tüplerin tıkalı olması adet düzensizliği yaparmı / Tıkalı Tüp Nasıl Açılır? - Ağrısız Rahim Filmi

Tüplerin Tıkalı Olması Adet Düzensizliği Yaparmı

tüplerin tıkalı olması adet düzensizliği yaparmı

Tıkalı Tüp Nasıl Açılır?

Rahim Tüpleri Nedir? Ne İş Görür?

Rahmin sağ ve sol üst köşelerinde rahim tüpleri yer alır. Sağ tüp ve sol tüp, rahim boşluğundan sağdaki ve soldaki yumurtalıklara doğru uzanan 10-12 cm uzunluğunda ve iç çapı birkaç milimetre olan canlı borucuklardır. Tüplerin duvarlarında istemsiz kas hücreleri bulunur. İç yüzeyi salgı üretmek, hareket sağlamak gibi çeşitli işler gören özel bir hücre tabakasıyla kaplıdır.

Tüpler kadının yumurtası ile erkek üreme hücresi spermin buluşmasını sağlar. Bu iki üreme hücresinin buluşması ve birleşmesi sonrasında embriyo gelişir. Tüp içinde rahime doğru ilerleyen embriyo rahim boşluğuna ulaşarak buraya tutunur ve gelişimine devam eder.

İstanbul Tüp Tıkanıklığı Nedir?

Rahim tüplerinin iç çapı 3-5 mm kadardır ve çeşitli nedenlerle tıkanabilir. Tüplerin tıkalı olması durumunda sperm ile yumurta buluşamaz. Bu durumda doğal yolla, kendiliğinden gebelik mümkün olmaz. Tüp tıkanıklığı başta gelen kısırlık nedenlerinde birisidir.

İstanbul Tüp Tıkanıklığı Teşhisi

Tüplerin tıkalı olup olmadığı rahim filmi çekilerek anlaşılabilir. Tüp tıkanıklığını teşhis etmek için rahim filminden başka ve daha iyi bir radyolojik inceleme yöntemi yoktur. Ne ultrasonografi ne bilgisayarlı tomografi ne de MR, tüpler hakkında rahim filmi kadar yeterli ve doğru bilgi veremez.

Rahim filmi çekiminde, röntgen filmlerinde görülebilen özel bir sıvı rahim boşluğu içine doldurulur ve bu sıvının tüplerin içinden geçerek karın boşluğu içine ulaşıp ulaşmadığı röntgen ile izlenir. Eğer tüpler tıkalıysa bu tıkanıklığın tüpün neresinde olduğu tespit edilir. Tüpteki tıkanıklığın tüpün hangi bölümünde olduğu tespit edilir.

Tıkalı çıkan tüpler için 3 durum söz konusu olabilir:

  • Tüp, geri dönüşümsüz veya sadece ameliyatla açılabilecek derecede tıkalı olabilir. Tüp, uzak ucu seviyesinde tıkalı ise içerisinde sıvı biriktirerek şişmiş olabilir.
  • Rahim kaslarının spazmı, tüpün ağzının büzülmesine ve bu nedenle tıkalı olmadığı halde filmde tıkalı çıkmasına neden olabilir.
  • Tüp, küçük yapışıklıklar, sümüksü tıkaç veya pıhtı tıkaçları nedeniyle tıkalı olabilir.
  • Verilen ilacın geri gelmesi, kan damarları içerisine dolması veya teknik yetersizlik nedenleriyle ilacın tüpleri doldurması için yeterli basınç sağlanamamış, böylece yanlış sonuç elde edilmiş olabilir.

Yukarıdaki  1. Maddede yazılı durum dışında, tüpler, rahim filmi çekimi sırasında “selektif salpingografi” adı verilen yöntemle açılabilir veya açık olduğu gösterilebilir. “Selektif salpingografi” tek tüp filmidir. Bu yöntemde, ilaç, rahim boşluğuna değil, çok ince, yumuşak bir borucuk ile doğrudan doğruya tüpün içerine verilir.



 

Tüp Tıkanıklığının Önemi Nedir?

Tüpler tıkalı ise yumurta ile sperm buluşamayacağı için doğal yolla gebelik meydana gelemez. Tüp tıkanıklığı en sık görülen kısırlık nedenidir. Bu nedenle düzenli korumasız ilişkiye rağmen makul bir süre boyunca gebe kalamayan kadınlarda tüplerin durumunun tespit edilebilmesi için rahim filmi çekilmelidir. Söz konusu makul bekleme süresi genç kadınlarda 1 senedir. Kişinin durumu da göz önüne alınarak 35-40 yaşından sonra bu süre daha kısa tutulur.

Tüplerde Tıkanıklığın Nedenleri

Çeşitli enfeksiyonlar tüp tıkanıklığının en sık sebeplerinden birisidir. Bu enfeksiyonlar belirti vererek veya belirtisiz şekilde meydana gelerek tüplerin tıkanmasına sebep olurlar.

Çikolata kistleri tüplerin karın boşluğuna açılan ağzını kapatarak veya karın zarı yapışıklıklarına yol açarak tüpleri tıkayabilir. Tüpü iterek veya üzerine baskı yaparak olumsuz etkileyebilir.

Karın bölgesi ameliyatlarından sonra tüpler tıkanabilir.

İster ameliyatla isterse ilaçla sonlandırılmış olsun, dış gebelikler tüpün tıkanmasıyla sonuçlanabilir.

Tüp Tıkanıklığı Olanlar Hamile Kalabilir mi?

Tüplerinden sadece birisi tıkalı olanların kendiliğinden gebe kalma şansı azalmış olsa da vardır. İki tüpü de tıkalı olanlar sadece tüp bebek tedavisi ile gebe kalabilirler.

Tüp Bebek Yapılacak Kişilerde Tüp Tıkanıklığı Önemli mi?

Kısırlığın tüp tıkanıklığından başka sebepleri de vardır. Bu sebepler kadından kaynaklanabildiği gibi sperm azlığında olduğu gibi erkekten de kaynaklanıyor olabilir. Bu çiftlere tüp bebek tedavisi yapılmadan önce tüplerin rahim filmi ile kontrol edilmesi önemlidir. Çünkü tüpün rahme uzak bölgesinde bir tıkanıklık mevcut ise, tüp içinde biriken sıvı, rahim boşluğuna akarak embriyonun tutunmasını ve gelişmesini olumsuz etkiler. Tüp bebek başarı şansı belirgin derecede düşer. İşte bu nedenle tüp bebek tedavisi öncesinde rahim filmi çekilerek varsa tüp bebek başarısını olumsuz etkileyebilecek çeşitli problemler tespit edilmeli, bu problemler bertaraf edildikten sonra tüp bebek tedavisine devam edilmelidir.

İstanbul tüp tıkanıklığı bir şikayete neden olmaz. Belirti vermez. Tıkanıklığın olup olmadığı ve varsa tıkanıklığın tüpün neresinde bulunduğu, normal muayene ile anlaşılamaz ve ultrason ile görülemez. Bu nedenle saptanabilmesi için mutlaka rahim filmi çekilmelidir.

Tek Tüpün Tıkalı Olması

Rahim filminde tek tüpün tıkalı olması gebe kalmaya engel değildir. Ancak kendiliğinden gebe kalma şansı iki tüpün de açık olduğu duruma göre daha düşüktür.  Tek tüpün tıkalı çıkması halinde de “selektif salpingografi”  ile tüp açma işlemi önerilebilir.

Böylece aşılama yapılacaksa zaman kaybının önüne geçilebileceği gibi ağızdan tıkalı çıkan tüplerde gebe kalmayı engelleyebilecek sıvı birikimi gibi bir durumun bulunup bulunmadığı da anlaşılabilir. Eğer bir tüpte sıvı birikimi varsa, bu sıvı rahim içine akarak diğer tüp yoluyla hatta tüp bebek yöntemiyle gebe kalmayı engelleyebilmektedir.

İki Tüpün de Tıkalı Olması

Rahim filminde 2 tüpün birden tıkalı çıkması durumunda, eğer bu gerçek bir tıkanıklık ise kendiliğinden gebe kalınması mümkün değildir. Laparoskopi ile durum doğrulanır ve tüp bebek tedavisine geçilir. Eğer “selektif salpingografi” yapılabilen bir merkeze ulaşabilmeniz mümkün ise laparoskopiden önce bu tüp açma tekniği önerilebilir.  İki tüpün birden tıkalı olduğu uygun olgularda “selektif salpingografi” ile en az bir tüpün açılması olasılığı %70 iki tüpün birden açılması olasılığı %40’dır. Tüpleriniz açılırsa, laparoskopi yapılmasına gerek kalmayacaktır.

Tıkalı tüplerin rahim filmi sırasında “selektif salpingografi” ile açılması konusundaki anlatım videomu izleyebilirsiniz.

Tüplerde Sıvı Birikmesi (Hidrosalpinks)

Eğer tüpteki tıkanıklık tüpün rahme uzak olan bölgesinde ise, bu durum, hem açık olan diğer tüpten gebe kalmayı hem de tüp bebek başarısını önemli derecede olumsuz etkiler. Uzak uçtaki tıkanıklık nedeniyle tüpün içinde sıvı birikir (Hidrosalpinks). Tüp şişer. Karın boşluğuna akamayan ve tüp içinde biriken bu sıvı rahim içine akmaya başlar. Rahim içine akan sıvı embriyo için zararlıdır. Onun tutunmasını zorlaştırır ve tutunsa bile gelişimini engelleyebilir. Bu nedenle rahim filmi çekilerek hidrosalpinks olup olmadığı saptanmalı, eğer varsa önce gerekli müdahale yapılıp sıvı akışı önlendikten sonra embriyo transferi aşamasına geçilmelidir.

İstanbul Rahim Filmi Sırasında Tüp Açma (Selektif Salpingografi)

Rahim filminde tıkalı çıkan tüplerin selektif salpingografi adı verilen kısa ve ağrısız yöntem ile aynı seansta açılabilmesi mümkün olmaktadır. Sıvı birikmiş, bağlanmış veya dış gebelik, enfeksiyon gibi bir sebeple temelli tıkanmış bir tüp söz konusu değilse, özellikle rahime yakın yerden tıkalı çıkan tüplerde bu yöntem ile tüplerin açılması şansı %70’in üzerindedir.

Eğer selektif salpingografi olanağı bulunmayan bir merkezde veya başka bir şehirde rahim filmi çektirdiniz ve tüpleriniz tıkalı çıktıysa fimlerinizin fotoğrafını göndererek selektif salpingografi ile açılması olasılığının olup olmadığını sorabilirsiniz (Ayrıntı için “Selektif Salpingografi” başlıklı yazımızı okuyabilir, ilgili YouTube videolarımızı izleyebilirsiniz).

Rahim Filmi Sonrasında Hamilelik

Diğer faktörlerde bir problem yoksa ve tüpler de açıksa rahim filmi çekimini takip eden 4 ay boyunca gebe kalma şansı artmaktadır. Hangi teknikle yapılırsa yapılsın, hangi ilaç kullanılarak çekilmiş olursa olsun tüm araştırmalarda bu olumlu etki ispat edilmiştir.

Rahim filmi çekiminde kullanılan ilaç tüplerden geçerken sümüksü materyali, pıhtı tıkaçlarını temizlemekte ve bu şeklide gebeliği kolaylaştırdığı düşünülmektedir.

Latince gyne-kadın demektir ve dolayısıyla jinekoloji ( gynecology) kadın bilimi demektir. Kadın hastalıkları ile ilgili her şey jinekoloji başlığında toplanmıştır.

1-ADET DÜZENSİZLİĞİNİN NEDENLERİ NELERDİR

Regl olmak (adet kanamsı, ay hali)kadın hayatının önemli bir parçasıdır. Kadınlar genellikle yılda 11-13 defa adet dönemi yaşarlar. Bu sayılara yakın değerler yani 1-2 defadan az ya da fazla olanlar normal kabul edilir. Bu yüzden kadında adet düzensizliği, her kadın için kendine ait değerlere göre değerlendirilebilir. Kadınlarda adet dönemi ilk başladığı zamanda birkaç yıl düzensizlik gösterebilir. Bunun normal döngüsüne girmesi için, hormonların dengelenmesi gerekir. Bu durum âdetin sona ereceği dönemde de yaşanır. Son adet dönemi üzerinden 12 ay geçince kadında menopoz dönemi başlamaktadır. Bu süreçte adet düzensizliği yaşanması, genellikle hormonlar ve yumurta sayısındaki azalmadan kaynaklanır.

Kadınlar neden adet görür?

Adet görme, rahmin her ay yumurtlamayı takiben bir bebek için hazırlanması için, rahim duvarlarının kalınlaşması, gelecek olan embriyonun burada yuvalanması için uygun bir yer hazırlanmasıyla başlamaktadır. Bunların gelişimi hormonların etkisiyle olmaktadır. Yumurtlama dönemi olduğunda, cinsel ilişkinin olmaması ya da korunma nedeniyle gebeliğin oluşmamasıyla birlikte, kalınlaşmış rahim duvarlarının kanama etkisiyle dökülerek dışarı atılması adet kanamasını oluşturur. Bu döngü kadının menopoza girmesine kadar her ay aynı şekilde devam eder. Bu döngünün her ay tekrarlanması demek, düzenli adet görme demektir.

Adet düzensizliği ne demektir?

Kadınlarda adet süresi genellikle 4-7 gün arasında devam eder. Bu dönem her ay 28 günde bir yaşanmaktadır. Fakat bazı kadınlarda 21 gün ile 35 gün arasında oluşabilir. Adet düzensizliği ya da anormal sayılacak adet dönemleri ise;

  • 21 günden daha az ya da 35 günden daha fazla aralıklarla olan adetler
  • Arka arkaya 3 defa ya da daha fazla sayıda adet görememek
  • Adet kanaması normalden az ya da fazla görülüyorsa
  • Adet dönemleri arasında kanama olması halinde
  • Cinsel ilişki sonrasında kanama olması ya da menopoz sonrasında meydana gelen kanamalar

İshal, hemoroit, kolit ya da başka nedenlerle rektumdan gelen kanamaların adet kanamalarıyla karıştırılmaması için, birkaç gün süreyle tampon kullanılması gerekebilir.

Adet düzensizliği nasıl belirlenir?

  • Her ay adet döngüsünün ne zaman başladığı ve bittiği not edilmelidir.
  • Adet dönemlerinde kullanılan pet sayısının not edilmesi ve bu durumda gelen akıntının kontrol edilmesi gerekir.
  • Adet dönemleri arasında ve cinsel ilişki sonrasında kanama olup olmadığı kontrol edilmelidir.
  • Adetle alakalı olan anormal durumların not edilmesi gerekir.

Adet dönemlerinde kullanılan tamponun enfeksiyona sebep olmaması için, gün içinde en az 2 defa değiştirilmesi gerekir. Adet dönemlerinde kan sulandırıcı aspirin gibi ilaçların kullanılmaması gerekir. Eğer adet dönemlerinde çok ağrı oluşursa, doktora danışarak uygun ağrı kesiciler kullanılabilir.

Adet düzensizliğinin nedenleri nelerdir?

Kadının adet düzensizliği yaşaması çok çeşitli sebeplere dayanabilir. Bu nedenle adet düzensizliğinin altında yatan sebebin belirlenmesi ve buna uygun tedavi uygulanması için doktor muayenesi yapılması gerekir. Adet düzensizliği yaşanmasının yanında, adet görme tamamen durabilir. Bu amenore olarak tanımlanır. Bu sorun gebe olmayan, emzirmeyen ya da menopoz dönemine girmeyen kadınlarda yaşanan 90 günden fazla süren adet görmeme sorunu anormal kabul edilir. Özellikle göğüslerin gelişmeye başlamasıyla 3 yıl içinde ya da 15-16 yaşında adet gören kişilerde adet görmeme sorunu yaşanabilir. Adet düzensizliği ise çok farklı nedenlerden kaynaklanabilir. Sebepler belirlendiğinde, adet düzensizliğinin kontrol altına alınması ve adetlerin düzene sokulması mümkündür. Adet düzensizliğine sebep olacak etkenler arasında;

 

Stres: Kadınlarda fazla kilo alma ya da çok zayıflama, düşük kalorili diyetler, yetersiz beslenme, egzersizlerde değişiklik, gerginlik, seyahat, hastalıklar ya da günlük yaşamı etkileyecek değişimler adet düzensizliğine neden olabilir. Bu sebeple kadınların stresli yaşam tarzından uzaklaşması adet düzeni için faydalı olacaktır.

Doğum kontrol hapları: Bu hapların çoğunluğu östrojen ve progesteron hormonlarından oluşmaktadır. Hapların işlevi yumurtalıkların yumurta bırakmasına engel olmak ve bu şekilde gebeliğe engel olmaktır. Doğum kontrol hapının kullanılması ya da bırakılması adet düzensizliğine yol açabilir. Bu düzenin yeniden kurulması ancak, hapın bırakılmasından sonra 6 ayı bulabilir. Doğum kontrol hapında sadece progesteron hormonu varsa, adet aralarında kanamalar oluşabilir.

Adet düzensizliğinin diğer sebepleri

  • Aşırı kilo almak ya da kilo kaybetmek
  • Aşırı egzersiz yapmak
  • Rahim astarının kalınlaşması yani endometrial hiperplazi
  • Tiroit sorunları ve diyabet hastalığı
  • Karaciğer sirozu
  • Rahim kanseri
  • Sistemik lupus
  • Gebelik komplikasyonları olan düşük ya da dış gebelik
  • Östrojen tedavileri
  • Kan inceltici ilaç kullanımı
  • Doğum kontrol amacıyla rahim içi araçlarını kullanmak
  • Steroidler
  • Antidepresan ilaç kullanımı
  • Östrojen ya da progesteron hormonlarında dengesizlik olması

Adet gecikmesi ameliyat ve narkozdan kaynaklanır mı?

Ameliyat yapılırken kullanılan kanama durduracak ilaçlar, kadınlarda birkaç gün sürecek adet gecikmesi sebebi olabilir. Ancak bu ilaçların ve narkozun uzun süreli adet gecikmesine ya da adet düzensizliğine neden olmadığı bilinir. Fakat ameliyat stresi kadında hormonları etkileyen bir unsurdur. Bu ameliyattan sonra 1-2 ay kadar adet gecikmesine neden olabilir. Bu yüzden ameliyat sonrasında oluşan adet düzensizliği 2 ayı geçerse, başka bir etkenin varlığı araştırılmalıdır.

Menopoza geçiş döneminde adet düzensizliği

Adet dönemleri normal zamanda her ay düzenli bir şekilde devam eder. Menopoz döneminde yaklaşan kadında yumurtalık içindeki yumurta sayısı ve kalitesinin düşmesi nedeniyle, bir anda ya da azalarak adet sikluslarında yumurtlama olmaz. Bu yüzden adet düzensizlikleri meydana gelir. Menopoz döneminde geçişte hormon bozukluğu belirtisi son derece önemlidir. Bu dönemde adet kanamalarında gecikme ya da adet görememe durumu oluşabilir. Bu nedenle kadınların menopoza yaklaştığı dönemde 6 ayda bir jinekolojik muayeneden geçmesi ve düzenli takip edilmesi gerekir.

Adet düzensizliği tedavisi nasıl yapılır?

Kadındaki adet düzensizliğinin sebebinin bulunması için, detaylı bir jinekolojik muayeneden geçirilmesi gerekir. Genç kızlardaki adet düzensizliğinde, ultrason muayenesi yapılmaktadır. Muayene sırasında rahimde olabilecek miyomlar, yumurtalık kistleri, organik sorunlar dışında hormon tetkikleri yapılır. Vajinal smear ve ultrason incelemesi yapılır. Tümör değerlerine bakılarak, hormonal etkilere karşı düzeltici tedaviler uygulanır. Kistleri eritecek tedaviler uygulanır. Gerekiyorsa laparoskopik olarak bunlara çıkartılır, miyomlar alınır. Miyomlar rahim iç boşluğunda ise, bunların mutlaka alınması gerekir. Çünkü ilaç tedavisi bunları düzeltemez. Histeroskopi denilen teknolojiyle karın hiç açılmadan miyomlar çıkarılır ve adet kanamaları düzenli hale getirilebilir. Kadınlar ergenlik döneminden itibaren, adet düzenlerini kayıt altına almalıdır. Yıl içerisinde 1-2 defa adet düzensizliği olması normal kabul edilebilir. Bunun üstünde bir düzensizlik olması halinde, mutlaka tedavi edilmelidir. Çünkü miyom, kist gibi oluşumlar küçükken daha kolay tedavi edilebilir. İleri aşamada ya da kadının ileri yaşında fazla sayıda miyom olması halinde, rahmin alınması gündeme gelebilir. Ancak genç yaştaki hastalarda diğer tedaviler uygulanarak, adet düzensizlikleri tedavi edilmeye çalışılır.

2-MYOMLAR

Rahim iç tabakasında oluşan kanserli olmayan oluşumlar rahim polipleri olarak tanımlanır. Rahim duvarına yapışık olan tümörler ise miyom olarak tanımlanır. Bunların ebatları 0,5 mm ile 10-15 cm kadar olabilir. Genellikle iyi huylu olmalarına rağmen, aşırı kanamaya ve ağrıya sebep olabilirler. Miyomlar büyüklüklerine göre mesane ve makat bölgesine baskı yapabilirler.

3-ENDOMETRİOZİS

Rahmin içini kaplayan, her ay adet kanaması ile birlikte dışarıya atılan endometrial dokunun rahim dışında büyümesi halinde endometriozis görülür. Bu doku yumurtalık altında sindirim sisteminde, rektum ile rahim arasında olan bölgede, bağırsaklarda, fallop tüplerinde ve diğer organlarda büyüme gösterebilir. Bunun belirtisi adet düzensizliği dışında, cinsel ilişkide ağrı, kramplar, anormal kanama ve adet döneminde oluşan şiddetli ağrılardır.

İltihaplı pelvik hastalığı: Kadınlarda üreme sistemini etkileyen bakteriyel bir enfeksiyon olan iltihaplı pelvik hastalığı, cinsel ilişkiyle vajinaya giren bakterilerin rahim ve üst genital sisteme yayılmasıyla etkili olabilir. Bunun dışında kürtaj, doğum ve düşük sırasında bu bakteriler üreme organlarına bulaşabilir. Hastalığın belirtileri arasında başta adet düzensizliği, vajina bölgesindeki ağır koku, leğen kemiği ile alt karın bölgesinde ağrı, bulantı ve kusma, ateş, ishal ile ağır vajinal akıntı yer alır.

4-POLİKİSTİK OVER SENDROMU

Bu rahatsızlıkta yumurtalıklar normalden daha fazla erkeklik hormonu yani androjen üretmektedir. Bu etkiyle birlikte içi sıvı dolu kesecikler yani kistler meydana gelebilir. Androjen hormonunun yüksek olması yumurtaların olgunlaşmasını önleyerek, ovulasyonu yani yumurtanın atılmasını engeller. Bu sorun genellikle obezite, aşırı kıllanma ve kısırlıkla alakalıdır. Prematüre yumurtalık yetmezliği: Bu sorun genellikle 40 yaşın altındaki kadınlarda, yumurtalığın fonksiyonlarını tam olarak yerine getirememesinde görülür. Adet kanamalarında düzensizliğe ya da kanamaların hiç olmamasına neden olabilir. Sorun genetik olarak yaşanabileceği gibi, kemoterapi ile radyasyon terapisi sonucunda gelişebilir.

5-VAJİNANIN İNFLAMATUAR HASTALIKLARI

1.VAJİNAL ENFOKSİYONLAR

2.KANDİDİAZİS (VAJİNAL MANTAR)

3.TRİCHOMANAS(VAJİNİTİ)

4.GARDNERELLA(BAKTERİAL VAGİNİTİS)

6-CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLAR

1-CHLAMYDİA TRACHOMATİS (Klamidya Enfeksiyonu )

2-GENİTAL SİĞİL (KONDİLOMA AKUMİNATA)

3-SİFİLİZ - FRENGİ HASTALIĞI

4-HERPES İNFEKSİYONLARI (Genital Herpes Enfeksiyonları)

5-NEİSSERİA GONORRHOEAE - Gonore BEL SOĞUKLUĞU HASTALIĞI

6-AIDS - HIV İNFEKSİYONU

7-OVER KİSTLERİ:

Kistler vücudun her hangi bir yerinde olabilen içi su dolu keseciklerdir. Etrafı kist duvarı ile çevrilidir. Over kistleri her yaşta görülse de çoğunlukla üreme çağlarında ortaya çıkarlar. Kistler çoğunlukla fonksiyonel ve zararsızdırlar. Yumurtalık (over) işlevi itibarıyla kist üretebilir. üreme çağındaki her kadın her ay follikül adı verilen ve içinde yumurta hücresini içeren küçük bir kist geliştirir ve ortalama 2 cm çapa erişen bu yapı adet döneminin ortasına tekabül eden günlerde çatlar. Her ay yumurtlama dediğimiz bu olay olur. Ancak bazı adet dönemlerinde folliküller yani içinde yumurta barındıran kistler aşırı büyüyebilir.

Genellikle rutin jinekolojik muayene esnasında konur. Kist tanısını doğrulamak için vajinal yolla veya karından ultrasonografi yapılır. Bu şekilde kistin tipi ve kötü huylu olup olmadığı hakkında bilgi almak mümkün olur. Nadiren bilgisayarlı tomografi, MR gibi ek görüntüleme tekniklerine de gerek duyulabilir. Kistin tipinin belirlenmesine yönelik olarak tümör belirteçleri adı verilen kan incelemelerinin yapılması gerekebilir. Yumurtalık kistlerinin çoğu iyi huyludur. Bu tümör belirteçlerinden bir tanesi CA-125 dir. Ailede yumurtalık kanseri öyküsü olanlarda, menopoz sonrası gelişen kistlerde veya kanser şüphesi olan durumlarda kanda CA-125 adlı tümör markerin seviyesine bakılabilir. Tanı koymak veya kitlenin kötü huylu olup olmadığının belirlenmesi için gerekirse laparaskopi de yapılabilir. Yumurtalıklara yakın komşulukta oluşabilecek diğer organlara ait kitleler yumurtalık kistlerinin ayırıcı tanısında dikkate alınmalıdır.

Belirtiler
  • Yumurtalık kistleri çoğu zaman belirti vermezler. Aşağıdaki belirtilerden herhangi biri veya birkaçı bir arada görülebilir.
  • Adet düzensizliği, lekelenme veya adet görememe
  • Ağrılı adet görme ve zaman içinde ağrı şiddetinin artması
  • Kasıklarda ağrı
  • Karında dolgunluk ve basınç hissi İlişki esnasında ağrı
  • Büyük boyutlu kistlerde ele kitle gelmesi veya karında şişme
  • Göğüslerde dolgunluk İdrar ve barsak şikayetleri
  • Kilo alma
  • Bulantı, kusma
  • Tüylenmede artışİnfertilite (Kısırlık)
  • Kist torsiyonu (boğulması) belirtileri
  • Ani şiddetli keskin ağrı hissedilmesi kist rüptürü (yırtılması) belirtisi olabilir

FOLİKÜL KİSTLERİ:

Folikül kisti ovülasyon (yumurtlama) olmaması ve folikülün büyümeye devam etmesi nedeniyle meydana gelir. Gergin ve içinde berrak sıvı bulunan kistler oluşur. Genellikle birden çok sayıda ve iki taraflı olurlar.Büyüklükleri genellikle 3 cm'yi pek aşmaz ve nadiren 4 cm'e ulaşırlar. Büyük folikül kistleri ise yumurtlama tedavisi esnasında ovülasyon indüksiyonu amacıyla eksojen gonadotropin kullanılması sonucunda ortaya çıkabilir.

Bazen olgunlaşan bir folikül çatlayamaz, içinde ovum (yumurta hücresi) ölür ancak folikül büyümeye devam eder. Folikül kisti olsun ya da olmasın folikül östrojen salgılamaya devam eder ve haftalar süren bu östrojen salgısı nedeniyle rahim iç duvarında kalınlaşma (endometrial hiperplazi) meydana gelir. Hastada amenoreyi (adet görülmemesi) takiben düzensiz kanamalar olur. Kanamaların ağrısız olması abortus (düşük) ve dış gebelikle karışmasınıönler. Muayenede uterus hafif büyük bulunur,overde kistik oluşum saptanır. Buklinik tabloya sıkça rastlanmaktadır.

Folikül kistleri genellikle kendiliğinden kaybolur ve tedavi gerektirmez. Ancak folikül kisti tanısı kadını muayene ederek hemen konamaz reprodüktif çağda,5 cm'den küçük, mobil kistik kitlesi olan kadın 1 ay sonra tekrar muayene edilmek üzere çağrılır. Folikül kisti genellikle 1-2 siklüste kendiliğinden kaybolacaktır. Kistin gerilemesini kolaylaştırmak için gonadotropinleri baskılamak amacıyla oral kontraseptifler (doğum kontrolhapları) verilebilir.Takip sırasında gerilemeyen , giderek büyüyen ya darüptüre (kistin patlaması) ya da torsiyone (kendi etrafında dönüp sıkışması) olarak akut batın kliniği ile karşımıza çıkan kistlerde ameliyat yapmak gerekir. Ameliyat sırasında saptanan kist overe zarar vermeden çıkarılmalıdır.

Ureme çağında en sık rastlanan kist tipidir. Gelişen yumurta hücresinin çatlamaması ve büyümeye devam etmesi ile oluşur. Gergin ve içinde berrak sıvı içeren kistlerdir. çoğunun çapı 4 santimetrenin altındadır ve genellikle belirti vermezler. Folikül kistleri doğum kontrol haplarının yardımıyla veya kendiliğinden 1-3 adet döngüsü sonrasında kaybolurlar. Tedaviye rağmen küçülmeyen ya da büyüme gösteren kistler için ameliyat gerekli olabilir. Ameliyat esnasında yumurtalığa zarar vermeden sadece kist çıkartılır.Korpus Luteum Kistleri Yumurtlama sonrasında normal olarak oluşan sarı cismin (korpus Luteum) aşırı büyümesiyle veya bu yapının içine kanama olmasıyla ortaya çıkarlar. Bu kistler folikül kistlerine göre genelde daha ağrılı ve büyüktürler. Genelde folikül kistlerine göre kendiliğinden veya doğum kontrol ilaçları ile daha geç zamanda küçülürler. Hormon salgılanmasına devam ettiği için adet gecikmelerine neden olabilir. Nadiren kist içine kanama olup çok büyüyebilir, Kist patlayabilir veya torsiyone olabilir ve böyle komplikasyonlar varlığında cerrahi gerekebilir.

Endometrioma (çikolata Kisti)

Doktora ağrılı adet görme ve bu ağrının zaman içinde artması, ilişki esnasında ağrı, infertilite (kısırlık) gibi şikayetlerle başvuran hastalarda endometriozis olasılığı akla gelmelidir. Uterusun (Rahmin) içini döşeyen endometriyum adı verilen dokunun hücrelerinin endometriyum dışı bir lokalizasyonda bulunmasına endometriozis denir. Yumurtalıklarda bulunan endometriyum dokusu kendi içine kanayıp içi koyu kahverengi, eskimiş kan dolu kistik oluşumlar meydana getirebilir. Bu kistik oluşuma endometriyoma denir. Kist içi çikolata kıvamında bir sıvı ile doludur ve bu nedenle aynı zamanda çikolata kisti olarak da adlandırılmaktadır. Endometriosis karın içi organlarını birbirlerine yapıştırabilir. Bu yapışıklıklar ağrı ve infertilite gibi belirtilere neden olabilir.

Dermoid Kist (Teratom)

20 yaşından küçüklerde en sık görülen tümördür. Dermoid kist %12 oranında her iki yumurtalıkta görülebilir. Karın ağrısı yapabilir. Torsiyone olup (kendi etrafında dönüp) akut karın tablosu adı verilen ve acil cerrahi gerektiren bir duruma neden olabilir. Dermoid kist tanısını koymak ultrasonografi ile nispeten belirgin görünümü nedeni ile kolaydır. çünkü kistin içi çeşitli vücut dokularıyla doludur. Dermoid kist cilt, kıl yapıları, kemik ve sinir hücreleri ve bazen diş dokusu bile içerebilir. Yumurtlama ile ilgili süreçlerden değil embriyonel dönemde meydana gelen olaylardan kaynaklanır. Dermoid kistler nadiren tiroid dokusuna ait dokular içerebilir ve hipertiroidi krizine neden olabilirler. Kistin patlaması ile dermoid kist içeriğinin batın içine yayılımı söz konusu olursa kimyasal peritonit denen karın içini örten zarın iltihabı meydana gelebilir. Bu durum oldukça ağır bir klinik tablodur. Kist tespit edildiğinde mümkünse laparaskopik yolla ve yumurtalıklara zarar vermeden alınmalıdır.

Kistadenom

Yumurtalık dokusunu dıştan saran yüzey tabakasından gelişen iyi huylu tümöral yapılardır.

Yumurtalık Kistleri Kanserleşir mi?

Yumurtalık kistlerinin çoğu iyi huyludur (yüzde 80-85). İleri yaşlarda ortaya çıkan, bilateral (iki taraflı), solid (katı), yapışık, düzensiz yüzeyli ve hızlı büyüme eğiliminde olan, birden fazla sayıda, içlerinde katı kısımlar bulunan, karın içinde sıvı birikmesine (asit) neden olan, belli bir süre sonunda kendiliğinden kaybolmayan veya büyüme gösteren, tümör markeri adı verilen bazı kan parametrelerinde yükselmelerle beraber olan kistik oluşumların kötü huylu olabilme ihtimalleri nedeniyle ameliyat edilmeleri önerilir. Şüphelenmemizde muayene ve ultrasonda elde edilen bulgular yardımcı olur.

Yumurtalık kistinin kanser olduğundan şüphelenilmesi durumunda ameliyat sırasında hızlı doku tanısı (Frozen) imkanı olan bir merkezde ve bu konuda deneyimli bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanı tarafından gecikmeden ameliyat yapılması gerekir.

Yumurtalık Kistleri ne zaman ameliyat edilmeli?

1. 8 cm den büyük ise

2. Kitle solid (katı) veya semisolid ise (yarı katı)

3. Postmenopozal (menopoz sonrası) veya premenarş (ilk adetten önceki) kistler

4. 5 cm den büyük ve persiste eden (gözlem veya doğum kontrol hapları ile baskılanmaya rağmen devam ediyorsa) kist

5. Malin intibaını (kötü huylu veya kanser olma riski olan kist) veren kist

6. Hızlı büyüyor ise

7. Pelviste asit ve metastaz belirtileri varsa

8. Torsiyon durumunda

Yumurtalık Kistlerinde Başlıca Cerrahi Tedaviler Nelerdir?

Kistin boyutu, sonografik görüntüsü, iyi yada kötü huylu olma şüphesine göre cerrahi yöntem seçimi yapılır.

Laparaskopi

Kist küçük olup iyi huylu olarak göründü ise, sadece tanısal bir laparaskopi ya da ek olarak küçük bir operasyon gerekebilir. İnce özel cerrahi aletler kullanarak göbeğin hemen altında ve bir iki tane daha karında küçük insizyonlarla (kesilerle) ve bu insizyonlardan teleskopik sistemlerle batın içinin görüntülenmesine dayanır. Kistler bu yöntemle çıkarılabilir. Bu yöntem daha az ağrılı olup, hastanede yatış süreleri ve işe dönüş süreleri daha kısadır. Estetik olarak açık ameliyata (Laparatomiye) göre sonuçları daha iyidir.

Laparotomi

Büyük kistler için ve kötü huylu olma ihtimali olan kistlerin çıkarılması için kullanılan yöntemdir. Ameliyat esnasında kistle birlikte gerektiği zaman yumurtalığı da çıkarmak zorunlu olabilir.

8- GENİTAL ESTETİK:

Doğuştan var olan ya da daha sonraları çeşitli nedenlerle gelişen genital gölgedeki şekil bozukluğu, kadının cinsel hayatını hatta günlük yaşantısını kabusa dönüştürebiliyor , zamanla cinsel ilişkiden soğuma, hatta akıntı veya anksiyete gibi ciddi sorunlar da ortaya çıkmaya başlıyor. Oysa sağlıklı ve mutlu bir birlikteliğin yolu, öncelikle insanın kendine duyduğu özgüvenden geçiyor. Partneri tarafından beğenildiğini hissetmek de cinsel yaşamda önemi bir rol oynuyor. Sevişmekten kaçınan veya cinsel ilişkiden yeterince haz alamadığından yakınan kadınların sorunlarının altında yatan enönemli nedenlerden biri, cinsel organlarıyla ilgili estetik kaygıların olması.

Kızlık Zarı Dikimi - Hymenoplasti Hymenoplasti

Ülkemiz başta olmak üzere bazı etnik toplumlarda kızlık önemini korumakta ve bekaret cinayet ile sonuçlanabilen bazı hoş olmayan durumlara neden olabilmektedir. Adını Yunan mitolojisinde Hymen veya Hymenaeus olarak bilinen evlilik tanrısından alan kızlık zarının (hymen) tamiri (Hymenoplasti) pek çok kadın-doğum hekiminin karşılaştığı bir taleptir. Ülkemizde bu işlemin hukuksal boyutu tartışmalıdır. Ancak pek çok hekim bu işlemi etik bulmamaktadır. Son zamanlarda Avrupa sosyetesinde baş gösteren kızlık zarı diktirerek nikah tazeleme modası ilgi çekici enteresan bir gelişmedir. Kızlık zarı cinsel ilişkide mutlaka kanar mı?: Kızlık zarı nispeten esnek olmasına karşın vajinanın içine girme denemelerinde kolaylıkla yırtılan ve kanayan anatomik bir yapıya sahiptir. Ancak kişiler arası önemli yapısal farklılıklar nedeniyle kızlık zarı aşırı esnek olabilir.

İç ve Dış Dudakların Büyüklüğü

En sık rastlanan genital estetik sorunlardan biri, dış ve iç dudakların büyüklüğü ve sarkmalardır. İç dudaklar (labia minör), klitorisin üst kısmından vajina girişinin altına kadar uzanan kıvrımlı yapıları oluşturur. Bazı kadınlarda iç dudakların dış dudaklardan biraz taşması doğal olarak kabul edilir. Ancak dış dudaklardan sarkacak şekilde uzun olması tıbben önemli bir sorun yaratmasa da estetik görüntüyü bozarak kadını çözüm arayışına iter. Bazen dış dudaklar (labium majuslar) yapısal olarak normalden uzun ve büyük olabilir. Bu durumda cinsel ilişki esnasında penisin itmesi ile labiumlar gerilebilir ve bu da ağrıya yol açabilir. Labium büyüklüğü nedeniyle dar kıyafetler ve pantolonlar giyemeyen , mayo giymek istemediği için yıllardır tatile çıkamayan hatta kocasından utanıp yataktayken ışıkları karartıp partnerlerine de çıplak görünmek istemeyen kadınlar vardır. Benzer şekilde dış dudakların asimetrik olması durumu da hem psikolojik hem de fonksiyonel olarak cinsel hayatı olumsuz etkileyebilir. Bu durumlarda tedavi ve kozmetik amaçlı cerrahi ile labiumlar normal boyutlarına indirilebilir (labioplasti ameliyatı). Lokal veya genel anestezi altında 30 - 40 dakika süren işlemde eriyen dikişler kullanıldığı için dikiş alma sorunu da yaşanmıyor. Bu ameliyat kızlık zarına zarar vermez, cinsel ilişkiye, orgazma, gebe kalmaya ve doğum yapmaya herhangi bir zararı veya engeli yoktur. Ameliyattan sonra idrar yapma ile ilgili bir sorun yaşanmaz, ameliyat bölgesinde aşırı derecede ağrı ve yanma olmaz. Yara iyileşmesi bir haftada tamamlanır. Ameliyattan 3-4 hafta sonra cinsel ilişkiye girilebilir. Dıştan bakıldığında ameliyat izi fark edilmez. 2 gün sonra duş alınabilir.

Vagen Genişliği Vajinal Genişlik

Diğer bir genital estetik sorun vagen genişliğidir. Bu durum kadınların cinsel ilişki sırasında yeterince haz almalarını engeller. Üstelik sorun sadece bununla da kalmaz; kadınlar, genişleyen vajinaları yüzünden idrar kaçırma gibi sağlık problemleriyle de karşı karşıya kalabilir. Vaginal genişleme nedenleri; Genetik olarak bazı kadınlarda normalde vagina büyük olabilir. Fazla sayıda ilişki, kürtaj doğum , doğumda bebeğin iri olması, Özellikle doğumdan sonra düzgün onarılmayan yırtıklar veya doğum sonrası dikişlerde açılma olması, yaşın ilerlemesi ile beraber vaginada elastikiyet kaybı olması vaginada genişlemelere ve gevşemelere neden olur. Vajinal genişlikile beraber genellikle idrar torbasında ve barsaklarda da vaginaya doğru sarkma meydana gelir. İdrar torbasında sarkma idrar kaçırma, sıkışma vb. gibi problemler ortaya çıkarabilir.

Vaginal genişleme aynı zamanda ilişki esnasında vaginada normal sulanmayı engeller ve problemi iyice arttırır. Sonuç olarak vajina gevşer, iç, dış genişliği artar ve cinsel haz azalır. Duvarlardaki gevşeme aynı zamanda cinsel partner olan erkeğin duyacağı cinsel hazzı da azaltacaktır. Cerrahi olarak vajinal kanal daraltılmakta ve gevşemiş olan kas yapıları düzeltilmektedir.(Vaginoplasti ) Bu tür operasyonlarda amaç sarkmış olan mesane ve rektumun normal pozisyonlarına göre tamir edilmesi, vajinadaki fazla dokuların çıkarılması ve neticede idrar tutamama gibi şikayetler ile birlikte vajinadaki genişlemeye bağlı olarak görülen cinsel fonksiyon bozukluğunun tamir edilmesidir. Operasyonlar genellikle genel anestezi bazen de epidural anestezi altında yapılır ve hasta 1-2 gün sonra normal yaşantısına dönebilir. Cinsel yaşantı ise 2 hafta sonra başlayabilir. Sıklıkla operasyon sonrası 1 gün kadar hastanede kalmak gerekir. Bazen sabah yapılan ameliyat sonrası aynı akşam hasta evine gönderilebilir . Hastalığın ilerlemiş durumlarında rahim de aşağıya doğru sarkabilir ve vajinadan dışarıya çıkabilir.Bu gibi durumlarda vajinal yoldan rahimin alınması gerekebilir.

Doğum Yırtılmaları ve İzler 

Bunların yanı sıra doğum sırasında rastgele yırtılmayı engellemek için cerrahi olarak yapılan kesi (epizyotomi) işleminden sonra kabarık ya da kötü görünümlü izler oluşabiliyor. Burada gelişen bu nedbe dokusu hem kadının hem de erkeğin cinsel tatminini engeleyebiliyor. Bu izlerin düzeltilmesi için lokal ya da genel anestezi altında var olan nedbe dokusu çıkartılır ve yara yerinde reaksiyona neden olmayan dikiş materyalleri ile yeniden estetik olarak dikilir. Aynı esnada doğumlara bağlı olarak gelişen vajen yırtıkları da tamir edilir. Ameliyat sonrası yine bu tip izlerin kalmasını önlemek için şunlara dikkat edilmesi gerekir: Vajinanın tam anlamıyla iyileşmesi iki-üç haftayı buluyor. Bu süreç içerisinde enfeksiyon gelişmemesi için kadının hijyen kurallarına özen göstermesi, yani tuvalet sonrası temizliğini vajinadan anüse doğru yapması ve cinsel ilişkiden kaçınması yeterli oluyor.

Tüplerin Tıkalı (Kapalı) Olması

Yumurta kanallarının kapalı olması sonucunda kadın vücudunda yumurta üretimi sona ermemektedir. Aynı zamanda yumurta kanallarının kapalı olması durumu yumurta kalitesinde herhangi bir düşüklüğe de neden olmamaktadır. Bu nedenle tüp kanallarının kapalı olmasının interfilite (kısırlık) durumuna neden olmasının sebepleri arasında yumurta kalitesinin düşük olması veya vücudun yumurta üretmemesi gibi sebepler yer almamaktadır. Tüp kanallarının kapalı olması durumu görülen kadınların doğal yolla hamile kalmaları mümkün değildir ve genel olarak doktor tarafından tüp bebek tedavisi tavsiye edilmektedir. Yumurta kalitesinde herhangi bir problem olmaması durumunda, tüplerin kapalı olması durumuna sahip kadınların hamile kalması tüp bebek tedavisi aracılığıyla oldukça kolay bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir. Yumurta kanalları kapalı olan kadınların gebe kalmaları durumunda, yumurta kanallarının kapalı olmasının bu süreçte herhangi bir probleme yol açmadığı bilinmektedir. Yumurta kanallarının kapalı olması ağrı veya adet düzensizliği durumlarının nedenleri arasında yer almamaktadır.

Tüplerin Tıkalı (Kapalı) Olması Durumu Neden Görülür?

Tüplerin kısmen veya tamamen kapalı almasının sonucunda sperm ile yumurtanın buluşması durumu engellenir. Tüplerde hasar görülmesinin birçok farklı nedeni olabilmektedir. Bu nedenler arasında endometriozis, enfeksiyon ve karın içi yapışıklıkları, dış gebelik, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, tüberküloz mikrobu, yumurta kanalları ile ilgili daha önce geçirilmiş ameliyatlar, tüp kenarında veya etrafında meydana gelen myomlar gibi durumlar yer alabilmektedir. Karın içi yapışıklıklarına kadınların daha önce geçirmiş oldukları bir operasyon sebebiyet verebilmektedir.

Gebeliğin gerçekleşmesi için yumurtalıktan atılan yumurtaların rahime iletilmesi gerekmektedir. Doğal yolla gebe kalınması durumu için tüplerden birinin mutlaka açık olması gerekmektedir. Tüplerin her ikisinin de kapalı olması durumunda gebelik için yalnızca tüp bebek tedavisi kullanılabilmektedir.

Tüplerin Tıkalı (Kapalı) Olması Durumu Nasıl Tedavi Edilir?

Gebe kalmak için uygulanabilecek yöntemlerden birinin ise tüplerin açılması tedavisi olduğu bilinmektedir. Tüplerin açılmasından sonra her iki kadından birinde gebeliğin gerçekleştiği görülmektedir. Laparoskopi sonucunda tüplerin tıkanık olup olmadığı tespit edilmektedir. Kadının gebe kalmak istemesi sonucunda, laparoskopi sonucuyla birlikte tüplerinin tıkalı olduğu öğrenildiği takdirinde vakit kaybetmeden tedaviye başlaması gerekmektedir. Özellikle 35 yaşının altında olan kadınlara tüp bebek tedavisinden önce tüplerin açılmasına yönelik tedavinin uygulanması tavsiye edilmektedir.

Tıbbi literatürde hidrosalpinks olarak geçmekte olan tüp içerisinde sıvı birikme durumu ise tüplerin tıkalı olmasının nedenleri arasında yer almaktadır. Bu durum meydana geldiği takdirde tıkalı olan tüpün açılması yöntemi tercih edilmemelidir. Tüp içerisinde sıvı birikmesi durumu meydana geldiği takdirde fallop tüpünün aldırılması tavsiye edilmektedir. Tüp tıkanıklığının sebeplerinden biri de rahim içi dokusunun rahim dışında bulunmakta olan bir organda oluşması durumu olan endometriozis olduğu bilinmektedir. Tüplerde tıkanıklık görülen kadınların bir kısmında ise myomların tüplere baskı uygulaması sebebiyle bu durumu yaşadıkları bilinmektedir.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır