Topuk kemiği ve ayak tabanı arasında oluşan ağrılı çıkıntı, halk arasında topuk dikeni olarak bilinmektedir. Ortopedi hastalığı olan topuk dikeni, sporcuların yanı sıra normal hayatta da görülebilmektedir. Her yaş grubunun etkilenebildiği bu hastalığın tedavisi ise kolay bir şekilde gerçekleşmektedir.
Ayak kemiklerinden dışarı atılan kalsiyum kalıntıları, yürümeye yardımcı olma amacı ile topuk kemiğinin alt kısmında birikmeye başlar. “Plantar fasya” adı verilen kalsiyum kalıntıları bir süre sonra kemikleşir ve topuğun taban destek kısmını oluşturur. Ancak bu kalıntıların dengesiz bir şekilde ilerlemesi durumunda daha fazla alana yayılır ve ayak tabanına zarar vermeye başlar.
Zaman zaman 1,5 santimetre boyuta kadar uzanan aşırı kemikleşmeye plantar fasiit hastalığı, yani halk arasında topuk dikeni denir. Özellikle yürüme güçlüğü çeken kişilerin şikâyet ettiği topuk dikeni kolay şekilde tedavi edilebilen bir hastalıktır.
Ayak sağlığını rahatsız eden topuk dikeni hastalığı, genel olarak dış faktörlerden dolayı ortaya çıkar.
Topuk dikeni belirtileri, erken aşamada fark edilebilen birkaç sorun sayesinde kolayca anlaşılabilir. Bu belirtilerin başında, topuk bölgesinde oluşan ve yürüme esnasında hastaya rahatsızlık veren şiddetli ağrı gelmektedir. Topuk dikeni oluşmadan önce plantar fasya’nın etrafında iltihap birikmesi oluşur. Bu iltihaptan dolayı hastanın topuk kısmında kıymık batmasına benzer bir ağrı yaşanabilir.
Topuk dikeni oluşmaya başladığında ise ayak tabanında çıkıntı şeklinde bir yapı oluşur. Uzun süreli oturmanın ardından ayağa kalkıldığında kendisini hissettiren bu yapı, hassasiyet yaşanmasının yanı sıra kişinin yürüyüş şeklinde de birtakım geçici soruna yol açar.
Topuk dikeni ağrısını geçici olarak dindirmek için ev ortamında bazı yöntemler uygulanabilir. Öncelikle rahat bir yere uzanıp topuk kısmına buz tedavisi gerçekleştirebilirsiniz. Topuğunuza bir torba ya da tülbent eşliğinde soğuk uyguladıktan sonra doktor önerisiyle alınan ağrı kesici krem, hafif masaj yapılarak sürülmelidir. Bu işlemler topuk kısmındaki sertliği yumuşatarak daha rahat yürümenizi sağlayacaktır.
Bunun yanı sıra ortopedist tavsiyesiyle ayağınıza uygun bir tabanlık kullanarak yürüme denemeleri de yapabilirsiniz. Ayak şeklinize göre tasarlanan ve ayakkabının arasına yerleştirilen tabanlık, ayakkabı tabanı ve ayağınız arasında yumuşak bir doku oluşturarak ağrının en aza indirilmesini sağlayabilir.
Topuk dikeni tedavisi, sanılanın aksine oldukça kolay ve risksiz yöntemlerden oluşur. Bu süreç ortopedi ile ilgili olduğu için uygulanacak tedavi yöntemini ortopedi uzmanı belirler. Ancak cerrahi operasyon seçeneği, genel olarak uygulanan en son aşama olmaktadır. Dolayısıyla topuk dikeni tedavisi konusunda sağlık açısından korkulması gereken herhangi bir durum yoktur.
Eğer topuk dikeni herhangi bir tedavi gerektirmeden çözülebilir yapıdaysa, ortopedist size ayak tabanlığı kullanmanızı önerir. Ayakkabı içinde düzenli olarak kullanılan tabanlık hem ayak yapınızı düzeltir hem de topukta oluşan dikenin iyileşmesini sağlar. Bu nedenle tedavi aşamasına geçilmeden önce tabanlık ile dikenin kendi kendine ortadan kalkması beklenir. Topuk dikeninde herhangi bir iyileşme gözlenmiyorsa lazer ve buz tedavisi gibi medikal tedavilerin uygulanması önerilmektedir.
Ayak topuk dikeni tedavisinde kullanılan bir yöntem olan lazer ışınları, cilt altına işleyerek kemikleşmiş yapının çözülmesini amaçlar. Düşük enerjili olduğu için yumuşak dokuya herhangi bir zararı bulunmayan lazer tedavisi, birkaç seans şeklinde ve farklı yoğunluk seviyelerinde uygulanır. Böylece hastanın acısız ve ağrısız bir şekilde topuk dikeninden kurtulması sağlanır.
Dikenin bulunduğu bölgeye buz uygulanması da topuk dikeninin tedavisinde sıkça kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntemde topuk kısmına buz sargısı uygulanır ve 15 dakikadan az olmamak kaydıyla bekletilir. Soğuktan dolayı topuk altında bulunan iltihap yumuşadıktan sonra topuk dikeni kremi ile masaj yapılır. Bu tedavide birkaç seanstan sonra kesin iyileşme gözlemlenmektedir.
Topuk dikeni için uygulanan tedavilerin olumlu etki göstermediği durumlarda ise cerrahi müdahale son seçenek olmaktadır. Ameliyat öncesinde topuk dikeni röntgen görüntüsü alınarak dikenin tam konumu belirlenir. Daha sonra ayağın bir süre yere basmaması sağlanarak diken etrafındaki iltihabın giderilmesi sağlanır. Ameliyat esnasında ise topukta bulunan plantar fasya gevşetilmesi suretiyle topuk dikeni olduğu yerden çıkarılır.
Ameliyat sonrasında topuk kısmının ve plantar fasya bölgesinin zarar görmemesi için bandaj, atel ya da koltuk değneği kullanılması tavsiye edilir. Rehabilitasyon aşamasında ise üzerinde özel tabanlık bulunan topuk dikeni için spor ayakkabı çeşitlerinin kullanılması önerilir. Hasta bu aşamada bir süre hareketsiz kaldığı için kramp ya da uyuşukluk görülmesi son derece normaldir.
Topuk dikeninin tekrarlamaması için topukta bulunan eklemlerin ve kasların güçlendirilmesi son derece önemlidir. Dolayısıyla hasta tedavi sonrasında sorun yaşamamak adına belirlenen egzersiz takvimine uymalıdır. Baldır kasları ve plantar fasyanın gerilmesi için evde yapılacak birkaç egzersiz şekli bulunmaktadır. Çekme germe hareketi, çömelme, ayak topuğunu yukarı aşağı hareket ettirme gibi hareketler düzenli olarak uygulandığı takdirde oldukça etkili sonuçlar vermektedir.
“Topuk dikeni hangi bölüm bakar?” sorusu, hastalığı yaşayan kişiler tarafından sıkça sorulmaktadır. Bu şikayetlere sahip olan kişi, bir an önce uzman bir hastanenin ortopedi ve travmatoloji birimine başvurmalıdır. Birimin yapacağı detaylı tetkik ve analizler sonucunda tanı konulur ve gerekli tedavilerin uygulanması sağlanır.
ESWT NEDİR?
Extracorporeal Shock Wave Therapy; beden dışı şok dalga tedavisi,kısaca "şok dalga tedavisi". Oluşturulan güçlü ses dalgalarının elipsoid şeklindeki bir çelik çanak vasıtasıyla vücudun istenilen bir bölgesinde odaklanmasına dayanan yeni bir noninvazif (girişimsel müdahale gerektirmeyen ) tedavi şeklidir. Çalışma prensibi, vücut dışında üretilen akımların dokuda ses dalgaları şeklinde yayılması esasına dayanır. Söz konusu ses dalgalarıyla uygulanan tedavi tenisçi/golfçü dirseği,topuk dikeni omuz ağrıları psödoartrozlar (kaynamayan kırıklar) gibi ortopedik hastalıkların tedavisinde uzun süre kullanılmaktadır.
Eswt uygulaması nasıl yapılır?
Uygulama öncesi ilk aşamada röntgen ultrason bulguları ve palpasyon sonucu sorunlu bölge tespit edilir ve işaretlenir. Hastalığın olduğu noktaya odaklama yapılır. Bu işlemde işaretlenen bölgeye ultrason jeli sürülür. Ses dalgasının etkisinin azalmaması için taş kırma başlığı ile vücudunuz Arasında hava kalmaması sağlanır. ESWT uygulaması çok az duyacağınız bir “çıt” sesi ile başlanır. Bu sesi sürekli kısa aralıklarla duyarsınız ve titreşimini çok hafif hissedersiniz. ESWT uygulama odak noktasını sık sık kontrol edilir. Enerjis eviyesi kontrollü olarak sizi rahatsız etmeyecek şekilde artırılır. Uygulama sırasında enerji gücü ve miktarı sizin rahatınıza taşınızın çeşidine ve bulunduğu yere göre düzenlenir. İşlem mümkün olduğunca ağrısız veya sizin kabullenebildiğiniz hafif bir ağrı olur.
Kaç seans uygulanır?
Doktorunuzun belirlediği sayıda seans uygulanır.
ESWT nin güvenirliği
Amerika’da 1997 yılından beri Topuk Dikeninde 2000 yılından bu yanada Tenisci dirseğinde FDA (Amerika için gerekli izin) oanyı alınmıştır. Böylece Şok Tedavi artık tüm dünyanın kabul ettiği bir tedavi olarak onaylanmış ve Nano teknoloji ürünü olarak kliniklerdeki yerini almıştır.
Topuk dikeni, kişinin genel olarak sabahları yataktan kalktıktan sonra ya da oturduğu yerden kalktığı anda ortaya çıkan ağrılar olarak nitelendirilebilir. Bu rahatsızlığa bağlı olarak hasta ayağının üzerine basamayabilir.
Topuk dikeni hastanın yanlış ayakkabı giymesi, uzun süre ayakta kaldığı işler yapması, topuk bölgesine ani yük binmesi gibi durumlarda ayak tabanında yer alan kasları topuk kemiğine bağlı olan fasya isimli liflerde kopma veya yırtılmaya bağlı ortaya çıkan enflamasyonlardır.
Topuk dikeni tedavisi Bursa içinde bulunan kliniğimizde gerçekleştirilmektedir. Detaylı bilgi ve iletişim için kliniğimizi arayabilirsiniz.
Topuk dikeni, topuk kemiği ile birlikte taban çukuru arasında yer alan kemiğe benzeyen kalsiyum birikintisi olarak tanımlanabilir. Bu rahatsızlık genel olarak topuğun ön kısmında ortaya çıkarak zamanla ayağın diğer bölgelerine yayılır.
Topuk dikeni genellikle 0.5 cm boyunda olur. Küçük olduğu için dışarıdan çıplak gözle görülmeyebilir. Tıp dilinde ise osteofit olarak adlandırılır. Rahatsızlığın ortaya çıkmasında topuk bölgesinin alt kısmında ortaya çıkan kalsiyum etkilidir. Topuk dikeni olan kişide hareket halinde ağrı artar ve dinlenme sırasında ağrı daha az olur.
Topuk dikeni özellikle sabah hasta yataktan ilk kalktığında ve uzun süre ayakta kaldığında şiddetli ağrı ile kendini gösterir. Ayak tabanında ortaya çıkan yoğun ağrılar en önemli belirtileridir. Kişinin yoğun olarak dinlenmesi sayesinde bu ağrı şikayetleri azalacaktır. Yoğun tempoda ağrılar yine şiddetli bir şekilde ortaya çıkar.
Topuk dikeni rahatsızlığı olan kişide sabahları attığı ilk adımla birlikte ağrı oluşur. Bu ağrılar gün içinde azalabilir. Ancak gün sonuna doğru ağrılar artmaya başlar.
Topuk dikeni ilerleyen yaşlarda daha sık görülür. Genel olarak spor için uygun olmayan sert tabanlı ayakkabı giyerek uzun süre yürüyen kişilerde, kronik travmaya maruz kalanlarda görülebilir.
En sık görülen topuk dikeni belirtileri şu şekildedir;
Topuk dikeni belirtileri en yoğun olarak topuk bölgesinde ağrı olarak ortaya çıkar. Bursa topuk dikeni tedavisi için kliniğimizi arayabilirsiniz.
Topuk dikeni kas ve bağ dokusunda ortaya çıkan zedelenme, ayağa aşırı yük binmesi ve zorlanması gibi durumlara bağlı olarak ortaya çıkabilir. Aşırı zorlama olursa topuk kemiği baskılanması ve topuk dikeni oluşması söz konusu olabilir.
Topuk dikeni kişide zamana bağlı olarak ortaya çıkar. Egzersiz ve spordan sonra hemen ortaya çıkmaz. Topuk dikeni çocuklarda topuk ağrısı olarak ortaya çıkabilir. Erken dönemde genellikle topuk ağrısı belirti olarak görülür. Bu durumda hemen bir doktora görünmek gerekir.
Topuk dikeni nedenleri genel olarak şöyle sıralanabilir;
Topuk dikeni, topuk ve ayak parmağı arasında sert ve lifli dokunun yürüme sırasında acı vermesi olarak ortaya çıkar.
Topuk dikeni tanısı koymak zor olabilir. Topuk dikeninde en önemli şikayetlerden biri de hastanın sabah yataktan kalktığında birkaç adım atmasıyla ortaya çıkan ağrı durumudur. Topuk dikeninin en belirgin tanı yöntemi ise kişinin birkaç adım attıktan sonra ağrı şikayetinin geçmesidir.
Bazı vakalarda hasta uzun süre oturursa ya da ayakta kalırsa ağrı ve kesik kesik sancılar oluşabilir. Topuk dikeninde hasta adım attıkça tendon yırtılmaları ortaya çıkabilir. Bu durum ağrı ve kesik kesik acı hissine yol açabilir.
Topuk dikeni tanısı için şu yöntemler kullanılır;
Bursa topuk dikeni tedavisi sırasında kişide problemin ne kadar ilerlediğine bakılarak kişiye en uygun tedavi yöntemi uygulanır. Tabanlık kullanma ve egzersizler basit vakalarda uygulanan tedavi yöntemleri arasındadır.
Topuk dikeni tedavisinde en etkili tedavi yöntemleri PRP, proloterapi, otolog serum ve kök hücre tedavileri sağlayacaktır. Bu yöntemlerle topuk dikeninin olduğu bölgedeki hasarlanma ve yırtık tedavi edilmektedir.
Bursa’da topuk dikeni tedavisi hakkında detaylı bilgi almak ve Dr. Mehmet Mustafa Ertürk’ten randevu almak için kliniğimizi arayabilirsiniz.
Halk arasında topuk dikeni diye anılan kalkanael spur tedavisinde ESWT başarılı bir şekilde tedavide kullanılmaktadır. %70-%80 başarıya sahiptir. Herhangi bir yan etkisinin bulunmaması, 3 seans uygulanması, başarısının yüksekliği, SGK tarafından ödeme planında olması tedavi süresinin kısa olması başlıca artılarını oluşturmaktadır.
Tedavinin temel etkisi, topuk bölgesinde kanlanmayı artırması, kas spazmını çözmesi, dokunun oksijenlenmesini artırması yoluyla yapar. 2-5 gün aralığı ile hastaya uygulama yapılır. Ortalama 15 dakikalık bir uygulama süresi mevcuttur. Seans esnasında ve tedavi süresince ağrılar olabilir. Soğuk uygulamayla ödemi azaltmada yardımcı olunabilir. Genellikle etkisini son seans bittikten 15 gün sonra ağrılarda azalma olmaya başlar.
Eswt tedavisi ülkemize 2007 yılından itibaren uygulamanmaya başlanmıştır. Fizik tedavi sektörünün öncülerinden olarak biz de aynı senenin sonlarında bu tedaviyi Türkiye’de uygulamaya başlayan ilk 5 kurum arasında olduk.