Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabet, kan şekeri yüksekliği ile karakterize, karbohidrat, protein ve yağ metabolizmasında ciddi bozukluklarla seyreden, yaşam kalitesini, sağlığı olumsuz etkileyen, ömrü kısaltabilen, kronik, ilerleyici bir metabolizma hastalığıdır. Tip 1 diyabet, genellikle erken gençlikte ya da çocuklukta ortaya çıkan, mutlak insülin eksikliği hastalığıdır. Tedavisinde, tanı konulan andan itibaren ömür boyu insülin kullanımı gerektirmektedir. Tip 2 diyabet ise genellikle otuzlu yaşlardan sonra özellikle kilo artışına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Sinsi ilerleyen bir hastalıktır ve genellikle erken dönemde belirti vermez. Bu dönemde komplikasyonlara neden olabilen bir hastalıktır.
“Pre-diyabet” yani gizli şeker, normal şeker metabolizması ile diyabet arasındaki bir geçiş sürecidir. Gizli şeker hastalarında zaman içinde diyabet görülme oranları, gizli şekeri olmayanlara göre çok daha fazladır. Ayrıca, araştırmalar gizli şeker sürecinin de diyabet gibi zamanla bazı komplikasyonlara neden olduğunu ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, bu süreçte tanı koyup tedaviye başlamak, şeker hastalığına geçiş sürecini geciktirmekte ve hatta bazı durumlarda engelleyebilmektedir. Gizli şeker sürecinde erken tanı alan hastaların şeker hastalığının komplikasyonlarından korunmaları mümkündür.
Sinsi ilerleyen bir hastalık olsa da diyabetin başlıca belirtileri; ağız kuruluğu, aşırı susama, sık idrara çıkma, istem dışı kilo kaybı olarak sıralanabilir. Bunların yanı sıra; halsizlik, yaygın-gezici ağrılar, kramplar, ayaklarda yanma, karıncalanma, uyuşukluk, hissizlik, hazımsızlık, bağırsak hareket düzensizlikleri, baş dönmesi, çarpıntı, baş ağrısı, yaraların geç iyileşmesi gibi daha az özgün belirtiler de görülebilmektedir. Tüm bu belirtiler, kan şekeri belirli bir düzeyin üstünde uzun süre kaldığı zaman ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, şeker hastalığı bazı komplikasyonlar geliştikten sonra belirti vermektedir demek mümkündür. Bununla birlikte şeker hastalığında belirtiler henüz ortaya çıkmadan da tanı koyulabilmektedir. Geceden sabaha saat açlık sonrasında bakılan açlık plazma glukozu ölçümü, en basit ve temel tanı aracıdır. Özel durumlarda, başka tanı yöntemleri ve şeker yükleme testi de kullanılabilmektedir.
Diyabet tedavisinin temeli; eğitim, tıbbi beslenme tedavisi, egzersiz, kilo kontrolü, ilaç tedavisi ve duruma göre metabolik cerrahidir. İlaç tedavisinde ağızdan alınan ve enjekte edilen ilaçlar kullanılmaktadır. Enjekte edilen grupta insülin-dışı ilaçlar ve insülin bulunmaktadır. Bu ana grup ilaçların tamamında, hızlı bilimsel gelişmeler ve araştırmalara paralel olarak yeni ilaçlar üretilmektedir. Tedavide bu ilaçlar tek tek ya da uygun kombinasyonlar şeklinde önerilmektedir.
Her diyabet hastası insülin kullanmak zorunda değildir. İnsülin kullanımının en önemli gerekçesi ciddi kan şekeri kontrolsüzlüğüdür. Bunun dışında insülin kullanımını gerektiren; gebelikte kan şekerinin diyetle kontrol altına alınamaması, eşlik eden ciddi böbrek, karaciğer sorunları, ameliyat süreçleri gibi özel durumlar vardır.
Şeker hastalarındaki tedavi hedefleri, tanı kriterleri ile aynı değildir. Genel olarak, açlık kan şekerinin mg/dl arasında, tokluk kan şekerinin ise () mg/dl arasında kalması hedeflenmektedir. Ayrıca HbA1c denilen, 3 aylık şeker ortalaması da takipte önemli bir değerdir. Hastaların 3 aylık şeker ortalamalarının yüzde 7 ya da daha ideali yüzde 6,5 altında olması amaçlanmaktadır. Bahsedilen bu eşik değerler, özel durumlarda değişebilmektedir. Örneğin; şeker hastalığına bağlı belirli komplikasyonları geri dönüşümsüz olarak oturmuş olan, yaşlı hastalarda 3 aylık şeker ortalaması için yüzde 7, değerleri kabul edilebilir değerlerdir.
Şeker hastalarının beslenme planları, tamamen uzman diyetisyen kontrolünde ve kişiye özel olarak planlanmalıdır. Ana ve ara öğünler atlanmamalıdır. Öğünler karbonhidrat ve yağ açısından sınırlı olmalı ve belirli oranda protein içermelidir. Kişiye özel beslenme programı yakından takip edilmeli ve gerektiğinde güncellenmelidir.
Diyabet, vücuttaki tüm sistemleri olumsuz etkileyebilen bir hastalıktır. Kontrolsüz kalan kan şekeri yüksekliği organları tahrip edici etkiye sahiptir. Bu tahribatların belli bir aşamadan sonra geri dönüşümü mümkün değildir. Kan şekeri yüksekliğinden olumsuz etkilenen başlıca organlar; kalp, böbrekler, beyin, sinir dokuları, göz ve başta ayaklar olmak üzere uzuvlardır. Şeker hastalarında sık görülen hipoglisemi yani kan şekeri düşüklüğü de esas olarak beyin ve sinir dokularını olumsuz etkileyen kritik bir durumdur. Şeker hastalığının diğer organlara olumsuz etkilerini en aza indirmek için, hastaların multidisipliner bir yaklaşımla yakından takip edilmeleri büyük önem taşımaktadır.
Kilo veren ve bunu istikrarlı bir şekilde koruyan tip 2 diyabet hastalarının her türlü ilaç ihtiyacı azalabilmektedir. Hatta bazı durumlarda hastalar ilacı tamamen bırakabilir, insülin dozları azalabilir, hatta insülinsiz hale bile gelebilirler.
Randevu ve detaylı bilgi için linke tıklayabilir veya 94 94 numaralı çağrı merkezimizi arayabilirsiniz.
KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU
Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.
1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları
Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde; sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:
Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:
İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.
2. Kişisel Verilerin Aktarılması
Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.
3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi
Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi;
Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.
4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız
Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca;
Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.
5. Veri Güvenliği
Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.
6. Şikayet ve İletişim
Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “monash.pw” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak;
Kanun kapsamındaki taleplerinizi, monash.pw web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.
İnsan vücudu kandaki glikozu belli aralıklarla sabit tutmayı hedefler. Ancak kan şekeriniz normalin altına iniyor ya da normalin üstüne çıkıyorsa vücut sağlığını olumsuz etkileyebiliyor. Özellikle açlık kan şekerinin ideal oranın altına ya da üzerine çıkması şeker hastalığı anlamına gelebilir. Buna bağlı olarak kişilerde kanda aşırı şekerin neden olduğu hasarlar ortaya çıkabilir. Kan şekerinin sürekli olarak yüksek seyrettiği kişilerde ise damarların iç yüzeyine örten dokularda sorunlar oluşabilir ve böylelikle damar sertliği riski ile karşı karşıya kalmak kaçınılmaz olabilir. Peki, açlık, tokluk kan şekeri kaç olmalı? Kan şekeri düşüklüğü belirtileri nelerdir. Tokluk kan şekeri referans aralığı kaç olmalıdır? İşte detaylar…
NORMAL KAN ŞEKERİ DEĞERLERİ NEDİR?
Kan şekeri iki şekilde ölçülür. Biri kan şekerinin açken ölçümü diğer ise kan şekerinin tokken ölçümüdür. Her iki ölçüm birbirinden farklı değerleri gösterir. Ancak genellikle doktorların dikkate aldığı açlık sonrası ölçülen kan şekeri değeridir. Bu ölçümün en iyi şekilde yanıt vermesi için hastanın saat aç olması gerekecektir. Kan şekeri ölçümünden önce sigara ve alkol kullanımından kaçınılması gerekir. Normal kan şekeri değerlerini göz önünde bulunduracak olursak; tokluk kan şekerinin referans aralığı ise mg/dl, açlık kan şekerinin referans aralığı ise mg/dl arasında görülen bir değerdir. Kan şekerindeki düşüklük veya yükseklik farklı nedenlerden kaynaklanabilir.
KAN ŞEKERİ DÜŞÜKLÜĞÜ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Kan şekerinin yaklaşık değerlere oranla daha düşük olması düşük kan şekerini ifade etmektedir. Kandaki glikoz değerinin 70 MG/dl altında olması kan şekerinde düşüklük olduğu anlamına gelir. Kan şekeri düşüklüğünde yaşanan bazı belirtiler ise düşük kan şekerini doğrular niteliğindedir. İşte kan şekeri düşüklüğü belirtileri
KAN ŞEKERİ NEDEN DÜŞER?
Kan şekeri 70 mg/dl'nin altına düştüğünde buna hipoglisemi denir. Aşırı insülin salgılanmasından kaynaklanan bu durum hafif, orta ve ağır olarak birbirinden ayrılır. Düzensiz ve sağlıksız beslenme bu durumun en yaygın belirtisidir. Sağlıksız bir yaşam tarzı ve ağırlıklı olarak karbonhidrattan zengin bir diyet, kan şekerinin düşmesine neden olabilir. Kan şekeri düşüklüğü sorunu yaşayanlar mutlaka doktor kontrolü altında olmalıdır. Tedavinin gecikmesi hayati problemler doğurabilir. Az şeker tüketimi ve sağlıklı beslenme hipogliseminin kontrol altına alınmasına katkıda bulunur.
AÇLIK KAN ŞEKERİ NASIL DÜŞÜRÜLÜR?
Yüksek kan şekeri (hiperglisemi) için önerilen birçok tedavi yöntemi bulunmaktadır. Diyabet hastalığını kontrol altında tutmak için kan şekeri seviyesi sürekli kontrol edilmelidir. Bu gözlemleme planı kan şekeri seviyelerinizin ne zaman ve neden değiştiğini anlamak adına faydalı bir yöntemdir.
hareketli yaşam tarzı ve egzersizler kan şekeri seviyeniz korumanıza yardımcı olabilir. Ancak ketonlarınız varsa egzersiz önerilmez. Bu nedenle tip 2 diyabet hastaları bu konu hakkında doktorunun görüşünü dikkate almalıdır.
Diyet listenizi gözden geçirin. Yüksek kan şeker seviyelerinizi kontrol altına almak için yemek seçiminizi sağlıklı yiyeceklerden yana kullanın.
Hekiminiz bazı durularda tedavinizde farklı bir yönteme başvurabilir. Bu gibi durumlarda size verilen ilaç kullanımı hakkındaki tavsiyelere sadık kalın.
KAN ŞEKERİ DEĞERLERİ TABLOSU
Kan şekerinde düşüklük ya da yükseklik problemi olanlar aşağıdaki tabloya göre kan şekeri seviyesinin referans aralığını kontrol edebilirler.
Kan şekeri yüksek olanlar ne yemeli? Düşük glisemik indeks değerlerine sahip besinler nelerdir?Enerji besinler ile karşılanır, hücreler beslenir. Karbonhidratlar ve yağlar enerji için kullanılarak glikoza dönüşür. Glikoz, kan ile hücrelere enerjiyi gönderimini sağlar. Kan şekeri, glikoz miktarının ölçüldüğü yerdir. Eğer olması gereken değerden daha fazla ise dokulara zarar verebilir. Kan şekerinin sağlıklı kişilerde, mg/dl olmalıdır. Bazı bireylerde insülin yeteri miktarda üretilemediğinden kan şekeri değeri yükselir. Bu değerler anlık olarak yükselebileceği için tanı koymada yeterli değildir. Bu sebeple 3 aylık glikoz değerine bakılır.
Açlık / tokluk kan şekeri nedir?
Kan şekeri değeri farklılıklar gösterebilir. Açlık kan şekeri olarak değerlendirdiğimiz değer bireyin 8 ile 12 saat arası aç olduktan sonraki kan şekerinin ölçümlenmesi sonucunda ortaya çıkan değerdir. Tokluk kan şekeri ise besin alımının ardından 2 saat sonrasında ölçümlenen değerdir.
Açlık / tokluk kan şekeri kaç olmalıdır?
Açlık kan şekerinin en az 8 saat aç kalınarak ölçülmesi gereklidir. Normalde mg/dl arasında değer olmalıdır. Bu değer 60 mg/dl altında ise hipoglisemi söz konusudur. Tehlikeli olduğundan tedavi edilmelidir. Eğer bu değer mg/dl üzerinde ise şeker hastalığının habercisidir. Tokluk kan şekeri mg/dl arasında ise gizli şeker söz konusudur.
Açlık kan şekeri değeri için kaç saat aç kalınmalıdır?
Açlık kan şekerinin ölçülebilmesi için en az 8 ile 12 saat aç kalınması gereklidir. Bu yüzden sıklıkla gece aç kalınarak sabah ölçüm gerçekleşir.
Tokluk kan şekeri değeri için kaç saat aç kalınmalıdır?
Tokluk kan şekerinin doğru ölçülmesi için yemek yenmeye başladıktan sonra 2 saat içerisinde ölçüm gerçekleşir. Yemekten sonraki saatlerde kan şekeri belirlenir.
Enerji besinler ile karşılanır, hücreler beslenir. Karbonhidratlar ve yağlar enerji için kullanılarak glikoza dönüşür. Glikoz, kan ile hücrelere enerjiyi gönderimini sağlar. Kan şekeri, glikoz miktarının ölçüldüğü yerdir. Eğer olması gereken değerden daha fazla ise dokulara zarar verebilir. Kan şekerinin sağlıklı kişilerde, mg/dl olmalıdır. Bazı bireylerde insülin yeteri miktarda üretilemediğinden kan şekeri değeri yükselir. Bu değerler anlık olarak yükselebileceği için tanı koymada yeterli değildir. Bu sebeple 3 aylık glikoz değerine bakılır.
Açlık / tokluk kan şekeri nedir?
Kan şekeri değeri farklılıklar gösterebilir. Açlık kan şekeri olarak değerlendirdiğimiz değer bireyin 8 ile 12 saat arası aç olduktan sonraki kan şekerinin ölçümlenmesi sonucunda ortaya çıkan değerdir. Tokluk kan şekeri ise besin alımının ardından 2 saat sonrasında ölçümlenen değerdir.
Açlık / tokluk kan şekeri kaç olmalıdır?
Açlık kan şekerinin en az 8 saat aç kalınarak ölçülmesi gereklidir. Normalde mg/dl arasında değer olmalıdır. Bu değer 60 mg/dl altında ise hipoglisemi söz konusudur. Tehlikeli olduğundan tedavi edilmelidir. Eğer bu değer mg/dl üzerinde ise şeker hastalığının habercisidir. Tokluk kan şekeri mg/dl arasında ise gizli şeker söz konusudur.
Açlık kan şekeri değeri için kaç saat aç kalınmalıdır?
Açlık kan şekerinin ölçülebilmesi için en az 8 ile 12 saat aç kalınması gereklidir. Bu yüzden sıklıkla gece aç kalınarak sabah ölçüm gerçekleşir.
Tokluk kan şekeri değeri için kaç saat aç kalınmalıdır?
Tokluk kan şekerinin doğru ölçülmesi için yemek yenmeye başladıktan sonra 2 saat içerisinde ölçüm gerçekleşir. Yemekten sonraki saatlerde kan şekeri belirlenir.