YALNIZIZ
Peyami Safa’nın psikolojik tahlil açısından zengin eseri Yalnızız romanıdır. Eserde toplumsal gerçeklerle bağdaşmayan pek çok olay yaşanmıştır.
Eserimizin başkahramanı Selmin adındaki genç kızdır. Selmin dayıları ve annesi ile bir köşkte yaşamaktadır. Ancak Avrupai bir yaşam hayali kuran Selmin Fransa’ya gitmek için şeytani bir plan yaparak hayata geçirmiştir.
Selmin Ferhat ismindeki bir delikanlı ile nişanlıdır ve annesi Mefharet’e Ferhat ile ayrıldığını ve başka bir erkekten hamile olduğunu, çocuğunu da Fransa’da doğurmak istediğini söylemiştir.
Selmin’in annesi çocuğun kimden olduğuna dair kızına çok ısrar etmesine rağmen Selmin çocuğun kimden olduğunu söylemeye yanaşmaz. Bunun üzerine Mefharet kızının kimden hamile olabileceğini anlamaya çalışır. Bu amaçla çevreyi çok dikkatli bir şekilde gözlemlemeye başlar.
Mefharet kardeşi Samim’in hareketlerinden şüphelenmeye başlamıştır. Çünkü Samim bir deftere hayalindeki dünya ve sevdiği kadın hakkında düşüncelerini yazmaktadır. Samim’in defterini karıştıran Mefharet kızının Samim’den yani dayısından hamile olabileceğini düşünmeye başlar. Mefharet bu düşüncesini diğer kardeşi Besim ile de paylaşmıştır. İki kardeş de Samim’den şüphelenmeye başlarlar. Oysa Samim’in defterine duygularını yazdığı kadın Selmin değil Selmin’in arkadaşı Meral’dir.
Samim aslında Meral’e aşıktır. Meral ise Samim’in eski sevgilisi Necile’nin kızıdır. Samim ve Necile birbirlerini çok sevmişler, hatta Necile’nin Samim’den bir de kızı olmuştur. Ancak Samim’in bundan haberi yoktur.
Meral Avrupa hayranı bir genç kızdır. Hayallerini hep Avrupa ve Avrupai bir yaşamın özlemi süslemektedir. Meral bir ara eski bir sınıf arkadaşı olan Feriha’yı görür. Feriha’da Meral gibi Avrupa yaşantısına hayran bir genç kızdır. Feriha Avrupa hayallerini gerçekleştirmek için altmış yaşlarında bir adam ile evlenerek Fransa’da yaşama hayalini gerçekleştirebilmiştir.
Feriha Meral’in Avrupa’da yaşama hayallerini bildiği için ona da yaşlı ve zengin bir erkek ayarlamayı teklif eder. Oysa Meral Samim’i bırakma ve Fransa’da yaşama hayalleri arasında sıkışmış bir vaziyettedir. En sonunda Avrupa hayallerini bastıramayan Meral Feriha’nın teklifini kabul ederek Samim’i de terk etmeye razı olur.
Meral Avrupa’ya gidebilmek için gerekli hazırlıklarını yapar ve bavulunu da hazırlar ancak durumdan haberdar olan erkek kardeşi Ferhat Meral’in kaçmasına engel olabilmek için odasını kilitler. Meral üzgün bir şekilde ne yapacağını düşünmeye başlar. O esnada odada bulunan benzini yanlışlıkla yere döken Meral yanmakta olan sigarasından yangın çıkmasına sebep olur. Kapı kapalı olduğu için dışarı çıkamayan Meral alevler arasında can verir.
Peyami Safa’nın aşk ve Avrupai yaşam temalarını işleyen eseri Yalnızız okunmaya değer sürükleyici bir eserdir.
Yazdır
Eserin Adı : Yalnızız
Eserin Yazarı : Peyami Safa
Yayın Evi : Ötüken Yayınları
Basım Yılı : İstanbul, 1992
Eserin Konusu : Bir genç kızın hayallerinin son bulması.
ESERİN ÖZETİ :
Tarık, Feriha’yı seven fakat geçmiş yaşamında farklı kadınlarla birlikte olan birisidir. Feriha ile bir köy bahçesinde buluşurlar. Tarık, kendine ait olan bir dünya kurmuş ve bu dünyanın içerisine yalan, kin, nefret gibi duyguları sokmamıştır. Tarık’ın kardeşi Feride, Ahmet’i sever, ama ailesine bu sevgisini açıklayamaz. Çünkü Ahmet bir isyancıdır. Fakat Feride’nin Ahmet ile birlikte olmasından sonra sessizleşmesinden annesi olanları anlar ve Feride’ye bağırıp çağırır.
Feriha, Tarık’a o zamana kadar yalan söylemiştir. Ama son günler yalan söylediğini sezer. Feriha’nın Paris’te arkadaşlarına özenerek, yaşlı bir adamla evlenip Paris’e yerleşme isteği gün geçtikçe artar. Arkadaşının İstanbul’a gelmesiyle buluşurlar, ama arkadaşını çevrenin sevmemesinden dolayı bu buluşmalar gizli olur. Feriha, Tarık’ı gerçekten sever, ama Paris’e gitme fikri de ona cazip gelir. Feriha’nın babasının ölmesi evde daha da sıkı yönetim ilan edilmesine neden olur. Feriha’nın abisi ne Paris’ten gelen arkadaşlarıyla ne de Tarık ile görüşmesine izin vermektedir. Feriha’nın rahat bir hayat yaşama isteği galip gelir ve arkadaşıyla Paris’e gitmeye karar verir. Yaşlı bir adamın metresi olacaktır. Bunu öğrenen abisi önce dışarı çıkması yasaklar daha sonra Feriha’yı odasına kilitler. Feriha içeride arka arkaya sigara içmeye başlar. Bu sırada Tarık’ın burnuna yanık kokuları gelmektedir. Ama hiçbir yer yanmamaktadır. Feriha, sigarayı yakmak için çakmakla uğraşırken yatağın çarşafını yakar. Kaçmak istemesine rağmen odanın kapısı kilitli olduğu için dışarı çıkamaz. Duman kokusunu alan hizmetçi abisini kaldırır. İçeri girdiklerinde çok geç kalmışlardır. Artık Feriha hayata gözlerini yummuştur. Feriha’nın not defterinde “Biz, hepimiz sadece kendimizi düşündüğümüz için yalnızız ve yalnız kalacağız” cümlesini okuyunca kızın üstüne çok yüklendiklerini anlarlar, ama çok geç kalmışlardır.
ESERİN ANA FİKRİ : İnsanlar dertlerini paylaşmalı, yalnız başlarına sıkıntılarını içlerine atarak sıkılmamalı, düşüncelerini açıkça söyleyebilmelidir.
KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRMESİ :
Feriha, Feride ve Tarık aynı ailenin çocuklarıdır. Olaylar çok çabuk geçmiş, fakat oldukça ilginçtir.
KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER : Yazar, açık ve sade bir dil kullanmış oldukça anlaşılır bir ifade kullanmıştır. Her gencin okumasını tavsiye ederim.
ESERİN YAZARI HAKKINDA BİLGİ : Peyami Safa, İstanbul’da 1899 yılında doğdu. Servet-i Fünun şairlerinden İsmail Safa’nın oğludur, iki yaşında iken ,Sivas’ta sürgünde bulunan babasını kaybetti (1901).Dokuz yaşında iken sağ elinin ekleminde kemik hastalığının başlaması,13 yaşında iken de hayatını kazanmak zorunda kalması yüzünden düzenli okul öğrenimi göremedi, kendi kendini yetiştirdi. Birinci Dünya Savaşı yıllarında öğretmenlik yaptı. 15 Haziran 1961’de İstanbul’ da öldü.
Hikaye: Gençliğimiz (1922), Siyah Beyaz Hikâyeler (1923), İstanbul Hikâyeleri (1923), Aşk Oyunları (1924), Süngülerin Gölgesinde (1924), Ateşböcekleri (1925).
Roman: Mahşer (1924), Bir Akşamdı (1924), Sözde (1925), Canan (1925), Şimşek (1928), 9. Hariciye Koğuşu (1931), Atilla (1931), Fatih - Harbiye (1931), Bir Tereddüt Romanı (1933), Matmazel Noraliya'nın Koltuğu (1949), Yalnızız (1951), Biz İnsanlar (1947).
Oyun: Gün Doğuyor (1937).
ROMAN İNCELEME PLANI
Selmin nişanlısından uzun zamandır ayrıdır ve bunun nedeni annesini Ferhat’la Arnavutluk yüzünden tartışması ile dayısı Samim’in Ferhat hakkındaki olumsuz düşüncelerinden hareketle Ferhat’ karşı bir tavır içerisine girmesidir. Bunun üzerine Selmin hamilelik rolünü oynar ve çocuğun kimden olduğunu söylemez; böylece Mefharet hanım ile Besim çocuğun babasını bulmaya çalışırlar ve olaylar böylece gelişir.
Ø Tereddüt:Romanın ilerleyen safhalarında Samim’in Meral’de iki farklı kişilik tespit etmesi ve bu iki farklı kişiliğin birbiri ile sürekli mücadele içinde oluşu kitapta dikkati çeken unsurlardan birisidir. Bu ikilik Meral’in romandaki vasfını belirler. Meral’in romandaki vasfı,Tereddüttür.( Samim ile Paris arasında kalması bu tereddütünün bir göstergesidir.- Tereddüt noktalarından bir başkası ise cemiyetin varlığını Meral’de karşılayan babası Nail Bey’dir.)
Ø Hayranlık: Samim’e göre asıl hayran olunan Paris değildir. Paris’in bir önemi yoktur ve Paris sadece bir semboldür Meral için. Bu hayranlığın temelinde farklı şeyler yatmaktadır. Bunlar da :
Ø 1. Bütün şanları denemek imkânı veren bir hürriyete kavuşmak arzusu, Kendi kendisinin tam ölçüsünü bulma arzusu, Kendi kendisini değiştirme arzusu,Muhitini değiştirme arzusu,İnsan temaslarını zenginleştirmek arzusu, Tecrübelerini zenginleştirmek arzusu (Hâdise olarak),Kireçlenmiş itiyatları kırıp yeninin meçhulüne yönelen ruhta yaratıcı hamlelere serbest zemin hazırlamak arzusu,En son haddinde iyi giyinip güzelliğinin âzamisini kendi kendinin hayranlığına arzetmek arzusu (narsisizm).Başkalarının hayranlığını son haddine vardırmak arzusu,Kendi nefsine karşı bir şahsiyet ve irade zaferi kazanıp aşağılık duygusundan kurtulmak arzusu,Bu zaferi başkalarına da göstermek arzusu,
Ø Ahlaki değerler çatışması: Cemiyet Feriha’yı sevmez. Çünkü Feriha babası yaşında bir adamın sırf parası için metresi olmuş ve Paris’e gitmiştir. Ahlâki değerler ise buna karşı çıkmaktadır.
Ø Çatışma: Maneviyat – maddiyat; doğu – batı çatışması. Meral-Samim, Mefharet-Ferhat ve Samim-Mefharet çatışmalarının ana konusu da yine bu maddeci-maneviyatçı çatışma eksenidir.
Ø Şüphecilik: Ahlâk kurallarını da aşacak boyutta bir şüpheciliktir.
Ø Kimlik Karmaşası:İki kişilikli bir hayat sürdürme vardır romanda.
Ø Maddecilik:Mananın değerini kaybettiği yahut değerinin hakkıyla anlaşılamaması insanları materyalist olmaya yöneltiyor.
Ø Samim tipine getirilen bir eleştiri: Edebiyatımızda bir benzeri yoktur. Üstat, daha önce kaleme aldığı romanlarında görülen buhranlı, bunalımlı, yozlaşmış tiplerden Samim tipine ulaşmıştır. Bu olgunluk devri olan yalnızız gibi Samim de olgunlaşmış bir karakter olarak karşımıza çıkmaktadır. Kahramanımıza yazarın fikri planda bir temsilcisi gözü ile bakmamız mümkündür. Yeni bir dünya kurmak hülyasıyla yaşayan bu fikir adamı erkeklerin en kuvvetlisi, her romanda Peyami Safa’nın dünya görüşlerini temsil eden birisidir.
Ø Neden Simeranya: Samim dilinden ifade edeyim:“[O] bir memleket, Simeranya, dünyada olmayan bir yer. Benim icadım. Sıkıldım mı, kendimi oraya atarım. Simeranya’da yalan yoktur. İnsanlar gölgelerdir. Konuşmadan anlaşırlar. Birbirlerinden hiç bir şey saklamazlar.”der.
Ø Samim’in “Simeranya” adlı ütopyası anlatılırken üçüncü kişi yerine birinci kişi anlatıcı vardır. Bu değişimin nedenini yazarın tarafsız kalma çabasında aramak gerekir.