vücutta iğne batması neden olur / Saygı Hastanesi | Sağlık Bilgileri

Vücutta Iğne Batması Neden Olur

vücutta iğne batması neden olur

Kurdeşen (Ürtiker) Nasıl Belirtiler Verir?

Kurdeşen yetişkinlerde ve çocuklarda çok sık görülen bir alerjik cilt hastalığıdır. Aniden ortaya çıkar ve özellikle çocuklarda ataklar halinde görülme oranı daha sıktır. Yaklaşık 4 çocuktan biri hayatlarının herhangi bir döneminde kurdeşen atakları geçirmektedir. Kurdeşen yangılı kaşıntı, iğne batması hissi, ortası kabarık, kenarları kızarık farklı büyüklükte plaklar olarak belirtiler vererek kendini gösterirken, çok hızlı bir şekilde ortaya çıkan ve 24-48 saat içinde de sönümlenen kaşıntılı kızarıklıklardır.

Kurdeşen Belirtileri

Kurdeşen (Ürtiker) hastalığı, yetişkinlerde de görülmekle birlikte, çocuklarda daha sık görülür. Cilde baskı uygulandığında beyazlaşan, kızarık ve kaşıntılı bir alerji durumudur. Bazen ödemle birlikte kendini gösterirken genellikle 24-48 saat içerisinde yatışmakta, belirtiler kaybolmaktadır.

Bazı durumlarda ise 6 haftadan uzun sürerek kronik kurdeşen (ürtiker) adını almakta ve insanların yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir.

  • Cilt yüzeyinde kabarık, kırmızı plaklar şeklinde görülür.
  • Yanma ve batma hissiyle birlikte yoğun kaşıntıya sebep olur.
  • Hızlıca ortay çıkıp çabuk sönebilirler. Akşam/gece ataklar yoğunlaşabilir.
  • Bu kaşıntı atakları 1-2 saat içinde sönüp tekrarlayarak 24-48 saat devam edebilir,
  • Kronik Kurdeşen vakalarında ise tüm bu sorunlar 6 haftadan uzun seyredebilir (ve yetişkinlerde görülür)
  • Cilt yüzeyindeki kabarık, kaşıntılı plaklara baş dönmesi, ani bayılma, kusma, eklem ve baş ağrısı gibi belirtiler de eklenebilir

Bazen de vakaların % 60-65 ‘lik kesiminde çok detaylı araştırma yapıldığı halde geçerli bir sebep bulunamayabilir. Bu tip vakalar da İdiyopatik (sebebi bilinmeyen) kronik ürtiker olarak adlandırılmaktadır.

Kurdeşen belirtileri varsa ne yapmalısınız?

Kurdeşen belirtileri görüldüğünde hiç vakit kaybetmeden en yakın hastanenin acil servisine gidilmelidir. Özellikle nefes almada zorluk, bulantı, kusma, çarpıntı, karın ağrısı veya bayılma gibi belirtiler görülürse alerjik şok ihtimaline karşı mutlaka en kısa sürede acil servisine başvurulmalıdır.

Daha önceden alerjik şok riski nedeniyle eğitim alınmış ise ve alerjik gıda veya ilaç alımı varsa epinefrin oto enjektörü de uygulanabilir. Bu tedavi özellikle anafilaktik şok durumlarında hayat kurtarıcı olabilir.

Belirtiler hafif ise evdeki alerji şuruplarından birisi verilebilir ve yine (başlangıçta hafif olan belirtiler hızla ilerleyebileceği için) vakit geçirmeden en yakın hastanenin acil servisine gidilmelidir.

Kurdeşen ve Çocuk Alerji Uzmanı-Yetişkin Alerji Uzmanı

Kurdeşenin erken ve doğru tanısı kadar doğru tedavisi de çok önemlidir. Kurdeşen hastaları alerji uzmanları tarafından tedavi edilmedir. 0-18 yaş arasındaki çocukların tanı ve tedavisi Çocuk Alerji / İmmünoloji uzmanları tarafından, 18 yaşından büyüklerin ise Yetişkin Alerji / İmmünoloji uzmanları tarafından tanısı konularak tedavi edilmelerinde yarar vardır. Alerji/immünoloji uzmanları kurdeşen ve alerjik hastalıklar için eğitim almış ve bu konuda diploması olan doktorlardır.

DERGİ - Uyuşma ve karıncalanma hissi nasıl oluşur?

  • Jason G Goldman
  • BBC Future

Sanki binlerce iğne batırılıyor sanırız, ama biraz kımıldayınca geçer. Uyuşma ve karıncalanma olarak tanımladığımız bu ilginç hisse yol açan nedir?

Herkes yaşamıştır elindeki, ayağındaki o uyuşma hissini. İğne batırılıyor gibidir; tende uyuşma hissi olur. Uyuşma ayakta ise ayağa kalkınca vücut ağırlığını taşıyamaz hale gelir. Ama biraz sallayınca uzvunuzdaki batma hissi yavaş yavaş kaybolur.

Bu hisse ‘parestezi’ adı verilir. Uyuşma sonucu oluşan ‘geçici parestezi’ tümüyle zararsızdır. Peki, bu hisse yol açan nedir?

Vücudumuzun her yanı sinirlerle doludur. Bunların görevi beyin ile vücudun diğer kısımları arasında bilgi taşımaktır. Kol ya da bacağımıza biraz fazla basınç uyguladığımızda hem oralardaki sinirleri hem de kan taşıyan damarları sıkıştırmış oluruz.

Bu, beyni o sinirlerden alınacak bilgiden, sinirleri ise kalpten gelen oksijenli kandan yoksun kılar. Sonra bu basınç ortadan kalktığında uzva kan akışı, sinirlerle beyin arasında da bilgi akışı geri başlar.

1930’larda ve 40’larda yapılan deneyler uyuşma hissinin nasıl oluştuğunu anlamamızı sağladı. Bir uzvu uyuşturmak için damara biraz basınç uygulamak yetiyordu. 1946’da Oxford Üniversitesi’ndeki araştırmacılar da bunu yaptı.

Bir-iki dakikalık basınç uygulandıktan sonra üç-dört dakika kadar karıncalanma hissi oluyor, denekler bunu “sodalı su hissi” ya da “tenin içinde karıncaların yürümesi” gibi ifadelerle tanımlıyordu.

10 dakika kadar sonra başlayan ikinci aşamadaki his ise “kadifemsi uyuşukluk” olarak tarif ediliyordu. Bu his uzuvdaki sinire ve damara basınç uygulandığı süre boyunca devam ediyordu.

Basınç ortadan kalktığında üçüncü aşama başlıyor, buna “serbest bırakma iğnelenmesi” deniyordu. İşte asıl iğne batması hissi bu aşamada meydana geliyor.

İğne batması hissi ilk iki aşamadan daha fazla acı veriyor, bu sürece eşlik eden duygular ise merak ve ilgi şeklinde tanımlanıyor. Duyulan sadece fiziksel bir acıdır ve yavaş yavaş azalır, ama insanlar tenlerindeki hissin ne zaman normale döndüğünü tam olarak kestiremez.

Ancak bütün uyuşma hisleri geçici değildir. Yanma gibi travma sonucu oluşan sinir tahribatı gibi çeşitli nörolojik bozukluklar yüzünden kronik parestezi meydana gelebilir.

Montreal’de bir hastane ile üniversitede yapılan bir araştırmada 104 yanık vakası incelenmiş, birçoğunun acısının tedavi tamamlandıktan bir yıl sonra bile devam ettiği görülmüştü. Ağır yanıklarda sinirler ve duyargaçları tahrip olduğu gibi, tedavi amaçlı deri nakli de sinir hücrelerinin hasar görmesine neden olabilir.

Hastaların üçte ikisine yakını yanık yerlerinde hala karıncalanma hissi olduğunu, dörtte biri ise daha yoğun iğne batması hissettiklerini ifade etti. Araştırmacılar, bu acının her gün hissedilebildiğini ve hastanın günlük yaşamını aksatabildiğini belirtmişti. Bu ise bildiğimiz anlamda uyuşma ve karıncalanmadan çok daha ötesini ifade ediyordu.

Parestezi diş tedavisi sırasında uygulanan lokal anestezi sonucu da oluşabilir. Nadir görülen bu sonucun birkaç nedeni olabilir. Enjektörün ucu kazayla sinire dokunup tahrip etmiş ya da sinirin etrafında meydana gelen bir kanama nedeniyle basınç artmış olabilir. Şırıngayla verilen sıvı da aynı şekilde sinir üzerinde basınç yapabileceği gibi, anestezi kimyasalları sinir hücrelerini zedeleyecek derecede toksik olabilir.

2010’da Amerikan Diş Hekimleri Birliği Dergisi’nde yayımlanan Toronto Üniversitesi araştırmasında, 11 bin lokal anestezi nedenli “ters etki” vakası incelenmiş, parestezi şikayeti olanların yüzde 89’unda uyuşmanın dillerinde, geri kalanında ise dudaklarında olduğu görülmüştü. Bu vakalardan birinde uyuşma ve iğnelenme hissi diş tedavisinden sonraki iki yıl boyunca devam etmişti.

Ancak bu karıncalanma ve uyuşma hissine sadece farmakolojik anestezi ilaçları neden olmaz. Acı biberlerdeki kapsaisin adlı madde de aynı hissi yaratır. Çin biberindeki alkilamid adı verilen maddeler de karıncanlanmaya benzer bir his oluşturur.

Bazı bitkilerin eskiden beri diş ağrısı tedavisinde kocakarı ilacı olarak kullanılmasının nedeni içerdikleri bu tür uyuşturucu maddelerdir.

Bu makalenin İngilizce aslını BBC Future’da okuyabilirsiniz.

Dergideki diğer makalelere buradan ulaşabilirsiniz.

Karpal Tünel Sendromu

Karpal Tünel Sendromu Nedir?

Karpal tünel sendromu günümüzde çok sık karşılaşılan sinir sistemi bozukluklarından biridir. Karpal tüneli, bileğin avuç tarafında derinin hemen altında bulunan bölgedir.

Karpal tünel sendromu, genellikle tek bir eli etkiler ancak bazen iki eli de etkileyebilir; baş parmağı, işaret parmağı, orta parmak ve yüzük parmağının yarım iç kısmında uyuşukluğa neden olur. Uyuşukluğa ek olarak parmaklarda karıncalanma, iğne batma hissi ve yanma hissedilebilir.

Belirtilerin çoğu sabah uyandıktan hemen sonra ve/veya gece boyunca devam edebilir. Araba kullanmak, kitap okumak gibi sürekli el kaslarının kasılmasını gerektiren aktiviteler belirtileri sıklaştırır. Eller ile yapılan bazı aktiviteleri yapmak oldukça zorlaşır. Daha ileri aşamalarda hastalar, ellerinde tuttukları eşyaları düşürdüklerinden yakınırlar. Tedavi edilmediğinde ciddi ve kalıcı sinir ve kas hasarına neden olabilir.

karpal-tunel-sendromu-1
karpal-tunel-sendromu-2

Karpal Tünel Sendromu Neden Olur?

Karpal tünel sendromu genellikle hamile, aşırı kilolu, hipotiroidi (tiroid bezinin az çalışması), diyabet, artrit (el bileği eklemi iltihabında) gibi hastalıklara sahip kişilerde ve geçmişte bilek kırığı gibi yaralanmalar geçirenlerde daha sık görülür. Tekrarlanan el hareketi gerektiren işler; klavye kullanmak, el işi gibi, karpal tünel sendromunun gelişmesini kolaylaştırır.

Karpal Tünel Sendromu Kimlerde Görülür?

Karpal tünel sendromu, genellikle orta yaş ve üzerindeki bireylerde ve kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülmektedir.

Karpal Tünel Sendromu Nasıl Teşhis Edilir?

Karpal tünel sendromunun varlığı, genellikle doktorun belli belirtileri tespit etmesi ile yapılır. Muayenede etkilenen kaslarda güçsüzlük saptanabilir. Bazı testler yapılabilir; örneğin “Phalen” testinde, elin bilek kısmından 1 dakika boyunca 90 derece bükülmesi uyuşma, karıncalanma, elektriklenme şikayetlerini uyandırır. Benzer şekilde “Tinnel belirtisi” testinde, refleks çekici ile bileğe vurulması, elektrik şoku benzeri bir his yaratması buna işaret eder. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde kas dokusunun incelmesi ve baş parmağın temelinde kas küçülmesi görülür.

Karpal tünel sendromunun tespitinde ve ciddiyetinin belirlenmesinde iki aşamalı elektriksel bir işlem uygulanır:

  • Küçük bir elektrot cilde, tünelin dirsek kısmına yerleştirilir. Küçük bir elektrik akımı iletilir ve bu akım siniri uyarır. Bu akım sinir boyunca tünelde ilerler ve ele ulaştığı süre boyunca şiddeti ölçülür. Eğer ana akımda bir dalgalanma var ise, ele ulaşması daha uzun sürer. Bu gecikme arttıkça sinirdeki hasarın da ciddiyeti artar.
  • Testin ikinci kısmında, elektromiyografi yardımıyla kaslardaki anormal fonksiyonların şiddeti ölçülür. Ana sinir akımını alan kaslara küçük iğneler yerleştirilir. Bu kaslardan geçen akım kas dinlenme halindeyken ve kasılmışken ölçülür. Eğer sinir ciddi biçimde sıkışmış ise kasları kötü yönde etkiler ve elektrik testinde normal sonuçlar veremez.

Son yıllarda ultrasonografi ve manyetik rezonans görüntüleme, karpal tünelinin tespitine yardımcı olmaktadır. Bu teknolojilerden yararlanarak ana sinirdeki şişme ve tüneldeki anormallikler tespit edilmektedir.

Karpal Tünel Sendromu Nasıl Tedavi Edilir?

Semptomların hafifletilmesinde genellikle steroid olmayan inflamasyon (iltihap) gideren ilaçlar (naproksen, diklofenak, indometazin gibi) faydalıdır. Geceleri bileği düz bir şekilde sarmak, bileğini düzgün tutacağından ana sinire baskı oluşmasını engeller. Bu sargılar (el-bilek istirahat splinti) birçok medikalde bulunabilmektedir.

Benzer şekilde, kortizon enjeksiyonu semptomları birkaç hafta rahatlatır ve gerekli olduğunda tekrar edilebilir. Eğer bu yakınmaların altında yatan başka hastalıklar varsa; hipotiroidi ve romatoid atrit gibi, bu hastalıkların direkt tedavisi karpal tünel sendromunu da tedavi edecektir.

Eğer yukarıda belirtilen tedavi yöntemleri yetersiz kalırsa veya ciddi bası durumlarında cerrahi tedaviye başvurulur.

(Prof. Dr. Nuran Türkçapar, Güncelleme Mart-2022)

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır