ütopya nedir / Ütopya Nedir? Ütopya Ne demek? - Nedir.com

Ütopya Nedir

ütopya nedir

kaynağı değiştir]

Bu ütopyalar ekonomik temellidir. Ekonomik ütopyalar 19. yüzyıl ın zor ekonomik koşullarına bir çözüm olarak oluşturuldu.

19. yüzyıl başlarındaki sosyal karmaşa ticaretin ve kapitalizmin gelişmesine neden oldu ve bunlara çözüm olarak birçok ütopya oluşturuldu. Bu ütopyalar malların eşit dağıtılması, paranın kaldırılması, insanların sevdikleri ve topluma yararlı işlerde çalışması ve onlara bilim ve sanatla ilgilenebilecek zaman ayırması gibi özelliklerinden dolayı genellikle ‘sosyal ütopyacılar’ hareketi içinde gruplandı. Bu klasik ütopyalardan biri Edward Bellamy'ın Looking Backward adlı ütopyasıdır. Diğer sosyalist ütopya da William Morris’in Bellamy'ın eserindeki bürokrasiye yanıt olarak yazdığı ve eleştirdiği News from Nowhere (Hiçbir Yerden Haberler)’dir. Ancak sosyalist hareket gelişemeye başladığında ütopyadan ayrıldı; Marx eski sosyalizmin eleştiri konusu oldu ve ütopyacı olarak tanımlandı. Ayrıca Eric Frank Russell'ın eseri The Great Explosion’nun (1963) son bölümü de ekonomik ve sosyal ütopyayla alakalı bilgiler içerir.Bu eserler Yerel Takas Ticari Sistemlerinin ilk vurgulandığı eserlerdir. Ayrıca ütopyalar siyasi görüşün karşıtı olarak görüldü. Örneğin, Robert A. Heinlein The Moon Is a Harsh Mistress adlı eserinde bireysel ve liberal ütopyayı tanımlar. Bu türün kapitalist ütopyaları genellikle devlet baskısı olmadan yapılan özel kuruluşlar ve bireysel girişimler toplum ve bireyler için büyük başarılar ve gelişme sağlayan serbest piyasa ekonomisine dayanıyordu. Diğer bir görüş ise kapitalist ütopyalar, sosyalist ütopyaların başarısızlık planları kadar borsa düşüklüğüyle ilgilenmiyordu. Sosyalizmin ve kapitalizmin harmanlanması bazıları tarafından ekonomik ütopya olarak görülüyordu. Bu küçük toplumların kapitalist ekonomiyle iş yerleri çalıştırmasından bahsediyor..

Politik ve Tarihi Ütopya[değiştir kaynağı değiştir]

Bu ütopyalar dini temellidir ve insanlığın başından beri vardır. Üyeleri ütopyayı oluşturan bir dini geleneklere inanmak ve izleme ihtiyacı duyar. Yahudilik ve Hristiyanlıktaki Adem’in Bahçesi ve Cennet hakkındaki farklı görüşleri özellikle geleneksel din anlayışı açısından ütopya olarak değerlendirilebilir. Böyle ütopyalar varlığın sıkıntılardan uzak olduğu saadet ve aydınlanma yeri olan ‘zevk bahçesi’ olarak tanımlanır. Varlığı günahtan, acıdan, yoksulluktan ve ölümden ayrı olarak hayal ederler ve bazen melekler ve huriler olduğunu iddia ederler. Benzer şekilde Hindulardaki Moksha ve Budistlerdeki Nirvana kavramları da bir çeşit ütopya olarak kabul edilebilir. Hinduizm ve Budizm'de ütopya yer değil aklın halidir. Eğer düşüncelerden bağımsız meditasyon yaparlarsa aydınlığa ulaşabileceklerini düşünürler. Bu aydınlanma ütopya kavramıyla alakalı olarak ölüm ve yaşam çemberinden çıkmayı vadeder.

Ancak alışılagelmiş insan tarafından oluşturulmuş ütopyalar din temelli ütopyalar için daha açık bir kanıttır çünkü üyeleri yitirilen erdemleri ve değerleri Yaşam’dan Sonraki Hayatta yeniden kurmaya çalışır.

19. yüzyılda Birleşmiş Devletler ve Avrupa’da İkinci Büyük Uyanıştan sonra bazı radikal dini gruplar ütopik toplumlar yarattılar. İnsan hayatının tüm yönlerini inançlarına göre yönetebilecek toplumlar oluşturmaya çalıştılar. Bu ütopik toplumlar arasında en bilineni 18. yüzyılda İngiltere'de başlayıp kısa bir süre sonra Amerika’ya yayılan Shaker hareketidir. Diğer iyi örnekler ise; Riker'un Holy City(Kutsal Şehir) ve Kaliforniya’daki 15 ütopik koloni, Kanada ve Fin ‘kolkhozes’ ütopik toplumunu da kapsayan diğer 15 sosyalist ve dini topluluklar ve Sovyetler Birliği’dir.

Bilimsel ve Teknolojik Ütopyalar[değiştir

Ütopya

George Orwell’ın 1984 adlı eserine sıkça atıf yapılan şu günlerde ‘’ütopya’’ kavramı üzerine biraz durmak istiyorum. Toplumların durumu hakkında yorum yapmak için orada yaşayan insanların düşlerini incelemek büyük bir yol gösteren olacaktır. ‘’Değiştirilmek istenen ya da eleştirilen nedir?’’ Sorusu olağan durum hakkında bize farkında olmadan ipucu verir. ‘’İpin ucu kaçmadan’’ ipi yakalamak adına ütopyaya bir göz atmamızda yarar olduğunu düşünüyorum.

Ütopya; aslında olmayan, tasarlanmış ideal toplumdur. Köken olarak Yunanca “yok/olmayan” anlamındaki ou, “mükemmel olan” anlamındaki eu ve “yer/toprak/ülke” anlamındaki topos sözcüklerinden türemiştir. Ütopyanın iki işlevi vardır. İlki mevcut durumu değiştirmek, ikincisi ise eleştirmektir. Elbette ütopya terimi kendi içinde birçok tartışmaya da yol açmıştır. Ancak bu tartışmalar, ideal toplumun olamayacağı düşüncesinden ziyade, ‘’Nasıl olmalı?’’ sorusuna verilen farklı yanıtlardan doğar.  Çok yaygın olarak düşünülenin aksine ütopya, bir kaçış hayali ya da boş düşünceler değildir. Tersine insan kültürünün çok önemli bir parçasını taşır. Ütopyadan, ütopyacı düşünceden uzak kültürler, sosyal birliklerinden ve ortak paydalardan ne yazık ki yoksun kalırlar. Bu yüzden insan kültürünün ve toplumun en önemli parçalarıdır. 

Thomas More’un ‘’Ütopya’’ eserinden bu zamana kadar tasarlanan bütün ideal toplumlar biçim, içerik, işlevi bakımından değerlendirilmiş ve ütopya kavramı için genel bir tanımlar ortaya atılmıştır. Ancak sosyolog Ruth Levitas, yaptığı çalışmalar sonucu ütopyanın bu üç yönünün de genel bir tanım için yetersiz olduğunu belirtir. Bu üçünü kapsayan aynı zamanda onları aşan daha genel bir bakış açısıyla değerlendirilmesi gerektiğini söyler ve ekler, ‘’Ütopya arzunun bir ifadesidir.’’

Yani ütopya, daha iyi bir varoluşa ve yaşama tarzına duyulan arzudur.

Buradaki arzuyu biraz açmak istiyorum. Ütopyanın kaynağı olarak görülen arzu, evrensel değerler taşıyan, insanın doğasından gelen bir duygu durumu olarak kullanılmamaktadır. Toplumsal şartlardan doğan, toplumdan topluma farklılık gösteren bir duygu durumudur. Bütün insan birliktelikleri yeryüzünde en nihayetinde kendini topluma dönüştürür. Yaşanan olaylar sonucu toplum kendi arzu duygusunu yaratır. Bütün kültürlerde ütopyaya rastlamamızın sebebi budur. Arzunun ortaya çıkması toplumsallıkla ilintilidir.

İnsan, kendini toplum içinde var etmeye çalıştıkça arzular ve ihtiyaçlar doğar. Elbette kaçınılmaz olarak bunların karşılanmasını talep eder. Ancak toplumdaki bütün insanların aynı aşamalardan geçtiğini düşünürsek eninde sonunda talepler çakışır. Tam olarak bu çarpışmanın sonucunda ütopya doğar. Ütopyaların ortaya çıkmasının ilk basamağı, sosyal olarak yapılandırılmış ihtiyaçlar ile bunların karşılanması arasında oluşan yüksekliği kapatmaktır. Bazı ütopyalar içinde umudu ve değişimi barındırırken bazıları eleştiriyi barındırır. Bunların iç içe geçtiğini görsek bile temel bir yerden ayrılırlar. Temel ayrılık noktaları ise mümkün olanı algılama şekillerinden çıkar. Ayrıca birinin ütopyasının başkasının distopyası olabileceğini de unutmamak gerekir.

Şöyle bir baktığım zaman değişimin gerçekleşmesi her zaman mümkün olmuyor. Şartlar, koşullar bazen değişimi gerçekleştirmemize engel oluyor. Böyle bir durumda değişimi ütopyadan beklemek büyük haksızlık olur. Ancak değiştirme imkanını bulamadığımız zaman eleştirme arzusu temel bir öge olarak sabit kalır. Değiştirme her zaman mümkün olmasa bile zorlu koşullarda eleştirme arzusu süreklilik gösterir ve daima imkan dahilindedir. Buradan hareketle ütopyada temel öge daha iyi bir varoluşa duyulan arzudur. Umudun tamamen işlevsiz kaldığı en zor zamanlarda dünyayı, toplumu değiştirmek belki imkansızdır. Ancak eleştirme arzusu daima ayakta kalır. Toplumdan yükselen seslere kulak vermek, birden olmasa bile güzele evrilen değişime kapı açar.

‘’İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir.’’
Oscar Wilde

İleri Okumalar için Öneriler

  • Ruth Levitas-Utopia as Method The Imaginary Reconstitution of Society
  • Ruth Levitas-The Concept of Utopia
  • Hakan Çörekçioğlu- Modernite ve Ütopya
  • Krishan Kumar-Ütopyacılık
  • Thomas More-Ütopya
  • Platon- Devlet
  • Francis Bacon – Yeni Atlantis
  • Farabi – İdeal Devlet
  • Campanella – Güneş Ülkesi

Ütopya ne demek?

Ütopya ne demek?

Ütopya Latince’de "utopia", siyasi bir ideal olarak ifade edilen ve tasarlanan hayali bir ülke demektir. Birçok esere konu olan ütopyayı 1516 yılında İngiliz yazar ve siyasetçi olan Sir Thomas More Yunanca kelimelerden "eu- iyi topos-yer" birleştirerek oluşmuştur. Avrupa dillerinde "ideal devlet" olarak anlam kazanan Ütopya kelimesi, Türkçe de “Gerçekleştirilmesi olanaksız tasarı ya da düşünce, bilimselliği olmayan” bir kavram anlamına gelmektedir.

Bilinen ilk ütopya ise "ideal devlet" tasarımı yapan Platon’un "Devlet" adlı eseridir. Diyalog ve kurgunun iç içe geçtiği bu eserde sosyal sınıflar bulunur. İnsanlar altın, gümüş, bronz ve demir sosyal sınıflar olarak ayrılmışlardır. Altın sınıfına mensup insanlar 50 yıl eğitim görürler ve oligark, Felsefi kral olurlar. Oligarklar bilgelikleriyle kaynakları adil dağıtacak ve toplumsal dengeyi sağlayacaktır. Devlette çok az kanun bulunur ve avukat yoktur. Savaşmak içinse vatandaşlar değil, kiralık askerler vardır. Devlet kitabı her ne kadar hayali olarak görülse ve bir uygulaması olmasa da bu eser insanın hayalindeki devlet anlayışına ışık tutmaktadır. Böylelikle ütopya teriminin yayılmasıyla, tasarımlar da arttırılmıştır.

İnsanlar tarih boyunca birçok ütopya yazıp çizip hayalini kurdular. Binlerce ütopya kitaplaştırıldı, çoğu da kitap haline getirilmeden yok oldu. Ütopyaları yani kitapta yazılanları, düşlerdeki ideal devleti var etmek için birçok çalışma yapıldı ama çoğu kez başarısızlıkla sonuçlandı. Belki bir şehir kurabildiler ama o şehrin bağlı olduğu ülkeden bağımsız olamadılar ve başarısız oldular.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır