yunus peygamberin kavminin duası / Hz. Yunus (A.S) ve Duası - Bayram Miroğlu

Yunus Peygamberin Kavminin Duası

yunus peygamberin kavminin duası

Yûnus Aleyhisselâmın Soyu, Adı Ve Yurdu:

Yûnus b. Matta; Bünyamin b. Yâkub b. İshâk, b. İbrahim Aleyhisselâm oğulla­rı soyundandı.[1]

Matta, Yûnus Aleyhiselâmın annesi idi.

Peygamberlerden, Yûnus b. Matta ile İsâ b. Meryem Aleyhisselâmlardan baş­ka hiç biri, annesine nisbetle anılmamıştır. [2]

Yüce Allah, Kur´an-ı keriminde, onu (Zünûn = Balık sahibi) diyerek anar. [3] Yûnus Aleyhisselâm; Musul´un[4] Ninevâ şehri halkındandı. [5]

Yûnus Aleyhisselâmın Peygamber Oluşu Ve Bazı Faziletleri:

Yûnus Aleyhisselâm; İlâhî Vahy´e mazhar olan[6], âlemlerin üstünde, yüksek me­ziyetler verilen[7] Peygamberlerdendi. [8]

Yüce Allah; Yûnus Aleyhisselâmı, İlyas Aleyhisselâmdan sonra, Peygamber olarak göndermişti. [9]

O zaman, kendisi, otuz yaşlarında idi. [10]

Yûnus Aleyhisselâm in kavmi, putlara taparlardı.

Yüce Allah; onları, putlara tapmaktan[11], küfürden[12]´ nehy[13] ve bu husustaki küfürlerinden dolayı Allah´a tevbe etmelerini[14] ve Allah´ın Birliğine inanmala­rını, emretmek üzere, göndermişti. [15]

Yûnus Aleyhisselâm; otuz üç yıl, kavmini, Allah´a iman ve ibadete davet ettiği halde, kendisine, iki kişiden başka iman eden olmadı. [16]

İman edenlerden birisi İlim ve hikmet sahibi Rubil, diğeri de, âbid ve zâhid Tenuh idi. [17]

Ninevâ halkı, Yûnus Aleyhisselâmı, yalanladılar, küfürlerinde direndiler. [18] Yûnus Aleyhisselâm:

"Ey Rabb´im! Sen, beni, Kitabını inkâr ve Peygamberlerini tekzib eden bir kav­me ne diye gönderdin?" dedi.

Yüce Allah:

"Ey Yûnus! Sen, benim, tevbe edeceklerin tevbelerini kabul edeceğimi, kıs­kanır gibisin!

Yoksa, sen, benim kalbleri doğrultup tevbeleri kabul edeceğimi ve kalbleri sap­tırıp mühürleyeceğimi bilmiyormusun?!" buyurdu. [19]

Yûnus Aleyhisselâm; halkın, kâfirce tutum ve davranışlarına daha fazla daya­namayarak, dağa çıkar, gider, orada, kendisini, ibâdete verirdi. [20]

Yûnus Aleyhisselâm, kavminin imana gelmesinden ümidini kesince, onlar aley­hinde dua etti. [21]

Kendisine:

"Kavmin[22], kullarım[23] aleyhinde dua etmekte evme!

Onların yanına dön de, kendilerini, kırk[24] gece[25], kırk gün[26], imâna davet et

Mülükü't-tavaif dönemindeki hadiselerden birisi de Hz. Yunus peygamberdir. Rivayete göre, Hz. İsa bin Meryem ile Hz. Yunus bin Metta hariç, hiç bir peygamber annesine nispet edilmemiştir. Hz. Yunus'un annesi Metta idi ve kendisi Musul'a bağlı Ninova kasabasındandı. Kavmi putlara tapardı. Allah (C.C.) puta tapmaktan menedip alıkoymak ve Allah'ın birliğine davet etmek üzere onlara Hz. Yunus'u peygamber olarak gönderdi. Yunus (A.S.), kavminin arasında otuz üç yıl kaldı ve bu müddet içerisinde onları tevhide davet etti; fakat bu müddet içerisinde iki kişi hariç, kavminden başka iman eden olmadı. Neticede kavminin imanından ümidini kesen Hz. Yunus onlara beddua etti, bunun üzerine Allah tarafından kendisine: "Kullarıma beddua etmekte ne kadar acele ettin! Onların yanına dön ve onları kırk gün tevhit ve dine davet et." denildi. Bu emir üzerine Hz. Yunus geri döndü ve otuz yedi gün onları tevhide çağırdı; fakat onlardan hiç biri yine iman etmedi. Bu sefer Hz. Yunus: "Üç güne kadar size azap gelecektir. Bunun işareti ise benizlerinizin uçup solmuş olması olacaktır." dedi. Gerçekten ertesi gün uyandıklarında benizlerinin rengi uçmuştu. Bu durum karşısında birbirlerine: "İşte Yunus'un bahsettiği azap gelip çattı. Biz onun yalan söylediğini hiç görmedik. Bir bakın, eğer Yunus aramızda gecelerse azaptan emin olabiliriz, yok aramızdan çekip gitmiş ise biliniz ki azap bizi yakalayacaktır." dediler.

Bu son davetin kırkıncı gecesi gelip çatınca, Hz. Yunus azabın geleceğini yakinen bildiğinden onların arasından çıkıp gitmişti. Ertesi gün olunca vaat edilen azap gelip onları kuşattı. Şiddetle duman saçan simsiyah ve korkunç bir bulut aniden onların üzerine çıkagelmişti. Sonra şehri kaplayan buluttan yayılan dumanlar evlerinin damlarını simsiyah hale getirdi. Nihayet bu durumu görünce helak olacaklarını anladılar ve Hz. Yunus'u aramağa başladılar, fakat bulamadılar. Bunun üzerine Allah (C.C.) tövbe etmelerini ilham etti, onlar da tövbe konusunda samimi davranarak yaşlı bir zatın yanına geldiler ve ona: "Başımıza gelenleri görüyorsun, ne yapmamızı tavsiye edersiniz?" dediler. Yaşlı zat: "Önce Allah'a iman ediniz, sonra tövbe ediniz ve: ''Ey dipdiri olan ve hiçbir şeye muhtaç olmadan varlığını devam ettiren, hiçbir canlının mevcut olmadığı zaman da dipdiri olan, ölüleri dirilten ve kendisinden başka ilah olmayan, dipdiri olan Rabb'imiz!'' diyerek Allah'a yalvarın." dedi. Bundan sonra bulundukları şehirden çıkıp geniş bir arazi üzerinde bulunan yüksek bir yere geldiler ve hayvanları yavrularından ayırdıktan sonra yüksek sesle Allah'a yalvarıp suçlarının bağışlanmasını istediler. Bu arada daha önce yapmış oldukları zulüm ve haksızlıklardan pişmanlık duyup hak sahiplerine haklarını iade ettiler; öyle ki, binalarında bulunan başkasına ait bir taşı bile söküp sahibine geri verdiler.

Nihayet tövbe etmeleri üzerine Allah onlardan azabı kaldırdı. Azabın kaldırıldığı gün ise Aşure gününe rastlayan bir çarşamba günü idi. Bir rivayette de azap 15 Şevval çarşamba günü kaldırılmıştı. Hz. Yunus kavminden ve onların yaşadıkları şehrin durumundan haber bekliyordu. Bu sırada yanından geçen birisine: "Kasaba halkı ne yaptı'?" diye sordu. O da: "Tövbe ettiler, Allah da tövbelerini kabul edip azaplarını tehir etti." diye cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Yunus öfkelenerek: "And olsun ki, bir yalancı olarak onların arasına dönmeyeceğim." dedi. Hz. Yunus'un kavmi hariç, azabın gelip çattığı hiç bir kavimden Allah azabı tehir etmemişti. Bundan sonra Hz. Yunus Rabb'ine darılarak (veya Rabb'i adına öfkelenerek) çekip gitti(1). Yunus (A.S.) hiddetli, aceleci ve sabırsız bir karaktere sahipti, bu yüzden Allah (C.C.) Hz. Peygamber (s.a.v.)'e Yunus gibi olmamasını tavsiye etmiş ve: '' .. Balık sahibi (Yunus) gibi olma'' (Kalem suresi, ayet 48) buyurmuştu.

Hz. Yunus çekip gidince, Allah'ın kendisini cezalandıramayacağım, bir rivayette hapis sıkıntısına sokamayacağını sanmıştı (2).

(1, 2) Not: Bu tür düşünceler ve sözler peygamberlerin ''ismet'', sıfatına yakışmaz. Bu hususa dikkat edilmelidir. Geniş bilgi için Enbiya suresinin ayetinin geniş tefsirine bakılmalıdır. (Mütercim).

Nihayet çekip giden Hz. Yunus bir gemiye binmiş ve gemi halkı şiddetli bir fırtınaya tutulmuştu. Bir rivayette ise Hz. Yunus gemiye bindiği zaman gemi hareket edip yürümemişti. Gemide bulunanlar: "Aramızda bulunan bir günahkar yüzünden gemi yürümüyor." demişlerdi. Bunun üzerine Hz. Yunus: "Bu benim günahım yüzündendir, beni denize atın." dedi, fakat onlar kur'aya başvurmadan Yunus (A.S.)'un isteğine uyarak onu denize atmak istemediler. Bu hususla ilgili olarak bir ayette: ''(Gemidekiler) kur'a çekti. (Yunus) yenilenlerden oldu.'' (Saffat suresi, ayet ) buyurulur. Fakat onlar, kur'a Hz. Yunus'a isabet etmesine rağmen onu denize atmadılar. Sonra kur' a işini üç defa tekrarladılar, fakat hepsinde de kur'a Hz. Yunus'a isabet etti. Buna rağmen yine de onu denize atmamışlardı. Bunun üzerine Hz. Yunus gecenin karanlığı altında kendisini denize bıraklvermiş, o anda bir balık gelip onu yutmuştu. Bu esnada Allah (C.C.) balığa vahyederek onu yutmasını, fakat etini parçalamamasını ve kemiklerini kırmamasını emretti. Bunun üzerine balık onu alıp denizdeki kaldığı yere döndü. Hz. Yunus balığın deniz dibindeki kaldığı yere gelince bir takım sesler işitti ve kendi kendine: "Bu nedir?" diye söylenmeğe başladı. Bu sırada balığın karnında bulunan Yunus (A.S.)'a Allah (C.C.) vahyederek: "Bu sesler, denizdeki canlı hayvanların tesbihleridir." buyurdu. Bunun üzerine Hz. Yunus balığın karnında iken tesbih etmeğe başladı. Onun bu tesbih seslerini işiten melekler: "Ey Rabb'imiz! ıssız bir yerden gelen zayıf bir ses işitiyoruz." dediler. Allah (C.C.) onlara: "Bu, kulum Yunus'un sesidir. Bana isyan etti, ben de onu denizdeki bir balığın karnında hapsettim." buyurdu. Bunun üzerine melekler: "Demek bu ses, her gün Allah katına salih amelleri yükselen, salih kul Yunus'un sesi ha!" dediler ve onun için Allah katında şefaatçi oldular. Hz. Yunus ise: '' Karanlıklar (denizin karanlığı, gece karanlığı ve balığın karnındaki karanlık) içinde: "Senden başka ilah yoktur, seni tenzih ederim, ben zalimlerden oldum" diye seslenip.'' (Enbiya suresi, ayet 87) Rabb'ine yalvardı. Gerçekten Hz. Yunus'un daha önceden yapmış olduğu salih amelleri vardı. Bu sebeple Allah (C.C.) onun hakkında: ''Eğer o, Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı, (insanların) yeniden diriltilecekleri güne (mahşere) kadar onun karnında kalmış olacaktı.'' (Saffat suresi, ayet , ) buyurdu. Salih ameller, sahibini tökezlediği zaman ayağa kaldırır ve kurtarır. Nihayet: ''Biz onu halsiz, hasta bir vaziyette boş bir yere attık.'' (Saffat suresi, ayet ); yani Hz. Yunus yeni doğmuş çocuk gibi balık tarafından deniz sahiline atılmıştı. Yunus (A.S.) balığın karnında kırk gün, bir rivayette yirmi gün, diğer bir rivayette üç gün, başka bir rivayette ise yedi gün kalmıştır. Doğrusunu ise Allah bilir.

Sonra Allah (C.C.), Hz. Yunus'un yanında bir kabak bitkisi yarattı, bundan damlayan sütle besleniyordu. Bir rivayete göre ise, Allah emrine yabani bir dağ keçisi vermişti. Bu keçi, eski kuvvetini kazanıp yürüyebilecek güce gelinceye kadar, sabah akşam onu emzirirdi. Nihayet bir gün kabak bitkisinin yanına gelip onun kurumuş olduğunu görünce, üzülüp ağlamağa başladı, bunun üzerine Allah (C.C.) onu azarladı ve ona: "Helak olmasını istediğin yüz binden ziyade insana üzülmüyorsun da, bir kabak bitkisinin kurumasına üzülüp ağlıyorsun." buyurdu.

Bundan sonra Allah (C.C.) kavminin yanına gitmesini ve Allah'ın onların tövbelerini kabul ettiğini bildirmesini emretti, o da kavminin yanına gitmek üzere yola çıktı. Giderken bir çobana rastladı, ondan Yunus 'un kavminin durumunu sordu. Çoban ona kavminin durumunun iyi olduğunu ve peygamberleri Yunus'un dönüşünü beklediklerini söyledi, bunun üzerine Hz. Yunus çobana: "Git, onlara Yunus ile karşılaştığını söyle." dedi. Çoban: "Bir şahit göstermeden ben bunu kavmine söyleyemem." dedi. Bu durum karşısında Hz. Yunus ona sürüden bir keçiyi, bulundukları yeri ve bir ağacı şahit gösterdi ve: "Bunların hepsi senin Yunus ile karşılaştığına şahitlik edecektir." dedi, bunun üzerine çoban Yunus'un kavmine gidip kendisinin Yunus'u gördüğünü haber verdi, fakat onlar çobanın sözüne inanmadılar ve ona kötülük yapmağa yeltendiler. Bu vaziyet karşısında çoban onlara: "Acele etmeyin, sabahı bekleyin." dedi. Sabah olunca çoban onları yanına alıp Yunus ile karşılaştığı yere geldi ve bu yerden, keçiden ve ağaçtan kendisinin doğruluğuna dair konuşup şahitlik yapmalarını istedi. Hulasa bunların üçü de dile gelip onun lehinde şahitlik ettiler. Bu sırada Hz. Yunus orada bir yere gizlenmiş pusuda bekliyordu. Keçi şahitlik ederken dile gelip onlara: "Eğer Allah'ın peygamberi Yunus'u görmek istiyorsanız, o şurada bulunmaktadır." dedi; bunun üzerine tarif edilen yere gelip Yunus'u buldular, ellerine ayaklarına kapanıp öptüler, sonra alıp şehirlerine götürdüler. Bundan sonra Hz. Yunus ailesi ile çocuklarının yanında kırk gün kaldı, sonra onların yanından ayrılıp şehir dışında bir yerde ibadete çekildi. Bu sırada kavminin başında bulunan hükümdar da idareyi çobana teslim ederek Hz. Yunus ile birlikte kendisini ibadete verdi ve onun arkadaşı oldu. Bundan sonra halkı kırk yıl çoban idare etti. Ancak daha sonra Hz. Yunus tekrar kavminin arasına geri döndü.

İbn Abbas ve Şehr bin Havşeb Saffat suresindeki bir ayeti delil göstererek Hz. Yunus'un balığın karnından dışarı atıldıktan sonra peygamber olduğunu söylüyorlar. Bu ayette: ''Biz onu hasta bir halde ağaçsız, hoş bir yere (sahile) attık. Onun üzerine (gölge yapması için) kabak türünden bir ağaç bitirdik. Onu, yüz bin, ya da daha fazla insana peygamber olarak gönderdik.'' (Saffat suresi, ayet ) buyurulur.

Ayrıca Şehr bin Havşeb şunları söylüyor: "Cebrail (A.S.), Hz. Yunus'a gelip ona: ''Ninova ahalisine git; onları azapla korkut, zira azap gelip onlara çatmıştır.'' dedi. Bunun üzerine Hz. Yunus: ''Öyle ise hemen bir binek bulayım ve hareket edeyim.'' dedi. Cebrail (A.S.): ''Bununla oyalanacak kadar zaman yok, durum çok acildir.'' dedi. Bu defa Hz. Yunus: ''Öyle ise kendime bir ayakkabı arayıp bulayım.'' dedi. Cebrail (A.S.): ''Durum bundan da acildir.'' dedi; bunun üzerine Hz. Yunus öfkelendi ve gidip bir gemiye bindi, fakat o gemiye binince gemi hareket etmeyip durdu. Bu durum karşısında gemidekiler kur'a çektiler, fakat kur'a Hz. Yunus'a isabet etti. Hz. Yunus denize atıldığı zaman bir balık geldi ve Allah tarafından: ''Biz Yunus'u senin için bir rızık kılmadık, biz seni ancak onu korumak için gönderdik.'' diye bir nida geldi; bunun üzerine balık onu yuttu ve oradan ayrılıp Yunus ile birlikte Ubulle'ye geldi. Sonra balık buradan ayrılıp onunla Dicle'ye geldi ve Yunus (A.S.)'u Ninova'ya bıraktı."

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

MÜLÜKÜ'T-TAVAİF DÖNEMİNDE MEYDANA GELEN HADİSELER -HABİBU'N-NECCAR-

Hz. Yunus'un hayatı ve hikayesi! Yunus peygamberin duası, mucizeleri, &#;zellikleri ve kıssası

Hz. Yunus, hakkında İbrani ve İslami kaynaklarda bazı rivayetler vardır. Farklı olan bu rivayetlerde Hz. Yunus’un Ninova kavmine gönderildiği belirtilirken ömrü boyunca Ninovalıları Allah yoluna döndürmek için mücadele ettiği bilinmektedir.

YUNUS'UN HAYATI VE HİKÂYESİ

Hz. Yunus, Hz. Ali’nin bir rivayetine göre 30 yaşında peygamberlik müjdesini almıştır. 83 yaşına kadar da peygamberliğini idam ettirmiştir. 33 yıl süren peygamberlik görevi ile birlikte Ninova’da ibadet ederken hayatını kaybetmiştir.

Ninova, putperest bir kavim iken Hz Yunus bu kavme hak yolunu göstermek için peygamber olarak seçilmiştir. Ancak uzun yıllar uğraş vermesine rağmen sadece iki kişi kendisine inanmıştır. Bu nedenle tebliğinde başarısız olarak nitelendirilir. Bunun üzerine Hz. Yunus, Allah’a canını alması için yakarışda bulunmuştur. Yüce Allah ise bu isteğini kabul etmeyerek “halkına 40 gün müddetle hak yoluna dönmediklerinde onları büyük bir azabın saracağını” iletmesini emretmiştir. Bunun üzerine Hz. Yunus bu emri yerine getirmiş ancak kimse kendisine inanmamıştır. Hz. Yunus emir geldikten sonraki günde halkının yanından ayrılmış ve onları bir başına bırakmıştır. İnsanların yüzleri sararmış ve takatten düşmüşlerdir. Azabın alametleri baş göstermeye başlayınca imana gelerek, halk tövbe etmeye başlamıştır. Yüce yaradan, Ninovalı halkın tövbesini kabul ederek, azabı üzerlerinden kaldırmıştır.

Halkının üzerinden azabın kalktığını ve tövbelerinin kabul edildiğinin haberini alan Hz. Yunus, yalancı olarak görüldüğü için bir gemiye binerek şehri terk etmiştir. Ancak büyük bir fırtına kopmuş ve gemi batma derecesine gelmiştir. Gemide bulunan mürettebat ve yolcular tanrılarına dua ederek kurtulmayı istemiştir. Sonunda birini denize atarak kurban vermeye karar vermişlerdir. Denize atılarak kurban verilecek kişi Hz. Yunus olarak belirlenir ve denize atılır. Daha sonra Hz. Yunus’u büyük bir Balık yutar. Ancak Allah’ın emri ile balık, onu yemez, üç gün bu boyunca midesinde canlı yaşamasına izin verir. Hz. Yunus balığın karnındayken sürekli Enbiya Suresinin ayetini telaffuz eder. “Senden başka ilâh yoktur. Seni tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Ben gerçekten haksızlık edenlerden oldum” Hz. Yunus, daha sonra balığın karnından Muharrem ayının onuncu gününde yüce Allah'ın emri ile kurtulur. Balık ise onu Dicle kenarında sahile kusar. Burada Allah (CC) güçsüz ve aç olan Hz. Yunus’a gölge ve besin vermesi için kikayon bitkisini yaratır. Bu sayede İyileşen Hz. Yunus ise peygamberlik görevi için halkının yanına döner.

YUNUS PEYGAMBERİN DUASI

Hz Yunus tövbesi ile bilinen peygamberlerdendir. Yunus balığının içinde iken sürekli olarak okuduğu bir ayet vardır. "Lê ilēhe illê ente subhâneke innî kuntü mine’z-zalimîn" okuduğu bu duası sayesinde kurtulmuştur. Bu duanın anlamı ise sırasıyla şu şekildedir.

"Lê ilêhe illê" “Senden başka gerçek ilah yoktur"

 "Ente Sübhaneke innî" "Sınırsız kudret ve yüceliğinle sen her şeyin en üstündesin"

 "Kuntu mine'z zalimin" " Ben yapılması gerekeni yapmadığım için kendime haksızlık edenlerdenim!”

YUNUS MUCİZELERİ

Hz. Yunus'un en büyük mucizesi, balığın karnında hayatta kalmasıdır. Ninova halkına da peygamber olduğunu ispat etmek için bazı mucizeler göstermiştir. Bu mucizeler ise aşağıdaki gibidir.

Dua ederek Allah'ın emri ile bulutlardan ateş çıkmasını sağlamış ve ağaçları yakmıştır.

Dua ederek yine Allah'ın emri ile dağdan su çıkarmıştır.

Dağdan çöl kertenkelesi inerek dile gelmiştir. Sözleri ise şu şekildedir. "Yunus bir hak peygamberdir. Halkını Cennet’e ve Yaradanın mağfiretine davet ediyor”

YUNUS'UN ÖZELLİKLERİ VE KISSASI

Hz. Yunus'un bilinen en büyük özelliği sabırsızlığıdır. Allah'a tevekkül ederek tebliğini yerine getirmesi gerekirken bu sabırsızlığı ve zayıflığı nedeniyle tebliğini yerine getirememiştir.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.