KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU
Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.
1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları
Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde; sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:
Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:
İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.
2. Kişisel Verilerin Aktarılması
Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.
3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi
Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi;
Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.
4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız
Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca;
Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.
5. Veri Güvenliği
Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.
6. Şikayet ve İletişim
Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak;
Kanun kapsamındaki taleplerinizi, https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.
Uzun süreli antibiyotik kullanımından hatalı hijyen uygulamalarına kadar birçok etken vajinanın doğal ortamını bozarak enfeksiyonların oluşumuna fırsat tanıyor. Oysa bunlardan korunmak da kurtulmak da çok kolay…
Vajinanın doğal ortamında baskın olarak bulunan laktobasiller iyi huylu ev sahipleridir. Sayıca baskın olan bu mikroorganizmalar belli oranda asidik bir ortam oluşturarak diğer hastalık yapan mikroorganizmaların enfeksiyon yapmasına izin vermezler. Ancak vajinanın bu doğal ortamı gebelik, sık sık vajinal duş yapılması, antibiyotik kullanımı, genel bağışıklık sisteminin düşmesi, kokulu tampon, vajinal sprey kullanımı gibi nedenlerle bozulduğunda enfeksiyonlara fırsat yaratılmış olur.
Vajinal enfeksiyonlar hastada yoğun akıntı, kaşıntı, kötü koku, ağrılı cinsel ilişki ve idrar yaparken yanma gibi şikâyetlerle kendini belli eder. Tedavinin ise enfeksiyonu ortaya çıkaran etkene bağlı olarak planlanması gerekir. Enfeksiyonun tipini ortaya çıkan şikayetlere bakarak anlamak mümkün olur. Mantar enfeksiyonları genellikle kaşıntı, beyaz renkli, süt kesiği ya da peynir kırığı gibi akıntılarla kendini belli ederken, bakteri kaynaklı enfeksiyonlar daha çok sarı-yeşil veya grimsi akıntılarla ve özellikle cinsel ilişki sonrası ya da adet dönemlerinde artan kötü kokuyla anlaşılıyor.
Muayene sırasında akıntı karakterini değerlendirirken, vajinanın ve rahim ağzının görüntüsü de enfeksiyonu ortaya çıkaran etken hakkında bilgi verir. Birden fazla etkenin olduğunun düşünüldüğü ya da muayene ile etkenin türünün anlaşılamadığı durumlarda ise alınan örneklerin kültürü ve mikroskobik incelemesi yapılıyor.
Bakteriyel vajinoz nedir?
En sık rastlanan vajinal enfeksiyon ‘bakteriyel vajinoz’ olarak tanımlanmaktadır. Normalde baskın olmayan ancak çeşitli sebeplerle oranları değişen mikroorganizmaların çoğalmasıyla ortaya çıkan bu tabloda kötü kokulu beyaz veya grimsi bir akıntı, ilişki sonrasında kötü koku miktarında artış, adet dönemlerinde bu şikâyetlerin artması gibi belirtiler ortaya çıkıyor. Muayene sırasında potasyum hidroksit gibi sıvılarla vajinal akıntıdan alınan örneklerin incelenmesiyle bakteriyel vajinoz ortaya konulabiliyor ve buna göre tedavi planlanıyor. Bakteriyel vajinozda etken maddesi metronidazol olan antibiyotiklerden yararlanılıyor ve tedaviler bir hafta sürebiliyor.
Dirençli vakalarda periyodik tedavi
Kadınlarda sık rastlanan diğer bir vajinal enfeksiyon, kandida türü mantarlar oluyor. Kadınların yüzde 75’i hayatında bir kere mantar enfeksiyonu geçiriyor, yüzde 50’si bu durumla birden fazla kez karşılaşıyor. Mantar enfeksiyonun tedavisinde anti-mikotik ilaçlar kullanılıyor. Bazı hastalarda dirençli mikroorganizmalar gelişebiliyor ve bu durumda mantarın türünü tespit etmek, tedaviyi buna göre yönlendirmek gerekiyor. Dirençli vakalarda ve sık tekrarlayan enfeksiyonlarda ise periyodik tedaviler uygulanması gerekiyor.
Bu hatayı yapmayın
Vajinal enfeksiyonların tedavisinde en sık yapılan hata, tedaviyi yarım bırakmak oluyor. Şikâyetlerinin yok olması üzerine önerilen doz ve süreyi tamamlamadan tedaviyi bırakanlarda enfeksiyonlar tekrar ediyor. İkinci tedavide aynı ilaçlardan yararlanmak mümkün olmayabiliyor.
Parazitler de görülüyor
Sık rastlanan bir diğer enfeksiyon ise ‘trikomalazi’ denilen parazitler oluyor. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar kategorisinde de değerlendirilen bu parazit daha çok sarı-yeşil, köpüklü akıntı yapıyor, vajina duvarında veya rahim ağzında küçük kanamalara neden olabiliyor. Cinsel ilişki sırasında ağrı, zorlanma veya yanma gibi şikayetlerle başvuran hastada akıntı örneğinde enfeksiyon etkeni olan parazitin görülmesi tanıyı kuvvetlendirebiliyor. Tedavisi ise yine uygun antibiyotik kullanımı.
Havasız ve nemli bırakmayın
Vajina doğal yapısı sayesinde sıvıların içeri girmesini engellese de havuzlarda fazla kullanılan kimyasallar vajinanın doğal ortamını bozabiliyor. Bunun yanı sıra uzun süreli ıslak mayo ile dolaşmak da sıkıntıya yol açıyor. Ortak tuvalet kullanımı da bazen enfeksiyonların ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Doğal ortamın korunması için vajinanın havasız ve ıslak kalmaması gerekiyor. Pamuklu iç çamaşırı kullanılması ve günlük ped kullanılıyorsa sık değiştirilmesi ise önem taşıyor.
Eş tedavisi de gerekebiliyor.
Vajinanın doğal florasını bozan etkenlerden biri de birden fazla partner ile beraber olmak, oral ya da makattan ilişki kurmak. Bu durumlar enfeksiyon riskini artırabiliyor. Bakteriyel ve parazitik enfeksiyonlarda ve bazen sık tekrarlayan enfeksiyonlarda eşin de tedavi edilmesi öneriliyor. Erkeklerin herhangi bir şikâyetleri olmaması nedeniyle tedaviyi reddedebiliyorlar ancak erkeğin de tedavi olması tedaviyi kalıcı hale getiriyor ve süresini kısaltıyor.
Uzm. Dr. Burçin Demirel
Bayındır Levent Tıp Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
01.09.2018
Vajina bölgesinde akıntı, kaşıntı ve ağrıyla kendini gösteren durumlar, vajina iltihaplanması ya da diğer deyimiyle vajinit adını almaktadır.Vajina bölgesinde yaşanan iltihaplanmaların nedeni ise genellikle, normal vajinal bakteri dengesinde veya enfeksiyon düzeyinde meydana gelen değişikliklerdir. Vajinitin etkisiyle vajina bölgesinde meydana gelen; kaşıntı, rahatsız edici koku veya meydana gelen yoğun akıntı bu bölgede oluşan enfeksiyon düzeyine işaret etmektedir.
Jinekolojide en sık rastlanan hastalıklar olarak, vajina iltihaplanmalarını ya da diğer bir adıyla vajiniti görmekteyiz. Vajina bölgesinde meydana gelen bu hastalık oldukça yaygın ve ciddi bir hastalıktır. Her yıl bir milyondan fazla kadında görülen vajina enfeksiyonları hastalıkları, çoğunlukla gençlerde meydana gelmektedir.
Normal bir vajinal sistemde, vajina çok sayıda bakteri bulundurmaktadır. Bir kısmı iyi bir kısmı kötü olan bu bakteriler, vajinal sistemde bir denge içinde bulunurlar. Vajinadaki bu bakteri dengesinin bozulmasıyla, bir bakteri aşırı miktarda çoğalmakta ve vajina iltihaplanması durumu ortaya çıkmaktadır.
Vajinit, birçok sebepten ötürü ortaya çıkabilmektedir ancak en sık bilinen sebebi, vajinanın kendi içinde yer alan mikroplar tarafından istila edilmesidir. Bu duruma, bakteriyel vajinit adı verilmektedir. En sık rastlanılan vajina iltihaplanması durumu; bakteriyel vajinit olarak bilinmektedir. Bakteriyel vajinit, vajinada bakterilerin aşırı çoğalmasıyla birlikte; kaşıntı, akıntı, kötü koku, ağrı ve yanma hissi ile kendini göstermektedir.
Ayrıca cinsel yolla bulaşan; trichomonas, chlamidya, gonore sebebiyle de vajinit meydana gelebilmektedir.
Vajinit sadece mikrobik sebeplerle meydana gelmeyip, kimyasal vajinit ve alerjik vajinit olarak da gerçekleşebilmektedir.
Vajina iltihapları her yaştan kadında görülebilen bir hastalıktır. Ancak özellikle üreme çağındaki kadınlarda ve hamilelerde daha sık olarak görülmektedir.
Vajina iltihapları, herhangi bir sebeple de oluşabilmektedir. Cinsellikle doğrudan bir ilişkisi bulunmamaktadır.
Vajina iltihabına sebep olabilecek faktörler şu şekilde sıralanabilmektedir:
Vajina iltihapları, tuvalet ya da yatak yoluyla bulaşmazlar. Başkasının havlusunu kullanmakla ya da kullanılan bir havuz yoluyla da meydana gelmezler.
Akıntı şikayetiyle başvuran hastaya en önemli müdahale aşaması, tanının doğru konulmasıdır.
Vajina iltihaplanmalarında tanı, vajen kültürü yoluyla konulmaktadır. Bu aşamada, vajina iltihaplanmasının belirtileri çok hafif seyredebileceği için, her vajinal akıntı dikkate alınmalı ve titizlikle değerlendirilmelidir. Bu nedenle her rutin jinekolojik muayene sırasında vajinal kültür alınmalıdır.
Vajinit tanısı için öncelikli olarak, jinekolojik muayene gerçekleştirilir. Bu muayeneyle birlikte, vajinadaki akıntıdan bir örnek alınacak, incelenecek ve vajen kültürüne gönderilecektir.
Vajina iltihabının en çok karşılaşılan belirtileri; koku ve akıntıdır. Vajina bölgesinde oluşan keskin ve kötü koku vajina iltihaplanmalarında en çok dile getirilen şikayetlerden biridir. Diğer bir şikayet ise, vajina bölgesinde meydana gelen akıntılardır. Akıntılar, bazen çok bazen ise az olabilmektedir. Vajina iltihaplanmalarında meydana gelen akıntılar, beyaz veya yeşilimsi akıntılardır. Ortaya çıkan akıntı ve kokuyla birlikte, idrar sırasında yanma meydana gelebilmektedir. Vajina etrafında kaşıntı oluşması da en çok ifade edilen şikayetler arasındadır. Ancak birçok kadında bu şikayetler çok hafif şekilde seyretmektedir.
Vajina iltihapları, vajina iltihabına sebep olan etkenlere göre gerçekleştirilmektedir.
Tedavi;
Kadınlarda yaygın olarak görülen hastalıklardan birisi olan vajinal mantar kandidyazis olarak da adlandırılmaktadır. Normal şartlar altında vajina kendine has bir floraya sahip olmaktadır. Bu floranın içerisinde bazı bakteri ve mantar hücreleri bulunmaktadır. Ancak vajinal floranın herhangi bir sebeple dengesinin bozulması durumunda kandida adı verilen maya türündeki mantar hücreleri çoğalır. Kandida mantar hücrelerinin çoğalması da vajinal mantara neden olmaktadır.
Vajinal mantar ise kendisini şişlik, aşırı kaşıntı ve akıntı ile belli eder. Mantar enfeksiyonu tedavisinde kullanılan ilaçlar belirtilerin birkaç gün içerisinde hafiflemesini sağlar. Daha ciddi durumlarda ise belirtilerin hafiflemesi 2 haftayı bulabilmektedir. Vajinal mantar enfeksiyonları zaman içerisinde tekrarlayabilir.
Vajinal mantar hastalığı vajinanın çevresinde bulunan vulva adı verilen dokulara zarar vermektedir. Bu dokuların tahriş olmasına neden olan vajinal mantar hücreleri toplumda %75 oranında görülen bir hastalık olmaktadır. Kadın hastalıklarından birisi olan vajinal mantar enfeksiyonları cinsel yolla bulaşan hastalıklardan birisi olarak kabul edilmemektedir. Vajinal mantar cinsel yolla bulaşabilmesine rağmen cinsel hayatları aktif olmayan kadınlarda daha sık görülen bir hastalık olmaktadır.
Bir çeşit mantar olan Kandida vücudun çeşitli boşluklarına yerleşir. En sık bulundukları yerler arasında ise bağırsaklar, ağız ve vajina gelmektedir. Sadece insan vücudunda yaşayabilen bu mantar türü vücudun doğal florası içerisinde yer almaktadır. Kandida’nın iki yüzden fazla çeşidi bulunmaktadır. Normal şartlarda herhangi bir problem olmadan yaşayan bu patojenler fırsatçı patojenlerden birisi olduğu için doğal floranın bozulması durumunda hızlı bir şekilde üreyerek enfeksiyon oluşumuna neden olurlar.
Vajinal mantara sebep olan mantar hücreleri kadınların vajinalarının doğal florasında bulunan bir mantar türü olmaktadır. Ancak vajinanın doğal florasında yer alan lactobacillus bakterileri mantar enfeksiyonuna sebep olan kandida mantarını kontrol altında tutar. Vücutta bulunan yararlı bakterilerin dengesinde yaşanan değişiklikler ya da yararlı bakterilerin azalması durumunda kandida mantarı kontrol altında tutulamaz ve hızla artarlar. Özellikle antibiyotik kullanımı vücuttaki yararlı bakterilerin sayısının azalmasındaki en büyük etkenlerden birisi olmaktadır. Antibiyotik kullanımının yanı sıra vajinal mantara sebep olan diğer etmenler ise şunlar olmaktadır.
Vajinal mantar enfeksiyonuna en çok sebep olan mantar türü candida albicans adlı maya mantarı olmaktadır. Bu mantar türünün sık görülmesine rağmen tedavisi en kolay olan mantar türlerinden birisi olmaktadır. Sürekli olarak tekrarlayan ve tedaviye dirençli olan mantar türleri ise kandida mantarının farklı versiyonları olabilir. Bu durumda doğru türün belirlenebilmesi için laboratuvar testlerinden yararlanılabilir.
Vajinal mantarın belirtileri rahatsız edici ve günlük hayatı etkileyecek kadar şiddetli olabilir. Vajinal mantar enfeksiyonlarının genellikle görülen belirtileri arasında ise şunlar yer almaktadır.
Hastaların doktorlara başvurma sebeplerinin başında gelen kaşıntı, vajinanın iç kısmında olabileceği gibi vulva adı verilen dış kısmında da oluşabilmektedir. Bazı hastalarda kaşıntı çok şiddetli olduğu için hastalar vajinalarının tahriş olmasına neden olabilirler ve hatta kanamaya sebep olabilirler. Jinekolojik muayene sırasında genellikle kızarık ve ödemli bir vulva ile karşılaşılır.
Vajinal mantarın en sık görülen belirtilerinden birisi de süt kesiği kıvamında olan akıntıdır. Beyaz, pütürlü ve koyu kıvamlı olan bu akıntı bazı hastalarda yoğun bir şekilde görülürken bazı hastalarda ise yoğun kıvamlı olması sebebiyle vajina kanalının içerisinde kalmaktadır.
Cinsel ilişki sırasında Disparoni görülmesi de vajinal mantarın belirtilerinden birisi olmaktadır. Özellikle ilk ilişki sırasında ve sonrasında hastalarda sıklıkla yanma şikayeti görülür.
Kokulu akıntı temel olarak vajinal mantarın belirtilerinden birisi olmamaktadır. Ancak karışık enfeksiyonlarda sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Karışık enfeksiyonlarda birden fazla enfeksiyonun aynı anda görülmesi söz konusudur.
İç dudakların ödem sebebiyle şişmesi de vajinal mantarın belirtilerinden birisi olmaktadır.
Bazı durumlarda vajinal mantar enfeksiyonları hiçbir belirti vermez. Bu durumda hastalar teşhisi vajinal muayene ya da SMEAR testi sırasında alırlar.
Vajinal mantarın tedavi planı hazırlanmadan önce doğru teşhisin alınması son derece önemlidir. Bunun için uzman hekimler öncelikle hastanın şikayetlerini ve daha öncesinde mantar enfeksiyonu geçirip geçirmediklerini öğrenirler. Daha sonrasında vajinal duvar, rahim ağzı ve dış genital bölgelerin incelenmesini içeren bir jinekolojik muayenenin yapılması gerekir. Vajinal mantarın belirtilerinin rahim ağzı kanseri ile benzerlikler göstermesinden dolayı jinekolojik muayene zorunlu olmaktadır. Yapılan jinekolojik muayene de gerekli görülmesi durumunda vajinadan bazı hücrelerin toplanması ve laboratuvar testlerinin yapılması gerekir.
Vajinal mantar tekrarlayan hastalıklardan birisi olmaktadır. Bu sebeple de korunmanın yollarının bilinmesi ve titizlikle uygulanması gerekir.
Sürekli olarak tekrarlayan ya da geçmeyen dirençli vajinal mantar hastalığı hastaların yaşam kalitelerini ciddi bir şekilde etkileyen sağlık problemlerinden birisidir. Hastaların günlük hayatlarının yanı sıra cinsel hayatlarının da ciddi bir şekilde etkilenmesine neden olmaktadır. Bunun için bazı önlemlerin alınması tekrarlama sıklığının azalmasına ve tekrarlama aralıklarının artmasını sağlamaktadır.
Tanının kesinleşmesinin ardından tedavi planının yapılması gerekmektedir. Bunun için mantar enfeksiyonuna neden olan mantar türünün belirlenmesi daha etkili bir tedavinin uygulanması açısından son derece önemlidir. Bunun yanında şikayetlerin şiddetine göre de tedavi şekillenecektir.
Basit mantar enfeksiyonlarında genellikle antifungal krem, tablet, merhem ve fitil gibi çeşitli ilaçlarla müdahale etmek yeterli olmaktadır. Basit mantar enfeksiyonlarından sonraki bir iki ay içerisinde belirtiler geri dönebilir. Bu durumda yeniden doktora başvurulması gerekir. Komplike vajinal mantar enfeksiyonlarında ise daha farklı bir tedavi yöntemi uygulanmaktadır.
Vajinal mantar enfeksiyonların tedavisi sırasında hastaların ayrıca bu noktalara da dikkat etmesi gerekir.
Komplike enfeksiyonun belirtilerinin içerisinde şunlar yer almaktadır.
Hastalarda bu şikayetlerin görülmesinin yanı sıra hastalarda aşağıda belirtilen özel durumların da bulunması tedavinin farklı şekilde planlamasını gerektirmektedir. Bu durumlar içerisinde şunlar yer almaktadır.
Komplike enfeksiyonlarda uygulanacak olası tedaviler ise şunları içermektedir.
Hastalarda tekrarlayan enfeksiyonların söz konusu olması durumunda cinsel partnerlerinde de mantar enfeksiyonu olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. Eşlerden birinde mantar enfeksiyonunun olması durumunda ise cinsel birliktelik sırasında prezervatif kullanımı zorunlu olmaktadır.
Tedavi görülmesine rağmen aşağıdaki durumların görülmesi durumunda doktora başvurulması gerekir.
Vajinal mantar tedavisinde bitkilerin kullanılması halen araştırılan konulardan birisi olmaktadır. Bu yöntemin kullanılabilir olmasına rağmen etkisini uzun süre içerisinde göstermesinden dolayı tedavinin süresi de uzamaktadır. Bu durum da hastalığın ilerlemesine neden olabilir. Bu sebeple de doktorun verdiği tedaviye uyulması gerekir. Bitkisel tedavilerin uygulanmasından önce doktora danışılması gerekir. Vajinal mantar tedavisinde uygulanabilecek bitkisel tedaviler ise şunlar olmaktadır.
Elma sirkesinin vajinal mantar enfeksiyonu üzerinde etkili olduğu düşünülmektedir. Elma sirkesinin bir miktar su ile karıştırılarak bölgeye sürülmesi genellikle yeterli olmaktadır.
Kullanılan probiyotikler vajinanın pH’ının dengelenmesine yardımcı olmaktadır. Bu sebeple şase şeklinde probiyotik kullanmanın yanı sıra doğal besinlerden de probiyotik alınabilir.
Yabani kekik yağının içerisinde mantar oluşumunu etkileyen bileşikler bulunmaktadır. Bu sebeple de etkilenen bölgeye az miktarda yabani kekik yağının sürülmesi belirtilerin hafiflemesini sağlamaktadır.
Çay ağacı yağı mantarın üremesini sağlayan anti- fungal özellikleri bulunan bir yağ olmaktadır. Bu sebeple de vajinal mantar enfeksiyonlarında kullanılan bitkisel çözümlerden birisi olmaktadır. Ancak cildin vereceği reaksiyonun ölçülmesi için öncesinde farklı bir bölgede denenmesi gerekir.
Kadınların antibiyotik tedavisinden sonra vajinasında kaşıntı ya da yanma hissetmesi sık görülen bir durum olmaktadır. Çünkü kullanılan antibiyotikler vajinal floraya da etki etmektedir. Özellikle geniş spektrumlu olarak adlandırılan ve son derece güçlü olan antibiyotiklerin kullanılması vajinanın pH değerini bozmaktadır. Özellikle penisilin ve tetrasiklin grubu olan antibiyotikler vajinal mantar enfeksiyonuna sıklıkla sebep olurlar.
Geçmeyen vajinal mantar enfeksiyonlarına genellikle candida glabrata mantar hücreleri neden olmaktadır. Kronikleşmiş mantar enfeksiyonundan bahsedebilmek için ise bir yıl içerisinde 4 defadan fazla tekrarlaması gerekmektedir. Kronik mantar enfeksiyonu olan hastalar her ne kadar tedavilerini titiz bir şekilde uygulasalar da tedavinin sonlanmasından kısa bir süre sonrasında mantar enfeksiyonu tekrarlamaktadır. Bu hastalar her seferinde daha fazla ilaç kullanmasına rağmen sonuçta bir değişiklik olmaz. Hatta bazlı hastalarda çiftli tedavi de sonuç vermez. Bu durumlarda hastaların farklı tedavi seçeneklerinden yararlanması gerekir.
Vajinal enfeksiyonun kronik hale gelmesinin temel sebebi tüm vücutta bulunan bakteri florasının dengesinin değişmesidir. Özellikle bağırsak florasının dengesinin değişmesi kronik mantar enfeksiyonun en önemli sebeplerinden birisi olmaktadır. Çünkü vajina florası bağırsak florasının bir yansıması olmaktadır. Bu sebeple de kandida mantarının bağırsaklardı hakimiyeti vajinal floraya da yansıyacaktır. Bu sebeple de kronikleşmiş ve ilaç tedavisine cevap vermeyen vajinal mantar enfeksiyonlarında daha dinamik tedavi seçeneklerinin değerlendirilmesi gerekir.
Kronik kandida enfeksiyonun vücutta yaygın olarak bulunması durumunda hastalarda görülen şikayetler şunlar olmaktadır.
Kronik vajinal enfeksiyonlarının tedavisinde sadece vajinal bölgeye değil tüm vücuda yönelik olarak tedavinin uygulanması gerekmektedir. Bunun için uygulanan tedavi yöntemleri ise şunlar olmaktadır.
Eliminasyon diyetinin amacı bağırsaklardaki zararlı bakterilerin sayısının azaltılmasıdır. Bu diyet aynı zamanda toksinlerin atılmasını da sağlamaktadır. Kandida diyeti de bir eliminasyon diyeti çeşitlerinden birisi olmaktadır. Bu diyet sürecinde hastalar beslenmelerinden başta süt ve süt ürünleri ile tahıllar olmak üzere birçok gıdayı çıkarmaktadır. Hastaların çıkartması gereken gıda maddeleri içerisinde şunlar da yer almaktadır.
Eliminasyon diyeti kronik vajinal mantar enfeksiyonlarının tedavisindeki en önemli adım olmakla birlikte tek başına kronik vajinal mantar enfeksiyonunun iyileşmesinde yeterli olmamaktadır. Çünkü bu hastaların önemli bir kısmında yanlış beslenme alışkanlıklarından dolayı vitamin ve mineral eksiliği de bulunmaktadır. Bu sebeple de gerekli kan tahlillerinin yapılarak eksik vitamin ve minerallerin tespit edilmesi gerekir.
Kronik mantar enfeksiyonu tedavisinde eliminasyon diyetinin yanı sıra vitamin ve mineral takviyelerinin de yapılması gerekmektedir. Bazı hastalarda ise fitoteropik ilaçlardan yararlanılarak bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi hedeflenmektedir. Kronik vajinal mantar enfeksiyonunda en sık kullanılan maddeler içerisinde ise şunlar yer almaktadır.
Kadın hastalıkları içerisinde en sık görülen hastalıklardan birisi olan vajinal mantar, cinsel yolla bulaşan hastalıklardan birisi olmamaktadır. Ancak cinsel ilişki sırasında partnere bulaşabilir. Bu sebeple de mantar enfeksiyonu geçiren kadınların tedavi bitene kadar cinsel ilişkiden uzak durması önerilmektedir. Vajinal mantarın bulaşıcı olmasının yanı sıra hassas olan dokunun daha fazla tahriş olmasına da neden olur. Bu durum tedavinin uzamasına ve hissedilen acını artmasına neden olur.
Hamile kadınlarda toplumun geri kalanına göre 2 kat daha fazla vajinal mantar vakası görülmektedir. Bunun en büyük sebebi ise hamilelik döneminde hormonların düzensiz olması bulunmaktadır. Gebelik döneminde mantar enfeksiyonu bebeğe ya da gebeye herhangi bir zarar vermemektedir. Ancak bu dönemdeki hastaların tedavisi daha zorlu olmaktadır. Vajinal mantar enfeksiyonu gebeliği engelleyen problemlerden birisi olmamaktadır.