üre kan tahlili / BÖBREK FONKSİYON TESTLERİ (ÜRE VE KREATİNİN)

Üre Kan Tahlili

üre kan tahlili

Kuşkusuz hepimiz evimizi ve yaşamımızı paylaştığımız kedi ya da köpeğimize, zamanla hiç ummadığımız kadar bağlandık ve onların sağlık problemlerini kendimizinkilerden daha fazla önemser hale geldik. Sağlıklı yaşamın temel koşulları, hayvanlar için de çok farklı değildir. İyi beslenme, özellikle bebeklik çağlarından başlayan koruyucu hekimlik programlarına uyma, yeterli ilgi ve sevgi ile stresten uzak bir yaşam, onların ihtiyacı olan herşeydir.

Doğal olarak yaş ilerledikçe, kimi organ ve sistemlerde yıpranmalar baş göstermekte ve bunlar erken dönemlerde çoğunlukla hayvan tarafından tolere edilmektedir. Başlangıçta basit önlemler ya da diyetlerle üstesinden gelebileceğimiz aksaklıklar, zamanla ciddi sorunlara dönüşebilmektedir. Oysa yılda ortalama bir kez yaptıracağımız “check-up” ile çok değer verdiğimiz aile bireyinin, biraz daha uzun ve kaliteli bir yaşam sürmesi için, gereken önlemleri alabilir, bazen de gizli seyretmekte olan bir hastalıkta erken tanı şansı yakalayabiliriz.

Veteriner Hekiminiz, rutin ziyaretler sırasında, siz farkında olsanız da olmasanız da, kedi ya da köpeğinizi sistemik bir biçimde gözden geçirerek, durumu hakkında düzenli olarak bilgi sahibi olur. Ancak bir check-up programı, bu genel muayenelerin dışında pek çok değerlendirmeyi kapsar. Bu çerçevede tam kan sayımı, kanın biyokimyasal analizi, idrar ve dışkı muayenesi ile bu testlerin sonucuna göre gerekirse ultrasonografi, röntgen, EKG ve benzer muayeneleri yapılır. Bu muayenelerde nelere bakıldığı ve sonuçlarının nelere işaret ettiğine ilişkin bilgi vermek gerekirse;

TAM KAN SAYIMI

Kan analizi, çoğunlukla hastalığın hikâyesinianlatır. Tam kan sayımı veya hemogram, kırmızı ve beyaz kan hücrelerinin sayısını gözler ve Veteriner Hekime hayvanın anemik yani kansız olup olmadığını, enfeksiyonu olup olmadığını ya da kanın pıhtılaşması ile ilgili bir hastalığı olup olmadığını anlatır. Test için gereken kan, pıhtılaşmayı engelleyen bir madde içeren bir tüpe alınır ve böylelikle kan pıhtılaşmaz.

Total kan sayımı (Complete Blood Cell=CBC), aynı zamanda hematokrit denen bir başka parametre daha içerir: bu parametre, kırmızı kan hücreleri ile kan plazması arasındaki ilişkiyi gösterir. Normalden yüksek olan hematokrit değer, hayvanın vücut sularından bir kısmını kaybettiğini veya susuz kaldığınıya da kan alındığı anda vücut sisteminin şokta olduğunugösterir. Normalden düşük hematokrit değer ise, hayvanın anemik (kansız) olduğunu gösterir.

Total kan sayımı, aynı zamanda kan hücrelerinin şekil, büyüklük,  renk veya görünüşlerindeki anormallikleri; birim miktardaki kanın kırmızı hücrelerinin gerçek sayısını; kan dolaşımında oksijen taşıyan “hemoglobin” denen komponentin varlığını da belirler. Bazı anemi türlerinde köpeğin kırmızı kan hücre sayısı normalolmakla birlikte, tüm vücuda oksijen sağlayan hemoglobin miktarında yetersizliksöz konusudur.

Total kan sayımı, aynı zamanda beyaz kan hücrelerinin sayısınıda değerlendirir. Beyaz kan hücreleri ya da beyaz küreler, vücudu enfeksiyonlara karşı korur. Köpekler için her bir beyaz küreye karşılık, 600-700 kırmızı küre oranı normaldir. Beyaz kürelerin yükselmesi, hayvanın vücudunda bir enfeksiyon olduğunu gösterirken; azalması,  uzun süren bir hastalıktan dolayı vücudun zayıf düştüğünü anlatır.

Genel olarak “granülosit ve agranülosit“ olarak adlandırılan, iki ana kategoriye bölünmüş olan beş ayrı tipte beyaz küre bulunmaktadır.

    • Granülositler “nötrofil, eozinofil, bazofil” adı verilen beyaz kürelerden oluşur ve tamamı kırmızı kan hücreleri ile birlikte kemik iliğinde üretilir. Bu tip beyaz hücreler, hastalığa sebep olan organizmalara saldırır ve tahrip eder.
    • Lenfositler, agranülosit sınıfına giren hücreler olup, lenf nodülleri ile dalakta üretilir. Lenfosit sayısındaki düşüş, enfeksiyon başlangıcında veya steriod adı verilen ilaçların kullanımını takiben oluşur. Lenfosit sayısındaki artış, uzun süredir mevcut olan bir hastalığa veya öldürücü bir kanser tipi olan lösemiye işaret eder.
    • Sonuncu beyaz kan hücre tipi ise monositler olup, hem kemik iliği hem de dalakta gelişirler ve enfeksiyöz organizmalara saldırarak hasarlı dokuların iyileşmesine yardım eden proteinler üretirler.
    • Trombositler, total kan analizinde incelenen üçüncü tip kan hücreleri olup, kan pıhtısı oluştururlar ve böylece küçük bir yırtık ya da yara nedeniyle hayvanın ölmesini engellerler.

KANIN BİYOKİMYASAL ANALİZİ

Biyokimyasal testler yardımı ile kanın sıvı kısmı;  karaciğer, böbrek, kalp ve kasların çalışması ile ilgili olarak ipuçları verecek olan enzim, şeker, nitrojen, mineral, protein ve kolesterol yönünden izlenir. Bu testler kan şekeri, kan üre nitrojeni, kreatinin, kalsiyum, total protein, bilirubin, alkali fosfataz, alanin aminotransferaz, kolesterol, sodyum ve potasyum seviyeleri ile ilgilidir. Bu testler, kan pıhtılaştıktan sonra çıkartılan serum kısımında incelenir.

KAN ŞEKERİ TESTİ:

Bu test, yüksek şeker düzeyi varlığında diabet yani şeker hastalığı için, düşük şeker yoğunluğunda hipoglisemi için belirleyicidir.

Hipoglisemi yani kan şekerinin düşüklüğü durumu, halsizlik ve denge bozukluğuna, özellikle süs köpekleri olarak sınıflandırılan ırklara mensup köpeklerde 6-12 haftalık erken dönemde; av köpeklerinde, uzun süren yorucu aktivite periyotlarında koma durumuna sebep olmaktadır. Yine uzun süreli hastalıklar, hipoglisemi nedeniyle hayvanı komaya sokabilmektedir.

KAN ÜRE NİTROJEN TESTİ:

Bu test, böbreklerin kandaki üre artıklarını yeterince uzaklaştırıp uzaklaştıramadığını ölçmektedir. Yüksek kan üre nitrojen düzeyi, böbrek rahatsızlığını, kalp rahatsızlığını veya hayvanda bir dehidrasyon yani sıvı kaybı durumu olduğunu gösterir.

KREATİNİN TESTİ:

Kreatinin böbrekler tarafından dışarı atılır, kandaki düzeyinin yükselmiş olması böbreklerin fonksiyonlarında bozukluk olduğunu gösterir.

KALSİYUM TESTİ:

Kan kalsiyum düzeyindeki değişiklikler kalp ve kas bozukluklarında, emzirmekte olan annelerde süt humması adı verilen rahatsızlıkta, bazı tür kanserlerin, böbrek rahatsızlıkları ya da pankreas hastalıklarında söz konusudur.

TOTAL PROTEİN TESTİ:

Total protein düzeyi, toplam albumin ve globulin ölçümünü içerir; kimi kez beslenmenin yetersiz olduğunu, kimi kez kronik enfeksiyöz hastalıkların varlığını, böbrek ve karaciğer hastalıklarını gösterir. Lenf- kemik iliği kanserlerinde düzeyi artar.

BİLİRUBİN:

Bilirubin, hemoglobinin parçalanması sonucu ortaya çıkan bir madde olup, kırmızı kan hücrelerindeki harabiyet artışını veya karaciğer rahatsızlığını gösterir.

ALKALEN FOSFATAZ TESTİ:

Alkalen fosfataz, bazı tip karaciğer ya da kas rahatsızlıklarında yükselir.

ALANİN TRANSFERAZ:

Bu enzimin yükselmesi ise, karaciğer fonksiyonlarındaki bozulmayı gösterir.

KOLESTEROL TESTİ:

Kolesterol düzeyinin yükselmesi, köpeklerde insanlardaki gibi coroner arter rahatsızlıklarına bağlı olmakla birlikte, tiroit bezinin fonksiyonlarını yeterince yerine getirmediğini, böbrek üstü bezinin normalden fazla çalıştığını veya safra kanallarında tıkanıklıkla seyreden bir hastalık bulunduğunu gösterir.

SODYUM VE POTASYUM TESTLERİ:

Sodyum ve potasyum düzeylerinin ölçümü, böbrek üstü bezi, kalp ve böbrek hastalıklarında önem taşımaktadır. Söz konusu parametreler, bazı tip ilaç kullanımında değişikliğe uğramaktadır.

HASTALIK YAPAN ORGANİZMALAR:

Kan testleri, aynı zamanda enfeksiyöz hastalık ajanları ile parazitlerin varlığını da gösterir. Gençlik hastalığı, enfeksiyöz hepatit ve yenidoğan herpes enfeksiyonu virüsü gibi virüsler, kan testlerinde belirlenebilir. Lyme hastalığı gibi bazı hastalıklar ise, doğrudan hastalığa sebep olan organizma yerine, bakteriye karşı vücudun oluşturduğu antikorların saptanmasıyla belirlenir. Heartworm gibi hastalıklar ise, kan örneğinin incelenmesi ile anlaşılır.

İDRAR ANALİZİ

Şayet köpeğinizin veya kedinizin idrar yapmada bir sıkıntısı varsa, idrarında kan görüyorsanız, idrar yapma sıklığı artmış veya azalmış ise, su tüketim miktarı değişmiş ise, idrarı kötü kokulu, kanlı, koyu sarı renkte görünüyorsa, ilk işiniz, sabahın ilk idrar örneğini ve hayvanınızı alarak Veteriner Hekiminize gitmek olmalıdır.

İdrar testleri kan, şeker, protein bakımından biyokimyasal yönden incelenir, hayvanın idrarını yoğunlaştırabilme derecesini gösteren dansitesi ölçülür, aynı zamanda herhangi bir enfeksiyon, kanser veya böbrek rahatsızlığının varlığını araştırmak açısından idrarın sedimenti yani çökeltisi incelenir.

Bazı durumlarda Veteriner Hekiminizin, doğrudan idrar kesesinden örnek alması gerekebilir. Bunun için idrar yollarına bir kateter uygular veya karın duvarından doğrudan idrar kesesine bir iğne batırarak idrar örneği toplar.

Leptospiroz, idrarda saptanabilen ve aynı zamanda insanlara bulaşabilen bir hastalıktır.

DIŞKI MUAYENESİ

Parazitler ile hayvanın barsaklarını etkileyen hastalıklar, dışkı muayenesi ile anlaşılır.

Tüm bu testler, hastalığı belirleme ve tedaviyi değerlendirmede hayati önem taşımanın yanı sıra, özellikle orta yaşı aşkın hayvanlarda yılda bir kez yapıldığında, yanlış giden bir şeyler olup olmadığını, varsa nelerin yanlış gittiğini anlamaya yardım eder.

MUAYENE GEREKTİREN ÖZEL DURUMLAR VE DİĞER MUAYENE YÖNTEMLERi

Daha önce hastalık geçirmiş olan bir hayvanda, rutin kontrollerin dışında özel muayeneler gerekir. Örneğin idrar yollarında taş problemi yaşamış olan bir hastaya, iyileştikten sonra, hekiminizin önereceği belli aralıklarla idrar tahlili yapılmalıdır.

    • Kısırlaşmamış bir dişi köpekte kızgınlık periyotlarının başlangıcından itibaren düzenli olarak genital muayene yapılmalı, rahim ve yumurtalıklarda ultrasonografi ve smear kontrolleri uygulanmalı, gerekirse hormon düzeyleri incelenmelidir. Ayrıca meme bezleri, olası tümöral üremeler yönünden düzenli olarak kontrol edilmelidir.
    • Çiftleşmesi planlanan köpeklerde, çiftleşme öncesi muayeneler uygulanmalıdır.
      • Dişi köpeklerde uygun çiftleşme zamanı belirlenip, bu aralık dışında çiftleşmeye izin verilmemelidir. Uygun çiftleşme zamanı, kızgınlık başlangıcı ve devamı sırasında yapılan smear kontrolü ve hormon ölçümleri ile belirlenmektedir. Ayrıca kızgınlık başlangıcında, genital sistemin mikrobiyolojik yönden muayenesi yapılarak, gebelik sırasında düşük veya yavru ölümü gibi sorunlar yaşanması önlenmeye çalışılmalıdır.
      • Erkek köpekte ise, gerek testislerin gerekse spermanın çeşitli yönlerden incelenmesi ile hem olası bir bulaşıcı hastalıktan korunma, hem de döl verimi yönünden yaşanacak bir aksamanın önüne geçilmiş olur.
    • Kızgınlık periyotları sürekli baskılanan dişi kedilerde, özellikle mevcut hormon ilaçlarının yüksek potansiyelli yan etkilerinden dolayı, yılda birkaç kez ultrasonografi ve smear bakıları ile genital sistem ve memeler, enfeksiyon ve kistik oluşumlar yönünden kontrol altında tutulmalıdır.
    • Daha önce kısırlaşmış dişi köpek veya kedide, genital bölgede sıklığı artan bir yalanma ve beraberinde iltihaplı bir akıntı görüldüğünde, bunun kısırlaşma sonrası rahim ağzındaki bezlerin anormal bir salgı faaliyetine geçişi sonucu oluşan bir rahatsızlık olduğu dikkate alınır. 

Büyük ırk olarak tanımladığımız, Kangal, Golden Retriever, Labrador Retriever, Malamute, St. Bernard gibi köpek ırklarının yavrularında, kalça ekleminde doğuştan gelen ve genetik olarak yatkınlığın söz konusu olduğu kalça displazisi denilen rahatsızlığın varlığını anlayıp erken dönemde müdahale etmek için, 6 aylık olduğu sıralarda radyografik muayene yapılması gerekmektedir.

Bunların dışında iyileşmeyen küçük yaralar, sık sık tekrarlayan kabuklanmalar, vücudun herhangi bir yerinde birden büyüyen yumru benzeri oluşumlar da, kanser veya süreğen rahatsızlıklar yönünden kontrol edilmelidir.

 Son Güncelleme:

Üre nedir? Üre kan değeri kaç olmalıdır? Düşüklüğü ile yükseliği nedenleri ve belirtileri

Üre, kan testlerinde, normal sınır aralığında olması gereken değerlerden biridir. Kan değerlerini merak eden birçok kişi üre kan değer hakkında araştırma yapmaktadır. Üre nedir? Üre kan değeri kaç olmalıdır? Düşüklüğü ve yüksekliği nedenleri ve belirtileri nelerdir? Konu hakkındaki detayları sizler için derledik.

Üre besinlerle insan vücuduna giren proteinin son şeklidir. Karaciğerde yer alır ve buradan kana bırakılır. Az zararlı hale gelen protein atıkları kanda birçok noktada gereklilik taşımaktadır. 

Üre nedir?

Protein ilk etapta besinlerden ağız yoluyla alınmaktadır. Mideye gönderildikten ve burada gerekli işlemden geçtikten sonra ince bağırsaklar yoluyla sindirme işleminin son basamağı gerçekleşir. Son aşamada kan yoluyla proteinin son hali karaciğere ulaşmaktadır. Karaciğer proteinlerin parçalanarak amonyak maddeye dönüştürüldüğü alandır.

Burada amonyak adı verilen atık maddelere dönüştürülen protein üre olarak adlandırılmıştır. Yani üre bu durumda proteinin son şeklidir. Bu hali ise daha az zararlıdır. Bu haliyle kana tekrar bırakılmaktadır. Kandan böbreklere ulaşan üre buradan da idrar yoluyla tekrar dışarı atılmaktadır. Üre döngüsü insan organizmasında bu şekilde devam etmektedir.

Genel bir değerlendirme yapıldığında kandaki üre miktarında fazlalık böbreklerin işlevini tam anlamıyla yapamadığına işaret etmektedir. Üre miktarının azlığı da fazla olması kadar risklidir. Çünkü bu durumda da vücut yeterli protein almayabilir ya da protein yeterli anlamda sindirim döngüsünden geçmiyor olabilir.

Üre kan değeri kaç olmalıdır?

Kandaki üre değeri miktarı için belli bir aralık araştırmacılar tarafından belirlenmiştir. Normal bir insan vücudunda üre miktarı alınan 100 ml kanda 50 mg değerini geçmemelidir. Belirlenen normal değer aralığı ise 10- 40 mg/ dl olarak bilinmektedir. Bu değer aralığının altı ya da üstü risklidir.

Kanda 50 mg değerinden fazla üre bulunuyorsa böbrekler görevini yapmamakta ve vücutta toksit oluşturan üreler birikmektedir. Kanda üre birikimi belli bir miktar olmalıdır. Ancak kan testlerinde üre görülüyorsa atık madde vücutta fazlasıyla birikmektedir. Bu durum ise birçok farklı hastalığın belirtisi olabilir. Sağlık kuruluşlarında böbrekler ve karaciğerle ilgili semptomları gözlemek adına üre testi yapılmaktadır. Bu testin TIP biliminde adı BUM testi olarak bilinmektedir.

Üre düşüklüğü nedenleri nelerdir?

Üre miktarı kanda 10 mg değerine kadar bulunmalıdır. Bu değer vücutta döngüyü sağlamaktadır. Ancak bazı durumlarda kandaki üre miktarı bu sınırın altına düşmektedir. Bu durum da bazı problemlerin habercisi olabilir.

- Yetersiz bezlenme
- Protein eksikliği
- Aşırı karbonhidrat içeren gıdalarla beslenme
- Aşırı su tüketimi ile ürenin büyük kısmının dışarı atılması
- Steroid ilaçlar
- Aşırı radyasyon
- Karaciğer hastalıkları
- Böbrek hastalıkları
- Pankreas kanseri
- Diyabet
- Tüberküloz
- Pankreasın tamamının ya da bir miktarının alınması

Üre yüksekliği nedenleri nelerdir?

Vücuda gıdalar yoluyla alınan protein, karaciğerde atık maddeye dönüştürüldükten sonra kana gönderilir. Buradan ise bir kısmı ter yoluyla dışarı atılır. Diğer kısmı hatta büyük bir kısmı böbrekler yoluyla dışarı atılmaktadır. Bu atılımın yeterli miktarda olması gerekmektedir. Kanda üre birikimi gerçekleşirse atılım yeterli olmamış demektir. Bu durum bazı hastalıklar ve risklere işaret edebilir.

- Böbrek hastalıkları
- Proteinin yeterli parçalanma yaşamaması
- Kalp ve kan hastalıkları
- Tiroid hormonu sorunları
- Sindirim sisteminde sorunlar
- Yetersiz beslenme
- İhtiyaçtan fazla egzersiz
- Kaslarda zayıflık
- Uzun süre susuz kalmak
- Stres hormonunun yükselmesi

Üre düşüklüğü belirtileri nelerdir?

Üre düşüklüğü çok sık rastlanmayan bir problemdir. Ancak olası sebeplere bağlı olarak düşük olması halinde bazı belirtilerle kendini göstermektedir. Üre düşüklüğü belirtileri bağlı olduğu hastalıkla ilintilidir. Ancak doğrudan böbrekler ve idrar yollarıyla ilgili olduğu için bu yönde dikkat edilmesi gereken iki belirti vardır:
- Sık sık tuvalete çıkmak
- İdrarın köpüklü olarak gelmesi

Üre yüksekliği belirtileri nelerdir?

- Kaslarda zayıflık
- Yorgunluk
- Baş dönmesi
- İştah kaybı
- Mide bulantısı
- Nefeste koku
- Nefes alıp vermede düzensizlik
- Sıklıkla rahatsız eden hıçkırık nöbetleri
- Anemi

False

Böbrek hastalıklarında tanı koymak için fiziki muayene yanında, kan testleri, idrar testleri ve görüntüleme yöntemlerinden yararlanılır. Bu bölümde kan tetkiklerinden olan serum üre, kreatinin ve glomerüler filtrasyon hızını gösteren GFH düzeylerinden bahsedilecektir. Diğer kan tetkikleri, idrar testleri ve böbrek görüntüleme yöntemlerini de ilerleyen zamanda, sitemizde bulabilirsiniz.

 

‘Böbreklerimizi Tanıyalım’ makalesinde belirtildiği üzere böbreklerin birçok görevi vardır. Metabolizma sonucu oluşan atık maddeler ya da vücuda zararlı diğer toksik maddeleri idrar yoluyla vücuttan uzaklaştırmak da bu görevlerden biridir. Serum üre ve kreatinin düzeylerinin ölçümü, bize hem böbrek fonksiyonları hakkında, hem de şu an için rutin tetkiklerde gösteremediğimiz diğer toksik maddelerin (üremik toksinler) birikimi hakkında bilgi vermektedir. Peki bu çok sık duyulan,  halk arasında ‘üre yükselmesi’ olarak da bilinen, serum üre ve kreatinin düzeyleri nedir, artışı neyi düşündürür?

 

Üre

Besinlerle alınan protein, vücutta protein yapıtaşlarına yani aminoasitlere ayrıştırılır. Ardından vücut için gerekli olan miktarı kullanıldıktan sonra kalanı karaciğerde amonyağa, ardından da amonyaktan üreye çevrilir. Üre suda çözünebilir olmasından dolayı idrar ile atılabilir. Yani, böbrek atılması gereken protein yıkım ürünlerini, suda çözünebilen ve daha az zararlı bir maddeye dönüştürür, işte bu son ürüne ‘üre’ adı verilir. Üre, idrarla atılan bir madde olmasından dolayı, böbrek hastalıklarında serum yani kan seviyesi yükselebilir. Normal kan üre seviyesi; yaş, cinsiyet, vücut yapısı, çalışılan laboratuvarın özellikleri gibi bazı faktörlere göre değişebilmekle birlikte genel olarak 10-40 mg/dl olarak kabul edilmektedir. Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus; bazı laboratuvarlar üre değerini BUN (Blood urea nitrogen-kan üre nitrojeni) olarak verirler. Aslında bu değer üre seviyesinin bir laboratuvar değeri olarak tanımlanmasıdır, genellikle üre değerinin yarısı kadardır, yani normal değeri 5-20 mg/dl arasında değişmektedir.

 

Kreatinin

Kreatinin, kas metabolizmasının bir yıkım ürünüdür, toksik bir madde olup belli miktarın üstünde kalan kısmın vücuttan atılması gerekmektedir. Bu atılım, idrar yoluyla olduğu için böbrek hastalıklarında kan seviyesi yükselebilir. Erişkinlerde, erkeklerde ve sporcularda kas kitlesi daha fazla olduğu için, serum kreatinin değerleri daha yüksektir. Tam tersi düşünülürse; kas kitlesinin azaldığı ileri yaşlarda, kronik hastalığı olanlarda (örneğin kanser hastalarında) ya da yapısal olarak daha az kas kitlesine sahip olan bireylerde,  kreatinin seviyesinin daha düşük olması beklenir. Kreatinin normal değerleri bahsedilen değerlere ve laboratuvar özelliklerinde göre değişebilmekle birlikte kadınlarda 0,5-1,0 mg/dl; erkeklerde ise 0,6-1,2 mg/dl arasında değişebilir. Ülkemizde genel olarak mg/dl birimi kullanılmakla birlikte, bazı sonuçlarda birim olarak mikromol/L (µmol/L) kullanılmaktadır, bu birime göre normal değerler ise; kadınlarda 53-97 µmol/L, erkeklerde 62-115 µmol/L olarak tanımlanmaktadır.

 

Glomerüler Filtrasyon Hızı (t-GFH/GFH/ e-GFR/GFR) (Estimated/Glomerular filtration rate, tahmini/glomerüler filtrasyon hızı):

 

Böbreğin fonksiyonel ünitesi olan nefronların dakikada süzdüğü filtrasyon hacmidir. (ml/dk) Erkeklerde normal değeri 130 ml/dk/1,73m2’dir.  Kadınlarda normal değeri 120 ml/dk/1,73m2’dır. Farklı durumlarda (yaş, cinsiyet, kas kitlesi) t-GFH’yi ölçmek için birçok yöntem kullanılmaktadır. (MDRD, Cockroft-Gault, CKD-EPI) En yaygın kullanılan formül CKD-EPI’dir. 

 

Diğer filtrasyon göstergeleri:  Sistatin C, Beta 2 mikroglobulin ve Beta trace protein de GFH tahmininde kullanılan diğer biyokimyasal parametrelerdir ancak henüz rutin olarak klinik pratikte kullanılmamaktadır.

Kan Üre Azotu Testi (BUN Testi) Nedir? Normal Değerleri Nelerdir?

Kan Üre Azotu Testi (BUN Testi) Nedir? 

Doktorunuz rutin bir sağlık taramasının bir parçası olarak kan üre azotu testi isteyebilir. Kan Üre Azotu Testi (BUN Testi)  doktoruuzun böbreklerinizin ne kadar iyi çalıştığını görmesine yardımcı olur.

Üre azotu, yedikten sonra vücudunuzun oluşturduğu normal bir atık üründür. Karaciğeriniz yemeğinizdeki proteinleri parçalıyor-ve bunu yaparken, BUN olarak da bilinen kan üre azotunu yaratıyor. Karaciğeriniz maddeyi kana bırakır ve sonunda böbreklerinizde birikir.

Böbrekleriniz sağlıklı olduğunda, BUN'ı çıkarırlar, genellikle kanda az miktarda kalır. Ancak çoğunlukla, böbrekleriniz idrar yoluyla vücudunuzdan yıkayarak ondan kurtulur.

Böbrekleriniz sağlıklı olmadığında, BUN'ı atmakta zorlanırlar ve daha fazlasını kanınızda bırakırlar.

Ayrıca bir BUN veya serum BUN testi olarak adlandırılan kan üre nitrojen testi, kanınızdaki atık ürünün ne kadar olduğunu ölçer. Seviyeleriniz normal sınırların dışındaysa, böbrekleriniz veya karaciğeriniz düzgün çalışmayabilir.

Kan Üre Azotu Testi (BUN Testi) biyokimya laboratuvarlarında çalışılan bir kan tahlilidir.

Neden BUN (Kan Üre Azotu )Testi Yaptırıyoruz?

Doktorunuz rutin muayenenin bir parçası olarak bir BUN testi isteyebilir. Aldığınız birkaç kan testinden biri olabilir.

Böbrek hastalığınız varsa, test, bir ilaç veya tedaviye başlamadan önce BUN seviyelerinizin ne olduğunu kontrol etmenin bir yoludur. Ayrıca, belirli koşullar için hastanede olduğunuzda bir BUN testi yapılması standarttır.

Doktorunuz böbrek sorunlardan şüphelenirse, sizden BUN testi isteyebilir.

Aşağıdaki belirtilere sahipseniz doktorunuzu durumdan haberdar etmelisiniz.Bu belirtiler böbreklerinizde bir sorun olabileceğini gösterir.

Kan Üre Azotu Testi (BUN Testi) İçin Nasıl Hazırlanırım?

Kan testinden önce, doktorunuza hangi ilaçları aldığınızı söyleyin. Bunlardan herhangi biri test sonucunu değiştirirse, doktorunuz bir süre için onları almayı bırakmanızı isteyebilir.

Sadece bir BUN testi yaptıracaksanız, yiyebilir ve içebilirsiniz. Ancak başka kan testleri yaptıracaksanız, doktorunuz size testten önce oruç tutmayı içerebilecek talimatlar verebilir.

Kan Üre Azotu Testi (BUN Testi) Sırasında Ne Olur?

Bir laboratuvar teknisyeni, kolunuzdaki bir damardan veya elinizin arkasından kan örneği alacaktır. İğne cildinizi deldiğinde hafif bir acı hissedebilirsiniz.

Daha sonra biraz ağrıyor olabilir, ancak günlük aktivitelerinize geri dönebilirsiniz.

Doktorunuzun ofisi analiz edilecek bir laboratuvara kan örneği gönderecektir. Laboratuvarın ve doktorunuzun ofisinin ne kadar hızlı çalışabileceğine bağlı olarak, sonuçları birkaç gün içinde almalısınız.

Kan Üre Azotu Testi (BUN Testi) Normal Değerleri:

Test sonucu kanınızda ne kadar BUN olduğunu gösteren bir değer olacaktır.
BUN testi normal değeri, yetişkinlerde 7 mg/dL ile ila 20 mg/dL arasında olmalıdır.
Bu değer çocuklarda biraz daha düşük olabilir.(5 mg/dL ile 17 mg/dL arası)
Testin normal değerleri testin çalışıldığı laboratuvar, kullanılan test kiti, cihaz ve yönteme göre küçük de  olsa farklılıklar gösterebilir.

Test sonuçlarınız bu aralıkta değilse, doktorunuzla konuşun.

Birkaç etken BUN test sonuçlarınızı etkileyebilir, bu nedenle normal aralıktan daha düşük veya daha yüksek bir BUN seviyesine sahip olmak her zaman bir sorun olduğu anlamına gelmez.

Kan Üre Azotu Testi (BUN Testi) Sonucunuzu Etkileyen Durumlar:

Kan Üre Azotu Testi (BUN Testi) Yüksekliği Nedenleri:

Yüksek BUN değerleri böbreklerinizle ilgili çeşitli sorunları da gösterebilir. Neyin soruna neden olabileceğini ve sonraki adımların planı hakkında doktorunuzla konuşun.

Yüksek değerler aşağıdaki nedenlere bağlı olabilir.

Kan Üre Azotu Testi (BUN Testi) Düşüklüğü Nedenleri:

Düşük BUN seviyeleri nadirdir. Düşük BUN testi sonuçları var ise aşağıdaki duurmları şaret ediyor olabilir:

Ancak bir BUN testi bu sorunları teşhis etmenin bir yolu değildir, bu nedenle daha fazla test gerekebilir

Kreatinin Testi Nedir?

Doktorunuz ayrıca böbrek sağlığınızı kontrol eden başka bir kan testi olan bir kreatinin testi de isteyebilir. Bunun nedeni, BUN seviyesinin kendi başına her zaman çok fazla ortaya çıkmamasıdır.

BUN seviyeleriniz kreatinin seviyelerinizle karşılaştırıldığında, böbreklerinizle neler olup bittiğine dair daha dolgun bir resim verir. Bu BUN/kreatinin oranı olarak bilinir.

Kreatinin, böbrekleriniz tarafından da filtrelenen kaslarınızdan gelen atık bir üründür. BUN gibi, kreatinin yüksek düzeyde böbrekler tarafından atılmamış atık ürünün bir sürü olduğu anlamına gelebilir.

BUN'ın kreatinine ideal oranı 10'a 1 ve 20'ye 1 arasındadır.

Oranı bu aralığın üzerinde olan böbreklere yeterince kan akışı  olmayabilir anlamına gelebilir, ve konjestif kalp yetmezliği, dehidratasyon veya gastrointestinal kanama gibi durumlar olabilir.

Normal aralığın altındaki bir oran karaciğer hastalığı veya malnütrisyon anlamına gelebilir.

Kaynak: https://www.webmd.com/a-to-z-guides/blood-urea-nitrogen-test#1

Bu konuya dair bir sorunuz varsa siz de uzmanlarımıza 7/24 Soru sorabilirsiniz.Soru sormak için tıklayın.


Yorumlar

Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Popüler Blog Yazıları

Ankara Diyabet Derneği Diayabet Hastalarını 13 Kasım'da BuluşturuyorCPK Yüksekliği Nedir? CPK Testi Yüksekliği Nedenleriİdrar Rengi Hastalıkların Tanısında Önemli midir?Yüksek CRP (C-reaktif Proteini) Ne Anlama Gelir? CRP Yüksekliği ve BelirtileriHamilelikte Grup B Strep Testi ve ÖnemiLenfosit Nedir? Lenfosit Düşüklüğü ve Yüksekliği ile Normal Değerleri Nedir?Böbrek Taşları Tanısında Kullanılan TahlillerKan Örneği İle Depresyon Tanısı Koyulabilecek Testler GeliştiriliyorBağırsak Görüntüleme Sisteminde Kapsül Endoskopi DönemiGaitada Gizli Kan Testi Nedir?Tahlil.com'a En Çok Sorulan 5 TahlilDemir (FE Testi) Testi Nedir, Nasıl Yapılır?

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır