yakın eş anlamlısı tdk / Yakın kelimesinin eş anlamı - Eş anlamlı kelimeler

Yakın Eş Anlamlısı Tdk

yakın eş anlamlısı tdk

ANLAM BİLGİSİ
A. KELİMENİN ANLAM ÇERÇEVESİ
  1. Temel Anlam
  2. Yan Anlamlar
  3. Aktarma
  4. Çok Anlamlılık
  5. Eş Anlamlılık
  6. Eş Adlılık
  7. Zıt Anlamlılık
  8. Alt Anlamlılık
  9. Soyut ve Somut Anlamlılık
  Yerlileştirme
  Bağlam
  Duygu Değeri
  Anlam Alanı
B. ANLAM DEĞİŞMELERİ
  1. Anlam Daralması
  2. Anlam Genişlemesi
  3. Başka Anlama Geçiş

ANLAM BİLGİSİ

Anlam bilgisi (semantik), dil ile düşünce arasındaki ilişkileri; kelimeleri/cümleleri anlam yönüyle inceleyen dil bilgisi dalıdır. Kelimenin cümlede kazandığı anlamlar, dildeki anlam olayları, anlam bilgisinin inceleme alanı içindedir.

Bir kelimenin cümle içinde diğer unsurlara bağlı olarak zihinde oluşturduğu kavramlardan herbirine anlam denir. Kavram ise hareketlerin, somut veya soyut nesnelerin zihinde oluşturduğu tasarımların / çağrışımların bütünü, bunların o dildeki ifadesidir. Aynı dili konuşanlar için o dildeki kelimelerin yaklaşık olarak aynı kavramları çağrıştırması bu sebeptendir.

Bir kelime, onu duyan veya okuyan kişinin eğitim durumuna, kültür düzeyine, yaşadığı çevreye, cinsiyetine… göre tek bir kavramı yansıtmasının dışında o kişinin zihninde başka imgelerin canlanmasına da sebep olur: Okul dendiğinde öğretmen, öğrenci, sınıf, ders, sınav… gibi kavramların da hatıra gelmesi gibi. Bütün bunlar birer tasarım / çağrışımdır.

Dil canlı olduğu için kelimeler, kelime grupları, cümleler zamanla yerine, vurguya hatta söyleyiş tonuna göre bazen asıl anlamı da gölgede bırakacak bir kullanış anlamı kazanır. Anlam bakımından aralarında ilgi veya yakınlık bulunan sözler kelimenin anlam çerçevesini oluşturur.

A. KELİMENİN ANLAM ÇERÇEVESİ

1. Temel Anlam

Kelimenin sözlüklerde ilk sırada yer alan, en yaygın anlamı temelanlamdır. Buna gerçek anlam veya konuluş anlamı da denir. Dil, göz, ayak denildiğinde akla ilk önce organ adlarının gelmesi bunu örnekler.

2. Yan Anlamlar

Kelimenin temel anlamıyla bir yönden bağlantılı olarak kazandığı başka anlamlardır. Buna kullanım anlamı da denir. Kelimenin kullanıldığı yere göre kazandığı mecaz, deyim ve terim anlamı yan anlamlar başlığı altında değerlendirilebilir.

ayak: monash.pw 2. Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak (masanın ayağı). 3. Vücudun belden aşağı bölümü. 4. Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi. 5. Basamak. 6. Fut (terim). 7. Aşağı düzeyde, bayağı (ayak takımı). 8. 30,5 cm uzunluğundaki ölçü birimi (terim). 9. Uyak (terim)…

a) Mecazlar

Mecazlar, benzetme amacı veya başka bir ilgiyle bir kelimenin yerine kullanılan, gerçek anlamın dışındaki sözlerdir. Mecazlar çerçevesinde değerlendirilen benzetme (teşbih), eğretileme (istiare) ve ad aktarması (mecazımürsel) gibi söz sanatlarıyla anlatıma ayrı bir incelik, derinlik ve güzellik katmak mümkündür.

Benzetme:

Aralarında benzerlik ilgisi bulunan iki unsurdan zayıf olanı kuvvetliye benzetmektir. Tam bir benzetmede dört unsur bulunur: Türkülerimiz gibi candan, ana sütü gibi temiz. ifadesinde zayıf unsur türkülerimiz (benzeyen), kuvvetli unsur ana sütü (kendisine benzetilen), candan ve temiz (benzetme yönü), gibi (benzetme edatı).

Benzetmenin iki temel ögesiyle (benzeyen, kendisine benzetilen) yapılan benzetmeye teşbihibeliğ denir: Elma yanak, kömür göz.

Eğretileme (Deyim Aktarması):

Benzetmenin temel unsurlarından (benzeyen, kendisine benzetilen) sadece birinin söylenmesi eğretilemeyi oluşturur. Başka bir deyişle bir varlığı veya kavramı asıl adıyla değil de benzediği başka bir varlığın adıyla ifade etmektir. Kendisine benzetilenle yapılan eğretileme açık eğretileme, benzeyenle yapılan ise kapalı eğretileme adını alır:

Haydi aslanlarım göreyim sizi! (askerler - benzeyen) Açık eğretileme

“Yedi yüz yıl süren hikâyemizi / Dinlemiş ihtiyar çınarlardan” (insan – kendisine benzetilen) Kapalı eğretileme

Deyim aktarması aşağıdaki yollarla yapılır:

- İnsana ait özelliklerin, organ adlarının doğaya aktarılması

Masanın ayağını kırmışlar.

Kör bıçakla oynarsan olacağı bu işte.

- Doğayla ilgili kavramların insana aktarılması

Ömrümde böyle pişkinlik görmedim.

Sen onun ne tilki olduğunu bilmezsin.

- Duyularla ilgili kavramlar arasında aktarma

Keskin bakışların beni hasta ediyor.

“Bir tatlı sıcak kış vakti” (Behçet Necatigil)

- Somutlaştırma

Okuldan atıldığını duyunca yıkıldılar. (Çok üzüldüler.)

Senin kadar taş kalpli değildi. (acımasız)

Ad Aktarması:

Bir sözün benzetme amacı dışında başka bir sözün yerine kullanılmasına ad aktarması (mecazımürsel) denir. Parçayı söyleyip bütünü kastetmek, sebebi söyleyip sonucu kastetmek gibi çeşitli ilgilerle ad aktarması yapılır:

Bu fikre bütün sınıf itiraz etti. (sınıfın içindekiler)

Ne yazık ki hâlâ Âkif’i okumayanlar var. (Âkif’in eserlerini)

İki tabağı bir nefeste bitirdi. (tabaklardaki yemeği)

Üç gündür bereket yağıyor. (yağmur)

b) Terim Anlamı

Terimler çeşitli bilim, sanat ve meslek dallarına ait özel kavramları karşılamak üzere kullanılan kelimelerdir. Terimler, mecaz anlamda olmaz ve kullanıldığı her cümlede aynı anlamı taşır:

sıfat, zarf, zamir, edat, kip, ses, harf (dil bilgisi)

erat, manga, tabur, alay, piyade, siper (askerlik)

üçgen, dikdörtgen, türev, integral, açı, karekök (matematik)

Dilde yaygın olarak kullanılan kelimelerden, terim anlamı kazananlar da vardır: durak (müzik), isim, kök, gövde (dil bilgisi), yağmur, bulut (meteoroloji)

Bir terim, benzerlik ilgisiyle farklı alanlar için de kullanılabilir:

ayak: bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü (anatomi)

ayak: halk edebiyatında uyak (edebiyat)

ayak: göl ayağı (coğrafya)

ayak: bir doğrunun başka bir doğruyu kestiği nokta (matematik)

ayak: 30,5 cm uzunluğundaki ölçü birimi (matematik)

ayak: güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri (spor)

ayak: altılı ganyanda yer alan her bir koşu (spor)

c) Deyim Anlamı

Deyimler, yeni bir anlamı karşılamak üzere en az iki kelimenin kalıplaşmasıyla ortaya çıkan mecazlı ifadelerdir. Bazı kelimelerin bu kalıplaşma içerisinde kazandıkları anlam ise deyim anlamıdır:  

Sorular çalıştığımız yerlerden gelmezse hapı yuttuk.

Şimdi mahalleyi ayağa kaldırmanın ne lüzumu var.

Bakıyorum yine eteklerin zil çalıyor.

Yine baltayı taşa vurdun.

Gerçek olaylara ya da hikâyelere dayanan deyimler genellikle cümle şeklindedir: Yorgan gitti, kavga bitti. Atı alan Üsküdar’ı geçti.

eli kulağında, kulağı delik, devede kulak, kafadan sakat, uzaktan uzağa, bilir bilmez, ayağına çabuk, püf noktası, çantada keklik, dil dökmek, gönül almak, boyunun ölçüsünü almak, âdet yerini bulsun gibi örneklere dikkat edilirse bütün deyimlerin aynı yapıda olmadığı görülür.

ç) Argo

Ortak dilden farklı olarak aynı meslek veya aynı topluluktaki kişilerin kullandığı özel dil ya da kelime dağarcığı olarak da tanımlanan argo, sövgü ve küfürle karıştırılmamalıdır. Günlük dilde kullanılan kelimelerden bazıları bir meslek grubu veya külhanbeyleri için farklı bir anlam kazanır:

Bize de ayak yapma. (birini aldatmak için dalavere çevirme)

Merak etme, ben damardan girer onu öttürürüm.

Durakta iki ördek bindi. (yolcu)

Bu sene yine çakmış. (sınıfta kalmış)

3. Aktarma

Aktarma, anlatıma güç katmak amacıyla bazı nesneler, kavramlar arasındaki benzerliklerden veya yakınlıklardan yararlanarak bir kelimenin anlamını o kavrama aktarmaktır:

KavramAktarma

Türk askeri > Mehmetçik

Serbest piyasa > Tahtakale

Sinema > beyaz perde

4. Çok Anlamlılık

Çok anlamlılık, bir kelimenin gerçek anlamını koruyarak, temel anlamıyla bir yönüyle ilgili yeni kavramları karşılaması, birden fazla anlamının olması demektir.

Yeni bir nesneyi, kavramı veya durumu ifade etmek gerektiğinde önce dilin söz varlığına bakılır. Bunu yaklaşık olarak karşılayacak bir kelime dilde varsa ona bu yeni anlam yüklenir. Böylelikle kelime yeni bir yan anlam kazanırken karşıladığı kavram da çoğalmış olur:

Kaynak: 1. Suyun çıktığı yer. 2. Menşe. 3. Gelir sağlayıcı öge. 4. Bir araştırmada yararlanılan belge. 5. Literatür. 6. İki nesneyi  birleştirme işi

Göz: 1. Görme organı. 2. Bakış, görüş. 3. Kaynak. 4. Boşluk, delik. 5. Çekmece. 6. Terazi kefesi

5. Eş Anlamlılık

Farklı kelimelerin aynı kavramı karşılamasına eş anlamlılık denir. kara – siyah, al - kırmızı, ak – beyaz, soru – sual, sorun – mesele – problem, etkin – aktif gibi kelimeler her ne kadar eş anlamlı olarak kabul edilseler de dilde kelimenin tam anlamıyla bir eş anlamlılıktan söz edilemez. Hele Türkçe gibi tasarrufu seven bir dilde eş anlamlı kelimelerden biri her zaman diğerinin yerine kullanılabilseydi ötekine ihtiyaç duyulmazdı. Nitekim kara bahtım kem talihim ifadesi siyah bahtım kem şansım şeklinde söylenemez.

Demek - söylemek - konuşmak - anlatmak - açıklamak - izah etmek, beter - berbat - kötü - fena gibi kelimeleri yakın anlamlı kelimeler olarak değerlendirmek daha uygundur.

Eş anlamlı kelimelerden birinin genellikle başka bir dilden olduğuna dikkat ediniz.

6. Eş Adlılık

Eş adlılık (sesteşlik), aynı seslerle yazılan ancak anlamları farklı olan kelimeler arasındaki ilgidir:

dolu (boş karşıtı) - dolu (bir yağış türü), şık (modaya uygun) – şık (seçenek), yazma (yazma işi) - yazma (elle yazılmış kitap) – yazma (desenli bez).

Yazılışları birbirine benzeyen aşık (aşık kemiği) - âşık (tutkun, seven), bekar (nota işareti) - bekâr (evlenmemiş), hala (babanın kız kardeşi) – hâlâ (henüz) gibi kelimeler eş adlı olarak gösterilemez.  (bk. yazım kuralları)

7. Zıt Anlamlılık

Anlamları birbirine tam karşıt kelimeler arasındaki ilgi zıt anlamlılık (karşıtlık)tır. Zıt anlamlılık ilgisi sıfatlar ve zarflar arasında daha çok olur. Sıcak kelimesinin karşıtı serin değil soğuktur. Tatlı kelimesinin karşıtı tatsız değil, acıdır: uzun - kısa, büyük - küçük, ucuz - pahalı, gündüz - gece, doğru - yanlış, ver- / al-, gel- / git-.

8. Alt Anlamlılık

Bir gruba veya türe ait kelimeler kapsama alanlarına göre genelden özele (tek yönlü içerme bağıntısıyla) sıralanabilir. Bu durumda diğerine göre daha özel anlamlı kelime alt anlamlılık ilgisini oluşturur. Genel anlamlı kelimeler, varlıkları veya kavramları topluca karşılar. Özel anlamlı kelimeler ise daha dar bir çerçeveyi kapsar. Bir kelimenin, diğerlerine göre daha genel veya özel anlamlı olması sıralamaya göre değişir. Mesela, ağaç kelimesi bitkiye göre özel anlamlıdır ancak çınara göre genel anlamlıdır.

metin > fikir yazısı > makale > paragraf > cümle > kelime > hece > harf

9. Soyut ve Somut Anlamlılık

Soyut anlamlı kelimeler, duyu organlarıyla algılanamayan ancak inançla veya hisle var olduğuna inanılan kavram ve varlıkları karşılar: özlem, sevgi, hayal, anlayış, melek, kin, dostluk.

Duyu organlarıyla algılanabilen varlıkları karşılayan kelimeler ise somut anlamlıdır: deniz, gürültü, soğuk, tatlı, aroma, su, bulut, kapı, araba.

Somut kelimenin taşıdığı anlam nesnel olduğu için kişilere göre değişmez. Dağ sözü herkeste hemen hemen aynı imgeyi çağrıştırır ancak herkesin sevinci aynı olmaz.

Somut anlamlı kelimeler kullanıldığı yere göre soyut anlamlar kazanabileceği gibi bunun tersi de mümkündür:

Melek yüzlü bir kızcağızdı. (somutlaştırma)

Dost kazanmanın yolu bu değil ki! (soyutlaştırma)

Yerlileştirme

Halkın anlamını bilmediği, başka dillere ait kelimeleri ses ve anlam bakımından kendi diline ait kelimelerden birine benzetmesi yerlileştirmedir. Yer adlarında çok görülür:

İkonyum > Konya, surb (azize) + Mari (Meryem) > Sürmeli (yer adı), Galandos > Gelendost (yer adı), taht (alt) + kale > Tahtakale (semt), tri (üç) + polis (şehir) > Derebolu (yer adı), anatole (doğu tarafı) > Anadolu, hortensia > ortanca, palla e mezza > balyemez (top), soubassemant > subasman, soutien > sutyen örneklerindeki kelimelerin sırasıyla kon-, sürme, gelen, tahta, dere, ana, bal, su, süt kelimeleriyle köken ve anlam bakımından ilgisi yoktur.

Bağlam

Türkçe Sözlük’te bir dil birimini çevreleyen, ondan önce veya sonra gelen, birçok durumda söz konusu birimi etkileyen, onun anlamını, değerini belirleyen birim veya birimler bütünü, kontekst şeklinde tanımlanan bağlam, bir kelimenin, içinde bulunduğu cümleki diğer kelimelerle ve ögelerle bütünleşerek onların da yardımıyla bir kavramı yansıtmasıdır:

Çocuğu doğuya tayin etmişler. (yetişkin, çalışan)

Çocuğu askere çağırmışlar. (delikanlı)

Çocuk henüz okula başlamadı. (çocuk)

Çocuğu yeni emzirdi. (bebek)

Elinde ne var? (Sakladığın ne?/ Neye sahipsin? / Hangi malzemeleri satıyorsun? / Elinde iskambil kâğıtlarından hangileri var?)

Duygu Değeri

Kelimenin kişilerin duygularını göstermeye yönelik kullanımıyla ilgili anlamına duygu değeri denir. Bazı kelimeler herkeste aynı çağrışımları uyandırmayabilir. Mesela, morg sözü benzer çağrışımlara yol açabilir ama Erzurum denildiğinde bu, birileri için Doğu Anadolu Bölgesindeki şehirlerden biriyken üniversiteyi Erzurum’da okuyan biri için bu kelimenin duygu değeri ve çağrışımları aynı değildir.

Ana, anne, valide, mader / yuva, ev, barınak, ocak örneklerinde eş anlamlı gibi görünen bu kelimelerin duygu değerleri aynı değildir.

Âlim ve arif kelimeleri bilen anlamındadır ancak bilme şekli her ikisinde de aynı değildir. Arif, sezgi yoluyla, tecrübeyle bilendir.

Anlam Alanı

Bir dilin söz varlığında anlam bakımından aralarında yakınlık veya bazı ilgiler bulunan kelimeler vardır. İşte bunlardan zihinde aynı veya yakın kavramları oluşturan kelimelerin meydana getirdiği ortak alana anlam alanı denir.

Aşk, muhabbet, sevgi / öğretmen, öğrenci, ders / dede, nine, ana, baba, çocuk, torun / kedi, köpek / göndermek, yollamak

B. ANLAM DEĞİŞMELERİ

Bir kelimenin çağrışımlarının değişmesine, çeşitli sebeplerle zamana bağlı olarak temel anlamından az çok uzaklaşmasına veya yeni bir kavramı yansıtmasına anlam değişmesi denir. Anlam değişmeleri birbiriyle ilgili, birbirine yakın kavramlar arasında daha çok görülür. Yeni bir kelimeye duyulan ihtiyaç, yabancı dillerin etkisi, tarihî, toplumsal ve duygusal nedenler bunun belli başlı sebepleri arasındadır.

Birkaç yüzyıl önce kullanılan arabalarla bugünküler aynı olmadığı hâlde araba sözü değişmeden varlığını sürdürürken bugün duygusal sebeplerle kör yerine görme engelli demek tercih edilmektedir.

Anlam değişmeleri üç grupta incelenebilir:

1. Anlam Daralması

Bir kelimenin eskiden karşıladığı nesnenin bir bölümünü, bir türünü anlatmasına, genel anlamdan özel anlama geçmesine anlam daralması denir.

Zerdali, kayısı, şeftali gibi meyvelerin ortak adı eskiden erük>erik iken bugün bu kelime sadece bir meyveyi karşılamaktadır.

Duman ve tütün bitkisini karşılayan tütün, bugün duman yerine de kullanılmıyor.

Mal, mülk, eşya anlamındaki tabar>davar sözü bugün sadece koyun ve keçinin ortak adıdır.

Eski Türkçedeki keyik>geyik sözü, tüm yabani hayvanların ortak adı iken bugün bunlardan sadece birini karşılamaktadır.

2. Anlam Genişlemesi

Bir kelimenin (temel anlamıyla ilgisini korumak kaydıyla) zamanla bir varlığın, bir işin bütün çeşitlerini anlatır duruma gelmesine anlam genişlemesi denir: yurt (çadır) > vatan

Yıldız kelimesi İngilizcenin etkisiyle temel anlamının yanında meşhur sinema ve müzikhol sanatçısı için de kullanılır olmuştur.

Eskiden sadece güreş müsabakalarında galip gelene verilen ödül, bugün çok geniş bir alanda kullanılmaktadır.

Bazı özel adların markalaşması, anlam ve kullanım alanının genişlemesiyle tür adı olması da anlam genişlemesinin bir başka boyutudur. Tursil markasının deterjanı, selpak markasının kâğıt mendili karşılaması bu türdendir.

Gillette (marka) > jilet, tıraş bıçağı, Rudolf Diesel > dizel.

3. Başka Anlama Geçiş

Başka anlama geçiş, bir kelimenin eski anlamından farklı, yeni bir kavramı karşılamasıdır: uçuz (kolay) > ucuz (pahalı olmayan), ayaz (parlak) > ayaz (kuru soğuk), tengri (gök) > Tanrı, misafir (yolcu) > misafir (konuk), uşak (küçük) > uşak (erkek hizmetçi), ordu (kağanın ikamet ettiği yer) > ordu (silahlı kuvvetler)

Başka anlama geçiş iki şekilde olur:

a) Anlam İyileşmesi

Bir kelimenin önceki anlamına göre daha olumlu, daha iyi bir anlam kazanması anlam iyileşmesidir.

yabız > yavuz (kötü, fena) -> yavuz (güçlü, güzel, iyi)

emgek > emek (zahmet, eziyet) -> emek (bir iş için harcanan güç)

b) Anlam Kötüleşmesi

Anlam kötüleşmesi, bir kelimenin önceki anlamına göre daha olumsuz, daha kötü bir anlam kazanmasıdır: Efendi sözü Osmanlı döneminde eğitimli kişilerin unvanıyken bugünkü dilde daha düşük bir statü yerine de kullanılmaktadır.

ukala: Osmanlıcada akıllılar; bugünkü dilde kendini akıllı, bilgili sanan.

kaltak: Eyerin tahta kısmı; bugünkü dilde namussuz kadın.

Yakın kelimesinin eş anlamlısı nedir? Yakının eş anlamı ile &#;rnek c&#;mleler (TDK)

Haberin Devamı

Yakın kelimesinin farklı eş anlamları bulunuyor. Yakın kelimesi yerine kullanılabilecek kelimelerden biri de, andıran kelimesidir. Benzeyen sözcüğü de, yakın kelimesinin eş anlamları arasında yer alıyor.

Yakın Kelimesinin Eş Anlamlısı Nedir?

 Kelimelerin sahip olduğu anlamların aynı olması, eş anlamlı olduklarını gösteriyor. Yakın kelimesinin anlamı her ne kadar bilinse de, eş anlamları herkes tarafından bilinen bir bilgi değildir. Yakın kelimesi pek çok kişi tarafından araştırılabiliyor. Eş anlamlar için en doğru bilgilere ulaşmak mümkündür. Yakın kelimesi haricinde, aynı anlamda kullanılabilecek kelimeler merak edilebiliyor. Yakın kelimesi, benzeyen sözcüğüyle aynı anlamı taşıyor. Aynı anlamı taşıyan iki kelime olmaları, eş anlamlı olduklarını gösterir.

Haberin Devamı

Yakının Eş Anlamı İle Örnek Cümleler

Yakın kelimesi her insanın günlük hayatında tercih edebileceği bir kelimedir. Yakın kelimesi yerine kullanılan kelimeler, aynı anlamda farklı kişiler tarafından kullanılabiliyor. Pek çok insan yakın kelimesini kullanırken, farklı kişiler de benzeyen veya andıran kelimesini kullanabiliyor. Eş anlamlarıyla ilgili örnek cümleler şu şekildedir;

Burası bana sanki başka bir yeri andırıyor.

Sana çok benzeyen birisiyle tanıştım.

TDK Sözlük TDK Sözlük

Sözlüklerin kendisine özgü hazırlama ilkeleri ve kullanma özellikleri vardır. Bu özellikler; madde düzeni, yazım ve söyleyişle ilgili ilkeler ve diğer özellikler olarak sıralanabilir.

Madde Düzeni

Türkçe Sözlük’te madde düzeni ile ilgili olarak benimsenen ilkeler şunlardır:

1. Herhangi bir nesnenin veya kavramın adı olan ve “sözlük birimi” olarak adlandırılan söz ve söz öbekleri, bitişik veya ayrı yazılmasına bakılmaksızın madde başı yapılmıştır: almak, balık, atom ağırlığı, badem yağı, çeşitkenar, dershane, hizmet içi eğitim, işkembesi geniş, kapalı yüzme havuzu, yön gösterme eki vb.

Bunlara ek olarak bitişik yazılan birleşik fiiller (hissetmek, zikretmek) ile dolayısıyla, itibarıyla, meydanda, tutturabildiğine, vaktiyle, yanlışlıkla gibi kalıplaşmış biçimler de madde başı yapılmıştır

Madde içinde ise etmek, eylemek, olmak, kılmak, yapmak vb. yardımcı fiillerle oluşturulup ayrı yazılan birleşik fiiller; deyimler; atasözleri; gibi, kadar, ile vb. sözlerle oluşan kalıplaşmış biçimler yer almıştır: ayırt etmek, hizmet etmek, azat eylemek, göç eylemek, dost olmak, emekli olmak, namaz kılmak, otostop yapmak; abayı yakmak, çene yormak, ev açmak; ayağının bastığı yerde ot bitmez, elin ağzı torba değil ki büzesin, söz gümüşse sükût altındır; akrep gibi, ibiş gibi, kıl gibi, su gibi; parmak kadar, tırnak kadar; bileğinin hakkıyla, bin can ile vb.

2. Madde başında her sözün türü dil bilgisindeki yeri atılacak ve fiillerden önce gelen nesnelerin hangi eklerle kullanıldığı kısaltmalarla gösterilmiştir: a., sf., e., zf.; (-i), (-e), (-den), (nsz) vb.

3. Madde başlarında uzun heceler iki nokta (:) ile, vurgular vurgu işareti (') kontrol edilecek ile ince söylenmesi gereken heceler ünlünün üzerinde (^) işareti ile gösterilmiştir: abat sf. (a:ba:t), bariz sf. (ba:riz), bazı sf. (ba:zı), delalet a. (dela:let), fakirhane a. (fakirha:ne), halazade a. (halaza:de), hudayinabit sf. (huda:yi:na:bit); acaba zf. (a'caba), edepsizce zf. (edepsi'zce), eğer bağ. (e'ğer), evet e. (e'vet); dergâh a. (dergâ:hı) vb.

Türkçede kullanılan Doğu kökenli yabancı söz varlıklarının aslen uzun olan kapalı hecelerinin kısa söylenmesi eğilimi yaygınlaşmıştır. Söz gelişi, haya:t değil hayat; kara:r değil karar, ru:h değil ruh, saba:h değil sabah, zama:n değil zaman. Ancak bu yapıdaki kelimelerin çoğu, ünlü ile başlayan bir ek aldıklarında aslen uzun olan son heceleri özgün söylenişine dönüşür: hayatı (haya:tı), kararı (kara:rı), ruhu (ru:hu), sabahı (saba:hı), zamanı (zama:nı) gibi. Sözlüğümüzün elinizdeki baskısında, hecenin açılması durumunda ortaya çıkan bu özellik şu şekilde gösterilmiştir: hayat a. (haya:tı), karar a. (kara:rı), ruh a. (ru:hu), zaman is.(zama:nı) vb.

Hem kalın hem de ince okunma özelliğine sahip olan l ünsüzünün söylenişinde sık sık yanlışlığa düşüldüğü görülmektedir. Bu yanlışlıkları ortadan kaldırmak amacıyla ince söylenmesi gereken l’nin okunuşu ayraç içinde belirtilmiştir: klasik, -ği a. (l ince okunur), laborant a. (l ince okunur), vals a. (l ince okunur) vb.

4. ve baskılarında madde başı sözlerin köken bilgisini gösterme konusuna ağırlık verilmişti. Bu baskıda da bütün yabancı söz varlıklarının hangi dilden geldikleri ve öz- XII gün biçimleri gösterilmeye çalışılmıştır: adliye a. Ar. ¤adliyye, ahu a. (a:hu:) Far. ¥h°, anarşi a. Fr. anarchie, sadrazam a. (sadra:zam) Ar. ¹adr + a¤©am, doping a. İng. doping, fok a. Fr. phoque, filiz a. Rum., forint a. Mac. forint, marina a. (mari'na) İt. marina, mart a. Lat., martini a. (marti’ni) İt. martini, kuruş a. Alm. Groschen, temel a. Rum., vasistas a. (va'sistas) Fr. vasistas

Köken bilgisinde, Doğu dillerinden alınan sözlerin özgün yazımı, uluslararası bilim çevrelerinde benimsenmiş bulunan çeviri yazısı alfabesine göre verilmiştir: alem a. Ar. ¤alem, hakikat, -ti a. (haki:kat) Ar. §a®³®at, Hüda a. (hüda:) Far. ¬ud¥, hudayinabit sf. (huda:yi:na:bit) Far. ¬ud¥y + Ar. -³ + n¥bit. Bitişik olarak yazılan ve iki kelimesi de aynı dilden olan sözlerin köken bilgisi verilirken iki kelimenin arasına (+) işareti konmuştur. şehriyar a. Far. şehr + y¥r vb.

Tek sözden veya bitişik kelimelerden oluşan madde başlarında köken bilgisi ayrıntılı olarak gösterilirken ayrı yazılan birleşik kelimelerde bu ilke uygulanmamıştır. Örnek olarak millî ekonomi maddesinde köken bilgisi verilmemiş, bu kelimelerle ilgili bilgiler, millî ve ekonomi maddelerinde yer almıştır. Ancak ayrı yazılmasına karşın birleşik sözü oluşturan sözler ayrıca madde başı olarak yer almıyorsa bu sözlerin köken bilgileri verilmiştir. nitrik asit Fr. acide nitrique, fort pense Fr. fort pince. Ayrıca Türkçe yapım ekleriyle oluşturulan yeni söz varlıklarının köken bilgilerinin verilmesine de gerek duyulmamıştır.

5. Madde başı sözler eğer herhangi bir bilim dalının veya alanın terimi ise bunlar kısaltma ile gösterilmiştir: anat. (anatomi), coğ. (coğrafya), ed. (edebiyat), fiz. (fizik), jeol. (jeoloji), kim. (kimya), sin. (sinema), sp. (spor) vb.

6. Madde başı sözlerin açıklanmasında bir başka incelik de kullanım sıklığı, eskilik ve halk dilinde yaşama özelliğidir. Yaygın kullanımdaki sözler için herhangi bir kısaltma verilmemiştir; eskilik için esk., halk arasında yaşayan sözler için hlk. kısaltmalarına yer verilmiştir. Ancak bu kısaltmalar kelimelerin türevlerinde kullanılmamıştır

7. Genellikle yaygın anlamlar önce, mecaz, argo, alay, hakaret ve öteki anlamlar sonra verilmiştir. Ardından deyimleşmiş veya kalıplaşmış biçimler anlamlarıyla, varsa örnekleriyle sıralanmış; atasözleri de bu bölüm içinde gösterilmiştir.

Ali Cengiz oyunu; Ali kıran baş kesen; Ali’nin külahını Veli’ye, Veli’nin külahını Ali’ye giydirmek gibi özel adlarla kurulmuş deyim ve atasözlerine de Türkçe Sözlük’te yer verilmiştir. Ancak bunların sözlükte yer alabilmesi için özel adın madde başı yapılması gerekmiştir. Söz gelişi, Ali Cengiz Oyunu deyimine yer verebilmek için Ali sözü madde başı olarak alınmıştır.

8. Madde başı olan söz sadece mecaz anlam taşıyorsa bu söz için mec. kısaltması kullanılmamıştır.

9. Sözlerin cümle içindeki kullanımlarını göstermek ve anlamlarına açıklık getirmek için Türk edebiyatının tanınmış yazarlarından seçme örnekler, tırnak içinde ve eğik yazıyla dizilerek verilmiştir. Herhangi bir örnek cümle, içindeki sözlerin zenginliği, kullanım güzelliği veya çarpıcılığından dolayı bazen birden fazla madde için örnek gösterilmiştir

Türkçe Sözlük’ün bu baskısında gönderme düzeninde ayrıca şu ilkeler benimsenmiştir:

a. Sözlerin kullanım sıklığı dikkate alınmış ve eş anlamlı sözlerden yaygın olanında tanım verilmiş; yaygın olmayan sözlerde ise tanım yerine karşılık verilmekle yetinilmiştir: mahcur sf. Kısıtlı; mahiye a. esk. Aylık; telaki a. esk. Buluşma, kavuşma; teşrinievvel a. esk. Ekim; teşrinisani a. esk. Kasım; uca (II) sf. hlk. Yüce; üstüvane a. esk. Silindir vb.

b. Dilde kullanımdan düşmüş olan kelimeler bk. kısaltması ile yaygın söz veya söz öbeklerine gönderilmiştir: ır a. bk. yır vb. Yaygın yanlışlar doğru biçimlerine gönderilmiştir: abi a. bk. ağabey; ayrıyeten zf. bk. ayrıca; muzur sf. Ar. mużirr bk. muzır vb.

c. Dilimize son zamanlarda girmekte olan Batı kökenli sözler özgün biçimiyle eğik olarak yazılmış, burada tanım verilmeyerek Türkçe karşılıklarına gönderme yapılmıştır: check-up a. İng. check-up tıp bk. tam bakım; factoring a. İng. factoring ekon. bk. alacaklandırma; tubeless sf. İng. tubeless bk. içsiz vb

ç. Birleşik sözler sözlükte ilk kelimesine göre abece sırasıyla yer almaktadır. ” biçiminde yer almaktadır.

Yazım ve Söyleyiş

1. Türkçede yalın biçimleri iki heceli olan vakit, sabır, meyil, şehir, hasım, resim, asıl, nehir, beyin gibi Doğu dillerinden, özellikle Arapçadan geçmiş bazı alıntı kelimelerin, ünlüyle başlayan bir çekim eki aldıklarında veya etmek, eylemek, olmak yardımcı fiilleriyle birleştiklerinde, ikinci hecelerindeki dar ünlü düşer: vakitim değil vaktim, sabırın değil sabrın, meyili değil meyli, şehire değil şehre, hasımı değil hasmı, resimi değil resmi, asılı değil aslı, nehire değil nehre, beyinim değil beynim; küfretmek, kasdetmek, kaybolmak, kahrolmak, zehrolmak , sabreylemek vb. Türkçe Sözlük’te bu tür değişikliklere uğrayan kelimeler madde başında vakit, -kti, sabır, -brı, meyil, -yli, şehir, -hri, hasım, -smı, resim, -smi, asıl, -slı, nehir, -hri, beyin, - yni biçiminde gösterilmiştir.

Yalın biçimleri iki heceli olan ve ikinci hecelerinde dar ünlü bulunan gönül, burun, ağız, karın, boyun, göğüs gibi bazı Türkçe kelimeler de ünlüyle başlayan çekim eki aldıklarında hece kaybına uğrar. Bu tür kelimeler de Türkçe Sözlük’te gönül, -nlü, burun, -rnu, ağız, -ğzı, karın, -rnı, boyun, -ynu, göğüs, -ğsü biçiminde verilmiştir.

2. Sert ünsüzlerle biten bazı kelimelerin, ünlü ile başlayan ek almaları durumunda son sesleri yumuşar. Son sesteki bu değişme, açık, -ğı, barınak, -ğı, kürek, -ği, elek, -ği, araç, -cı, süreç ,-ci, söğüt, -dü, kanat, -dı, itimat, -dı, yurt, -du, kitap, -bı, hesap, -bı örneklerinde görüldüğü biçimde gösterilmiştir.

2. Sert ünsüzlerle biten bazı kelimelerin, ünlü ile başlayan ek almaları durumunda son sesleri yumuşar. Son sesteki bu değişme, açık, -ğı, barınak, -ğı, kürek, -ği, elek, -ği, araç, -cı, süreç ,-ci, söğüt, -dü, kanat, -dı, itimat, -dı, yurt, -du, kitap, -bı, hesap, -bı örneklerinde görüldüğü biçimde gösterilmiştir.

Ünlüyle başlayan ek aldıklarında son ünsüzü değişen Batı kökenli kelimeler de vardır. Bunlar için de lirik, mikrop, lort, lastik, gardırop, otomatik, komik, prensip örneklerini verebiliriz. Bu tür kelimeler de Türkçe Sözlük’te lirik, -ği, mikrop, -bu, lort, -du, lastik, -ği, gardırop, -bu, otomatik, -ği, komik, -ği, prensip, -bi biçiminde gösterilmiştir.

3. Yazımla ilgili bir başka sorun, Arapçadan dilimize geçen ve aslında ikiz ünsüz bulunduran kelimelerle ilgilidir. Türkçede son sesleri tek ünsüze dönüşmüş olan hak (hakk), his (hiss), zan (zann), ret (redd) gibi kelimelerin, ünlüyle başlayan ek almaları veya etmek, eylemek, olunmak yardımcı fiilleriyle birleşmeleri durumunda, yapılarında var olan çift ünsüzler yeniden ortaya çıkar: hak, hakkım; his, hissi, hissetmek, hissolunmak; zan, zannı, zannetmek, zannolunmak; ret, reddi, reddetmek, reddeylemek, reddolunmak. Türkçe Sözlük’te bu tür değişikliğe uğrayan kelimeler hak, -kkı; his, -ssi; zan, -nnı; ret, -ddi biçiminde gösterilmiştir.

4. Son ünlüsü kalın olmasına rağmen ince sıradan ek alan Doğu ve Batı kökenli kelimeler menfaat, -ti; saat, -ti; lügat, -ti; feragat, -ti; harf, -fi; hayal, -li; ihtimal, -li; istikbal, -li; rol, - lü; alkol, -lü; mareşal, -li; festival, -li biçiminde gösterilmiştir

5. Sonu p, ç , t , k ile biten özel adlar ünlü ile başlayan ek aldığında çoğunlukla son seslerinde yumuşama olur ancak bu değişim yazıda gösterilmez: Suruç, -ç’u; Gaziantep, -p’i; Güzelyurt, -t’u; Zonguldak, -k’ı biçiminde gösterilmiştir. Bu özel adların okunuşlarındaki değişiklik ise (su’rucu); (ga:zi'antebi); (güze'lyurdu); (zo’nguldağı) biçimlerinde belirtilmiştir.

Diğer Özellikler

Türkçe Sözlük’ün kullanımında yukarıda verdiklerimizin dışında başka bazı teknik özellikler de yer almıştır. Yapı bakımından birbirine benzeyen ve eş sesler bulunduran birçok kelime Türkçe Sözlük’te art arda gelmektedir: boy, çay, kalın, saf, sandal bu tür örneklerden birkaçıdır. Kaynakları ve anlamları farklı olan bu yapıdaki kelimeler boy (I), boy (II), boy (III); çay (I), çay (II); kalın (I), kalın (II), kalın (III); saf (I), saf (II); sandal (I), sandal (II), sandal (III) biçiminde Romen rakamlarıyla birbirlerinden ayrılmışlardır.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır