yeni nafaka yasası ne oldu / Nafaka Haberleri - Son Dakika Yeni Nafaka Gelişmeleri

Yeni Nafaka Yasası Ne Oldu

yeni nafaka yasası ne oldu

Süresiz nafaka konusu yakında çözülüyor mu?

Boşanmada bir eşin diğerine ödemesine karar verilen yoksulluk nafakasına çoğunlukla süresiz hükmedildiğinden, sona ermesi de kolay olmuyor. Meclis’teki yeni torba tasarıyla bu soruna çözüm getirilmesi bekleniyor.

Evlilikler ya ölümle ya da boşanma ile biter. Ölümde sağ kalan eş diğerinin mirasçısı olur. Boşanmada ise kusur durumuna göre, eşit veya daha ağır kusurlu olan eş, eşit kusurlu veya daha az kusurlu eşe, mahkeme tarafından tespit edilen bir yoksulluk nafakası öder. Yoksulluk nafakasını, asgari ücretli olsa bile ödemek zorundadır. Boşanma ile yoksulluğa düşme şartı da vardır. Ama, herkesin “yoksulluğu” kendisine göredir, görecelidir.

Yoksulluk nafakasından iki husus en büyük sorunu teşkil ediyor ve neredeyse toplumsal barışı tehdit eder sosyal sorunlara neden oluyor. Birincisi, süresiz olması. İkincisi de miktarına hükmedilirken, nafaka alacaklısı eşin özel ailevi ilişkilerinin dikkate alınmaması.
Yoksulluk nafakası, yoksulluğa düşecek olan ve en fazla eşit kusurlu olan eş isterse, süresiz olarak bağlanıyor. Her ne kadar Türk Medeni Kanunu md /I kuralı, özel bir düzenleme olarak, yoksulluk nafakasının toptan ödenmesinin de hükme bağlanabileceğini öngörse de bu şekilde karar veren aile mahkemelerinin sayısının çok az olduğunu belirteyim.

Oysa boşanan ve kendi yollarına giden eski karı kocayı, süresiz nafaka yoluyla birbirine bağlamaya devam etmek, gerçekten ne adil ne de sosyal hayatın gerçeklerine uygun. Kanaatimce mahkemelerin süresiz nafakayı aylık düzenli ödemeler şeklinde bağlamak yerine, bir defada toptan ödenmesi, toplumsal barışa da katkı sağlayacaktır. Boşanma davalarında mahkemelerin en azından hangi gerekçe ile toptan değil de her ay düzenli ve süresiz olacak şekilde nafaka hükmettiklerini açıklamaları gerekir. Kısaca, hakim takdir yetkisinde olan durumda, neden toptan yerine irat şeklinde sürekli nafakaya hükmettiğini açıklamalıdır ki, tarafların yargıya güvenleri devam etsin. Yoksulluk nafakasına çoğunlukla süresiz hükmedildiğinden, sona ermesi de kolay olmuyor. Süresiz yoksulluk nafakası,

* Boşanmış karı kocadan birisinin ölümü ile,

* Nafaka alacaklısı eşin evlenmesi ile,

* Başka birisiyle evlenme olmadan fiilen evliymiş gibi yaşaması ile (ispatı çok zor ve bazen çok nahoş deliller ortaya çıkıyor),

* Yoksulluğunun ortadan kalkması ile,

* Haysiyetsiz hayat sürmesi ile sona erer.

Bazen çok şiddetli ve husumete varan anlaşmazlıklar, kişisel ve ailevi hasmane tutumlara neden olan boşanmalarda, yoksulluk nafakasının süresiz olması gerçekten hem toplumsal barışı bozucu sonuçlara neden oluyor hem de adalet ve hakkaniyet duygusunu zedeliyor. Yoksulluk nafakasının süresiz olması, geçmişin hoş olmayan anılarını bugüne taşıyor, unutturmuyor. Kişi sürekli ödediği nafaka ile eski eşinin nasıl bir hayat yaşadığını izlemek zorunda kalıyor, nafakanın süresiz olması olanları unutmasına engel oluyor.

Kişinin öz evladına ödeyeceği iştirak nafakası bile çocuğun 18 yaşına gelmesi ile sona ererken, ki kendisi muhtaç duruma gelirse öz evladının yardım yükümlülüğü var, boşandığı ve bir daha hiç görüşmediği eşine ölünceye kadar nafaka ödemesi benim hakkaniyet duygumla çelişiyor.

Yargı paketlerine girmedi

Hukukun genel prensiplerinden birisi de suçların, cezaların, alacakların, yükümlülüklerin hak düşürücü veya zamanaşımı sürelerine tabi olmasıdır. Ama yoksulluk nafakasının hala neden süresiz olduğunu anlamak zor. Yoksulluk nafakasını bir kadın hakkı gibi algılama yanılgısına düşülmemeli. Dünya hukuk literatüründe kadın hakkı olarak kabul edilen haklar arasında yoksulluk nafakası kavramı yer almıyor.

Süresiz nafaka sorunun çözüleceğine dair topluma umut verildi. Erdoğan’ın Yılı’nda Cumhurbaşkanlığına seçildikten sonraki Günlük İcraat Programı’nda süresiz nafaka sorunun çözüleceğine yer verildi. Bu arada Meclis’ten 6 tane yargı paketi geçti. Bazılarında süresiz nafakanın süreli hale getirilerek sorunun çözüleceği ilan edildi. Günler günleri, yargı paketleri yargı paketlerini kovaladı, ama bir türlü çözüm getirilmedi. En son, kendisi de bir avukat olan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, yürürlükteki mevzuata göre süresiz nafaka sorununun olmadığı yönünde açıklamalar yaptı. Ama mahkemelerin uygulamaları, bu yazıda da vurguladığımız gibi Bakan Yanık’ın beyanıyla uyuşmuyor.

Şimdi, Meclis’te yeni bir “torba yasa tasarısı” görüşülecek. Süresiz nafaka mağdurları 5 yıldır her yargı paketi ve torba yasa tasarısına büyük bir beklentiyle ilgi duydular. Hep hayal kırıklığına uğradılar. Bu sefer gerçekten umutlular. Bir hayal kırıldığını daha kaldıracak güçleri kalmış.

‘Boşandık ama bağlıyız’

Neriman Hanım yazıyor: “Süresiz nafakadan ailecek mağduruz. Engelli oğlumun evliliği 1 yıl bile sürmedi, eski eşinin düğün gecesi bile başke bir erkekle saatlerce telefon görüşmesi yaptığına dair telefon dökümleri var. Eski eşinin annesi ve babasının emekli maaşları ve onlarca gayrimenkulleri var. Biz şimdi boşanmış ve süresiz nafakaya mahkum olmuş engelli oğlumla kirada yaşayan, evi arabası olmayan bir haneyiz. Üzüntüden günlerdir tansiyonum fırlıyor, ülser ağrılarım azdı. Hangi vicdana sığar kocasını aldatan kadına ödül gibi nafaka bağlamak, üstüne de nafakaya zam yapmak? Süresiz şartsız, kritersiz eski eş olacak yabancı kadına, üstelik zengin bir ailenin kızına engellinin maaşından transfer etmek vicdanınızı sızlatmaz mı? İnanmazsanız Erdemli Aile Mahkemesi’nde dosyayı inceleyebilirsiniz! Nafaka denen illetten kurtulmak istiyoruz!”

Kamu görevlisi Fatih Bey yazıyor: “Kimseden destek almadan zorluklarla baş ederek 36 yaşında evlenebildim. Anksiyete hastası eski eşimin sudan sebepleri ve iftira atması ve ev eşyalarım çalmasına rağmen eşit kusurlu boşanma 5 yıldan fazla sürdü. Şimdi de nafaka artırım davası açmış. 4 Haziran tarihli yazınızda toptan tek seferde nafaka ödenebilir yazınıza istinaden bir süresiz nafaka yerine bir kere de toptan tazminat olarak yoksulluk nafakası ödeyip, boşandığım bayan ile bütün bağım koparmak istiyorum. Ama mahkemeler süresiz nafaka bağlanmasını tercih ediyorlarmış. Boşanmamıza rağmen neden bizi hale nafaka yoluyla bağlı tutuyorlar?”

Ankara Kalesi’nde Taş Bebek Cafe

Süresiz nafaka konusu yakında çözülüyor mu

İçerisinde çoğunluğu porselen olan 8 binden fazla oyuncak bebeğin sergilendiği Taş Bebek Cafe’de geçen hafta dostlarımla, Ankara’nın müthiş bir panoramik manzarası eşliğinde keyifli bir gün geçirdim. Cafe’nin işletmecisi Adem Önler, 7 sene önce bir mimar arkadaşı ile başladığı bebek koleksiyonuna şimdi yalnız devam diyor. Toplam 14 binden fazla bebekleri varmış. Müşteriler isterse çift olan bebeklerden alabiliyorlarmış. Adem Bey’in iki oğlu varmış. Bir an kız çocuğu babası olmaya duyulan özlemin bir dışa vurumu mudur, diye söylendim. Adem Bey tepkisiz kaldı. Ben hizmet sektöründeki işletmelerin temalı olanlarını çok severim ve genellikle temalı yerleri seçerim. Sevimli mi sevimli, binlerce oyuncak bebeğiyle Taş Bebek Cafe de öyle. Müşteriler, bir panoya yazıkları notlarla, kendilerinden izler de bırakabiliyor.

Cezve’den notlar

Süresiz nafaka konusu yakında çözülüyor mu

Merhaba. Ben Cezve, toy poddel (kaniş) cinsi iki buçuk aylık bir canlıyım. Gelecek haftadan itibaren burada sizlerle hayvan hakları, sevgisi, psikolojisi gibi çeşitli konularda yazılarımla beraber olacağım. Sizlerle buluşacağım günü özlemle bekliyorum, hepinizi seviyorum.

fazla oku

"Nafakada süre sınırı olmalı mı" tartışması yıllardır gündemde.

Eski Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün 'da sarf ettiği, "Süresiz nafaka adil değil, hakkaniyet ve adalet ölçüsü içerisinde düzenlenmesi gerekir" sözleri hâlâ akıllarda.

Her gündem olduğunda tepkiler nedeniyle geri adım atılan yeni nafaka düzenlemesinin 6. Yargı Paketi'yle Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) gelmesine kesin gözüyle bakılıyor.

2 yıldan kısa süren evliliklere 5 yıl nafaka

Yeni düzenlemeyle yoksulluk nafakasının evlilik süresine göre ödenmesi planlanıyor.

Buna göre 2 yılın altındaki evliliklerde 5 yıl, 5 yılın altındaki evliliklerde 7- 8 yıl, 5 ila 10 yıl arasındaki evliliklerde ise 12 yıl nafaka ödenmesi bekleniyor.

Bu duruma karşı çıkan kadın hakları savunucuları, söz konusu düzenlemenin hayata geçirilmesinin kadınların mağduriyetini tetikleyeceği savunuyor.

Bu görüşü dillendirenler, kadın haklarının birer birer ellerinden alınmasına çalışılan, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasını da kapsayan bir süreçten geçildiği iddia ediyor.

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Kadınların seslerinin kesilmesine yönelik bir çalışma"

Independent Türkçe'nin görüş aldığı isimlerden olan Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü'ye göre nafaka, kazanılmış bir hak ve bunun 'süreli' hale getirilme hamlesi, kadın haklarının tümden yok edilmesine ve seslerinin kesilmesine yönelik bir çalışma.

Danıştay Savcısı Elmas Mucukgil'in geçen ay "İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmek hukuki değil" ifadelerini içeren raporunun umut ışığı olduğunu ancak tersine hareket edildiğini savunan Güllü'ye göre 'süreli nafaka', kadınlara "Ayrılmayı düşünüyorsanız ayağınızı denk alın" demek anlamına geliyor.

Boşanma oranlarının çoğunun şiddet kökenli olduğunu aktaran Güllü, çalışmayan, ekonomik geliri olmayanların kenarda köşede şiddeti çekmek zorunda kalacağını ve mağduriyetin artacağını öne sürdü.

Kadın istihdamının yüzde 27'lerde olduğu bir ülkede söz konusu hamlenin mağduriyeti daha da artıracağını söyleyen Güllü, "Türkiye'de kaç kişi nafaka alıyor? Bu kişilerin kaçı nafaka artırılması için talep dilekçesi verdi? Kaçı tahsil edememekten şikayetçi ve kaçı artırılan rakama itiraz etmiştir? Bunları ortaya koyup konuşalım" şeklinde konuştu.

"İktidarın kadın politikasızlığını gözler önüne seriyor"

Saadet Partili Oğuzhan Asiltürk'ün "İstanbul Sözleşmesi kaldırılacak" sözünü de hatırlatan TKDF Başkanı, kadınların siyasi pazarlık içine konumlandırıldığı gerekçesiyle de tepkili.

Yaşananların 'iktidarın kadın politikasızlığını gözler önüne serdiğini' ve siyasi strateji yapıldığını öne süren Canan Güllü, tepkisini şu sözlerle gösterdi:

"Her zaman olduğu gibi ana malzeme kadınlar! Dün burs alanlar üzerinden yeniden başörtüsünü hortlatmaları, kürtajı, gebelik önleyici hapları yasaklamaya çalışmaları, kadını siyasetin ana malzemesi yaparken aslında siyasal İslam'ın da ana malzemesi olduğunu gözer önüne seriyor. Geçen yıl kadının katledildiği, 80'inin şüpheli şekilde balkondan düşerek öldüğü ülkede nafaka, kadını terbiye etmektir, mağdur etmektir. Bu, Türkiye'de son 15 yıldır kadının kazanılmış haklarına sekte vurmaktır. Kadının sesini kesmeye yönelik bir operasyondur." 

Taslakta birkaç yıl sonra bu kişilere maaş bağlanılması gündeme gelse de devletin ödeme yapması özel hukuka aykırı olduğundan bu kararın Anayasa Mahkemesi'nden döneceğini savunan Güllü, bir taraftan aile arabuluculuğunun ilerletilmesine de dikkati çekti. 

canan güllü.jpg

Canan Güllü / Fotoğraf: TKDF

"Bu karar yoksul kadınları mağdur eder"

Canan Güllü'yle benzer görüşleri paylaşan Avukat Semra Yıldız da nafakanın süreli hale getirilmesiyle pek çok kadının erkeklerin eline itileceğini, özellikle yoksul kadınların mağdur edileceğini öne sürdü.

Türkiye'deki mevcut kanunun İsviçre medeni kanunu kaynaklı olduğunu belirterek, "çağdaş" ve "ilerici" olarak niteleyen Yıldız, "Boşanma ilkeleri bakımından Avrupa Birliği (AB) kanunlarından ileriyken, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmenin de içinde yer aldığı bir süreçle kadının haklarının tırpanlamaya çalışıldığını savundu.

Yıldız, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:

"Yasa koyucunun yapmak istediği, süresiz nafakayı kaldırmak. Yoksulluk nafakasında 'taraflar' denir yani erkeğin de nafakasıdır aslında. Ama Türk kadınının yalnızca yüzde 20'si ekonomik özgürlüğünde ve istihdamda olduğundan, kadının nafakası olarak görülüyor. Evlendikten sonra işinden ayrılan, çalışmayı bırakan çok kadın var. Medeni kanunun tırpanlanması niyeti seziyorum. Sosyal bir devlet olarak kadının hakları korunabilseydi ama olmuyor Yaşam hakkı en temel haktır ama kadın hakları ihlal ediliyor.

"Kadının boşanma iradesi ortadan kaldırılmak isteniyor"

Yemek, içmek, barınmak gibi temel ihtiyaçların yaşam hakkı ve insani hak olduğunu belirten Yıldız, kadınların boşanma iradelerinin ortadan kaldırılmaya çalışıldığını savundu.

Kadınların erkeklerin tahakkümü altında tutulmak istendiğini öne süren Yıldız, "Kadın kimliğinin kabul görmediği, kadının örselendiği bir toplumda, örneğin Van'da, Ağrı'da bir kadın nerede iş bulacak bu saatten sonra? Kadın nafaka alamayacağını bildiğinden evlilik içinde kalmaya devam edecek Ekonomik özgürlüğü olmayınca gidemeyecek. Çıkan çatışmalar neticesinde aile içi şiddet artacak. Velayet hakkını düşünüp, 'çocuğumu alıp geçineyim' deyip kendisini o kaosun içinden çıkarabiliyordu. Erkeğin tahakkümü altında tutmak istiyorlar. Bu durum, kadına şiddeti, aile içi şiddeti, kadın cinayetlerini  tırmandırır. İstanbul Sözleşmesinden çekilmeyle başlayan bu süreç, Adalet Bakanı'nın (Bekir Bozdağ) göreve gelmesi ve sayın bakanımızın mağdur çocuklar, kadınlar ve tarikat yurdunda mağdur olmuş çocuklar bakımından hukukun işlevselliğini kullanmakta isteksiz olması, ardından da Medeni Kanun'da çok da güzel giden, Türk yargıcı nafaka konusunu uygulamada çok güzel götürürken, sistem oturmuşken yaşananlar, toplumu kadın üzerinden konsolide etmeye yönelik bir adımdır" değerlendirmesinde bulundu.

"'Medeni ve ilerici çağdaş hukuktan şeri hukuka geri dönüş mü var' sorusu akıllara geliyor"

Yıldız'a göre aslında nafaka, basında genellikle zengin çiftlerin boşanmalarına konu olsa da gerçekte pek çoğu bol sıfırlı meblağlardan ibaret değil.

Toplumun yüzde 80'inin istihdamının olmadığı bir ülkede yüzde 1'lik kesimdeki bazı kadınların nafaka dolayısıyla zenginleşme iddiasının diğer kadınların haklarıyla yarıştırılmaya, menfaatiyle çakıştırılmaya çalıştığını da öne süren Semra Yıldız, uygulamada 'karşı taraf işe girdiğinde ya da evlendiğinde mahkemede nafakayı kaldırabilir ya da azaltabilir' şeklinde bir maddenin olduğunu ve zaten nafakanın buna göre yeniden düzenlenebildiğini de söyledi. 

Türk Medeni Kanunu 'ncı maddesinin çok net olduğunu da belirten Yıldız, tüm bu yaşananlar neticesinde 'medeni ve ilerici çağdaş hukuktan şeri hukuka geri dönüş mü var' sorusunun akıllara geldiğini iddia etti.

Avukat Semra Yıldız Independent Türkçmonash.pw

Semra Yıldız / Fotoğraf: Independent Türkçe

"Yenililkçi bir hareket, yasanın çıkması şart"

Avukat Alperen Cihan Çetinkaya ise nafakanın süreli hale getirilmesine konusunda diğer isimlerden farklı görüşte.

Süresiz nafakanın haksız bir zenginleşmeye yol açtığı gerekçesiyle süreli hale getirilmesinin doğru bir hamle olduğunu savunan Çetinkaya'ya göre tasarının basına yansıyan halinin düzeltilmeye ihtiyacı var.

Nafakanın süreli hale getirilmek istenmesini "yenilikçi bir hareket" olarak niteleyen Alperen Cihan Çetinkaya, "Yasanın çıkması şart ama hangi amaçla çıkacağı ve neye hizmet edeceği çok önemli" yorumunu yaptı.

"Davanın açılış tarihinden itibaren denilmesi gerekli"

Getirilmek istenen yasa tasarısının yurtdışında da bu şekilde olduğunu savunan Çetinkaya'ya göre hamle doğru olsa da içerikle ilgili eksiklikler bulunuyor. Bunların başında da nafaka süresinin başlama tarihi geliyor.

Avukat Çetinkaya, bu konuda şunları söyledi:

Kendilerince sınırlama getirmişler. Siz bu sınırı getiriyorsunuz ama diyelim 1,5 yıl sonra bir boşanma davası açıldı. Türkiye şartlarında dava yıl sürüyor. Biz nafakayı 5 yıl diye koymuştuk ama boşanma 3 yıl sürse, nafaka süresi 8 yıla uzamış oluyor. Dolayısıyla 'davanın açılış tarihinden itibaren' demeleri lazım. Net bir tasarıda netleşmesi lazım. Nafaka ödeme süreci, boşanma davası kesinleştikten sonra başlayacaksa, 8 yıl süren bir davada nafaka nasıl olacak? Boşanma davası sürecinde de nafaka ödeniyor. Mesela 1,5 yıl sonra boşanma dava açtık, 5 yıl ödemem lazım ve dava 4 yıl sürdü. O zaman nafaka ödemek için 1 yılım kalmış demektir.

"Arabuluculuk kısmını tazminat ile ilgili işletebilirler ama boşanma ile ilgili işletilmemeli"

Alperen Cihan Çetinkaya'ya göre bir diğer sıkıntı da arabuluculuk durumunun işletiliş şeklinde. "Boşanma davası açtığınızda boşanma, kusur, tazminat ve diğer uyuşmazlıklar (ziynet eşyası gibi) bu dava tümüyle değerlendirilmekte" diyen Çetinkaya, "Şimdi bu tasarıya göre siz boşanma davası açtınız, boşanmayı kesinleştirecek kusur, tazminat ve diğer anlaşmazlıklar yönünden ayrı bir davanın konusu edecek ya da tazminat konusunu arabuluculuğa sokacaklar. Boşanma davalarında arabuluculuk süreci işletecekler. Arabuluculuk kısmını tazminat ile ilgili işletebilirler ama boşanma ile ilgili işletilmemeli" görüşünü dillendirdi. 

Avukat Alperen Çetinkaya Independent Türkçmonash.pw

Alperen Cihan Çetinkaya / Fotoğraf: Independent Türkçe

"Sınırlama kusur oranıyla doğru orantılı olmalı yoksa sigorta priminden farkı kalmaz"

Diğer taraftan nafakada yalnızca süreye bakılmaması gerektiğini de savunan Alperen Çetinkaya, ilişkinin boyutu, kadının çalışıp çalışmadığı ya da çocukları var mı, yok mu gibi kriterlerin göz önünde bulundurulmasının şart olduğunu ifade etti.

Çetinkaya, "Evlilik sigorta primi değil ki, şu kadar evli kalırsak şöyle olur. O zaman evlilik bir ticarete, nafaka da bir ranta dönüyor. Engellemek için nafakaya sınır getirsinler ama bu sınır, kişilerin kusuruyla belirlensin. Mesela 'kişi tam kusurludur, 5 yıl nafaka ödesin' der hakim ya da '60'a 40 kusurlu, 3 yıl ödeyeceksiniz'. Sınırlama kusur oranıyla doğru orantılı olmalı yoksa sigorta priminden farkı kalmaz" yorumunu yaptı.

"Neden şimdi" sorusunu soran Alperen Cihan Çetinkaya, bu hukuki düzenlemenin yıllardır yasa tasarısı olarak gündemde yer aldığını anımsattı. 

Çetinkaya, şimdiye kadar gerçekleştirilmeyip şimdi harekete geçilmesinin bir seçim politikası olabileceği görüşünde.

"Hukuki kısımdan ziyade siyasi bir gelişme olduğunu düşünüyorum" diyen Alperen Cihan Çetinkaya, zamanlamaya dikkati çekti.

"Kişi boşanıyor ama nafakası var diye sigortasız çalışıyor"

Süresiz nafaka nedeniyle toplumda büyük bir mağduriyetin yaşandığını öne süren Alperen Çetinkaya, mevcut sistemi kötüye kullananların bulunduğunu hatırlatarak, bazı kişilerin nafakadan olmamak için sigortasız çalışmayı tercih ettiklerini de sözlerine ekledi.

Çocuk Nafakası

Yaklaşık olarak ne kadar çocuk nafakası ödemeniz gerektiğini hesaplamak için "Düsseldorf tablosunu" kullanabilirsiniz. Yaklaşık tutarı hesaplamak için aşağıdaki adımları takip edebilirsiniz:

1. "Ayarlanmış net geliri" ("bereinigtes Netto-Einkommen") belirleyin: Net gelirinizi, aşağıdakileri aylık brüt maaşınızdan düşerek hesaplayabilirsiniz: vergiler, sosyal güvenlik katkı payları ve diğer giderler, örneğin, hemşirelik bakım sigortası ücretleri. Ayrıca, varsa, işe gidip gelme masraflarınız gibi işle ilgili masrafları da düşebilirsiniz. Düsseldorf tablosunda ( itibariyle), iş giderleri için net gelirin yüzde 5'i oranında sabit bir oran dahil edilmiştir. Böylece net gelirinizin yüzde 5'ini net gelirinizden düşebilirsiniz. Kesin bir hesaplama için bir avukattan yardım alabilirsiniz. Bölgenizdeki avukatların iletişim bilgilerini "Nereden danışmanlık ve destek alabilirim?" başlığı altında bulabilirsiniz. Önemli: Gelirinizi hesaplamak için son 12 aydaki net maaşınız kullanılır. Bir Noel veya tatil ikramiyesi alırsanız, bunu da hesaplamaya eklemeniz gerekir. Sahip olabileceğiniz diğer gelirleri, örneğin kira gelirlerini veya hisse kârlarını belirtmelisiniz. Serbest meslek sahibi iseniz, nafaka miktarını hesaplamak için son üç mali yıla ait bilançolarınız ve kâr ve zarar hesaplarınız kullanılır.

Lütfen unutmayın: Varlıklarınızı diğer ebeveyne doğru bir şekilde ifşa etmekle yasal olarak yükümlüsünüzdür. Bunu yapmazsanız, mahkeme yine de sizden bunu kesinlikle talep edecektir.

2. Nafaka ön tutarını belirleyin: Nafaka ön tutarını hesaplamak için Düsseldorf tablosunu kullanabilirsiniz. Tablo, çocuğun birlikte yaşadığı ebeveynin çocuğa bakmak için ayda ne kadar paraya ihtiyacı olduğunu gösterir. Tutar, çocuğun bakımını ve sözde "Betreuungsleistung" veya diğer ebeveynlerin çocuğa bakmak için almaları gereken desteği, yani temizlik, alışveriş yapma ve çocuğa ev ödevlerinde yardım etme gibi çocuk bakım işlerini içerir. Nafaka miktarını Düsseldorf tablosuna bakarak belirleyebilirsiniz: Önce soldan ilk sütunu ("Nettoeinkommen des/der Barunterhaltspflichtigen" veya nafaka ödemekle yükümlü kişinin net geliri) kontrol edin ve düzeltilmiş net gelirinizin olduğu satıra bakın. Ardından ortadaki "Altersstufen in Jahren" sütununa bakın ve çocuğunuzun yaş grubunu bulun; orada çocuk bakımı için ödemeniz gereken tutarı görebilirsiniz. Birkaç çocuğunuz varsa, her çocuk için ayrı ayrı nafaka miktarını belirleyin. Ardından, çocuklarınız için ne kadar nafaka ödemeniz gerektiğini görmek için miktarları toplayın. Ancak, bu tutarı yalnızca ödeme yapıldıktan sonra ayın sonunda yeterli paranız kalırsa ödemelisiniz. Hesaplama zor olabilir. Hesaplamayı daha kolay anlamak için aşağıdaki örneğe bakabilirsiniz.

Örnek: € tutarında düzeltilmiş net geliriniz ve 5 ve 8 yaşlarında iki çocuğunuz var. Düzeltilmiş net geliriniz için hangi satırın geçerli olduğunu görmek için Düsseldorf tablosuna bakın. Düzeltilmiş net geliriniz €, bu nedenle durumunuz için "2, - 2," satırı geçerli. İki çocuğunuz için ne kadar nafaka ödemeniz gerektiğini öğrenmek için "Altersstufen in Jahren" sütununa bakmanız gerekir (çünkü nafaka miktarı çocuğunuzun yaşına da bağlıdır). Burada dört yaş grubu için ayrı sütunlar görüyorsunuz. Bakalım çocuklarınız için hangi yaş grubu geçerli: yaş grubu beş yaşındaki çocuğunuz için, yaş grubu ise sekiz yaşındaki çocuğunuz için geçerlidir. Tabloda gördüğünüz gibi beş yaşındaki çocuğunuz için €, sekiz yaşındaki çocuğunuz için ise € ödemeniz gerekiyor. Bu nedenle, ön bakım ödemesi tutarınız şu şekildedir: € + € = €. Bu iki çocuğunuz için € ödemeniz gerektiği anlamına gelir. Ancak, yalnızca ayın sonunda yeterli paranız varsa bunu ödemeniz gerekir. Bu katılma payına Selbstbehalt denir.

3Gelirinizin mevcut "Selbstbehalt" yani katılma payının üzerinde olup olmadığını hesaplayın: Bu adım, nafaka ödemek için yeterli para kazanıp kazanmadığınızı belirler. Mevcut "Selbstbehalt" miktarını "'Selbstbehalt (katılma payı) nedir?" başlığı altından öğrenebilirsiniz. Aylık çocuk nafakasını (bir önceki adımda Düsseldorf Tablosu kullanılarak hesaplanmıştır) düzeltilmiş net gelirinizden düşerek, gelirinizin mevcut kendi geçim seviyenizin üzerinde olup olmadığını belirleyebilirsiniz. Geriye kalan, Selbstbehalt’tan daha yüksekse, çocuk nafakası ödemeniz gerekir. Ancak daha düşükse, daha az çocuk nafakası ödeyip ödeyemeyeceğinizi diğer ebeveynle görüşebilirsiniz. Bu mümkün değilse, örneğin ek bir iş bularak veya daha ucuz bir daireye taşınarak daha fazla para kazanmaya çalışmalısınız. Bu işe yaramazsa veya yeterli değilse, buna "Mangelfall" "eksikliği" denir. Bununla ilgili daha fazla bilgiyi "Çocuk nafakasını ödeyemezsem ne yapmalıyım?" ve "Birkaç çocuk için nafaka ödemem gerekiyor. Her biri için daha düşük bir miktar ödeyebilir miyim?" başlıkları altında bulabilirsiniz. Karmaşık görünen bu hesaplamayı daha kolay anlamak için yukarıda verdiğimiz örnek üzerinden devam edelim:

Örnek: Ayarlanmış net geliriniz €. Önceki adımda iki çocuğunuz için € ödemeniz gerektiğini hesaplamıştık. Nafaka ödemek için yeterli geliriniz olup olmadığını hesaplamak için, nafaka miktarını ayarlanmış net gelirinizden düşmeniz gerekir: € - € = €. Yani, eğer çocuklarınız için € ödüyorsanız, ay sonunda €'nuz kalıyor. Reşit olmayan çocuklar için nafaka ödeyen çalışan kişiler için mevcut Selbstbehalt miktarı güncel olarak €. Aynısı sizin için de geçerli; çalışıyorsunuz ve iki küçük çocuk için nafaka ödüyorsunuz. Bu nedenle, "Selbstbehalt" miktarınız 1, €. Bu, çocuk nafakası için € ödedikten sonra ayın sonunda yeterli paranız olacağı anlamına gelir. Bu nedenle her iki çocuk için de nafaka ödeyebilirsiniz. Ancak, tam tutarı ödemeniz gerekip gerekmediği "Bedarfskontrollbetrag" yani kişisel ihtiyaçlar için standart miktar olarak düzenlenmiştir.

4.Kişisel ihtiyaçlar için standart miktarı belirleyin ("Bedarfskontrollbetrag" olarak bilinir): "Bedarfskontrollbetrag", nafaka ödedikten sonra gelirinizden kendiniz için ayırmanıza izin verilen miktardır. "Bedarfskontrollbetrag"olarak belirlenen miktardan daha az paranız kalırsa, daha az çocuk nafakası ödeyebilirsiniz. Bunun ne kadar olduğunu hesaplamak için Düsseldorf tablosunda düzeltilmiş net gelirinizin bir satır altında belirtilen tutarı kılavuz olarak kullanabilirsiniz. Hesaplama işlemini yine yukarıdaki örneği kullanarak netleştirelim:

Örnek: Kişisel ihtiyaçlarınız için standart miktarı, yani "Bedarfskontrollbetrag" tutarını Düsseldorf tablosunda "Bedarfskontrollbetrag" sütununda bulabilirsiniz. Gelir seviyenize uygun olan satıra bakın. Ayarlanmış net geliriniz € olduğu için 3. sıra "2, - 2," sizin için geçerli. Bu nedenle, "Bedarfskontrollbetrag"ınız, tabloda da görebileceğiniz gibi €'dur. Ancak nafaka ücretini ödedikten sonra geriye yalnızca € kalır. Bu € 'dan az. Bu, çocuk nafakası için belirtilen tutarı ödediyseniz, gelirinizden yeterli para kalmayacağı anlamına gelir. Bu nedenle, tabloda belirtilen bir sonraki düşük çocuk nafakasını ödeyebilirsiniz: net gelirinizin bir satır altına bakın; bu, beş yaşındaki çocuğunuz için € ve sekiz yaşındaki çocuğunuz için € olacaktır: € + € = €. Yani €, iki çocuğunuz için ödemeniz gereken toplam çocuk nafakası tutarıdır. Bu tutarı net gelirinizden düşelim: € – € = €. Bu, kalan gelirinizi, ayarlanmış net geliriniz için "Bedarfskontrollbetrag" seviyesinin üzerine yerleştirir. Böylece iki çocuğunuz için € ve € olmak üzere toplamda € nafaka ödeyebilirsiniz.

Önemli: Her aile farklı olduğu ve farklı ihtiyaçları ve kazançları olduğu için kesin bir hesaplama yapmak oldukça zordur. Yasal olarak doğru bir hesaplama için bir aile hukuku avukatına danışmanız gerekir. monash.pw adresinde alanında uzman avukatlar bulabilirsiniz. Gençlik Dairesinden de yardım isteyebilirsiniz. Sizden sorumlu Gençlik Dairesini monash.pw adresinde bulabilirsiniz.

Yeni nafaka düzenlemesi: Tasarıda neler var, kadın örgütlerinin tepkileri neler?

'Süresiz nafaka' olarak adlandırılan yoksulluk nafakasının yeniden düzenlenmesi bekleniyor. 6. Yargı Paketi ile TBMM'ye sunulacak düzenleme kadın örgütleri tarafından tepkiyle karşılanıyor.

Her gündeme geldiğinde kadın örgütlerinin itirazına neden olan düzenleme ile ilgili Adalet Bakanı yakın zamanda verdiği bir söyleşide “1 gün, 1 ay, 5 ay evli kalıp ölene kadar nafaka verme yükümlülüğü adil değil. Bunun bir ölçüsünün olması lazım” açıklamasında bulunmuştu.

İlgili düzenlemenin basına yansıyan detaylarına göre, 2 yılın altındaki evliliklerde 5 yıl, 2 ile 5 yıl arasında süren evliliklerde 7- 8 yıl, 5 ila 10 yıl arasındaki evliliklerde ise 12 yıl nafaka verilmesi planlanıyor.

Süre sonunda nafaka alan eşin maddi olumsuzlukları devam ediyorsa ‘ara süre’ uygulanacak ve yıl daha nafaka alabilecek. Yani düzenleme ile “nafaka ödeme süresine üst sınır konulması” ve “evlilik süresine göre nafaka ödenmesi” sağlanacak.

Aslında kamuoyunda nafakanın süresiz olduğu algısı söz konusu fakat yoksulluk nafakası ile iştirak nafakası birbirine karıştırılıyor.

Avukat Selin Nakıpoğlu, hukukta ‘süresiz nafaka’nın olmadığını belirtiyor ve sayılı Türk Medeni Kanunu’nun maddesinde nafakanın kaldırılmasının hangi koşullara bağlı olduğunu anlatıyor:

"Belirtmek gerekir ki, hukukumuzda süresiz nafaka yoktur. Medeni Kanun madde gereğince nafaka, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafa ödenir. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, ister erkek ister kadın olsun, kusuru daha ağır olmamak şartıyla, geçimini sağlamak amacıyla diğer taraftan yoksulluk nafakası talebinde bulunabilecektir. Nafakanın kaldırılması ise Medeni Kanun madde ’da düzenlenmiştir. İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.’’

Avukat Selin Nakıpoğlu sürecin başlangıcını şu sözlerle anlatıyor:

"Yasada herhangi bir boşluk yok. Nafaka gündemi tarihinde hazırlanan Boşanma Komisyonu Raporu ile başladı. İktidar partisince nafakadaki problemleri çözeceğiz dendi. Ben de bir avukat olarak nafakanın tahsilatındaki problemler ya da nafaka miktarlarının cuz’i oluşundan bahsettiklerini düşünmüştüm ama öyle değilmiş. Aniden ortaya çıkan nafaka mağdurları ile agresif bir süreç başlatıldı ve de hukuki ve sosyolojik açıdan ele alınmadan yürütüldü. Hala da yürütülmekte.’’

Avukat Nakıpoğlu düzenleme ile kadınların şiddet dolu evliliklere mahkum edilmek istendiğini ifade ediyor. Ve boşanma sonrasında kadınların yoksulluğa terk edildiğini söylüyor:

"Düzenleme ile amaç milyonlarca görünmeyen emek veren ev kadını açısından şiddet dolu evliliklere mahkûm edilmek ya da erkek tarafından açılan boşanma davalarının sonrasında yokluğa terk edilmek anlamına geliyor. Üç değil beş çocuk doğurun denen ülkede ücretsiz kreş yok. Çocuk bakımı, yaşlı bakımı kadınların üzerindeyken kadınlar nasıl istihdama katılacak?’’

''Türkiye’deki nafakaların yüzde 66’sı ödenmiyor"

Her ne kadar boşanan kadınların bu nafakayı düzenli bir şekilde aldığı düşünülse de, aslında nafaka tahsilatının neredeyse imkansız olduğunu söylüyor Avukat Nakıpoğlu.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın, geçtiğimiz ay “Türkiye’deki nafakaların yüzde 66’sı ödenmiyor" açıklaması da bu söylemi destekliyor.

Nakıpoğlu’na göre boşanan kadınların destek alabileceği sosyal yardım sistemi yok ve mevcut yardımlara da kadınların ulaşmasının söylenildiği gibi kolay değil. Bununla birlikte mevcut sosyal yardımların hayatı idame ettirecek yeterlilikte olmadığını söylüyor.

Öte yandan sadece nafaka konusunda değil, boşanmanın hızlandırılması, aile arabuluculuğu getirilmesi gibi konularda da Medeni Yasa’da değişiklik yapma hazırlığı söz konusu.

Bunun Medeni Yasa’ya bir müdahale olup olmadığı sorusuna _‘’Bütün davalar uzun sürüyor, bu bir gerçek ama bu sistem sorunun bütününü görmeden sadece boşanma davalarını hızlandırmaya çalışmanın arkasında iyi niyet aramamız mümkün değil. Herhangi maddi durum araştırması, kusur araştırması yapılmaksızın hemen boşanma kararı mı verilecek?_’’ sözleriyle yanıt veriyor Avukat Selin Nakıpoğlu.

_"Erkeklerin bir an önce boşanmasını sağlamak, şer-i hukuktaki ‘boş ol’ sistemine doğru bir adım atmak mı amaç? Aile arabulucuğunun arkasında olanların meseleyi iyi tahlil ettiklerine inanmıyorum. Arabulucuların ofislerinde kadınların can güvenliğinin nasıl sağlanacağına dair bir fikirleri var mı? O ofislerde nasıl şiddet olaylarının yaşanabileceğini düşünmek bile istemiyoruz. Arabuluculuk düzenlemesi gelirse kadınların can güvenliği Türkiye'de katbekat daha tehlikeye girecek. Arabuluculuk bir masa etrafında güç dengesizliği olmaksızın ancak uygulanabilir ama aile arabuluculuğunda böyle bir şey söz konusu değil çünkü şiddet içermeyen boşanma davası hemen hemen hiç yok. Taraflar zaten anlaştıysa arabuluculuğa ihtiyaç yok._‘’

Son yıllarda çokça dillendirilen “Boşandığım eşim yan gelip yatıyor; ben süresiz nafaka ödüyorum” gibi söylemlerin gerçek olmadığını belirten Nakıpoğlu, kadınların istihdam oranı artmadan, güvenceli işlerde çalışmaları için politikalar üretmeden hızlıca boşanmaların sonuçlanması için gösterilen çabanın hakkaniyetli olmadığı görüşünde.

Bu politikanın mağdurlarının kadınlar ve çocuklar olduğunu söyleyen Avukat Selin Nakıpoğlu bu aşamada yoksulluğun anlamının belirlenmesinin önemli bir kriter olduğu fikrinde.

Eşitlik için Kadın Platformu'ndan Berrin Sönmez ise son yıllarda nafaka veya İstanbul Sözleşmesi'nin tartışılmasını kadınların güçlenmesine bir itiraz olarak yorumluyor.

Her ne kadar düzenlemeler hukuki olsa da siyasi saiklerle yapıldığını söyleyen Berrin Sönmez, bu kararlarla son yıllarda oyları düşen iktidar partisinin kadın karşıtı grupları yanında tutmaya çabaladığını dile getiriyor:

"Bunların her biri kadınları güçlendiren düzenlemeler. O nedenle bir çok açıdan işlerine gelmiyor. Cumhurbaşkanının 'kimse bana kadın erkek eşittir' dedirtemez sözü doğrultusunda bütün kamu görevlilerinin yaklaşımı böyle. Kadın yapılmak istenen düzenlemelerle hukuk öznesi özerk birey olarak tanımlanmak istenmiyor. Bunun değiştirilmesi isteniyor. Nafaka da kadının ev içi emeği ile erkeğin gelirine yaptığı bir maddi değer var. Erkeğin gelirini maksimize ediyor kadın. Ve boşanma sonrası kadının bu emeğinin ekonomik değer olarak iade edilmesi gerekiyor kadına. Yoksulluk nafakasının anlamı bu aslında. Ve bu iade edilmediği takdirde erkek haksız kazanç elde etmiş oldu. Yani burada hem haksız kazanç hem de ekonomik eşitsizlik var. Bununla birlikte her ne kadar marjinal gruplar olsa da İstanbul Sözleşmesi ve nafaka için dergahlarda imzaların toplandığını biliyoruz. En çok sahiplenen ise Yeniden Refah Partisi. Ataerkil hayat tarzını tercih edenler dinen bazı yorumlardan etkileniyorlar ve buradan bakıyorlar. Özellikle toplumsal cinsiyet ve LGBTİ açısından bakıyorlar. Ama işin özünde istemedikleri kadın-erkek eşitliği‘’

Eşitlik için Kadın Platformu'ndan Berrin Sönmez ilgili adımlarla nafaka ödemek istemeyenlerin hoşnut edilmeye çalışıldığını söylüyor.

Sönmez'e göre bir yandan nafakanın kaldırılması için çaba sarf edilirken, bir yandan da kadınların bu ülkede mülkiyet hakkının olmadığı, eşit işe eşit ücret alamadığı, eğitim ve istihdamdan yararlanamadığının yok sayılması söz konusu.

Boşanan kadına bağlanan nafaka miktarının ortalama lira olduğunu ve şöhretlerin aldıkları nafakalarla miktarın aynı olmadığının altını çizen Sönmez, "Bununla da kadın sadece hayata tutunabiliyor. Ailesinin yanına gittiyse, bir ekmek parası oluyor. Yani bir ev bile açamıyor. Ekonomik eşitsizliği derinleştirecek bir adım bu" ifadelerini kullanıyor.

'Nafaka ile aile kavramının yok edileceğine dair yapılan yorumlarda bahsedilen şey erkeğin konforu'

Özellikle belirli bir kesim tarafından yapılan nafakanın boşanmaları teşvik ettiği ve aile kavramını ortadan kaldırdığına dair yapılan yorumları da eleştiriyor Sönmez.

'Aile kavramının yok edileceğine dair yapılan yorumlarda bahsedilen şey erkeğin konforu' diyor.

"Kadınlar bıçak kemiğe dayanmadan boşanmıyor. Kadınların yoksulluk nafakası almak için ailelerinden vazgeçtiklerini söylemek çok zor. Kaldı ki gibi rakamlar için kimse boşanmaz. Orda bir şiddet ya da hiç tahammül etmek istemediği bir hayat var. Kadın kendi yaşamına dair bir karar almak istiyor. Bu durumda kurtulmak istiyor ve boşanıyor. Ve bu aşamada emeği ile erkeğin gelirine yaptığı katkının ona iade edilmesi gerekiyor. Bu hakça ve adil olandır. Ödemediği takdirde erkek haksız kazanç elde edilecek. Bir de şöyle bir yanı da var, boşanma aşamasında çoğu erkek kendisini işsiz gösterdiği için mahkemeler çok düşük miktarda nafaka bağlıyor. Onu da alamıyor kadın, erkek ödemiyor. Adalet Bakanlığı'na göre yüzde 66'sı ödemiyor. Demek ki yıllardır süren nafaka kaldırılacak söylemleriyle zaten erkekler ödemekten vazgeçti. Yani ödemek istemeyenleri teşvik eden bir yanı var bu söylemlerin. Bu kadınlara yönelik ekonomik şiddettir. 'Ben şimdi ne yapacağım' diye kadın derneklerine başvuran kadın sayısı arttı.‘’

Nafaka, 'da Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında 2. Yargı paketinde yer almıştı

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) yaklaşık üç yıldır nafaka ile ilgili çalışmalar yapıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'da açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında Meclis'e sevk edilen 2. Yargı paketiyle "süresiz nafaka ve icralık çocuk tartışmalarının sona ereceğini" söylemişti.

Fakat gelen eleştiriler üzerine bu düzenleme pakette yer almadı.

Konuyla ilgili Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise basına yaptığı açıklamalarda “3 gün, 1 ay, 5 ay evli kalıp ölene kadar nafaka verme yükümlülüğü adil değil. Bunun bir ölçüsünün, endazesinin olması lazım. Bu çözüm hem kadını koruyacak hem de erkeği koruyacak. Belli bir yaştan sonra eğer kadının bir işi yok ise onu da korumak gerekiyor. Süresiz nafaka konusunda hakkaniyetli, adil bir düzenleme gerekiyor. 40 yıl evli kalmış birisi 5 sene nafaka olmaz. Muhtemelen uzun süreli evliliklerden sonra boşanmalarda nafakalar da uzun süreli olur. Kısa süreli evliliklerde nafaka da kısa olur” ifadelerini kullanmıştı.

Son bir kaç yıldır Süresiz Nafaka Mağdurları Platformu da sosyal medyada nafakanın kendilerini 'mağdur' ettiğini ifade ediyor ve nafakanın bir yıldan fazla olamayacağını dillendiriyorlar.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır