Tiroid bezleri vücutta yer alan pek önemli yaşamsal fonksiyonu dengelemekle görevli organdır. Bu kalp hızı, vücut ısısı, kolesterol ve benzeri fonksiyonlarda meydana gelen değişiklikler sonucu Tiroid testleri yapılmaktadır. Bu bağlamda Tiroid testi yaptırmayı planlayanlar Tiroid testi aç karnına yapılır mı? sorusuyla araştırmalar yapmaya devam ediyor. Peki, Tiroid testi için hangi bölüme gidilir? İşte tüm bilgiler…
Vücudumuzda vücut ısısı, nefes, kalp hızı kolestrol seviyeleri gibi yaşamımız için hayati öneme sahip fonksiyonları dengeleme görevine sahip olan Tiroid bezleri yaklaşık olarak 20 – 25 gram ağırlığında olmakla beraber adem elmasının alt kısmında ve boynun dip bölümünde yer almaktadır. 2 santimetre uzunluğa sahip olan bu bezler T3 ile T4 hormonlarını üretip salgılamaktadır.
TSH adı da verilen tiroid testi kan örneği alınmak suretiyle yapılabilmektedir. Dirsek bölümünün iç kısmındaki damarlardan alınan kan örneğiyle yapılan bu test öncesinde yemek yemek ya da sigara içmek yasaktır. Çünkü yenilen yemekler ve içilen sigaralar kan değerlerinde değişiklikler oluşturacağından TSH değerinde de yanlış sonuçlar elde edilmesine neden olur. Bundan dolayı Tiroid testi (TSH testi) yaptırmadan önce aç karnına olmak gereklidir.
Tiroid Hastalıkları, Guatr ve Tedavisi için hastanelerin Genel Cerrahi servislerine gidilmelidir.
Tiroid testi kan örenği alınarak yapılmaktadır. Test yaptıracak kişinin sabah saatlerinde aç karnına ve sigara içmemiş şekilde hastaneye gitmesi gerekir. Dirsek içindeki damar grubundan kan alınarak yapılmaktadır. Alına kan örneği laboratuvarda mikrobiyoloji uzmanı tarafından gerekli maddeler incelenerek sonuçlanır. TSH (Tiroid testi sonuçları) bir sonraki gün doktorlar tarafından öğrenilir. Doktorların sonuçları incelemesi sonrası gerekli görülmesi durumunda teşhis ve tedavi uygulanmaya başlanmaktadır.
Hastanelerde doktorlar tiroid bezinizin ne derece iyi çalıştığını anlamak ve hipertiroidi, hipotiroidi gibi tiroid hastalıklarından etkilenip etkilenmediğini tespit edebilmek için bir dizi testler yaparlar. Temel olarak tiroid boynun ön bölgesinde hormon üreten kelebek şeklinde bir yapıdır.
Kadınlar arasında da son yıllarda en yaygın rahatsızlıklardan biri olan tiroid hastalığı, metabolizma ve dış etkenlere bağlı olarak farklılık gösterse de, saptanan verilerin birçoğu ortak bir etken havuzu ortaya koyuyor. Yapılan araştırmalar doğrultusunda ortaya çıkan farklı veriler ise yaş, yaşam standartları ve kalitesi, metabolizma sağlığı ve tiroidin genel durumuna bağlı olarak değişkenlik gösteriyor.
Düzensiz ve sağlıksız kilo değişikliği, adet düzensizliği, kronik yorgunluk ve hâlsizlik, sürekli depresif bir ruh hâlinde olmak hastalığın en yaygın belirtileri olarak kabul edilmektedir. Bu belirtiler ve şiddetleri her ne kadar yaş ve hastalığın evresine bağlı olarak değişkenlik gösterse de, en yaygın semptomlar olarak kabul edilebilir. Bu değişkenleri doğrudan etkileyen en belirgin kriterler ise yaşam ve beslenme alışkanlıklarıdır.
Ortaya çıkan az sayıdaki bu farklı verilerin nedeni, tiroid’e bağlı olarak iki çeşit hastalığın saptanmasıdır. İlki tiroid’in az salgılanması nedeniyle ortaya çıkan Hipotiroidi, fazla salgılanması nedeniyle ortaya çıkan Hipertiroidi.
Dahiliye veya endokrinoloji uzmanı hekimlerin en sık olarak kullandığı tiroid testleri T4, T3 ve TSH değerleridir. Bu testlerin yapılması ve değerin bakılması için öncelikle sizden kan alınmalı ve laboratuvara gönderilmelidir.
TSH: Temel olarak hipofiz bezinde üretilen ve T4 ile T3ün ne kadar salınacağını belirleyen hormondur.
T4: Kanda yüksek çıkması hipertiroidi olduğu manasına gelebilir. Düşük çıkması ise hipotiroidi olarak değerlendirilebilir ancak nihai karar muayene sonucunda verilmelidir.
T3: Hipertiroidizm tanısı için genellikle sık kullanılan parametrelerdendir.
Bunlara ek olarak tirodi bezi için ultrason tetkiki çok ama çok önemlidir. Ayrıca tiroid biyopsisi de tanı için gerekli olabilmektedir.
Hastalığın semptomlarından herhangi birine dair şüpheniz varsa ve tiroid testi yaptırmak istiyorsanız başvurmanız gereken bölüm Endokrinoloji bölümüdür. Uzman hekiminiz ile görüşme öncesi tiroid hastalığına işaret ettiğini düşündüğünüz bütün etkenleri paylaşmanızda fayda var. Aile hekimliği uygulamasının yaygınlaşmasıyla beraber bu tip şikayetlerinizde aile hekiminize başvurmanız daha mantıklıdır. Aile hekiminiz gerekli olması halinde sizi uygun bölümlere yönlendirecektir.
Merak ettiklerinizi ve eklemek istediklerinizi konu altındaki yorum bölümüne yazabilirsiniz. Cevap vermekten mutluluk duyacağım. Yorumlarınızı bekliyorum.
Kaynakça: 1. Thyroid Testsİç salgı bezlerinin yer aldığı sistem endokrin, ve bu salgı bezlerinde oluşan rahatsızlıkları inceleyen bilim dalı ise endokrinoloji olarak adlandırılır. Endokrin sisteminde yer alan iç salgı bezleri, hormon sentezlemeye ve salgı yapmaya yarayan organlardır. Bezlerin meydana getirdiği hormonların ise vücutta çeşitli görevleri bulunmaktadır. Üreme, gelişme, büyüme ve metabolizmaya olan katkısı dışında hormonlar tepkilerimizi de kontrol etmektedir.
Endokrin yani salgı bezlerinin vücutta bulunduğu yerler tiroid, pankreas, kadında yumurtalıklar, erkeklerde testisler, böbrek üstü bezi, paratiroid, hipofiz, hipotalamustur. Bu salgı bezlerinde oluşan sorunlar birçok farklı hastalığa yol açabilmektedir. Endokrinologlar yani bu konudaki uzman kişiler, salgı bezlerinden doğan hastalıkları önce teşhis sonrasında ise tedavi eder.
Endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları birimi, hormon ve metabolik bozuklukların tedavisi ilgilenmektedir. Bu birime dahil olan hastalıklar ise şöyledir:
Endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları arasında en çok görülen hastalık diyabettir. Diyabet; salgı bezlerinin bulunduğu pankreasın yeterli miktarda insülin üretememesi ya da üretilen insülini etkili bir şekilde kullanılamaması durumudur. Bu hastalık ömür boyu sürebilecek hastalıklar arasında bulunmaktadır.
Diyabet rahatsızlığı olan bir hastanın kanında çok fazla şeker yer almaktadır. Açlık ve tokluk şekerlerinin düzenli ölçümünden sonra diyabet teşhisi konulan hastalar en sık olarak “Tip 1” ve “Tip 2” olarak ikiye ayrılmaktadır. Hastalığın tipi belirlendikten sonra ise doktor kontrolünde ilaç ya da insülin tedavisi başlatılarak vücutta daha büyük hasarların oluşması önlenmektedir.
Halk arasında şişmanlık olarak da adlandırılan obezite, dünyada oldukça yaygın bir hastalıktır. Vücut endeksine göre çok fazla yağ barındıran kişilere konulan bu teşhisin çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Düzensiz ve sağlıksız beslenme, genetik problemler obeziteye yol açabileceği gibi insülin direnci, tiroit ve böbrek üstü bezi hastalıkları, yumurtalıklar ya da hipofiz bozuklukları da bir etken olabilmektedir. Endokrin sebebiyle oluşan obezite sonrasında doktor, uzman bir diyetisyen kontrolünde hastayı tedavi etme sürecine girmektedir.
İnsan vücudundaki metabolizma hızının ana etmeni olan tiroit bezi, doğru üretilip depolanmadığında organların doğru çalışmamasına yol açmaktadır.
Tiroit hormonlarının fazla salgılanmasında; çarpıntı, asabiyet, aşırı kilo kaybı, terlemede artış, ellerde titreme, dökülen saçlar, ince ve nemli cilt belirtileri gözlenmektedir. Tiroit bezlerinin az çalışması durumunda ise yorgunluk, uyku hali, soğuğa karşı tahammülsüzlük, kabızlık, depresyon, eklem ağrısı, kuru cilt, düşük cinsel istek, adet düzensizliği görülmektedir.
Yüksek kan basıncı olan hipertansiyon kontrol edilemediği zaman ciddi rahatsızlıklara yol açan bir hastalıktır. Kalp, beyin ve böbreğe giden damarlara hasar veren hipertansiyon; kalp krizi, böbrek yetmezliği ve inme gibi sonuçlara yol açabilmektedir.
Dünya üzerinde çocuk sahibi olmayan milyonlarca çift bulunmaktadır. Bu süreçte çeşitli tedavi süreçleri denenmektedir. Endokrin hastalıklardan da kaynaklanan bu sıkıntılı süreçte doğru tedavi yöntemleri ile çocuk sahibi olmak mümkün olabilmektedir. Endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları birimi adet düzensizlikleri, menopoz, cinsel güçsüzlük, polikistik over sendromu gibi sorunları çözüme kavuşturmaktadır.
Vücutta bulunan hormonlardan birisi de büyüme hormonudur. Gerek çocuklarda gerekse de yetişkinlerde büyüme hormonuna etki eden bozukluklar tedavi edilmektedir. Büyüme hormonun düzeltilmesi, çocukların akranlarından daha kısa kalmamasını ve dengeli büyümesini sağlar. Ergenlik ya da yetişkinler için de geçerli olan bu hastalık ileriki dönemlerde psikolojik olarak kişiyi etkileyebilmektedir.
Hirşutizm adı ile de bilinen aşırı tüylenmenin, farklı sebepleri bulunmaktadır. Bunlardan birisi de kadınlardaki erkeklik hormonunun artışıdır. Ses kalınlaşması, adet düzensizliği, erkek tipi saç dökülmesi, âdemelmasının büyümesi, göğüslerde küçülme gibi sorunlara yol açan bu hormonal bozukluk ilaçlar ile tedavi edilebilmektedir. Aşırı tüylenme, menopozdan ya da doğumdan sonra kısa sürede kilo alan kadınlarda da görülebilmektedir. Böbrek üstü bezleri ya da yumurtalık tümörüne bağlı olarak ortaya çıkabilecek bu hastalık, bazı ilaçların yan etkisi arasında da görülebilmektedir.
Osteomalazi yetişkinlerde, raşitizm ise çocuklarda geçerli olan bir kemik yumuşama hastalığıdır. Hormonal bozuklukların yanı sıra D vitamini yetersizliği ya da eksikliği de bu hastalığa neden olabilmektedir. Yaşlanma ve menopoz hastalığı da tetikleyen diğer etmenler arasında bulunmaktadır. D vitamini, güneşten günün belirli saatlerinde alınabileceği gibi ek ilaçlarla da takviyesi mümkündür. Ancak bu hastalığın önüne geçmek için doktor kontrolünde olmak gerekmektedir.
Kortizol, böbrek üstü bezinden salgılanan bir hormondur. Kortizolün fazla salgılanması ya da dışarıdan alımı ile oluşan hastalık ise “Cushing sendromu” olarak adlandırılmaktadır. Bu hastalık kadınlarda daha sık görülse de nadir rastlanan bir hastalıktır. Kilo alma, ciltte çatlama, böbrek taşları, ense bölgesinde yağ birikimi, kadında kıllanma, kan şekeri yüksekliği bu hastalığın bazı belirtileridir. Cerrahi ya da ilaç ile tedavi edilecek bu hastalığın dışında böbrek üstü bezinde başka hastalıklar da mevcuttur. Adrenal kitle, adrenal bez yetersizliği (Addison hastalığı) de endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları altında kontrol ve tedavi edilmelidir.
Guatr hastalığı, tiroit bezlerinin büyümesi sonrasında yeteri kadar çalışmaması ya da fazla çalışması sonrasında oluşmakta olan bir rahatsızlıktır.
Guatr Hastalığına Hangi Bölüm Bakar?
Guatr hastalığına, dünya genelinde neden olan sebepler arasında iyot eksiklikleri gösterilmektedir. Tiroit hormonu üretiminde iyot oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle sağlıklı bir çalışma durumunda olmamaktadır.
Yeteri kadar iyot, vücut içerisinde olmadığı durumlarda tiroit hormonlarının üretimi sağlanamamaktadır. Bu nedenle eksikli halinde sorunlar oluşturmaktadır. Tam tersi olarak iyot alınması halinde ise Guatr olmaktadır.
Guatr hastalığına, iç hastalıklar uzmanları bakmaktadır. Boyun altında beze oluşumu ya da halsizlik gibi durumların oluşmasında iç hastalıklara uğranılmalıdır. Bu kısım içerisinde testler yapılarak, vücut içerisinde ki iyot dengesi, tiroit hormonu miktarına bakılmaktadır.
Guatr hastalığına ek olarak nedenler arasında hashimoto gösterilmektedir. Bu durumlarda bağışıklık sistemi, tiroit bezlerini tahrip etmektedir. Daha sonrasında tiroit bezleri gerekli miktarda hormon üretememeye başlamaktadır.
Guatr hastalığı, nodüllü ve nodül olmayan halleri olarak farklılık göstermektedir. İki durumda da hormon üretimi yetersiz bir şekilde yapılmaktadır. Nodül olma durumlarında %4 ile birlikte %20 aralıkta kanser olma durumu bulunmaktadır.
Guatr Hastalığına Hangi Doktor Bakar?
Guatr hastalığına, iç hastalıklar bölümünde bakılmaktadır. Diğer bir ismi ile dahiliye bakmaktadır. Dahiliye bölümü içerisinde yer alan uzman doktorlar, teşhis koyma ve tedavi oluşturma durumlarına bakmaktadır.
Tedavilerin oluşumunda ve testlerin yapılmasında farklı aşamalar bulunmaktadır. Öncelikle kan değerlerine ve nodüllerin huylarına bakılmaktadır.
Guatr İçin Hangi Bölümden Randevu Alınır?
Randevu alınması sırasında iç hastalıklar bölümüne yönelmek gerekmektedir. Bu bölüm içerisinde yer alan herhangi bir doktora gitmek, yeterli olacaktır. Halsizlik ya da boynun alt kısmında şişkinlik olması durumlarında, geç kalınmamalıdır. Bu gibi durumlarda nodüllerde büyüme ve vücut üzerindeki etkisi değişmektedir. Bu nedenle erken teşhis, Guatr hastalığı için önemli bir yerdedir.