yardımhane şikayet / KEMAH'TA OYUNCAK ŞENLİĞİ

Yardımhane Şikayet

yardımhane şikayet

×

T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

WEB SİTESİ GİZLİLİK VE ÇEREZ POLİTİKASI

T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından işletilen www.icisleri.gov.tr web sitesini ziyaret edenlerin kişisel verilerini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca işlemekte ve gizliliğini korumaktayız. Bu Web Sitesi Gizlilik ve Çerez Politikası ile ziyaretçilerin kişisel verilerinin işlenmesi, çerez politikası ve internet sitesi gizlilik ilkeleri belirlenmektedir.

Çerezler (cookies), küçük bilgileri saklayan küçük metin dosyalarıdır. Çerezler, ziyaret ettiğiniz internet siteleri tarafından, tarayıcılar aracılığıyla cihazınıza veya ağ sunucusuna depolanır. İnternet sitesi tarayıcınıza yüklendiğinde, çerezler cihazınızda saklanır. Çerezler, internet sitesinin düzgün çalışmasını, daha güvenli hale getirilmesini, daha iyi kullanıcı deneyimi sunmasını sağlar. Oturum ve yerel depolama alanları da çerezlerle aynı amaç için kullanılır. İnternet sitemizde çerez bulunmamakta, oturum ve yerel depolama alanları çalışmaktadır.

Web sitemizin ziyaretçiler tarafından en verimli şekilde faydalanılması için çerezler kullanılmaktadır. Çerezler tercih edilmemesi halinde tarayıcı ayarlarından silinebilir ya da engellenebilir. Ancak bu web sitemizin performansını olumsuz etkileyebilir. Ziyaretçi tarayıcıdan çerez ayarlarını değiştirmediği sürece bu sitede çerez kullanımını kabul ettiği varsayılır.

1.Kişisel Verilerin İşlenme Amacı

Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz aşağıda sıralanan amaçlarla T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından Kanun’un 5. ve 6. maddelerine uygun olarak işlenmektedir:

  • T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen ticari faaliyetlerin yürütülmesi için gerekli çalışmaların yapılması ve buna bağlı iş süreçlerinin gerçekleştirilmesi,
  • T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından sunulan ürün ve hizmetlerden ilgili kişileri faydalandırmak için gerekli çalışmaların yapılması ve ilgili iş süreçlerinin gerçekleştirilmesi,
  • T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından sunulan ürün ve hizmetlerin ilgili kişilerin beğeni, kullanım alışkanlıkları ve ihtiyaçlarına göre özelleştirilerek ilgili kişilere önerilmesi ve tanıtılması.

 

2.Kişisel Verilerin Aktarıldığı Taraflar ve Aktarım Amacı

Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz, kişisel verilerinizin işlenme amaçları doğrultusunda, iş ortaklarımıza, tedarikçilerimize kanunen yetkili kamu kurumlarına ve özel kişilere Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında aktarılabilmektedir.

3.Kişisel Verilerin Toplanma Yöntemi

Çerezler, ziyaret edilen internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihaza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Web sitemiz ziyaret edildiğinde, kişisel verilerin saklanması için herhangi bir çerez kullanılmamaktadır.

4.Çerezleri Kullanım Amacı

Web sitemiz birinci ve üçüncü taraf çerezleri kullanır. Birinci taraf çerezleri çoğunlukla web sitesinin doğru şekilde çalışması için gereklidir, kişisel verilerinizi tutmazlar. Üçüncü taraf çerezleri, web sitemizin performansını, etkileşimini, güvenliğini, reklamları ve sonucunda daha iyi bir hizmet sunmak için kullanılır. Kullanıcı deneyimi ve web sitemizle gelecekteki etkileşimleri hızlandırmaya yardımcı olur. Bu kapsamda çerezler;

İşlevsel:Bunlar, web sitemizdeki bazı önemli olmayan işlevlere yardımcı olan çerezlerdir. Bu işlevler arasında videolar gibi içerik yerleştirme veya web sitesindeki içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşma yer alır.

Teknik olarak web sitemizde kullanılan çerez türleri aşağıdaki tabloda gösterilmektedir.

Oturum Çerezleri

(Session Cookies)

Oturum çerezleri ziyaretçilerimizin web sitemizi ziyaretleri süresince kullanılan, tarayıcı kapatıldıktan sonra silinen geçici çerezlerdir. Amacı ziyaretiniz süresince İnternet Sitesinin düzgün bir biçimde çalışmasının teminini sağlamaktır. (ASP.NET_SessionId)

 

Web sitemizde çerez kullanılmasının başlıca amaçları aşağıda sıralanmaktadır:

  • • İnternet sitesinin işlevselliğini ve performansını arttırmak yoluyla sizlere sunulan hizmetleri geliştirmek,

5.Çerez Tercihlerini Kontrol Etme

Farklı tarayıcılar web siteleri tarafından kullanılan çerezleri engellemek ve silmek için farklı yöntemler sunar. Çerezleri engellemek / silmek için tarayıcı ayarları değiştirilmelidir. Tanımlama bilgilerinin nasıl yönetileceği ve silineceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.allaboutcookies.org adresini ziyaret edilebilir. Ziyaretçi, tarayıcı ayarlarını değiştirerek çerezlere ilişkin tercihlerini kişiselleştirme imkânına sahiptir.  

6.Veri Sahiplerinin Hakları

Kanunun “ilgili kişinin haklarını düzenleyen” 11. maddesi kapsamındaki talepleri, Politika’da düzenlendiği şekilde, ayrıntısını Başvuru Formunu’nu Bakanlığımıza ileterek yapabilir. Talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde başvuruları ücretsiz olarak sonuçlandırılır; ancak işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi halinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenecek tarifeye göre ücret talep edilebilir.

 

Sık Sorulan Sorular

Büyüdüm Çocuk Oldum ile Yardımhane Derneği Aynı Kuruluş Mudur?

Evet. Büyüdüm Çocuk Oldum Platformu, 2017 yılı içerisinde resmi bir derneğe dönüşerek Yardımhane Derneği ismini kullanmaya başlamıştır.

Derneğinizin Herhangi Bir Oluşuma Yakınlığı Var Mı?

Herhangi bir siyasi partiye, cemaate, takıma veya ideolojik oluşuma yakın durmamaktayız. Her işi ehlinin yapması gerektiği düsturu ile çıktığımız bu yolda işimizi insanlığa yardım götürmek olarak görüyor ve sadece buna odaklanıyoruz.

Gönüllü Olabilir Miyim?

Evet. Web sitemizde bulunan gönüllü formumuzudoldurarak gönüllü veri tabanımıza kayıt olabilir ya da iletişim bilgilerimizden bize ulaşarak yardım faaliyetlerimize gönüllü olarak katılım sağlayabilirsiniz.

İsteyen Herkes Gönüllü Olabiliyor Mu? Yaş Sınırınız Var Mı?

Dileyen herkes gönüllümüz olabilir. Herhangi bir koşulumuz bulunmamaktadır.

Gönüllü Olmak İstiyorum Ancak Yoğun Çalışıyorum, İstediğim Yardım Faaliyetine Katılabilir Miyim?

Evet, katılabilirsiniz. Gönüllümüz olup yardım faaliyetlerimizin duyurulduğu whatsApp gruplarına katılarak hangi yardım faaliyetimizin ne zaman gerçekleşeceğini takip edebilir ve kendi müsaitlik durumunuza göre dilediğiniz yardım faaliyetimize katılabilirsiniz.

Gönüllü Olduğum Zaman Ne Gibi Faaliyetlerinize Katılım Sağlayabilirim?

Gönüllülük sürecinde ekip içerisinde duyuru yapılan her yardım faaliyetine katılım sağlayabilirsiniz. Örn; okul boyama, kütüphane kurma, çocuk festivali, uçurtma şenliği vb. etkinlikler; ayrıca çocuklar için bir hayaliniz ya da projeniz varsa bunları da ekip arkadaşlarımız ile gerçekleştirmek isteriz.

Sadece Çocuklara Mı Yardım Ediyorsunuz?

Hayır. Yalnızca çocuklara yardım etmiyoruz. İhtiyaç sahiplerimiz için çeşitli yardım birimlerimiz bulunmaktadır. İhtiyaçlarımızı belirleyip, ilgili birimlerimize yönlendirmekteyiz. 

İhtiyaç Sahibi Bir Aileye Derneğimiz Ne Gibi Yardımlarda Bulunuyor?

Tarafımıza ulaşan yardım talepleri üzerine ekip arkadaşlarımız ihtiyaç sahibi ailelerin evlerini ziyaret etmektedir. Ziyaret sonucunda tespit edilen ve o ilin hayırseverlerinin karşılayabileceği eksikler ve ihtiyaçlar giderilmektedir. Örn; beyaz eşya, koltuk, gıda, giyim vb.

Bağışta Bulunacağım Aileyi Sizinle Birlikte Ziyaret Edebilir Miyim?

Evet. Önceden bize bunu bildirirseniz bağış yapacağınız aileyi bizimle birlikte ziyaret edebilirsiniz.

Hangi Şehirlerde Ekibiniz Bulunuyor?

Derneğimizin merkezi İstanbul'da bulunmak üzere şu anda 16 ilde aktif bir şekilde ekibimiz bulunmaktadır. Hangi illerde bulunduğunu görüntülemek için şehirler sekmesini ziyaret edebilirsiniz.

Kurban Hakkında Detaylı Bilgi Verir Misiniz?

Kurbanlarımız Uganda ülkesinde bulunan ekip arkadaşlarımız tarafından ihtiyaç sahibi bölgelerde alınıp, bağışınız gerçekleştikten sonra ise islami ve insani koşullara uygun bir şekilde kesilmektedir.  Güncel kurban bağış bilgisine buradanulaşabilirsiniz.  

Nasıl Kurban Bağışında Bulunabilirim?

Kurban bağışınızı bize 3 şekilde ulaştırabilirsiniz. İlki ve en hızlısı web sitemiz üzerinden birkaç dakika içinde kolayca online kurban bağışında bulunabilirsiniz. İkincisi derneğimizin banka hesap numarasına havale/eft yoluyla bağışınızı ulaştırabilir veya dilerseniz çayımızı içmeye geldiğinizde kurban bağışınızı elden teslim edebilirsiniz.

Sizi Nasıl Vekil Tayin Edebilirim?

Kurban vekaleti vermeniz için her türlü söz, niyet ve fiil yeterli olmaktadır. Web sitemizden ''bağış yap'' butonuna tıkladığınızda karşınıza çıkan ekran üzerinden ''Yardımhane görevlisini vekil tayin ettim.'' butonuna tıklayarak bizi vekil tayin edebilirsiniz. Eğer vekaletinizi sözlü olarak vermek isterseniz 0216 343 75 75 numaralı telefonu arayarak bize kurban vekaletinizi verebilirsiniz. Hesap numarası ve online yaptığınız bağışlarınız için Yardımhane Derneği ekibi sizinle iletişime geçerek kurban vekaletinizi almaktadır. 

Su Kuyusu Hakkında Detaylı Bilgi Alabilir Miyim?

Uganda ülkesinde sadece sondaj sistemi ile su kuyusu açmaktayız. Sondajlı su kuyumuzun güncel bağış tutarı 240.000 ₺’dir. Tek başına su kuyusu açtıramayan hayırseverlerimiz sondajlı su kuyusuna hisseli olarak da bağışta bulunabilmektedir. 1 hisse bedeli 6000₺’dir. Maddi imkanları hisse bedelini de karşılayamayacak hayırseverlerimiz ise su kuyusu fonuna diledikleri miktarda bağışta bulunabilmektedir.  Su kuyularının güncel bağış bilgisine buradan ulaşabilirsiniz.

Yurtdışından Bağışlarımı Nasıl Gerçekleştirebilirim?

Yurt dışından bağış yapmak için web sitemiz üzerinden işlem gerçekleştirebilir veya yurtdışı paydaşımız olan The Inner Child hesap numaramıza bağış yapabilirsiniz. Detaylı bilgi için 216 343 75 75 numaralı hattımızı arayabilirsiniz.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                                  87’nci Birleşim

                                                                                              10 Mayıs 2016 Salı

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                               İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMA

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A)                                                                                                                                        Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.-  Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan’ın, Anneler Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı’nın, Uluslararası Trafik Güvenliği Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Parsak’ın, Afyonkarahisar’ın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan’ın, bütün kadınları ve anneleri saygı, sevgi ve minnetle selamladığına ve 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’na ilişkin konuşması

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan’ın, milletvekillerine araçların Parlamento içerisindeki engelli otoparkına park etmemeleri gerektiği konusunda uyarıda bulunmak istediğine ve işaret dili konusunda Meclis Başkanıyla görüşeceğine ilişkin açıklaması

 

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm’ün, Anneler Günü’ne, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’na ve Balıkesir’de kamu ve özel sektörde 2016 yılı itibarıyla engelli kadrosunun ne kadar olduğunu öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

2.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın’ın, Bursa Büyükşehir Belediyesinin 2014 yerel seçimlerinde ilk defa oy kullanan ilçelerden ve köylerinden beş yıl süreyle su abonelik ücreti alınmayacağı vaadini yerine getirmediğine ilişkin açıklaması

3.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin sulama ve içme suyuyla ilgili sorunlarına ilişkin açıklaması

4.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Düzce’nin çevresel atıklar, su, hava ve toprak kirliliği sorunlarının ne zaman çözüleceğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

5.- İstanbul Milletvekili Ali Şeker’in, Anneler Günü’ne ve Panama belgelerinin gereğinin yapılıp yapılmayacağını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

6.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, Balıkesir’in İvrindi ilçesinin Soğanbükü Mahallesi’ni ana asfalta bağlayan 2 kilometrelik yolun bir an önce yapılması ve diğer sorunlarının çözülmesi için yetkilileri göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması

7.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, çocuk tecavüzlerine ve bu konuda verdikleri araştırma önergesi ile kanun tekliflerine AKP’nin destek vermediğine ilişkin açıklaması

8.- Manisa Milletvekili Mazlum Nurlu’nun, elektrik faturalarındaki kaçak bedelinin vatandaşa yüklenmesinin doğru olmadığına ilişkin açıklaması

9.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun, Bursa’nın Karacabey ilçesinin Gölecik Mahallesi’ne yapılan kanalizasyonun bacasının civardaki tarım alanlarını sulamakta kullanılan Gölecik Deresi’ne akıtıldığına ilişkin açıklaması

10.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümer’in, Kastamonu Belediye Başkanı Tahsin Babaş’ın kültürümüze aykırı olduğu gerekçesiyle düğünlerde ve bayramlarda köçek oynatılmasını yasaklamasına ilişkin açıklaması

11.- Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek’in, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları çalışanlarının sorunlarına ilişkin açıklaması

12.- İzmir Milletvekili Musa Çam’ın, iş kazalarında, iş cinayetlerinde, maden kazalarında hayatını kaybedenleri rahmetle andığına ve AKP Hükûmetini bu cinayetleri önlemeye davet ettiğine ilişkin açıklaması

13.- İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi’nin, Kilis’te büyük bir dram yaşandığına ve şehre gönderilen psikologların telkinleriyle ilgili basına yansıyan haberler konusunda Hükûmetten bir açıklama beklediğine ilişkin açıklaması

14.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in, 9 Mayıs Avrupa Günü’ne ilişkin açıklaması

15.- Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil’in, Türkiye’de uyuşturucu kullanımının arttığına ve acilen önlem alınması gerektiğine ilişkin açıklaması

16.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlu’nun, mesleki yeterlilik belgesi edinme zorunluluğu için tanınan sürenin 26 Mayısta sona ereceğine ve yaşanması muhtemel mağduriyetlerin önüne geçmek için bu sürenin yıl sonuna kadar uzatılması gerektiğine ilişkin açıklaması

17.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Anneler Günü’ne ve 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’na ilişkin açıklaması

18.- Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel’in, cezaevlerine kapatılmış, çocuklarının cenazelerine hâlâ ulaşamamış anneler varken Anneler Günü’nü kutlama imkânına sahip olunmadığına ve 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’na ilişkin açıklaması

19.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Anneler Günü’ne, 10 Mayıs Danıştayın Kuruluş Günü ve İdari Yargı Günü’ne ve millî iradeye destek için Mecliste olan Kayseri’nin aydın, ilerici gençlerini Cumhuriyet Halk Partisi adına saygıyla selamladığına ilişkin açıklaması

20.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün, Anneler Günü’ne ve Türkiye ’nin çok ciddi bir şekilde terörle mücadele ettiği bir süreçte olduğuna ilişkin açıklaması

21.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, Anneler Günü’ne, Afyonkarahisar Kanlıca’da yapılan TOKİ konutlarında şehitlerin eşlerine tanınan hakkın anne ve babalarına tanınmasıyla ilgili bir çalışma ve bir şirketin Sandıklı ilçesinin Ballık köyünde ağaç katliamı yapmasıyla ilgili bir işlem yapılıp yapılmayacağını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

22.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in, Anneler Günü’ne ilişkin açıklaması

23.- İstanbul Milletvekili Didem Engin’in, Hükûmetin Kilis’e yapılan saldırıları ve yaşanan acıları görmezden geldiğine ilişkin açıklaması

24.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Genel Kurul çalışmalarının işitme engellilere işaret diliyle ulaştırılması ve milletvekillerinin engelli otoparkına araçlarını park etmemeleri gerektiğine ilişkin açıklaması

25.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Hükûmetin vize muafiyeti konusundaki yaklaşımına, Meclisin Avrupa Birliğinin beklediği anlaşmaları geçirmesi gerektiğine ve CHP Grubu olarak katkı vermeye hazır olduklarına ilişkin açıklaması

26.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün, doğrudan gündeme alınma önergesiyle ilgili konuda Bakanlığın bir çalışması olduğuna ve bu çalışmalar tamamlandığında konunun gündeme geleceğine ilişkin açıklaması

27.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

28.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

29.- Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel’in, sarayın Başbakana yapmış olduğu darbenin sadece bir partinin iç sorunu değil tüm Türkiye'nin sorunu olduğuna ilişkin açıklaması

30.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, komisyonların bulunmaması nedeniyle çok sayıda kanun tasarısının ertelenmesinin doğru olmadığına, üzerinde grupların muhalefet şerhinin olmadığı bir uluslararası anlaşma olduğu için ve geleceğe kötü bir örnek teşkil etmeyecekse bu uygulamayı bir seferlik kabul ettiklerine ilişkin açıklaması

31.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

32.- Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel’in, kürsüde konuşan milletvekiline laf atmak, sataşmak şeklindeki yaklaşımı doğru bulmadıklarına ve kınadıklarına ilişkin açıklaması

33.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

34.- Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu’nun, Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması ile Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

35.- Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel’in, Parlamento kültürünün erkek egemen zihniyetten arındırılması gerektiğine ve cinsiyetçi söylemleri kabul etmediklerine ilişkin açıklaması

36.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

37.- Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu’nun tutumunun ve grup başkan vekiliyle birlikte alay eder bir tarzda davrandıklarının kamera kayıtlarından tespit edilebileceğine ilişkin açıklaması

38.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in Milliyetçi Hareket Partisinin kongre süreciyle ilgili iddialarının mesnetsiz olduğuna ilişkin açıklaması

39.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

40.- Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun, Bakanlar Kurulunda Milliyetçi Hareket Partisinin kongresiyle alakalı bir görüş, herhangi bir söylem veya sunum yapılmadığına ilişkin açıklaması

41.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ın 29 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesi üzerindeki soru-cevap işlemi sırasındaki bazı ifadelerine ve Meclis Başkan Vekiline had bildirme şeklindeki davranışını kınadığına ilişkin açıklaması

42.- Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel’in, herkesin düşüncesini özgürce ifade edebileceğine ama had bildirme şeklindeki bir yaklaşımın doğru olmadığına ilişkin açıklaması

43.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün, eleştirilerin çerçevesinin çok iyi çizilmesi, tüm milletvekillerinin nezaket ve zarafet kurallarına uygun davranması ve Meclis Başkan Vekilinin görevini ifa ederken İç Tüzük hükümlerine bağlı bir şekilde çalışmaları sürdürmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

44.- Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel’in, Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

 

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A)                                                                                                                                        Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu ve 21 milletvekilinin, eğitim sisteminde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/196)

2.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu ve 19 milletvekilinin, çölyak hastalığının sebep ve sonuçlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/197)

 

 

3.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok ve 20 milletvekilinin, Balıkesir Ovası'nın kuzeyi ile Simav Çayı aşağı çığırı arasındaki bölgede akarsularda meydana gelen kirlenmenin insan ve tabiata olan etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/198)

 

B) Önergeler

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin (2/571) esas numaralı, 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/30)

 

VIII.- ÖNERİLER

A)                                                                                                                                        Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, engelli vatandaşların kamusal hizmetlerden tam olarak yararlandırılması yollarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu ve arkadaşları tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/183) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Mayıs 2016 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- HDP Grubunun, Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve arkadaşları tarafından, emekli vatandaşların sorunlarının araştırılması amacıyla 12/4/2016 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 10 Mayıs 2016 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Murat Emir ve arkadaşları tarafından, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Garı önündeki barış mitingine yönelik terör saldırısına ilişkin başta istihbarat birimleri ve emniyet güçlerinin ihmalinin araştırılması amacıyla 21/4/2016 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 10 Mayıs 2016 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A)                                                                                                                                        Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Siyasi Etik Kanunu Teklifi (2/1000) ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Anayasa Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 307)

2.- Avrupa Konseyi Terörizmin Önlenmesi Sözleşmesine Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/672) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 248)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/419) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 87)

4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ruanda Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Askeri Alanlarda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/308) ile Millî Savunma Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 5)

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Nijer Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/316) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 10)

6.- Türkiye Cumhuriyeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Arasında Stratejik Ortaklık ve Dostluk Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/325) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 24)

7.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Endonezya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Deniz Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/332) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 26)

8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Belçika Fransız Toplumu Hükümeti, Valonya Hükümeti ve Brüksel-Başkent Bölgesi Fransız Toplumu Komisyonu Heyeti Arasında Kültür, Eğitim ve Bilimsel Araştırma Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/324) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 29)

9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler İnsani İşler Eşgüdüm Ofisi Arasında Türkiyede Bir Ülke Ofisi Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/327) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 30)

 

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın 29 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

2.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

3.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

4.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya’nın, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın 29 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesi üzerinde şahsı adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

5.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

6.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya’nın, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

7.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına, tekraren sataşması nedeniyle konuşması

 

 

XI.- OYLAMALAR

1.- (S. Sayısı: 30) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler İnsani İşler Eşgüdüm Ofisi Arasında Türkiyede Bir Ülke Ofisi Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması 

 

XII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Bursa Milletvekili Kadir Koçdemir'in, kadınların doğum borçlanması şartlarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu’nun cevabı (7/4081)

 

2.- Denizli Milletvekili Kazım Arslan'ın, Türk Telekom - TTNet tarafından faturasını vaktinde ödemeyenlerden alınan bedele ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci'nin cevabı  (7/4117)

 

3.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, yurt dışı gezilerine katılan gazete temsilcilerine ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci'nin cevabı (7/4647)

 

4.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın, Pazarkule Sınır Kapısı'ndan yapılan araç ve şahıs giriş çıkışlarına,

Öncüpınar Sınır Kapısı'ndan yapılan araç ve şahıs giriş çıkışlarına,

İlişkin soruları ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci'nin cevabı (7/4648), (7/4649)

 

5.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, esnaflara verilen destek kredisine ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci'nin cevabı (7/4650)

 

6.- Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil'in, soru önergeleri ile ilgili çeşitli verilere ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Ahmet Aydın’ın cevabı (7/4735)

 

 

 

 

 

 

10 Mayıs 2016 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.02

BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN

KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Emre KÖPRÜLÜ (Tekirdağ)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 87’nci Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için iki dakika süre vereceğim.

Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel aracılığıyla iki dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Anneler Günü münasebetiyle söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Şenal Sarıhan’a aittir.

Sayın Sarıhan, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

Çiçeklerle geldiniz, ne güzel.

(Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan tarafından Başkan Vekili Pervin Buldan’a çiçek takdim edilmesi)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.-  Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan’ın, Anneler Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

ŞENAL SARIHAN (Ankara) – Sevgili arkadaşlar, bugün birçok önemli günü arkada bırakmış olan bir gün. 6 Mayıs, 3 fidanın yaşamını yitirişinin yıl dönümüydü.

BAŞKAN – Sayın Sarıhan, sürenizi tekrar başlatacağım.

Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda bir uğultu var. Sayın Sarıhan’ı kürsüye davet ettik ve Anneler Günü münasebetiyle bir konuşma yapacak. Hepinizin dinlemesini rica ediyorum.

Sürenizi yeniden başlatıyorum Sayın Sarıhan, buyurunuz.

ŞENAL SARIHAN (Devamla) – Teşekkür ederim.

Değerli arkadaşlar, hepinizin bildiğini düşündüğüm bir şiir vardır, Nazım Hikmet’in dizeleri, der ki: “Analardır adam eden adamı/ Aydınlıklardır önümüzde gider./ Sizi de bir ana doğurmadı mı?/ Analara kıymayın efendiler./” ve “Bulutlar adam öldürmesin.” diye sürer. Nazım Hikmet’in bu sözleri “ana” sözü geçtiğinde hep usuma düşer ama içinde bulunduğumuz koşullar en çok fiziksel ve duygusal boyutlarıyla anaların ağlamasına, anaların kıyılmasına yol açmaktadır ne yazık ki. Çatışma, ayrımcılık ve nefretin toplumsal yapıyı bozduğu bu şiddet ortamında kaybedilen her can, bir annenin yüreğini dağlamaktadır. Soma’da, Ermenek’te toprak altında kalan her beden, bir annenin yüreğini mezar hâline getirmektedir. Her sene iş cinayetlerine kurban giden ve sayıları binlerle ifade edilen yitik her bir yaşam beraberinde bir ananın ve ileride ana olacak kız çocuğunun yaşamını alıp götürüyor.

Yıllardır faili meçhul olaylarda kaybettiklerinin ve zorla kaybedilenlerin ardından adalet arayışlarında umudu tüketmemek için birbirine sığınanlar, yaşamları sona erdiği hâlde umutları sona ermeyenler hep analar olmakta. Suç işlediğinde çoğunlukla küçücük çocuklarıyla birlikte cezaevlerine kapattığımız, annelikleriyle bir kez daha ceza biçtiğimiz analarımız var. Evde, sokakta, tarlada, okulda, iş yerlerinde psikolojik, fizyolojik, ekonomik her türlü şiddet, taciz ve tecavüzle varlıklarını, yaşam olanaklarını ortadan kaldırdığımız kadınlar. Evet, bizim kadınlarımız, onlar bir anne ya da bir annenin kızı. Anneler Günü’nü bir kapitalizm aracı hâline getirdiğimiz zaman onlara sunduğumuz sevginin, onlara gösterdiğimiz saygının da ne yazık ki çok büyük bir değeri kalmıyor.

Değerli arkadaşlar, biraz sessiz olabilirseniz aslında burada kendisi de bir anne olan, bir kadın arkadaşınızın konuştuğunu hisseder ve biraz daha saygıyla dinleme lütfunda bulunursunuz. Sözlerim hepimizin annelerine gidiyor, sözlerim bütün kadınlarımıza gidiyor. Biz burada onlara aydınlık bir dünyayı yaratmakla sorumlu olan vekilleriz. Hepimizin bir sorumluluğu var. Türkiye’yi barış içinde bırakmak için, Türkiye’yi işi, aşı, canı olan çocuklarla mutlu anneler diyarı yapmak için hepimizin bir sorumluluğu var.

Bakınız, biraz önce, Değerli Başkan Vekilimize beyaz karanfiller sundum. Bu beyaz karanfiller, neden alışkın olduğumuz kırmızı karanfilleri yansıtmıyor da bembeyaz? Çünkü Anneler Günü’nün işareti beyaz karanfillerdir. Yıllarca önce annesi için bu günün yapılmasını, bu günün bir anma günü olmasını, Anneler Günü olmasını isteyen kadın arkadaşımız 400 beyaz karanfil dağıtmıştı. Ben bugün 400 beyaz karanfil dağıtmıyorum ama biraz sonra her grubumuzdan kadın arkadaşlarımıza sunarak bu günü anmış olmak istiyorum. Amacım şudur: Burada biz kadınlar kendi aramızda ve kadınlara saygı duyan arkadaşlarımızın sorumluluğuyla ülkemiz yararına olan; ülkemizin işçi sınıfı, ülkemizin kamu çalışanları, ülkemizin kadınları, gençleri onların yararına olan işler için kolları sıvayabilir, kısır çatışmalardan vazgeçerek hep birlikte bir bütün olmayı, bu büyük vatan anayı sevmeyi, onun için de mücadele etmeyi eğer önümüze alabilirsek bütün yollar hepimiz için açık olacaktır; bu inançtayım ve bunun ancak bugünkü günlerde, içinde yaşadığımız günlerde hem partilerimiz içinde hem yurdumuzda barışın sağlanmasıyla mümkün olduğu inancındayım ve o zaman artık bulutların adam öldürmeyeceği, bulutlardan sevgi yağmurlarının yağacağını umut etmek istiyorum.

Hepinize teşekkür ederim, saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Sarıhan.

Sayın milletvekilleri, gündem dışı ikinci söz, Uluslararası Trafik Güvenliği Haftası münasebetiyle söz isteyen Erzurum Milletvekili Sayın Mustafa Ilıcalı’ya aittir.

Süreniz beş dakika.

Buyurun Sayın Ilıcalı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

2.- Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı’nın, Uluslararası Trafik Güvenliği Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) – Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Bu güzel konudan ve vekilimizin güzel jestinden sonra bu kanayan yaramızla ilgili bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bundan önce ben de tüm annelerin bu güzel gününü kutluyorum. Ben annemi bir trafik kazasında kaybettim. Kaybettiklerimize de Allah’tan rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun.

Bilindiği gibi, Uluslararası Trafik Günü mayıs ayının ilk cumartesi günü ve ondan sonraki hafta yani bu hafta Uluslararası Trafik Haftası olarak bütün dünyada kutlanıyor. Ben de bu konuyu Mecliste gündeme getirerek burada bir farkındalık oluşturmak için bazı istatistiki bilgiler ve perşembe günü yapacağımız bir toplantıyı bilgilerinize sunmak istiyorum.

Trafik güvenliği konusunda, baktığımız zaman, Avrupa Birliği ülkelerini ve Türkiye’yi karşılaştırdığımız zaman, ağırlıklı olarak hem yolcuda hem yükte kara yoluyla yolcu ve yük taşımacılığımızı gerçekleştiriyoruz. Son yıllarda demir yolunun, hava yolunun payının artmasına rağmen henüz bugün için yük taşımacılığının yüzde 89’u, yolcu taşımacılığının da yüzde 89’u kara yoluyla gerçekleşiyor. Bunun sonucu olarak da kara yolunda trafik kazaları gündeme geliyor, her gün medyada da yer alıyor. 2016 Şubat ayı itibarıyla baktığımız zaman, sürücü sayısı 27 milyon 576 bine, motorlu araç sayısı 20 milyon 159 bine ulaşmış. Bu -ekonomik gelişmemize paralel olarak- sayıların artması karşılığında kazaların da artmasına vesile oluyor. 2012-2013 yılları karşılaştırıldığında bin kişiye düşen toplam araç sayısındaki artış Almanya’da yüzde 20, Fransa’da yüzde 26, İspanya’da yüzde 39’ken ülkemizde yüzde 108. Bu son derece önemli. 2015 yılı itibarıyla ülkemizde bin kişiye düşen toplam araç sayısı 2012 yılına göre yüzde 25’lik bir artış sağlamış.

Her yerde trafik kazası oluyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada her yıl yaklaşık 1 milyon 250 bin kişi trafik kazasında hayatını kaybetmekte. Ülkemizde de 2015 yılında meydana gelen 183.011 trafik kazasından 3.831 kişi olay yerinde hayatını kaybetmiş, 308.120 kişi yaralanmıştır.

Burada, kazaların nedenlerine baktığımız zaman, ağırlıklı olarak yüzde 98 insan hatası oluyor; insan olarak, sürücü, yaya, yolcu olarak bunun büyük bir pay tuttuğunu görüyoruz. Bu kazaların nedenlerini incelediğimiz zaman, istatistiklere göre sürücü kaynaklı kazaların yüzde 44’ü aşırı hızdan, yüzde 15’i hatalı sollamadan, yüzde 2’si kırmızı ışık ihlalinden, yüzde 2,6’sı ise ters yönde araç kullanmaktan kaynaklanmaktadır. Yapılan bilgilendirme, teknolojik mücadele sonucu 100 milyon taşıt/kilometreye düşen ölü sayısı 2003’te 5,72 iken 2014’de 2,17’ye düşmüş.

Özellikle İçişleri Bakanımız Efkan Ala Bey’e buradan teşekkür etmek istiyorum; son zamanlarda, trafik kazalarının azalması ve trafik güvenliğinin artırılmasına yönelik üniversitelerle beraber bir çalışma başlatmış vaziyette Emniyet Genel Müdürlüğü ve iki tane önemli başlığı var. Bir; teknolojinin yoğun bir şekilde kullanılması, ikincisi ise, insanlarda bilinç ve eğitimin artırılmasına yönelik çalışmalar. Bu manada, Emniyet Genel Müdürlüğüyle beraber bu çalışmalar hızla devam etmekte. Biz de bu konuya katkıda bulunmak için, milletvekili olarak, perşembe günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir toplantı yapacağız. Buradan sayın Milliyetçi Hareket Partisinin, HDP’nin, Cumhuriyet Halk Partisinin, AK PARTİ’nin grup başkanlarına ve burada grup başkan vekillerine, milletvekillerine seslenmek istiyorum. Perşembe günü Meclis kampüsünde yapacağımız toplantıda bir farkındalık oluşturmak manasında Emniyet Genel Müdürlüğüyle beraber böyle bir toplantı yapacağız. Shell Türkiye Başkanlığı da bu toplantımıza bir destek verdi; Başkanı Ahmet Bey’e, Emniyet Genel Müdürümüze teşekkür ediyoruz. Bir simülatör uygulamamız olacak kampüste. Simülatör uygulamasında emniyet kemerinin yararlarını göreceğiz. Bu törenimize öğrencilerimiz, trafik kazalarında sakat kalmış engelli vatandaşlarımız katılacak. Bunlara ait bakanlığımızın yapmış olduğu çalışmalar, yapılması gerekenleri paylaşacağız.

Başkanım da bana böyle bir Trafik Haftası’nda söz verdiği için teşekkür ediyorum. Hepinizi perşembe günü Meclis kampüsünde yapılacak olan törene davet ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Simülatör denemesi için de davetimi siz değerli vekiller için tekrarlıyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Kazasız, güzel bir trafik diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ilıcalı.

Biz de annenizin vefatından dolayı bir kez daha size başsağlığı dileklerimizi ifade etmek istiyoruz.

Gündem dışı üçüncü söz, Afyonkarahisar’ın sorunları hakkında söz isteyen Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Mehmet Parsak’a aittir.

Buyurun Sayın Parsak. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

3.- Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Parsak’ın, Afyonkarahisar’ın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) – Aziz Türk milleti, saygıdeğer milletvekilleri; seçim çevrem ve memleketim Afyonkarahisar’ımızın sorunlarını değerlendirmek üzere gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Her şeyden önce şunu ifade etmeliyim ki cumhuriyet tarihi boyunca Afyonkarahisar’da taş üstüne taş koyan herkesten Allah razı olsun diyoruz. Ancak, sorumlu muhalefet anlayışımız gereği, eksiklik ve yanlışlıkları da gerçekçi bir şekilde ortaya koymamız büyük önem taşımaktadır.

Sayın milletvekilleri, verimli toprak ve su kaynaklarına mermercilik ve jeotermal enerji gibi avantajlarına, stratejik ulaşım imkânlarına ve zengin bir tarihî geçmişe sahip olmasına rağmen, AKP hükûmetleri döneminde 49 beldesi köy olan, Türkiye'nin en çok göç veren ilk 30 ili arasında yer alan, jeotermal enerjiye sahip olmasına rağmen hava kalitesi hassas ve sağlıksız olarak değerlendirilen ve AKP’li yetkililer tarafından defalarca Ege’nin yıldızı yapılacağı söylenilen Afyonkarahisar’ımız, ne yazık ki Ege’nin en geri kalmış illeri arasında yer almaktan kurtulamamaktadır.

Genel olarak bakıldığında, Afyonkarahisar’da tüm hemşehrilerimiz önemli sorunlarla boğuşmakta; işçimiz, memurumuz, emeklimiz ay sonunu getirememekte; esnafımız, iş adamlarımız iflas etmekte; hayvancımız, çiftçimiz perişan vaziyettedir.

Kuzey ve güney uçları arasındaki mesafesi 250 kilometrenin üzerinde olan ilimizde 49 belediyenin kapanması sonucu kamu hizmetlerinde önemli aksaklıklar yaşanmaktadır.

Jeotermal su avantajı açısından sağlık turizminin başkenti olacağı söylenen Afyonkarahisar, ne yazık ki âdeta AKP kamplarının başkenti olabilmiştir.

Diğer yandan, Afyonkarahisar’ın Türkiye'de jeotermal seracılık yapılan tarım alanları içerisindeki payı yüzde 11’dir.

Sultandağı ve Çay başta olmak üzere, vişne ve kiraz üretiminin önde geldiği ilçelerimizde üreticiler âdeta kan ağlamaktadır. Afyonkarahisar’ın tarım alanları 2007 yılında yaklaşık 5,5 milyon dekar iken, bugün 4,5 milyon dekara kadar gerilemiştir. Şeker pancarı, haşhaş, patates, vişne ve kiraz gibi stratejik ürünlerimize gereken ilgi ve destek hâlâ gösterilememekte; pansuman tedbir ve desteklemelerle sorunlar ötelenmektedir. Bir zamanlar Türkiye'nin önde gelen kırmızı et üretim merkezi konumunda bulunan Afyonkarahisar, artan yem fiyatları ve plansız canlı hayvan ithali gibi nedenlerden dolayı arka sıralara düşmüş, âdeta kotralar boşalmıştır. Benzer şekilde, yumurta borsası durumunda olan Başmakçı ilçemizdeki üreticiler Hükûmetin tutarsız Orta Doğu politikası ve yanlış ekonomik politikalar sonucu varlık yokluk mücadelesi vermektedir. Bu noktada son dönemde yem ve gübredeki KDV’nin düşürülmesi de üreticilere olumsuz yansımış, üreticileri KDV açısından borçlu duruma getirmiştir. Çiftçimiz bu ve pek çok sebeple perişan vaziyettedir ve borçlarını ödeyemez durumdadır. Çiftçilerimiz borçlarının yapılandırılmasını ve ödeme kolaylığı sağlanmasını beklemektedir. İscehisar başta olmak üzere, birçok ilçemiz açısından da bir madencilik şehri olan Afyonkarahisar’da maden izinlerinin Başbakanlık denetlemesine bırakılması ve artan harçlar nedeniyle yatırımcılar zor durumda kalmıştır; iş yerleri kapanmakta, işçiler işsiz kalmaktadır.

Afyonkarahisar’ımızda uzun yıllardır süregelen Ankara-İzmir otoyolunun nereden geçeceği tartışmaları otoyolun Eskişehir ve Kütahya’nın ilçeleri üzerinden geçeceğinin anlaşılmasıyla hayal kırıklığına dönüşmüştür. Ankara-İzmir otoyolunu Afyonkarahisar’ımıza istiyoruz. Yap-işlet-devret modeliyle yapılan Zafer Bölgesel Havalimanı’nın kamuya bugüne kadarki zararı ise 4 milyon avroyu geçmiştir. Bu zararın engellenmesi için bir an önce tedbir alınmasını ve sözleşme süresi boyunca zararın gederek büyümesinin önlenmesini bu yönüyle de beytülmale sahip çıkılmasını istiyoruz.

Ekonomik açıdan 130 farklı ülkeye ihracat yapan ilimizin ihracatı 2015 yılında 60 milyon dolar düşerek bir önceki yıla göre yüzde 15,1 oranında azalmıştır. İhracat yapan tüm sektörlerimiz adına bir an önce bu kanayan yaranın tedavisini talep ediyoruz.

Türkiye'ye Cumhurbaşkanı, Başbakan ve sayısız devlet adamı kazandırmış efsane okullarına rağmen Afyonkarahisar il olarak YGS ve LYS gibi sınavlarda Türkiye'de, ne yazık ki, ilk 50’ye bile girememekte, eğitim sistemimiz âdeta alarm vermektedir.

Bu sıraladıklarım ve zaman sınırlamasından dolayı dile getiremediğim tüm bu eksikliklerin bir an önce giderilmesini Afyonkarahisar halkı adına talep ediyorum.

Son olarak, Afyonkarahisar’ımız istiklal madalyasının en fazla yakıştığı il. Bu noktada bir kanun teklifim var. Tüm siyasi parti gruplarına sesleniyorum, başta ilimizin milletvekilleri, Sayın Bakan olmak üzere: Bu meseleyi siyasi bir yaklaşımla değil, Afyonkarahisar’ın hak ettiği istiklal madalyasıyla taçlandırılmasını talep ediyor, bu vesileyle sizleri bir kere daha saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Parsak.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce, sisteme giren ilk 15 milletvekiline 60’a göre yerlerinden bir dakika söz vereceğim, daha sonra sayın grup başkan vekillerine söz vereceğim.

Ancak, sayın milletvekillerine söz vermeden önce, Anneler Günü dolayısıyla ben de duygu ve düşüncelerimi sizlerle ve kadınlarla, annelerle paylaşmak istiyorum.

V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan’ın, bütün kadınları ve anneleri saygı, sevgi ve minnetle selamladığına ve 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’na ilişkin konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, sevgili kadınlar ve değerli anneler; geçtiğimiz hafta Anneler Günü haftasıydı. Yaşamı doğuran, besleyen kadınlar olarak bizler biliriz ki insan hayatı ve onurlu bir yaşam yeryüzündeki en kıymetli şeydir. Binlerce anne katledilen evlatlarının acı yokluğunda Anneler Günü’nü karşılarken bu makamdan Anneler Günü’nü kutlamayacağım elbette.

Bir yandan anneliği kutsayarak diğer taraftan militarist erkek şiddetiyle kadınları ve evlatları yaşamdan koparanlara ve vicdanlara seslenmek istiyorum. Cenneti annelerin ayaklarının altında gördüğünü söyleyenler, kadınların ve de annelerin ayaklarına nasıl bir cehennem serdiğinizi de ifade ediniz. Zira bizim kutsanmaya değil, hesap verecek bir siyasi ahlaka ihtiyacımız var.

Her gün onlarcamız erkek cinayetlerinde can veriyoruz. Ömrü boyunca bir gün yavrusu gelir de tanıyamaz diye evini boyatmayan Berfo ananın bu hasretle can verdiği ülke burası değil midir?

Evinin önünde 12 yaşında bedenine 13 kurşun sıkılarak katledilen Uğur’un annesi bu ülkede yaşıyor. Minicik çocuğunun, Ceylan’ının parçalarını bu topraklarda eteğine topladı annesi.

Roboski’de kendi devletinin uçak bombaları tarafından parçalanan bedenlerini kucağına alan annelerin feryadı bu topraklarda yankılandı.

14 yaşındaki yavrusunu ekmeğe gönderip cansız bedenini kucağına alan Berkin’in annesi var bu ülkede.

2 aylık Miray bebeğin keskin nişancılar tarafından katledildiği, bodrumlarda ciğerparelerin yakıldığı bir vahşeti yaşattı bu ülkeyi yönetenler. O ateş çemberinin yaktığı nice anne çocuklarına değil mezarlarına sarılıyor artık.

57 yaşında bir annenin hem canını alıp hem de bedenini sekiz gün sokak ortasında bekleterek kurda kuşa yem etmek istemedi mi anneliği kutsadığını söyleyenler?

Geçen hafta 580’inci kez oturan Cumartesi Anneleri adalet arayışlarına cevap verilmediği ve çiçek bırakacak mezarları olmadığı için on yıllardır Anneler Günü’nü kutlamıyor ve burada adını anamayacağım daha binlerce kadına yaşatılan bunca acı, vahşet varken bu ülkeyi yönetenlerin yapamayacağı işlerin başında Anneler Günü’nü kutlamak ve anneliğin kutsallığından söz etmek gelir.

O nedenle, buradan her annenin hiç tereddüt etmeden dilediği talebini bir defa daha dile getirmek istiyorum: Ayağımızın altına cennet istemiyoruz, çocuklarımızın güven içinde yaşadığı bir ülke istiyoruz. Bizim cennetimiz, doğurup büyüttüklerimizin canının yanmadığı, yaşamın sonuna kadar savunulduğu bir ülkedir. Ben biliyorum ki sonsuz bir kararlılık ve inançla zulüm ve baskının karşısında duran kadınlarımız var oldukça bu topraklar bir gün mutlaka ölümün değil, onurlu bir yaşamın, güzelliklerin yurdu olacaktır.

Bu inançla, bütün kadınlarımızı ve de annelerimizi saygıyla, sevgiyle, minnetle ve şükranla selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, ayrıca, bu hafta Engelliler Haftası. Siyaset dünyası kendi sorunlarıyla boğuşurken insan, maalesef, göz ardı edilmekte, hak ettiği özeni ve değeri devlet nezdinde görememektedir.

Türkiye’de sayısı milyonları bulan ve fakat ne sosyal alanda ne eğitim alanında ve ne de kamusal alanda bulunamayan bir engelli nüfusu bulunmaktadır. Engellilerin acınmaya değil, desteklenmeye ihtiyacı vardır. Toplumdaki dezavantajlı kesimlerin yaşamlarını düzenleyecek, onlara kolaylık sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılması kadar bu yasaların hayata geçirilmesi de elzemdir.

Ben, Dünya Engelliler Haftası vesilesiyle bütün engelli yurttaşlarımız ile dayanışma duygularımı paylaşıyorum; daha güzel, daha yaşanılabilir bir ülke düzeyine mücadele birliğiyle mutlaka ulaşacağımızı belirtmek istiyorum.

Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme giren sayın milletvekillerine söz vereceğim, ancak ilk 15 milletvekiline söz vereceğim.

Bu hafta, Anneler Günü vesilesiyle daha sonra da sisteme giren sayın kadın milletvekillerine gün boyunca söz vereceğim, bilgilerinize sunarım. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

İlk söz, Sayın Tüm…

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm’ün, Anneler Günü’ne, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’na ve Balıkesir’de kamu ve özel sektörde 2016 yılı itibarıyla engelli kadrosunun ne kadar olduğunu öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

MEHMET TÜM (Balıkesir) – Sayın Başkan, ülkemizde acı ve gözyaşının son bulması dileğiyle ben de Anneler Günü’nü kutluyorum.

10-16 Mayıs Engelliler Haftası’dır. Buradan tüm engelli yurttaşlarımızı selamlıyor, engelsiz bir yaşam diliyorum.

Güney Marmara Kalkınma Ajansı ve Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünün birlikte koordine ettiği Balıkesir İl Engelli Nüfus Veri Tabanı araştırmasına göre Balıkesir’de bulunan engelli sayısı 138 bindir, bu ciddi bir rakamdır. TÜİK verilerine göre Balıkesir’de istihdam edilen toplam engelli sayısı sadece 572 kişidir. Türkiye’de kamuda bulunan engelli kontenjanlarının yarıdan fazlasının boş olduğunu biliyoruz. Sayın Bakana sormak isterim: Balıkesir’de kamu ve özel sektörde 2016 yılı itibarıyla engelli kadrosu ne kadardır? Bunun ne kadarı kullanılmaktadır? Türkiye’de toplam engelli kontenjanı ne kadardır? Ne kadarı boş durumdadır? Bunlar neden kullanılmıyor? Engellilere maaş bağlama yerine iş imkânı yaratacak yeni bir uygulamanız var mıdır, varsa bunlar nelerdir?

BAŞKAN – Sayın Aydın…

2.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın’ın, Bursa Büyükşehir Belediyesinin 2014 yerel seçimlerinde ilk defa oy kullanan ilçelerden ve köylerinden beş yıl süreyle su abonelik ücreti alınmayacağı vaadini yerine getirmediğine ilişkin açıklaması

ERKAN AYDIN (Bursa) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Seçim bölgem Bursa’da 2014 yerel seçimlerinde Büyükşehir Belediyesi, dağ ilçeleri ve ilk defa büyükşehirde oy kullanan ilçelerden ve köylerinden beş yıl süreyle su abonelik paralarını almayacaklarını, köylerine kendi imkânlarıyla getirdikleri suların beş sene boyunca ücretsiz olacağını vadetmişti. Ancak son günlerde gelen yoğun şikâyetlerde, özellikle Orhaneli, Keles, Büyükorhan, Harmancık ilçelerinden hem “su saati” adı altında hem de “su parası” adı altında yüksek paralar talep edilmektedir. Bu konunun, aynen yerel seçimde söz verildiği gibi, araştırılarak köylünün, vatandaşın sorununun giderilmesini talep etmekteyiz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Gürer…

3.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin sulama ve içme suyuyla ilgili sorunlarına ilişkin açıklaması

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, bu hafta sonu da Niğde ilinde köy ve kasabaları gezdim. Genelde bizlere en çok iletilen konulardan biri sulama ve içme suyuyla ilgili sorunlar. Ulukışla’nın Tepeköy ve Şeyhömerli, Bor’un Kılavuz köylerinde içme suyu sorunları olduğunu belirttiler. Niğde-Himmetli, Bor-Halaç, Bor-Havuzlu, Ulukışla-Tepeköy, Ulukışla-Şeyhömerli, Ulukışla-Horoz köylerinde de su kaynaklarına gölet talebi var. Darboğaz ve Emirler’de göletlerle ilgili sorunlar devam ediyor; Darboğaz göletinin bir an önce düzen bulması için taleplerini yeniden ilettiler. Bu konuda yapılması gerekenler için Devlet Su İşlerinin bölgede bu tür talepleri bir an önce karşılaması genel bir istek.

Ayrıca, sulama suyu sorunu Niğde için genel bir sorun. Bu konuda da Ecemiş suyuyla ilgili projenin bir an önce gerçekleştirilmesi tüm hemşehrilerimin dileği.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Tanal…

4.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Düzce’nin çevresel atıklar, su, hava ve toprak kirliliği sorunlarının ne zaman çözüleceğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, değerli bakanlar; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının düzenlemiş olduğu Türkiye’de Çevre Sorunları ve Öncelikleri Değerlendirme Raporu’na göre Türkiye çapında 81 ilin su, hava, atık ve gürültü kirliliği durumu ortaya konulan bir karnesi ortaya dökülmüştür ve bu en önemli sorunlardan Düzce’de çevresel atıklar sorunu 1’inci sırada, su kirliliği 2’nci sırada, hava kirliliği 3’üncü sırada, toprak kirliliği 4’üncü sırada, gürültü kirliliği 5’inci sırada. Siz Düzce’nin bu mağduriyetini bakanlık olarak ne zaman gidereceksiniz? Sayın Bakanım, siz Düzce’de toplantı yapmıştınız. Oraya 11 tane vaatte bulundunuz. Yıl şu anda 2016’nın Mayıs ayında. Bu vaatlerinizin hiçbirisi gerçekleşmedi. Düzceliler mağdur. Düzce’nin bu mağduriyetini ne zaman gidereceksiniz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Şeker…

5.- İstanbul Milletvekili Ali Şeker’in, Anneler Günü’ne ve Panama belgelerinin gereğinin yapılıp yapılmayacağını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Sayın Başkan, sizin de Anneler Günü’nüzü kutluyorum.

Panama belgelerini açıklayan, “Devrim dijitalleştirilecek.” diyen Doe adlı kişi, bankaların, mali düzenleyicilerin ve vergi makamlarının başarısız olduğunu ve bunların da orta ve düşük gelirli yurttaşların aleyhine kararlar aldıklarını belirtmişti. AKP iktidara gelmeden, toplumun yoksul yüzde 90’ı toplam servetin yüzde 32’sine sahipti. AKP’nin on üç yıllık iktidarı sonunda bu yüzde 22’ye düştü, yüzde 10’luk bir kayıp gelişti bu on üç yıllık iktidarda. Yoksul halktan aldığınız yüzde 10’u yandaş yüzde 1’in cebine koydunuz. Panama belgelerinde adı geçen Cengiz İnşaat, Çalık, Remzi Gür, Ağaoğlu bunlardan sadece bazıları. Gerçek belgelere ulaşılması ve bunların incelenmesi durumunda binlerce soruşturma açılabileceğini belirtiyor kaynaklar. Belgeleri çıkaran kişi bunu söylerken iş birliğine hazır olduğunu belirtiyor. “Şeffaflık” diyen, “Hırsız siyasetçi istemiyorum.” diyen Başbakanınızı, millî iradeyi birdenbire unutup gönderdiniz. “Panama belgelerinin gereğini yapacak mısınız?” diye sormak istiyorum yetkililere.

BAŞKAN – Sayın Akın…

6.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, Balıkesir’in İvrindi ilçesinin Soğanbükü Mahallesi’ni ana asfalta bağlayan 2 kilometrelik yolun bir an önce yapılması ve diğer sorunlarının çözülmesi için yetkilileri göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması

AHMET AKIN (Balıkesir) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Balıkesir İvrindi ilçemize bağlı Soğanbükü Mahallemiz ilimizin en büyük köylerindendir. Soğanbükü’nü ana asfalta bağlayan 2 kilometrelik yol üzerinde kaplama çoktan yok olmuş, ortada yol adına bir şey kalmamış ve yol tarla hâline gelmiştir. Yoğun bir trafiğin yaşandığı bu yolda toz toprak ve yağışlı günlerde çamur içinde yolculuk yapılmaya çalışılıyor. Seçimlerden önce AKP’li yönetici ve adaylar Soğanbükü’nde yaptıkları çalışmada kısa süre içerisinde bu yolun yapılacağının, köyün diğer sorunlarının da çözüleceğinin, gereken hizmetin yapılacağının sözünü vererek oylarını istemişlerdi; hemşehrilerimiz de bu söze güvenerek oylarını verdiler ama o günden bu yana Soğanbükü’ne uğrayan olmamış, hiçbir sorunları çözülmemiş. Soğanbükü halkı seçimde verilen sözün tutulmasını, hiç olmazsa 2 kilometrelik bu yolun bir an önce yapılmasını istiyorlar. Yetkilileri görevlerine davet ediyoruz.

BAŞKAN – Sayın Atıcı…

7.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, çocuk tecavüzlerine ve bu konuda verdikleri araştırma önergesi ile kanun tekliflerine AKP’nin destek vermediğine ilişkin açıklaması

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, Anneler Günü’nü kutladığımız bugünlerde ülkemizde yurtlarda çocuklara tecavüz ediliyor -bir anne için daha büyük bir acı olabilir mi?- birileri başkanlık derdinde. Ülkemizde okullarda çocuklara tecavüz ediliyor, birileri başkanlık derdinde. Ülkemizde cezaevlerinde çocuklara tecavüz ediliyor, birileri başkanlık derdinde. Her gün çocuk tecavüzleriyle uyanıyoruz, birileri başkanlık derdinde. Çocuk cezaevlerini inceledik, rapor hazırladık, kitap yazdık, 3 dönem üst üste kanun teklifi verdik, AKP’den dönüp bakan olmadı. Araştırma önergesi verdik, AKP oylarıyla reddedildi. AKP’nin dikkatini çekmek için daha kaç çocuğa tecavüz edilmesi gerekiyor?

BAŞKAN – Sayın Nurlu…

8.- Manisa Milletvekili Mazlum Nurlu’nun, elektrik faturalarındaki kaçak bedelinin vatandaşa yüklenmesinin doğru olmadığına ilişkin açıklaması

MAZLUM NURLU (Manisa) – Sayın Başkan, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı saray darbesiyle devrilip yerine gelecek kişinin düşük profilli mi yoksa profilsiz mi olacağı tartışmalarıyla oyalanırken maalesef vatandaşın cebinden çekilen paranın farkında değiliz. Kaçak kullanılan elektriğin faturasını dürüst vatandaşa ödetmeyi ilke edinen AKP Hükûmeti işi daha ileriye götürerek, kaçak kullanılan elektrik bedelini yasal hâle getirmek istemektedir. Kaçak kullanımı önleyemeyen dağıtım şirketleri bu beceriksizliklerinin faturasını halkın sırtına yüklemektedir. Elektrik dağıtım şirketlerinin daha fazla kâr etmeleri için çalışan Hükûmetin damat bakanı, Meclise getirdiği kanun tasarıyla vatandaşın hakkını ve hukukunu çiğnemektedir. Elektrik faturalarındaki kaçak bedelinin vatandaşa yüklenmesinin doğru olmadığını belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Kayışoğlu…

9.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun, Bursa’nın Karacabey ilçesinin Gölecik Mahallesi’ne yapılan kanalizasyonun bacasının civardaki tarım alanlarını sulamakta kullanılan Gölecik Deresi’ne akıtıldığına ilişkin açıklaması

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) – Teşekkür ediyorum.

Bursa’da Karacabey ilçesinin Gölecik Mahallesi’ne kanalizasyon yapılıyor fakat bu kanalizasyonun bacası Gölecik Deresi’ne akıtılıyor. Bu dere, civardaki tarım alanlarını suluyor. Dolayısıyla da o tarım alanları foseptikle sulanmış oluyor. Bütünşehir yasası çıkarılırken deniyordu ki: “Küçük belediyelerin yeterli kadroları yok.” Demek ki, bütünşehir yasası çıktıktan sonra da böyle kötü uygulamalar oluyorsa önemli olan, büyük ya da küçük belediye olması değil, çevreye, insana, geleceğe saygılı, duyarlı kadrolar yetiştirmek ve onları çalıştırmaktır. Karacabey’in Gölecik Mahallesi’yle ilgili bu yanlıştan da bir an önce dönülmesini talep ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Tümer…

10.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümer’in, Kastamonu Belediye Başkanı Tahsin Babaş’ın kültürümüze aykırı olduğu gerekçesiyle düğünlerde ve bayramlarda köçek oynatılmasını yasaklamasına ilişkin açıklaması

ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) – Sayın Başkan, ulusal basında yer alan haberlerde, Kastamonu Belediye Başkanı Tahsin Babaş’ın düğünlerde ve bayramlarda köçek oynatılmasının kültürümüze aykırı olduğu gerekçesiyle bundan böyle köçek oynatılmasını kesinlikle yasakladığı, oynatan olursa ceza keseceği şeklinde bir açıklaması yer almıştır.

Bir yandan, cumhuriyet devrimlerinin sivil hayata yansıması olan laik, modern yaşam şeklini boğmak için zorlama bir Osmanlıcılık, gelenekçilik söylemi sürdürülürken Osmanlı’nın son dönemine kadar sarayın en önemli eğlence biçimlerinden biri olup yine, saraydan sivil hayata yayılan nadir örneklerden biri olan ve Kastamonu eğlence kültürünün önemli bir parçası olan köçek oyununun yasaklanmasının hukuki dayanağı nedir? Kastamonu Belediye Başkanının bu tavrı “Kültürümüzde olmayan şeyler.” bahanesiyle yarın resmin, heykelin, klasik Batı müziğinin, balenin ve hatta tiyatronun yasaklanmasına da gerekçe olabilir mi?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Erkek…

11.- Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek’in, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları çalışanlarının sorunlarına ilişkin açıklaması

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının yaklaşık 10 bin çalışanı ciddi sorunlar yaşamaktadır. Bu konuda bir Meclis araştırma önergesi de vermiştik. Çok uzun yıllardır çalışan vakıf çalışanları kadrosuzdur. Tayin hakları olmadığı için eşlerinin tayinleri durumunda aileler giderilmesi imkânsız mağduriyetler yaşamaktadır. Yüksek yargı kararları uyarınca kamu kurumu niteliğinde olan bu vakıflar sosyal devlet ilkesi uyarınca görev yapmaktadırlar. Bu nedenle, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının 10 binlerce vakıf çalışanının sorunlarının çözümü noktasında ivedi bir çalışma yapmasını talep ve arz ediyoruz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Çam…

12.- İzmir Milletvekili Musa Çam’ın, iş kazalarında, iş cinayetlerinde, maden kazalarında hayatını kaybedenleri rahmetle andığına ve AKP Hükûmetini bu cinayetleri önlemeye davet ettiğine ilişkin açıklaması

MUSA ÇAM (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

AKP’nin on dört yıllık iktidarı döneminde birçok rekorlar var. Rekorlardan bir tanesi de iş cinayetlerinde ve iş kazalarında hayatını kaybeden işçi kardeşlerimiz. Yaklaşık 17 binin üzerinde işçi kardeşimiz hayatını kaybetti, resmî istatistiklere yansıyan rakamlar bunlar. İlk dört ayda da şu andaki rakam 600 civarında, yine, istatistiklere yansıyan.

Bu hafta, yine, üzüntülü bir gün bizim açımızdan, 13 Mayıs Cuma günü. Bundan iki yıl önce Soma’da hayatını kaybeden işçi kardeşlerimizin ikinci yılında Soma’da birlikte olacağız.

Buradan bir kez daha, iş kazalarında, iş cinayetlerinde, maden kazalarında hayatını kaybeden kardeşlerimizi rahmetle anıyoruz ve AKP Hükûmetini bu cinayetleri önlemeye davet ediyoruz.

Kendi içlerinde, düşük profilli, yüksek profilli başbakan arayacaklarına, iş cinayetlerini engelleyecek önlemleri ve tedbirleri almalarını diliyor ve istiyoruz.

Şahsınızda da tüm annelerin Anneler Günü’nü kutluyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın İlgezdi…

13.- İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi’nin, Kilis’te büyük bir dram yaşandığına ve şehre gönderilen psikologların telkinleriyle ilgili basına yansıyan haberler konusunda Hükûmetten bir açıklama beklediğine ilişkin açıklaması

GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Kilis’te büyük bir dram yaşanıyor. Kenti vuran roketlerin yanı sıra Hükûmetin konuya duyarsız kalması da Kilislileri yaralıyor. Kilis’te şimdiye kadar 21 kişi yaşamını yitirdi, 78 kişi de yaralandı. Her türlü tedbiri alacağını açıklayan Hükûmetin ilk işi kente psikolog göndermek oldu. Önlem olarak abdestsiz sokağa çıkmayan Kilis Valisi gibi, kente gönderilen psikologların da “Korkmayın, yerlerinizi terk etmeyin, kaderinizde varsa ölümden kaçamazsınız.” dedikleri basına yansıdı.

100 bin nüfusu olan Kilis’te halkın yüzde 40’ı göç etmişken, kent genelinde son üç haftadır eğitim faaliyetleri durmuşken, 30 bin öğrenci can korkusu nedeniyle okullara gidemiyorken ve eğitimciler kenti terk etmişken kente gönderildiği iddia edilen psikologların halka bu şekilde telkinde bulunmaları büyük bir skandaldır. Konuyla ilgili, Hükûmetten bir açıklama bekliyoruz.

BAŞKAN – Sayın Özdemir…

14.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in, 9 Mayıs Avrupa Günü’ne ilişkin açıklaması

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Anayasal sınırlarını aşarak zorla kendini yok hükmünde sayan Cumhurbaşkanı, Avrupa Komisyonunun tavsiye kararının hemen ertesinde, artık, dönemin Başbakanı Sayın Davutoğlu’nu ve Başbakanın sürdürdüğü süreci de yok saymıştır. Biz bu süreci Cumhuriyet Halk Partili Parlamento üyeleri olarak Başbakan ile Cumhurbaşkanının kişisel çıkar çatışmasından Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve vatandaşlarının ulusal çıkarlarına taşıyacağız.

9 Mayısın Avrupa Günü olarak kutlanması nedeniyle, 1963 yılında Başbakanımız İsmet İnönü’nün imzaladığı Ankara Antlaşması’yla başlayan Avrupa Birliğine üyelik sürecimizi “Biz yolumuza, siz yolunuza.” diyenlerin aksine saygın, onurlu, koşulsuz tam üyelikle Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında bir devlet politikası olarak sürdüreceğimiz ve sonlandıracağımız inancıyla 9 Mayıs Avrupa Günü ülkemiz ve Avrupa Birliği vatandaşlarına kutlu olsun, tüm dünya vatandaşlarına huzur ve barış getirsin.

BAŞKAN – Sayın İrgil…

15.- Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil’in, Türkiye’de uyuşturucu kullanımının arttığına ve acilen önlem alınması gerektiğine ilişkin açıklaması

CEYHUN İRGİL (Bursa) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Türkiye’nin bu karmaşık gündemi içerisinde çok önemli bir konu giderek artış göstermekte, Türkiye uyuşturucu istilasında. Hemen her gün narkotik operasyonlarda çeşitli miktarlarda uyuşturucu ele geçirildiği haberini okuyoruz. Uyuşturucu kullanımı özellikle çocuklarda giderek arttı ve kullanım yaşı 9’a düştü. Şimdi burada açıklamayacağım resmî istatistiklere göre Bursa’da 3.500 madde bağımlısı öğrenci olduğu açıklandı ve ortaya çıktı. Millî Eğitim Bakanlığı konuyla ilgili göstermelik kurumlarda göstermelik seminerler düzenlemekten öteye gitmiyor. Bonzai bir Bursa markası olma yolunda ilerliyor. Millî Eğitim Bakanlığını -başını vakıflar ve Diyanet protokollerinden kaldırabilirse eğer- konuyla ilgili STK’larla gerçekçi projeler üreterek harekete geçmeye çağırıyorum. Önlem alınmazsa belki dindar ama kesinlikle kafası dumanlı bir nesil yetişecek, onu söylemek istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz sayın milletvekilleri.

İlk 15 sayın milletvekiline yerlerinden söz verdim ancak Sayın Bülent Bektaşoğlu’nun Divan Başkanlığımıza bir dilekçeyle başvurusu var, 20’nci sırada olduğunu ancak önemli bir konuyu dile getirmek istediğini ifade eden bir dilekçe. Ben bir sefere mahsus olmak üzere –sadece bir sefere mahsus olmak üzere- Sayın Bektaşoğlu’na söz veriyorum.

Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

16.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlu’nun, mesleki yeterlilik belgesi edinme zorunluluğu için tanınan sürenin 26 Mayısta sona ereceğine ve yaşanması muhtemel mağduriyetlerin önüne geçmek için bu sürenin yıl sonuna kadar uzatılması gerektiğine ilişkin açıklaması

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) – Sayın Başkan, hoşgörünüze çok teşekkür ediyorum.

Efendim, 5544 sayılı Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanunu kapsamında mesleki yeterlilik belgesi edinme zorunluluğu için tanınan süre 26 Mayısta sona erecektir. Başta inşaat sektörü olmak üzere 40 meslek kolunda, henüz belge sahibi olmayanların oranı oldukça yüksektir. Belgesi olmayan işçileri çalıştıran işverenlere Çalışma ve İş Kurumu il müdürlükleri tarafından kişi başına 500 lira idari para cezası verileceği ifade edilmektedir. Bu meslek kollarında birçok çalışanın henüz belge sahibi olmadığı göz önünde bulundurularak, yoğun taleple yaşanması muhtemel mağduriyetlerin önüne geçmek üzere yıl sonuna kadar sürenin uzatımına gidilmesi gerekmektedir.

Buradan ilgili bakanlara konuyu iletmek istedim, çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bektaşoğlu.

Sayın milletvekilleri, şimdi sayın grup başkan vekillerine yerlerinden söz vereceğim.

Sayın Akçay, buyurunuz.

17.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Anneler Günü’ne ve 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’na ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Geçtiğimiz pazar günü Anneler Günü’nü idrak ettik. Bugün başta şehit annelerimiz olmak üzere hassaten evlat acısı yaşayan bütün annelerin, evlatlarını doğurup büyütürken acı ve yokluk çeken annelerin ve bizleri büyütüp yetiştiren annelerimizin Anneler Günü’nü kutluyorum. Yaşımız ne olursa olsun her zaman onların sevgisine, şefkatine ve hatıralarına ihtiyacımız vardır.

Bugün Engelliler Haftası’nın başlangıcı. Böyle bir günde bir kutlama konuşması yapmayı çok arzu ederdik. Fakat engellilerimizin hâlen çözüm bekleyen pek çok sorunu vardır. Bizim için esas olan, engellilerin toplumla bütünleşmeleri, başkalarının yardımına muhtaç olmadan hayatlarını idame ettirmeleridir. Eğitimlerine ve sosyal yaşantılarına normal olarak devam edebilmeleri için fiziki ve sosyal çevrenin oluşturduğu engeller hâlen gündemdedir.

Öte yandan, Hükûmet çalışmaları yalnızca engelli bireylerin haklarını geliştirmek ve denetlemekle sınırlanamaz. Hükûmet, engellilerin yetenekleri ve potansiyelleri doğrultusunda gelişmelerini, eşit fırsatlara sahip olmalarını güvence altına almak, ekonomik ve sosyal refahlarını sağlamak zorundadır. Bugün Türkiye’deki yaklaşık 10 milyon engelli vatandaşımız, eğitimden sağlığa, istihdamdan ulaşıma kadar her alanda sorun yaşamaktadır. Ülkemizde hâlen engellilere ilişkin kapsamlı bir devlet politikası yoktur ve bu çalışmaları yürütmesi gereken farklı bakanlıklar ve kurumlar vardır; ancak bu çalışmaları eş güdüm hâlinde şekillendirecek bütüncül bir bakış açısı yoktur.

Bu dileklerle bu haftanın da başta Hükûmet ve kurumlar olmak üzere bütün toplumda bir farkındalık oluşturmasını diliyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akçay.

Sayın Demirel, buyurunuz.

18.- Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel’in, cezaevlerine kapatılmış, çocuklarının cenazelerine hâlâ ulaşamamış anneler varken Anneler Günü’nü kutlama imkânına sahip olunmadığına ve 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’na ilişkin açıklaması

ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Başta siz olmak üzere, ne yazık ki bütün anneler bugün buruk bir gün geçiriyor. Geçmiş pazar günü Anneler Günü vesilesiyle... Anneler cezaevlerine kapatılmış durumda, anneler çocuklarının, evlatlarının cenazelerine hâlâ ulaşamamış durumda yani Anneler Günü’nü kutlarken aslında bu ülkede siyasetçilerin annelerin neler çektiğini bilmesi gerekiyor. Bununla değerlendirdiğimizde, bugün annelerimiz acılar içerisinde. Özelde de bir yıldır çocuklarının evlat acılarını çekerken biz burada Anneler Günü’nü kutlama imkânına sahip değiliz. Bu yüzden, bütün annelerin bu acılı günlerini paylaşmak istiyorum ve bu annelerin acılı günlerini paylaşırken sadece bir örnek vererek annelerin durumunu açığa çıkarması açısından değerlendirmek istiyorum.

Sur’da Rozerin Çukur’un annesi tam yüz yirmi bir gündür -dört aydır- çocuğunun cenazesi 100 metre ötesinde bulunmasına rağmen hâlâ cenazesine ulaşamamış bir durumdadır. Rozerin’in annesi Fahriye Çukur şunu ifade etmektedir: “Anneler Günü’nde evladımın cenazesini istemek bana bir hediyedir.” İşte Türkiye'nin geldiği durumu bu şekilde özetlersek, annelerin bugün cenazelerini alamadığı, çocuklarının mezarlarının bile olmadığı bir ülkede yaşıyoruz. Bu yüzden, annelerin acılarını ve yaşadıklarını bir kez daha paylaşarak tüm annelerin bu acılarla, acılar içerisinde yaşadıklarını tüm Türkiye kamuoyunun bilmesi gerektiğini ifade ediyorum.

Yine aynı şekilde, cezaevinde bulunan annelerin çocuklarıyla buluşmasını engelleyen bir zihniyet, bir düşünce ortadadır. Siyasetçilerin, belediye eş başkanlarının ve tüm demokrasi ve özgürlük için düşüncelerini ifade edenlerin bugün cezaevlerine tıkılarak, aslında anneler çocuklarından ayrı bırakılarak ayrıyeten bir ceza hukuku işletilmeye çalışılmaktadır.

Yine bugün, aynı şekilde, Engelliler Haftası nedeniyle engellilerin yaşadıkları durumu ifade etmek istiyorum. Engellilerin yaşadıkları durumu sadece bir örnekle ifade edeceğim: Bugün -bildiğiniz gibi- Konya’da özel bir engelli bakım merkezinin kriz kontrol odasında çıkan bir yangında, kilitli odada bulunan zihinsel engelli bir vatandaşımız yaşamını yitirmiştir, yine 21 kişi de dumandan etkilenmiştir. Yani, bizim engellilere yaklaşımımız, aslında, aynen savaş konseptindeki gibi, onların sosyal, hukuksal sorunlarını gidermek değil, onların daha fazla eziyet çekmelerini sağlamaktır. Bundan kaynaklı, engelli yurttaşlarımızın da engelli yurttaşların bütün sosyal haklarda yaşam bulmasını sağlamak amacıyla bütün siyasal ve sosyal görevlerin yerine getirilmesi gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Demirel.

ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) – Teşekkürler Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Özel, sisteme girmemişsiniz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Talebim var.

BAŞKAN – Açtırayım isterseniz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Buyurunuz.

19.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Anneler Günü’ne, 10 Mayıs Danıştayın Kuruluş Günü ve İdari Yargı Günü’ne ve millî iradeye destek için Mecliste olan Kayseri’nin aydın, ilerici gençlerini Cumhuriyet Halk Partisi adına saygıyla selamladığına ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Öncelikle, ben de tüm konuşmacılar ve sayın grup başkan vekilleri gibi, geçtiğimiz günlerde kutladığımız ama kutlama mesajlarını dile getirmeye dilimizin varmadığı Anneler Günü’nü, annelerin evlat acısı çekmediği, evlatlarının açlık çektiklerine tanıklık etmediği, gözyaşlarından uzak, anlamına uygun şekilde kutlanacağı huzur ve barış içinde bir Türkiye ümidiyle bugünü bir kez daha anıyorum.

Bugün, Danıştayın kuruluş günü ve aynı zamanda İdari Yargı Günü. Bugün, Türkiye’de yürütmenin aldığı kararlara karşı vatandaşları koruyacak olan tek şeyin, yargının devletin en başındaki Cumhurbaşkanı tarafından, yapılan icraatlara ayak bağı olmakla suçlandığı ve önümüzdeki dönemde yapılacak düzenlemelerle yürütmenin kararlarının yargı denetimi dışına çıkartılmasının telkin edildiği, bununla ilgili ifadeler kullanıldığı bir süreçteyiz. Vatandaşlarımıza, yürütmenin icraatları üzerine yargı denetiminin önemine dikkat çekmek için bir kez daha buradan ifade ediyoruz.

Bugün, kendi toprağında, kendi bağında, kendi zeytinliğinde, kendi işinde gücünde olan birisi ya da yıllar boyunca biriktirdikleriyle başını sokacak bir evini almış birisi, bugün Cumhurbaşkanının istedikleri gerçekleşirse, bir sabah tarlasının başında, evinin ucunda dozerlerle karşılaştığında onun hakkının yenmesine engel olacak tek merci idari yargıdır. Bu denetimden şikâyet eden Cumhurbaşkanının, kurucusu olduğu partide uyguladığı başkanlık sisteminin, partisindeki seçilmiş Başbakanın başına ne getirdiği ve nasıl savunmasız kaldığı ortadayken, Türkiye’deki tüm vatandaşlarımıza bugünkü İdari Yargı Günü’nde söylüyoruz ki, idari yargıdan kurtulmak isteyen, yargı denetiminden kurtulmak isteyen Cumhurbaşkanının ülkeye getireceği başkanlık sisteminde hiçbir güvenceniz kalmayacak; dozerler kapıya geldiğinde, istimlak için kapıya geldiğinde “Artık Başkanlık var, artık yargı denetimi yok, artık yürütmeye ayak bağı olamayacaksınız.” denilecektir. Anadolu’nun dört bir yanındaki savunmasız vatandaşlarımıza yargı denetiminin önemini bir kez daha ifade ediyoruz.

Bunun yanında, bugün Kayseri’den bölge milletvekilimizle birlikte burada aramızda olan ve egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu, Atatürk’ün bu veciz sözünün arkanızda yer aldığı yerde, 4 Mayıs günü yaşanmış olan saray darbesine karşı, bugün millî iradeye destek için burada olan Kayseri’nin aydın, ilerici gençlerini de Cumhuriyet Halk Partisi adına bir kez daha saygıyla selamlıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Bir iki cümle de 10 Mayıs darbesiyle ilgili söyleseydin.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Onu da sen söyle, cevabını vereyim.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Veremezsin ki, altında kalırsın.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özel.

Sayın İnceöz, buyurun.

20.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün, Anneler Günü’ne ve Türkiye ’nin çok ciddi bir şekilde terörle mücadele ettiği bir süreçte olduğuna ilişkin açıklaması

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar; ben de geçtiğimiz hafta sonu kutlanan Anneler Günü’nü ve elleri öpülesi tüm annelerimizin Anneler Günü’nü kutluyorum.

Tabii, anneler denilince akla karşılıksız sevginin ve merhametin kaynağı olan değerli büyüklerimiz, ebeveynlerimiz gelir. Ben bu tür günlerin sadece bir günle kutlanmasının çok doğru olmadığı, hayatımızın her alanında anne ve babalarımızın -özellikle yakın zamanda babasını kaybetmiş birisi olarak- onlar hayattayken kıymetinin çok daha iyi bilinmesi ve “Cennet anaların ayakları altında.” babalarımız için “Dört atanın hakkı birdir.” şeklindeki söylemlerle beraber, onların kıymetini bilmemiz gerektiği kanaatindeyim.

Bu arada, özellikle şunu da belirtmek istiyorum: Anne ve babalarımızdan, annelerimizden, evlat acısından bahsettik. Bugün ülkemizde yaklaşık kırk yıldır süren bir terörle mücadele vardır. Acılardan bahsederken acıların diğer tarafını da görmezden gelerek söylenmesinin ben samimiyetsiz bir söylem olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Özellikle, annelerimizin Anneler Günü’nü kutlarken, mübarek ellerinden öperken şehit annelerimiz var ki onlara hürmetlerimi, buradan derin şükranlarımı ve hayatları boyunca onlara sabrıcemil dileklerimi özellikle iletmek istiyorum.

Terörle mücadele sürerken ilime de şehitlerimiz geldi, onların acılarını biliyoruz yakinen ve bu acının sebeplerini, kaynaklarını ve “Anneler ağlamasın.” diye başlatmış olduğumuz sürecin neticesinde bugün terörle mücadele etmekteyiz, haklı ve meşru bir mücadeledir. Bu mücadeleyi görmezden gelip acının bir tarafını konuşmak, bir tarafı dillendirmek de samimiyetsizliğin bir göstergesidir; bunu özellikle belirtmek istiyorum. Yatağında uyurken ensesinden şehit edilen polislerimizin; eşinin yanında, çocuğunun yanında, gözünün önünde katledilen binbaşımızın; bunun yanında, biraz evvel bahsedildiği şekilde, Yasin Börü’nün annesine de buradan selamlarımı, hürmetlerimi ve acılarını da paylaştığımı özellikle belirtmek istiyorum. İşte, bunlardan bahsedildiğinde ve teröre karşı, gerçekten PKK terör örgütünün bugün gerçekleştirmiş olduğu, orada hakikaten vatandaşımızın da hayatını, gündelik hayatını, olağan hayatını olağanüstü bir sürece götüren PKK terör örgütünün tehdidine karşı da bir lanet sergilendiğinde bu acıları paylaşmak çok daha anlamlı olur demekteyim.

Bununla birlikte, özellikle konuşmacılar zaman zaman burada “savaş konsepti” gibi söylemler söylemekte. Bunu özellikle belirtiyorum, Türkiye çok ciddi bir şekilde, hem de yedi düvele karşı terörle mücadele ettiği bir süreçtedir. Bu anlamda da ben polislerimizin, askerlerimizin ve terör tehdidi altında orada hayatlarını sürdürmek zorunda olan vatandaşlarımızın her daim yanında olduğumuzu; bu haklı, meşru, kararlı terörle mücadelemizin de sonuna kadar, terör örgütleri, elinde silahlı unsurlar ülkemizi terk edene kadar da kararlı bir şekilde tekrar devam edeceğini özellikle belirtmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Bir dakikam var mıdır?

BAŞKAN – Üç dakikanın hepsini birlikte verdik Sayın İnceöz.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Öyle mi?

Peki, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın İnceöz.

Ayrıca, babanızın vefatından dolayı size bir kez daha başsağlığı dileklerimizi ifade ediyoruz, babanıza da Allah’tan rahmet diliyoruz.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Çok teşekkür ediyorum, sağ olun, Allah razı olsun.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, önergeleri ayrı ayrı okutacağım.

Birinci sırada okutacağım Meclis araştırması önergesi beş yüz kelimeden fazla olduğu için önerge özeti okunacaktır ancak önergenin tam metni tutanak dergisinde yer alacaktır.

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu ve 21 milletvekilinin, eğitim sisteminde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/196)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gerekçe Özeti:

Birçok tanımı olmasına rağmen genel anlamıyla eğitim, yeni kuşakların toplum yaşayışında yerlerini almak için hazırlanırken, gereken bilgi, beceri ve anlayışlar elde etmelerine ve kişiliklerini geliştirmelerine yardım etmek etkinliğidir. Sağlıklı bir eğitim politikasına sahip ülkelerde; demokrasi, insan hakları, engelli hakları, çevre duyarlılığı, ekonomik gelişme, sanat ve benzeri alanlardaki ilerlemeler her zaman daha hızlı ve kalıcı olmuştur.

Ülkemizde uygulanan eğitim politikaları bilimsellikten ve laik eğitim sisteminden uzak, sürekli değişkenlik gösteren bir durumdadır. Eğitim, öğretmenlerin, velilerin, öğrencilerin ve hatta politikaları belirleyen bakanların ve bürokratların bile takip edemediği ve anlayamadığı bir sistem hâline gelmiştir.

Araştırmalar eğitim sistemine olan güvenin gittikçe azaldığını, millî bir eğitim sisteminden giderek uzaklaşıldığını ve hep şikâyet ettiğimiz beyin göçünün de giderek arttığını göstermektedir. Bu durumun temel nedenlerinden birisi, eğitim sistemini kendi siyasal-ideolojik hedefleri için dönüştürmeye çalışan hükûmet politikalarıdır. Millî Eğitim Bakanlığının bütün kademelerinde, bakanlık teşkilatından okullara kadar her alanda yoğun bir şekilde siyasi kadrolaşma yaşanmış, eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde liyakat değil, siyasi ve sendikal referanslar belirleyici olmuştur.

4+4+4 eğitim sisteminin hayata geçirilmesiyle kamu eğitim kurumlarının işlevselliği azalmış, kamu kaynaklarıyla desteklenen ve teşvik edilen özel ilkokul ve ortaokul sayısı her geçen gün artar hâle gelmiştir. Fiziki koşulların yetersizliği, sınıfların aşırı kalabalık olması, öğretmen yetersizliği gibi nedenlerle velilerin de özel okullara yönelimi artmıştır. 4+4+4 sistemi öncesi 931 olan toplam özel ilköğretim okulu sayısı, 2015 yılı itibarıyla 1.205 özel ilkokul ve 1.111 özel ortaokul olmak üzere 2.316 ya yükselmiştir. Özel lise sayısı ise 1.033’ten 1.603'e çıkmıştır. Kamuya bağlı bir çok okulumuz yakıt, kırtasiye, temizlik, güvenlik gibi birçok ödenekten yararlanamazken 2014 yılında teşvik alan özel okul sayısı 1.878, aktarılan kaynak miktarı ise 1 milyar 496 milyon TL olmuştur. Bu uygulama eğitimde zaten var olan fırsat eşitsizliğini daha da artırmaktadır. 2013-2014 eğitim döneminde ortaokuldan mezun olan 36.401 kız çocuğu bu eğitim öğretim döneminde hiçbir okula kayıt yaptırmamıştır.

Sürekli değişime uğrayan temel eğitimden ortaöğretime geçişte kullanılan ve her biri farklı bilgi ve beceri ölçen sınavlar hem temel eğitim sürecini hem de ortaöğretimi olumsuz etkilemektedir. Çünkü, sık sık değişen sisteme ayak uydurmaya çalışan öğrenci, öğretmen ve veliler zaman ve emek kaybının yanında psikolojik ve maddi kayıp da yaşamaktadır. Benzer durum üniversite giriş sınavları için de geçerlidir.

Bütün bunlara eğitimdeki özelleştirme uygulamalarındaki artış, felsefe, bilim, sanat ve beden eğitimi gibi derslerdeki azalma, eğitimin bütün aşamalarındaki dinî ağırlık, kız çocuklarının yavaş yavaş eğitim dışına itilmesi, örgün eğitimdeki öğrenci sayısındaki azalma, eğitimin demokratik, laik ve bilimsel yapısından uzaklaşması, öğrenciler arasındaki kamplaşma ve kutuplaşma nedeniyle artan şiddet, eğitimcilerimizin hem ekonomik hem de çalışma koşullarındaki sıkıntılar, okullarımızdaki fiziki donanım ve altyapı yetersizlikleri, ayrılan ödeneklerdeki okullar arası ayrımcılık, karmaşık sınav sistemleri, taşımalı eğitim ve atanamayan öğretmenler gibi daha bu araştırma önergesine sığdıramadığımız o kadar çok sorun mevcuttur ki vakit kaybedilmeden bu konuda uzman olan kişi ve kurumların eş güdümlü bir şekilde çalışarak yeni bir eğitim sisteminin ülkemize kazandırılması gerekliliği açıktır.

Bu nedenlerle, sık sık değiştirilen eğitim sisteminde yaşanan sorunların çözülebilmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Serdal Kuyucuoğlu                                                           (Mersin)

2) Çetin Osman Budak                                                          (Antalya)

3) Kazım Arslan                                                                   (Denizli)

4) Erkan Aydın                                                                     (Bursa)

5) Zülfikar İnönü Tümer                                                        (Adana)

6) Niyazi Nefi Kara                                                              (Antalya)

7) Murat Emir                                                                       (Ankara)

8) Atila Sertel                                                                      (İzmir)

9) Fatma Kaplan Hürriyet                                                      (Kocaeli)

10) Nurhayat Altaca Kayışoğlu                                              (Bursa)

11) Cemal Okan Yüksel                                                        (Eskişehir)

12) Necati Yılmaz                                                                 (Ankara)

13) Tur Yıldız Biçer                                                              (Manisa)

14) Kemal Zeybek                                                                (Samsun)

15) Didem Engin                                                                  (İstanbul)

16) Özcan Purçu                                                                  (İzmir)

17) Seyit Torun                                                                    (Ordu)

18) Ahmet Akın                                                                    (Balıkesir)

19) Bülent Yener Bektaşoğlu                                                 (Giresun)

20) Mustafa Tuncer                                                              (Amasya)

21) Ali Özcan                                                                       (İstanbul)

22) Çetin Arık                                                                      (Kayseri)

 

2.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu ve 19 milletvekilinin, çölyak hastalığının sebep ve sonuçlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/197)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Dünyada geleceğin hastalığı olarak görülen çölyak hastalığı ülkemizde de yaygınlaşan bir hastalıktır. Çölyak hastalığıyla ilgili farkındalık yaratılması, teşhis aşamasıyla ilgili önlem alınması, sebep ve sonuçlarının detaylı bir şekilde araştırılması ve bu hususlarda çözümler üretilmesi, ayrıca bu hastalığa maruz kalan hastalara kalıcı yardımlar sağlanması amacıyla Anayasa’mızın 98'inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması için gereğini saygılarımızla arz ederiz.

1) Zühal Topcu                                                                     (Ankara)

2) Arzu Erdem                                                                      (İstanbul)

3) Mehmet Erdoğan                                                              (Muğla)

4) İsmail Faruk Aksu                                                            (İstanbul)

5) Oktay Öztürk                                                                    (Mersin)

6) Yusuf Halaçoğlu                                                               (Kayseri)

7) Kadir Koçdemir                                                                (Bursa)

8) Ahmet Selim Yurdakul                                                      (Antalya)

9) Atila Kaya                                                                        (İstanbul)

10) Muharrem Varlı                                                              (Adana)

11) Deniz Depboylu                                                              (Aydın)

12) Mevlüt Karakaya                                                             (Adana)

13) Baki Şimşek                                                                   (Mersin)

14) Mustafa Mit                                                                    (Ankara)

15) Nuri Okutan                                                                   (Isparta)

16) Şefkat Çetin                                                                   (Ankara)

17) Mehmet Günal                                                                (Antalya)

18) Ruhi Ersoy                                                                     (Osmaniye)

19) Mehmet Parsak                                                              (Afyonkarahisar)

20) Mehmet Necmettin Ahrazoğlu                                          (Hatay)

Gerekçe:

Ülkemizde çölyak hastalığı görülme sıklığı yüzde 1 ila binde 3 arasında değişmekte olup Türkiye'de 250 bin ila 750 bin arasında çölyak hastası tahmin edilmekteyken ancak yüzde 10'una tanı konulduğu dikkate alındığında 25 bin ila 75 bin arasında tanı almış hasta beklenmektedir. Toplumda tanı almamış hastalar buz dağının görünmeyen kısmıdır. Sağlık Bakanlığının sağlık bilgi sistemlerinde 2015 Nisan ayı çölyak hastalığı raporu alan hasta sayısı 67 bin 683 olarak bilinmektedir. Çölyak hastalığı gün geçtikçe ciddi bir hâl almaktadır. Çölyak hastalığı, genetik yatkınlığı olan çocuk ve erişkinlerde çeşitli tahıl (buğday, çavdar, yulaf ve arpa) proteinlerinin (glüten) oluşturduğu ve daha çok ince bağırsaklarda emilim bozukluğunun ön planda olduğu sistemik bir hastalıktır.

Çölyak çeşitli tahıl proteinlerinin oluşturduğu ön planda ince bağırsağın hasara uğradığı ama neredeyse her organı da etkileyebilmektedir. Bu durumun sonucu olarak, çölyak hastaları tahıl ve tahıl ürünlerinden yapılan (ekmek, pasta, kek vs.) hiçbir besin maddesiyle beslenememektedir ve bu mağduriyetleri dikkate alacak olursak günlük hayatta ne kadar zorluk çektiklerini tahmin etmek çok da güç olmayacaktır. Bu durumda çölyak hastaları ömür boyu yediklerine, içtiklerine, giydiklerine, hatta başka hastalıkları için tedavi amaçlı aldıkları ilaçlara dikkat etmek zorunda kalmaktadır. Çölyak hastaları sadece tek bir ilaç firmasının ürettiği ilaçları kullanabilmektedir.

Çoğunlukla gizli seyreden çölyak hastalığının teşhis edilebilmesi için öncelikle bu hastalığın bireyler tarafından tanınması ve bu hastalığa dikkat çekilmesi gerekmektedir. Bundan sonraki aşama ise, kan testleri ve ince bağırsaktan biyopsiyle parça alınması ile hastalığın teşhisidir. Çölyak hastalığının farkında olmayan sağlık çalışanları yüzünden teşhisler gecikebilmektedir ve teşhis koyulması için yapılması gereken testin ücreti devlet tarafından karşılanmasına rağmen, farkındalığı olmayan sağlık çalışanları tarafından yapılmamaktadır. Ayrıca sağlık çalışanları meslek sonrası literatürdeki yenilikleri de takip edip farkındalıklarını arttırmaları gerekmektedir. Aynı zamanda, bu farkındalığı arttırmak için de, hastanelerde bulunan gastroenteroloji bölümlerinin sayısının arttırılması ve geliştirilmesi gerekmektedir.

Çölyak hastalığı teşhis edildikten sonra, tedavi şekli ancak ve ancak diyetle olmaktadır. Başka tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Bunun için glutensiz bir diyet yapılması gerekmektedir. Çölyak hastaları yediklerine ve içtiklerine dikkat etmeyip, ömür boyu diyet yapmazlarsa, kemik erimesinden kanserin birçok çeşidi gibi birçok hastalıkla karşı karşıya kalmaktadır.

Çölyak hastalarının diyetlerine dikkat edebilmesi için, alacakları ürünlerin glutensiz olması gerekmektedir. Bu ürünler belirli büyük alışveriş merkezlerinde satılmakta ve fiyatlan çok pahalıdır.

Çölyak hastalarına devlet tarafından yapılan yardımlar ise çok azdır. Hastalara 0-5 yaş aralığında ise 78.75 TL, 5-15 yaş aralığında ise 120 TL ve 15 yaş üstü için 108,75 TL yardım yapılmaktadır.

Çölyak hastalarının sosyal hayatları da sekteye uğramaktadır. Dışarıda yemek yiyebilecekleri mekânlar kısıtlıdır. Çölyak hastaları için menü hazırlayan mekânlarda ise, fiyatlar çok pahalıdır. Örneğin, 1 dilim su böreği 20 TL, 4 dilim baklava 50 TL, 1 simit 5 TL ve 1 gofret 12 TL'dir. Türkiye'de gıda ve diğer sektörler çölyak hastaları için özel üretim yapmadığından ürünler yurtdışından gelmektedir. Türkiye'de üretilen tek bir marka sadece kek ve bisküvi üretmektedir. Bu da yeterli değil ve bu ürünler her markette bulunmamaktadır. Ayrıca, yurtdışında çölyak hastalan için sadece gıda sektörü ürünleri değil, ilaç, kıyafet ve temizlik ürünleri de onlara göre üretilmektedir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle çölyak hastalığıyla ilgili farkındalık yaratılması, teşhis aşamasıyla ilgili önlem alınması, sebep ve sonuçlarının detaylı bir şekilde araştırılması ve bu hususlarda çözümler üretilmesi, ayrıca bu hastalığa maruz kalan hastalara kalıcı yardımlar sağlanması amacıyla bir Meclis araştırması açılması gerekli görülmektedir.

3.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok ve 20 milletvekilinin, Balıkesir Ovası'nın kuzeyi ile Simav Çayı aşağı çığırı arasındaki bölgede akarsularda meydana gelen kirlenmenin insan ve tabiata olan etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/198)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Balıkesir Ovası'nın kuzeyi ile Simav Çayı aşağı çığırı arasındaki bölgede akarsularda meydana gelen kirlenmenin insan ve tabiata olan etkileri nedeniyle sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasa'nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104’üncü ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim.

1) İsmail Ok                                                             (Balıkesir)

2) Erkan Akçay                                                         (Manisa)

3) Edip Semih Yalçın                          (İstanbul)

4) Deniz Depboylu                                                    (Aydın)

5) Erhan Usta                                                           (Samsun)

6) Baki Şimşek                                                         (Mersin)

7) Arzu Erdem                                                          (İstanbul)

8) Fahrettin Oğuz Tor                         (Kahramanmaraş)

9) Ruhi Ersoy                                                           (Osmaniye)

10) Nuri Okutan                                                        (Isparta)

11) Mehmet Necmettin Ahrazoğlu        (Hatay)

12) Kadir Koçdemir                            (Bursa)

13) İsmail Faruk Aksu                        (İstanbul)

14) Mustafa Mit                                                        (Ankara)

15) Seyfettin Yılmaz                           (Adana)

16) Mehmet Erdoğan                          (Muğla)

17) Erkan Haberal                                                    (Ankara)

18) Mustafa Kalaycı                           (Konya)

19) Zihni Açba                                                          (Sakarya)

20) Mehmet Parsak                            (Afyonkarahisar)

21) Ahmet Selim Yurdakul                                         (Antalya)

Gerekçe:

Her geçen gün biraz daha önem arz eden ve uluslararası bir boyut kazanan çevre kirlenmesi sorunu tüm canlı ve cansız varlıkların sorunu olmaya başlamıştır. Tarım ve hayvancılık sektöründe önde gelen illerden bir tanesi olan Balıkesir ilimizde en büyük sulama kaynaklarından olan Simav Çayı'nın kirletilmesi bölgedeki tarım ve hayvancılığa büyük zararlar vermektedir.

Simav Çayı (ya da Susurluk Çayı) kaynağını Simav yakınlarındaki Şaphane Dağları'ndan alır. Susurluk Ovası'nda kuzeye yönelir ve en son Karacabey'den geçerek Marmara Denizi'ne dökülür. Marmara Denizi’ne dökülen en büyük ırmaktır. Susurluk Çayı'na, çevresindeki akarsuları toplaması, merkezî konumda olması ve diğer akarsulardan daha uzun olması nedeniyle Susurluk Irmağı denilir. Sındırgı Barajı’nın bir diğer adı Çaygören Barajı olarak geçer. Çayda birçok balık avlamak mümkün olup balık yönünden zengindir. Barajda, alabalık, sazan, baraj balığı, sarı balık, kaya balığı, mercan balığı, akça balık, ak balık çeşitleri oldukça yoğun olarak bulunur. Ayrıca çay, ekili alanlarda sulama amacıyla kullanılır.

Büyük önem arz eden Simav Çayı’nın kirliliği daha önce de DSİ 25’inci Bölge Müdürlüğünün Çevre ve Orman Bölge Müdürlüğü tarafından düzenlenen bor ölçümleri ve çevresel durum değerlendirme raporlarıyla incelenmiş olsa da sahada kapsamlı bir çalışma yapılmamıştır. Balıkesir ilinin her geçen gün sanayileşme ve büyüme eğilimi içinde olması çevre kirliliği bakımından konunun önemini arttırmıştır.

Balıkesir Ovası’nın kuzeyi ile Simav Çayı aşağı çığırı arasındaki bölgede akarsularda meydana gelen kirlenme nedeniyle sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98'inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104’üncü ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması komisyonu kurulması yerinde olacaktır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sisteme iki kadın milletvekili girmiş, Sayın Köksal ve Sayın Özdemir. Şimdi onlara söz vereceğim 60’a göre,

Sayın Köksal, buyurun.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

21.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, Anneler Günü’ne, Afyonkarahisar Kanlıca’da yapılan TOKİ konutlarında şehitlerin eşlerine tanınan hakkın anne ve babalarına tanınmasıyla ilgili bir çalışma ve bir şirketin Sandıklı ilçesinin Ballık köyünde ağaç katliamı yapmasıyla ilgili bir işlem yapılıp yapılmayacağını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, öncelikle, bu ince davranışınızdan dolayı çok teşekkür ederiz, bugün sadece kadın milletvekillerine gün boyu böyle bir hak tanındığı için. Ve ben buradan bütün kadınlarımızın, annelerimizin Anneler Günü’nü kutluyorum.

Seçim bölgem Afyonkarahisar’da, Kanlıca’da 3+1 TOKİ konutları yapılıyor fakat bu TOKİ konutlarında sadece evli olan şehitlerimiz için sadece eşlerine bu hak tanınıyor; ne yazık ki onların anne ve babalarına orada bir konut edinme hakkı tanınmıyor. Bu hakkın tanınmasıyla ilgili bir çalışma yapılacak mı, tanınacak mı? Bunu sormak istiyorum.

İkincisi: Seçim bölgem Afyonkarahisar ili Sandıklı ilçesi Ballık köyünde Taşmahal adlı mermer şirketi elinde ÇED raporu olduğunu beyan ederek orada bir ağaç katliamı yapıyor, ardıç ağaçları kesilmekte ve kesilen ağaç sayısı her gün çoğalmakta. Bu ağaç katliamıyla ilgili Orman ve Su İşleri Bakanının memleketi olan Afyonkarahisar’da hiçbir şey yapılmayacak mı? Bunu merak ediyorum.

Çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Köksal.

Sayın Özdemir, buyurun.

22.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in, Anneler Günü’ne ilişkin açıklaması

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Bir hata sonucu söz talebi oldu.

Ben bu vesileyle başta siz olmak üzere tüm annelerimizin Anneler Günü’nü kutluyorum, bizi yetiştirirken göstermiş oldukları bütün fedakârlıklar ve emekler karşısında da saygıyla eğiliyorum.

Yüce heyeti de saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özdemir.

Sayın milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VIII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, engelli vatandaşların kamusal hizmetlerden tam olarak yararlandırılması yollarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu ve arkadaşları tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/183) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Mayıs 2016 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

10/5/2016

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 10/5/2016 Salı günkü toplantısında oy birliği sağlanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                        Oktay Vural

                                                                                             İzmir

                                                                              MHP Grubu Başkan Vekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin, “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu ve arkadaşlarının (10/183) esas numaralı, “Engelli vatandaşların kamusal hizmetlerden tam olarak yararlandırılması yollarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla” verdiğimiz Meclis araştırması açılması önergemizin 10/05/2016 Salı günkü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Evet, Sayın Engin sisteme girmiş.

Sayın Engin, 60’a göre size de söz veriyorum.

Buyurun.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

23.- İstanbul Milletvekili Didem Engin’in, Hükûmetin Kilis’e yapılan saldırıları ve yaşanan acıları görmezden geldiğine ilişkin açıklaması

DİDEM ENGİN (İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Kilis ilimiz ocak ayından bugüne 70’ten fazla roketli saldırıya maruz kaldı, 21 vatandaşımız hayatını kaybetti, 100’e yakın yaralımız var. Halkımız korku, umutsuzluk ve güvensizlik içinde şehri terk ederken, Vali “Bu füzeler tabii ki düşecek, havada mı kalacak, yerçekimi var. Bizim üzerimize de gelebilir, abdestsiz dışarı çıkmıyoruz.” diyebiliyor.

Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan bu yana böyle bir aczi ve utancı yaşamadı. Hükûmete sormak istiyorum: Kilis bu ülkenin toprağı değil mi? Kilis’e yapılan saldırılar bu ülkeye yapılan saldırılardan sayılmıyor mu? Kilis’te yaşanan acıları ve dramı görmezden gelmenizin ve aczinizin nedeni nedir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Engin.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, engelli vatandaşların kamusal hizmetlerden tam olarak yararlandırılması yollarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu ve arkadaşları tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/183) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Mayıs 2016 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin lehinde ilk konuşmacı İzmir Milletvekili Sayın Ahmet Kenan Tanrıkulu. (MHP Sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika Sayın Tanrıkulu.

Buyurun.

AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; konuşmamın başında, içinde bulunduğumuz 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’nda tüm engelli vatandaşlarımıza, görüşmekte olduğumuz önergeyle daha çok müjdeli haberler verebileceğimizi düşünerek, umut ederek başlıyorum.

Değerli milletvekilleri, engelli vatandaşlarımızın toplumsal yaşama tam ve etkin katılımları ile hizmetlerden diğer bireylerle eşit biçimde faydalanmalarını sağlayacak tüm fiziki düzenlemelerin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırma komisyonu kurulması hakkındaki önergemizin gerekçesini açıklamak üzere söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi de saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, engellilerin toplumdaki varlıklarını kabul etmek ve bu kişilerin hayatlarını kolay bir şekilde devam ettirmelerini sağlamak tabii ki iktidarların yani merkezî hükûmetin ve de yerel yönetimlerin en başta görevidir. Üstelik, bu görevler artık kanunlarla da hak hâline gelmiştir. Ancak, görmekteyiz ki ne iktidar ne de birçok yerel yönetim, engelli vatandaşlarımızın bu, yaşamlarını kolaylaştıracak düzenlemeleri maalesef hâlâ yerine getirememiştir. 59’uncu Hükûmetin işbaşında olduğu dönemde kabul edilen 5378 sayılı engelliler kanununun geçici 2’nci ve geçici 3’üncü maddeleri gereğince, 7 Temmuz 2012 tarihine kadar kamu ve kuruluşları ile yerel yönetimlere, engelli vatandaşlarımızın toplumsal yaşama tam ve etkin katılımları ile hizmetlerden toplumda yaşayan diğer bireylerle eşit bir şekilde faydalanmasını sağlayacak bütün fiziki düzenlemelerin yapılması hükmedilmişti.

Sayın milletvekilleri, bu 5378 sayılı Kanun’un çıktığı 2005 yılındaki görüşmelere baktığımız zaman, engelli vatandaşlarımıza iktidarın vermiş olduğu önem, bu görüşmeler, müzakereler devam ederken dile getirilmiş ve kanunla, onların evlerinden çıkmalarının, hatta sosyal hayata ve çalışma hayatına girmelerinin sağlanacağı sözü de verilmiştir iktidar tarafından. Engelli vatandaşlarımıza yönelik bu yerine getirilmeyen sözler ve vaatler eğer incelenirse o günün Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanaklarında da bulunmaktadır. Aradan on bir yıl gibi bir zaman geçmiştir, engelli vatandaşlarımıza vadedilen, diğer bireylerle eşit biçimde faydalanacakları gerekli fiziki düzenlemeler de maalesef yerine getirilememiştir. Kendilerinin lehine olacak olan bu gelişmeleri ve 2005 yılında verilen sözleri umutla bekleyen engelli vatandaşlarımız âdeta evlerine hapsedilmiş ve maalesef, verilen sözlerin yerine getirilememesinden de büyük bir hüsran yaşamışlardır.

Sayın milletvekilleri, iktidarın bu önemli ve hayati konuya samimiyetle yaklaşmadığını bugüne kadar yapılanlardan da görüyoruz. Çünkü Temmuz 2012’de 6353 sayılı Kanun’un Genel Kurul görüşmeleri sırasında iktidar bir önerge vererek, biraz önce bahsettiğim 5378 sayılı Kanun’un geçici 2 ve geçici 3’üncü maddelerinin süresini uzatmıştır. Bu süre uzatmayla ne elde edilmiştir? Bu kapsamda, bir yılı bu çıkarılan kanun marifetiyle, iki yılı da ilgili bakanlık eliyle olmak üzere üç yıl daha erişilebilirlik standartlarının uygulanması ertelenmiştir. Gelinen noktada engelli vatandaşlarımıza hayat, maalesef, bu çıkarılan kanunlarla artık daha da çekilmez hâle gelmiştir.

2014 yılı Şubat ayına baktığımız zaman, bu sefer, yine Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından 6518 sayılı Kanun’la 2828 sayılı Kanun’un ek 7’nci maddesinde değişiklik yapılmış, evde bakımla ilgili ödemeler “sosyal yardım” tanımlaması içerisine alınarak “sosyal yardım hane yaklaşımı” çerçevesine dönüştürülmüştür. Şimdi, bu karmaşık kanun tabirinin, bakın, ne sonuç verdiğini birazdan sizlerle paylaşacağım. Böylece, Ocak 2015’ten sonra engelli vatandaşlarımızın evde bakımına yapılacak sosyal yardımların verilebilmesi gelir testine girme şartına bağlanmıştır artık. Gelir testi nedir? Haneye giren toplam aylık gelirin -kişi başı- asgari ücretin 1/3’ünden, ağır engelli evde bakım hizmetinden faydalananlar için ise 2/3’ünden 1 tek lira bile, evet 1 lira bile fazla olması hâlinde engelli aylığının kesilmesine yol açacaktır.

Daha geçtiğimiz günler içerisinde gene kendi seçim bölgem İzmir’in Kiraz ilçesinde, arayan vatandaşlarımızın haberdar etmesiyle sizlerin gündemine getireceğim bir olayla karşılaştık. Burada, bir ailede, bir hanede yaşayan ve biri yüzde 90 oranında engelli, diğeri ise yüzde 60 oranında engelli 2 kardeşin yaşadığı bir ailede yüzde 90 engelli kardeşimize verilen aylık 800 lirayı geçtiği için tamamıyla kesilmiş diğerinin ödeneği ve böylece diğer yüzde 60 engelli kardeşimiz artık evde bakım desteği alamaz hâle gelmiştir. Bu yüzden aileler ciddi bir perişanlık yaşamıştır, hatta ve hatta daha ilgincini söyleyeyim, artık yüzde 60 gelir elde edemeyen bu kardeşimizi bir başka hanede göstermek yoluna bile gitmiştir bu insanlar. İşte, bu yetmiyormuş gibi, üstüne üstlük bir de engellilik raporlarının güncellenmesi istenmiş, bu ağır eziyet engelli kardeşlerimize ve ailelerine maalesef çok zor günler de yaşatmıştır.

Hanedeki birçok engelli bireyi tek bir kişi kabul eden bu zihniyet, toplam sayısı 1 milyon 750 bini aşan muhtaç, güçsüz ve kimsesiz, düşkün kimselerin yetersiz de olsa -yani aldıkları miktar, gelir yetersiz de olsa- yıllardır bu edindikleri aylıkların da kesilmesine maalesef vesile olmuştur.

Değerli milletvekilleri, kamuda engelli memur için yüzde 3, işçiler için yüzde 4, özel sektörde ise gene yüzde 3 engelli çalıştırılması zorunluluğu vardır. Bu, yasal mevzuatta böyledir. Ancak, realiteye, gerçeğe baktığımız zaman maalesef kamuda 22.551 engelli kadrosu hâlen boş tutulmaktadır ve bunun niye boş tutulduğuna ilişkin sorduğumuz soru önergelerine bir türlü cevap alamadığımız için gerçeklerle de toplumu aydınlatamamaktayız.

Değerli milletvekilleri, engelli vatandaşlarımıza istihdam alanları açacak Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerinin verdiği kanun teklifleri de gündeme dahi alınmamaktadır. Engelli girişimcilerimize hâlen yeteri kadar vergi, SGK primi desteği sunulmamaktadır ve bu girişimcilerimizin finansmana erişimlerinde de maalesef pozitif ayrımcılık yapılmamaktadır.

Bu sorunların yanı sıra, ben ilave olarak bir başka konuyu da sizlerin gündemine getirmek istiyorum. Gerek sağlık hizmetlerinde gerekse diğer alanlardaki sorunlar hâlen yığınla devam etmektedir. Engelli bireylerin rehabilitasyon hizmetleri, yardımcı cihaz, tıbbi sarf malzemesi veya buna benzer hayati önemi haiz ihtiyaçlarının büyük bölümü devlet tarafından ya yetersiz bir şekilde karşılanmaktadır yahut da bunlara getirilecek olan masraflar hiç ödenmemektedir. Sağlık tesislerinde ise erişim hâlen çok düşük orandadır. Bakın, çok ilginçtir, işaret dili bilen personel ve özellikle doktor olmayışı nedeniyle birçok tıbbi merkezde ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Yapılan bir araştırmaya göre toplam 469 hastaneden bilgi edinmeye cevap veren 385 hastanenin sadece yüzde 63’ünde işaret dili bilinmektedir. Hâlen engelli spor kulüplerine gerekli ve yeterli destek sağlanamamaktadır. Engelli sporcularımız uluslararası spor müsabakalarında ya yalnız ya da mahrum bırakılmaktadır değerli milletvekilleri. Bu bakımdan, engelli vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlar sadece kendilerinin değil, hem ailelerinin hem çevrelerinin, kısacası toplumun ortak bir sorunudur.

Ben diyorum ki… 10-16 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilen bu etkinliklerle farkındalık yaratılan Engelliler Haftası’nda bu önergemize destek vereceğinizi düşünüyor, tekrar hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tanrıkulu.

Önerinin aleyhinde Bursa Milletvekili Sayın Bennur Karaburun.

Buyurunuz Sayın Karaburun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

BENNUR KARABURUN (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, pazar günü Anneler Günü olması hasebiyle bana hayatını feda etmiş canım annemin, ablalarımın ve 7/24 benle birlikte olan Leylacığımın ve tüm annelerimizin Anneler Günü’nü kutluyorum.

Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisi aleyhinde söz almış bulunmaktayım.

Türkiye’de son on dört yıl, engellilik alanında devrim sayılabilecek nitelikte adımların atıldığı bir dönemdir. 2005 yılında ülkemizin ilk engelliler kanunu çıkarılmıştır. 1 Temmuz 2005 tarihli 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun’la sağlık, bakım, istihdam, eğitim gibi alanlarda engelli hakları konusunda temel esaslar belirlenmiş ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmak suretiyle engelli hakları konusunda bir atılım gerçekleştirilmiştir. Bu kanun neticesinde çıkarılan alt düzenlemelerle yaklaşık 1.500 maddelik bir engellilik hukuku oluşturulmuştur. Ayrıca, bu kanunla, çalışamayacak durumda olan ya da iş bulamayan engellilere bağlanan 2022 sayılı Kanun kapsamında aylıklar bu yapılan değişiklikle yüzde 200 ila yüzde 300 oranında artırılarak anlamlı bir tutara ulaşmış, aylık bağlananların kapsamı genişletilmiştir. 2022 sayılı Kanun’da 2013 yılında yapılan düzenlemeyle bu aylıktan yararlanmak için gerekli olan asgari gelir düzeyi asgari ücretin 1/6’sından asgari ücretin 1/3’üne çıkarılarak gelir bağlama düzeyi açısından kapsam genişletilmiştir. 5378 sayılı Kanun ile 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu’na eklenen ek 7’nci maddeyle ilk defa bakıma muhtaç tüm engelliler bakım hizmeti kapsamına alınmış, engellilere evde veya özel bakım merkezlerinde sunulan bakım hizmetinin ücretlerinin ödenmesi sağlanmıştır. Evde bakım hizmeti için 2005 yılında 1 asgari ücret, özel bakım merkezlerinde ise 2 asgari ücret düzeyinde ödeme yapılacağı hükme bağlanmıştır. 2014 yılında yapılan değişiklikle bu ödeme gösterge rakamına bağlanarak evde bakım için 10 bin, özel bakım merkezlerinde bakım içinse 20 bin gösterge rakamlarının memur aylık katsayısı çarpımıyla bulunacak tutar kadar ödeme yapılması düzenlenmiştir. Çağdaşlığın önemli göstergelerinden olan bu hizmetlere ayrılan bu bütçe oldukça yüksektir.

Engelliye evde bakım hizmeti uygulamasında, ayrıca sosyal yardım verilmek suretiyle bakıma muhtaç engellinin evde bakımına destek verilmesi olarak yeniden formüle edilerek, birden fazla bakıma muhtaç engellisi bulunan aileler açısından, durumun aile fertlerinin psikososyal ve ekonomik durumları üzerindeki olumsuz etkileri ve ailenin bir ferdinin istihdam ile ilişkisini koparması hususu dikkate alınarak, söz konusu gelir kriterine ilişkin hesaplama yapılırken hanede bulunan birden fazla bakıma muhtaç engellinin, hesaplamada hane lehine etki yapacak şekilde değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun’un geçici 2’nci maddesi kapsamında, engellilerin toplumsal hayata katılımı önündeki engelleri kaldırmak üzere, kamuya açık her türlü yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar, spor alanları ve benzeri sosyal ve kültürel altyapı alanları ile binaların engellilerin kullanımına uygun hâle getirilmesi zorunluluğu getirilmiştir.

Yine, 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun’un geçici 3’üncü maddesiyle büyükşehir belediyeleri ile belediyelerin sundukları ya da denetledikleri şehir içi toplu taşıma hizmetlerinin engellilerin kullanımına uygun hâle getirilmesi zorunluluğu getirilmiştir. Şehirler arası yolcu taşıma hizmeti ile servis ve turizm taşımacılığı hizmetinin erişilebilir hâle getirilmesine dair yönetmelik taslağı hazırlanarak, şehirler arası yolcu taşıma hizmeti ile servis ve turizm taşımacılığı hizmetlerinde engellilerin, erişebilir bir şekilde, erişimine ilişkin hususların belirlenmesi amaçlanmıştır.

1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nun 8’inci maddesinde yapılan değişiklikle engellinin sahip olduğu brüt 200 metrekareyi geçmeyen bir evi emlak vergisinden muaf tutulmuştur. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 42’nci maddesine eklenen fıkrayla konutlarda engellilerin yaşamı için zorunluluk göstermesi hâlinde engellilere yönelik fiziki düzenlemeler yapılırken, proje tadili için kolaylıklar getirilmiştir. Türk Ceza Kanunu’nun “Ayrımcılık” başlıklı 122’nci maddesinde yapılan değişiklikle engellilere karşı yapılan ayrımcı uygulamalar için de altı aydan bir yıla kadar cezai yaptırım getirilmiştir. 2014 yılında 122’nci maddenin başlığı “Nefret ve Ayrımcılık” olarak değiştirilmiş ve engellilere karşı yapılan ayrımcı uygulamalar için öngörülen altı aydan bir yıla kadar olan yaptırım bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası olarak artırılmıştır. Yine, 2010 yılında Anayasa’da yapılan değişiklik kanun düzeyine aktarılarak engellilere yönelik pozitif ayrımcılığın ayrımcılık olarak değerlendirilmeyeceği düzenlenmiştir. 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun’un 15’inci maddesine dayanılarak çıkarılan 14/4/2006 tarihli ve 26139 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türk İşaret Dili Sisteminin Oluşturulması ve Uygulanmasına Yönelik Usul ve Esasların Belirlenmesine İlişkin Yönetmelik uyarınca Türk işaret dili sisteminin oluşturulmasına yönelik çalışmalara başlanmıştır. Türk işaret dili tercümanlığı ve Türk işaret dili sisteminin oluşturulmasına ilişkin esaslar belirlenmiştir. Türk işaret dili tercümanlığı ve öğretici sayısının artırılması amacıyla Talim ve Terbiye Kurulu onaylı eğitim programları hazırlanmış, işaret dili tercümanlarının illerde istihdamı sağlanmıştır. 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun’un 15’inci maddesiyle üniversite öğrencilerinden engelli olanların öğrenime etkin katılımlarını sağlamak amacıyla Yükseköğretim Kurulu koordinasyonunda, yükseköğretim kurumları bünyesinde, engellilere uygun araç gereç ve ders materyallerinin, uygun eğitim, araştırma ve barınma ortamlarının temini ile eğitim sürecinde yaşadıkları sorunların çözümü gibi konularda çalışma yapmak üzere engelli öğrencilere danışma ve koordinasyon merkezleri kurulması sağlanmıştır. Asgari yüzde 20 oranında engelli olduğu tespit edilen ve özel eğitim değerlendirme kurulları tarafından da eğitsel değerlendirmeler ve tanılamalar yapılarak 5580 sayılı Özel Eğitim Kurumları Kanunu kapsamında açılan özel eğitim okulları ile özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde verilen destek eğitimini almaları uygun görülen görme, işitme, dil, konuşma, spastik, zihinsel, ortopedik veya ruhsal engelli bireylerin eğitim giderlerinin her yıl Maliye Bakanlığınca belirlenen tutarı, Bakanlık bütçesinde bu amaçla konulan ödenekten karşılanmaktadır.

5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun’la kurulmaları öngörülen korumalı iş yerlerinin açılmasının teşvik edilmesi için 6518 sayılı Kanun’la çeşitli tedbirler öngörülmüştür. Yasayla iş gücü piyasasına kazandırılmaları güç olan zihinsel veya ruhsal engellilerin istihdamı açısından büyük önem arz eden korumalı iş yerlerine işlerlik kazandırılması, yaygınlaştırılması ve bu suretle, engelli istihdamının artırılması için Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanunu ile İşsizlik Sigortası Kanunu’nda değişiklikler yapılarak birçok teşvik hükmü geliştirilmiştir. Ayrıca, İş Kanunu’na getirilen Ek 1’inci maddeyle korumalı iş yerlerinde çalışacak engellilerin maaşlarının belli bir orana kadar hazineden karşılanması sağlanmıştır.

2010 yılında Anayasa’nın 10’uncu maddesinde yapılan değişiklikle, engelliler için alınacak tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı sayılamayacağı hükmü getirilerek engellilere pozitif ayrımcılık, anayasal düzeyde de bir güvence kazanmıştır. Bağlayıcı nitelikte ilk ve tek uluslararası belge olan ve engellilerin ayrımcılıkla mücadele ana ekseninde hak ve özgürlüklerden tam ve eşit yararlanmasını ve kolaylaştırıcı tedbirlerin alınmasını öngören Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme’yi 30/3/2007 tarihinde imzalayarak sözleşmeyi ilk imzalayan ülkeler arasında yer aldık.

Engellilerin devlet memurluğuna alınmasına ilişkin sınavların kamu kurum ve kuruluşlarınca ayrı ayrı yapılması yerine, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 53’üncü maddesinde 6111 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle ilk defa devlet memuru olarak atanacak engelliler için ayrı ve merkezî bir sınav yapılması geliştirilmiştir. Bu ve bunlar gibi daha niceleri AK PARTİ döneminde gerçekleşmiştir. Bu değişimde engellinin, yalnızca tıbbi yaklaşımla değil, toplumsal ve hak temelli yaklaşım üzerinden tanımlanması da etkili olmuştur. Her ne kadar engelli hakları kavramı, engelli bireylere ait bağımsız bir hak kategorisi gibi algılanmakta ise de bu kavramla amaçlanan, engellilerin tüm temel hak ve özgürlüklerden diğer bireyler gibi tam ve eşit şekilde yararlanmasını teşvik etmek ve insan onuruna olan saygıyı güçlendirmektir. Hak temelli gelişen yeni yaklaşımlar çerçevesinde, bu yüce çatı altında AK PARTİ çalışmalarına…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Karaburun, size ek süre verebilirim tamamlamanız için.

Buyurunuz, ek süre veriyorum.

BENNUR KARABURUN (Devamla) – Çok teşekkür ederim.

…hız kesmeden devam edecektir. Eksikler olabilir ancak düzenlenen kanunlar, yapılan iyileştirmeler göz ardı edilmemelidir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Çok teşekkür ediyorum, sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Karaburun.

Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin lehinde ikinci konuşmacı Konya Milletvekili Sayın Mustafa Hüsnü Bozkurt.

Süreniz on dakika.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; engelli vatandaşların kamusal hizmetlerden tam olarak yararlandırılması yollarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Milliyetçi Hareket Partisi Grubu tarafından verilen araştırma önergesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini aktarmak için huzurlarınızdayım. Bu vesileyle değerli heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime, az önce burada AKP Grubu adına konuşan değerli milletvekili arkadaşımızın her söz aldığında buraya seyyar bir platform taşınıyor Sayın Başkan, değerli Meclis Başkanından ve Başkanlık Divanından -tam da Engelliler Haftası’nda- buraya bir elektronik platform yapılmasını -ola ki başka engelli arkadaşlarımız da olabilir- belki daha sağlıklı bir görüntü oluşmasını temin etmelerini rica ederek başlamak istiyorum.

Benden önce konuşan her iki konuşmacı da genel bilgileri verdiler. Tabii, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası dünyada Birleşmiş Milletlere üye hemen hemen bütün ülkelerin bu hafta dolayısıyla farkındalık yaratma amacıyla değişik etkinlikler düzenlediği bir hafta.

Türkiye’de 8,5 milyon engelli yurttaşımız var, nüfusumuzun yüzde 12’si engelli. Bu konuda -az önce sözü edildi- 2012 yılında yapılan bir değişiklikle üç yıl ertelenerek uygulaması 7 Temmuz 2015 tarihine uzatılan 5378 sayılı engelliler kanununa atıfta bulunarak ben de bir önerge vermiş idim, altı aydır cevap bekliyorum. Önergemizde sorduğumuz şey şu idi: “Türkiye’de 30’u büyükşehir belediyesi olmak üzere toplam 1.397 belediye var. Bu belediyelerden kaçı bu yasanın getirdiği engelliler için kolaylıklar sağlayan ve ulaşımlarını kolaylaştıran önlemleri almışlardır? Kanunun gereğini yerine getirmeyen belediyeler hakkında bir yaptırımınız var mıdır?” gibi ama bir yanıt alamadık.

Aslında, Türkiye İstatistik Kurumunun sayfasına girdiğimiz zaman bile büyük bir ayıpla karşılaşıyoruz. 2011 yılından bu yana engelli bireylerin sorun ve beklentileriyle ilgili hiçbir araştırma yapılmamış, güncel hiçbir veri yok arkadaşlar.

Keza, engellilerimizin kamu binalarına ulaşımından başlayarak çeşitli sorunları var. En önemli sorunlarından biri de eğitim. Eğitimden yararlanabilen toplam engellilerimizin oranı yüzde 7,7 bile değil ve engellilerimizin yüzde 96’sı mesleki eğitim alamıyor.

Keza, bir işte çalışabilen engellilerimizin toplam engelli nüfusa oranı yüzde 14,3. Bu da bu noktada, hakikaten çok geride olduğumuzun en somut göstergelerinden biri arkadaşlar. Tabii, asıl engelin bedende veya zihinde değil, fikir ve vicdanlarda olduğu gerçeğinin de altını çizmek isterim. Engelli yurttaşlarımızın durumu bu. Peki, memleketin durumu ne, biraz da ona bakalım.

Sevgili arkadaşlar, demokrasilerde hükûmet olmanın yolu seçimlerde yurttaşların tercihine mazhar olmaktır. On dört yıldır yapılan seçimlerde bu tercih Adalet ve Kalkınma Partisinden yana tecelli etmektedir ve bu anlamda herhangi bir itiraza yer olmaksızın Adalet ve Kalkınma Partisi tek başına Hükûmettir. Tıpkı engellilerimize olduğu gibi, devletimize bakışında da ciddi sorunlar var Adalet ve Kalkınma Partimizin. Nedir? Hükûmetler devleti yönetmek için görevlendirilmiş heyetlerdir, devlet olmak için değil. çünkü devlet, tüm yurttaşların devletidir, o devleti yönetmek görevi de hükûmet olan heyetindir. Birinci görev nedir? Vatanın sınır bütünlüğünü sağlamak. İkinci vazgeçilmez görev: O sınırların çevrelediği vatan topraklarının bütünlüğünü sağlamak. Üçüncü görev: O topraklar üzerinde bağımsızlığın simgesi olan ulusal bayrağın özgürce dalgalanmasını sağlamak. Ve nihayet hükûmet olmakta dördüncü olmazsa olmaz koşul da vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamak.

Sevgili arkadaşlar, değerli AKP’li dostlar; on dört yıldır iktidardasınız. Sınırları koruyamıyorsunuz, 900 kilometrelik Suriye sınırımız kevgire dönmüş, kimin girip çıktığı belli değil, dünyanın bütün terör örgütleri ülkemizde cirit atıyor. Ankara’da, ülkenin başkentinde beş ayda 3 terör saldırısında 168 yurttaşımızı yitirdik. Diyarbakır’ın göbeğinde, garnizonda bayrağımız indiriliyor, maşallah çıt yok; çıt yok. Askerimizin başına çuval geçiriliyor çıt yok, nota “müzik notası” mı falan deniyor. Vatan topraklarının bütünlüğünü sağlamak konusunda bir eski asker ve kırk üç yıllık bir hekim olarak beni dehşete düşüren bir vurdumduymazlık içindesiniz. Bu kürsüden defalarca dile getirdik, 17 adamız 2009’dan beri Yunan işgali altında, çıtınız çıkmıyor. Hayretler içindeyim yani her şeyde, her konuda önüne gelene dava açan arkadaşlarımız, diyoruz ki “Vatan toprakları işgal altında, 17 ada işgal altında.” ne yapıyorsunuz? Hiç ses yok. Yurttaşlarımızın can ve mal güvenliğini korumakta ciddi aciz içindesiniz. Yirmi beş gündür Kilis bombalanıyor. Baştan “Gökyüzünde gezerken rastgele düşen roketler.” falan dediniz; şimdi, roket atıldığı nihayet kabul edildi. Valiniz “Abdestli gezin de mundar gitmeyin.” diyor. Ve ülkemiz, şu ülke yani emperyalizme karşı ilk Ulusal Kurtuluş Savaşı’yla korunmuş şu ülkeyi yönetenler NATO’dan, Birleşmiş Milletlerden ve Amerika Birleşik Devletleri’nden medet umuyor. Nere için? Kilis’i IŞİD roketlerinden korumak için. Sevgili arkadaşlar, engelli yurttaşlarımızdan özür diliyorum ama 8,5 milyon engelli yurttaşımıza şunu söylüyorum: Kilis’teki vatandaşının canını koruyamayan bir Hükûmetten size gelecek hiçbir hayır yoktur kardeşlerim. (CHP sıralarından alkışlar)

Sevgili arkadaşlar, vurdumduymazlığınız o boyutta ki bakın, üzerine bastığınız zemin altınızdan kayıyor sevgili AKP’li kardeşlerim, bunu samimiyetle söylüyorum. Bunu ister bir milletvekili uyarısı diye alın, ister okuryazar bir adam uyarısı diye alın, ister bir vatandaş uyarısı diye alın, nasıl kabul ederseniz öyle kabul edin; bakın, çok duyarlı olmanız gereken konularda hiç sesiniz çıkmıyor arkadaşlar. Kalkılıyor, “Parlamenter sistem rafa kaldırıldı.” deniyor, çıtınız çıkmıyor. “Ben seçildim, o hâlde isteseniz de istemeseniz de bu ülkenin düzeni değişmiştir.” deniyor yani Anayasa yok sayılıyor, sesiniz çıkmıyor. Oysa o Anayasa’ya göre bu Mecliste görev yapıyoruz hepimiz. Yine, “Laiklik olmamalı yeni anayasada.” deniyor. Hepiniz biliyorsunuz, siz de biz de, laiklik demokrasinin olmazsa olmazı; laiklik hepimizi şu çatı altında bir araya getiren ve şu kürsüde konuşturan en temel ilke. Yine çıtınız çıkmıyor. Hadi “iki ayyaş” dediniz, o bir densizin lafıydı diyelim; şu Meclis Başkanlığı kürsüsüne oturttuğunuz arkadaşınız “Cumhuriyeti dinsizler kurdu.” diyor, yine çıtınız çıkmıyor. Yahu, sizden engellilere ne hayır gelir Allah aşkına ya, çok ciddi soruyorum. Bu soruların yanıtını verin, gelin buraya. Yani, nasıl oluyor da Meclis Başkanlığı kürsüsüne koyduğunuz arkadaşınız “Bu cumhuriyeti dinsizler kurmuştur.” diyebilme densizliğini gösteriyor, bu kabul edilebilir bir şey mi? (CHP sıralarından alkışlar)

Ve sevgili arkadaşlar, nihayet, bütçe konuşmalarında, şurada, hepimize liderlik dersi veren ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu kendi grubuna hâkim olmamakla suçlayan -ve benim de “Sayın Davutoğlu, o kadarını asker de, çavuş da yapıyor. Liderlik belli sayıda insana lafını geçirmek değil, sözünü muhatabına dinletebilmektir.” diye yanıt verdiğim şu kürsüden- Sayın Başbakanınız, kulağından tutulup kapının önüne konuyor, “Reis de bizim, Hoca da bizim.” deyip gayet büyük bir rahatlıkla yürüyüp gidiyorsunuz.

Arkadaşlar, hepimiz burada milletin verdiği oyla… Siz nasıl 23 milyon oyu temsil ediyorsanız, şu sıralarda oturan arkadaşlar 12 milyon oyu, o arkadaşlarımız o kadar oyu, MHP sıralarında oturan arkadaşlarımız şu kadar oyu… Hepimizin oyu aziz ve mübarektir, yurttaşın oyudur. O oya saygınız nasıl olmaz, nasıl olmaz böyle bir şey?

Şimdi de, yani hakikaten anlamakta zorluk çekiyorum, düşük profilli bir Başbakan arıyorsunuz arkadaşlar. Arkadaşlar, bu lafı nasıl yersiniz, nasıl yutarsınız, nasıl tahammül edersiniz? Türkiye Cumhuriyeti…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - …Başbakanlık makamını devalüe etmeye sizin ne hakkınız var arkadaşlar? Nasıl böyle bir şeye rıza gösterirsiniz? Bu kabul edilemez, bu asla kabul edilemez.

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Siz anlayamazsınız.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Siz de kabul etmeyin sevgili kardeşim, siz de etmeyin. O lafı söyleyen arkadaşınıza o lafı geri aldırın.

MEHMET AKYÜREK (Şanlıurfa) – Yazıklar olsun. Sen işine bak. Sen kendi partinin işine bak.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık koltuğu bu kadar hakir görülemez, bu kadar gözden düşürülemez.

BAŞKAN – Sayın Bozkurt, teşekkür ederiz.

Sayın Bozkurt, süreniz bitti.

ALİ ŞEKER (Kocaeli) – “Aile içi meseleye karışmayın.” diyorlar.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Yine de buraya bir elektronik platformun yapılması teklifimi Sayın Meclis Başkanının laiklikle boğuşmaktan boş kaldığı bir zamanda kendisine iletirseniz sevinirim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bozkurt, elektronik platform önerisini Sayın Meclis Başkanına ileteceğim.

Şimdi, grup önerisinin aleyhinde ikinci ve son konuşmacı Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer.

Süreniz on dakika Sayın Gürer.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özünde, Engelliler Haftası’nda -biraz evvel sayın vekilimin de belirttiği gibi- yapılanla yapılmayanı en iyi özetleyen AKP Milletvekilimizin biraz evvel buraya getiriliş biçimiydi. Bunu, biraz sonra başkalarını eleştirirken buradan başlayarak dile getirmenin yararlı olduğunu düşünüyorum. Demek ki Türkiye Büyük Millet Meclisinde, burada bir engelli milletvekilinin olacağı düşünülerek bunu dahi akıl edememişiz. Bu anlamda belediyeleri, kamu kuruluşlarını biraz sonra söyleyeceğim ama işe buradan başlamak gerektiğini düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, engellilerle ilgili çok söz söylüyoruz, bu konuda yasalar çıkarıyoruz, evraklar üzerinde yazılanlar çok, söylenilenler çok ama uygulama alanlarında bununla ilgili sorunlar da çok büyük.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanının yanıtlaması istemiyle bir yazılı soru önergesi verdim: Yüzde 40 ve üzeri engelli vatandaşlarımızdan sosyal hizmetler müdürlüğüne başvurarak kendileri için engelli kimlik kartı çıkaran kaç kişi olduğunu sordum. Ülkemizde yürüme engelli sayısının kaç olduğunu, yürüme engellilerden tekerlekli, akülü sandalye kullanabilecek durumda olup, tekerlekli, akülü sandalye bekleyen kaç kişi bulunduğunu, bu bağlamda ülke genelinde bir kampanya düşünülüp düşünülmediğini; ülkemizde görme engelli sayısının kaç olduğunu, kaç belediye ya da kurumda görme engelliler kitap okuma birimi bulunduğunu; engellilerin istihdamına vesile olacak eğitim ve rehabilitasyon konusundaki mesleki eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinin sayısının kaç olduğunu, illere göre dağılımının ne olduğunu; 1475 sayılı İş Kanunu gereğince yüzde 3 oranında engelli istihdamını zorunlu kılan yasal düzenlemeye göre iş yerlerinde buna uygun olarak engelli istihdamının sağlanıp sağlanmadığını, bu anlamda 2015 yılında yapılan denetimleri sordum. Bunların yanıtlarının verileceğini düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, bölgelere gittiğimizde sizlere de yansıtılıyor, son dönemde bir uygulama başladı, sosyal yardım vakıfları, engelliler için gelir testi ve engelli rapor güncelleme uygulamasına gitti. Bunun sonucunda, engelli olduğu için yıllardır yardım alan yurttaşlarımızdan yardımlar kesilmeye başladı. Gerekçe olarak da ailenin gelir durumu değerlendiriliyor. Oysa engellinin gelir durumuna bakılmaz, devlet eğer bir engelliye sahip çıkıyorsa onun elindeki hakkı almaz. Bu, bana göre bir ayıptır. Bir an önce bu uygulamadan vazgeçilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Görme engelliler ile tekerlekli sandalye kullananlar için kamu kuruluşlarında, okullarda, camilerde, bankalarda, yollarda erişilebilirlikle ilgili sorunlar ülke genelinde devam ediyor. Bu anlamda konu ciddi olarak ele alınmalıdır. Öyle ki vatandaşımız, kaldırımda engellinin tekerlekli sandalyeyle geçeceği yere hâlâ aracını park etme duyarsızlığı içindeyse bu konuda genelde toplumun da bilinçlendirilmesi ve yapılanların yanında yapılacak olanların da birlikte sahiplenilmesi gerektiğine inanıyorum.

İşitme engellilerle ilgili bir kanun teklifi verdim. Doğrudur, işitme engelliler için tercüman bulunduruluyor ancak işitme engelliler hastanede, resmî kuruluşlarda, mahkemelerde kendilerini ifade edebilmek için tercüman beklememeli ve bu konuda onların ulaşım noktalarında mutlaka ve mutlaka konuyla ilgili tercümanlar bulundurulmalıdır yani hastanelerde, kamu kuruluşlarında, iş görecekleri yerde bunlar için tercüman bulundurulması şarttır.

Niğde Altınokta Körler Derneğini ziyaret ettim, dernek kirada. Kamu kurum ve kuruluşlarında bunlar için verilecek bir yerin dahi olmaması ve kendi derneklerini kendilerinin açık tutmaları yönündeki uygulamayı da yanlış bir uygulama olarak düşünüyorum.

Ülkemiz genelinde görme engellilerle ilgili yapılan çalışmalar olsa da bunların çok sınırlı kaldığını düşünüyorum. Yüzeylerin özel malzemeyle kaplanmadığı, sıcaklardan etkilenip kalkan ve “Yollarda görme engelliler yararlansın.” denilirken sorun olan birkaç ulaşım ağındaki sıkıntılara mutlaka sizler de tanık oluyorsunuz. Yani yapılmış olmak için iş yapılmamalı; bu sorun kalıcı, sürekli ve engellilerin de yaşamları boyunca rahat davranabilecekleri bir şekilde çözülmelidir.

Niğde’nin Horoz Köyü’ne gittim hafta sonu. Musa dayı beni yakaladı, dedi ki: “Bana bir akülü, tekerlekli sandalye.”. Sosyal yardım vakıfları var, hayırseverlerimiz var. Televizyonlara, gazetelere bakıyoruz bu tür yardımların yapıldığına tanık oluyoruz ama köydeki, kasabadaki yurttaşlara çok ulaşamıyoruz. Bunların da bir reklam aracı olması gerekmiyor. Muhtarlara sorulursa, belediyelere sorulursa, genelde tespit edilen her kişi bundan yararlanırsa bu insanların da sorunları aşılmış olur.

Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımımız Niğde’de terfi ligine kaldı. Başkanı kutlamak için aradım. Onların malzeme sorunu olduğunu, yer sorunu olduğunu öğrendim, oldukça şaşırdım. Amatör spor kulüplerine yardım edildiği söyleniyor ama İşitme Engelliler Spor Kulübümüzün de Tekerlekli Sandalye Spor Kulübümüzün de malzeme sorunu var, yer sorunu var, bunların da bir an önce giderilmesi için yetkililerin dikkatine sunuyorum.

Keza, Beyazıt Kütüphanesinde görme engelliler için gönüllü kitap okuyan Sabahat Varol İnsel hemşehrimi daha önce de burada dile getirmiştim. Arkadaşlar, eğitimli insanlarımızın bir kısmı okey masalarında harcadıkları zaman kadar gidip kütüphanelerde görme engelliler için sesli kitap okurlarsa toplumsal fayda sağlanmış olur. Bunu da genelde bizleri izleyen herkesin dikkatine bir kez daha sunmak istiyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, köyleri çok gezince “Değerli hemşehrilerim” diye başlayacaktım, hoşgörün, bu kadar da oluyor. (Alkışlar)

Bu engellilerle ilgili yapılanın sınırı yok. Bakınız, Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz engelliler birimini kurduktan sonra bununla ilgili ne yapılabilir diye çalışmalar yürütmüştük. Ben de o ekibin içindeydim, birlikteydik. Yapılan bir çalışma, işitme engelliler orkestrası kuruldu. O orkestranın sahne aldığı gün keşke hepiniz orada olsaydınız. Onların duygularıyla buluşup onu görünce içsel olarak ayrı bir varlığa eriyorsunuz çünkü “İşitme Engelliler Orkestrası” akla zor gelen, yapılabileceği şüpheli görülen bir iş. Oysa şunu biliniz ki: Engelli yurttaşlarımızın yalnızca bedensel engelleri var. Onlar da bizler gibi, düşünmede, üretmede, verileni yerine getirmede çok yetenekliler, yeter ki onlara gerekli olan eğitim sağlanabilsin. Eğitim alanında sorun var, ulaşım alanında sorun var ama yapılanlar da var. Yalnız, yapılanların yetersizliğini söylemek bizim görevimiz. Yapılanlardan -daha önce de söyledim- Allah razı olsun, hiçbir eleştirimiz o konuda yok, yapılan işler bizim her zaman desteklediğimiz konular. Bunu kimin yaptığı da önemli değil. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri her alanda yapılanlar var ama yapılmayan eksiklikleri bizim dile getirmemiz gerekiyor. Onların çözüm yerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğunu düşünüyorum.

Ben, köylerdeki konuşmalarda, terör konusunda yurttaş sorduğu zaman diyorum ki: Milletvekili seçildiğimden beri 1 kez bile terör konulu Mecliste oturum olmadı. Onun için de terörle ilgili çözümün dahi tek adresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğunu dile getiriyorum, ifade ediyorum.

Bu bağlamda, diğer sorunlar için de çözüm adresini Türkiye Büyük Millet Meclisi gördüğümüzde, bunları burada dillendirdiğimizde, neticeye gidilmesi yönünde adımlar atılacağını düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, engelliler, tabii, farklı farklı… Görmeyle ilgili var, tekerlekli sandalyeyle ilgili var, buna benzer, farklı alanlardaki yaşadıkları sıkıntılar, sorunlar da var. Ama bizler, engellileri yalnızca Engelliler Haftası’nda anımsamayalım. Nasıl ki annelerimiz için bir gün yetmezse, engellilerimiz de yaşamımızın içinde, her anında olmalı. Onlarla iletişimde, ilişkide, ziyarette, her kesimin, farklı biçimde onları sahiplenmesinin gereğine inanıyorum.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır