ülserovejetan kitle nedir / Kolonda Ülserovejetan kitle nedir?

Ülserovejetan Kitle Nedir

ülserovejetan kitle nedir

Kolon (Bağırsak) Kanseri Nedir ve Belirtileri Nelerdir?

Kalın bağırsakta başlayan bir kanser türü olan kolon kanserine, her yaşta rastlanmakla beraber genellikle 50 yaş ve sonrası yaşlarda daha fazla rastlanır. Sindirim sisteminin son kısmı olan bağırsakta polip adı verilen kanserli olmayan (iyi huylu) hücreler, kümeler halinde oluşmaya başlar. Bu poliplerin bazıları zaman geçtikçe bağırsak kanseri olarak ortaya çıkabilir. Polipler küçük oluşumlar olmakla beraber, az sayıda semptomla ortaya çıkabilir. Polipler kanser hücresine dönüşmeden önce, tanımlanıp vücuttan çıkarılırsa bağırsak kanserinin önüne geçilebilir. Bu sebeple doktorlar, hastalığı önceden teşhis edip, önüne geçebilmek için düzenli olarak tarama testlerinin yapılmasını önermektedir.

Kolon Kanseri Nedir?

Kanserin oluşmaya başladığı yere bağlı olarak, bağırsak kanserine bazen kolon veya rektal kanser de denir. Kolon kanseri çoğunlukla iyi huylu polip hücreler olarak görülür. Polip hücreler kalın bağırsağın iç yüzeyinde büyür. Dışkıda kanama ve kabızlık gibi semptomlara neden olur. Ancak polip hücreleri çoğunlukla bir belirti oluşturmadığı için, insanlar hastalığın varlığını erken dönemlerde genellikle fark edemez. Ailesinde kolon kanseri öyküsüne sahip olan ve 50 yaş üzeri kişilerde hastalığın oluşma riski daha fazladır. Ancak bazı faktörler poliplerin büyümesinde daha fazla rol oynar. Obezite sorunu olan kişiler daha fazla risk altındadır. Bunun yanı sıra sigara, alkol ve fazla yağlı yiyecekler tüketmek de riski arttıran faktörler arasındadır. Kolon kanseri ortaya çıktığı takdirde, ilaçlı tedavilere ek olarak radyoterapi ve kemoterapi, immünoterapi ve hedefe yönelik bazı tedaviler uygulanarak kolon kanseri kontrol altına alınabilir.

Bağırsak Kanseri Tanısı Nasıl Konulur?

Cerrahi müdahaleye ek olarak, kemoterapi ve radyoterapi gibi uygulamalarla bağırsak kanserini tedavi etmek mümkün olsa da, tam olarak kanseri yok etmek ve tekrarlamasının önüne geçmek kimi zaman mümkün olmayabilir. Bağırsak kanseri tanısı koymak için başlıca kullanılan testlerden biri kolonoskopidir. Kolonoskopi yönteminde hastalık, bağırsağın içine yerleştirilen kamera ile görüntülenir. İşlemden önce hastaya genellikle sakinleştirici verilir veya anestezi uygulanır. Bu sayede hastanın işlemden kaynaklı rahatsızlık veya ağrı hissetmesi engellenir. İşlem sırasında, anüse girilerek rektum ve kolona kolonoskop yerleştirilir. Doktor, bu işlem sırasında şüpheli polipler gibi sıra dışı alanlar görürse, test etmek amacıyla bu bölgeden doku örneği alır. Bu işlem ise biyopsi olarak adlandırılır. Hastalık belirtilerini kontrol etmek için örnek alınan doku örneği, mikroskop altında incelenir.

Kolon (Bağırsak) Kanseri Taraması Nasıl Yapılır?

Kolon kanseri teşhisi için uygulanacak yöntemler arasında, gaitada gizli kan (GGK) testi de vardır. Daha çok 50 yaş üstü kişiler için her sene belirli aralıklarda düzenli olarak yaptırılması tavsiye edilmektedir. Bu tarama testi ile dışkıdaki gizli kan, kimyasal bir reaksiyonla tespit edilir. Test sonucu pozitif çıktığında gizli kan tespit edilirse, kanamanın neyden kaynaklı olduğunu tespit etmek için kolonoskopi işlemi yapılır. Bazı gıdalar veya ilaçlar bu testin sonuçlarını etkileyebileceği için birkaç kaçınılması gereken durum vardır. Örneğin, testten bir hafta önce kullanılmaya devam edilen İbuprofen, Naproksen veya Aspirin gibi ilaçlar, kanamaya neden olabileceği için testi yanıltabilir. Ayrıca teste girmeden 3 gün önce kırmızı et tüketmemek gerekir. Etteki kan bileşenleri de testin sonucunu pozitif göstermeye neden olabilir.

Kolon Kanseri Belirtileri

●Kabızlık veya ishal gibi bağırsak hareketlerinde değişiklikler gözlemlemek,

●Dışkı renginde değişiklikler,

●Rektumun alt kısmında şiddetli ağrı ve kramplar oluşması,

●Bağırsaktaki kanama nedeniyle anemi yaşanması (kan hücrelerinde aşırı düşüklük),

●Belirli bir sebep olmaksızın yani diyet ve egzersiz alışkanlıklarından bağımsız olarak iştah ve kilo kaybı yaşamak,

●Karında kramplar, gaz veya ağrı oluşması,

●Bağırsak kanseri vücutta demir eksikliğine yol açabilir; anemiye neden olabilir.

Bu belirtiler doğrudan kolon kanseri belirtileri olarak hastalığa götürmese de, bu gibi şikâyetlerde doktora başvurmak ve hastalık varsa önceden teşhis edilebilmesini sağlamak çok önemlidir.

Kolon Kanseri Belirtileri Ne Kadar Sürer?

Kolon kanseri yaşayan kişiler, hastalığın ilk zamanlarında belirgin olarak semptom göstermezler; bu nedenle kolon kanseri belirtileri yaşamak, kanserin ne kadar büyüdüğünün veya yayıldığının göstergesi olabilir. Yani kanser erken evrelerinde belirti göstermediği için semptomlar hastalığın ne kadar ilerlediğine bağlı olarak görülmeye başlar. Bununla beraber yaşa, cinsiyete, kişinin ailesindeki hastalık öyküsüne bağlı olarak belirtiler değişebilir ve farklı uzunluklara sahip olabilir.

Kolon Kanseri Evreleri

Kolon kanseri evreleri doktorun hastanın takibini yapabilmesi ve kansere ne kadar mesafede olduğunu tespit edebilmesi için önemlidir. Bu şekilde kişi için en iyi tedavi planını hazırlayabilir. 1. evre kolon kanserinin en erken evresidir. Kolon kanseri evreleri 4 aşamadan oluşur.

●1. Evre: Bu aşamada kanserli hücreler, kolon veya rektumun astar kısmına veya mukoza kısmına nüfus etmiştir fakat organ duvarlarına henüz yayılmamıştır.

●2. Evre: Kanserli hücreler bu aşamada, kolon veya rektum duvarına yayılmıştır fakat henüz lenf düğümlerini veya yakınlarındaki dokulara zarar vermemiştir.

●3. Evre: Kolon kanseri 3. evrede, kanserin lenf düğümlerine taşındığı fakat vücudun diğer bölgelerine henüz yayılmadığı görülür. Bu aşamada genellikle bir ila üç lenf nodu tutulur.

●4. Evre: Kanser, karaciğer veya akciğer gibi bağırsaktan farklı diğer organlara yayılır.

Kolon Kanseri Son Evre

Kolon kanseri metastaz yaptığında, yani monash.pw gelerek vücuttaki diğer organlara da yayılmaya başladığında, bununla bağlantılı olarak birtakım hastalar, kolon kanseri belirtisi ortaya çıkarır. Kolon kanseri tipik olarak yavaş büyür ve başlangıçta iyi huylu bir polip hücresiyken malign hale gelir. Bu süreç uzun yıllar sürebilir ve hasta hiçbir belirti göstermeden kanser vücudunda yayılabilir. Bu nedenle de kolon kanserinin son evrede metastaz olarak yayıldığını işaret eden semptomları yaşamak bu uyarılara gereken önemin verilmesini gerektirir.

Kolon Kanseri Evrelerinde Yaşam Süreleri

Ameliyatta kanserli hücre tamamen çıkarılmadığında, hastanın iyileşme olasılığı düşüktür. Çeşitli müdahale yöntemleri, semptomların kontrol edilebilmesine ve kanserin yayılmasını yavaşlatmaya yardımcı olabilir. Kolon kanseri ölüm oranı diğer kanser türleri arasında 3. sırada yer almasına rağmen, erken teşhis konulduğunda hayatta kalma süresi oldukça yüksektir. Buradan da anlaşılacağı üzere; kanseri ilk evrelerde tespit etmek, hastanın kanseri yenmesi ve yaşam süresini arttırabilmek için son derece önem taşır. Kolon kanseri teşhisi olabilecek en erken sürede konulup, bulguların doğru değerlendirilmesi; doğru tedavi yönteminin etkin bir biçimde seçilmesi için de çok önemlidir.

Aynı kanser türünde ve evresinde olan kişiler için yaşam sürelerinin oranları hesaplanır. Tedaviden sonra kişinin ne kadar ömrü kaldığı söylenmez. Bunun yerine, tedavinin ne kadar başarılı olup olmadığı ile ilgili hastaya ve hasta yakınlarına bilgi verir. Hastalığın başlangıcından itibaren 5 yıllık hayatta kalma oranı; 1. evrede teşhis konulan kişilerde, %90’ın üzerinde görülse de, evreler ilerledikçe bu oran düşmektedir. Kolon kanseri 4. evrede sağ kalım oranının, %10’un altına düştüğü görülmektedir.

Kolon Kanseri Tedavisi

Kolon kanseri her aşamada farklı olarak tedavi edilir. Yani kolon kanseri için tedavi büyük ölçüde; hastalığın evresine, kanserin derecesine, kişinin yaşına ve genel sağlık durumuna göre değişir. Kolon kanseri 1. evrede genellikle hastaya tek başına ameliyatla müdahale edilir ve kullanılan teknik, hastanın içinde bulunduğu şartlara göre değişiklik gösterir. 2. evrede, bağırsak ve yakınındaki lenf düğümlerinin kanserli kısımlarını çıkarmak için cerrahi müdahale uygulanması önerilir. 3. evrede ise; tümörü ve lenf düğümlerini çıkarmayı içeren cerrahi müdahaleye ilave olarak, kemoterapi uygulanır. Bazı durumlarda kemoterapi tedavisine ek olarak hastaya radyoterapi de önerilebilir. Son olarak, 4. evre kolon kanseri tedavisi; cerrahi müdahale, kemoterapi ve büyük olasılıkla radyoterapiyi içerir. Bazı durumlarda, hedefe yönelik tedavi de uygulanabilir.

Kolon Kanseri Tedavisi Başarı Oranı

Cerrahi müdahaleye ek olarak kemoterapi sonrası 2., 3. ve 4. evrede olan birçok kolon kanserinde sağ kalım oranlarının arttığı gözlemlenmektedir. Fakat 1. evrede nadiren kemoterapiye başvurulur. 1. evrede ameliyatla yapılan müdahalelerde başarı oranının daha yüksek olduğu görülmüştür.

Kolon Kanseri Karaciğere Sıçrarsa Ne Olur?

Kolon kanseri karaciğer metastazı yaşandığı durumda cerrahi müdahale uygulanması gerekir. Karaciğer, vücutta rejenere olabilen tek organ olduğundan dolayı ameliyatla beraber karaciğerin bir kısmı alınsa dahi, %20’si kaldığı sürece, karaciğer yeniden büyüyerek işlevselliğini koruyabilir. Fakat tümör çok büyük bir alana yayılmış ve %80’den fazlası çıkarılmış ise preoperatif embolizasyon adı verilen işlem uygulanır. Bu işlemde karaciğerin ve tümörün bir kısmına, kan alışını engelleyen bir işlem uygulanarak, ameliyatın güvenli geçebilmesi için bir nevi tümör aç bırakılır ve kanı sağlıklı akciğere çevirir.

Kolon Kanseri Ameliyatı

●Bir kolon kanseri ameliyatı olan kolonoskopi işlemi sırasında, poliplerde görülen kanser hücresi küçük, lokalize, tamamen polip içerisindeyse ve dağılmadıysa, hastalık erken bir aşamada fark edildiyse çıkarılır.

●EMR (Endoskopik Mukozal Rezeksiyon) ile daha büyük polipler ve bağırsağın iç astarının küçük bir kısmını çıkarmak mümkün olur. İşlem sırasında kullanılan özel araçlarla, kolonoskopi sırasında çıkarılabilir.

●Laparoskopik Cerrahi (Minimal İnvaziv Cerrahi) ile kolonoskopi sırasında çıkarılamayan polipler çıkarılır. Bu işlem karın duvarına atılan birkaç küçük çizik yardımıyla gerçekleşir ve bağırsağa yerleştirilen kamera ile monitörden yapılan işlemler takip edilebilir. Ayrıca bu işlem sırasında kanserin bulunduğu bölgedeki lenf düğümlerinden de numune alınabilir.

Kolon Kanseri Ameliyatı Kaç Saat Sürer?

Kolon kanseri ameliyatı, hastanın durumuna bağlı olarak değişmekle birlikte, 1 ile 4 saat arası sürebilmektedir. Ameliyat sonrası hastaya gerekli müdahalelerin yapılabilmesi ve vücudun iyileşip kendini toparlayabilmesi için genellikle hasta gün hastanede gözetim altında kalır. Bunun yanı sıra hastanede kalış süresi, uygulanan işlemin türüne ve kişinin ne kadar zaman içinde iyileştiğine bağlı olarak değişmektedir. İyileşme süresi için evde geçen süre ise yaklaşık ayı bulabilir. Sıvı ağırlıklı ve lifli yiyecekler içeren bir diyet programıyla beraber, iyileşme sürecinin sürdürülmesi gerekir.

Kolon Kanseri Ameliyatı Sonrası Nelere Dikkat Edilmeli?

Kolon kanseri ameliyat sonrası, vücutta ağrılar olabilir. Bunun için birkaç gün doktor kontrolünde ağrı kesici ilaçlar alınabilir. Bağırsağın iyileşmesine yardımcı olmak için birkaç gün katı yemekler yenilmemesi ve sınırlı olarak sıvı gıdaların tüketilmesi gerekebilir. Kolon kanseri ameliyat sonrası, doktorun talimatlarına uyarak hareket etmek gerekir. Ameliyattan sonraki ilk gün genellikle yataktan çıkmak ve yürümek teşvik edilir. Bununla karın kaslarında oluşan ağrıyı azaltmak hedeflenir. Büyük oranda 2 hafta içerisinde normal aktivitelere dönmek mümkündür. Bu aktiviteler ise, duş alma, araba sürme, merdivenden çıkma ve cinsel ilişkiye girmeyi içermektedir.

Aralık

Aralık / (26 - 3)

Kolorektal kanserde endoskopik özellikler tümör patolojisini ve tümör evresini predikte edebilir mi?

Yazarlar

Muhammet Yener AKPINAR1, Metin UZMAN1, Zeynep GÖKTAŞ3, Gülçin Güler ŞİMŞEK2, Evrim KAHRAMANOĞLU AKSOY1 , Ferdane PİRİNÇCİ SAPMAZ1, Yaşar NAZLIGÜL1

Kurumlar

Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 1Gastroenteroloji, 2Patoloji, Ankara
Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve 3Diyetetik Bölümü, Ankara

Özet

Giriş ve Amaç: Kolorektal kanserli hastalarımızın demografik özelliklerini ve tanı anındaki endoskopik özelliklerinin kolorektal kanserin patolojik özellikleri ile olan ilişkisini incelemeyi hedefledik. Gereç ve Yöntem: Hastanemiz Endoskopi Ünitesinde Ocak Ekim tarihleri arasında kolonoskopi esnasında kolorektal kanser ön tanısı ile biyopsi alınan ve patolojileri kolorektal kanser gelen hastalar çalışmaya dahil edildi. Tümöre bağlı lüminal obstrüksiyon, tümörün makroskopik özellikleri gibi endoskopik özellikler ve kolorektal kanserin patolojik özellikleri retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Çalışmamıza hasta dahil edildi. Hastaların en sık başvuru şikayeti kabızlık olup kolonda kanserin en sık izlendiği yer sigmoid kolondu. Hematokezya sol kolon yerleşimli kanserlerde diğer bölgelerdekine göre anlamlı olarak daha sık izlendi (p=). Cinsiyetler arasında başvuru şekli, kanser lokalizasyonu ve endoskopik obstrüksiyon farklılık göstermedi. Endoskopik obstrüksiyonu olan hastalarda kolorektal kanserin kötü diferansiasyonu anlamlı olarak daha fazlaydı (p=). Sonuç: Endoskopun geçemeyeceği şekilde lüminal obstrüksiyonu olan hastaların yakından izlenmeleri, ameliyatlarının geciktirilmeden yapılması ve ameliyat sonrası daha kısa aralıklarla takibi bu hastaların sağkalımları üzerine etkili olabilir.

Anahtar Kelimeler

Endoskopi, kanser diferansiasyonu, kolorektal kanser

Giriş

Kolorektal kanserler (KRK) tüm dünyada en sık izlenen 3. kanser türü olup kansere bağlı ölümlerin ise 2. en sık nedenidir (1). Tarama programlarının yaygınlaşması ve tedavideki yeniliklere rağmen mortalite oranı bu grup hastalarda halen yüksektir. Endüstriyel toplumlarda, batı tarzı diyetle (az fiber ve yüksek yağ asidi içeren) beslenen ülkelerde sık görülen KRK klinikte kendini farklı şekillerde gösterebilir. Kanama, kabızlık, karın ağrısı, kilo kaybı ve kansızlık hastalarda sık rastlanan başvuru şikayetleridir (2). Hastaların başvuru şikayetleri kanser lokalizasyonuna bağlı olarak da değişir; sağ kolon yerleşimli kanserlerde anemi daha sık izlenirken sol kolon yerleşimli kanserlerde kanama ve/veya dışkı şeklinde değişiklik ve karın ağrısı daha sık görülen şikayetlerdendir. Son yıllarda tarama programlarının yaygınlaşması ve kolonoskopik incelemelerin artışı ile semptoma yol açmamış erken evre KRK?ler daha sık tanı almaktadır (3). Kolonoskopi KRK tanısında altın standart yöntemdir. Semptomatik hastalarda yapılan kolonoskopide tanı alan KRK?ler sıklıkla ileri evre olarak karşımıza çıkar. Kolonoskopinin KRK?lerde diğer bir görevi ise lümen açıklığını sağlayıcı endoskopik işlemlere olanak sağlamasıdır. Kolonik stentler tanı anında obstrüksiyon bulguları olan hastalarda kullanılabilinir (4). Bu işlevlerin ötesinde KRK?lerin endoskopik özelliklerinin-makroskopik görünüm ve kolonoskopun geçişine izin verip vermeyişi gibi- kanserin patolojik diferransiasyon derecesi ve yaygınlığı gibi özellikleri predikte edip etmeyeceği ile ilgili bilgiler ise sınırlıdır. Biz bu çalışmada KRK?li hastalarımızın tanı anındaki endoskopik özelliklerinin KRK?in patolojik özellikleri ile olan ilişkisini inceledik. Ayrıca endoskopi ünitemizde tanısı konulmuş olan bu KRK?li hastalarımızın demografik verilerini de sunmayı hedefledik.

Olgu

Kolorektal kanserler; günümüzde, tarama, tanı ve tedavisindeki ilerlemelere rağmen kansere bağlı ölümlerin başta gelene nedenlerindendir (5). Kolorektal kanserler ileri yaş hastalı- ğı olup eğer altta yatan familyal adenomatöz polipozis gibi herediter bir hastalık, inflamatuvar barsak hastalıkları, ailevi yatkınlık gibi nedenler yoksa 5. dekat ve sonrasında ortaya çıkar (6). Bizim çalışmamızda da hastaların yaş ortalamaları literatürle uyumlu olarak 60 yaş ve üzerinde daha sıktı. Rektum hariç tutulursa KRK?ler en sık sol kolonu tutmaktadırlar; bizim çalışmamızda da literatürle uyumlu olarak kolon kanserleri sol kolonda daha sık izlendi. Kolorektal kanseri olan hastalarda farklı başvuru şikayetleri izlenebilir. Bu şikayetler kanserin lokalizasyonu ile de ilişkilidir. Çalışmamızda hematokezya literatürle uyumlu olarak sol kolon kanserlerinde anlamlı bir şekilde daha sık izlendi (7). Demir eksikliği anemisi, kolorektal kanserlerin iyi bilinen bir belirtisi olup klasik literatür bilgisi sağ kolon yerleşimli kanserlerde daha sık görüldüğüdür. Wilson ve arkadaşlarının yaptıkları yakın tarihli çalışmada da DEA sağ kolon kanserlerinde daha sıktır; aynı zamanda DEA ileri TNM evresi ve ileri yaşla da ilişkili bulunmuştur (8). Bizim çalışmamızda DEA sağ ve sol kolon yerleşimli KRK?de benzer sıklıkta izlenirken rektum kanserlerine göre her iki grupta da daha sık izlenildi. Bunların ötesinde KRK tanısı asemptomatik hastalarda da konulabilir. Günümüzde farklı nedenlerle çekilen görüntüleme yöntemlerinde kolorektal bölgedeki anormal bulgular (duvar kalınlık artışı, PET-BT?de tutulum gibi) bazı hastalarda KRK habercisi olabilir. Bizim çalışmamızda da 16 hastada (%) KRK tanısı görüntüleme yöntemlerindeki anormal bulguların araştırılması esnasında konuldu. Pratikte kolorektal bölge duvar kalınlık artışı ilk olarak akla KRK?i getirse de inflamatuvar barsak hastalıkları ve divertikülit gibi bir çok neden de kolonda duvar kalınlık artışına yol açabilir (9,10). Çalışmamızda sağ kolon yerleşimli KRK?de kolon duvar kalınlık artışına anlamlı olarak daha sık rastlandı. Kolorektal kanserin endoskopik özelliklerinin hastalığın histopatolojik özellikleri ile ilişkisini inceleyen çalışamalar sınırlıdır. Biz çalışmamızda kötü diferansiasyon gösteren KRK?ler, endoskopik darlığın olduğu grupta, kolonoskopun lezyon proksimaline geçtiği hastalara göre anlamlı olarak daha fazla izlendi (p=). Kolorektal kanserlerde obstrüksiyonla baş- vuran hastaların surveyinin daha düşük olduğu çalışmalarda gösterilmiştir (11,12). Virote ve arkadaşları yaptıkları çalış- mada endoskopik obstrüksiyona sahip hastaların acil cerrahi ihtiyacının daha fazla olduklarını göstermişlerdir (13). Aynı çalışmada tümör diferansiasyonu endoskopik obstrüksiyonu olan hastalarla obstrüksiyonu olmayan hastalar arasında farklılık göstermemiştir. Bununla beraber endoskopik obstrüksiyonu olan hastalarda prognozun kötü olmasının nedeni KRK?in kötü diferansiasyon göstermesinden ve/veya daha ileri evre olmasından kaynaklanıyor olabilir. Çalışmamızda endoskopik obstrüksiyonu olmayan hastalarda serozal tutulum (T4) endoskopik obstrüksiyonu olan hastalara göre anlamlı olarak daha fazlaydı (p=). Ballian ve arkadaşlarının yaptıkları çalışma da kolonoskopun geçemediği KRK?lerin daha sık olarak evre 4 hastalığa sahip olduklarını göstermiştir (14). Kanserin makroskopik görüntüsü ile serozal tutulum ve tü- mör diferansiasyonu arasında bir ilişki bulunmamıştır. Ekspansif tip KRK?lerin en sık görülen makroskopik görünüm şekli olup lüminal obstrüksiyonla daha çok beraberlik gösterir. Dai ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada ülseratif ve infiltratif tip survey için bağımsız prediktörler olarak bulunmuştur (15). Bizim çalışmamızda ise KRK?in endoskopik gö- rünütüsü ile tümör evresi ve patolojik diferansiasyon derecesi arasında bir ilişki bulunamamıştır. Çalışmamızın bazı kısıtlayıcı tarafları vardır. Retrospektif dizayn çalışmamızın en önemli kısıtlayıcı özelliğidir. Buna bağlı olarak çalışmaya alınan bazı hastaların patolojik bilgilerine ulaşılamamıştır. Başvurusu esnasında hastaların sigara ve alkol kullanımı, diyet özellikleri ve ailede KRK varlığı gibi önemli demografik verilere de çalışmanın retrospektif özelli- ğinden dolayı ulaşılamamıştır. Hastalarımızın yaşam süreleri, cerrahi sonrası kısa ve uzun dönem takip sonuçları ve varsa aldıkları medikal tedaviye yanıtları konusunda da bilgi sahibi olunamamıştır. Sonuç olarak endoskopik inceleme KRK tanısında altın standart yöntem olup bazı endoskopik özellikler klinisyen için hastalık prognozu hakkında yol gösterici olabilir. Endoskopik obstrüksiyonu olan hastaların yakın izlenmeleri, ameliyatlarının geciktirilmeden yapılması ve ameliyat sonrası daha kısa aralıklarla takibi bu hastaların sağkalımları üzerine etkili olabilir. Bu konuyla ilgili prospektif ve hasta sayısı daha fazla olan çalışmalara ihtiyaç vardır.

Gereç ve Yöntem

Çalışma Dizaynı Hastanemiz Endoskopi Ünitesinde Ocak Ekim tarihleri arasında kolonoskopi esnasında KRK ön tanısı ile biyopsi alınan ve patolojileri KRK gelen hastalar çalışmaya dahil edildi. Bu hastaların endoskopik özellikleri ile beraber başvuru şikayetleri, KRK?in patolojik özellikleri ve varsa cerrahi öyküleri hastane otomasyon sistemi ve hasta dosyaları incelenerek derlendi. Kolorektal kanserlerin endoskopik görünümleri ülserovejetan (Resim 1), ülsere (Resim 2), Vejetan (Resim 3) , polipoid (Resim 4) ve infiltre olarak sınıflandırıldı. Kolorektal kanserin kitle etkisine bağlı gelişen lüminal obstrüksiyon sonucu kolonoskopun lezyon proksimaline geçemeyişi endoskopik obstrüksiyon olarak tanımlandı. Kanser diferansiasyon derecesi iyi diferansiye, orta diferansiye ve kötü diferansiye olarak tanımlandı. Çekum, asendan kolon ve transvers kolon beraber sağ kolon, splenik fleksura, inen kolon ve sigmoid kolon sol kolon olarak tanımlandı. Hastanemizde cerrahi olan hastaların bilgileri ameliyat raporları ve ameliyat sonrası patolojik incelemeler derlenerek ayrıca değerlendirildi. Kolonoskopik İnceleme Çalışmaya alınan bütün hastalara kolonoskopi standart çaplı kolonoskopla (ECWL-5 Fujinon, Saitema, Japan) ile yapıldı. KRK?den şüphe edilen hastalarda lezyondan çoklu biyopsiler alındı. İstatistik Veriler SPSS IBM (New York, ABD) programı kullanılarak analiz edilmiştir. Nominal veriler sayı ve yüzde olarak belirtilmiştir. Sayısal veriler ortalama ve standart sapma olarak belirtilmiştir. Nominal ve ordinal verilerin analizinde Ki-kare testleri kullanılmıştır. İki grup ortalamaları Student t test kullanılarak analiz edilmiştir. P değeri ?in altında istatistiksel olarak anlamlı sayılmıştır. Etik Onay Çalışmamız Sağlık Uygulama Araştırma Merkezi Tıpta Uz- manlık Eğitimi Kurulu Onayı alınarak yapılmıştır.

Bulgular

Çalışmamıza toplam hasta dahil edildi. Bu hastalarımı- zın 76?sı kadın, 92?si erkek olup yaş ortalaması kadınlar için ±, erkekler için ± olarak bulundu. Hastaların başvuru şikayetleri çok farklı olup sırasıyla kabızlık en sık izlenen başvuru şikayetiydi (57 hasta). Bunu sırasıy- la hematokezya (35 hasta), demir eksikliği anemisi (DEA) (29 hasta), karın ağrısı (18 hasta), radyolojik görüntüleme yöntemlerindeki anormal görünümlerin tetkik edilmesi (16 hasta), kronik ishal (6 hasta), gaytada gizli kan pozitifliği (3 hasta), polip kontrolü (3 hasta) ve batında ele gelen kitle (1 hasta) takip etti. Radyolojik görüntüleme yöntemlerinde iz- lenen anormal sonuçların izlendiği hastaları ise bilgisayarlı tomografi (BT)?de kolon duvar kalınlık artışı, farklı nedenlerle çekilen ozitron emisyon tomografisi-bilgisayarlı tomografi (PET-BT)?de kolonda patolojik tutulum olması ve karaciğerde metastatik lezyonlar tespit edilen hastalar oluşturmaktaydı. Kolorektal kanserlerin dağılımları incelendiğindeyse 70 hastanın kanseri rektumda lokalizeydi. Kolonik yerleşim (98 hasta) olarak en sık etkilenen bölge sigmoid kolon (28 hasta) olup bunu sırasıyla çıkan kolon (19 hasta), inen kolon (18 hasta), çekum (9 hasta), transvers kolon (8 hasta), splenik fleksura (7 hasta), hepatik fleksura (6 hasta) ve rektosigmoid bileşke (5 hasta) takip ediyordu. Kolonoskop 90 hastada (%) KRK?in yol açtığı lüminal obstrüksiyondan proksimale doğru geçebilmişti. Makroskopik olarak en sık görü- len KRK şekli ülserovejetan tipti ( hasta, %). Histopatolojik olarak kanser diferansiasyon derecesi 75 hastada değerlendirilebildi; iyi diferansiye KRK 41 hastada (%),orta diferansiasyon 20 hastada (%), kötü diferansiasyon ise 14 hastada (%) tespit edildi. Endoskopi ünitemizde KRK tanısı konulan hastaların 32 tanesi hastanemizde opere olmuştu. Ameliyat sonrası patolojik değerlendirmede ise 5 hastada taşlı yüzük hücreli komponent izlendi (Tablo 1). Cinsiyetlere göre Tablo 1?de verilen değişkenler açısından karşılaştırıldığında gruplar arasında anlamlı bir farklılık bulunmadı. Hastaların başvuru şikayetleri ve kanserin lokalizasyonu arasındaki ilişki incelendiğindeyse hematokezya ile başvuran hastalarda KRK 1 hasta dışında tamamen sol kolon ve rektum yerleşimli olup istatistiksel anlamlı farklılık gösterdi (p <0,). Buna benzer şekilde tomografide duvar kalınlık artışı, özellikle sağ kolon yerleşimli kolon kanserlerinde daha belirgin olup istatistiksel olarak anlamlıydı (p=0,). Demir eksikliği anemisi sağ ve sol kolon yerleşimli kanserlerde rektal kanserlere göre daha sık görülen bir başvuru şikayetiydi (p=0,). Kronik ishal ise rektal yerleşimli kanserlerde diğer lokalizasyonlara göre daha sıktı (p=0,). Diğer başvuru şikayetleri ile KRK yerleşimi arasında ise istatistiksel anlamlı bir fark bulunmadı. Bununla beraber kabızlık ve kronik ishalle başvuran hastalarda KRK yerleşimi çoğunlukla sol kolon iken demir eksikliği anemisi ve BT?de duvar kalınlık artışı ile baş- vuran hastalarda ise KRK dağılımı daha homojendi (Tablo 2). Kolorektal kanserlerin makroskopik görüntüsü ile kanserin patolojik diferansiasyon derecesi de karşılaştırıldı. Önceden belirtildiği gibi en sık görülen makroskopik görünüm ülserovejetan tip, en az görüleni ise infiltratif tipti. Her ne kadar ülserovejetan tipteki hastaların çoğu iyi diferansiasyon gösterseler de kanser diferansiasyon derecesi ile arasında bir farklılık bulunmadı. Buna benzer olarak diğer makroskopik görünüm şekilleri ile de kanserin diferansiasyon derecesi arasında istatisksel bir farklılığa rastlanmadı (p >) (Tablo 3). Kolonoskopun kansere bağlı oluşan lüminal darlıktan geçip geçmemesine göre hastalar iki gruba ayrıldılar. Endoskopik obstrüksiyonu olmayan 90 hasta ile endoskopik obstrüksiyonu olan 78 hasta arasında yaş, cinsiyet, demografik özellikler, kanserin maksimum uzunluğu, kanser lokalizasyonu, kanserin diferansiasyon derecesi, serozal tutulum sıklığı ve perikolonik lenf nodu tutulumu karşılaştırıldı (Tablo 4). Gruplar arasında yaş, cinsiyet, başvuru şikayeti arasında fark yoktu. Splenik fleksura, inen kolon ve sigmoid kolonda yerleşik kanserlerde kolonoskopun geçiş oranı anlamlı olarak daha düşüktü (sırasıyla p=, p= ve p=). Rektum yerleşimli kanserlerde ise kolonoskopun geçme oranı anlamlı olarak daha fazlaydı (p <). Ülserovejetan görünüme sahip kanserlerde endoskopik darlık anlamlı düzeyde daha fazlaydı (p <). Kanser diferansiasyon derecesi incelendiğinde ise kötü diferansiye kanserler endoskopik obstrüksiyonu olan grupta anlamlı olarak daha sık görüldü (p=). Serozal tutulum (T4) ise endoskopik obstrüksiyonu olmayan grupta anlamlı olarak daha sık izlendi (p=).

Tartışma

Kolorektal kanserler; günümüzde, tarama, tanı ve tedavisindeki ilerlemelere rağmen kansere bağlı ölümlerin başta gelene nedenlerindendir (5). Kolorektal kanserler ileri yaş hastalı- ğı olup eğer altta yatan familyal adenomatöz polipozis gibi herediter bir hastalık, inflamatuvar barsak hastalıkları, ailevi yatkınlık gibi nedenler yoksa 5. dekat ve sonrasında ortaya çıkar (6). Bizim çalışmamızda da hastaların yaş ortalamaları literatürle uyumlu olarak 60 yaş ve üzerinde daha sıktı. Rektum hariç tutulursa KRK?ler en sık sol kolonu tutmaktadırlar; bizim çalışmamızda da literatürle uyumlu olarak kolon kanserleri sol kolonda daha sık izlendi. Kolorektal kanseri olan hastalarda farklı başvuru şikayetleri izlenebilir. Bu şikayetler kanserin lokalizasyonu ile de ilişkilidir. Çalışmamızda hematokezya literatürle uyumlu olarak sol kolon kanserlerinde anlamlı bir şekilde daha sık izlendi (7). Demir eksikliği anemisi, kolorektal kanserlerin iyi bilinen bir belirtisi olup klasik literatür bilgisi sağ kolon yerleşimli kanserlerde daha sık görüldüğüdür. Wilson ve arkadaşlarının yaptıkları yakın tarihli çalışmada da DEA sağ kolon kanserlerinde daha sıktır; aynı zamanda DEA ileri TNM evresi ve ileri yaşla da ilişkili bulunmuştur (8). Bizim çalışmamızda DEA sağ ve sol kolon yerleşimli KRK?de benzer sıklıkta izlenirken rektum kanserlerine göre her iki grupta da daha sık izlenildi. Bunların ötesinde KRK tanısı asemptomatik hastalarda da konulabilir. Günümüzde farklı nedenlerle çekilen görüntüleme yöntemlerinde kolorektal bölgedeki anormal bulgular (duvar kalınlık artışı, PET-BT?de tutulum gibi) bazı hastalarda KRK habercisi olabilir. Bizim çalışmamızda da 16 hastada (%) KRK tanısı görüntüleme yöntemlerindeki anormal bulguların araştırılması esnasında konuldu. Pratikte kolorektal bölge duvar kalınlık artışı ilk olarak akla KRK?i getirse de inflamatuvar barsak hastalıkları ve divertikülit gibi bir çok neden de kolonda duvar kalınlık artışına yol açabilir (9,10). Çalışmamızda sağ kolon yerleşimli KRK?de kolon duvar kalınlık artışına anlamlı olarak daha sık rastlandı. Kolorektal kanserin endoskopik özelliklerinin hastalığın histopatolojik özellikleri ile ilişkisini inceleyen çalışamalar sınırlıdır. Biz çalışmamızda kötü diferansiasyon gösteren KRK?ler, endoskopik darlığın olduğu grupta, kolonoskopun lezyon proksimaline geçtiği hastalara göre anlamlı olarak daha fazla izlendi (p=). Kolorektal kanserlerde obstrüksiyonla baş- vuran hastaların surveyinin daha düşük olduğu çalışmalarda gösterilmiştir (11,12). Virote ve arkadaşları yaptıkları çalış- mada endoskopik obstrüksiyona sahip hastaların acil cerrahi ihtiyacının daha fazla olduklarını göstermişlerdir (13). Aynı çalışmada tümör diferansiasyonu endoskopik obstrüksiyonu olan hastalarla obstrüksiyonu olmayan hastalar arasında farklılık göstermemiştir. Bununla beraber endoskopik obstrüksiyonu olan hastalarda prognozun kötü olmasının nedeni KRK?in kötü diferansiasyon göstermesinden ve/veya daha ileri evre olmasından kaynaklanıyor olabilir. Çalışmamızda endoskopik obstrüksiyonu olmayan hastalarda serozal tutulum (T4) endoskopik obstrüksiyonu olan hastalara göre anlamlı olarak daha fazlaydı (p=). Ballian ve arkadaşlarının yaptıkları çalışma da kolonoskopun geçemediği KRK?lerin daha sık olarak evre 4 hastalığa sahip olduklarını göstermiştir (14). Kanserin makroskopik görüntüsü ile serozal tutulum ve tü- mör diferansiasyonu arasında bir ilişki bulunmamıştır. Ekspansif tip KRK?lerin en sık görülen makroskopik görünüm şekli olup lüminal obstrüksiyonla daha çok beraberlik gösterir. Dai ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada ülseratif ve infiltratif tip survey için bağımsız prediktörler olarak bulunmuştur (15). Bizim çalışmamızda ise KRK?in endoskopik gö- rünütüsü ile tümör evresi ve patolojik diferansiasyon derecesi arasında bir ilişki bulunamamıştır. Çalışmamızın bazı kısıtlayıcı tarafları vardır. Retrospektif dizayn çalışmamızın en önemli kısıtlayıcı özelliğidir. Buna bağlı olarak çalışmaya alınan bazı hastaların patolojik bilgilerine ulaşılamamıştır. Başvurusu esnasında hastaların sigara ve alkol kullanımı, diyet özellikleri ve ailede KRK varlığı gibi önemli demografik verilere de çalışmanın retrospektif özelli- ğinden dolayı ulaşılamamıştır. Hastalarımızın yaşam süreleri, cerrahi sonrası kısa ve uzun dönem takip sonuçları ve varsa aldıkları medikal tedaviye yanıtları konusunda da bilgi sahibi olunamamıştır. Sonuç olarak endoskopik inceleme KRK tanısında altın standart yöntem olup bazı endoskopik özellikler klinisyen için hastalık prognozu hakkında yol gösterici olabilir. Endoskopik obstrüksiyonu olan hastaların yakın izlenmeleri, ameliyatlarının geciktirilmeden yapılması ve ameliyat sonrası daha kısa aralıklarla takibi bu hastaların sağkalımları üzerine etkili olabilir. Bu konuyla ilgili prospektif ve hasta sayısı daha fazla olan çalışmalara ihtiyaç vardır.

Kaynaklar

1. Araujo SE, Alves PR, Habr-Gama A. Role of colonoscopy in colorectal cancer. Rev Hosp Clin Fac Med Sau Paulo ;
2. Patil PS, Saklani A, Gambhire P, et al. Colorectal cancer in India: An audit from a tertiary center in a low prevalence area. Indian J Surg Oncol ;
3. Huang JJ, Huang JL. Challenges to the adoption of risk algorithms for colorectal cancer screening programmes: perspectives for future research. Hong Kong Med J ;
4. Gallo G, Sammarco G, Chiriatti AP, et al. The role of self-expandable metallic stents as ?bridge to surgery? for the treatment of acute malignant colorectal obstruction. Our experience. Ann Ital Chir ;
5. Weng W, Feng J, Qin H, Ma Y. Molecular therapy of colorectal cancer: progress and future directions. Int J Cancer ;
6. Özkan ÖF, Kaya Ü, Güner A, et al. Bir eğitim ve araştırma hastanesinde kolorektal kanser hastalarının demografik dağılımı ve hastalık özellikleri. Pam Tıp Derg ;
7. Baer C, Menon R, Bastawrous S, Bastawrous A. Emergency presentations of colorectal cancer. Surg Clin North Am ;
8. Wilson MJ, Dekker JWT, Harlaar JJ, et al. The role of preoperative iron deficiency in colorectal cancer patients: prevalence and treatment. Int J Colorectal Dis ;
9. İnce AT, Baysal B, Kayar Y, et al. Comparison of tomographic and colonoscopic diagnoses in the presence of colonic wall thickening. Int J Clin Exp Med ;
Dickerson EC, Chong ST, Ellis JH, et al. Recurrence of colonic diverticulitis: identifying predictive CT findings-retrospective cohort study. Radiology ;
Mohd Suan MA, Tan WL, Soelar SA, et al. Intestinal obstruction: predictor of poor prognosis in colorectal carcinoma? Epidemiol Health ;e
Rasool A, Bari S, Rashid S, et al. Outcome of patients with acute intestinal obstruction due to colorectal carcinoma. Internet J Surg ;
Chalieopanyarwong V, Boonpipattanapong T, Prechawittayakul P, Sangkhathat S. Endoscopic obstruction is associated with higher risk of acute events requiring emergency operation in colorectal cancer patients. World J Emerg Surg ;
Ballian N, Mahvi DM, Kennedy GD. Colonoscopic findings and tumor site do not predict bowel obstruction during medical treatment of stage IV colorectal cancer. Oncologist ;
Dai W, Li Y, Meng X, et al. Does tumor size have its prognostic role in colorectal cancer? Re-evaluating its value incolorectal adenocarcinoma with different macroscopic growth pattern. Int J Surg ;

Makalenin PDF dosyasını indir

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır