kaynağı değiştir]
Ana maddeler: Hint astronomisi ve Hindu kozmolojisi
MS 499'da Hint astronom Aryabhata, Dünya'nın kendi ekseni etrafındaki dönüşünü açıkça bünyesinde barındıran bir gezegen modeli öne sürdü ve söz konusu durumun yıldızların görünür bir şekilde batıya doğru hareket etmesinden ötürü gerçekleştiğini açıkladı. Ayrıca gezegenlerin yörüngelerinin eliptik olduğuna inanmaktaydı.[32] Aryabhata'nın takipçileri, diğer görüşler arasında Dünya'nın günlük dönüşü ilkelerinin takip edildiği ve bunlara dayanan bir dizi ikincil çalışmanın gerçekleştirildiği Güney Hindistan'da özellikle güçlüydü.[33]
1500 yılında Kerala astronomi ve matematik okulundanNilakantha Somayaji, Tantrasangraha adlı eserinde Aryabhata'nın modelini gözden geçirdi.[34] Somayaji, Aryabhata'nın Aryabhatiya eserinin bir eleştirisi olan Aryabhatiyabhasya eserinde, kendisinden daha sonra Tycho Brahe tarafından 16. yüzyılın sonlarında ortaya konulan Tychonik sisteme benzer şekilde Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn'ün Güneş'in etrafında, Güneşin de Dünya'nın etrafında döndüğü bir gezegen modeli geliştirdi. Geliştirdiği gezegen modeli, Kerala okulundan kendisini takip eden birçok astronom tarafından kabul gördü.[34][35]
Ötegezegenlerin (veya Güneş dışı gezegen) resmi bir tanımı yoktur. 2003 yılında Uluslararası Astronomi Birliği (IAU) Ötegezegenler Çalışma Grubu bir demeç yayınladı ancak bu demeç hiçbir zaman resmi bir IAU kararı olarak sunulmayıp, IAU üyeleri tarafından da oylanmadı. Bu demeç çoğunlukla gezegenler ve kahverengi cüceler arasındaki çizgi üzerine hazırlanmış aşağıdaki yönergelerden oluşur:[2]
Bu çalışma tanımı, açıklandığı zamandan beri astronomlar tarafından akademik dergilerde ötegezegen keşifleri yayımlanırken yaygın olarak kullanılmaktadır.[51] Bu tanım geçici olsa da, daha kalıcı bir tanım resmi olarak kabul edilene kadar etkin bir çalışma tanımı olmaya devam etmektedir. Alt kütle sınırı konusundaki anlaşmazlığı ele almadığından[52] Güneş sistemi içindeki nesnelerle ilgili tartışmalardan uzak durmuş oldu. Bu tanım aynı zamanda kahverengi cücelerin yörüngesinde dolanan gök cisimlerinin (örneğin 2M1207b) gezegenlik durumu hakkında da yorum yapmamaktadır.
Kahverengi altcücenin bir tanımı da yığılma yerine bulut çöküşü yoluyla oluşan gezegen kütleli bir cisimdir. Kahverengi altcüce ile gezegen arasındaki bu oluşum ayrımı evrensel olarak kabul edilmiş değildir. Astronomlar, gezegenlerin oluşum sürecini sınıflandırmanın bir parçası olarak ele alıp almama konusunda ikiye bölünmüştür.[53] Bu düşünce ayrılığının bir nedeni de oluşum sürecinin belirlenmesinin çoğu zaman mümkün olmamasıdır. Örneğin, bir yıldızın etrafında yığılma sonucu oluşan bir gezegen, sistemden çıkıp serbest dolanır hâle gelebileceği gibi, bir yıldız kümesinde bulut çöküşüyle kendi kendine oluşan bir kahverengi altcüce, bir yıldızın yörüngesine girebilir.
Bir çalışmada 10 MJüp üzerindeki nesnelerin yerçekimi dengesizliğiyle oluştuğu ve bir gezegen olarak değerlendirilmemesi gerektiği öne sürülmektedir.[54]
13 Jüpiterlik kütle sınırı, gezegen tanımı açısından kesin bir eşik değerinden ziyade ortalama bir kütleyi temsil etmektedir. Büyük gök cisimlerinin döteryumlarının çoğu füzyon tepkimesine girerken daha küçük olanların döteryumlarının sadece çok az bir kısmı füzyon tepkimesine girer ve 13 MJ bu iki bölge arasında bir değerdir. Yapılan hesaplamalar aslında bir gök cisminin toplam kütlesi 12 ila 14 MJ arasında değişirken, başlangıçtaki döteryum içeriğinin %50'sinin füzyon tepkimesine girdiğini göstermektedir.[55] Füzyona uğrayan döteryum miktarı sadece kütleye değil, aynı zamanda gök cisminin bileşimine, mevcut helyum ve döteryum miktarına da bağlıdır.[56] 2011 yılı itibarıyla Ötegezegenler Ansiklopedisi, "Gözlemlenen kütle spektrumunda 13 MJüp etrafında belirli bir özelliğin olmaması, bu kütle sınırını unutma tercihini pekiştiriyor." diyerek 25 Jüpiter kütlesine kadar olan gök cisimlerini kapsamına dahil etmiştir.[57] 2016 itibarıyla bu sınır, bir kütle-yoğunluk ilişkileri çalışmasına dayanarak 60 Jüpiter kütlesine[58] yükseltilmiştir.[59]Ötegezegen Veri Kâşifi, "IAU Çalışma Grubu tarafından yapılan 13 Jüpiterlik kütle ayrımı, katı çekirdekli gezegenler için fiziksel olarak gerekçesizdir ve sin i belirsizliği nedeniyle gözlemsel olarak sorunludur." uyarısında bulunarak 24 Jüpiter kütlesine kadar olan gök cisimlerini ötegezegen olarak listeler.[60]NASA Ötegezegen Arşivi, kütlesi (veya minimum kütlesi) 30 Jüpiter kütlesine eşit veya daha az olan gök cisimlerini içermektedir.[61]
Gezegenleri ve kahverengi cüceleri ayırmak için bir başka kriter de, gök cisminin döteryum füzyonu, oluşum süreci veya konumu yerine çekirdek basıncında coulomb basıncının mı yoksa dejenere elektron basıncının mı baskın olduğu kriteridir.[62][63]