yalnızız roman özeti / Yalnızız Özet - Peyami Safa

Yalnızız Roman Özeti

yalnızız roman özeti

KİTABIN ADI : YALNIZIZ
KİTABIN YAZARI : Peyami SAFA
YAYINEVİ VE ADRESİ : ÖTÜKEN NEŞRİYAT A.Ş.
İstiklal Cad. Ankara Han 99/3 80060 Beyoğlu/İSTANBUL
BASIM YILI:2000


ANAFİKİR :

Peyami Safa, bu eserinde insanlığı materyalizmin kör çenberini kırmağa, kendini kaybettiği ruhunu bulmaya çağırmaktadır. Asrımızda insanın bütün problemleri bu noktada düğümlenmektedir. Ve Allah'ı bilmedikçe, insanlık buhrandan buhrana yuvarlanacak, huzur ve sükun bulamayacaktır.


KİTAP ÖZETİ


Herşey Selmin’in yemeklere iştirak etmemesi, sonrasında hamile olduğunu söylemesi ile başlar. Selmin Fransa’ya gidecek ve orada çocuğunu doğuracaktır.Olaylar Selmin’in baba adayını söylememesi ile daha da arapsaçına döner. Selmin’in dayısı olan Samim ise Selmin’in okul arkadaşı olan Meral’e tutulmuştur. Selmin ile sürekli görüşerek Meral hakkında konuşurlar.

Samim’in tuttuğu günlükte Meral’e ait düşünceleri, onla geçirdiği günlerde ne yaptığı yazılıdır. Bunu okuyan Mefharet, baba adayı olarak Samim’I görür. Besim ile birlikte olayları yorumlayarak tam bir çıkmaza girerler. Selmin’in dikkat çekmek amacıyla yaptığı bu davranışların asılsız olduğu ortaya çıkınca herşey açığa kavuşur.

Okulu bırakıp zengin bir Fransız ile evlenerek Fransa’ya giden ve arkasından pek çok söylentiler çıkan Feriha(Selmin ve Meral’in okul arkadaşı), Türkiye’ye gelmiş ve Meral ile görüşmek istemişti. Meral’e sürekli Paris’I anlatıyor, oradaki şaşalı hayattan bahsediyordu. Meral’in bu tür şeylerden çok kolay etkileneceği aşikardı. Samim; bunun farkına varmış, Meral’i Feriha’dan uzak tutmak için herşeyi yapıyordu.

Samim , dünyevi zevklerinin farkına varmış, bunlarla hareket etmenin yararsız olacağının farkına varmıştı. Ona göre insan kendini tanıdığı sürece bu dünyadan zevk alabilirdi. Yoksa mutluluk göz boyamayla, yiyeceklerle, içkilerle,
yatlar- katlarla elde edilecek şey değildi…

Meral kendini hayat yolunun tam ortasında buldu. Samim’I istiyordu, çünkü onun yanında kendini var hissediyor ve rahatlıyordu. Feriha’ya hayır diyemiyordu… Feriha’ya takılıp hayatın dertlerini unutmak, sadece eğlenmek istiyordu…

Bu düşünceler arasında boğuşurken dayanamadı ve feriha’nın yanına gitti. Beraber otelin gazinosuna gittiler. Ve müzik eşliğinde eğlenmeye başladılar. Teadüfen bir arkadaşıyla oraya eğlenmeye giden Besim ile karsılasırlar. Kısa süreli bir şaşkınlıktan sonra dans etmeye başlarlar.

Besim’in bu olayları akşam abisine söylemesiyle çılgına dönen ve olaylara br anlam veremeyen Samim, Meral’i unutmaya söz verir… Söz verir ama onu bir türlü aklından çıkaramaz. İçi içini yer durur. Geceleri uyuyamaz…

Olanları ferhat’ın da öğrenmesiyle Meral, ailesi tarafından sıkıştırılmaya başlar. Meral burada kararını vermiştir: Feriha’yla beraber Fransa’ya gidecek ve orada zengin bir koca bulacaktır. Abisinin onu odasına kilitlemesi ile tüm düşünceleri suya düşer.

Kilitli odada yaptıklarını düşünen Meral, pişmanlık duymaya başlar. Yaptıklarının kendine ve ailesine yakışmayan davranışlar olduğunun farkına varır. Samim’I düşününür. Onu ne çok özlediğini anlar. Sigara içmek ister ama çakmağının gazı bitmiştir. Duvardaki gaz lambasıyla sigarayı yakmayı düşünür. Çakmaktaşı ile sigarasını yakar. Fakat bu arada elindeki şişe yere düşer ve kırılır. Biranda yatak,halılar ve kıyafetleri alevler içinde kalır. Diri diri yanarak can verir.Herkesi üzen bu ölüm kafalarda intihar olarak kalır.






Peyami SAFA

(1899- 15 Haziran 1961): Yazar. İstanbul'da doğdu. Meşhur şair İsmail Safa'nın oğludur. Düzenli bir öğrenim göremedi. Kendi kendisini yetiştirdi. 13 yaşında hayata atıldı. Posta Telgraf Nezaretinde çalıştı. Öğretmenlik (1914-1918), gazetecilik (1918-1961) yaptı. Hayatını yazıları ile kazandı. İstanbul'da öldü.

Kardeşi İlhami ile Yirminci Asır adlı bir akşam gazetesi çıkardı. Bu gazetede "Asrın hikâyeleri" ilk hikâyelerini imzasız yayınladı (1919), Kültür Haftası (21 sayı, 15 Ocak-3 Haziran 1936) ve Türk Düşüncesi (63 sayı, 1953-1960) adlarında iki de dergi çıkardı. Tasvîr-i Efkâr, Cumhuriyet, Milliyet, Tercüman, Son Havadis gazetelerinde yazdı. Çok sevdiği oğlu Merve'yi askerliğini yaptığı sıra kaybetmesi Peyami Safa'yı çok sarstı. Bu olaydan birkaç ay sonra İstanbul'da öldü. Edirnekapı Şehitliği'nde gömülüdür.

Peyami Safa kendi kendisini yetiştirmiş ender şahsiyetlerden biridir. Fransızcayı Fransızca gramer kitabı yazabilecek kadar öğrenmiştir. 43 yıl hiç durmadan yazdı. Güçlü bir fikir adamı, romancı ve polemikçidir. Nâzım Hikmet Ran, Nurullah Ataç, Zekeriya Sertel, Muhsin Ertuğrul, Aziz Nesin'le polemiğe giriştir.

Öldüğü zaman Son Havadis gazetesi baş yazarı idi.

Peyami Safa halk için yazdığı edebî değeri olmayan romanlarını "Server Bedi" imzası ile yayınladı. Sayıları 80'i bulan bu eserler arasında; Cumbadan Rumbaya (1936) romanıyla, Cingöz Recai polis hikâyeleri dizisi en ünlüleridir. Ayrıca ders kitapları da yazdı. Peyami Safa'nın fıkra ve makalelerinde sağlam bir mantık dokusu ve inandırıcılık görülür. Romanlarında olaydan çok tahlile önem verdi. Toplumumuzdaki ahlâk çöküntüsünü, medeniyetin yarattığı bocalamayı, nesiller ve sosyal çevreler arasındaki çatışmayı dile getirdi. Zıt kavramları, duygu ve düşünce tezadını ustaca işledi.

Romanları: Gençliğimiz (1922), Şimşek (1923), Sözde Kızlar (1923), Mahşer (1924), Bir Akşamdı (1924), Süngülerin Gölgesinde (1924), Bir Genç Kız Kalbinin Cürmü (1925), Canan (1925), Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (1930), Fatih-Harbiye (1931), Atilla (1931), Bir Tereddüdün Romanı (1933), Matmazel Noralya'nın Koltuğu (1949), Yalnızız (1951), Biz İnsanlar (1959).
Hikâyeleri: Hikâyeler (Halil Açıkgöz derledi, 1980). Oyunu: Gün Doğuyor (1932).
İnceleme- denemeleri: Türk İnkılâbına Bakışlar (1938), Büyük Avrupa Anketi (1938), Felsefî Buhran (1939), Millet ve İnsan (1943), Mahutlar (1959), Mistisizm (1961), Nasyonalizm (1961), Sosyalizm (1961), Doğu-Batı Sentezi (1963), Sanat- Edebiyat-Tenkid (1970), Osmanlıca-Türkçe- Uydurmaca (1970), Sosyalizm-Marksizim- Komünizm (1971), Din-İnkılâp-İrtica (1971), Kadın-Aşk-Aile (1973), Yazarlar-Sanatçılar- Meşhurlar (1976), Eğitim-Gençlik-Üniversite (1976), 20. Asır- Avrupa ve Biz (1976).
Ders Kitapları: Cumhuriyet Mekteplerine Millet Alfabesi (1929), Cumhuriyet Mekteplerine Alfabe (1929), Cumhuriyet Mekteplerine Kıraat (I-IV, 1929), Yeni Talebe Mektupları (1930), Büyük Mektup Nümuneleri (1932), Türk Grameri (1941), Dil Bilgisi (1942), Fransız Grameri (1942), Türkçe İzahlı Fransız Grameri (1948).Beşir Ayvazoğlu, Peyami, Hayatı, Sanatı Felsefesi Dramı'nı yayınladı (1998).

Yalniziz

YALNIZIZ

Peyami Safa’nın psikolojik tahlil açısından zengin eseri Yalnızız romanıdır. Eserde toplumsal gerçeklerle bağdaşmayan pek çok olay yaşanmıştır.

Eserimizin başkahramanı Selmin adındaki genç kızdır. Selmin dayıları ve annesi ile bir köşkte yaşamaktadır. Ancak Avrupai bir yaşam hayali kuran Selmin Fransa’ya gitmek için şeytani bir plan yaparak hayata geçirmiştir.

Selmin Ferhat ismindeki bir delikanlı ile nişanlıdır ve annesi Mefharet’e Ferhat ile ayrıldığını ve başka bir erkekten hamile olduğunu, çocuğunu da Fransa’da doğurmak istediğini söylemiştir.

Selmin’in annesi çocuğun kimden olduğuna dair kızına çok ısrar etmesine rağmen Selmin çocuğun kimden olduğunu söylemeye yanaşmaz. Bunun üzerine Mefharet kızının kimden hamile olabileceğini anlamaya çalışır. Bu amaçla çevreyi çok dikkatli bir şekilde gözlemlemeye başlar.

Mefharet kardeşi Samim’in hareketlerinden şüphelenmeye başlamıştır. Çünkü Samim bir deftere hayalindeki dünya ve sevdiği kadın hakkında düşüncelerini yazmaktadır. Samim’in defterini karıştıran Mefharet kızının Samim’den yani dayısından hamile olabileceğini düşünmeye başlar. Mefharet bu düşüncesini diğer kardeşi Besim ile de paylaşmıştır. İki kardeş de Samim’den şüphelenmeye başlarlar. Oysa Samim’in defterine duygularını yazdığı kadın Selmin değil Selmin’in arkadaşı Meral’dir.

Samim aslında Meral’e aşıktır. Meral ise Samim’in eski sevgilisi Necile’nin kızıdır. Samim ve Necile birbirlerini çok sevmişler, hatta Necile’nin Samim’den bir de kızı olmuştur. Ancak Samim’in bundan haberi yoktur.

Meral Avrupa hayranı bir genç kızdır. Hayallerini hep Avrupa ve Avrupai bir yaşamın özlemi süslemektedir. Meral bir ara eski bir sınıf arkadaşı olan Feriha’yı görür. Feriha’da Meral gibi Avrupa yaşantısına hayran bir genç kızdır. Feriha Avrupa hayallerini gerçekleştirmek için altmış yaşlarında bir adam ile evlenerek Fransa’da yaşama hayalini gerçekleştirebilmiştir.

Feriha Meral’in Avrupa’da yaşama hayallerini bildiği için ona da yaşlı ve zengin bir erkek ayarlamayı teklif eder. Oysa Meral Samim’i bırakma ve Fransa’da yaşama hayalleri arasında sıkışmış bir vaziyettedir. En sonunda  Avrupa hayallerini bastıramayan Meral Feriha’nın teklifini kabul ederek Samim’i de terk etmeye razı olur.

Meral Avrupa’ya gidebilmek için gerekli hazırlıklarını yapar ve bavulunu da hazırlar ancak durumdan haberdar olan erkek kardeşi Ferhat Meral’in kaçmasına engel olabilmek için odasını kilitler. Meral üzgün bir şekilde ne yapacağını düşünmeye başlar. O esnada odada bulunan benzini yanlışlıkla yere döken Meral yanmakta olan sigarasından yangın çıkmasına sebep olur. Kapı kapalı olduğu için dışarı çıkamayan Meral alevler arasında can verir.

Peyami Safa’nın aşk ve Avrupai yaşam temalarını işleyen eseri Yalnızız okunmaya değer sürükleyici bir eserdir.

Yazdır



Eserin Adı : Yalnızız

Eserin Yazarı : Peyami Safa

Yayın Evi : Ötüken Yayınları

Basım Yılı : İstanbul, 1992

Eserin Konusu :  Bir genç kızın hayallerinin son bulması.

ESERİN ÖZETİ :

     Tarık, Feriha’yı seven fakat geçmiş yaşamında farklı kadınlarla birlikte olan birisidir. Feriha ile bir köy bahçesinde buluşurlar. Tarık, kendine ait olan bir dünya kurmuş ve bu dünyanın içerisine yalan, kin, nefret gibi duyguları sokmamıştır. Tarık’ın kardeşi Feride, Ahmet’i sever, ama ailesine bu sevgisini açıklayamaz. Çünkü Ahmet bir isyancıdır. Fakat Feride’nin Ahmet ile birlikte olmasından sonra sessizleşmesinden annesi olanları anlar ve Feride’ye bağırıp çağırır.

     Feriha, Tarık’a o zamana kadar yalan söylemiştir. Ama son günler yalan söylediğini sezer. Feriha’nın Paris’te arkadaşlarına özenerek, yaşlı bir adamla evlenip Paris’e yerleşme isteği gün geçtikçe artar. Arkadaşının İstanbul’a gelmesiyle buluşurlar, ama arkadaşını çevrenin sevmemesinden dolayı bu buluşmalar gizli olur. Feriha, Tarık’ı gerçekten sever, ama Paris’e gitme fikri de ona cazip gelir. Feriha’nın babasının ölmesi evde daha da sıkı yönetim ilan edilmesine neden olur. Feriha’nın abisi ne Paris’ten gelen arkadaşlarıyla ne de Tarık ile görüşmesine izin vermektedir. Feriha’nın rahat bir hayat yaşama isteği galip gelir ve arkadaşıyla Paris’e gitmeye karar verir. Yaşlı bir adamın metresi olacaktır. Bunu öğrenen abisi önce dışarı çıkması yasaklar daha sonra Feriha’yı odasına kilitler. Feriha içeride arka arkaya sigara içmeye başlar. Bu sırada Tarık’ın burnuna yanık kokuları gelmektedir. Ama hiçbir yer yanmamaktadır. Feriha, sigarayı yakmak için çakmakla uğraşırken yatağın çarşafını yakar. Kaçmak istemesine rağmen odanın kapısı kilitli olduğu için dışarı çıkamaz. Duman kokusunu alan hizmetçi abisini kaldırır. İçeri girdiklerinde çok geç kalmışlardır. Artık Feriha hayata gözlerini yummuştur. Feriha’nın not defterinde “Biz, hepimiz sadece kendimizi düşündüğümüz için yalnızız ve yalnız kalacağız” cümlesini okuyunca kızın üstüne çok yüklendiklerini anlarlar, ama çok geç kalmışlardır.

ESERİN ANA FİKRİ : İnsanlar dertlerini paylaşmalı, yalnız başlarına sıkıntılarını içlerine atarak sıkılmamalı, düşüncelerini açıkça söyleyebilmelidir.

KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRMESİ :

Feriha, Feride ve Tarık aynı ailenin çocuklarıdır. Olaylar çok çabuk geçmiş, fakat oldukça ilginçtir.

KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER : Yazar, açık ve sade bir dil kullanmış oldukça anlaşılır bir ifade kullanmıştır. Her gencin okumasını tavsiye ederim.

ESERİN YAZARI HAKKINDA BİLGİ :  Peyami Safa, İstanbul’da 1899 yılında doğdu. Servet-i Fünun şairlerinden İsmail Safa’nın oğludur, iki yaşında iken ,Sivas’ta sürgünde bulunan babasını kaybetti (1901).Dokuz yaşında iken sağ elinin ekleminde kemik hastalığının başlaması,13 yaşında iken de hayatını kazanmak zorunda kalması yüzünden düzenli okul öğrenimi göremedi, kendi kendini yetiştirdi. Birinci Dünya Savaşı yıllarında öğretmenlik yaptı. 15 Haziran 1961’de İstanbul’ da öldü.

Hikaye:  Gençliğimiz (1922), Siyah Beyaz Hikâyeler (1923), İstanbul Hikâyeleri (1923), Aşk Oyunları (1924), Süngülerin Gölgesinde (1924), Ateşböcekleri (1925).

Roman:  Mahşer (1924), Bir Akşamdı (1924), Sözde (1925), Canan (1925), Şimşek (1928), 9. Hariciye Koğuşu (1931), Atilla (1931), Fatih - Harbiye (1931), Bir Tereddüt Romanı (1933), Matmazel Noraliya'nın Koltuğu (1949), Yalnızız (1951), Biz İnsanlar (1947).

Oyun:  Gün Doğuyor (1937).

A. ŞEKİL YÖNÜYLE İNCELEME

1. ROMANIN ADI: Yalnızız
2. ROMANIN YAZARI:Peyami SAFA
3. ROMANIN BASILDIĞI YER VE TARİH: 1996
4. ROMANIN YAYINEVİ VE YAYINLAYANI: Ötüken Neşriyat
5. ROMANIN EBATLARI: 12 çarpı 19.5
6. ROMANIN SAYFA SAYISI: 366

B. İÇERİK YÖNÜYLE İNCELEME:

1. Olayın Özeti
a. Romanın Olay Örgüsü: 

Yanya eski valilerinden birinin çocukları olan Samim, Besim ve Mefharet, babalarının servetiyle varlıklı bir hayat sürmektedirler: Mefharet, kocasını genç yaşta kaybetmiştir, yetişkin bir kızı ve ortaokulda okuyan bir oğlu vardır, bekâr olan ağabeyi ve erkek kardeşiyle birlikte oturmaktadır. Roman Mefharet’in, Selmin’in hamile olup olmaması konusunda şüpheleri ile başlar. Şüpheler Selmin’in karnında gayr-i meşru bir çocuk taşıdığı fikri üzerinde yoğunlaşmıştır. Mefharet şüpheci kişiliğinden dolayı kızını hamile bırakanın ağabeyi Samim olduğunu düşünür ve bu şüphesini Besim ile paylaşır. Ancak Besim her zamanki rahat davranışını takınarak Mefharet’e sakin olması konusunda telkinlerde bulunur. Ancak Mefharet sakin olmayacaktır. Şüphesi Selmin’in ve dayısı Samim’in hareketlerinden dolayı gittikçe artacaktır. Artan şüphelerini dindirmenin tek yolu vardır; Samim’in odasına giderek Simeranya’yı okumak…
Simeranya’nın bulunduğu dolabın kilitli olduğunu fark ederler ve yanlarında getirdiği birkaç farklı anahtarı deneyerek kapağı açarlar ve Simeranya’yı okumaya başlarlar. Okudukları yazıları şüphelerini gerçeğe dönüştüreceği cinstendir. Yani bir kadından bahsetmektedir Samim. 
Simeranya’daki bu ve bunun gibi anlatılar Mefharet’in şüphesini, şüphe olmaktan çıkarıp kesinleştiriyordu. İşin kötü yanı Besim de iyiden iyiye şüphelenmeye başlamıştı. Ama bahsettiği kızın Selmin değil de Meral olduğunu uzunca bir süre bilmeyeceklerdi!
Oysa Selmin annesinin nişanlısı Ferhad’a olan tutumunu beğenmediğinden hamilelik yalanını uydurmuştur. Annesine gerçeği söyler sonra. (Ferhad, Selmin’in nişanlısıydı. Bir gün Ferhad, Selmin ve Mefharet otururken, Ferhad’ın Arnavutlar hakkında olumsuz sözler söylemesi Arnavut kökenli olduğunu ve bir Paşa torunu olduğunu düşünen Mefharet’i kızdırmış ve Ferhad’ı evden kovmuştu)
Olay ileriki safhalarda Meral’in varlığı ile farklı bir boyuta geldi. Samim ve Meral ilişkisi romanın büyük bölümünde varlığını sürdürmüştür. Meral, Selmin’in okuldan arkadaşıdır. Aynı zamanda Samim’in eski sevgilisi olan Necile’nin de kızıdır. Samim’in Necile ile birlikteliği romanın sonlarında anlatılacaktır. Necile evli iken eşini aldatarak Samim ile birlikte olmuştur. Kuvvetli bir ihtimal var ki, Meral Samim’in kızıdır. Bu durum romanın hiçbir bölümünde açıklanmamıştır. Ancak ipuçları durumun böyle olması gerektiğini bize ifade eder.
Romanın ilerleyen safhalarında Samim’in Meral’de iki farklı kişilik tespit etmesi ve bu iki farklı kişiliğin birbiri ile sürekli mücadele içinde oluşu kitapta dikkati çeken unsurlardan birisidir. Bu ikilik Meral’in romandaki vasfını belirler. Meral’in romandaki vasfı, tereddüttür.
Samim’e göre asıl hayran olunan Paris değildir. Paris’in bir önemi yoktur ve Paris sadece bir semboldür Meral için. Bu hayranlığın temelinde farklı şeyler yatmaktadır.
Meral’in bu istek ve arzularını sürekli kamçılayan ve tetikleyen bir unsur olan Feriha onun mektepten arkadaşıdır. Feriha genç yaşta Nusret ile evlenmeden metres hayatı yaşayarak Paris’e yerleşen bir kişidir. Yani para ve gösteriş için gençliğini yaşlı bir adama satar. Nusret zengin ve paralıdır. Feriha’da kişiliğinin, gösteriş meraklılığının verdiği alevleri Nusret sayesinde Paris’te körüklemekte ve İstanbul’a döndüğünde Paris’in ihtişamını Meral’e anlatarak bu alevi etrafına yaymaya çalışmaktadır.
Samim, Feriha’yı sevmez. Ferhad ve Ferhad’ın babası Nail Bey’de sevmez. Aslında cemiyet Feriha’yı sevmez. Çünkü Feriha babası yaşında bir adamın sırf parası için metresi olmuş ve Paris’e gitmiştir. Ahlâki değerler ise buna karşı çıkmaktadır.
Feriha, Şakir adında birisinin de Meral’e talip olduğunu her geldiğinde Meral’e söylemektedir. İlk başlarda Şakir evlenmek istemese de artık Meral ile evlenmek istemektedir. Şakir de Nusret gibi yaşlı birisidir. Meral bu evlilik konusunda sürekli bir tereddüt yaşar. Bir yandan Samim, bir yandan Paris…
Selmin Samim’in, babası Nail Bey’in, ağabeyi Ferhad’ın baskıcı tutumlarından gün geçtikçe bıkmaktadır. Samim onun için cemiyeti temsil eden birisidir. Fiilen baskıcı bir tutum izlemese de, Samim’in Meral’deki varlığı, hayali ve yansıması cemiyetin yansıması ile eş değerdir. Bu sebeple Meral de kendini sorgularken Samim’i üste koyar ve Samim’in değerlerini bir cemiyet değeri olarak görür.
Kitabın son kısımları Meral’in bu tereddütü ile geçer. Meral Paris ile Samim arasında gidip gelme
Bu durumdan bunalan Meral için artık tek çözüm Paris’e kaçmaktır. Bir gece tüm hazırlıklarını yapar ancak ağabeyi Ferhad onun kaçmasını engellemek için kapıyı kilitlemiştir. Bunun üstüne odasına giden Meral, bir depresyon geçirir. Bu depresyon sırasında tek kurtuluşun intihar etmek olduğunu anlayan Meral bir kâğıda aynen şu cümleleri yazar:
“İntihar ediyorum. Kendi kendimden nefretimin çirkinleştiği bir dünyada yalnızım.”
Bu kâğıdı yazdıktan sonra Meral, çakmağına benzin doldurmak için benzin şişesini açar ve bu sırada bir kaza çıkar ve Meral o anda çığlık çığlığa yanarak ölür.
Meral’in yandığı sırada Samim ve annesi Necile farklı bir mekânda yanık kokusu duymaktadır. Ayrıca Meral’in dadısı Renginaz’da garip garip hayaller görür. Çığlık atar ve adeta Meral’in saat kaçta yandığını görür…
Son bölümde Necile Meral’in yandığını öğrenir ve Samim’i arar, çağırır. Oraya bir süre sonra gelen Samim Necile’nin de bir koltukta öldüğünü görür. Bunun üzerine geçmişe dair hayaller görür. Ama bu hayallerde Meral değil hep Necile vardır. Çünkü Samim Necile’yi çok sevmiştir.
Roman, iki kişinin farklı yerlerde ve yalnız ölmeleri ile sona erer…

ROMAN İNCELEME PLANI

GENEL HATLARI İLE YALNIZIZ ROMANI

1.Bölümün sorunu:

     Selmin nişanlısından uzun zamandır ayrıdır ve bunun nedeni annesini Ferhat’la Arnavutluk yüzünden tartışması ile dayısı Samim’in Ferhat hakkındaki olumsuz düşüncelerinden hareketle Ferhat’ karşı bir tavır içerisine girmesidir. Bunun üzerine Selmin hamilelik rolünü oynar ve çocuğun kimden olduğunu söylemez; böylece Mefharet hanım ile Besim çocuğun babasını bulmaya çalışırlar ve olaylar böylece gelişir.

Değerler-anahtar kavramlar:

Ø Tereddüt:Romanın ilerleyen safhalarında Samim’in Meral’de iki farklı kişilik tespit etmesi ve bu iki farklı kişiliğin birbiri ile sürekli mücadele içinde oluşu kitapta dikkati çeken unsurlardan birisidir. Bu ikilik Meral’in romandaki vasfını belirler. Meral’in romandaki vasfı,Tereddüttür.( Samim ile Paris arasında kalması bu tereddütünün bir göstergesidir.- Tereddüt noktalarından bir başkası ise cemiyetin varlığını Meral’de karşılayan babası Nail Bey’dir.)

Ø  Hayranlık: Samim’e göre asıl hayran olunan Paris değildir. Paris’in bir önemi yoktur ve Paris sadece bir semboldür Meral için. Bu hayranlığın temelinde farklı şeyler yatmaktadır. Bunlar da :

Ø  1. Bütün şanları denemek imkânı veren bir hürriyete kavuşmak arzusu, Kendi kendisinin tam ölçüsünü bulma arzusu, Kendi kendisini değiştirme arzusu,Muhitini değiştirme arzusu,İnsan temaslarını zenginleştirmek arzusu, Tecrübelerini zenginleştirmek arzusu (Hâdise olarak),Kireçlenmiş itiyatları kırıp yeninin meçhulüne yönelen ruhta yaratıcı hamlelere serbest zemin hazırlamak arzusu,En son haddinde iyi giyinip güzelliğinin âzamisini kendi kendinin hayranlığına arzetmek arzusu (narsisizm).Başkalarının hayranlığını son haddine vardırmak arzusu,Kendi nefsine karşı bir şahsiyet ve irade zaferi kazanıp aşağılık duygusundan kurtulmak arzusu,Bu zaferi başkalarına da göstermek arzusu,

Ø  Ahlaki değerler çatışması: Cemiyet Feriha’yı sevmez. Çünkü Feriha babası yaşında bir adamın sırf parası için metresi olmuş ve Paris’e gitmiştir. Ahlâki değerler ise buna karşı çıkmaktadır.

Ø  Çatışma: Maneviyat – maddiyat; doğu – batı çatışması. Meral-Samim, Mefharet-Ferhat ve Samim-Mefharet çatışmalarının ana konusu da yine bu maddeci-maneviyatçı çatışma eksenidir.

Ø  Şüphecilik: Ahlâk kurallarını da aşacak boyutta bir şüpheciliktir.

Ø  Kimlik Karmaşası:İki kişilikli bir hayat sürdürme vardır romanda.

Ø  Maddecilik:Mananın değerini kaybettiği yahut  değerinin hakkıyla anlaşılamaması insanları materyalist olmaya yöneltiyor.

Ø  Samim tipine getirilen bir eleştiri: Edebiyatımızda bir benzeri yoktur. Üstat, daha önce kaleme aldığı romanlarında görülen buhranlı, bunalımlı, yozlaşmış tiplerden Samim tipine ulaşmıştır. Bu olgunluk devri olan yalnızız gibi Samim de olgunlaşmış bir karakter olarak karşımıza çıkmaktadır. Kahramanımıza yazarın fikri planda bir temsilcisi gözü ile bakmamız mümkündür. Yeni bir dünya kurmak hülyasıyla yaşayan bu fikir adamı erkeklerin en kuvvetlisi, her romanda Peyami Safa’nın dünya görüşlerini temsil eden birisidir.

Ø  Neden Simeranya: Samim dilinden ifade edeyim:“[O] bir memleket, Simeranya, dünyada olmayan bir yer. Benim icadım. Sıkıldım mı, kendimi oraya atarım. Simeranya’da yalan yoktur. İnsanlar gölgelerdir. Konuşmadan anlaşırlar. Birbirlerinden hiç bir şey saklamazlar.”der.

Ø  Samim’in “Simeranya” adlı ütopyası anlatılırken üçüncü kişi yerine birinci kişi anlatıcı vardır. Bu değişimin nedenini yazarın tarafsız kalma çabasında aramak gerekir.


nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır