey, Bekir Sami Bey, Hoca Raif Efendi, İzzet Bey, Servet Bey, Şeyh Fevzi Efendi, Sadullah Efendi, Hacı Musa Bey. Kâzım Karabekir Paşa ikinci eserinde (K. Karabekir, İstiklâl Harbimiz, Genişletilmiş Baskı, İstanbul 1988, s. 99.) cemiyeti temsil etmek üzere dokuz kişilik bir temsil kurulunun seçildiğini belirtmekte, fakat bunlardan sekiz ismi kaydetmektedir: “Kongreye dâhil olanlardan Mustafa Kemal Paşa, Rauf Bey, Hoca Raif Efendi (Erzurum) , Servet, İzzet Beyler (Trabzon), Şeyh Fevzi Efendi (Erzincan), Kongreye dahil olmayanlardan ben ve Bekir Sami (Sivas Eski Valisi).” Bu ikinci listede Sadullah Efendi ile Hacı Musa Bey’in isimleri bulunmamaktadır. Kâzım Karabekir Paşa’nın Temsil Kurulu üyeliği bir problem gibi ortada durmaktadır. Üstelik o, her iki eserinde de buna işaret etmekte ve bununla ilgili belgeye de yer vermektedir:

                       

        Üçüncü Ordu Müfettiş Vekili ve 15 Kolordu Kumandanı

                        Kâzım Karabekir Paşa’ya Mahsustur

                        Paşa Hazretleri, Zat-ı Samileri Şarkî Anadolu Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti’nin derdest-i tabı ve takdim bulunan nizamnamesi madde-i mahsusası mucibince Hey’et-i Temsiliye azasından bulunduğunuzu arz ile takdim-i ihtiramat eyleriz, paşa hazretleri. 9.8.335

                       

                        Hey’et-i Temsiliye               azadan                        azadan                          azadan         azadan

                        Azasından                           Raif                            Süleyman                     Hüseyin               İzzet

                        M. Kemal                                                                 Necati                           Rauf

         

        Olayın tanıklarından Mazhar Müfit (Kansu) Bey de anılarında (M. Müfit Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürkle Beraber, I, Ankara 1986, s. 106-112.) Kâzım Karabekir Paşa’nın “Hey’et-i Temsiliye’ye seçilmiş olmasına rağmen resmi listede, Onbeşinci Kolordu Kumandanı ve Üçüncü Ordu Müfettiş Vekili bulunması hasebiyle zikredilmediğini” yazmaktadır. Esasen bu konu bir tüzük meselesi olup adı geçen cemiyet tüzüğünün Teşkilat başlığını taşıyan üçüncü maddesinin sekizinci bendinde durum açıklığa kavuşturulmaktadır:

        “8- Hey’et-i Temsiliye, heyeat-ı merkeziye ve idareler, mesail-i mühimmede selahiyettar gördüğü zevatı azasından add ve istişare edebilir.” Bu çerçevede Kâzım Karabekir Paşa’nın kongrece seçilmiş değil, fakat Temsil Kurulu tarafından kendisine tebligat yapılmış istişari üyesi olduğu açıktır. Temsil Kurulu üyesi olarak Süleyman Necati’nin adını vermesi, ayrıca ikinci bir itiraz noktasıdır.         


        

        [iii] Dursun Ali Akbulut, “Heyet-i Temsiliye Nasıl Teşekkül Etti?”, Atatürk Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Dergisi, I/4 (Mart 1990), s. 44-55.


        

        [iv] Dursun Ali Akbulut, “Erzurum’dan Sivas Kongresi’ne Bakış”, Sivas Kongresi IV. Uluslar arası Sempozyumu 2-3 Eylül 2005, Ankara 2006, s. 119-128.


        

        [v] Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Bekir Sıtkı Baykal, Erzurum Kongresi ile İlgili Belgeler, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayınları No. 10 Ankara,  s. 27-29.


        

        [vi] Bkz. Dip not 1.


        

        [vii] Diğeri Boşnakzade Süleyman Bey’dir.


        

        [viii] Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekiler 2 Eylül 1919’da Sivas’a geldiklerinde Refet Paşa orada değildi. “Muhabere ile kendisinin Ankara’da olduğu anlaşıldı. Ankara’da Kolordu Kumandanı Ali Fuat Paşaya ‘derhal ve behemehâl Sivas’a gönderilmesini’ emrettim. Eylül’de geldi ve Heyeti Temsiliye azası olarak tarafımdan Kongre Heyetine takdim olundu.” (Nutuk, I, s. 85. Ayrıca Uluğ İğdemir, Sivas Kongresi Tutanakları, Ankara 1986, s. 29.)  Sivas Kongresi’nin 7 Eylül 1918 Pazar günkü üçüncü birleşiminde Temsil Kurulu azasından Refet Bey’in kongre genel kuruluna takdimi Sivas’a geldiği güne tesadüf etmektedir. Bu durumda Refet Bey’in, yokluğunda ve kongrenin toplantı halinde olmadığı zamanda, muhtemelen 2 veya 3 Eylül günleri Temsil Kuruluna seçildiği var sayılabilir.


        

        [ix] Uluğ İğdemir, Sivas Kongresi Tutanakları, Ankara 1986, s.40-41


        

        [x] İğdemir, Sivas Kongresi Tutanakları, s.101-102.


        

        [xi] Nizamname, Erzurum 1919, s. 11. Nutuk, I, s. 89.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır