topuk kanı gerçeği / Topuk kanı testi alınmayan bebekleri hangi sağlık sorunları bekliyor?

Topuk Kanı Gerçeği

topuk kanı gerçeği

Fişleme topuktan başlıyor

Sağlık Bakanlığı, Ulusal Yenidoğan Tarama Programı kapsamında bebeklerden alınan topuk kanı örneğiyle birlikte doldurulan Guthrie kağıdının değiştirilmesine yönelik, hekimlerden gelen tepkilere kulaklarını tıkadı.

Bakanlık tarafından, kullanılan Guthrie kağıtları Şubat ayında değiştirilmişti. Ulusal Yenidoğan Tarama Programı kapsamında bebeklerden alınan topuk kanı örneğiyle birlikte doldurulan ve bebeklerdeki bazı hastalıkların erken tespitini olanaklı kılan uygulamadaki yeni formlara, ‘Bebeğin evlilik içi mi, dışı mı olduğu’ ve ‘Bebeğin dini’ bölümlerinin eklenmesi ise tepkilere neden oldu.

Ülke genelinde hekimlerin karşı çıkmasına rağmen tepkilere kulak tıkayan Sağlık Bakanlığı ise yeni formlarla uygulamayı sürdürüyor. Bu konuda Bakanlığa dilekçeyle başvuran hekimlere ise, ‘Bebeğin evlilik içi ve ya evlilik dışı doğduğu ve bebeğin dini ile ilgili sorular’ın nüfus işlemleri ve Nüfus Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü ihtiyacı gereği yer aldığı, doldurulmasının zorunlu olmadığı yanıtı geliyor. Ancak aynı yanıtta, ‘doldurulması zorunlu değil’ denilirken, “Yenidoğan Tarama Programı kapsamında yeni filtre kağıdının kullanılması sistemin işleyişi ve bilgilerin eksiksiz olarak sisteme kaydedilmesi açısından da büyük önem arz etmektedir” ifadesinin yer alması da, çelişkiyi ortaya koyuyor.

Hekimler, “Bu sorular, temel yeminimize aykırıdır. Özel bilgileri paylaşmamak üzerine verilmiş bir sözümüz, yeminimiz var. Bu bilgileri toplamak ve devlete bildirmek hekimin görevi değil.” diyor.

İşte eski ve tartışma yaratan yeni formlar:

İşte Sağlık Bakanlığı’ndan gelen yanıt:

HEKİMLİK ANDI

Hekimlik mesleği üyeleri arasına katıldığım şu anda, hayatımı insanlık yoluna adayacağımı açıkça bildiriyor ve söz veriyorum. Hocalarıma saygı ve gönül borcumu her zaman koruyacağıma, sanatımı vicdanımın buyrukları doğrultusunda dikkat ve özenle yerine getireceğime, hasta ve toplumun sağlığını baş görev sayacağıma, benden hizmet bekleyen kimselerin sırlarına saygılı olacağıma ve onları saklayacağıma, hekimlik mesleğinin onurunu ve temiz töresini sürdüreceğime, meslektaşlarımı kardeş bileceğime, Din, Milliyet, Irk, siyasi eğilim ya da toplumsal sınıf ayrımlarının görevimle hastam arasına girmesine izin vermeyeceğime, İnsan hayatına kesinlikle saygı göstereceğime, baskı altında kalsam bile tıp bilgilerimi insanlık değer ve yasalarına karşı kullanmayacağıma, açıkça, özgürce ve namusum üzerine and içerim.

Sabriye Aşır

Odatv.com

Topuk kanı

Sağlık Bakanlığına topuk kanı için bilgi edinme maili attım:
BENİM MAİLİM:
Sayın Yetkili,

Normal doğum ile sağlıklı bir erkek bebek dünyaya getirdim.
Bebeğimin topuk kanını hastanede aldılar ve sağlık ocağına götürmemi orada da topuk kanı alınacağını söylediler.

Geçen hafta bağlı bulunduğum ....... Sağlık ocağına gittiğimde antibiyotik kullandığım için (doktorum vermişti) bebekten kan alamayacaklarını söylediler.

Bu hafta da öğleden sonra (15:30 da) gittiğim için bebeğin kanını alamayacaklarını söylediler. Kanın dışarda 4 saat beklemesi gerekmiş, o yüzden öğleden önce gitmeliymişim.

Öğrenmek istediklerim:
1. Topuk kanı kaç kere verilmeli?
2. Gerçekten antibiyotik içildiği için kan alınamıyor mu?
3. Bu kanın öğleden önce mi alınması gerekiyor?


GELEN CEVAP:
1-İlk 48 saat içinde bebek yeterince beslenmemiş olabileceğinden, 1. basamak sağlık kuruluşunda (sağlık ocağı, aile hekimliği vb) 48 saatten sonra tekrar topuk kanı alınması gerekmektedir.
2-Daha önce kullanılan test yöntemi antibiyotik kullanımından etkilenebilmekte olduğundan antibiyotik alımı esnasında kan alınmıyor.
3- Belirtilen sağlık ocağında konu ile ilgili gerekli araştırma gerçekleştirilecektir.

 

Topuk kanı testi alınmayan bebekleri hangi sağlık sorunları bekliyor?

Mersin'de 1 Kasım 2013'te doğan bir çocuktan topuk kanı alınması için sağlık tedbiri uygulanmasına karar veren mahkeme, bu kararı "rıza şartı" gerekçesiyle kaldırdı. Mahkeme, rıza şartı olmadığından topuk kanının tedbir kararıyla alınamacağına hükmetti.

Peki, topuk kanı neden bu kadar önemli? Topuk kanı testi nedir? Topuk kanı testi ne işe yarar? Topuk kanında nelere bakılır? Topuk kanı neden iki kez alınır? Topuk kanı testi yapılmazsa ne olur? 

Uzmanlar, topuk kanı testinin hayati önem taşıdığını belirterek, önlenebilecek önemli hastalıklara karşı aksiyon alınabilmesi için topuk kanı testinin muhakkak yapılması gerektiğini vurguluyor.

BİR DAMLA KANLA HASTALIK TEŞHİSİ...

Bebeklerin çoğu sağlıklı doğar. Ancak bazı bebeklerin çok ciddi sağlık sorunları olsa dahi doğumda sağlıklı görünürler. Bu bebeklerin çoğunun ailelerinde de hastalık olduğuna dair bir ipucu bulunmaz. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bebeklerin topuğundan alınan bir damla kan ile yapılan yenidoğan taraması sayesinde bu bebekler hasta olmadan sağlık sorunlarının tanınması ve tedavisi mümkün olur.

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı ve Neonatoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Filiz Bakar, "Topuk kanı bebeklerin hayatını kurtarır, bir damla kan ile erken tedavi başlanmadığı takdirde yaygın gelişimsel bozukluklar, ağır beyin hasarı, büyüme geriliği gibi çok ağır durumlarla sonuçlanabilecek doğumsal tiroid bozuklukları, enzim eksiklikleri ve metabolik hastalıkların tanısı konabilmekte ve acil tedavisi başlanmaktadır" dedi. 

"BEBEKTEN TOPUK KANI ALINMASINA İZİN VERİLMEMESİ BEBEK İÇİN HAYATİ RİSK TAŞIR"

 Prof. Dr. Filiz Bakar, ilk topuk kanının doğumdan sonra 24-48 saat içinde bebekler taburcu olmadan önce hastanede alındığını söyleyerek, şunları söyledi: "Testin güvenilir sonuç vermesi için bebeğin en az 24 saat beslenmiş olması gerekmektedir. Bazı ülkelerde testlerin doğruluğunu artırmak için ilk iki hafta içinde ikinci bir topuk kanı alınmaktadır. 

Ailelerin bebeklerinden topuk kanı alınmasına izin vermemeleri bebekleri için hayati risk taşımaktadır. Örneğin tiroid bezinin az çalışması ile karakterize doğumsal hipotiroidi yenidoğan döneminde belirti vermez. Erken saptanıp tedavi edilmediği takdirde geri dönüşü olmayan ağır büyüme geriliği ve beyin hasarı yapar. Topuk kanı alınma işlemi ve taranan hastalıklar konusunda ailelerin bilgilendirilmesi büyük önem taşımaktadır."

HALK ARASINDA ZEKA TESTİ OLARAK BİLİNİYOR

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları-Yenidoğan Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayhan Taştekin, "Yenidoğan bebeklerden doğumdan sonra, hastaneden taburcu olmadan hemen önce alınan birkaç damla topuk kanı, özel bir kağıda emdirilir ve tetkik için İl Sağlık Müdürlüklerine gönderilir. Bu işlem, zekada azalma ve zihinsel gerilik yapan hastalıkların erken tanısı amacına yönelik olduğundan halk arasında zeka testi olarak bilinir" diyerek şunları söyledi: "Ülkemizde topuk kanı ile taranan hastalıklar (fenilketonüri, doğuştan hipotroidi, biyotinidaz eksikliği ve kistik fibrozis) hastalık belirtileri ortaya çıktığı zaman vücutta artık kalıcı hasar oluşturmuş olan, bu aşamada teşhis edilip tedavi edilse bile ağır zihinsel geriliğe neden olan hastalıklardır. Bu hastalıklar sadece zihinsel gerilik yapmaz, bebeğin ölümüne veya yaşam süresinin kısalmasına da neden olabilir. İşte bu nedenle, bebekte hastalık belirtisi oluşmadan önce, bir başka deyişle geri dönüşümsüz hasar veya ölüm oluşmadan önce hastalığı teşhis ve tedavi etmek için bu topuk kanı alınmaktadır."

Bazı anne-babaların topuk kanı aldırmak istemediğini biliyoruz. Topuk kanı aldırmanın ne zararı var ve topuk kanı alınmazsa bir sorunla karşılaşır mıyız?

Prof. Dr. Ayhan Taştekin, bebekten topuk kanı almanın bir zararı olmadığını söyleyerek, sözlerine şöyle devam etti: "İşlem, topuğa küçük bir iğne batırılarak birkaç damla kan alınmasından ibarettir. Fakat alınmadığı taktirde bu hastalık ile doğan bebekleri ölüme veya engelli bir yaşama mahkum etmiş oluruz.

Şöyle izah edelim: Ülkemizde her yıl ortalama 1 milyon 200 bin civarı bebek doğduğuna göre bu kadar bebekten topuk kanı alıyoruz ve ancak bu şekilde her yıl ortalama 4 bin veya daha fazla bebeğimizi zihinsel gerilikten veya ölümden kurtarmış oluyoruz. Basit bir işlemle 4 bin bebeği kurtarmak gerçekten bir mucize...  Topuk kanı aldırmazsak bebeğimiz bu 4 bin bebekten bir tanesi olabilir.

Bebeğimizi önlenebilir bir hastalıktan kaybetmek veya yaşamını engelli bir şekilde ve daha kötüsü yaşam boyu bakıma muhtaç halde geçirmesine izin vermiş olmak hangi anne babanın kalbini acıtmaz. Topuk kanı aldıralım, aldırmaya teşvik edelim, çocuklarımızı kurtaralım." 

"ENGELLİLİK DURUMU ANCAK BU TARAMA TESTLERİYLE ENGELLENEBİLİR"

Neonatoloji (Yenidoğan Yoğun Bakım) Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Şenol Bozdağ, "Bu tarama testi ile biz sağlıkçılar, toplumda çok sık karşılaşılan bazı doğuştan ortaya çıkan hastalıkları tarayarak, hastalıkların belirtileri ortaya çıkmadan önce riskli bebekleri tespit ediyoruz. Tespit edilen bu riskli bebeklerde, daha ayrıntılı testlerle tanıları doğrulanarak hemen tedaviye başlama şansı elde ediyoruz.

Tarama testi yapılmasa ne olur?

Tarama testi yapılmayan bebekler, yukarıda bahsedilen doğuştan kalıtılmış hastalıkları taşıması riski nedeniyle, tanısı ve tedavisi gecikecek ve tedaviye başlanmış olsa bile bebek, hastalığın meydana getirmiş olduğu hasardan şu veya bu ölçüde etkilenecektir. Oysa bahsi geçen bu dört hastalığın tedavi edilebilir olması nedeniyle erken teşhis ile erkenden tedavi etme şansı yakalayacak bu çocuklar toplumda herbiri sağlıklı bireyler olarak yaşama hakkı kazanacaktır.

Tedavi edilebilir bu hastalıkların, bebeklerde ölüm veya zeka geriliği gibi sonuçlar gelişmeden önce tespit edilmesi halinde, diğer sağlıklı bebekler gibi yaşamlarına devam etme şansı bulurken, ailelerin de ömür boyu sağlık sorunlarıyla uğraşacakları engelli çocuklarının oluşmasına engel olunacaktır.

Gerek aileler, gerekse tüm toplum için hem manevi hem sağlık açısından büyük bir sorun teşkil eden engellilik durumu, ancak bu tarama testleriyle engellenebilir" açıklamasında bulundu.

Komplo teorileri nedeniyle aileler topuk kanı taramasını reddediyor

Uzmanlar, kovid-19 pandemisiyle artan aşı karşıtlığı ve komplo teorisi etkisinin, yenidoğan taramalarında da ortaya çıktığını belirtti. Türkiye'de her yıl dünyaya gelen yaklaşık 1 milyon 300 bin bebeğin neredeyse tamamının, Sağlık Bakanlığı'nın yürüttüğü 'yenidoğan tarama' programıyla, genetik doğumsal birçok hastalığın erken tespiti ve tedavisi için tarandığını belirten uzmanlar, son birkaç yıldır ailelerin, topuk kanı testi, K vitamini iğnesi gibi hayati önem taşıyan rutin uygulamaları, hukuki yollara başvurarak reddettiğini açıkladı.

Türk Neonatoloji (yenidoğan) Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Uzmanı Prof. Dr. Merih Çetinkaya, zeka geriliği, fiziksel engellilik, organ fonksiyon bozuklukları, nörolojik hasarlar, cinsel gelişim bozukluğu, hatta ölüme bile neden olabilen bazı doğumsal genetik hastalıkların ilk birkaç hafta içinde tespit edilebildiğini belirterek, bebeğin ilk haftalarında meydana gelebilecek ölümcül kanamaların önlenmesi adına yapılan K vitamini iğnesi gibi rutin yenidoğan uygulamalarının, ileriki yaşamı için hayati önem taşıdığını söyledi.

"KOVİD-19 AŞI KARŞITLIĞI DA BU AKIMI TETİKLEDİ"

Aşı karşıtlığı etkisinin yenidoğan taramalarını da etkilediğini ifade eden Prof. Dr. Çetinkaya, "Ülkemizdeki yıllık 1 milyon 300 bin yeni doğumun büyük çoğunluğunda, bebeklere Hepatit B aşısı ve K vitamini iğnesi yapılıyor ve topuk kanı taraması yapıldıktan sonra bebekler taburcu ediliyordu. Ama son 2-3 yıldır, özellikle ailelerin sosyal medya paylaşımları ve Kovid-19 dönemindeki aşı karşıtlığı düşüncelerinin de etkisiyle bu oranlarda azalma olduğunu, ailelerin matbu bazı dilekçelerle bizlere başvurduğunu görüyoruz. Örneğin İstanbul'da geçtiğimiz yıl 200 binin üzerinde doğum gerçekleşti, 1000'e yakın aile ne yazık ki topuk kanlarının alınmasını reddetmiş" dedi.

DİLEKÇELERDE ÇILGINCA TALEPLER VAR

Ailelerin belirli avukatlar tarafından hazırlanmış metinlerle hastanelere başvurduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Çetinkaya, "Bu metinlerde genel olarak bebeğin doğum şekli, doğum sırasında hiçbir müdahale uygulanmaması, (doğumdan hemen sonra) canlandırma işlemi gerekecek olsa bile ailenin bilgisi ve onayı olmadan yapılmaması, bebeğe K vitamini iğnesi ile Hepatit B aşısı yapılması ve topuk kanlarının alınmaması gibi maddeler var. Aslında (doğumdan hemen sonraki) o bir dakikalık, bizim 'altın dakika' dediğimiz esnada canlandırma işlemine başlamazsak bebeği kaybedebiliyoruz" dedi.

DOĞUMDAN HEMEN SONRA 9 HASTALIĞA KARŞI TARAMA

Yenidoğan taramalarının asıl amacının, erken dönemde bulgu vermeyen, ileride ortaya çıktığı zaman ise kalıcı beyin hasarına ve organ bozukluklarına yol açabilecek hastalıkların önceden tespiti olduğunu belirten Prof. Dr. Çetinkaya, şu bilgileri verdi: "Aslında bu bir koruyucu sağlık hizmetidir. 1993 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından ilk olarak fenilketonüri (genetik metabolizma hastalığı) ile başlanan tarama programına daha sonra doğumsal hipotiroidi, biyotinidaz eksikliği (körlük ve nörolojik hasarlara neden olabilen genetik bir hastalık), kistik fibrozis (solunum ve sindirim sisteminde ağır hasarla seyreden genetik ve ciddi bir hastalık) 2022 yılında da konjenital adrenal hiperplazi (doğumsal cinsel gelişim bozukluğu) ile SMA eklendi. Bunlar, topuk kanıyla taranan hastalıklar. Bir de yenidoğan rutin tarama programının içinde yer alan işitme testi, göz muayenesi ve görme testi ile kalça çıkığı için ultrason taraması var. Sonuç olarak 9 hastalık açısından yenidoğan taraması yapılıyor."

ZEKA GERİLİĞİNİN EN BÜYÜK NEDENİ VE ASLINDA ÖNLENEBİLİR

Fenilketonüri ve doğumsal hipotiroidinin çocukluk çağındaki zeka geriliğinin en önemli nedenleri arasında yer aldığına dikkat çeken Prof. Dr. Çetinkaya, genetik taramalarda kullanılan kanın topuktan alınmasının ise tamamen anatomik kolaylık ve bebeğin canının yanmaması için tercih edildiğini belirtti. Çetinkaya, "Bu hastalıklar ne kadar erken saptanır ve uygun tedaviye başlanırsa, çocukların zekası o derece normal oluyor. Bir yenidoğan hastaneden taburcu olmadan önce, özellikle 48 ila 72 saat içerisinde ama, ekseriyetle taburculuk anında topuktan bir miktar kan örneği alınır. Bebeğin topuğu o esnada (havlu ve benzeri bir şeyle) hafif ısıtılır. Isıtılan bölgede kanın toplanması sağlanır. Çok ince bir iğne yardımıyla alınan birkaç damla kan da filtreler şeklindeki formlara emdirilir. Son derece basit bir işlemdir. Toplam 1 dakikayı bile geçmez. Bebek için de bir zararı kesinlikle yok" diye konuştu.

ÖLÜMCÜL KANAMALAR K VİTAMİNİ İĞNESİ İLE ENGELLENİYOR

K vitamini uygulamasının ise yenidoğanlarda ilk birkaç hafta içinde gerçekleşebilecek büyük kanamaları engellemek için yapıldığını vurgulayan Prof. Dr. Çetinkaya, sözlerini şöyle sürdürdü: "K vitamini, bugün için kanamayı engelleyen en önemli vitaminlerden birisi. Yenidoğan döneminde, sentezinde bir eksiklik olabileceği için mutlaka doğumdan hemen sonra, kas içi olarak yapılır. Bu sayede özellikle başta beyin olmak üzere, pek çok organ sisteminde gelişebilecek kanamanın önüne geçilmeye çalışılır. Doğumda K vitamini uygulanmayan bebeklerde, yaşamın iki ila üçüncü haftalarında gelişen ani beyin kanaması, nöbetler nedeniyle aileler bize başvuruyor. Bu durum da daha sonra, ne yazık ki bebeğin sekelli ve engelli bir birey olarak yaşama devam etmesine neden olabiliyor." Topuk kanı taraması için alınan bütün örneklerin iddia edildiği gibi yurt dışına gönderilmediğini ve Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Kurumu'nun laboratuvarlarında tarama testlerinin yapıldığını kaydeden Prof. Dr. Çetinkaya, sonuçların da ailelerle paylaşıldığını kaydetti.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır