yörük kelimeleri / Akdeniz Şivesine Giriş (AKD ) İçin 24 Kelime

Yörük Kelimeleri

yörük kelimeleri


Kökü mâzide olmayan&#;n, Âti anlay&#;&#;&#; da yoktur. Geçmi&#;ten, gelece&#;e, Râb&#;ta kurulamam&#;&#;t&#;r. Mâzilerini hat&#;rlamayan, milletlerin, Âtileride yoktur. Geçmi&#;lerini kaybeden milletler, haf&#;zalar&#;n&#; kay­beden insanlara benzerler. Haf&#;zalar&#;n&#; kaybeden insanlar, kimliklerini hat&#;rlamazlar. Kimli&#;i olmayan milletler ise, tarih sahnesinden silinip giderler. Al&#;nt&#;d&#;r.

Kültür, toplumlar&#;n kendilerine özgü olan ve gelecek nesillere aktard&#;klar&#; maddi veya manevi her &#;ey.
&#;nsana ili&#;kin bir kavram olarak kültür, tarih içerisinde yarat&#;lan bir anlam ve önem sistemidir.

Kütüphane be&#;eriyetin haf&#;zas&#;d&#;r


 A -

A&#;&#;; zehir

Ada&#;: isim benzerli&#;i

Aba: abla, abam

A&#;a: a&#;abey, abi

Alengirli: tutars&#;z

Akran: ayn&#; ya&#;&#;t, akren

An: tarla ve bahçeleri ay&#;ran s&#;n&#;r çizgisi

Anca:

A&#;ene, a&#;hane, a&#;l&#;k: a&#;evi, mutfak,doyumevi,lokanta

Ayaz: esintili so&#;uk rüzgar.

Abbac&#;k: temiz

Alaf -ata&#;: ate&#; alevi.

Alad: acele

Az&#;k: yolculuk için yiyecek, kumanya

Ar&#;l&#;k: din adam&#;na muska veya dua kar&#;&#;l&#;&#;&#; verilen para.

A&#;mak: geçmek

Ablak (surat) : yüzü toplu, geni&#; ve yuvarlak olan.

Acar: yeni monash.pw

Avaz: avaz avaz ba&#;&#;rmak

Al&#;n çelgisi: katlanm&#;&#; haliyle al&#;n üzerine s&#;k&#;ca ba&#;lanan tülbent ba&#;örtüsü

Art&#;k: geriye kalan, fazla

Art&#;k yeter: dayanam&#;yorum, çekemiyorum.

Alay: ku&#; sürüsü toplulu&#;u.

Alay&#;: hepsi, tamam&#;, topu

A&#;&#;z; yeni kuzulayan koyun veya buza&#;&#;layan ine&#;in ilk sütü.

A&#;&#;z: f&#;r&#;n dolusu ekmek. f&#;r&#;n&#;n a&#;z&#;na kadar ekmek dolu olarak pi&#;irilmesi 

Al&#;c&#; ku&#;; kuzgun

Abaru-anag&#;z: &#;a&#;k&#;nl&#;k sözcü&#;ü

Arnaç-annaç,annac&#;nda : kar&#;&#;, kar&#;&#;s&#;nda. annac&#;ma gel. kar&#;&#; yaka, yan&#;

Aral&#;k: d&#;&#; kap&#; ile oda kap&#;s&#; aras&#;ndaki bo&#;luk,hol, giri&#;, sofa.

Atak: cesur, sosyal, giri&#;ken, girgeç.

Atik: hareketli

A&#;&#;l: kuzuluk,hayvan dam&#;, ah&#;r.

Ahlat: yabani armut

Abuk sabuk konu&#;mak: mant&#;ks&#;z, rastgele konu&#;mak.

Akça-a&#;ca- akpak: beyaz,ak

A&#;ard&#;: beyazlad&#;

Avlu: ev önü çevresi

Avul: yörüklerde bir kaç çad&#;rdan olu&#;an topluluk ve çad&#;rlar&#;n kuruldu&#;u alan monash.pw göçebe türk boylar&#;nda bir kaç aileye ait çad&#;rdan olu&#;an topluluk ve bu toplulu&#;un konaklad&#;&#;&#; yer

Ayal: kar&#; kocadan her biri, hayat arkada&#;&#;, refik,refika

Ar&#;&#;n:

Avutmak: oyalamak

Andavall&#;: ahmak

An&#;tmak: dikilmek, hareketsiz durmak

An&#;z:ekin biçildikten sonra kalan kökleri

Al: k&#;z&#;l, k&#;rm&#;z&#;

An&#;rma: e&#;ek sesi

Annanmak,a&#;nanmak: hayvanlar&#;n,e&#;e&#;in yerde s&#;rt üstü yuvarlanmas&#;,toprakta e&#;inmesi

Amel olmak: ishal olmak

A&#;ina: bilinen, bildik, tan&#;d&#;k.

A&#;&#;rmak: geçirmek (bir &#;eyin üstünden)

A&#;r&#;k: un, tuz, peynir gibi yük e&#;yas&#;,

Ayda&#;: hastal&#;kl&#;, c&#;l&#;z geli&#;memi&#; çocuk

Al&#;nyaz&#;s&#;, yaz&#;: kader

Akrabal&#;kla ilgili sözcükler: ana (anne), aba (abla), boba (baba), bald&#;z, dede, elti, birice (kuma), cice (yenge), bacanak, bac&#;, day&#;, hala, garda&#; (karde&#;), herif, er, han&#;m, hatun, ebe, nene, koca, kar&#;, torun, ye&#;en, emmi (amca), abi (a&#;abey).

Av hayvanlar&#;: da&#; keçisi, da&#; koyunu, geyik, tav&#;an, ur kekli&#;i, turaç, ba&#;&#;rtlak, üveyik, lop güvercini, kaz, ördek, c&#;r&#;k.

A&#;mak: sü&#;mek, sarkmak, akmak, yürümek.Yük yada terazide denge bozularak bir yan&#; a&#;&#;r gelmek.

Aralamak: ay&#;rmak, kar&#;&#;&#;kl&#;&#;&#; düzeltmek.

Ap&#;ldamak: çocu&#;un yerde emekleyerek yürümesi

Ap&#;&#; aras&#;: iki bacak aras&#;, kas&#;k aras&#;

A&#;: iki bacak aras&#;ndaki bo&#;luk,pijama dikerken ara yere konan parça

Ap&#;&#;&#;p kalmak: &#;a&#;t&#; kald&#;

Aymaz:

Ahval: Hâl

Al&#;n çat&#;:

Ayan: muhtar

Azat: büyük me&#;e a&#;ac&#;

Altalatmak:

Avay&#;k, avayit, avait: evin kaba in&#;aat&#; bitip çat&#;s&#; yap&#;l&#;nca i&#;çilere ve dü&#;ünde ni&#;anda verilen hediyeler

Akba&#;: çoban köpe&#;i cinsi

Angare i&#;: zoraki i&#;

Artmak, ardmak: geli&#;i güzel sermek,yar&#; asar &#;ekilde koymak

Ahali: çevre mahalle halk&#;

Ahar: hayvanlar&#;n su içti&#;i ta&#; yada a&#;aç yalak

Anane: örf,gelenek

Ahkem: en sa&#;lam, en kuvvetli, en çok hükmeden, en hakim ve ak&#;ll&#;

Akamet:

Amud: amuda kalkmak

Ard&#;lmak: 

Alaimisema: gökku&#;a&#;&#;, ebem ku&#;a&#;&#;

Abanmak: üstüne çullanmak, yüklenmek, dayanmak

Aya: avuç içi

Alma,alm&#;la: elma

Apaz, hapaz: bir avuç monash.pw apaz verhele

Akçe: para

Ac&#;k: az&#;c&#;k

Afallamak: &#;a&#;&#;r&#;p kalmak

Andut: anadut

Andaval: ahmak

Abdestlik: lavabo lavoba

Ark: su yolu

A&#;&#;z: do&#;um yapan hayvan&#;n ilk sütü

Ayakyolu: hela, tuvalet

A&#;ortman, e&#;ortman: e&#;ofman

A&#;&#;am: ak&#;am

Avcar: tanesi posas&#;

A&#;mak: a&#;d&#;rmak

Asar: kale hisar

A&#;da: kat&#; pekmez

Arpal&#;k: köyün yak&#;n&#;ndaki verimli tarla

Alabele: alaca renkli

Alager: yar&#; ham, yar&#; olgun

Alasulu: yeni olmaya ba&#;lam&#;&#; hamla olgun aras&#; meyve

Ah&#;ap ev:

A&#;u&#;: kucak

Avunmak:

Argaç, arkaç: dokuma tezgâh&#;nda mekikle enine,birbirine ko&#;ut at&#;lan iplik yada çözgü üzerine at&#;lan ip

Avrat: kad&#;n

Ac&#;rga. yaban turpu

Ahfat: torunlar, soy

Aksan: dil, konu&#;ma &#;ivesi

Asbab : Elbise, giysi.

A&#;at : Fazla, büyük.

A&#;&#;h : A&#;&#;k kemi&#;iyle oynana bir tür oyun.

Atlas: De&#;erli kuma&#;. Yorgana çekilen kuma&#;.

A&#;&#;t : Uzak, gözün göremedi&#;i yer.

Ayakl&#; : Kad&#;nlar&#;n ba&#;lar&#;na takt&#;klar&#; parçal&#; alt&#;n süs.

Aya&#;&#; yal&#;n, ba&#;&#; kabak : Peri&#;an ve ac&#; içinde olanlar için söylenir.

Altay,uygur, avar,gagavuz türkleri

Avdan: mahalle, oba, yer, küçük yerle&#;im yeri

Alayund: ala k&#;srak

Annar: anlar

Ahretlik: ahret karde&#;i 2. besleme k&#;z

Azar: birine kusurundan dolay&#; söylenen sert söz, paylama

Aboo&#;: &#;a&#;&#;rma ünlemi

Azur: gök mavisi

Aylak: i&#;i olmayan

Afallamak:



- B -

 


Ba&#;&#;r: gö&#;üs,sine

Bele&#;:

Büber: biber

Büssürü: bir sürü,çok

Biyol: 

Böyün: bugün

Beniz: Yüz cehre

Bazlama: saçta pi&#;irilen mayal&#; yuvarlak kal&#;n ekmek

Bab&#;ç: babuç, papuç, yemeni, ayakkab&#;

Ba&#;&#;ç: bir çad&#;r&#; ba&#;lamaya yarayan ipler

Boyna: devaml&#; sürekli

Bu&#;dey: bu&#;day, buldey

Berena&#;r&#;  berenari: üstünkörü, &#;öyle böyle, alelade, kabaca

Bi&#;e&#;en: çabuk pi&#;en

Bunar: p&#;nar

Bu&#;uz:

Büngüldemek: suyun kabarc&#;klar ç&#;kararak topraktan ç&#;kmas&#;, kaynamak, hareketli

Bükmek: çevirmek, k&#;v&#;rmak, e&#;irmek.

Bük: kö&#;e, dönemeç, viraj, ç&#;k&#;nt&#;, burun,

Burmak: bükmek, s&#;kmak,e&#;mek, çevirmek

Buymak: ü&#;ümek, donmak

B&#;t&#;rak: dikenli yaban otu

Bo&#;untu: s&#;k&#;nt&#;

Binit: binilecek ta&#;&#;t, monash.pw

Belemek: bebe&#;i beze sarmak, kundaklamak 2.üzerini kirletmek

Belertmek: gözlerini alabildi&#;ine açmak

Bö&#;elek: s&#;&#;&#;r&#; sokup huysuzland&#;ran sinek.

Bö&#;ü: akrep cinsi zehirli örümcek

Bay&#;r: yamaç, yaka, bar&#;, yoku&#;, yukar&#;,

Birho&#;: acaip

Bir kez: birdefa, daha, kere.

Bayat: tazeli&#;ini yitirmi&#;, kart.

Bay&#;nd&#;r: geli&#;mi&#;, yap&#;la&#;m&#;&#;, düzenli,

Baz&#;: bir k&#;sm&#;, bir bölük, bir grup.

Bel bel bakmak,bön bön: &#;a&#;&#;rm&#;&#;, ahmak gibi.

Belik: saç örgüsü, monash.pw fitili

Bozk&#;r: a&#;açs&#;z, susuz, otlu yer.

Burmak: deve, e&#;ek, teke, ta&#;a&#;&#; çekmek, had&#;m, i&#;di&#; etmek.

Boa: sar&#;,deve tüyü rengi, uçuk renk.

Bö&#;ed: bend, set

Bitmek: tükenmek, sona ermek, ye&#;ermek.

Bö&#;ür, bo&#;ur: koltuk alt&#; bo&#;lu&#;u,vucudun yan taraf&#;

Beri: bu yan.

Beriki: bu taraftaki, öbürü de&#;il.

Bört, böcü, karaböcü: kurt.

Bunca: bu kadar, böyle.

Beli&#;mek: üle&#;mek, parçalamak, bölmek.

Bel: da&#; geçidi

Bürümek: kaplamak, örtmek.

Bürünmek:

Bizlemek: kar&#;&#;t&#;rmak.

Bili&#;mek: tan&#;&#;&#;p, görü&#;mek

B&#;çmak: biçmek, do&#;ramak, kesmek.

Bahna: hayvan&#;n yem yedi&#;i yer.

Budamak: a&#;aç dal&#;n&#; kesmek.

Burkulmak: k&#;vr&#;lmak, dönmek.

Bürgü: örtü,bö&#;örtüsü. tülbent. &#;alvar üzerine kullan&#;l&#;r.

Boca monash.pwine eklemek katmak.

Bocalamak:ç&#;rp&#;nmak

Bön bön bakmak: &#;a&#;k&#;nl&#;k

Bellemek: topra&#;&#; kazmak 2.ö&#;renmek

Berkitmek: sa&#;lamla&#;t&#;rmak, düzeltmek.

Bo&#;lamak: b&#;rakmak.

Becai&#;: iki ki&#;inin yer de&#;i&#;imi

B&#;ng&#;ldak:

Bezzaz: kuma&#; satan, manifaturac&#;

Bilahere:

Bili bili: tavuk ça&#;&#;rmak için söylenir.

Budak: a&#;açlarda ç&#;k&#;nt&#;l&#; yer

Bostan: sebze meyve ekili tarla

Baraka:

B&#;d&#;k: taze fasulye içi. çoçuklara ak&#;ll&#; b&#;d&#;k denir. K&#;sa, T&#;knaz

Badire:

Berelemek: dü&#;üp dizlerini yaralamak,morartmak

Bilge: ak&#;ll&#; bilgili ayd&#;n

Büskeç: çörek, büsküt, bisküvi

Bekmes: pekmez

Bezek,bezemek: süs nak&#;&#;

Bark: mal mülk,ev

Bi&#;çe: kraliçe ece

Buva,buba: baba

Banak: ekmek parças&#; lokmas&#;

Beze: hamur topa&#;&#;, bir paz&#;

Balya: dö&#;e&#;i dürüp battaniye ile sar&#;p ip ile ba&#;lamak

Bad&#;lcan: patl&#;can

Ba&#;cak, ba&#;c&#;k: ayakkab&#; ipi

Bürgün, birgüne: yar&#;ndan sonraki gün, öbür gün

Bar&#;: bahçe, aç&#;k a&#;&#;l etraf&#;ndaki çit

Bakraç: sapl&#; bak&#;r kap kova

Bac&#;: k&#;zkarde&#;

Balkon, sundurma: ç&#;kartma, ekseriye köy evlerinde üstü kapal&#; bir veya birkaç yan&#; aç&#;k sofa

B&#;tlamak:

Bezeme: vucuddaki ekzama ve k&#;zar&#;klar

Börtmek: ha&#;lanmak

Bedirek: pamuk y&#;&#;&#;n&#;

Bedesten: tarihi kapal&#; çar&#;&#;

Bed: kötü, çirkin, tuhaf

B&#;kk&#;n:

Bitkin: 

Buram buram:

Boyunduruk:

Balalar: çocuk yavrular

Band&#;rmak: yemek suyuna ekmek bat&#;rmak. Band&#;ra band&#;ra yemek

Ba&#;ak:

Boduç,çotura:

Baran: çift demirinin toprakta açt&#;&#;&#; geni&#; yar&#;k saban izi  2.üzüm çubu&#;u yada sebze fidesi dikmek için haz&#;rlanan çukur

Balk&#;mak         : y&#;ld&#;r&#;m çakmak, &#;im&#;ek dü&#;mek, par&#;lt&#;.

Barhana Toplanma yeri. 2. Ev e&#;yas&#;. 3. Küçük kervan, aile fertleri. 4. Göçebelerin çad&#;r e&#;yas&#;, 

Berk : Pek, s&#;k&#;, çok.

Besleme : 1. Kimsesiz kalan birisinin hay&#;r için ba&#;kalar&#;nca büyütülmesine verilen ad. 2. Beceriksiz, zay&#;f, eli i&#;e yak&#;&#;mayan

Be&#;lik : Be&#;i bir yerde alt&#;n.

Boduk: yavru (Deve yavrusu)

Bor : Tarla. Güz sürümü yap&#;lm&#;&#; tarla

Bozulamak       : Erkeklerin a&#;lamas&#;na verilen ad.

Bucak : k&#;y&#;, kenar, sulu düzlük

Balaban: iri, büyük, &#;i&#;man, gürbüz 

Barabar: beraber

Baç:

Batma: Ah&#;rda hayvanlara mahsus yemlik.

Bozok: 24 o&#;uz boyundan 12sine verilen add&#;r. Her boyun ayr&#; bir ad&#;, damgas&#;, ongunu vard&#;r.

Bü&#;düz: Türklerin, o&#;uz boyunun üçoklar, deniz han kolundan bir oymakt&#;r. 2.A&#;ac&#;n budak yeri 3.Çam a&#;ac&#;n&#;n ç&#;ral&#; özü

Börttürmek: s&#;cak suya dald&#;r&#;p ç&#;kartmak.

Belen: kar&#;&#;daki s&#;rt

Boz: gri renk

Boydak: yükü olmayan yaya ki&#;i



- C -



Carcur: fermuar

Car car konu&#;ma denir.

Car: kad&#;n örtüsü

C&#;b&#;ldak: ç&#;plak.

Cavlak: saçs&#;z, kel,

Caka: gösteri&#;, fiyaka.

Cebir, cebren: zorla yapt&#;rmak

Cücü; ku&#;

Cula; siyah karga

C&#;v&#;k: ak&#;&#;kan, sulu, s&#;v&#;.

Civcik: serçe

C&#;lk: bozuk

C&#;rnak: t&#;rnak

C&#;rmalamak: t&#;rmalamak

C&#;dav&#;: gözü aç&#;k,hareketli,çevik,mert,cesur

Ceyran: elettirik, elektrik

Cunguldak, c&#;ng&#;ldak, c&#;ng&#;rdak: bir çe&#;it tahtaravelli

Curuk curuk etmesi karn&#;n:

Cenk: 

Cam&#;z:

Ced: ecdad,ata

Cimcirmek: vucudun istemsiz &#;s&#;rmas&#; monash.pwlemek

Cumba:

Cimcik: ev usulü fiyonk makarna

Culuk: hindi

Curu: sulu, c&#;v&#;k

C&#;z&#;k: çizik iz

C&#;zg&#;: çizgi

Cay: caymak, cayd&#;

Cimcik: fiyong makarna

Car: kad&#;nlar&#;n kulland&#;&#;&#; örtme

Cücük: kuru so&#;an&#;n göbe&#;i, so&#;an ve p&#;rasan&#;n ye&#;il yapraklar&#;

Cüsse: heybet

Cemre: k&#;&#;tan ç&#;karken havan&#;n topra&#;&#;n suyun &#;s&#;nmas&#; olarak bilinir.

Celallenmek: k&#;zmak sinirlenmek

Cebelle&#;mek: bo&#;u&#;mak,zor durumda kalmak

Cibilliyetsiz:

Combuldatmak: sesli ve su s&#;çratarak yüzmek.2 dolu olan ho&#;af tas&#;n&#; c&#;mb&#;ldatma derler.

Cibirik, cirbesini ç&#;karmak: s&#;k&#;l&#;p suyu al&#;nan üzüm ve meyvelerin posas&#;, monash.pw ezmek

Cambaz:

Cazg&#;r:

Cidago: hayvanlar&#;n boyun ile s&#;rt aras&#;nda ve omuz k&#;sm&#;n&#;n üstünde bulunan bölgesi  monash.pw&#;&#;, kürek kemi&#;inin üstü (insan ve hayvanlarda)

Cahal : Genç, tecrubesiz, cahil.

C&#;lga : &#;nce dal, dar yol, patika.

Cirit : at üstünde, deyneklerle oynanan bir oyun

Cereme: zarar



- Ç -

 

Çi&#;in: çininde, omuz 

Çetrefilli: kar&#;&#;&#;k, zor.

Çand&#;r-K&#;rma: melez, kar&#;&#;&#;k

Çimmek: yunmak, y&#;kanmak

Çingil: küçük bak&#;r kova

Çitil: ufak bak&#;rdan yap&#;lm&#;&#; yo&#;urt konulan kap

Çalmak: ekme&#;e tereya&#; çalmak, yo&#;urt çalmak, sürmek, ba&#;&#;na k&#;na çal denir.

Çald&#;: gözüme çald&#;, gözüme ili&#;ti,bir anl&#;k görme

Çak&#;ldak: koyunun arka bacaklar&#;ndaki tüylere yap&#;&#;&#;k sert gübre parçalar&#;.

Çeltek: çoban&#;n yard&#;mc&#;s&#;

Çeltik: pirinç

Çavmak: yabana gitmek, s&#;çramak,

Çabut, çap&#;t: monash.pw

Çul:

Çuvald&#;z: çuval gibi kaba ve kal&#;n &#;eyleri dikmede kullan&#;lan kal&#;n ve uzun ucu hafif k&#;vr&#;k büyük i&#;ne

Çö&#;ür: diken

Çolpa: beceriksiz, sünepe.

Çeki&#;mek: kavga etmek

Çömelmek-çömmek-çövmek-çökmek: diz k&#;r&#;p oturmak.

Çön, çöm: çömel, çömelmek, diz çökmek

Çüymek: so&#;ukta büzü&#;mek

Ç&#;ng&#;: mini ate&#; parças&#;, köz parçac&#;klar&#;, k&#;v&#;lc&#;m

Çendik: kaz&#;nt&#;, oyuntu, bo&#;luk.

Çö&#;dürmek,çövdürmek: i&#;emek, küçük çi&#;ini yapmak

Çi&#;: pi&#;memi&#;, olgunla&#;mam&#;&#; toy, çi&#;

Çiy: sabahlar&#; çay&#;rlarda çimenlerin nemden &#;slanmas&#;, &#;ebnem

Çabuk: tez, acele

Çatmak: sata&#;mak, bula&#;mak.

Çorak: susuz

Ça&#;ak-çar&#;ak: yamaçlardaki oynak küçük parça ta&#;lar&#; olan yer.

Çelermek: koyunun kendili&#;inden mundar olarak ölmesi,

Çekgit: uzakla&#;

Çat: birle&#;ti&#;i yer (su, yol gibi iki &#;eyin).aln&#;n çat'&#;

Ç&#;k&#;lamak: ç&#;k&#; dürmek,bohça,kese. ç&#;k&#; küçük bohça

Çilenti: hafif ve az ya&#;an ya&#;mur.

Çiseleme: ya&#;murun hafiften ba&#;lamas&#;

Çömez:

Çangal:

Çivt, çift sürmek: 

Çor: meyve ve sebzelerin d&#;&#; kabu&#;unda olu&#;an hastal&#;k

Çir: kuru kay&#;s&#;

Çan: havvanlar&#;n boyunlar&#;na tak&#;l&#;r.

Çotur: ate&#;te kavrulmu&#; ye&#;il nohut ye&#;il bu&#;day 

Çapur çupur:

Çelmek: tülbenti boynuna çelmek.2 Akl&#;n&#; çelmek

Çan çan etmek Deyimkonu&#;ma kafa &#;i&#;iriyorsun,  çen çen etme: bo&#; konu&#;ma

Çakmak ta&#;&#;:

Ç&#;ltak: görgüsüz &#;eyler yapmak

Çecek: çiçek

Çömçe: tahta kepçe,büyük tahta ka&#;&#;k

Çember: tülbent, yazma, ya&#;mak, dane, örtü 

Çente: çanta

Çinka: çinka kadar kald&#;n denir. zay&#;flad&#;n anlam&#;nda

Çinko: çinko ho&#;af, yo&#;urt taslar&#; 

Ç&#;t ç&#;t: ilik dü&#;me görevini yapan metal. kopça

Çölmek:toprak güveç tencere, çömlek

Çitlek: kabuklu yemi&#;, çekirdek

Çile: sar&#;lmam&#;&#; örgü ip 2. hayat&#;n çilesi

Çalan: k&#;rm&#;z&#;ya çalan, benzeyen

Çapar: alacal&#;

Çerge: derme çatma göçebe çad&#;r&#;, iki direkli, iki ucu aç&#;k çad&#;r monash.pw tür kilime benzer dokuma örtü,ota&#;

Çapç&#;: hilekâr, ikiyüzlü

Ç&#;vgar: çift sürmekte ya da araba çekmekte olan hayvanlara yard&#;mc&#; olarak, onlar&#;n arkas&#;na ko&#;ulmu&#; hayvan

Çeçge: çulha tara&#;&#;

Çikten: e&#;er örtüsü

Çaprak: Eyer örtüsü

Çermik: kapl&#;ca, &#;l&#;ca, s&#;cak su kayna&#;&#;

Çar&#;k: Ayakkab&#; niyetine yünden veya deriden yap&#;lma giyecek

Çark&#;t : yamuk, her taraf&#; dökülmü&#;, kaym&#;&#;

Çatal i&#;ne: çift, iki, ikili, iki misli, çengelli i&#;ne

Çatal yann&#;&#;&#; : Çatal yay&#;k. Yo&#;urttan ya&#; ç&#;karmaya yarayan araç.

Çatma : Duvarlar&#; a&#;aç gövdesinden birbirine tak&#;larak ve çivisiz olarak yap&#;lan yayla evi.

Çatma: Ba&#; örtüsü hlk dilinde  2. Eski türk kadifesi

Çemrek : Kol veya aya&#;&#; örten elbisenin bir miktar katlanarak çekilmesi

Çerbe&#;ik : Kar&#;&#;&#;k, ne olaca&#;&#; belli olmayan. (Mevsim ile ilgili)

Çerçi : Gezgin sat&#;c&#;. Genellikle takas yoluyla, köylerde incik boncuk satan gezgin sat&#;c&#;.

Çekirdek: çi&#;dem 

Çetin: zor

Çü&#;: e&#;e&#;i durdurmak için söylenir.

Ça&#;a: Çocuk hlk dilinde


- D -


Darb&#;mesel: atasözü

Dara: kab&#;n kendi a&#;&#;rl&#;&#;&#;n&#; önce tart&#;p sonra içine sataca&#;&#; &#;eyi koyup tekrar tartarlar.

Dar&#;: m&#;s&#;r

Deymen: dokunmay&#;n

Deymen: de&#;irmen

Deya, deyha, deha: orada

De gali: haydi art&#;k, çabuk

Durhele, duragör: monash.pwy

D&#;k&#;z: suyu az, kat&#;, kuru, zor yutulan yiyecek 

Debelenmek: k&#;vranmak, hareket etmek, el ayak oynatmak.

D&#;kamak: örtmek, kapamak

Dellenmek: k&#;zmak,akl&#;n&#; yitirmek.

Dinç: canl&#;, güçlü, sa&#;lam, gailesiz

Dal: arka, s&#;rt.

Dalamak: köpek &#;s&#;rmas&#;.

Dalanmak: çatmak,hareketsiz eylem

Dö&#;: hayvan&#;n ba&#;&#;r, gö&#;üsü.

Dölek: uygun yer, düz.

De: söyle, konu&#;. monash.pw gali, hadi art&#;k,çabuk ol

De'ya: i&#;te orada

Dêmi: de&#;ilmi

Deyo: diyor, söylüyor

Durago: bekle

Don: eksi derecede 2.iç donu pijama

Da&#;arc&#;k: deri ekmek torbas&#;.

Deve isimleri: kö&#;&#;ek, maya, buhur, daylak, avrana, tülü, yoz, lök, beserek, kirinci, boz.

Dokunmak: rahats&#;z etmek, hastaland&#;rmak, üzmek, de&#;mek

Di&#;er: öbürü, öteki

Dokunakl&#;: üzücü, etkileyici

Dokumayla ilgili sözcükler: &#;star, argaç, kirkit, tarak, k&#;rkl&#;k (makas), çözgü, kilim, hal&#;, tülü, seccade

Dü&#;lemek: ba&#;lamak, dü&#;üm atmak

Düylek: kavun

D&#;&#;an: tava

Dene: yapmaya çal&#;&#;, monash.pw&#;l tanesi,

Dane: ku&#; yemi

Domatis: domatiz, domates,egede domat diyorlar.

Depmek, tepi&#;mek: tekmelemek monash.pw&#;rarak doldurmak, depili dolu bol

Desteye gitmek: bu&#;day hasat&#;na gitmek

Dirliksiz: geçimsiz

D&#;kmak: katmak, koymak.

Domu&#;mak: büzülüp oturmak.

Döme&#;mek, domalmak: cenin pozisyonunda yatmak.

Davranmak: k&#;p&#;rdamak

Davran: çabuk ol

Dö&#;ek: yatak. yer yata&#;&#;.

Dürü: K&#;z evine, o&#;lan evine götürülen hediye.

Dürmek: katlamak, kapatmak, toplamak

Dolamak: sarmak

Dövmek: kavgada üstün gelmek, dayak atmak

Do&#;an: eski y&#;pranm&#;&#;

Diri: canl&#;, hareketli

D&#;k&#;m: sokum, lokma, bir parça yiyecek

Dingildemek: sallanmak.

Davran&#;n: haz&#;rlan&#;n, kalk&#;n, k&#;p&#;rday&#;n. Dermek: biçmek, toplamak

Dindi: yoruldu, durdu, kesildi, bitti.

Dönemeç: viraj

Dibinde: alt&#;nda, yak&#;n&#;nda, k&#;y&#;s&#;nda

Diniz: sessiz, sakin

Dingin: yorgun

Dinelmek: ayakta durmak yada aya&#;a kalkmak

Dikelmek: ayakta durmak

Dalgan: &#;s&#;rgan, giçirgen

Döveç, dibek: sar&#;msak dövülen a&#;aç havan

Düzmek: a&#;aç parças&#;n&#; yontmak

Döl almak: hayvanlar&#; yavrulatmak, koyun keçi yavrusu

D&#;md&#;zlak kalmak: her&#;eyini kaybetmek

D&#;kmak: katmak

Dehle: sür

Dulda: gölge, siper, rüzgars&#;z yer

Dilmek: dilimlemek, parçalara ay&#;rmak, kesmek

Dev&#;irmek: toplamak

Da&#;mak: d&#;&#;ar&#; ç&#;kmak, akmak

Düden: dere ve göl sular&#;n&#;n yeralt&#;na akt&#;&#;&#; kovuk, delik

Denizlik: pencere alt&#;ndaki mozaik veya mermer yer

Dolak: dolama, ku&#;ak: bele sar&#;lan dokuma bez monash.pw&#; ka&#;kol

Davar: keçi sürüsü

Damba&#;&#;, dam üstü: toprakla örtülü çat&#;n&#;n üstü 

Do&#;ramak: kesmek, parçalamak

Ditmek: tavuk etini parçalara ay&#;rmak,ufalamak,yün ve pamuk açmak seyreltmek

Denk: uygun, e&#;it

Denkle&#;tirmek: tamamlamak, ayarlamak

Dürtmek: itmek, iterek dokunmak

Depre&#;mek: ortaya ç&#;kmak,azmak

Dümdermek: yemek tabaklar&#;n&#; ters olarak dizip sular&#;n&#;n akmas&#; sa&#;lamak.

Dar&#;lmak: darg&#;n konu&#;mamak, ili&#;kileri kesmek

Dazlak: kel

Didi&#;mek: inatla&#;mak, tart&#;&#;mak

Dubarac&#;: hileci

Duvak: ü&#;ütme ile ilgili hastal&#;klarda kullan&#;lan tu&#;la &#;s&#;t&#;larak vucudun a&#;r&#;yan yerine konulur.

Dürü&#;tü: buru&#;tu

Düstur,destur: müsaade, izin

Deynek: asa, baston

Dam&#;z,dam&#;zl&#;k:

D&#;g&#; d&#;g&#; etmek:

Demitten,deminden: biraz önce

Def etmek: ba&#;&#;ndan savmak

Deyolar: diyorlar, söylüyorlar

Dadanmak:

Docurga, suvari: pantolon yamal&#;&#;&#;

Divitin: pamuklu dokuma kuma&#;

Diril: bir tür pamuklu kuma&#;

Diba: çiçekli ipek kuma&#;

Damasko: her iki yüzüde kullan&#;labilen, ipek yada yün keten kar&#;&#;&#;k dö&#;emelik ve perdelik kuma&#;

Di&#;ci kerpeteni: davya, davye

Düve:di&#;i s&#;&#;&#;r yavrusu

Düzen: alet edavat,ev araç gereçleri  2. dokuma el tezgah&#;

Depelik,tepelik: alt&#;n ve gümü&#;le süslü kad&#;n ba&#;l&#;&#;&#;

Dar&#;n: güçlükle ancak gitmek yeti&#;mek

Da&#;lamak:

Dü&#;ü: ince bulgur

Düggen: dükkan, dükyan, bakkal

Donya&#;&#;: hayvan içya&#;&#;

Dakla&#;ma: u&#;ra&#;ma, sata&#;ma, z&#;t gitmek

Duma&#;&#;:nezle, grip, kuru öksürük, so&#;uk alg&#;nl&#;&#;&#;, zükâm, nevazil, ingin

Do&#;ram: küçük et parças&#;

Deste: on adet tane monash.pw yapmak

Dut etmek: h&#;zl&#; evine gitmek

Devri&#;: dervi&#;

Deruhde: üstüne almak,kendini vazifeli bilmek

Derdest: yakalama,tutma,ele geçirme

Derbest: kapal&#; kap&#;

Düvel: devlet    7düvele muhtaç etmesin denir.

Dizgin:

Dimi: s&#;k&#; dokunmu&#;,bir çe&#;it pamuklu kuma&#;

Daz: bitkisiz otsuz ç&#;plak toprak tarla tepe

Dald&#;z: marangozlar&#;n a&#;aç oymakta kulland&#;klar&#; oluklu demir araç 2.a&#;açtan oyulmu&#; ar&#; kovan&#; yada yay&#;k

Dima&#;: zihin, beyin

Didek: gelin giderken yad (yabanc&#;) kimselere görünmemek için örtülen örtü

Dulda: Rüzgâr ve so&#;uktan muhafazal&#; yer.

Düman: yemi&#;in çürüklü olmas&#;

Domaniç: tümsek, yoku&#;, f&#;rlak  monash.pw

Delbek: tef benzeri vurmal&#; çalg&#;.Türkmenistanda debrek ad&#;yla bilinir. Orta asyadan göçen yörüklerce kullan&#;l&#;rm&#;&#;. Kad&#;nlarca mani e&#;li&#;inde çal&#;n&#;r. Asker u&#;urlamalar&#;nda,k&#;na gecelerinde

Dayfalmak: bulant&#; duymak, bay&#;lma derecesine gelmek

Dolaz: ya&#;l&#; ekmek

Dürtmek: iterek dokunmak

Dömek: küçük tepe monash.pwt: anapara servet monash.pw&#;rda gübreyi d&#;&#;ar&#;ya atmaya yarayan delik, küçük pencere

Dar&#;n: daradar, güçlükle,

Dastar: ba&#; örtüsü 2. ekmeklik hamuru yada ekme&#;i korumak için örtülen örtü

Dörmek: Domuz burnu ile yeri kaz&#;mak monash.pw yeri e&#;elemek



- E -


E&#;e kemi&#;i: kaburga

E&#;nime,e&#;in,eynime: omuz,s&#;rt,arka,beden vucud,art

Eyilmeyen:

Ezilmeyen:

Eylenmek: oyalanmak

Emme: ama

Ebe: nine monash.pw&#;um yapt&#;ran ki&#;i

Evlek:

Emmi: baban&#;n erkek karde&#;ine denir. amca

Emsal: ayn&#; ya&#;&#;t, benzerlik dengi

Emare: iz i&#;aret

Engi: onu

Engastan: masuscuktan yalanc&#;ktan

E&#;ik: elma kekeci, 2. kap&#; giri&#;i

E&#;kere, e&#;kâre: alenen aç&#;ktan

Enlemek: kuzu ve o&#;laklara belirtici i&#;aret koymak

E&#;lemek,eyle: oyalamak, bekletmek

E&#;lenmek: dalga geçmek, zevklenmek

Elcek: çoban&#;n ba&#;cak ipi ile koluna ba&#;lad&#;&#;&#; haberci koyun

El: yabanc&#;, il, el

Eletmek: haber vermek, ça&#;&#;rmak

Elem: keder

Emsiz: beceriksiz

ênize e&#;inize gidin: evinize gidin

E&#;siran: e&#;es&#;ran, i&#;siran, &#;s&#;ran, &#;sran, esiran&#;, s&#;y&#;ran: tekneden hamur ay&#;rmakta kullan&#;lan, ucu geni&#; demir

E&#;le&#;mek: u&#;ra&#;mak, vakit geçirmek

Etraf: çevre

Emlik: geç do&#;an ve anas&#;n&#; emen kuzu

Engin: alçak, yüksek olmayan, k&#;sa

Enik: köpek yavrusu

E&#;mek: kazmak, de&#;mek

Ergin: olmu&#;, yeti&#;mi&#;

Ergen: k&#;z&#;lc&#;k

Esik : çukur,bo&#;luk

Ergen: yeni yetme genç

Etmek: yapmak, eylemek, k&#;lmak

Evmek: acele etmek

Evtinmek: oyalanmak

E&#;irmek: yünden i&#; ve kirmanla ip yapmak

Evermek: çocu&#;u evlendirmek

Ermek: eri&#;mek, ergin, ula&#;mak, varmak, olmak, yeti&#;mek

Er: erken

Erinmek: tembellik

Engeç: ençok

Eringeç: tembel

E&#;ri: düz olmayan, yanl&#;&#;

E&#;ik: meyilli, &#;ev

Ecri misil: devlete ödenen tarla vergisi

Enderde: orda

E&#;lerin birbirine hitap sözcükleri: er, koca, herif, bey-avrat, hatun, han&#;m, kad&#;n, k&#;z

Er kalkmak: erkence, &#;afakla birlikte

Ekelge: tah&#;l ekilmeye uygun arazi, yer

Entari: fistan, kad&#;n elbisesi

Epeyi: çok

Essah: do&#;ru, gerçek

Eyle&#;mek: yerle&#;mek,oturmak

Elcek, Ellik: eldiven

Eder'i: de&#;eri

E&#;i&#;men: eylenmeyin

Erkeç: erkek keçi

Esberi: külde pi&#;en bir çe&#;it ekmek

Etük,edik: çar&#;k, papuç. Yumu&#;ak ve renkli sahtiyandan yap&#;lm&#;&#; soka&#;a ç&#;karken ve seferde giyilen k&#;sa konçlu lapç&#;n

Engeme, engebeli arazi :set mani

Ey&#;i: ek&#;i 

Eyleme: oyalama

Eski çamlar bardak oldu: devir de&#;i&#;ti eski tutumlar&#;n de&#;eri kalmad&#; eskiden bahsetme anlam&#;nda

Eveli: geçmi&#; zaman

Efelenmek: horozlanmak

En, damga vurmak: o&#;lak ve kuzular&#;n kula&#;&#;n&#; keserek i&#;aret koymak

Emen: ba&#; çubu&#;u,a&#;aç veya sebze dikmek için aç&#;lan çukur 2. çocuklar&#;n oyun oynarken açt&#;&#;&#; çukur

Eyef : ka&#;n&#; ya da saban oklar&#;n&#; boyunduru&#;a ba&#;layan halka biçiminde bükülmü&#; ince a&#;aç

E&#;itmen: ö&#;retmen

Em: halk ilac&#;, çare

Ecza: ilaç  monash.pw arkas&#;ndaki s&#;r

Enesi, ensi: çad&#;r kap&#;lar&#;n&#; örten dokuma örtü

Ezza: kibritin yak&#;lmak için sürüldü&#;ü k&#;s&#;m

Esger: asker

Eyne: küçük





- F -

 

F&#;c&#;tmak, F&#;ld&#;rmak: f&#;rlatmak,döndürerek savurarak atmak

F&#;rtmak: yerinden ç&#;kmak, f&#;rt&#;k

F&#;rdolay&#;: etraf&#;, çevresi

F&#;y&#;k: &#;sl&#;k, s&#;tl&#;k

Filik: tiftik keçisi tüyü, angora

Ferik: tavuk civcivi

Fingirdemek; oyna&#;mak

Feldirdemek: &#;a&#;k&#;nl&#;k ve korku nedeniyle eli aya&#;&#; titremek

Falaka:

Fanila: kollu atlet

F&#;ymak: kaçmak

Fi&#;kele: salyangoz

Fo&#;almak: bo&#;almak

Fillemek: kap&#;y&#; sürgülemek,kilitlemek, çengelli sürgü

Fer: gözdeki &#;&#;&#;k

Fos: fos ç&#;kmak

Fes:

Fo&#;lamak: fa&#;t&#;r fu&#;tur

Fistan: elbise

Fi&#;ne: vi&#;ne

F&#;&#;&#;rdama,fo&#;urdama:

Folluk, holluk: tavuklar&#;n yumurtlad&#;&#;&#;, kuluçkaya yatt&#;&#;&#; yer

Fiy: yem bitkisi




- G -

Gah, geh (e a aras&#; bir ses) öküz ve manda için de GAH denir


Gahdemek=sürmek (atlar&#;?, öküzleri?, at&#;?, e&#;e&#;i?)gehdemek olabilir. He&#;t de öküze yürü demektir. Doohaaah: dur anlam&#;na gelir.


GAK =Kalk


Gakaç olmak=mesela çama&#;&#;rlar k&#;&#;&#;n ask&#;daykendonarsa böyle denir. sertle&#;mek anlam&#;nda kullan&#;l&#;r.

gakdu=ittir


Gak&#;rdak,Kak&#;rdak= Kuryukya&#;&#;n&#;n tavada kalan k&#;zarm&#;&#; at&#;klar&#;na Gak&#;rdak-Kak&#;rdak-G&#;krdak deriz.. (Kemiksi dokular&#;n ortak ad&#;)


Gaklamak: Elma armut gibi meyveleri en az ikiyeay&#;rmak. Ho&#;af yapmak.

Galafat: Ka&#;n&#; arabas&#;yla bu&#;day saplar&#;n&#; tarladangetirirken saplar&#;n dü&#;mesini engellemek için korkuluk kullan&#;l&#;r; merdivenebenzer. Merdiven dikine, bu da yatay kullan&#;l&#;monash.pwt: ka&#;n&#; arabalar&#;n&#;n üzerine konulan ot,bu&#;day sap&#; vb.&#;eyleri ta&#;&#;maya yarayan alet

galubela=çok eski(galubeladan kalma denir)


gamab&#;çak,monash.pw yarmak için kullan&#;lan büyük a&#;aççivi,3.a&#;açlarda a&#;&#; yaparken


Gama-kama= &#;ki &#;eyi iyice s&#;k&#;&#;t&#;rmak için aralar&#;na çak&#;lan, birucu ince, di&#;er ucuna do&#;ru gidildikçe kal&#;nla&#;an, genellikle a&#;açtan yontulmu&#;parça. Mesela t&#;rpan&#;n sap&#; ile, t&#;rpan&#; iyice birbirine sabitlemek içinkullan&#;lan ve t&#;rpandaki halkadan ince ucu geçirilerek, kal&#;n uca gelinces&#;k&#;&#;may&#; sa&#;layan alet.


gamç&#;=K&#;rbaç


Gam&#;&#;= Ergen çocuklar&#;n zerei içinkullan&#;l&#;r. “Gam&#;&#;a su yörüdü mü?”

Gañ&#;rtma= Kan&#;rtma, ay&#;rma, büküp zorlayarakyerinden oynatma, ikiye ay&#;rma gibi anlamlar&#; olan 
gapga&#;uk: tabak ,ka&#;&#;k


Gap&#;g&#;c&#;rdamas&#;

garaltu: hayal meyal görünen, karart&#;

garasak&#;z: çam sak&#;z&#;


Garas&#;na çarpmak= tarlaya ekin ekilir ekilmez&#;iddetli ya&#;murlara maruz kalmas&#;

garavana:büyük yemek kab&#;


Garga=karga,

Ga&#;urgan&#;= Semerin önündeki kabarant&#;ya ka&#;(ga&#;) denir. Semerin iki yananda iskeleti olu&#;turan tahtalara da"gaburga" denir .Gaburgan&#;n iki tarafta en üstte olanlar&#;n&#;n uçlar&#; ga&#;&#;niki yan&#;ndan ileriye do&#;ru cm uzan&#;r. Bunlara da "gu&#;"denir."Semerin ga&#;&#; gu&#;u galmam&#;&#;" dediklerinde bunlar anla&#;&#;l&#;monash.pwa yük sarmak için, semerin ka&#;&#;ndan dolan&#;p, gu&#;una ba&#;lanan metreuzunlu&#;unda 1 cm kal&#;nl&#;&#;&#;ndaki urgana "ga&#; urgan&#;" denir.


Ga&#;= Ka&#;, en yüksek yer 1. Ka&#; 2. Bir&#;eyin veya yerin en yüksek yeri. "Semeriñ ga&#;&#;, depeniñ ga&#;&#; "


Ga&#;o= ka&#;a&#;&#; Ga&#;o=Demirden veya kal&#;nsac' tan tarak &#;eklinde yap&#;lan, atlar&#; ka&#;&#;mak için kullan&#;lan bir tür monash.pw&#;a&#;&#;.

GA&#;UK= KA&#;IK


ga&#;ukluk: ka&#;&#;kl&#;k,ka&#;&#;kkonulan yer

ga&#;untu: ka&#;&#;nt&#;

GATUK= Kat&#;k (Ekmekle yenebilecek herhangibir yiyecek),bazende yeme&#;e pi&#;mesine yak&#;n eklenecek malzeme içindekullan&#;l&#;r(&#;o çorbay&#; gatuklay&#;ve)

Gavile=Sa&#;lamla&#;t&#;r, berkit

 
GAV&#;LEMEK=Sa&#;lamlamak


Gaville&#;mek: Sözle&#;mek


gavralamak: kavralamak,s&#;k&#; tutmak


gavruk: ate&#;te,yada güne&#;te yanm&#;&#;,
Elde&#;irmeninde patlam&#;&#; m&#;s&#;r&#;n patlamam&#;&#;lar&#; çekilir, &#;eker kat&#;l&#;r, ona gavutdenilirdi. (Merkez/Budam&#;&#; Köyü) Bu gavut yalanc&#; GAVUT yani esas gavut Ahlatkurusundan yap&#;l&#;r. Bu&#;day kavrulur Ahlat ile kar&#;&#;t&#;r&#;l&#;p dövülür &#;çine m&#;s&#;rnohut gibi elma kurusu gibi de&#;i&#;ik ürünlerde kat&#;larak su de&#;irmenindeö&#;ütülür. Bu öncesinde hasat sonras&#; mutlak yap&#;lan k&#;&#;&#;n olmazsaolmazlar&#;ndan bir yiyecek.

Gazuk= ka&#;n&#; arabas&#;nda, göbüyü arabaya sapitleyen, göbü ileokun bibirine ba&#;lanmas&#;ndaki yard&#;mc&#; a&#;aç aparat, 

Gebre=,Atlar&#;n kuyruk ve yele tüylerinden i&#;rilerek iphaline getirilip t&#;&#; ile örülerek yap&#;lan k&#;l bir kese dir. Hayvanlar&#;ntüylerini parlatmak, ka&#;&#;mak,masaj yapmak için kullan&#;l&#;r. Gebre= hayvanlar&#; y&#;kamada kullan&#;lan kese,

Gebre=atlar&#;nka&#;a&#;&#;lanmas&#;ndan sonra masaj yap&#;lan k&#;l kese


gebre= gebre suratl&#;, gebregöbel gibi k&#;zg&#;nl&#;k, öfke anlar&#;nda kullan&#;l&#;r.

gelebe:  monash.pw&#;lm&#;&#; iplik,monash.pw dolab&#;gelebe-kelebe=1-kuyudansu çekmede kullan&#;lan ipin sar&#;ld&#;&#;&#; çark, dönen alete&#;irilmi&#; ipin yumakhaline getirilmesinde kullan&#;lan döner alet, çark, ç&#;kr&#;k.


gelepceklü: hastal&#;kl&#;, maraz


gelep-kelep=yumak haline getirilmemi&#; ip çilesi


Gelik=yaz&#;n hayvanlar&#;n konuldu&#;u etraf&#; k&#;&#;y&#;ylaçevrili yer. Gelik=Etraf&#; parmakl&#;kla çevrilmi&#; hayvan konulan yer.

GEREN,AVLOO=TARLANINETRAFINI KAPATMAYA YARAYAN UZUN SIRIK***


Geren= Avlo, Avloo= Tarla bahçe kenarlar&#;na,direk dikkerek, hat&#;l; denilen iki taraf&#; yontulmu&#; uzun kalaslar&#;n direklereçivi ile çak&#;larak, kapat&#;lmas&#;na denir. Avlo=çit Avlo= monash.pw s&#;r&#;k, 2. Tarla bahçe çevresindeki çit. AVLOO=GEREN= TARLANIN

ETRAFINI KAPATMAYA YARAYAN UZUN SIRIK***

geri yanki: arkadaki,geride kalan


Geriz=?


Germeç : metre uzunlu&#;unda cmkal&#;nl&#;&#;&#;nda a&#;açlar&#;n ,budaklar&#;n&#; ve e&#;ri yerleri az çok yontulmak suretiyleelde edilen 'dilme" benzeri a&#;açmonash.pw ve bostanlara hayvanlar&#;ngirmemesi için avlalara çak&#;l&#;r.


Germeç=Göknar a&#;ac&#;n&#;n gövdesinin"V" &#;eklinde oyulmas&#; ile yap&#;lan, genellikle ya&#;mur olu&#;u olarak vesu iletiminde kullan&#;lan oluk. hüseyin bey. Araç'ta poyra deriz biz de


Getü : Getir


Gevelemek: A&#;z&#;na ald&#;&#;&#; yiyece&#;i yutmadan çi&#;nemeye devam etmek.


Gevme=Çi&#;neme(&#;u sak&#;z&#; gar&#;umda gevip durma)gevmek a&#;&#;zda bir &#;ey çi&#;nemek,2-biriyle dalga geçmek


Gevilcen= Sobaya yada oca&#;a yak&#;n oturuldu&#;unda kol ve bacaklar

das&#;cak etkisi ile ciltte olu&#;an dalga dalga k&#;zar&#;kl&#;&#;a denir.


gev&#;enmek=çi&#;nemek.


Geyin= (&#;ne&#;in geyni ) &#;ne&#;in rahmi

geyirmek: a&#;&#;zdan gazç&#;karmak

G&#;na=K&#;na


g&#;na&#; geldi=g&#;naa geldi=b&#;kk&#;nl&#;kgeldi


g&#;na&#; götüdü=g&#;naagötüdü=b&#;kk&#;nl&#;k yapt&#;


G&#;ndap=ç&#;b&#;kl&#; uçurtma ipi=sicimin birazkal&#;n&#;


g&#;nd&#;ra= zay&#;f?


g&#;nnap veya g&#;ndap=sicim=ç&#;b&#;kl&#; uçurtma ipi,,emme öcük gal&#;n olu,gopmas&#;ndeye, k&#;nnap &#;NCE &#;P


g&#;nnap: k&#;ndap,ince bükülmü&#; kendir ipi

GIRKLIK=Koyunlar&#;n yünlerini k&#;rkmak içinkullan&#;lan irice yayl&#; makas türü

G&#;rkl&#;k= Koyun yünü kesimindekullan&#;lan makas gibi alet.


G&#;rkmak= Kesmek (Saç, tüy için)

G&#;yba= diye bi kelime akl&#;ma geldi &#;imdizann&#;mca Selalmaz Cenahlar&#;nda kuma&#; kenar&#; anlam&#;na geliyor idi. Bizde monash.pw gibi giyeceklerin lastik tak&#;lan yerine denir

G&#;yba= Don isimligiyside kullan&#;lan rast&#;k nev-zuhur (sonradan görünme ) bir &#;eydir ki, bundanönce rast&#;&#;&#;n yerine, ,5 metre uzunlu&#;unda, eni de uzunlamas&#;na katlanarak0, cm ye dü&#;ürüldükten sonra, s&#;k&#;ca dikilerek adeta ip haline getirilmi&#; bez &#;eritler kullan&#;l&#;rd&#; ki, bunlar&#;n ad&#;na "uçkur" denirdi.

giller= Bir tak&#; var s&#;kkullan&#;lan-giller(Ahmetgiller)


Gine= Yine

GOBÜ= KA&#;NILARDA ÖN VE ARKADAK&#; UZUNÇIKINTILI&#;I A&#;AÇ***

Golañ:Semeri e&#;e&#;in s&#;rt&#;na ba&#;lamaya yarayan yünden örülmü&#; iki-üç parmakgeni&#;li&#;inde &#;erit.


Golan=semeri hayvana ba&#;lamak için 5 cmgeni&#;li&#;inde dokuma

GONAG=Konak


Gonç: Çorab&#;n üst k&#;sm&#;.GONÇ=YÜNÇORAPTA BO&#;AZ KISMI***

Göbü: Ka&#;n&#; arabas&#;n&#;n üzerine yük konulank&#;sm&#;,ok:Öküzlerin arabaya ba&#;land&#;&#;&#; sivri k&#;s&#;m. Göbü= ka&#;n&#;n&#;n parças&#;


Göce= semerin gancas&#;na verilen ad Göce=Arpan&#;n de&#;irmende hafif k&#;r&#;lmas&#;ndan sonra yap&#;lan arpa çorbas&#;.Pi&#;tiktensonra kiren e&#;&#;isi kat&#;l&#;r.

Gömgök: masmavi


Gömü= Hazine


Gön: Ham deri,deri s&#;&#;&#;r derisi

götümek: götürmek,al&#;p gitmek


götün götün:geri geri gitmek, Ard&#; ard&#;na, arka arkaya, Götüngötün gitme= geri geri gitmek


göv-gö&#;:gök yüzü

Göynük:&#;çinde yer yer su ç&#;kan çevresia&#;açl&#;k tarla. verimsiz arazi

Gulak= ka&#;n&#; arabalar&#;nda, kay&#;&#; ile arabay&#; boyunduru&#;aba&#;layan a&#;aç aparay


Gullep=Pireçol=Kap&#;larda eskiden bu günkümente&#;elerin i&#;levini yerine getiren, el yap&#;m&#; metal aparatlar..

Gu&#;=? (Ga&#; urgan&#;= Semerin önündeki kabarant&#;ya ka&#;(ga&#;) denir. Semerin iki yananda iskeleti olu&#;turan tahtalara da"gaburga" denir .Gaburgan&#;n iki tarafta en üstte olanlar&#;n&#;n uçlar&#;ga&#;&#;n iki yan&#;ndan ileriye do&#;ru cm uzan&#;r. Bunlara da "gu&#;"denir."Semerin ga&#;&#; gu&#;u galmam&#;&#;" dediklerinde bunlar anla&#;&#;l&#;monash.pwa yük sarmak için, semerin ka&#;&#;ndan dolan&#;p, gu&#;una ba&#;lanan metreuzunlu&#;unda 1 cm kal&#;nl&#;&#;&#;ndaki urgana "ga&#; urgan&#;" denir.)

GU&#;AK=Kuma&#;tan yap&#;lan bel kemeri


Gu&#;lasdik=Sapan

Güme,Emzikli buza&#;&#;lar&#;n konuldu&#;u bölüm.


Gümele= yeni do&#;an hayvan yavrular&#;n&#;n koyuldu&#;u damiçerisinde bölünmü&#; küçük bölüm (( araç)) gümele=ah&#;rda buza&#;&#; konulan yer çeten veya çiten olarak geçer. Tosya’da Ba&#; evi.

Güvlek, saps&#;z ah&#;ap kap, güvlek kuyudan suçekmek için kullan&#;lan kova ,2. tahtadan yap&#;lm&#;&#; kova,

Güvlek= cm yükseklikte, cmçap&#;nda,a&#;açtan yap&#;lma su kap&#;.

Güvlek=yo&#;urt mayalamada kullan&#;lan ah&#;ap(çam veya gürgen)kap


Gülek: Pekmez, ya&#; konur, a&#;açtan mamul kulplu, derin bir kap.



Gafa ka&#;&#;d&#;: nufus cüzdan&#;, hüviyet

Galg&#;mak: z&#;plamak, hoplamak, oynamak

Gavlamak: kabarmak, esas parçadan ayr&#;lmak

Gan&#;rmak:

Gavuk: i&#;lenen iplik

Gayk&#;lmak:

G&#;yna&#;mak, g&#;yne&#;:

Guzine: f&#;r&#;nl&#; soba

Gazel: kuru yaprak

Gö&#;ermek-güvermek-göyermek: ye&#;ermek

Güzle: sonbaharda yerle&#;ilen yer

Gevmek: &#;s&#;rmak, di&#;lemek, çi&#;nemek, ezmek

Gocuk: mont, parke, içi kürklü parka

Geysi:

Götcek: tahtadan yap&#;lm&#;&#; oturak

Gözer: iri geni&#; gözenekli kalbur kalb&#;r, büyük elek

Gedik: bel, da&#; geçidi, araf, bo&#;luk, eksik

Göynük: çok olmu&#;,çürümü&#;, eskimeye yüz tutmu&#;

Girgeç: giri&#;ken, sosyal, atak

Gözünün feri, ç&#;ras&#; (&#;&#;&#;&#;&#;) sönmü&#;: kör olmu&#;

Güleç: güler yüzlü

Gubarmak, gobarmak hindi gibi: gururlanmak, kibirlenmek, &#;i&#;inmek, day&#;lanmak, kabarmak

Gunnamak: yavrulamak, do&#;urmak

Geç: yeti&#;ememek, ilerle

Gine-yine: tekrar (g&#;na geldi, çok uzad&#;)

Gocunmak: al&#;nmak

Güdük: k&#;sa

Güç: zor

Gürleme: kuvvetli yüksek ses

Göde, gödek: k&#;sa, &#;i&#;man, göbekli

Göçük, göçkün: y&#;k&#;k, çok hasta, halsiz, geçkin

Gavurga, gav&#;rga: Kavrulmu&#; bu&#;day, m&#;s&#;r patla&#;&#;

G&#;d&#;m g&#;d&#;m: azar azar

Gücenmek: dar&#;lmak, incinmek, küsmek

Gök: aç&#;k mavi, turkuaz rengi tonu

Gö&#;, göv: olmam&#;&#;, ham, ye&#;il halde

Ge&#;irme: mideden gelen ses

Gözü kama&#;mak: gözünü almak, &#;a&#;&#;rmak

Gönül: iç

G&#;pran: toplan, hareketlen, davran.

Gubat: kaba, uygun olmayan, patavats&#;z

Guz: gölgeli yer, da&#;&#;n güne&#; görmeyen yamac&#;

Güz, güzün: sonbahar, hazan

Gelep: bir tutam ip

Gevrek: kuru, çabuk k&#;r&#;lan, ç&#;t&#;r ç&#;t&#;r

Gugumavvuk: bayku&#;

Gam, kasavet: üzüntü

Gurka yatmak: ku&#;un yumurtalar&#;n&#;n üzerinde yatmas&#;

Geçek: geçit, yol, yaka

Gebermek: ölmek

Gaga: m&#;d&#;k, ibik

Gurbet: yabanc&#; yer, yadel

Gelipbat&#;r: i&#;te geliyor

Gerne&#;mek: kollar&#;n&#; yana aç&#;p,derin nefes almak

Gününü göstermek: cezaland&#;rmak

Gumpir, kumpir, kompil: patates

Gu&#;ane: iki taraf&#; kulplu tencere

G&#;rla geçmek: k&#;r&#;la k&#;r&#;la gülmek

G&#;ranl&#;k: çok ki&#;i

Günülemek: çoçuklar aras&#;nda k&#;skanmak

Gobak: kozalak

Girey: pazar günü

Gergi: perde

Gercik: bencik 2. lafa kar&#;&#;l&#;k veren,sayg&#;s&#;z

Gar: durak yada toplanma yeri

G&#;ymatl&#;m: k&#;ymetli

G&#;ymat&#; yok: k&#;ymeti yok

Goley: kolay

Gali: art&#;k, bundan sonra

Garp&#;z: karpuz

Galaba: kalabal&#;k

Gü&#;üm: güyüm: bak&#;r büyük &#;br&#;k

Gay&#;&#;: kemer

Güna&#;&#;k: ayçiçe&#;i, ayçekirde&#;i

Gay&#;l olmak: raz&#; olmak

Gömü: hazine

Gözelemek, gözemek: örme yün çoraplar&#;n topuklar&#; eskiyince t&#;&#; ve yün ip ile eskiyen yeri örmek

Gayme: para. kaç gayme denir.

Gütmek:hayvanlar&#; otlatmak takip etmek

Gözgömme dolap, çekmece gözü

Gün dönümü: 21 haziran

Gönenmek: mutlu rahat hayat ya&#;amak

Gazya&#;&#;:

Gaz lambas&#;: kandil

Gön, gönü: hayvan derisi, kösele

Güccük: küçüçük

Göstergeç: televizyon,bilgisayar

Gidi&#;mek: ka&#;&#;nmak. iyile&#;ecek yara gidi&#;ir.

Gövel: ye&#;il ba&#;l&#; (ördek)

Gon&#;u: kom&#;u

Gonalga: konaklayacak mola yeri

Göcek: bir kar&#;&#; boy'a gelmi&#; ekin monash.pw bahçelerinde fide dikmek için aç&#;lan yada fide dikili çukur.

Gökçek:

Gün han 0&#;ullar&#;: bozoklardan. Boylar&#; kay&#;, bayat, alkaevli, karaevli

Gediz: k&#;r&#;m han&#; 2. çal&#;&#;ma çaba 3. su birikintisi gölcük 4. içinde su birikmi&#; çukur

Göynük: arpa torbas&#; 2. ufak süt kab&#; 3.k&#;ldan yap&#;lm&#;&#; yo&#;urt torbas&#; monash.pw yak&#;larak aç&#;lan tarla 5. yan&#;k yanm&#;&#;

G&#;ndap: ip

Gayma: para

Guvatl&#;: kuvvetli

Garer: yeterince, karar&#;nda

Go&#;samak:

Garaz: iftira

Gidi&#;ti, gici&#;ti: ka&#;&#;nd&#;

Gezlemek: bir yeri ölçmek, monash.pw&#;an almak, monash.pw gezini kiri&#;e yerle&#;tirmek


- H -

Habaranamaz: laf anlamaz,bildi&#;inden &#;a&#;mayan

Habire= durmadan (Habire konu&#;uya.)habire-hebire: devaml&#;,sürekli

haçan : her zaman ,devaml&#;

haggaatmi?: Hakikat mi? Gerçekmi? haggaatmi 

haktah&#;l ölçmeye yarayan kap,2.dü&#;ünlerde gelin almayagitme, Hak= (En büyük) tah&#;l ölçme kab&#;


Haka gitme= Gelin almaya gitme töreni


hakç&#;: dü&#;ün alay&#;,gelin almaya gidenler


HAKKAT= Gerçek


halbüsem: halbuki


Haldur huldur: Dikkatsizce, rasgele düzensiz


hal&#;kmak: geli&#;mek ,büyümek


hal&#;kmamak: geli&#;memek, büyümemek


Halka= öküz arabas&#;na tarladan yüklenen destenintutturulmas&#; için kullan&#;lan urgan&#;n aras&#;na tak&#;lan halka &#;eklindeki a&#;açaparat, Halka= Saban ve öküz arabas&#;n&#;n boyunduru&#;a ba&#;lant&#;s&#;n&#; sa&#;lamaktakullan&#;lan a&#;aç monash.pw&#;n veya saban&#;n oku bu halkan&#;n içine sokulur veç&#;kmamas&#; için, "Dedek&#;l&#;" isimli aletle de sabitlenirdi. Her ikialetin de sert ve day&#;nkl&#; -kiren gibi - a&#;açlardan yap&#;lmas&#; esast&#;.


Halva:Helva


hambar: ambar, büyük kiler


HAMBAR= Ambar, kiler


hamla: hamle


hamur: makarna  vb. yiyeceklere verilen isim


Hamut= atlar&#;n ba&#;&#;na arabaya ko&#;mak için tak&#;lan alet


HAMUT= ko&#;um atlar&#;n&#;n boynuna tak&#;lan,oradan da arabaya ba&#;lanan alet

hapaz:avuç, Hapaz: Avuç içi, HAPAZ= Ayr&#;ca samandoldurmaya yarayan alete bizde YABA. &#;lgaz taraflar&#;nda da HAPAZ deniyor. HAPAZbizde avuç anlam&#;nda kullan&#;l&#;yor. (&#;ki hapaz leblebi ver)Hapaz: &#;ki eliile birlikte almak. "Bi hapaz cö&#;üz alduk"


Hap&#;r,Hap&#;r yeme:Çabuk çabuk ve çokca yemek yemek.(Hap&#;r hap&#;r yeme olum &#;u yemeyi d&#;kanacayas&#;n&#;indi)


hapur hupur= çok h&#;zl&#; &#;ekilde tüketmek.. genellikleyiyecekler için kullan&#;l&#;r, hapur hupur=? (Apur sapur?)


Haralda= galiba san&#;r&#;m anlam&#;nda kullan&#;l&#;r 


Harar: Büyük çuval. Keçi k&#;l&#;ndandokunurudu.Güvenilmez ki&#;iler için 'Onunla harara girilmez' monash.pw=Çokbüyük çuval

harar: harhar, büyük çuval


Harlamak-parlamak= Birdenbire k&#;zmak

harman: bu&#;day,arpavb. ürünlerin bir araya toplan&#;p hasad&#;n&#;n yap&#;ld&#;&#;&#; yer

Hevle,


HEVL&#;=Köy evlerinden d&#;&#;kap&#;dan içeri girildi&#;inde,d&#;&#; kap&#; ile içeri merdivan ba&#;&#;na kadar olanaradaki bo&#;luk


hevlü = avlu ( Orta Asya Türkçesinde havludiye söylenir)Avloo: Avlunun etraf&#;n&#; çeviren k&#;y&#;ya da deniyor.


zembelek = zemberek


to&#;uk = tavuk


zoba = soba


Hevlü= avlu, evin avlusu

h&#;ltar:buza&#;&#;lar&#;n boynunaba&#;lanan bezden halka &#;eklinde  yap&#;lm&#;&#; tutacak


h&#;ltar:kad&#;nlar&#;n ba&#;l&#;&#;&#;n&#; boyunlar&#;na tutturmaya yarayanboncuklu ip(köçekli)

H&#;s&#;m= Akraba


H&#;&#;&#;m : Ç&#;k&#;&#;, Azarla kar&#;&#;&#;k sert konu&#;ma..


hipçi-höpçü : kavak vesö&#;üt dallar&#;n&#;n sürgününden yap&#;lan düdük


HOBU: Büyük


hobu:iri yar&#;Hobu= monash.pw, 2.  hindinin erke&#;ine hobu di&#;isine ibi denir.

Herk: Çiftçilerin tarlay&#; sürüp güne&#;letmek, ot vesaireden temizlemek suretiyle dinlendirmeleri, nadas.

Han: büyük devlet, ululuk,soy, 

Hasbelkader:

Halbüsem: halbuki

Hanay: iki katl&#; büyük ev, avlulu ev

Hayat: oturma odas&#;, salon, odalar&#;n aras&#;ndaki bo&#;luk

Hane: ev halk&#;

Ha&#;e&#;: ha&#;ke&#;, ha&#;ha&#;

Haçça, haççe: hatice

Hergele: karakaçan e&#;ek

H&#;yar: salatal&#;k

Hallaç: yün pamuk kabartma arac&#;

Has&#;r: kuru kam&#;&#;tan yap&#;lan fakir hal&#;s&#;

Han: eskiden yolcular&#;n konaklad&#;&#;&#; kald&#;&#;&#; yer,otel motel

Heyam,helleam,elleam:

Hora geçmek: k&#;ymeti bilinmek, ho&#;nut olmak

H&#;r&#;k: zay&#;f, halsiz, c&#;l&#;z

H&#;s&#;m: akraba, yak&#;n

Has&#;m: dü&#;man

H&#;&#;&#;m: k&#;zg&#;nl&#;k

Hopuç: bebe&#;i s&#;rtta ta&#;&#;mak

Hambele&#;: murt, mersin a&#;ac&#; meyvesi

Halaz: alev

Hayta: söz dinlemeyen, yaramaz-haylaz,

Hemi: öyle mi

Heder:

Helke: kova

Hana:

Hergele, güdü: inek sürüsü

Hodul: kendini be&#;enmi&#;

Hang&#;rda: nerede

Heye: evet, öyle

Ho&#;nut: memnun kalmak

Ho&#;: güzel, sevimli

Halka: daire, yuvarlak tel

Horanta: aile fertleri, ev halk&#;, kad&#;n ve çocuklar

Hayvan yavrular&#;: cüllü, cülük, k&#;ri, s&#;pa, buza&#;&#;, o&#;lak, kuzu, malak, kulun, tay, enik, bosi, göcen, civciv, ferik, palaz, kö&#;&#;ek, boduk

Hele-bir gelsin: sözü kuvvetlendirici sözcükler

Hani: nerede

Horgörmek: a&#;a&#;&#;lamak, basit görmek

Hörflenmek: heyecanlanmak, hafif korkuya kap&#;lmak

Hay&#;flanmak: kötü beklenti

Heves: özenti, arzu, istek

Hu: &#;u

Hunu: &#;unu

Huna,hona: ona,&#;una

Ho: o

Hindi, hincik: &#;imdi, &#;incik

Ho: öküze yürü komutu

Ho&#;t: köpe&#;i azarlama sözcü&#;ü

Höst:durmas&#; ve uslu olmas&#; için ata söylenir.

Höpürdetmek: bir &#;eyi sesli &#;ekilde içmek

Haylamak: seslenmek

H&#;, he: tasdik ve dinledi&#;ini belirtme sözcü&#;ü

Hah, tüh: eyvah, yap&#;lmas&#; gereken "bir &#;eyin unutuldu&#;u hat&#;rlan&#;nca söylenen söz.

Harar: büyük örme sepet 2.büyük çuval, da&#;arc&#;k

Hondur:

Hoyrat:

Hay&#;flanmak: üzülmek, s&#;k&#;nt&#;lanmak

Hela: tuvalet, ayak yolu, kenef

H&#;rl&#;: kaliteli de&#;erli

H&#;d&#;d&#;m çekmek: çok ü&#;ümek

Halt: iyi halt ettin denir.

Helmelenmek, millenmek: kuru fasulye içinde sömonash.pwerin özle&#;mesi

Ha&#;at: 

Herek:

Haggadden: hakikaten

Henkinden: elindekinden

Ha&#;ara: çok yaramaz

Heybe:

Harana, haran&#;, hereni: büyük bak&#;r veya toprak tencere

Hepicii:

Heft: osmanl&#;ca sözlükte 7 anlam&#;na gelir.

Hafta, hefte günleri: yek&#;enbe 1.gün anlam&#;nda yada du&#;ebe pazartesi, selase 3 anlam&#;nda veya &#;i&#;enbe sal&#;,      çarsamba (cehar 4 &#;enbe gün) cehar&#;enbe, (penç 5 &#;enbe gün) per&#;embe, cuma, cumiytesi  cümertesi, girey pazar
 pa-yemek, zar-yer anlam&#;ndaym&#;&#;. &#;enbe, &#;embe- gün,kün anlam&#;ndaym&#;&#;.

H&#;zmeker: erkek hizmetçi

Hapaz: bir avuçun ald&#;&#;&#; kadar 

Hak: köyde çoban imam ve bekçi olan görevlilere verilen ücret.2 de&#;irmende un ö&#;ütme kar&#;&#;l&#;&#;&#; verilen ekin

H&#;drellez: bahar&#;n ba&#;lang&#;c&#; 6 may&#;s

Ham&#;r, ham&#;ra&#;&#;: hamur

Hayrat: halk&#;n yararlanmas&#; için yap&#;lan okul, çe&#;me hastane yap&#;. Sevap kazanmak için yap&#;lan iyilik

Hörtlek,pörtlek: patlak göz 2.c&#;v&#;k &#;eylerin kabu&#;undan d&#;&#;ar&#; ç&#;kma durumu

H&#;rpalamak:

Hadi:

Hal&#;m&#;z: halimiz

Hörgüç: örgüç,kambur

Hav: yünlülerin, kadife, çuha gibi kuma&#;lar&#;n yüzeyindeki ince tüy

Höllük:

Hemdem: birlikte ya&#;ayan arkada&#;, canci&#;er arkada&#;

Hozan: birkaç y&#;l sürülmemi&#;, dinlemeye b&#;rak&#;lm&#;&#; tarla

Horasan: tu&#;la ve kiremit tozunun su ve kireç kar&#;&#;&#;m&#; ile yap&#;lan harç

Halva: helva

Hisar: kale

Höyük: eski ça&#;lardan kalma medeniyet kal&#;nt&#;lar&#;n&#;n zamanla tabi olaylar&#;n tesirinde kalarak meydana getirdi&#;i yayvanca toprak tepe  monash.pw, tümülüs

Hoyuk: ekin tarlalar&#;nda, ba&#;, bahçe ve bostanlarda, ku&#;lar&#;n zarar vermesini önlemek için dikilen, insana benzeyen kukla, korkuluk

Har&#;m: bahçe duvar&#;

H&#;r: kavga

Helik: odun

Horanta: aile





- I -



Irg&#;lamak:

Irgat: amele i&#;çi 

Icc&#;k: biraz, az

Iccak: s&#;cak, hamam

Inc&#;k, g&#;nc&#;k: fazla inceleme

Ih: deveyi yere çökertme komutu

Irgalamaz: ilgilendirmez

I&#;&#;ldamak: parlamak

I&#;&#;mak: ayd&#;nlanmak

Irak: uzak

Istar: bez, kilim, hal&#; tezgah&#;

Ipr&#;k: su kab&#;

Ilg&#;t-&#;f&#;l-üfül üfül-püfür püfür: hafifçe tatl&#; esen rüzgar

Ismanak,&#;sm&#;lak: &#;spanak

Isran,&#;s&#;ran, e&#;siran, gaz&#;yan: hamur kesme aleti

Im&#;zganmak: uyuklamak,uyku ile uyan&#;k halde olmak

Irvasala:

Ilg&#;d&#;r: mas&#;ra durumuna getirilmeden önce ipli&#;in üzerine sar&#;ld&#;&#;&#; dört kollu döner tahta araç.
Eskiden dokumac&#;l&#;kta çile iplikleri ölçmekte kullan&#;lan uzunlu&#;u bir metreye yak&#;n ve uçlar&#;na bir kar&#;&#; çivi sokulmu&#; a&#;aç ölçü arac&#;.

I&#;t&#;n: toprak kandil, ayd&#;nl&#;k

Ilgar:

Ilk&#;: at, koyun, keçi sürüsü, 2. kuytu yer 3. fidanl&#;k monash.pw sop

Ild&#;z: y&#;ld&#;z 2. ipli&#;i çile yapmaya yarayan iki ucu cengelli tahta araç

Gaylak: di&#;i deve



- &#; -

 

&#;hi, &#;hicik: dahac&#;k

&#;hicanak: i&#;te

&#;lmek: tutturmak, ba&#;lamak, ilgeç

&#;letmek, eletmek: götürmek, söylemek

&#;lyen: le&#;en

&#;li&#;tir: i&#;neyi i&#;neli&#;e ili&#;tirmek, takmak geçirmek koymak

&#;mildemek: ki&#;i yada ufak çocu&#;un gücüne gidip, mahsun olunca dudaklar&#;n titrek durmas&#; konu&#;mas&#;

&#;tda&#;lamak: bo&#; gezmek

&#;bik: gaga, m&#;d&#;k

&#;&#;mar: gözle i&#;aret etmek

&#;ri: kocaman, büyük

&#;rkilmek: korkuyla s&#;çramak

&#;çine sinmek: benimsemek

&#;çlik, i&#;lik: gömlek, mintan, göynek

&#;&#;dah: yemek yeme arzusu

&#;&#;killi: ku&#;kulu

&#;ni&#;: yoku&#;un ters taraf&#;, bay&#;r a&#;a&#;&#;

&#;silik: vucudda s&#;caktan nemden ç&#;kan k&#;zar&#;kl&#;k

&#;kircikli: ince fikirli, evhaml&#;, karars&#;z.

&#;nme: felç

&#;car:

&#;rkmek: biriktirmek 

&#;lersük: &#;alvar uçkuru 

&#;brik: &#;br&#;k, &#;vr&#;k

&#;rsi: genetik 

&#;ddirse&#;i:

&#;llik: kalabal&#;k

&#;libada: labada efelek, sarmas&#; yap&#;l&#;r

&#;&#;ne yudas&#;: i&#;ne deli&#;i

&#;dare lambas&#;: ayd&#;nlatma aleti

&#;likmen: eskiden kullan&#;lan toprak kandil, &#;dare kandili, Küçük fitilli lamba, Ocak ba&#;&#;nda as&#;lan ya&#; kandili

&#;lkin: önceden eskiden

&#;nne: i&#;ne

&#;zbandut: 

&#;skarpin:

&#;lkte&#;rin: ekim ay&#;n&#;n ilk ad&#; 

&#;yidemir,i&#;demir,eydemir: marangozlar&#;n tahta yontmakta kulland&#;klar&#; demir keski

&#;&#;: pamuk yün gibi iplik e&#;irmekte kullan&#;lan,ortas&#; &#;i&#;kin,iki ucu sivri ve çengelli olan a&#;açtan yap&#;lm&#;&#; araç.E&#;irmen,Kirmen

&#;a&#;e: bak&#;p besleme, yedirip içirme

&#;çün: için

&#;&#;dir: Türk o&#;uz boyunun, 24 ana boyundan biridir. &#;&#;dir,I&#;d&#;r: &#;yilik yi&#;itlik büyüklük bahad&#;rl&#;k anlam&#;na gelir.

&#;&#;ilcen: yabani tarla ba&#;a&#;&#;

&#;mdi, hindi, &#;incik: &#;imdi

&#;teleme:kak&#;tma, kakma




- K -



Kasnak: yer sofras&#;nda sininin alt&#;na konan ince tahtadan yuvarlak elek monash.pw&#;a nak&#;&#; i&#;lemek için ince kasnak.

Kil: yumu&#;ak kum. saç y&#;kamada kullan&#;l&#;r.

Kalay: k&#;z&#;l bak&#;r kaplara yap&#;l&#;r. yeme&#;i çalmas&#;n monash.pw gibidir

Kap&#;z: koyak, dere, kanyon, vadi

Karalt&#;, karart&#;: alacakaranl&#;kta iyi seçilemeyen hareketli varl&#;k. gölge

Kayk&#;lmak: kösülmek, uzanmak

Kan&#;rmak: zorlamak

Kese: yak&#;n, k&#;sa kolay yol

Keçe: yünden yap&#;l&#;r.

Kesat: az

Külah: &#;apka, ba&#;l&#;k

Kubuz: palavra

Kürsün-kürtün: kar y&#;&#;&#;n&#;

Ke&#;ik: ödünç verme suretiyle yard&#;mla&#;ma. S&#;ra

Kuytu: rüzgars&#;z yer

Kirman-kirmen: e&#;irtmeç, a&#;açtan yap&#;lm&#;&#;, el ile yünden ip e&#;irme aleti, i&#;

Kat&#;k: ekme&#;in yan&#;nda yenen peynir ve benzeri yiyecek

Karaböcü: canavar, kurt

Keçi adlar&#;: o&#;lak, çebic, seyis, erkeç, teke

Koyun adlar&#;: kuzu, öveç, toklu, &#;i&#;ek, k&#;c&#;k, koç

Keven: dikenli, çiçekli yayla bitkisi

Koyun koyuna: iç içe

Kuz: güne&#;siz, serin yer

K&#;ran girmek: davar&#;n salg&#;n hastal&#;k nedeniyle aniden ölmesi

Kekeç: elma e&#;i&#;i, çekirdekli k&#;s&#;m

Kösre: bileyi, masat (b&#;çak a&#;z&#;n&#; keskinle&#;tirici alet)

Kös: sava&#;larda törenlerde at deve yada araba üzerinde ta&#;&#;nan, i&#;aret vermekte kullan&#;lan,bak&#;r üzerine deve derisi geçirilerek yap&#;lm&#;&#; çok büyük davul.

Kösülmek: yay&#;lmak

Kodu&#;: kendini be&#;enmi&#;

Kele&#;: yak&#;&#;&#;kl&#;, sevimli

Kalg&#;mak: z&#;plamak, hoplamak, s&#;çramak, &#;aha kalkmak, hareket etmek

Küt: a&#;z&#; kesmeyen b&#;çak, makas

Kongur-konur: hafif esmer

Kesek: sertle&#;mi&#; toprak parças&#;

Kovuk: bo&#;luk, delik, küçük ma&#;ara

Kakmak: sokmak, itelemek

Kopuk: bütününden ayr&#;lm&#;&#;, serseri

Kupay-za&#;ar: taz&#;, av köpe&#;i cinsi

Kemre: tezek, kurutulmu&#; hayvan gübresi

Kangr&#;lmak: devrilmek, yan yatmak

Karalamak: kötülemek

Karaçalmak: iftira etmek

Karmak: suyun toplanmas&#;, yükselmesi

Karg&#;n: akmayan su, birikinti

Koca: erkek e&#;, ya&#;l&#;, büyük, iri, bey

Koçak: babayi&#;it

Kostak: haval&#; yürüyen, kas&#;larak gezen, kodu&#;

Kürnemek: koyunlar&#;n bir araya toplanmas&#;, kürelenmesi

Karalt&#; yer: gözden uzak kö&#;e

Koyuvermek: sal&#;vermek, b&#;rakmak

Kak: meyve kurusu

Koruk: ol&#;unla&#;mam&#;&#; üzüm suyu

Kelem: lahana

Kelek: ham kavun

Körsen: karanl&#;k, az &#;&#;&#;kl&#;, seçilemeyen, sönük

Kurcalamak: kar&#;&#;t&#;rmak, oynamak

Koz: avantaj

Köstek: ba&#;, ayak ba&#;&#;

Ke&#;en: zincirden yap&#;lm&#;&#; yular yada ayak köste&#;i

K&#;z&#;k: k&#;zg&#;n, sinirli

Kepenek: çobanlar&#;n so&#;uktan korunmak için giydi&#;i yün paltosu,giyimi, uyku tulumu

Ku&#;v&#;c&#;rt&#;s&#;: ku&#; sesi, c&#;v&#;lt&#;

Körpe: taze, genç

Köstü: köstebek, tarla faresi.

Kahkül: saç perçemi, al&#;ndaki saç

Koyun gütmek: koyunu otlatmak, merada yaymak

Kene: bit, pire, sak&#;rga cinsi bir parazit (koyunlarda olur)

Kay&#;rmak: gözetlemek, kollamak

K&#;smak: azaltmak

K&#;raç: susuz, sulanmayan yer, k&#;r

K&#;r&#;nt&#;: kaz&#;nt&#;,döküntü, küçük parça

Kürümek: kar&#; damdan a&#;a&#;&#; itmek

Kan&#;rmak: zorlamak

Kakl&#;k: içine kar ve ya&#;mur suyu dolan çukur ta&#;

Kapçak: kap, bir &#;eyin üzerine örtülen &#;ey

Kelik: pabuç, terlik

Kayrak: oynak ta&#;l&#; yer monash.pw ta&#;&#;, düz ince ta&#;

Koyver: b&#;rak gitsin

K&#;rpmak: makasla kesmek, k&#;rp&#;nt&#;,k&#;rt k&#;rt

Kabarmak: &#;i&#;mek

K&#;lmak: yapmak, etmek, yerine getirmek

K&#;s&#;k: da&#; geçidi, bo&#;az, çukur

K&#;s&#;lm&#;&#;: s&#;k&#;&#;m&#;&#;, büzülmü&#;, azalt&#;lm&#;&#;

K&#;rnap, k&#;nnap: balmumu sürülerek sertlik ve sa&#;laml&#;k verilen kal&#;n diki&#; ipi. ip, urgan, örk monash.pwrden yap&#;lm&#;&#; ince sicim, kal&#;nca iplik

Kanc&#;k: di&#;i hayvan

Kayg&#;s&#;z: dertsiz

K&#;ra&#;&#;, çiy: sisin otlarda b&#;rakt&#;&#;&#; &#;slakl&#;k

Kop: gel, ayr&#;l, ko&#;

Kopmak: k&#;r&#;lmak, ayr&#;lmak

Kasmak: önünü kapatmak, geri çevirmek

Katlamak: bükmek

Kutlamak: talih, saadet, &#;ans iyilik istemek, teprik etmek

Kaypak: dönek, sözünde durmayan

Ku&#; sekmesi: ku&#;un yürümesi

Kur&#;un sekti: s&#;çrad&#;, hedefe de&#;medi

Kaltak: 

Kötek: tokat

Kertmek: yontmak, çendik atmak,gedik

Konalga: yaylaya ç&#;karken dinlenilen konaklama yeri

K&#;r: ak, k&#;rç&#;l,k&#;rg&#;l

K&#;sm&#;: cimri, hasis, varyemez, pinti, eli s&#;k&#;, tutumlu

Kütürdetmek: ses ç&#;karmak

Katlanmak: dayanmak

Kürelenmek, küren: koyunlar&#;n biraraya toplanmas&#;

etiket Akdeniz Şivesine Giriş (AKD ) İçin 24 Kelime

Haberler

Genel Kültür

Sanat

Akdeniz Şivesine Giriş (AKD ) İçin 24 Kelime

Elbette her yörenin kendine has bir tarzı var ve birkaç kelimeyi yalnızca tek bir bölgeye aitmiş gibi lanse etmek doğru değil. Fakat bazı kelimeler var ki bir bölgede ya daha yoğun olarak kullanılır ya da onları gerçekten 'oralı'lar dışındakiler pek bilmez. Bazıları ise kökten farklıdır tamamen. Bunların en karakteristik örneklerinden birini de Akdeniz'de, daha da özelleştirecek olursak 'Pamfilya' Bölgesi'nde, özellikle Manavgat - Alanya civârında görürsünüz. 

İşte sizlere 'şive komik'li bir galeri.

Gastan ve gastan etmek

Bi seel, bi seyil

Endeğe, endeği, endeeki

Süğmek

Kaktırmak, gaktırmak

Tefek

Tefek

İş kesmek

Yümek, yüğmek

Yargın

Çiğin

Ellelem, ellehelem, ellaağm

Meh!

Tirkelemek, tirkemek

Gunnamak

Goçmar, keler

Pavkırmak

Samıtmak, samıtlamak

Ayeen!

Dengilmek

Matıflamak

Pelişmek

Haz etmek

Tökmekan, tökmeğen

Tökmekan, tökmeğen

Tüngümek

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır