cariyeyle nikahsız ilişki caiz mi / Cariye ile ilişki neden caiz?

Cariyeyle Nikahsız Ilişki Caiz Mi

cariyeyle nikahsız ilişki caiz mi


Sual: Cariye ve köle nedir?
CEVAP
Cariye, kadın köle demektir. Köle de cariye de alınıp satılırdı. Mesela ilk müezzin Bilal-i Habeşi hazretleri de bir köleydi. Köle, azat edilince hür insan olurdu. Köle kadınların hukukî durumu hür kadınlardan farklıydı. Hür kadının yüzü ve elleri hariç her yeri kapalı iken, cariyenin, kol ve başı, dizden altı açık dursa günah olmazdı. Kölelik asırlardır olan bir şeydir. İslamiyet’in bu husustaki hükümleri, Yunan ve Roma’da görülen kölelikten çok farklıdır. Köleliği İslamiyet kurmamıştır. Üstelik her fırsatta kölelerin azat edilmesini ve onlara iyi muamele yapılmasını emreder. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Kölelere iyilik edin!) [Nisa 36]

(Yanlışlıkla bir adam öldürenin, bir köle azat etmesi gerekir.) [Nisa 92]

(Yemin kefareti için, on fakiri yedirmek veya giydirmek yahut bir köle azat etmek gerekir.) [Maide 89]

(Bedel vererek kölelikten kurtulmak isteyenlerin bedellerini kabul edin!) [Nur 33]

(Savaşta alınan esirlere iyilik edin veya fidye alarak bırakın!) [Muhammed 4]

Celaleyn tefsirinde, (İyilik edin demek, esirleri karşılıksız olarak serbest bırakın demektir. Fidyeden maksat da, malla veya esirleri değişmek sûretiyle serbest bırakın demektir) buyuruluyor. Savaşta alınan esirler, fidyeyle de serbest bırakılmazsa, canımızı ve malımızı almaya gelen bu düşmanlara, (İsterseniz köle olarak kalabilirsiniz) deniyordu. Kabul edenler de köle oluyor. Böyle cana ve vatana kasteden bir düşmanı öldürmeyip, kendi rızasıyla köle olarak kullanmak normal değil midir? Şimdi ülkeleri işgal edilen, kültürleri erozyona uğratılan, yer üstü ve yer altı kaynakları sömürülen milletler çoktur. Bugün ekmek parası için kölelik yapanlar az mı?

İslamiyet, normal insanı köle yapmıyor. Vatana, cana, mala ve namusa kasteden düşman esir alındığında, öldürülmeyip, o da razı olursa köle oluyordu. Ayrıca dinimiz, köleyi azat etmek için çeşitli yollar koymuş ve köle azat etmeyi ibadet olarak bildirmiştir. Mesela Ramazan orucunu veya yeminini bozanın, bunun kefareti olarak, varsa bir köle azat etmesi gerekir. Dinimizin köleye verdiği hakkı, gayrimüslimler kendi halkına bile tanımıyor.

Zenci cariye Ümmi Eymen’in oğlu Üsame bin Zeyd, 18 yaşında, birlik komutanı olmuştu. Babası Zeyd bin Harise de köleydi. Rum ordusuyla savaşırken İslam ordusunun komutanıydı. Bu da, İslamiyet’in, ırk, renk, zengin fakir, genç yaşlı ayırmayıp, liyakate önem verdiğini göstermektedir.

Dinimizde kölenin hakkı çok mühimdir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Azat edilen kölenin her uzvu için, azat edenin o uzvu cehennemden azat olur.) [Buhari]

(Kölelere yediğinizden yedirin, güç iş vermeyin ve onları hiç üzmeyin.) [Ebu Davud]

(Kölesine kötü davranan Cennete giremez.) [Tirmizi]

(Köle günde 70 hata işlese de affedin!) [Ebu Davud]

(Cennete ilk girecek olanlar, şehitler, efendisine hizmet ve Rabbine ibadet eden köleler ile kalabalık aileye malik olan iffet sahibi fakirlerdir.) [Tirmizi]

Bir batılı ilim adamının basında yer alan itirafı:
En önemli Ortadoğu uzmanlarından kabul edilen, Fransa’da Aix-en-Provence Üniversitesi'nde Siyasi ve Kültürel Antropoloji dersi veren, Fransız siyaset bilimcisi Bruno Etienne şöyle diyor:
“Osmanlı İmparatorluğundaki köleler, bugünün sözde özgür bireylerinden daha çok özgürlüğe sahiptiler.” (Yeni Şafak, 21.10.2002)

Cariye hukuku
Sual:
Cariye hukuku hakkında yeterli bilgi verilebilir mi? Cariye nasıl oluyor? Cariye ile nikâhsız beraber olunabiliyor muydu?
CEVAP
Kadın köleye cariye denir. Bir âyet-i kerime meali:
(Eğer velisi olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla evlenmekte, onlara haksızlık yapmaktan korkarsanız, onlarla değil de hoşunuza giden başka kadınlarla ikişer, üçer ve dörder evlenebilirsiniz. Eğer aralarında adaletsizlik yapmaktan korkarsanız, bir tane almalısınız ya da sahibi olduğunuz [cariyeler] ile yetinmelisiniz. Sapmamanız için en uygun olan budur.) [Nisa 3]

Cariye,savaşta düşmandan esir alınıp, Dar-ül-İslam’a getirilmiş olan kâfir kadını demektir. Savaşta esir alınmayan bir insanı satmak ve satın almak caiz değildir. (S. Ebediyye)

Dar-ül-harbde cariye olmaz. Savaşta düşmandan esir alınırsa cariye olur. (Dürer ve Gurer)

Helal kılınmıştır
Cariye’ye mülk-i yemin denir ki, sağ elin mülkü demektir. (İslam Ahlakı)

Sağ elin mülkü demek, meşru hak sahibi demektir. Yani istediği gibi kullanmaya yetkisi vardır. Satabilir, hediye edebilir. Hürriyetine kavuşturabilir. Hürriyetine kavuşturduktan sonra ise ancak nikâhla evlenebilir.

Köle ve cariye, mülk sahibi olamadığı için zekât ve hacdan muaftır. (Ş. İslam Ans.)

Nisa suresinin, (Evli kadınlar da size haram kılındı. Sahip olduğunuz cariyeler müstesna) mealindeki 24. âyeti, Eshab-ı kiramın, kocaları bulunan, esir alınmış kadınlarla ilişki kurmaktan çekinmeleri sebebiyle nazil olmuştur. (Sağ elinin malik olduğu cariyeleri) ifadesi ile Allahü teâlâ, Resulullahın ümmetine mutlak olarak cariyeleri helal kılmıştır. (Kurtubi)

Davud aleyhisselam 100 nikâhlı hanımı ve 300 cariyesi vardı. Oğlu Süleyman aleyhisselam ise, 300 nikâhlı hanımı ve 700 de cariyesi olmuştur. (Kurtubi, Şir’at-ül-İslam şerhi)

Bir erkeğin dört karısı ve bin cariyesi olsa, başka bir cariye satın almak dileğinde biri onu kınasa, o kimsenin küfründen korkulur, çünkü yaptığı iş meşrudur. Ama hanımını gücendirmemek için vazgeçerse sevaba girer. (Redd-ül-muhtar)

Osmanlı memleketlerinin büyük sülalelerinde, sultan hanımların çoğu esirlerdendi. Kölesini kendine damat yapmış ve cariyesini nikâhla kendine zevce edip, mal ve mülküne varis kılmış, binlerce Müslüman vardır. Bir Müslüman, köle ve cariye satın aldığı zaman, onun yiyeceği, giyeceği ve diğer ihtiyaçları ve muamelattaki hukukunun bütün mesuliyetleri hep bu kimseye ait olur. Köle ve cariyesini yedirmek, içirmek, giydirmek ve gönlünü hoş tutmak mecburiyetindedir. Onları asla dövemez, yapamayacakları iş veremez ve hakaret edemez. İslamiyet’te, köle azat etmek en büyük ibadettir. Öyle büyük günahlar vardır ki, ancak köle azat etmekle affolunur. (C. Veremedi)

Geçici haram olan kadınların yedincisi, hür kadınla evliyken, cariyeyle de nikâhlanmaktır. Cariyeyle nikâhlıyken, hür kadınla da evlenmek caizdir. Hanımından ve cariyesinden başka bir kadınla beraber olmak caiz değildir. (S. Ebediyye)

İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ dörde kadar kadını nikâhla almayı ve sayısız cariye kullanmayı mubah etmiştir. (1/191)

Hadis imamlarından İmam-ı Taberani ve İmam-ı Beyheki şöyle bildiriyorlar: Abdullah ibni Abbas hazretleri buyuruyor ki: Nisa suresinin (Analarınız, kızlarınız… size haramdır) mealindeki 23. âyet-i kerime geldikten sonra, müta nikâhı [para karşılığı geçici nikâh] haram edildi. Müminun suresinin (Ancak hanımlarınız ve sahip olduğunuz cariyeleriniz helaldir) mealindeki 6. âyet-i kerimesi, müta nikâhını haram ediyor, çünkü bu âyet-i kerime, yalnız zevcelerle cariyelerin helal olup, başkalarının haram olduğunu bildiriyor. (Hucec-i katiyye)

Dar-ül-harbde de, yani dünyanın her yerinde, Müslüman erkeğin, hanımından ve kendi cariyesinden başka, Müslüman olsun veya kâfir olsun, bir kadınla ilişkiye girmesi haramdır, büyük günahtır. Başkasının cariyesinin başına, kollarına, ayaklarına bakmak caizse de, bunlarla da zina haramdır. Bugün, dünyanın hiçbir yerinde, dine uygun cariye yoktur. (İ. Ahlâkı)

Cariye çeşitleri:

Ümm-i veled:
Çocuğunun kendi efendisinden olduğunu söyleyen, efendisinden çocuk doğurmuş cariye.

Müdebber:
Hürriyetine kavuşması, efendisi tarafından kendisinin ölümü şartına bağlı kılınan köle.

Mükatebe:
Bir bedel karşılığında azat edilmek üzere efendisiyle anlaşma yapmış olan köle.

Bir kimse, müdebbere cariyesini veya ümm-i veledini azat etmeden kendisine nikâhlasa, bu nikâh sahih olmaz. (Mecmua-i Zühdiye)

Müdebber cariye ile efendisinin cima etmesi caizdir. (Kurtubi)

Cariye gebe iken efendisi ölürse, doğurduğu azat olmaz. (Mebsut)

Bir kimse, kendi mükâtebe cariyesine defalarca cima etse, sadece bir mehir lâzım gelir. (Hindiyye)

Mükâteb
cariye satın alıp bunu kendisine nikâhlasa, bu nikâh sahih olmaz. Eğer cima etmişse mehrini öder. (Kadıhan, Hindiyye)

Mükâteb,
yani bir bedel karşılığında azat edilmek üzere efendisiyle anlaşma yapmış olan köle veya cariyeyi, bir an önce hürriyetine kavuşturmak için ona zekât verilebilir. Fakat bir kimse, kendi mükâteb köle veya cariyesine zekât veremez, çünkü bunun faydası kendisine dönmüş olur. (B. İslam İlm.)

Efendisinden çocuğu olan cariyeye ümm-i veled denir. Ümm-i veled olan cariye diğer cariyeler gibi satılamaz ve hibe edilemez. Efendisi vefat edince azat olur. (Nimet-i İslam)

Bir cariyeyi, hür olan bir kadının üzerine nikâhlamak caiz değildir. Müdebbere ve ümm-i veled cariyenin nikâhları da, hür kadın üzerine caiz değildir. (Hindiyye)

Bir hadis-i şerif meali:
(Efendisinden çocuğu olan cariye, efendisi ölünce hür olur.) [İ. Mace, Hâkim]

Cariyenin avret yeri
Erkek, kendi cariyesinin bütün bedenine bakabilirse de, başkasının cariyesinin yalnız yüzlerine, başlarına, göğüslerine, kol ve baldırlarına, saçlarına bakabilir. (Müslim şerhi)

Bir hadis-i şerif meali:
(Satın alacağı cariyenin avret yeri hariç, her yerine bakmak caizdir.)
[Beyhekî]

Erkek, hanımına ve cariyesinin de baştan aşağı her yerine bakabilir. (Rıyad-ün-nasihin)

Bir hadis-i şerif meali:
(Hanımından ve cariyenden başkasına avret yerini gösterme
!) [Tirmizî, Ebu Davud, İbni Mace]

Kadının kocasının, cariyenin de efendisinin avretine bakması aynı şekilde caizdir. (Kurtubi)

Cariyenin avret yeri, erkeğinki gibi olup, sırtı ve karnı da avrettir. Cariyenin, kadın olan efendisinin göbeğiyle dizi arasına bakması ve dokunması haramdır. (Tergib-üs-salat)

Bir hadis-i şerif meali:
(Cariyenin avret mahalli dizleri ile göbek arasıdır.)
[Beyhekî]

Mümin bir kadının, kendisinin cariyesi olması hali müstesna müşrik bir kadının önünde bedeninin herhangi bir tarafını açması helâl değildir. (Kurtubi)

Bir hadis-i şerif meali:
(Şarkıcı cariye alıp satmayın, parası haramdır.) [Beyhekî]

Ebu Bekr bin el-Arabîye göre kişinin kendi cariyesinin söylediği şarkıyı dinlemesi caizdir. (Kurtubi)

Cariyelerin Resulullahın evinde şarkı söylemeleri, seslerinin avret olmadığını göstermektedir. (İhya)

Cariyenin sesinin, hür kadınlar gibi haram olduğunu bildiren âlimler de vardır. (İbni Abidin)

Cariye saçları ve kolları açık olarak namaz kılabilir. (Hindiyye)

Nikâhla ilgili hükümler
Haramdan kaçınmak nikâhsız da mümkün olur. Cariye alırsa nikâh gerekmez. (Redd-ül-muhtar)

Cariyelik bağı, nikâh bağından daha kuvvetlidir. Kuvvetli varken zayıfa bakılmaz. (El İhtiyar)

Nikâhla cariye bir araya gelemez. Nikâhlı olan bir kimse, karısını cariye yani mülk edinemez. Aksi de böyledir. Yani bir kimse, cariyesini nikâhlayamaz. (Redd-ül-muhtar)

(Sahip olduğunuz mümin cariyelerinizden) demek, başkasının cariyesi ile evlenmek içindir. Kişinin kendisine ait cariye ile nikâhlanmasının caiz olmadığı hususunda sözbirliği vardır. (Kurtubi)

Bir hadis-i şerif meali:
(Cariyesini azat ettikten sonra, onunla evlenen kimse için iki ecir vardır.) [Taberani]

Biriyle yapılan nikâh akdi, mülkiyeti altında bulunan cariye ile cima etmeyi haram kılar. (Kurtubi)

Hür kadın üzerine, cariyeyi nikâhlamak caiz değildir. Önce cariyeyi nikâhlayıp, sonra da hür kadını nikâhlarsa, ikisinin de nikâhı sahih olur. (Hindiyye, Nimet-i İslam)

Hür kadınla evlendikten sonra edinilen cariyeyle, onu nikâhlamadan cima etmek caizdir, ama hür kadın üzerine nikâhla cariye almak caiz değildir. (Redd-ül-muhtar)

Efendisi cariyesini başka bir erkekle evlendirse, efendisi artık cariyesiyle birlikte olamaz. Bu hak, kocasına aittir. (Nimet-i İslam)

Eğer erkek, cima ettiği cariyenin kız kardeşini nikâhlasa nikâh sahih olur, fakat nikâh edilenle cima edilenden birini kendisine haram kılmadıkça, hiçbiriyle cinsi münasebette bulunamaz. (Dürer)

Kardeş olan iki cariyesiyle de cima etmiş olan şahıs, birini kendisine haram etmedikçe, diğeriyle cima yapamaz. (Kadıhan, Hindiyye)

Bir kimse, cima etmiş olduğu cariyesinin kız kardeşini kendisine nikâhlarsa, bu nikâh sahih olur, ancak artık cariyesi ile cima edemez. (Hindiyye, Bahr-ür-râık)

Cariyesiyle cima edenin, cariyenin kız kardeşiyle evlenmesi caiz değildir. (Kurtubi)

Esir alınan cariye hamile ise, doğuruncaya kadar cima edilmez. (Şir’at-ül-İslam şerhi)

Azat etmedikçe, efendisinin cima ettiği cariyesini nikâhlaması caiz olmaz. (Mecmua-i zühdiye)

Bir kimse, nikâhladığı bir cariyeyi de, iki talâkla boşadıktan sonra geri alamaz. Alırsa, bu cariyenin nikâhı helal olmadığı gibi, cariyesi olduğu halde, cima etmesi de helal olmaz. (Kadıhan, Hindiyye)

Efendisinin izni olmadan evlenmiş bulunan bir cariyeyle, efendisi cima etse veya onu şehvetle öpse, efendisi bu cariyenin nikâhlandığını bilsin bilmesin, cariyenin nikâhı fesh olmuş olur. (Hindiyye)

Bir kimse, dört cariyesinden birini azat etse, hangisini azat ettiğini bilemese, sonra bu cariyeyle nikâhlansa, onunla cima yapmasında bir sakınca yoktur. Çünkü eğer o, azat edilmişse yani hür ise, aralarındaki nikâh sahihtir. Eğer azat etmediği cariye ise, mülkü olması bakımından, o yine kendisine helaldir. (Mebsut, Hindiyye)

Bir kişi bir cariye satın alır, ona dokunur yahut öperse, babasına da, oğluna da haram olur. (Kurtubi)

Efendisi köleye bir cariyeyi mülk olarak verecek olursa, köle de kendi mülkü olduğu için, o cariye ile cima edebilir, çünkü kendi mülküdür. (Kurtubi)

Dört mezhepte de, cariyeyi mülk edinenin, istibrâdan yani bir hayz görmesinden önce cima etmiş olsa da, satması caizdir. (Mizan-ül-kübra)

Ganimet ehlinin, paylaşmadan önce, esir alınan cariyelerden birine cima etmesi caiz olmaz. (Mizan-ül-kübra)

Üç imama göre, satanın, muhayyerlik müddeti içinde cariyeyle cima etmesi caiz olup, satın alanınki caiz değildir. İmam-ı Ahmed’e göre ise, satanın da, alanın da cima etmesi caiz değildir. (Mizan-ül-kübra)

Müslümanın, mülkünde olan Yahudi ve Hristiyan cariyeyle cima etmesi caizdir. (Rıyad-ün-nasihin)

Mecusi ve putperest olan cariyeyi nikâh etmek caiz olmaz. (Hindiyye)

Erkek köle
Sual:
Eskiden erkeklerin kadın kölesi olduğu gibi, kadınların da erkek kölesi oluyormuş. Peki, dul bir kadının, erkek kölesiyle evlenebilme imkânı var mıydı?
CEVAP
Hayır, kölelikten azat etmeden onunla evlenemez. Kölesi bulunduğu sürece efendisi olan hanımla evlenmesi, aynen enişteyle evlenmesi gibi haramdır. Efendisi olan kadın, onu azat ederse, evlenebilir. Enişte de, baldızın ablasını boşarsa veya hanımı ölürse, baldızıyla evlenebilir.

Açık kadın cariye değildir
Sual:(Açık gezen kadın, cariye hükmündedir) diyenler oluyor. Cariye hükmünde olmak, cariyenin hakkına sahip olmak demek değil midir? O zaman, açık gezen kadınların, tesettüre riayet etmemeleri günah olmuyor mu?
CEVAP
İmanı varsa elbette günah olur. İkincisi, günümüzde cariye yoktur. Müslüman bir kadın, (Ben cariye hükmündeymişim, açık giyinebilirim) diyemez. Saç, kol ve bacaklarını açarsa günaha girer. Cariye, namazlarını başı, kolu açık kılabildiği hâlde, günümüzdeki hür kadınlar, namazlarını böyle açık kılamaz.

Mürted veya kâfir bir kadının, açık saçık gezmesi günah değildir. Hattâ onlara hiçbir şey günah değildir. Âhirette onlar, günahlarından dolayı değil, inanmadıklarından dolayı sorguya çekilir. İmansızlığın cezası da, sonsuz Cehennemdir. İman sahibi Müslümanlara ise, iğneden ipliğe her şey sorulur.

Her Müslümanın fıkhın dört kısmını, dar-ül-harbde de ahkâm-ı İslamiyye’ye uygun yapması lazımdır. Mesela, kâfir ve mürted kadınların avret yerlerine, başlarına, kollarına, bacaklarına bakmak, dar-ül-harbde de haramdır. (S. Ebediyye)

S. Ebediyye’deki bu hüküm, kâfir ve mürted kadınlarla, açık saçık gezen kadınların, cariye hükmünde olmadıklarını açıkça bildirmektedir. Çünkü cariyenin saçlarına, kollarına bakmak günah değildir. Bunlara bakmak günah olduğuna göre, onların cariye hükmünde olmadıkları pek açıktır.

Yine S. Ebediyye’de zayıf bir kavil olarak şunlar bildirilmektedir:
Halife Hazret-i Ömer, bir çalgıcı, şarkıcı kadına kırbaçla vurdu. Başörtüsü açıldı. (Allahü teâlânın haram ettiği şeye önem vermeyen kimse, İslam şerefini kaybetmiştir) buyurdu. Kadı Ebu Bekr-i Belhî, nehir kenarında başları ve kolları açık kadınların yanından geçerken, (Onlar kıymetsiz, hürmetsiz kadınlardır. İmanları olduğu şüphelidir. Dâr-ül-harb’deki kâfir kadınları gibidir) buyurdu. Kâfir gibi olan, mürted kadınlar, zâhir haberlere göre, dâr-ül-İslâm’da cariye olarak kullanılmaz. Nevadir haberlerine göre, dar-ül-İslam’da cariye olurlarsa da, mürted kadının, kocasına verilmesi için böyle yapılabilir. Çünkü nevadir haberleri zayıftır, güvenilemez. Ancak faydalı olduğu hâllerde kullanılabilir. Nevadir haberleri kullanılsa bile, İslamiyet’e önem vermeyen kadınların, İslam şerefini kaybedeceklerini, bunların dar-ül-İslam’da [İslamî hükümlerle idare edilen ve halifesi olan Müslüman ülkelerde] cariye gibi hürmetsiz, aşağı olup başlarına, kollarına şehvetsiz bakmanın caiz olacağını gösterir. (S. Ebediyye)

Şimdi dünyada dâr-ül İslam olan ülke yoktur. Bu bakımdan kâfir kadınları İslam ülkesine cariye olarak getirilemez. Sonuç olarak açık kadınlara dünyanın her yerinde ihtiyaçsız bakmak günahtır.

Nevadir haberleri zayıftır. Zaruret olmadıkça, bunlarla fetva verilmez. Bundan başka mürted kadın, nevadir haberlerine göre, dâr-ül-İslam’da cariye olacağı için, bunun kollarına, başına bakmanın caiz olması, bunun mülk edilerek vaty edilmesine sebep olmaz. Dâr-ül-İslam’daki genel ev kadınları da, böyle hürmetsiz iseler de, mülk olmaz, vatyleri zina olur. Dâr-ül-harbdeki kâfir bir kadın, dâr-ül-İslam’a [esir olarak] getirilmedikçe, cariye olamaz. (İslam Ahlakı)

Dünyada dar-ül-İslâm ülkesi olsa da, kâfir kadını oraya esir olarak getirmek gerekir. Böyle bir şey dünyada olmadığına göre, (Açık gezen kadın cariye hükmündedir, o kadına bakmak günah olmaz) demenin çok yanlış olduğu meydandadır. Bilerek veya bilmeyerek insanları günaha sokmak için söylenmiş bir sözdür.

Kur'an-ı Kerim - Diyanet İşleri Başkanlığı

Nisâ Suresi - 25 . Ayet Tefsiri

Ayet


  • وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِـعْ مِنْكُمْ طَوْلاً اَنْ يَنْكِـحَ الْمُحْصَنَاتِ الْمُؤْمِنَاتِ فَمِنْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْ مِنْ فَتَيَاتِكُمُ الْمُؤْمِنَاتِؕ وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِاٖيمَانِكُمْؕ بَعْضُكُمْ مِنْ بَعْضٍۚ فَانْكِحُوهُنَّ بِاِذْنِ اَهْلِهِنَّ وَاٰتُوهُنَّ اُجُورَهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ مُحْصَنَاتٍ غَيْرَ مُسَافِحَاتٍ وَلَا مُتَّخِذَاتِ اَخْدَانٍۚ فَاِذَٓا اُحْصِنَّ فَاِنْ اَتَيْنَ بِفَاحِشَةٍ فَعَلَيْهِنَّ نِصْفُ مَا عَلَى الْمُحْصَنَاتِ مِنَ الْعَذَابِؕ ذٰلِكَ لِمَنْ خَشِيَ الْعَنَتَ مِنْكُمْؕ وَاَنْ تَصْبِرُوا خَيْرٌ لَكُمْؕ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَحٖيمٌࣖ

    ﴿٢٥﴾

Meal (Kur'an Yolu)


﴾25﴿

İçinizden mümin ve hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan mümin câriye kızlarınızdan alabilir. Allah sizin imanınızı daha iyi bilmektedir. Birbirinizden türeyip gelmektesiniz. Öyleyse iffetli yaşamaları, zina etmemeleri, gizli dost tutmamaları şartıyla ve ailelerinin de izniyle onları nikâhlayın, mehirlerini de âdete uygun olarak verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınların cezasının yarısı gerekir. Bu (câriye ile evlenmek), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir; sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.

Tefsir (Kur'an Yolu)


Burada câriye olmayan kadınlar için kullanılan muhsan vasfı, “hür” mânasında, câriyeler için kullanılanı ise “iffetli, namuslu” mânasındadır (bk. Nisâ 4/24). Müminler hür ve müslüman kadınlarla evlenebilmek için gerekli bulunan maddî güce sahip olmazlarsa daha az bir masrafla câriye nikâhlayabiliyorlardı. Eşin hem gayri müslim hem de câriye olması ondan doğacak çocukları daha ziyade olumsuz etkileyeceği için hiç değilse mümin olması istenmiştir. Gayri müslim kadınlarla mümin erkeklerin evlenmelerini câiz görmeyen müctehidlere göre burada bir mesele yoktur; hür olsun, câriye olsun müminin evleneceği kadın mümin olacaktır. Ancak “Hür ve Ehl-i kitap olan gayri müslim kadınlarla mümin erkeklerin evlenmeleri câizdir” diyen müctehidler bu âyette hem hür kadınlar hem de câriyeler için geçen “mümin” vasfını şu şekilde te’vil etmek durumunda kalmışlardır: Kadın hür ve kitâbî ise onunla evlenmek câizdir. Burada “mümin” sıfatının kullanılması, müslüman erkeklerin genellikle mümin kadınlarla evlenmeleri vâkıasından kaynaklanmıştır. Ebû Hanîfe’ye göre câriyeler için kullanılan “mümin” sıfatı da böyledir ve mümin olmayan câriyelerle de evlenmek câizdir. Diğer müctehidler aynı âyette geçmiş olmasına rağmen hür kadınlar için “mümin”i te’vil etmiş, câriyeler için ise hakiki mânada almış ve “Mümin olmayan câriye ile evlenmek câiz değildir” demişlerdir. Doğrusu her iki sınıf kadın için de kullanılan “mümin” sıfatını aynı mânada almak, hükmü buna göre tesbit etmektir (gayri müslim kadınlarla evlenmenin cevazı için bk. Mâide 5/5; Mümtehine 60/10).

Câhiliye devrinde köle ve câriyeye insan nazarıyla bakılmadığı için İslâm’dan sonra da bunlarla evlenme konusunda isteksiz davranılacağı göz önüne alınmış, “feteyât” (genç kızlar), “ailelerinin (ehl) izni ile”, “birbirinizden türeyip gelmektesiniz, hepiniz aynı köktensiniz” gibi ifadelerle bu telakkinin kırılması istenmiştir. Câriyeler için Allah Teâlâ’nın kitabında kullandığı bu üç vasıf, yalnızca o devir için değil, son yıllara kadar kölelere hayvan muamelesinin yapıldığı bütün zamanlar için bir inkılâptır ve İslâm’ın köleliği ortadan kaldırmak üzere attığı adımların ontolojik ve psikolojik alt yapısını hazırlamaktadır. Evet köle ve câriyeler de hür olanlar gibi insan çocuklarıdır, hepsi insanlıkta birbirine eşit olan “insanlar”dan doğup meydana gelmişlerdir. Köle ve câriyelerin sahiplerinin bu sahipliği, insan dışındaki malların sahipliği gibi değildir, aile büyüklerinin diğerlerine sahipliği gibidir, köle ve câriyeler de aile fertlerinden sayılır. Ailenin kızları nasıl “feteyât” ise câriyeleri de öyle feteyâttır; yani ailenin evlenme çağına gelmiş kızlarıdır.

Câhiliye devrinde câriye sahipleri, bunları ücret karşılığında fuhuş yapmak üzere kiralar ve üzerlerinden para kazanırlardı. Âyet bu çirkin ve insanlık dışı âdeti de ortadan kaldırmış, câriyelerle evlenmenin namuslu, ciddi ve hukukî bir evlenme olmasını istemiştir.

Evli câriyenin zina yapması halinde kendisine verilecek cezanın, hür kadınlarınkinin yarısı kadar olması müfessirleri ve fıkıhçıları, burada “hür” diye tercüme edilen muhsanât kelimesiyle ilgili farklı yorumlara sevketmiştir. Eskilerin büyük çoğunluğu burada kelimeyi, “evli kadın” değil, “bekâr olan hür kadınlar” mânasında anlamışlardır. Böyle kadınların zina yapmaları halinde cezaları yüz sopadır, câriyelere ise elli sopalık ceza uygulanacaktır. Muhsanât kelimesinin “namuslu” ve “evli” kadınlar mânasında da kullanıldığı bilinmektedir. Burada kelimeye “evli kadın” mânası vermeyi engelleyen karîne, evli kadınların zinasına uygulanan recim cezasının bölünemez oluşudur. Bu ceza Kur’an-ı Kerîm’de yoktur. Meseleye Kur’an içinde kalarak çözüm getirmeyi tercih edenler burada da muhsanât kelimesini “evli kadın” diye anlamış ve onların zina cezasının da yüz sopa olacağına bu âyeti delil olarak göstermişlerdir. Bu anlayışa göre hadislerde ifade edilen recim cezası ya müslümanlar hakkında değildir ya da evlilerin zina suçunun had cinsinden cezası olmayıp ta‘zîr türünden bir cezasıdır ve uygulanması, ceza siyasetinin gereğine göre yöneticilere bırakılmıştır.


Kaynak :Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 47-48

Kur'an-ı Kerim Portalı

Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an-ı Kerim Portalında Kur'an hakkında istediğiniz biligilere ulaşabileceksiniz

Bağlantılar

  • Windows
  • Windows Store
  • IOS
  • Android
  • Mac

Uygulamalar

  • Windows
  • Windows Store
  • IOS
  • Android
  • Mac

İslam hukukunda resmi olarak yani imam nikahı ile en fazla 4 kadın ile evlenebilirsiniz. Ancak nikahsız olarak istediğiniz kadar cariye yani köle alabilirsiniz. İslam hukukunda köleliğin bir sınırı yoktur. İslam’a göre yine bakabildiğiniz kadar köle almalısınız. Özellikle yüzlerce cariyeniz varsa bu kadınlara iyi bakmanız gerekir.

Allah köleliği yasakladı mı?

İslam inancında köleliği yasaklayan bir ayet yoktur fakat kölelere iyi davranılması gerektiğini söyleyen bazı ayetler vardır. Köleliği İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi yasaklamıştır.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi Madde 4: Hiç kimse, kölelik ya da kulluk altında tutulamaz; her türden kölelik ve köle ticareti yasaktır.

Kısaca özetlemek gerekirse İslam köleliği kaldırmadı sadece köleliğin şartlarını iyileştirdi. İslam’da 4 kadına nikah kıyılabilir. İslam’da cariye-köle sayısı ise sınırsızdır. İslam’da köleliği yasaklayan tek bir ayet yoktur.

İslam’da Kölenin Hakları

  • Ev sahibi köleye emirler verebilir ancak emir almaz
  • Evde bir iş bölümü vardır, ev içerisindeki bütün işleri yapmakla yükümlü olan köledir, ev hanesinin geçimini sağlamak üzere düşünceleri reisi-hane üretirken köleler sadece bu düşünceleri uygulamakla mükelleftir, ev üzerinde söz sahibi değildir.
  • Gerektiği zaman köleler para karşılığında alınabilir, satılabilir
  • Köleler sahibinden izinsiz bir yere gidemez.
  • Köleler istediği zaman evden dışarı çıkamaz.
  • Köleler Müslüman olsa bile azat edilemez, kölenin azat edilmesi efendinin vicdanına kalmıştır.
  • Her köle sahibi tarafından beslenme ihtiyaçları karşılanmalı ve yatacak yer verilmelidir.
  • Köleler ancak efendisinin rızası ile evlenebilir.
  • Bir köle para karşılığı azat olacaksa eğer paranın tamamı ödenene kadar sahibinin kölesi olmaya devam etmektedir.
  • Sahibi bir köle ile cinsel ilişkiye girmek isterse isteğini kabul etmek zorundadır. Kölenin görevi sahibine hizmet etmektir.

Bunu beğen:

BeğenYükleniyor...

CEVAP:

İslam’da savaş esirliği sistemi vardır; ama erkek esirlerin köleleştirilmesi, kadınların ise cariyeleştirilmesi kesinlikle söz konusu değildir!

Kur’an-ı Kerim’de, alınan esirlerin duruma göre ya fidye karşılığı ya da karşılıksız olarak serbest bırakılması emredilmiştir. Bu manada Kur’an kölelik ve cariyeliği yürürlükten tamamen kaldırmış durumdadır.

Bununla ilgili görüntülü bir cevabımızı aşağıdaki linkten izlemenizi tavsiye ederiz:

www.fetva.net/kolelik-cariyelik/islam-kolelik-ve-cariyeligi-kaldirdi-mi-kaldirmadi-mi.html

Esir tutulan kadınlarla hür kadınlar arasında nikâh konusunda hiçbir fark yoktur. Esir bir kadınla nikâhsız olarak ilişkiye girmek Kur’an’a göre kesinlikle caiz değildir. Hür bir kadınla nasıl nikâh yoluyla evleniliyorsa esir kadınla da aynı şekilde nikâh yapılmak şartıyla evlenilebilir. Nikâh konusunda hem bu kadınların hem de onların velisinin izni şarttır.

Aşağıdaki linkte bulunan ve Savaş Esirleri ve Cariyelik başlığını taşıyan yazıda kölelik ve cariyelik hakkında merak edilen sorulara cevap verilmiş ve bu konuda geleneğimizde yapılmış birçok hataya yer verilerek bunların Kur’an ve Sünnet ışığında bir değerlendirilmesi yapılmıştır. Mutlaka okunmasını tavsiye ederiz:

www.suleymaniyevakfi.org/guncel/savas-esirleri-ve-cariyelik.html


Etiketler:

  • cariyelerle evlilik,
  • cariyelerle nikahsız ilişki,
  • fetva kölelik cariyelik,
  • İslam'da cariyelik var mı,
  • İslam'da kölelik,
  • İslam'da kölelik var mı,
  • İslam'da kölelik ve cariyelik,
  • kölelik ve cariyelik,
  • Kur'an'da kölelik,
  • savaş esirleri,
  • savaş esirleri ve cariyelik,
  • savaş esirliği


nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır