Hiç canınıza sıkan bir haber aldığınızda ya da ütüyü fişte unuttuğunuzu fark ettiğinizde, yüz uyuşması ya da dilde uyuşma, kolların karıncalanması gibi durumlar yaşadınız mı?
Parestezi olarak da bilinen karıncalanma genellikle iğnelenme, uyuşukluk veya uyku hissi, yanma şeklinde tanımlanır. Aslında neredeyse herkes bu durumu en azından bir defa tecrübe etmiştir. Uzun süre üzerine yatılan kol, fazla yüklenilen bacak karıncalanıp uyuşabilir. Böyle bir anda kan akışı normale dönene kadar bacağınızın üzerine basamayabilir, elinizle herhangi bir şeyi kavrayamayabilirsiniz. İşte genellikle bir tür yüklenme ya da sıkışma sonucu kan akışının yavaşlamasıyla görülen karıncalanma, uyuşma ve vücutta yanma hissi psikolojik sebeplerle de oluşabilir. Özellikle kendinizi endişeli hissettiğiniz anlarda vücudun farklı bölgelerinde karıncalanma ve uyuşma fark edebilirsiniz. Sinirlenince karıncalanma, kötü bir haber alındığında aniden bütün vücudun uyuşması gibi durumlar o an için korkutucu da olabilir.
El ve bacaklarda uyuşma ve karıncalanma ya da yüz karıncalanması psikolojik mi diye anlamak için izleyebileceğiniz ipuçları şöyle:
Psikolojik ayak uyuşması, el karıncalanması gibi durumların temelinde yatan en büyük etken anksiyetedir. Yoğun kaygı duygusu ve anksiyete bozukluğu kafada uyuşma, ellerde karıncalanma, dilde uyuşma ya da batma, alında soğukluk hissi ya da genel anlamda vücutta uyuşma ile beraber soğuk ter gibi semptomlara yol açabilir Şöyle ki:
Görüldüğü gibi her iki durumda da aslında uyuşmaya sebep olan şey, fiziksel. Yani vücudun uyuştuğunu hayal etmek gibi bir durum yok, gerçekten uyuşmaya sebep olan etkenler var. Ama fiziksel tepkiyi oluşturan faktör, psikolojik.
Psikolojik el, ayak uyuşmasının ne kadar süreceği, vücudun verdiği tepkinin ne zaman kontrol altına alınabileceği ile ilgili. Örneğin anlık yaşanan psikolojik dil uyuşması, aniden yükselen kaygı duygusu kontrol altına alındığında yavaş yavaş azalabilir. Fakat psikolojik uyuşma ve karıncalanmaya yol açan etken fark edilemediğinde ya da etkisi azaltılamadığında bu his daha uzun süre boyunca kalabilir. Burada en doğru yaklaşım bir uzmanın görüşünü almak. Çünkü tetikleyiciler kontrol altına alınmadığı sürece psikolojik uyuşma ve karıncalanma tekrar edebilir.
Kaygı anında oluşan psikolojik uyuşma ve karıncalanmanın geçmesi için kaygıyı kontrol altına almak gerekir. Modern dünyada insanların en büyük sorunlarından biri olan aşırı kaygı ve kaygı bozuklukları için farklı stratejiler deneyebilirsiniz. Günlük hayatta aniden gelen psikolojik el ayak uyuşması için neler yapabilirim, strese bağlı uyuşma nasıl geçer diye düşünüyorsanız, aşağıdaki ipuçlarını inceleyebilirsiniz.
Psikolojik uyuşma ve karıncalanma anında hareket etmek hem fiziksel hem ruhsal anlamda fayda sağlayabilir.
Diyafram solunumu gibi farklı derin nefes teknikleri kaygıyı kontrol altına alma ve sakinleşme aşamasında size yardımcı olabilir. Bu noktada yapabileceğiniz en basit egzersizlerden biri, temel diyafram nefesi.
Çok basit gibi görünse de diyafram nefesi oldukça etkilidir. Vücuda alınan nefes, dolayısıyla da oksijen miktarını artıran diyafram nefesi sakinleşmenize yardımcı olacaktır. Ayrıca bu egzersizi dilerseniz dizleri kırıp uzanarak da yapabilirsiniz. Fakat kaygı anında uyaranlara karşı savunmasız hissetmemeniz için egzersizin; oturarak, gözler açık ve kapıya doğru dönük bir şekilde yapmanız önerilir.
Kaygıya ve bununla birlikte gelen psikolojik uyuşma ve karıncalanmaya odaklanmak bir kısır döngü yaratabilir. Bu döngüyü kırmak ve biraz bile olsa anksiyeteden uzaklaşmak için dikkatinizi başka bir yöne vermeye çalışabilirsiniz. Bu noktada;
Psikolojik uyuşma ve karıncalanma aşina olduğunuz bir durumsa, endişelerinizi azaltarak bu histen kaçınmaya çalışabilirsiniz. Tabii ki endişelenmeyin, kaygı duymayın demek ile bu hisler aniden ortadan kaybolmuyor. Ama eğer tetikleyicilerin ne olduğu biliniyorsa mümkün olduğunca kaygı kaynaklarından kaçınılabilir.
Psikolojik uyuşma ve karıncalanma yaşayan çoğu kişi karıncalanma ve uyuşma hissi yoğunlaştığında bir doktora başvurur. İlk etapta yapılan fiziksel ve nörolojik muayenelerin sonunda bir şey çıkmazsa, durumun psikolojik olduğu anlaşılır. Böyle bir sonuca varıldığında da bir ruh sağlığı uzmanına yönlendirilirsiniz.
Bunun yanında yaşadığınız durumun psikolojik olabileceğini düşünüyorsanız direkt bir ruh sağlığı uzmanı ile de görüşebilirsiniz. Psikolojik uyuşma ve karıncalanma tetikleyiciler ortadan kalktığında geçse bile temelde yatan sorun çözülmedikçe hayatınızdan çıkmayabilir. Bu nedenle soruna çözüm üretebilecek bir uzmanla görüşmeniz oldukça önemlidir.
Bu makaledeki bilgileri faydalı bulduysanız "Psikolojik Mide Bulantısı Yaşayanlar için 7 İpucu" ve "Psikolojik Kaşıntı Belirtileri Nelerdir, Nasıl Geçer?" yazılarımızı da inceleyebilirsiniz.
Sayfa içeriği yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka bir uzmana başvurunuz.
Yüzde karıncalanma hissi çeşitli nedenlerden ortaya çıkan bir durumdur. Karıncalanma hissi, yüzün genelinde yahut bir kısmında görülebilir. (Yüzde karıncalanma hissi nedenleri ve tedavisi) isimli makalemizde bu duruma yol açan faktörlere ve tedavi yöntemlerine yer verdik. Çoğu zaman bu karıncalanma hissi kişiyi çok rahatsız eder ve ağrı ile birlikte seyr eder. Yüze dokunulduğunda bu histe artış gözlemlenebilir. Karıncalanmaya, uyuşukluk hissi, ciltte sıvı dolu kabarcıklar, ciltte yanma ve cilt renginde değişim de eşlik edebilir.
Yüzde karıncalanmanın en yaygın nedenleri şunlardır:
Stres
Yüzde karıncalanma, adrenalin hormonu salgılanmasından kaynaklanabilir. Anksiyete veya stres, vücutta adrenalin salgısını artırır. Bunun sonucunda da yüz bölgesinde karıncalanma yaşanır.
Sinir hasarı
Trigeminal sinirin sıkışması ya da yaralanması sonucunda yüzde karıncalanma, başta uyuşma hissi ve hatta felç de ortaya çıkabilir. Semptomların şiddeti sinirdeki hasara göre değişir. Sinir hasarı genellikle boyun yaralanmalarının meydana geldiği araba kazalarında görülebilir.
Serebrovasküler inme
Yüz karıncalanması, inmenin nadir belirtilerinden biri olabilir. Bu duruma yüzde his kaybı da eşlik edebilir. İnmenin diğer belirtileri arasında,konuşmanın anlaşılmaması ve hareket etmede zorlanma gelir.
Aşırı sıcaklık veya soğukluk
Soğuğa karşı duyarlı olanlar, aşırı sıcak veya soğuk havadan kaynaklı olarak, yüzde karıncalanma hissi yaşayabilirler.
Zararlı kimyasallara maruz kalma
Kimyasal ürünlerde bulunan çeşitli zararlı maddeler, yüzde karıncalanma gibi belirtilere neden olabilir. Özellikle kimyasal maddelerin olduğu bir işyerinde çalışıyorsanız, yüzünüzde sıklıkla karıncalanma hissi duyabilirsiniz.
Vitamin eksiklikleri
Vitamin eksiklikleri (B, magnezyum), sinirlerin yanlış sinyal göndermesi ve kasların yetersiz kasılmasına neden olup yüzde karıncalanmaya yol açar.
İlaç tedavisi
Yüzde karıncalanma, herhangi bir ilacın yan etkisi olarak da ortaya çıkabilir. İlaç kullanmadan önce, belirtilen yan etkileri prospektüsten okuyun. Kullandığınız ilaç yan etki olarak yüzde karıncalanma yaptıysa doktora danışıp o ilacı muadili ile değiştirin.
Multipl skleroz
Multipl skleroz, sinir hasarına neden olan bir hastalıktır. Yüz karıncalanması, zarar gören sinirlere bağlı olarak multipl sklerozun nadir belirtilerinden olabilir.
Baş yaralanması
Yüzde karıncalanma hissi, başta yaralanma sonrası komplikasyon olarak belirti verebilir. Sinir hasarının bir işaretidir.
Beyin tümörü
Beyin tümörü yüzle alakalı bir sinire baskı uyguluyorsa, yüzde karıncalanma hissi görülebilir.
Migren
Migren hastalığına, yüzde karıncalanma hissi, bulantı ve baş dönmesi gibi belirtiler eşlik edebilir.
Zona hastalığı
Bu viral enfeksiyon oldukça ciddi bir hastalıktır ve lezyonlar genellikle sinir yolu üzerinde görülür. Yüz siniri zonadan etkilendiyse yüzde karıncalanma hissi görülebilir.
Yüzde karıncalanma hissi nasıl geçer?
Yüzde karıncalanma hissi yaşıyorsanız mutlaka bir Nöroloji (Beyin ve Sinir Hastalıkları) doktoruna başvurmalısınız. Doktor nedenin durumuna göre gerekli tedaviyi uygulayacaktır. İşte olası tedavi yöntemleri:
Sinir hasarı tedavisi
Cerrahi müdahale, genellikle yüzdeki sinir sıkışmasını tedavi etmek için yapılır. Fizik tedavi, iyileşme döneminde tavsiye edilebilir.
İnme
İnme ciddiyetine bağlı olarak, hastaya oksijen tatbik edilebilir. Beynin şişmesini önlemek için ilaçlar verilir. Damar içine sıvı verilerek vücudun susuz kalması önlenir.
Kimyasallara maruz kalma durumunda
Yüz iyice yıkanmış ve yumuşak bir havlu ile temizlenmelidir. Hasta etkilenen alana dokunmaması konusunda uyarılır. Enfeksiyonundan korumak için, pansuman uygulaması yapılabilir.
Vitamin eksikliği halinde
Vitamin takviyesi alımı yapılır. İntravenöz uygulama daha ciddi durumlarda tavsiye edilir.
M.S hastalığı
Doktorun verdiği ilaçlar içilir.
Baş yaralanması
Acil tıbbi müdahale - vital bulguları stabil olmasını sağlama ve ameliyat ile duruma müdahale edilir.
Beyin tümörü
Kemoterapi / radyoterapi ve cerrahi operasyon tedavisi uygulanır.
Migren
Anti-inflamatuar ilaçlar - İbuprofen, asetaminofen gibi ilaçlarla hastalık tedavi edilmeye çalışılır.
Ayaklarda Karıncalanma Ve Yanma Hissinin En Önemli Nedenleri Tıklayınız
Burun Uyuşması Ve Karıncalanması Neden Olur, Nasıl Geçer? Tıklayınız
Uyuşma ve karıncalanma hissi duysal sinirlerin hasarlanması yada aşırı uyarılması sonucu oluşur. Duysal sinirler beyinde, omurilikte, omurilikten çıkan sinirlerin köklerinde, periferik sinir sistemi denen vücut sinirlerinde veya deride hasarlanabilir. Hasarın şiddeti ve hasarlanan sinirin yerine göre hastaların hissettikleri değişir.
Uyuşmanın şekli, hasarın yerinden etkilenmektedir. Örneğin beyinde hasarı olan bir hasta sağ veya sol vücut yarısında uyuşma hissederken, vücut sinirlerinde hastalığı olan bir hasta, sadece hasarlı sinirin duyusunu aldığı alanda, sıklıkla bacak veya kollarında uyuşma hisseder.
Polinöropati gibi vücut sinirlerinin tümünü tutan hastalıklarda el ve ayaklarda eldiven ve çorap tarzında uyuşmalar, ağrı veya yanma hissi ortaya çıkabilmektedir. Bu duruma nöropatik ağrı adı verilir.
Polinöropatilerin en sık nedeni şeker hastalığıdır. Şeker hastalığı vücudun birçok yerini etkilediği gibi vücut sinirlerini de etkiler. Bu duruma diyabetik nöropati adı verilir. Şeker hastalığında hasarlanan sinirler özellikle duysal sinirler olduğu için, hastalarda uyuşma ve yanma gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır. Motor sinirlerin de etkilenmesi durumunda duysal yakınmalara güç kaybı gibi yakınmalar da eklenir.
Her insan hayatının belli dönemlerinde geçici uyuşmalardan yakınabilir. Bu durum genellikle vücut sinirlerinin ezilmesi ile sonuçlanan uzun süre aynı pozisyonda durma, kol üzerine ters bir şekilde yatma, kol veya bacağı bir yere çarpma gibi durumlar sonucunda ortaya çıkmaktadır. Ancak bunların hepsi en fazla birkaç gün içinde kendiliğinden tam olarak düzelir.
Aşağıdaki durumlar uyuşmanın bir nörolojik hastalık sonucunda oluşabileceğini düşündürmelidir:
• Vücudun bir yarısında (yüz, kol, bacak) daha önce olmayan yeni bir uyuşma
• Uyuşma ile birlikte olan şiddetli ağrı veya güç kaybı
• Eldiven ve çorap tarzında el ve ayaklarda uyuşma, yanma hissi
• Şeker hastası olanlarda ortaya çıkan, geçmeyen uyuşma ve yanma hissi
• Özellikle ellerde olan, geceleri uyandıran uyuşma ve ağrı
• Haftalar süren uyuşmalar
Uyuşması olan hastaların hikayesi ve ayrıntılı nörolojik muayenesi, çoğu zaman karmaşık laboratuvar incelemelerinden daha önemlidir. Muayenede uyuşmanın şekli bir nörolojik hastalığı düşündürüyorsa, ileri incelemelerin yapılması uygundur. Bu incelemeler hastadan hastaya farklı olmakla birlikte MR, EMG ve kan incelemeleri en sık istenen incelemelerdir.
Uyuşmalar sadece altta yatan bir hastalık varsa ilaçla tedavi edilmelidir. Uyuşmaya neden olan hastalıklar birbirinden çok farklı nedenlerden kaynaklandığı için, uyuşmanın her hasta için geçerli standart bir tedavisi yoktur. Örneğin, neden olan hastalık şeker hastalığı ise şeker hastalığının tedavisi tekrar düzenlenmelidir. Hastada mutipl skleroz hastalığı varsa öncelikle multipl skleroz tedavi edilmelidir. Polinöropati nedeni ile olan uyuşmalara da bu şekilde yaklaşılır.
Altta yatan hastalığın tedavisine rağmen, yakınmaların devamı halinde belirti giderici ilaçlar kullanılabilir. Bu gruptaki ilaçların sayısı her geçen gün artmakla birlikte, ilaçların hemen hepsi epilepsi ve depresyon tedavisinde de kullanılan ilaçlardır. Bu ilaçlar arasında gabapentin, karbamazepin, pregabalin, amitriptilin ve duloksetin sayılabilir. Hangi ilacın tercih edileceği hastanın yakınmalarının şiddetine, eşlik eden diğer hastalıklara ve yaşına göre değişiklik gösterir.
Multipl skleroz (MS)
Polinöropati
Karpal tünel sendromu
Dengesizlik
Meraljia parestetika
Sinirsel kaşıntı, cilt sorunlarının yanı sıra nöropatik ve psikolojik nedenlerden kaynaklı ortaya çıkabilen sağlık sorunudur. Kaşıntının ortaya çıkma nedeni dermatologlar ya da nörologlar tarafından tam olarak bilinmese de sinir sisteminde oluşan hasarlar nedeniyle meydana geldiği düşünülmektedir. Bu hasarlar psikolojik veya nörolojik etkenlerden kaynaklanabilir. Tedavi süreci genellikle hastanın tıbbi öyküsü, kaşıntının şiddeti, yoğunluğu ve türüne bağlı olarak planlanır.
Beyni etkileyen kimyasal süreçlerin cilt altında bulunan sinir hücrelerini olumsuz yönde etkilemesi ile görülen kaşıntı, psikojenik kaşıntı olarak adlandırılır. Bu durum, psikolojik faktörlerin kaşıntıyı tetiklemesi, şiddetini artırması ve süreklilik sağlaması sonucu görünen kaşıntı türüdür. Psikolojik kaşıntıya neden olan faktörler arasında; stres, depresyon, anksiyete ve bazı travmatik olaylar yer alabilir. Nöropati vakalarında ise kaşıntı sırasında ağrıya çok sık rastlanır. Kronikleşen durumlarda tedavi süreci zorlaşır ve kişide ciddi bir hassasiyet durumu gözlemlenir.
Kaşıntı, pek çok rahatsızlığın belirti ve semptomu olarak ortaya çıkabilirken, genellikle birey bu durumun neden kaynaklandığını anlayamaz. Akşam ve özellikle geceleri artabilen kaşıntılar; sarılık, karın ağrısı ve mide bulantısı gibi farklı semptomlarla beraber görüldüğünde altta yatan neden karaciğer problemlerinden kaynaklı olabilir.
Sinirsel kaşıntı belirtileri ortaya çıktığı durumlarda, bireyin yaşam kalitesini ciddi seviyelerde zorlaştırabilir. Tek bir bölgede görülmediği gibi genellikle; eller, ayaklar, sırt ve bacaklarda görülür. Ayrıca kaşıntı, tek bir alanı değil daha çok yüzeysel ve geniş alanları kapsayan kaşıntılardır.
Kaşıntının gerçekleştiği bölgede yanma, uyuşma ve elektriklenme hissedilir. Psikolojik faktörlerin neden olduğu kaşıntı hissinde ise stresli durumların artması gibi duygu durumlarında kaşıntının şiddeti artar.
Psikojenik kaşıntılarda genellikle fiziksel bir bulguya rastlanmaz ve bu durum çok fazla açıklanamaz. Altta yatan psikolojik etkenlerin belirlenmesi gerekir. Nöropatik kaşıntılarda genellikle kaşınan bölgede ağrılar yaşanır. Bu duruma psikojenik kaşıntıda çok sık rastlanmasa da hafif bir ağrı görülebilir. Ayrıca uyku sırasında görülen kaşıntı, çoğu durumda kişiyi uykusunda uyandıracak seviyelerde olabilir. Bu durum uyku bozukluklarına ve stres gibi psikolojik etkenlerin artmasına yol açabilir.
Sinirsel kaşıntı nedenleri arasında sinir hücrelerinin farklı sebeplerden kaynaklı hasar görmesi bulunmaktadır. Beyin hücrelerinde ortaya çıkan hasara yol açabilecek birçok sağlık problemi olabilir. Bunlar arasında en sık görüleni diyabetik nöropatidir. Kötü kontrollü diyabet vakalarında uzun süre devam eden yüksek kan şekeri, sinir hücrelerine zarar vererek diyabetik nöropatiye neden olur. Ayrıca bu durum şiddetli ağrıya ve kaşıntıya da yol açar.
Sinir hücreleri kendini çok fazla yenileyemez ve çoğalma yeteneği sınırlıdır. Bu durum da tedaviyi zorlaştırır. Diyabetin yanı sıra bazı travmatik olaylar, enfeksiyon, metabolik problemler ve genetik yatkınlık gibi farklı nedenler de sinirsel kaşıntı nedenleri arasında yer alabilir.
Psikojenik kaşıntının altında yatan nedenin belirlenmesi önemlidir. Birey, travmatik bir dönemden mi geçiyor, depresyonda mı, yoğun strese mi maruz kalıyor, gibi pek çok noktanın incelenmesi ve değerlendirilmesinden sonra kişiye uygun tedavi ve terapi planı oluşturulur.
Altta yatan nedenin belirlenmesinin ardından sinirsel kaşıntıya iyi gelen bazı terapiler veya ilaç tedavileri kişiye uygulanır. Uygulanan terapiler arasında en sık tercih edilen ve fayda sağlayan terapi yöntemi bilişsel davranışçı terapidir.
Bu terapilerle kişi iyileştirilir ve psikolojik faktörlere bağlı olarak yaşadığı kaşıntı durumları ortadan kalkar. Ancak bu durumun altında nörolojik etkenler bulunuyorsa hangi hastalığın bu duruma neden olduğu belirlenerek, o hastalık üzerine bir tedavi uygulanmalıdır.
Bilişsel davranışçı terapide bireyin yaşadığı psikolojik durumlara dair düşünce ve davranışları üzerinde çalışılır. Ayrıca uzmanlar tarafından gerekli görülmesi halinde antidepresanlar, kremler ve bazı ilaçlar verilebilir.
Uzman tarafından hastanın tıbbi öyküsü ve ailenin tıbbi öyküsü detaylı olarak öğrenilir. Kaşıntının altta yatan nedeni psikolojik mi yoksa nörolojik mi olduğu belirlenmesi için birtakım muayene ve testler istenebilir.
Nöropati şüphesi olan vakalarda sık görülen şikayetler arasında; kaşıntı ve ağrının yanında ellerde uyuşma, karıncalanma, üşüme, yanma, güç kaybı ve yorgunluk gibi sorunlar gözlemlenir. Ancak bu belirtiler farklı hastalıklardan da kaynaklı olabileceği için diğer hastalıkların ekarte edilmesi adına bazı testler yapılabilir.
Herhangi bir nörolojik sorun olup olmadığı elektromiyografi (EMG) testi ile belirlenebilir. Sinir sisteminde bir hasar söz konusu ise tedavi süreci planlanır. Ancak herhangi bir hastalık durumu yoksa durum psikolojik yönden ele alınır.
Kaşıntının nedenine bağlı olarak tedavi süreci uzmanlar tarafından planlanır. Sinirsel kaşıntı tedavisinde genellikle terapi uygulamaları, kremler ve antidepresanlar kullanılır. Bu yöntemler uzman klinik psikologlar veya psikiyatristler tarafından yapılır. Genellikle bilişsel davranışçı terapi yöntemi, anestezik kremler ve antidepresanlar uygulanan yöntemler arasındadır. Bazı durumlarda bu yöntemler tek başına yeterli olmayabilir ve birlikte uygulanabilir.
Psikolojik kaşıntıda, aleksitimi diğer bir adıyla duygu körlüğü (kişinin duygularını ifade edememesi) durumuyla karşılaşılır. Kaşıntı durumunu artıran etkenler arasında öfke, saldırganlık, sevgi ve ilgi ihtiyacı yer alabilir. Bu tür duygular karşılanmadıkça ve şiddeti arttıkça kaşıntı da artar. Terapilerde bireyin yaşadığı duyguları ifade edebilmesi üzerine çalışılır. Duyguların ne kadar çok ifade edilmesi sağlanırsa ortaya çıkan kaşıntı durumu da bir o kadar azalır.
Depresyonda olan kişilerde meydana gelen değersiz ve yetersiz hissetme duygularıyla da benzer şekilde çalışılır ve kişinin bu duyguları ifade etmesi sağlanır. Uzman tarafından reçete edilen antidepresanlar kişinin vücuduna serotonin salınımı sağlayarak, kişinin kaşıntı durumundan kurtulması sağlanır.
Stres, anksiyete, depresyon ve bazı psikolojik travmalar kişinin vücudunda bazı tepkimelere neden olur. Bu gibi durumlarda psikolojik kaşıntı ortaya çıkabilir ve bu durum bireyin yaşamını zorlaştıran bir hal alabilir.
Kaşıntının altta yatan nedenine bağlı olarak tedavi uygulanır. Nöropatik kaşıntılar farklı hastalıklara bağlı olarak görülebileceğinden doktor tarafından gerekli görülen bazı ilaç tedavileri veya çeşitli cerrahi girişimler yapılabilir. Psikojenik kaşıntılarda ise genellikle bilişsel davranışçı terapi, kremler veya antidepresanlar kullanılabilir. Tüm tedavi yöntemleri ve ilaç kullanımları doktorlar tarafından uygulanır ve reçete edilir.
Aşırı ve uzun süreli strese maruz kalınması bazı sorunları ortaya çıkarabilir. Bu sorunlar arasında strese bağlı kaşıntı durumu da yer alabilir. Özellikle psikolojik faktörlerden meydana gelebilen durumlar psikojenik kaşıntılar olarak adlandırılır.
Güncelleme Tarihi: 19 Ocak
Yayınlama Tarihi: 10 Ocak
Sayfa içeriğinde yer alan bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. İlgili sayfada tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğeler yer almamaktadır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.