Zonaya neden olan virüs, su çiceğine neden olan virüstür. Bu virüs yıllarca omurilik boyunca sinir köklerinde saklı kalır ve vücut savunma sisteminin zayıflaması ile genellikle 50 yaştan sonra ortaya çıkar. İlerleyen yaşa, beslenme bozukluklarına, strese, yorgunluğa ve diğer hastalıklara bağlı olarak zayıflayan bağışıklık sistemi harekete hazır halde bekleyen virüsleri kontrol edemez hale gelince virüsler sinir uçlarından ayrılarak vücutta içi dolu sıvı kabarcıklar meydana getirir. Zona doğrudan bulaşıcı bir hastalık olmamakla birlikte daha önce suçiçeği hastalığı geçirmemiş kişilerin suçiçeği geçirmesine neden olabilir. Zona kişide ağrıya ve azıya neden olup hayat kalitesini azaltan hastalıklar olduğu için tedavisinin hızla yapılmasında fayda vardır.
Zona hastalığının tedavisi nasıl olur?
Zona hastalığına neden olan temel faktörlerin bağışıklık sisteminin zayıflaması ve virüs olduğu düşünüldüğünde bağışıklık sistemini canlandıran ve virüsü etkisiz hale getiren medikal ilaçların tedavide kullanılması gerektiği sonucuna varılabilir. Aynı zamanda B12 vitamini takviyesi de vücutta oluşabilecek ağrıların giderilmesi için kullanılabilir. Zona belirtilerinin şiddeti kişiden kişiye farklılık gösterdiği için tedavi sırasında kremler, ağrı kesiciler, antiviral ilaçlar, antidepresan gibi farklı yöntemlere de başvurulabilir.
Halk arasında “gece yanığı” olarak adlandırılan zona; suçiçeğine neden olan “varisella zoster” virüsünün sebep olduğu ikincil bir hastalıktır.
Çocukluk çağında geçirilen suçiçeği virüsü, zamanla uykuya geçmektedir. Uzun süre aktif olmayan bu virüs; ağır grip, idrar yolları enfeksiyonu, AIDS ya da kanser gibi bağışıklık sistemini zayıflatan herhangi bir hastalıkta ve genellikle de 50 yaşın üzerindeki kişilerde yeniden aktif hale gelerek zona hastalığına neden olur. Ayrıca nakledilen organların reddini önlemek amacıyla bağışıklık sistemini baskılamak için tasarlanan ilaçların uzun süreli kullanılması zona riskini artırabilir. Zonanın en önemli nedeni ise yaşlanma ile bağışıklık sisteminin baskılanmasıdır.
Zona genellikle 50 yaş üzeri kişilerde ortaya çıksa da aslında her yaşta görülebilir. Yapılan araştırmalara göre zona; 70 yaşından sonra her dört kişiden birinde; 80 yaş üzerindeki her iki kişiden birinde görülmektedir.
Ağrı, yanma, uyuşma veya karıncalanma, ağrıdan birkaç gün sonra görülen deri döküntüsü, kaşıntı ile kolay patlayan ve kabuk bağlayan içi sıvı dolu kabarcıklar zonanın öncelikli belirtilerindendir. Zona döküntüsü sıklıkla vücudun sol veya sağ tarafını saran bir kabarcık şeridi olarak gelişir. Ayrıca zona, bir gözün etrafında, yüzün veya boynun bir tarafında da oluşabilir.
Zona ile birlikte ateş, baş ağrısı, halsizlik, zona geçirilen bölgeye ait lenf bezlerinde şişlik ve ışığa duyarlılık ortaya çıkabilir. Ayrıca 60 yaş üstü, kronik hastalıklar ve ilaçlar nedeniyle bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde komplikasyon riski daha yüksektir.
Genellikle hafta süren zona hastalığı; sinir onarımına bağlı olarak ay kadar devam edebilir. Diyabetik ve yaşlı hastalarda ay boyunca tutulan bölgede aralıklı ağrı, iğnelenme ve karıncalanma devam eder. Zonaya neden olan varisella zoster virüsünün vücudu terk etmemesi nedeniyle özellikle bağışıklık sisteminin zayıfladığı vakalarda durumun birden fazla tekrarlandığı gözlemlenmiştir.
Bireyleri zonadan koruyan aşı ile bu hastalıktan korunmak mümkündür. Tek doz olarak uygulanan aşı, zona hastalığının oluşmasını büyük oranda engellemektedir. Aşıdan sonra nadiren de olsa zona hastalığı görülebilir. Fakat aşı, zona hastalığının şiddetinin azalmasını sağlamaktadır. Ayrıca erken tedavi, zona enfeksiyonun süresinin kısalmasına ve başka komplikasyonların ortaya çıkmasını önlemeye yardımcı olabilir.
Öncelikle, göz yakınında ağrı hisseden ve kızarıklık gözlemleyen kişiler, hemen bir uzman hekime başvurmalıdır. Çünkü göz yakınında görülen zonanın, tedavi edilmemesi kalıcı göz hasarına sebep olabilir. Ayrıca zona hastalığında erken tedavi oldukça önemlidir. Bu nedenle zona şüphesi taşıyan kişiler de zaman kaybetmeden bir uzman hekime muayene olmalıdır.
Zona nedeniyle ciltte oluşan kabarcıklar, kabuk kaplayana kadar bulaşıcıdır. Bu nedenle kişinin kendini, suçiçeği geçirmemiş veya bağışıklık sistemi zayıf kişilerden uzak tutması, virüsün bir başkasına geçmemesinde önemlidir.
Zona; genellikle vücutta tek taraflı ağrı, deride döküntü ve kabarcıklar gözlemlenmesiyle teşhis edilir.
Zona hastalığı sürecinde soğuk banyo yapılması, ciltte oluşan kabarcıklara soğuk ve ıslak kompres uygulanması kaşıntının ve ağrının hafiflemesini sağlayabilir. Aynı zamanda istirahat edilmesi hastalığın semptomlarını rahatlatacaktır.
Alzheimer hastalığı beynin küçülmesine ve beyin hücrelerinin ölmesine neden olan ilerleyici bir nörolojik bozukluktur. Kişinin bağımsız olarak işlev görme yeteneğini etkileyen düşünme, davranışsal ve sosyal becerilerde sürekli bir düşüş yaşaması olarak ad
Hafif bilişsel bozukluğu olan kişilerin uzun ve devamlı stres ve kaygı yaşamaları durumunda, Alzheimer hastalığına yakalanma olasılıkları daha yüksektir. Yeni bir çalışma, hafif bilişsel bozukluğu ve yüksek düzeyde stresi olan kişilerin, stresli olmayanla
Beyin tümörleri kanserli (kötü huylu) veya kanserli olmayan (iyi huylu) olabilir. Kötü huylu (kanserli) veya iyi huylu beyin tümörleri özellikle bası belirtileri ve fokal nörolojik bulgulara neden olur. İyi huylu veya kötü huylu tümörler büyüdüğünde, kafa
Sirkadiyen ritim, günün 24 saatte bir tekrarlanan doğal uyku-uyanıklık döngüsüdür. Bu döngünün bozulması, sirkadiyen ritim uyku bozukluğudur. Sirkadiyen ritim bozukluğu, gündüz uykululuğundan depresyona kadar değişen semptomlara neden olabilir.
Araştırmacılar, genç ve orta yaşta daha fazla televizyon izleyen kişilerin ileriki yıllarda beyin sağlığını bozma riskinin daha yüksek olduğunu söylemektedir. Çalışmalar ayrıca, aşırı televizyon izlemenin bilişsel gerilemeye ve gri maddede (karar verme, i
Altı ila sekiz saatlik sağlıklı uyku, kardiyovasküler sağlık için önemlidir. Altı ila sekiz saatten fazla veya az süren bir uyku önerilmemektedir.
Beyindeki dopamin miktarının azalması sonucu hastaların hareketi başlatma ve hareketi kontrol etme mekanizması bozulur.
Araştırmacılar, sağlıklı bir beynin etkinliğini ve verimliliğini ileri yaşlarda da koruyabileceğini söylemektedir.
Epilepsi, nöronlar olarak adlandırılan beyin hücrelerinin diğer hücrelere düzensiz sinyaller göndermesiyle sonuçlanan kronik bir nörolojik durumdur.
Çoğu insan uykuya dalmakta zorluk çekmektedir. Ancak kronik uyku sorunları ve devam eden gündüz yorgunluğu daha ciddi bir soruna işaret edebilir.
Sağlıklı sinir lifleri, miyelinden oluşan bir koruyucu kılıf ile kaplıdır. Bu sayede hücreler arası uyarılar kolaylıkla birbirleri arasında iletilir. MS Hastalığı - Multiple Skleroz hastalığında
Araştırmacılar, bazı insanların migren atakları yaşamasına neyin sebep olduğunu tam olarak bilmiyorlar. Genler, beyindeki değişiklikler veya beyin kimyasallarının seviyelerindeki değişiklikler söz konusu olabilir.
Beyniniz, eylemi kontrol eder ve bir sinir ağı aracılığıyla kaslarınıza elektrik sinyalleri gönderir. Bu sinyaller kaslarınıza hareket etmesini söyler. Multipl sklerozunuz (MS), bağışıklık sisteminiz sinirlerine saldırır.
Alzheimer, demansın en yaygın şeklidir. Demans, günlük yaşamınızı etkileyen hafıza fonksiyonlarının veya diğer zihinsel yeteneklerin kaybı için genel bir terimdir.
Günümüz dünyasındaki birçok insan için baş ağrıları giderek daha yaygın bir sorun haline gelmiştir. Çoğu zaman stres veya dehidrasyon gibi dışsal sebeplerin birer sonucu olabilirler.
Periferik Nöropati, periferik sinirlerinizin zarar görmesi sonucu, genellikle ellerinizde ve ayaklarınızda zayıflık, uyuşukluk ve ağrıya neden olur. Ayrıca vücudunuzun diğer bölgelerini
Araştırmalar beynimizin, biz uyurken bunama gibi hastalıkları önlemeye yardımcı olduğunu öne sürdürmektedir. Bu, beynimizin uyku sırasında dinlenmek yerine çalıştığını gösteren
Beyin sağlığının önemli olmadığı hiçbir canlı yoktur. Ancak multiple skleroz (MS) ile yaşıyorsanız, bu organı korumak iki kat önemlidir. Tedavi planınızı takip etmek ve sağlıklı
Balık yağı, sardalye, hamsi, uskumru ve somon gibi yağlı balıklardan elde edilen popüler bir takviyedir. Balık yağı esas olarak iki tür omega-3 yağ asidi içerir: kalp sağlığı ve cilt
Multipl skleroz (MS), merkezi sinir sisteminin kronik bir hastalığıdır. MS, kadınları erkeklerden daha sık etkiler. Ulusal Multipl Skleroz Derneği’ne göre, kadınların MS olma olasılığı
Uyku, hem günlük hayatınız için hem de fiziksel ve zihinsel sağlığınız için kritik öneme sahiptir. Uyku bozuklukları yaşlı erişkinlerde oldukça yaygındır. Yaşlandıkça, uyku düzenleri ve
Kitap okumak hem fiziksel hem de zihinsel sağlığınıza fayda sağlar.
Baş ağrısı en sık görülen yakınmaların başında gelir ve toplumun yaklaşık yüzde 90'ında görülür. Baş ağrısı, beyninizdeki bir ağrıyı ima etse de, aslında beyniniz, kan damarları ve
Merkezi sinir sisteminin kronik bir hastalığı olan MS Hastalığı, sinirlerin etrafındaki koruyucu örtünün bozulmasından kaynaklanır. Bu, beynin vücudun geri kalanıyla iletişim
Migren, hastanın günlük yaşamanı etkileyebilen, günlük aktivitelerini kısıtlayabilen bir baş ağrısı tipidir. Aromaterapi, migren atağını durdurmasa bile bazı semptomların
Epilepsi (Sara Hastalığı), beyindeki nöronal aktivitenin bozulduğu ve garip hislere, kasılmalara ve diğer nöbetlerle ilişkili semptomlara neden olan nörolojik bir problemdir.
Demans, günlük hayatı sekteye uğratacak şiddette hafıza, düşünme ve sosyal becerileri etkileyen semptomların genel adıdır. Birden fazla hastalık demansa neden olabilir.
Uyku, hem günlük hayatınız için hem de fiziksel ve zihinsel sağlığınız için kritik bir öneme sahiptir. Çok çeşitli uyku bozuklukları normal uyku döngüsünü kesintiye uğratmakla
Bacaklarınızın yorgun olması altında birçok sebep yatabilen yaygın bir semptomdur. Kilonuz fazlaysa veya yaşınız ileriyse bacaklarınız daha çabuk yorulabilir.
Demans bilişsel gerilemeyle sonuçlanan hafıza, iletişim, konsantrasyon sorunlarını içeren bir grup semptomu ifade eder. Demans, beyninizin felç gibi bir yaralanma veya hastalık
Yapılan yeni araştırmalara göre kan damarlarınızın durumu beyninizin sağlığında önemli rol oynamaktadır. Sigara içmek, yüksek kan şekeri, diyabet gibi birçok durum damarlarınızın sağlığını
Buerger hastalığı, kol ve bacaklardaki damar ve atardamarlarda görülen nadir bir hastalıktır. Latince adı Thromboangiitis obliterans olan Buerger hastalığında; kan damarları iltihaplanır, şişer ve kan pıhtıları tarafından tıkanır.
Nöroestetik alanında yapılan son araştırmalar; beynimizin, güzelliğe neden ve nasıl tepki verdiğini açıklamaktadır.
Baş ağrısı, rahatsız edici olabildiği gibi halsizliğe de neden olabilir. Genellikle baş ağrısı için endişelenmenize gerek yoktur çünkü çoğu baş ağrısı, ciddi sağlık sorunlarından kaynaklanmaz. Fakat baş ağrısı, bazen başka sorunların habercisi olabilir.
Amyotrofik Lateral Skleroz (ALS), beyin ve omurilikteki sinir hücrelerini etkileyen ve kas kontrol kaybına sebep olan ilerleyici bir sinir sistemi hastalığıdır. ALS, aynı zamanda teşhis edilen beyzbol oyuncusundan sonra Lou Gehrig hastalığı olarak da adla
Parkinson hastalığı genellikle hastaların hareket kabiliyetlerine etki etse de neden olabileceği farklı sorunlar vardır.
Epilepsi, tekrarlayan nöbetlere neden olan nörolojik bir hastalıktır. Epilepsi nöbetleri beyinde ani elektriksel aktivitelere neden olur.
Baş ağrıları her yaştan insanın mustarip olduğu ve birçok çeşidi olan bir durumdur. Bu yazı, 10 farklı baş ağrısını tipi hakkında bilgi vermeyi amaçlamaktadır.
Yapılan yeni bir araştırmanın bulgularına göre aerobik yapmak, demansa (bunamaya) karşı beyne yardımcı olabilmektedir. Genel olarak egzersiz yapmanın da Alzheimer veya demans riskinin azalmasına yardımcı olduğu bilinmektedir.
Multiple Skleroz (MS), ilerleyici ve immün sistem aracılı bir hastalıktır. Bu durum vücudunuzu sağlıklı tutmak için tasarlanan sistemin yanlışlıkla vücudunuzun günlük işlevler için hayati önem taşıyan bölümlerine saldırdığı anlamına gelir.
Düşük karbonhidrat ve ketojenik diyetlerin sağlığa çeşitli faydalarının bulunduğu bilinmektedir. Düşük karbonhidrat ve ketojenik diyetlerin, kilo kaybına ve diyabeti yönetmeye yardımcı olmalarının yanında belirli nörolojik
Hidrosefali, beyinde ve beyin çevresinde aşırı sıvı birikmesi sonucu kafatasının büyümesine ve basınç artışına neden olmaktadır. Hastalığın ismi “su” ve “kafa” anlamına gelen Latince sözcüklerden oluşmakta ve “beyindeki su” olarak da bilinmektedir.
Teknoloji, insan hayatına sayısız fayda sağlamasının yanı sıra birtakım sorunlar da yaratmıştır. Dijital cihazların günümüzde hızla yayılmasıyla birlikte insanlar “dünya” ile bağlantıda kalabilmek adına sosyal medyayı devamlı biçimde kullanmaktadır.
Erken kalkma alışkanlığı hem psikolojik hem de fiziksel olarak insanları olumlu etkiler. Erken kalkan insanlar genellikle daha mutlu, proaktif ve geç uyuyan insanlardan daha üretkendir.
Beyniniz vücudunuzun kontrol merkezi olarak kalbinizin atmasını, ciğerlerinizin nefes almasını, düşünmenizi ve daha birçok görevi sağlayan önemli bir organdır.
Beyin atrofisi, başka bir adıyla serebral atrofi; nöron adı verilen beyin hücrelerinin kaybı ve bu duruma bağlı küçülmesidir. Atrofi ayrıca hücrelerin iletişim
Beyin anevrizması, beyindeki bir kan damarında olan çıkıntı veya balonlaşmasıdır. Sızdırması veya yırtılması sonucunda..
Karpal tünel, avcun iç tarafında kemikler ve bağlarla çevrili bir geçittir. Medyan sinirin sıkışması sonucu el ve kolda uyuşma, karıncalanma ve güçsüzlük gözlemlenebilir.
Beyin pili ameliyatında, beyninizin belirli bölgelerine elektrotlar yerleştirilir. Bu elektrotlar, anormal impulsları düzenleyen elektriksel impulslar üretir veya elektriksel impulslar beyindeki belirli hücreleri ve kimyasalları etkileyebilir.
Epilepsi nöbeti, diğer bir adıyla sara krizi; beyin işlevinin sinir hücrelerinde geçici olarak meydana gelen anormal elektriksel aktivite sonucu bozulması ile oluşan nörolojik bir hastalıktır.
Bazı bilim insanları Covid’un akciğerlere değil beyne zarar vererek solunum yetmezliğine; baş ağrısı, felç ve nöbet gibi diğer belirtilere ve ölüme neden olduğundan şüpheleniyor.
Parkinson hastalığı ilerleyen bir hastalıktır dolayısıyla hayatınızı aniden değiştirmeyecektir. Bunun yerine günlük hayatınızdaki aktivitelerinizde yaşayacağınız zorluklarla başa çıkabilmek için
Epilepsi nöbeti olarak da bilinen sara nöbeti, vücudunuzun kontrolünü kaybederek sarsılmaya başlamasına sebep olan bir hastalıktır ve nöbet sırasında bilinç kaybı yaşanması muhtemeldir.
Baş dönmesi; sallanma, sersemlik veya kişinin üzerinde bulunduğu zeminin hareket ettiğini sanması gibi belirtilere neden olabilecek bir durumdur. Her yaşta meydana gelebilmesine ve doktorlara sık danışılan şikayetlerden
İyi huylu beyin tümörleri normal hücrelerdeki bölünme ve büyüme aşamalarını izlemeyip, kontrolsüzce çoğalan bir hücre topluluğuna dönüşürler. Çoğu iyi huylu beyin tümörü CT veya MRI gibi beyin taramaları ile tespit edilebilir.
Menenjit, beyninizi ve omuriliği çevreleyen zarların (meninksler) iltihaplanmasıdır. Menenjitin şişmesi tipik olarak baş ağrısı, ateş ve boyun tutulması gibi semptomları tetikler.
Zona, ağrılı bir döküntüye neden olan viral bir enfeksiyondur. Zona vücudunuzun herhangi bir yerinde ortaya çıksa da genellikle gövdenin sol veya sağ tarafını saran tek bir kabarcık şeridi olarak görülür.
Migrende aura, tipik olarak gerçek ağrı oluşmadan önce ortaya çıkan garip hislerle karakterize nörolojik bir rahatsızlıktır. Bazı türleri, inme veya beyin tümörü gibi nörolojik olayların veya durumların semptomlarını taklit edebilen çeşitli aura türleri v
Demans, hafıza, düşünce ve sosyal yetenekleri etkileyen bir grup belirtiyi günlük yaşamınıza müdahale edecek kadar ciddi bir şekilde tanımlar. Spesifik bir hastalık değildir, ancak birkaç farklı hastalık bunamaya neden olabilir.
Ensefalit olarak da bilinen beynin iltihaplanmasının birkaç neden vardır, ancak en yaygın olanı viral bir enfeksiyondur. Ensefalit genellikle ateş ve baş ağrısı gibi hafif grip benzeri belirti ve semptomlara neden olur veya hiç semptom göstermez.
Kas güçsüzlüğü genellikle egzersiz eksikliği, yaşlanma, kas yaralanması veya hamilelikten kaynaklanır. Diyabet veya kalp hastalığı gibi uzun süreli durumlarda da ortaya çıkabilir.
Küme tipi baş ağrısı nadir görülmesine rağmen en ağrılı baş ağrısı türlerinden biridir. Ağrı o kadar şiddetli olabilir ki hastanın bu ağrıya dayanması kimi zaman çok güç olabilir.
Uyuşma ve karıncalanma hissi, MS hastalığının en yaygın semptomlarından ikisidir. Hastalığın ilk belirtileri arasında yer alırlar ve teşhisinde önemli rol oynarlar.
Demans; hafıza, düşünce ve sosyal yetenekleri etkileyen belirtileri olan bir hastalıktır.
9 ay süren hamilelik dönemi, sağlıklı kadınlar için de zorlu geçebilirken epilepsi hastalığı olan anne adayları ve bebek için riskli bir dönemi ifade ediyor…
Beynin kan akışının azalması yada aniden kesilmesi sonucu beyin dokusunun beslenme ve oksijenlenmesi bozulur. Bu nedenle ortaya çıkan tabloya inme yada felç denir. Etkilenen beyin hücreleri dakikalar içinde ölmeye başlar.
Migren çoklu semptomlara neden olabilen nörolojik bir durumdur. Semptomlar bulantı, kusma, konuşma güçlüğü, uyuşma, karıncalanma hissi ve ışık ile sese duyarlılığı içerebilmektedir.
Epilepsi nöbetleri birçok farklı şekilde olabilir ve bu nöbetler bireyler farklı şekillerde etkileyebilir.
Miyopati, kas dokularını etkileyen hastalıklardır. Kas hastalıkları zayıflık, iltihaplanma, spazmlar ya da felç ile sonuçlanabilir.
Uyku apnesi, uyku sırasında solunumun yavaşladığı veya durduğu, nispeten yaygın, potansiyel olarak ciddi bir uyku bozukluğudur.
İlk olarak Aralık 'da Çin'de tespit edilen ve o zamandan beri dünyanın diğer bölgelerine yayılan koronavirüs
Migren ağrılarına genellikle bulantı, kusma, ışığa ve sese aşırı duyarlılık eşlik eder.
Merkezi sinir sisteminin kronik bir hastalığı olan MS Hastalığı - Multiple Skleroz'un dünya çapında 2,5 milyondan fazla insanı etkilediği tahmin edilmektedir.
Parkinson hastalığı, beyindeki nöronların işlev bozukluğu sonucu ortaya çıkan kronik ve ilerleyici giden hareket bozukluğuna
Uyku apnesi, uyurken nefesinizin tekrar tekrar durakladığı bir durumdur.
Çoğu insan zaman zaman baş ağrısı çeker. Ancak baş ağrınız uzun sürüyorsa, kronik günlük baş ağrılarınız olabilir.
Multipl skleroz (MS) nörolojik bir durumdur. Erişkinlerde santral sinir sistemini en sık etkileyen hastalıklardan birisidir. Dünyada yaklaşık milyon kişiyi etkilemektedir.
Alzheimer Hastalığı demansın (bunamanın) en sık nedeni olup geri dönüşü olmayan ilerleyici bir hastalıktır. Bunama zihin işlevlerinde kaybı niteleyen bir kelimedir.
EMG, sinir ve kasların aktivitesinin elektriksel potansiyellere dökümante edilerek incelenen bir yöntemidir. Duyu ve motor sinirler elektriksel olarak uyarılarak dalgalar elde edilir.
Demans hastalığı (bunama), zihinsel becerilerin hastalık nedeniyle zayıflaması durumudur.
Zona olarak bilinen herpes zoster hastalığı, su çiçeği hastalığı sonrasında bazı sinir köklerinde uyku durumunda olan varisella zoster virüsünün çeşitli nedenlere bağlı olarak tetiklenmesi ile ortaya çıkan viral bir hastalıktır.
Zonanın oluşumunda altta yatan mekanizma genel olarak kişinin bağışıklık sisteminin fonksiyonlarının olumsuz yönde etkilenmesidir. Bağışıklığı sağlam olan kişilerde zona rahatsızlığı gelişmesi nadir karşılaşılan bir durumdur. Kötü huylu bir seyir izleyebilen bu rahatsızlık birçok farklı belirti ile kendisini gösterebilir.
Varisella Zoster Virüsü’nün etken olduğu, genellikle belirli bir bölgeyle sınırlı veziküler lezyonlar ile seyreden sekonder enfeksiyondur. Bu virüs; çocukluk ve diğer küçük yaş grubu bireylerde ilk karşılaşmada su çiçeği adı verilen bir hastalık tablosunu oluşturur. Su çiçeğinin geçmesi ile virüsler sinir sisteminde yıllar boyu uyku halinde bekleyebilir. Zona, uyku halindeki virüslerin tekrar aktive olması ile oluşan bir hastalıktır. Virüslere bağlı oluşan hastalıklardan biri olan zona, ağrı ve yanma hissine neden olan kırmızı renkli deri döküntüsü ve su kabarcıkları ile karakterizedir.
Oluşan döküntüler genel olarak vücudun bir yarısında oluşma eğilimindedir ve gövde, boyun ve yüz hastalığın belirtilerinin en sık meydana geldiği vücut alanlarıdır. Zona vakaları yaklaşık olarak hafta içerisinde gerileme eğilimindedir.
Zona, 50 yaş üzerinde daha sık olmakla birlikte her yaşta görülebilir. 80 yaşın üzerindekilerin yaklaşık yarısı yaşamı boyunca en az bir kez zona geçirmiştir. Su çiçeği aşısı zona sıklığını azaltmamıştır. Hastaların büyük bir bölümünde herhangi bir bağışıklık sorunu bulunmaz. Bununla birlikte bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde daha sık görülür.
Zona, sık olmamakla birlikte tekrarlayabilir. Hastaların yaklaşık %4’ünde ikinci bir atak ortaya çıkar. Özellikle bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde zona nüksleri daha sık görülür.
Zona hastalığı uyku halindeki virüslerin tekrar aktive olması sonucu oluşur. Üzerinde bulunduğu sinirin etkili olduğu cilt bölgesinde bölgesel bir iltihaplanma ve döküntü gelişimine neden olur. Ağrı bu bölgedeki iltihaplanma ile etkilenen sinir hücreleri vasıtası ile hissedilir.
Zona hastalığını tetikleyebilecek birçok faktör mevcuttur:
Zonanın tekrar tekrar oluşmasındaki asıl neden günümüzde henüz tam olarak ortaya konulabilmiş değildir. Özellikle kişinin bağışıklığını etkileyen çeşitli durumlar zonanın tekrar etmesindeki en önemli faktörlerden biri olarak değerlendirilir. Kanser hastalığının tedavi planlaması dahilinde kemoterapi ve radyasyon (ışın) tedavisi alan bireylerde vücut savunması olumsuz yönde etkilenir ve zona hastalığı oluşabilir. HIV virüsüne bağlı oluşan AIDS hastalığına sahip bireyler, organ nakli yapılmış ve reddin engellenmesi için bağışıklığı baskılayıcı ilaç kullanan kişiler ve yüksek dozda kortikosteroid yapıda ilaç kullanan kişiler, bağışıklık sisteminin olumsuz olarak etkilendiği grupta yer alırlar.
Diğer açılardan sağlıklı kişilerde genellikle belirli bir yerle sınırlı, daha az ağrılı olurken, yaşlı hastalarda ve bağışıklık sistemi baskılanmış olan kişilerde hastalık daha şiddetli seyreder.
Zona hastalığı ilk başta ateş, baş ağrısı ve halsizlik gibi şikayetler ile kendisini gösterir. Zonanın çıkacağı bölgede önce kaşınma, batma, bazen ağrı gibi anormal deri duyuları olur. Bu dönemde, kas ağrısı, kalp ağrısı, böbrek ağrısı, apandisit, migren gibi ağrıya yol açabilecek durumlarla karışabilir. Bu belirtileri takiben gün içerisinde ağrılı ve ödemli kızarık kabarıklıklar oluşur ve kısa süre sonra grup şeklinde küçük su kabarcıkları gelişir. Bu döküntülerde yanma hissi belirgindir.
Gençlerde sıklıkla toraks bölgesi (gövde üst kısım), yaşlı kadınlarda sakral bölge (kuyruk sokumu), yaşlı erkeklerde ise göz çevresinde etkilenir.
Lezyonlara bazen delici bir karakteri olan ağrının eşlik etmesi tipiktir. Ağrı gençlerde hafiftir, bazen hiç bulunmayabilir. Yaşlılarda ise hemen her zaman ağrı bulunur ve şiddetlidir.
Bağışıklık sistemi normal olan bireylerde tüm lezyonlar hafta içinde geriler. Gerileyen lezyonların yerinde genellikle iz kalmaz. Ağrı genellikle döküntü ile birlikte gerileme eğilimindedir. Ancak bazen inatçı ve kronik seyreden postherpetik nevralji dediğimiz ağrı görülebilir. Bu durumda Nöroloji ya da Algoloji uzmanlarının önereceği tedaviler faydalı olabilmektedir.
Postherpetik nevralji gelişimi açısından risk oluşturan faktörleri şöyle sıralayabiliriz:
Zona hastalığı yüz, göz, sırt ve kalça bölgesini etkileyebilir:
Zona genellikle gövde ve sırtın bir bölümünde meydana gelen bir rahatsızlık olmasına rağmen tek taraflı olarak yüzü de tutabilir. Bu olguların önemli bölümünü yaşlı erkekler oluşturur. Özellikle yüz bölgesinde kulağa yakın bölgede oluşan lezyonlar işitme kaybı ve yüz kaslarının etkilenmesi gibi önemli sağlık sorunlarına ilerleyebileceği için dikkatli olunmalıdır.
Göz çevresinde oluşan zona hastalığı, oftalmik herpes zoster olarak isimlendirilir ve bu rahatsızlığa sahip bireylerin yaklaşık olarak %10’unu etkileyen bir durumdur. Göz kapağı, alın ve burnun üst taraflarında oluşan döküntüler sebebiyle gözde batma, ağrı, yanma, ödem ve bulanık görme gibi çeşitli problemler görülebilir. Döküntünün kaybolması sonrasında gözde ağrı hissinin devam etmesi hastalık esnasında göz ile ilgili sinirlerin etkilenmesine bağlıdır. Zaman içerisinde bu ağrı hissinde gerileme meydana gelebilir.
Gözde oluşan zona hastalığına tedavi verilmemesi halinde uzun dönemli görme kaybı ve korneada kalıcı hasar gibi ciddi durumlar meydana gelebilir. Göz ile ilgili belirtilere sahip zona hastalarının bu belirtiler konusunda bilinçli olmaları ve en kısa sürede tıbbi destek almaları önerilir. Tedaviye belirtilerin oluşumunu takiben ilk 72 saat içerisinde başlanması, istenmeyen olumsuz durumların önüne geçmek adına atılabilecek adımların başında gelir.
Yüzün bir yarısında göz ve çevresini içine alan ve saçlı deri tepe bölgesine kadar uzanan döküntü ile birlikte şiddetli ödeme bağlı gözün kapanması oldukça tipiktir. Döküntüye kulak önünde lenf bezi şişliği eşlik edebilir.
Kulak da göz gibi zona hastalığına bağlı olarak tutulabilen bir diğer duyu organıdır. İşitme kaybı, tek kulakta meydana gelen yoğun ağrı, baş dönmesi ve tat kaybı gibi belirtiler kulakta zonaya bağlı olarak ortaya çıkan Ramsay Hunt Sendromu adı verilen bir hastalık tablosunun özellikleri arasında yer alır ve bu durum da acil olarak tedavi gerektirmesi nedeniyle önem arz eder.
Yüz zonası, ortalama hafta süren gövde zonasına göre daha uzun sürede geriler.
Ağız bölgesinde ortaya çıkan zona lezyonları oldukça ağrılı olabilir. Bu lezyonlar aynı zamanda kişinin beslenmesini zorlaştırır.
Zona döküntüleri genellikle gövde üst kısım ve bel çevresi hizasında meydana gelme eğilimindedir. Sırtta oluşan zona lezyonları bir hat şeklinde alt sırt bölgesinin bir tarafında ortaya çıkar. Sırt bölgesi dışında zona hastalığı lezyonları kişinin kalça bölgesinde de meydana gelebilir. Diğer bölgelerin aksine kalçada oluşan lezyonlarda ani olarak kaşınma, karıncalanma ve ağrı hissi duyulabilir.
Klasik, sınırlı zona lezyonlarının bulaşıcılığı düşüktür. Su çiçeğindeki damlacık yoluyla bulaşma zonada beklenen bir durum değildir. Ancak aktif su kabarcıklarının içinde bulunan virüsler bulaşıcı olduğu için temas yoluyla bulaşma nadiren de olsa görülebilir. Lezyonlar kuruyup kabuklandıktan sonra bulaşıcılık tamamen kaybolur.
Varisella Zoster Virüsü’nün daha önce bu virüs ile karşılaşmamış bireylere geçmesi halinde bu bireylerde su çiçeği hastalığının gelişimi ile sonuçlanabilir.
Varisella Zoster Virüsü’nün bulaşması hastalık sırasında ortaya çıkan lezyonların içeriği ile temas sonrasında gerçekleşebileceğinden lezyonlara temas edilmemesi ve el hijyenine önem verilmesi önerilir.
Zona hastaları özellikle bağışıklığı baskılanmış veya gebe olan kişilerin yanında bulunmaktan kaçınmalıdır.
Zona hastalığının tanısı genel olarak bu rahatsızlığa bağlı oluşan tipik lezyonların görülmesi ve klinik belirtiler ışığında gerçekleştirilir. Aynı zamanda tanıda zorlanıldığında kullanılabilen bazı tetkikler de mevcuttur. Tzanck testi, lezyonların içeriğindeki sıvının mikroskop altında incelenmesi ve çok çekirdekli dev hücrelerin tespit edilmesini tanımlayan tetkiktir. Zona tanısı için başvurulabilecek bir diğer tanı yöntemi de kişide bu virüse karşı oluşturulan antikorların düzeyinin tespit edilmesidir. PCR testi zona tanısı için en güvenilir tetkiktir ve bu test vasıtası ile kişinin lezyonlarında virüse ait kalıtım materyali olup olmadığı incelenebilir.
Zona tedavisinde Asiklovir/Valasiklovir/Brivudin etken maddeli antiviral ilaçlar reçetelendirilir ve bu ilaçların kullanımını takiben lezyonların gerilemesi hızlanır ve ağrı hissinin kontrolü sağlanabilir. Antiviral ilaçlar dışında oluşan ağrı ve ödem kontrolü için antienflamatuar ilaçlara başvurulabilir. Uzun dönemli ve şiddetli ağrı hissinde ise narkotik ağrı kesiciler, nöbet engelleyici ilaçlar ve cilt üzerine uygulanabilen anestezik ilaçlar hekimler tarafından reçetelendirilebilir. Antihistaminik grubu ilaçlar zona hastalığında ortaya çıkan kaşıntının giderilmesinde etkilidir.
Zona hastalığı birkaç hafta içerisinde düzelme eğiliminde olan bir rahatsızlıktır. Tedaviye rağmen 10 gün içerisinde belirtiler ve şikayetlerde bir düzelme olmaması halinde hekiminize tekrar başvurmanız önerilir.