Yeşil çay, etkisi bilimsel olarak kanıtlanmış nadir bitkisel ürünlerden biridir. Bunun en önemli nedeni içeriğinde bulunan antioksidan (toksik maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasını sağlayan moleküller) bileşenlerdir.
Yeşil çayın kafein oranı diğer çaylara oranla daha düşüktür. Ayrıca daha az işlem gördüğü için yeşil çayın antioksidan miktarı ve polifenolik (bitkilere rengini veren bileşikler) bileşenleri daha fazladır.
Türkiye’de siyah çayı her gün düzenli olarak tercih edenlerin oranı yüzde 88,3’ken, bu oran yeşil çay için yüzde 3,3, genel olarak bitki çayları için yüzde 4,1’dir (TBSA, 2017).
Biyokimyasal incelemeler sonucunda yeşil çayın;
Yeşil çayın yetişkin her yaş grubunda;
Ayrıca, araştırmalarda yeşil çayın;
Yeşil çayın kemik erimesine faydası:
Kadınlarda, özellikle postmenopozal dönemde (menopozdan yaşlılık dönemine kadar süren 6-8 yıllık süreç) sıklıkla karşılaşılan osteoporozdan korunmak için diyette yeterli miktarda kalsiyum ve D vitamini alımı, düzenli egzersiz, sigara kullanılmaması, alkol ve tuz tüketiminin azaltılması gibi farmakolojik olmayan önlemler uygulanmaktadır. Günümüzde bu uygulamalara ek olarak, osteoporozun tedavisinde yeşil çayın tüketilmesi de önerilmektedir. Son zamanlarda yapılan çalışmalarda, yeşil çayın içeriğinde yer alan kimyasal maddelerin kemik sağlığı üzerine olumlu etkiler sağladığı gösterilmiştir.
Yeşil çayın kalp sağlığına faydası:
Yapılan bir çalışmada erkeklerde günde 3-4 fincan, kadınlarda ise 1-2 fincan yeşil çay tüketimi kalp hastalıkları ve tüm nedenlere bağlı ölüm riskini azalttığı bulunmuştur.
Yeşil çayın kolesterole faydası:
Yeşil çayda bulunan antioksidan özelliğindeki flavanoller vücuttaki LDL'nin yani kötü kolesterolün oksidasyona uğramasını önleyerek olumsuz etkisini ortadan kaldırır.
Yeşil çay;
Yapılan bir çalışma sonucunda 2 ila 8 fincan yeşil çay tüketiminin sağlıklı bireylerde LDL-K seviyelerini önemli ölçüde azalttığı kanıtlanmıştır.
Yeşil çayın zayıflamaya faydası:
Çalışmalarda 300-690 mg/gün kateşin (1-3 fincan yeşil çay ) tüketiminin; bel çevresinde, beden kitle indeksinde, vücut ağırlığı kaybında anlamlı azalışlarla birlikte; karın yağı, deri altı ve viseral yağ (göbek yağı) miktarında önemli azalmalar olduğu gözlemlenmiştir.
Yeşil çayın strese faydası:
Yeşil çay tüketiminin beyin aktivitesi ve ruh hali üzerindeki etkinliği üzerine yapılan bir araştırmada, yeşil çayın stres düzeyini azalttığı, sakinlik durumunu artırdığı ve rahatlama, dikkati toplama yeteneğini uyarabileceği sonucuna varılmıştır.
Yeşil çayın canlandırıcı ve tazeleyici etkisi:
Günde 5-6 fincan yeşil çay içen kişi yaklaşık 50-150 mg kafein alıyor demektir. Alınan kafein vücuttaki kılcal damarların genişlemesine neden olur. Özellikle beyindeki bu genişleme kan dolaşımının hızlanmasını, vücudun yorgunluğunu atıp, uyku halinin ortadan kalkmasını ve canlılık kazanmasını sağlar. Bu durum da zihin açıklığı sağlar, okuma sırasında anlamayı artırır. Ayrıca, beyindeki kılcal damarların genişlemesi sonucu kan basıncı düşer ve sonuçta mevcut olan baş ağrısının azalmasına katkıda bulunur. Çaydaki polifenoller kafeinin emilme hızını yavaşlatır. Çaydaki kafeinin etkisi kahveden daha yavaş hissedilir ve kafeinin vücutta kalma süresi kahveden daha uzundur. Bu yüzden daha fazla canlandırıcı ve tazeleyici bir içecektir.
Çay bitkisinin; ağır metal, pestisit/herbisit bulundurma veya bakterilerle kontaminasyon durumunun varlığı hepatotoksisiteye sebebiyet verebilmektedir. Bu nedenle karaciğer sorunu olan bireylerin kullanmaması gerektiği vurgulanmalıdır.
Tüketim güvenliği açısından dikkat edilmesi gereken bir konu da yeşil çayın ilaçlarla birlikte alınmaması gerektiğidir. Yapılan çeşitli çalışmalarda yeşil çayın bazı ilaçlarla birlikte alındığında, ilacın etkinliğini değiştirdiği bulunmuştur.
Yeşil çayın biyoyararlanımını artıran bileşiklerin (limon suyu, kurkumin, kuersetin gibi) veya azaltan durumların (tok karnına veya süt proteinleriyle alınması gibi) farkında olmak yeşil çayın etkinliğini artıracaktır. Ayrıca yeşil çayın, aç karnına tüketilmemesi, öğünlerle birlikte alınması gereklidir. Bu açıdan yeşil çayın sağlık üzerindeki yararını daha iyi görebilmek için biyoyararlanımını artıran diyet ekleriyle beraber, uygun dozda alınması son derece önemlidir.
1-Adaçayı bakteri çoğalmasını engelliyor
Adaçayının yapraklarında bulunan doğal antibiyotik özellikli etkin maddeler suda çözünür. Bu nedenle sıcak su da demlenip günlük 2 fincan kadar tüketilebileceği gibi gargara olarak da kullanılabilir. Hem bakteri çoğalmasını engelleyecek hem de öksürüğün hafiflemesine yardımcı olacaktır.
2- Nane çayı kuruluğu gideriyor
Nane çayının içeriğinde bulunan uçucu bileşenler boğazın yumuşamasına ve kuruluğun giderilmesine yardımcı oluyor. Yeşil çay, zencefil çayı gibi çaylarla birlikte demlendiğinde ise antioksidan kapasitesi artıyor. Fakat eğer reflü problemi olan kişilerin dikkatli tüketmesinde ve günde 2 fincanı geçmemesinde fayda var.
3- Nar kabuğu çayı boğaz ağrısını gideriyor
Narın kabuğunda bulunan polifenolik bileşenler boğaz enfeksiyonlarına neden olan bakterilerin etkinliğini azaltarak boğaz ağrısına çözüm oluyor. Fakat kabuk kısmında bulunan alkoloid fazla tüketildiğinde besinsel zehirlenme benzeri etkilere ve kalp atım hızında artışa neden oluyor. bu nedenle günlük olarak 2 çay kaşığı kurutulmuş nar kabuğu yeterli. Üzerine 1 bardak su ilave ederek kapalı ve mümkünse cam bir fincanda 10 dakika demleyerek içebilirsiniz.
4-Ihlamur tahrişleri önlüyor
Ihlamur, boğazda oluşan tahrişlerin önüne geçerken; ağrı kesici ve yangı giderici etkisi ile tahriş olan alanın onarımına yardımcı oluyor. Ancak ıhlamura ilave edilen şeker, çaydaki etkili bileşenlerle reaksiyona girebiliyor ve ıhlamurun etkisini azaltabiliyor. Bu nedenle şeker yerine bal ilave edilebilir ve etkisini azaltmamak adına çayın sıcaklığı 40 derecenin altında olmalıdır. Günlük 2-3 fincan kadar tüketilebilir.
5- Karanfil boğaz enfeksiyonlarında ağrıyı alıyor
Karanfilin içeriğinde bulunan öjenol isimli uçucu bileşen yangıyı gideriyor. Ağız, boğaz yolu enfeksiyonlarında ise antiseptik ve ağrı giderici olarak görev alıyor. Çiğneyerek tüketebileceğiniz gibi günlük olarak içilen çayların içerisine de ilave edebilirsiniz.
6- Meyan kökü balgam söktürüyor
Saponin tipi bileşenler ile balgamın sıvılaşmasını sağlayarak atılmasına yardımcı olur. 3 bardak suya 3 tatlı kaşığı meyan kökü ilave edip, 15 dakika demledikten sonra günlük olarak içebilir veya gargara olarak kullanabilirsiniz.
7-Zencefil bağışıklığı toparlıyor
Antioksidan kapasitesi oldukça yüksek olup engeksiyondan sorumlu bakterilerin vücuttan atılmasına yardımcı olur. Yeşil çay ile birlikte günde 1-2 fincan içerek antioksidan kapasitesi yükselebileceği gibi; 1 çay kaşığı toz zencefili, 1 tatlı kaşığı bal ile macun haline getirip de yiyebilirsiniz. Ancak kan sulandırıcı ilaç kullanıyorsanız veya safra kesenizde taşınız varsa bu karışımlardan bir tüketmemelisiniz.
8-Okaliptüs tam bir dezenfektan
Okaliptol adlı bileşeni ile ağız ve boğaz yolunu dezenfekte ederek öksürüğün hafiflemesine yardımcı oluyor. Fakat uçucu bileşenlerden yeterli seviyede yararlanmak adına demleme tekniği oldukça önemli. Kapalı bir bardakta veya demlikte demlenmeli ve uçucu bileşenlerin kaybına engel olunmalıdır. Günlük 1-2 fincan kadar tüketilebilir.
9-Toz karabiber öksürüğü dindiriyor
Bağışıklık sistemini güçlendirici birçok etken maddeye sahip karabiberin öksürüğün giderilmesine yardımcı etkileri de mevcut. 1 çay kaşığı toz karabiberi 1 yemek kaşığı bal ile birlikte karıştırıp macun olarak tüketebileceğiniz gibi bu karışımı 1 fincan su da demleyerek çay olarak da içebilirsiniz Balgam akışını hızlandıracak ve öksürüğü dindirecektir. Fakat gastrit, reflü, ülser gibi sindirim sistemi rahatsızlıklarınız varsa tüketim dozu konusunda dikkatli davranmanızda fayda var.
10-Anason öksürüğü gidermeye yardımcı
Öksürük ve soğuk algınlığından korumaya yardımcı olduğu gibi öksürüğün kolay atlatılmasına da yardımcı olan bitkilerden birtanesidir. 1 çay kadar anason 1 fincan suya katılarak ağzı kapalı bir şekilde 10-15 dakika demlenmeli ve o şekilde tüketilmelidir. Günlük 2 fincan kadar yeterli olacaktır.
Melis Torluoğlu
Beslenme ve Diyet Uzmanı
ACIBADEM ETİLER TIP MERKEZİ